• Sonuç bulunamadı

Anıların izinde

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Anıların izinde"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Anıların izinde

\l

I AZARLARIN, sanatçıların anılarının

en önemli yanını yaşanan dönem’in ---•sergilenm esi oluşturuyor benim açımdan. Kişisel renkleri, kokuları küçüm­ süyor değilim elbet. O kişisellik olmadan nedir ki bir dönem? Ama son kertede, anı­ lardan yansıyan ve bizi kendisine çeken bir kültür çevresi’dir. İster G. Sand’ın olsun is­ ter S. Signoret’nin, ister Ibnülemin’in, ister Yahya Kemal’in, fark etmez: Değişik zaman ve uzamlarda, biz hep şu yaratıcılık denen olayın hangi koşullarda, neler pahasına ger­ çekleştirildiğini öğrenmek peşindeyizdir. Yazarlığın, sanatçılığın olduğu kadar okur­ luğun da ön koşulu, yüzyıllarda oluşturul­ muş bulunan evrensel kültürü benimse­ mekle mümkün çünkü.

Kendini bu kültürün içinde sayarak za­ manını dopdolu yaşamış bir büyük sinema­ cının, Luis Bunuel’in anılarına bunun için vuruldum sanıyorum. Son Nefesim, (1) ölü­ mü bekleyişin kitabı değil. Tam tersine: Bel­ leğin yaşamın üstüne bir saldırısı. Bunuel, diriltiyor ölü zamanı, geçmişi bir şenliğe dö­ nüştürüyor. Çağımızın sanatını kökünden değiştirmeye yönelen düşüncelerin, kişile­ rin hangi koşulların ürünü olduğu konusun­ da tanıklıklar getiriyor. Şunu da vurgulamak gerekli: Bunuel’in yapıtı, hiçbir sanat da­ lının kendi içine kapanmayacağını, büyük sanatyapıtlarınınancak büyük kültür sorun­ larıyla İlişkide olan kişiler tarafından üreti­ lebileceğini gösteriyor, iz bırakanlar, otur­ dukları yerde dünyanın tümünde olabilen­ ler. Signeret’nln Özleminin Eski Tadı Yok adlı anılarını okuduğumda da aynı duygu­ ya kapılmıştım.

Türk yazarı, sanatçısı, önünde sonunda, kapalı bir toplum’un ürünü. Hem bireyler olarak dünya sanatçılarının serüvenine ka­ tılamamışız, hem de toplum olarak kendi kabuğumuza çekilmişiz. İKİ düzeyde de bu kabuğu yeni yeni kırmaya başlıyoruz. Doğu- rusunu söylemek gerekirse, Türk sanatçı­ larının, yazarlarının büyük bölümü, bırakın sanatsal ilişkiler düzleminde, turistik düzey­ de bile dünyaya açılamamıştır. Yine de,

bu-Ahmet OKTAY rada, kendi özgül koşullarımızda yaratabil­ diğim iz kültür çevresi de nice zenginlikler taşıyor.

Müzehher Vâ-Nû’ nun Bir Dönemin Ta- nıklığı(2) adlı anılarını okurken, sınırlılıkla­ rımız ve olanaklarımız üzerinde düşündüm. Sadece siyasal iktidar değil kültür adamla­ rımızı kırıma uğratan, Toplumumuzun ilg i­ sizliği, umursamazlığı, horgörüsü de kü­ çümsenecek gibi değil. Bunca olumsuz bir ortamda, insanların yazı yazmalarına, resim yapmalarına, tiyatroya gönül vermelerine şaşmak gerekir aslında. Yine de, nice insan, pervanenin ancak ateşle varolabilm esi gi­ bi yazarak, çizerek, söyleyerek, oynayarak yaşamayı deniyor.

Bir Dönemin Tanıklığı, genç kuşakların adlarını bile duymadığı Burhan Cahit’ten başlayarak ünlülere uzanan bir dizi insanın çevresinde dönüyor. O insanların, her tü r­ lü baskıya, yoksulluğa rağmen nasıl güzel dostluklar kurabildiğini sergiliyor. Dahası, Müzehher Vâ-Nû, bir dönemin kültürel/siya- sal olaylarının arka-planına ışık tutuyor. Bu­ nuel’in dünyası İle Vâ-Nû’ların dünyasının kesişme ve uzaklaşma noktalarını görme olanağı veriyor.

73 yaşındaki Müzehher Vâ-Nû’nun blçe- minin (üslubunun) sıcaklığını, yansızlığını özellikle vurgulamak İstiyorum. Kendileriyle birlikte varolabildiği, onlarla devinebildiği İnsanlara, ancak nice acılardan sonra elde edilebilecek bir sevecenlikle bakıyor. Kalp gözü’yle bakıyor.

Müzehher Vâ-Nû’ nun yansıttığı hüzün, kaç gündür etim i yakıyor. Kitabın bitiş bö­ lümü “Son Durak” adını taşıyor ve oradan bir cümle bir çekiç gibi kafamın içinde İnip kalkıyor:

“ Hiç telaşım yok ama, sonsuz bir can- sıkıntım var. Canım sıkılıyor.”

(1) L. Bunuel: Son Nefesim, Çev: t. Kurdak, Afa Yayınları.

(2) M. Vâ-Nû: Bir Dönemin Tanıklığı, Cem Ya yınevi.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yo¤un bir y›ld›z oluflturma sürecinde bulunan ve merkezinde büyük bir karadelik bulunan gökaday› çevreleyen so¤uk bulut, Günefl büyüklü¤ünde 100 milyar

Edebiyat tarihlerinin kaydına göre dünyanın hemen her tarafında, her devrinde ve hemen her büyük edip için vaki’ olmuş olduğu gibi, onun da hayatında bir

iman etmediği halde görünürde teslim olan kişiyi niteler hale gelmektedir. Fakat bu tanımı yapan İslam âlimlerinin, iman etmekteki niyetinde samimi olduğu

Çalışmanın sonuçlarına göre deney grubunun beyin temelli öğrenme yöntemine uygun gerçekleştirilen derslerden sonra coğrafya dersine yönelik tutumunda kontrol

Yörede sürekli dolaştığı, köylülerle ilişki kurmayı iyi bildiği için, el sürülmemiş hazine değerindeki bu ürünleri d erlem esi ko lay olu yo rd u.

Ünlü bestekâr ve ses sanatçısı M ünir Nurettin Sel- ç u k’un kızı Meral Selçuk, merhumun eşinin de bulunduğu kabrine “gülü çok severlerdi ” diyerek, güllerden

Öykü ve Şiiri, ’bir düşün­ ceyi, bir duyguyu en güçlü biçimi ile veren sanat” olarak tanımlayan Sabahattin Kud­ ret, ilk şiirlerinde yalnızlık, tedirginlik,

Gnathopod 2 (Figure 4b): basis without setae on anterior ma rgin, 4 setae on inner face and with 4 long setae on posterior ma rgin; carpus/propodus long rate 0.38, carpal