• Sonuç bulunamadı

Topkapıdaki köşkler hangileri ve nerede idiler:Bayazıd ve yalı köşkleri

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Topkapıdaki köşkler hangileri ve nerede idiler:Bayazıd ve yalı köşkleri"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

'l

* d rın seı u ı c r e g ö re

Topkapıdaki köşkl er

hangileri ve nerede idiler

Bayazıd ve Yalı köşkleri

Bugün izi bile kalmtyan, Osmaniı devrinin güzel

yapılarından Cebeciler köşkü

Fatih İkinci Mehmedin Defterdarı Dursun Bey diyor k i: «B u sarayı dil- küşaya gene bir «ur çektirip Frengi ve Türkü müdevver ve müselles ve envai evzaı lâtife ile musanna burgazlarla ve dergâh kapılarla bir güzel kale düzet- ti, ve kalenin surile saray duvarının a- rasmı bağ ve bostan ve bahçe ve gü­ listan eyledi.»

Anlaşılıyor ki, on altıncı asırda, Sa- raybumunda zarif şekillerde gözleri şenlendiren köşkler, o zamanlar mev- cud değildi. Bu köşklerin yapılışı da­ ha sonradır, ve tarihte yer tutanları şunlardır: Beyazıd köşkü. Cebeciler köşkü, Y alı köşkü, Topkapı köşkü, İncili köşk.

En eskisi Beyazıd köşküdür. Bu köşk, daha sonra Sepetçiler köşkü adı­ nı almıştır. Köşkün ilk mimarı belli de­ ğildir. İhtimal ki mimar Hayrettindir. Beyazıd köşkü «G alataya havale» de­ niz kenarında ve Bahçekapısı civarın­

da. sarayın en güzel köşklerindendi. Üçüncü M urad, babasının ölümünü habe ralır almaz, lodoslu bir havada, geceyansı Saraybumuna can attığı za­ man, Sadrazam Sokullu Mehmed P a ­ şa gelinciye kadar Beyazıd köşkünde dinlenmişti. Köşkün, denizden bakılın­ ca, sol tarafında bir tersane vardı. S a l­ tanat kadırgaları burada dururdu. Y e- şil kadırga diye meşhur bir kadırga bu­ rada yatardı. 1585 te Kılıç A li Paşa enini, boyunu kendi tayin ederek

bu-İTACfS. t)ÎT I S A ş t a r J « j ~ « ş / t ı n > ı ı y Ş | Q jg ü n *

vezirler toplanmışlar, hafızların dualan arasında Baştardanın başlangıç mera­ siminde bulunmuşlardı. Kılıç A li P a ­ şaya, tersane eminine, tersane kethü­ dasına, korsan reislerine, tersane mima­ rına hil’atler giydirilmiş, vezirlerin he­ diye olarak getirdikleri kumaşlar dağı­ tılmış, sığırlar ve koyunlar kesilerek «Forsa kâfirlerine» yedirilmişti. Bu köşkteki hizmetçilerin zabitleri bostan- cıbaşı, amirleri başçuhadar ağa idi.

Mimar Davud A ğa İncili köşkü yaptığı zaman. Üçüncü M urad çok beğendi:

*— Bu ziba kasra muadil merhum Sultan Beyazıd köşkün merhum Kılıç A li P aşa esasından tecdid etmişti. Hedmolunup yerine andan âlâ kasn muallâ eyle dedi.»

Mimarbaşı Davud A ğ a köşkü yık­ tırdı. 1590 da temelini açtırdı. İnşaat Sinan Paşanın azline kadar sürdü.

Beyazıd köşkü yanındaki tersanenin sol tarafındaki Y alı köşkü tarihçe çok mühimdir. Köşkü yaptıran, Kanunî Sultan Süleymandır. Bu köşkün deniz­ cilik tarihimizde de ehemmiyeti var­ dır. Kaptan P aşalar derya seferine çı­ kacakları ve derya seferinden döndük­ leri zaman, burada el öperlerdi. Köş­ kün on sekizinci asırdaki halini muh­ telif resimlerinden anlamak mümkün­ dür. Fakat dahilî tertibat ve taksima­ tı GalJandm ruznamesinde çok güzel tasvir edilmiştir. Galland, Fransız elçi­ si Naintelin Y alı köşkünü ziyaretini şöyle anlatıyor:

«Sefir efendi, padişahın liman tara­ fında ve deniz kenarında, sarayın ve hatta sarayı ihata eden surların dışın­ daki köşkünü gezmek istedi. Benim de yanında bulunmaklığımı lütfettiği için, işte orada gördüğüm şeyler: Sefir, bir müddet bekçibaşı odasında dinlendi. Bekçibaş;, sarayın birkaç Amirile bir - likte sabah yemeği yiyordum Yedi kişi ufacık bir sofranın etrafına oturmuş - lardı. Sofranın üstünde iki küçük sa­ han duruyordu. Birinde birkaç dilim peynir, öbüründe de sarayda yapılan simsiyah ekmeklerden birçok ekmek parçaları vardı. Ondan sonra, bunların yerine başka bir yemek getirdiler.

Bu da ateşte pişirilen bir nevi kaymak, yani yoğurttu. Bunu da iri tahta ka - şıklarla yedikten sonra, kalktılar, ve hizmetçiler sofrayı kaldırıp ortalığı sü­ pürsünler diye minderlere dizildiler. Hizmetçilerden biri, birincisinden so­ nuncusuna kadar dizlerine birer peşkir koydu, önlerine leğen ibrikle getirilen sabunla ellerini yıkadıktan sonra onunla sildiler. Bütün bu işler görülürken, se­ fir efendiye kahve getirildi, içine ikrara olsun diye şeker de koymuşlardı. Ken­ dileri de birer fincan içtiler. Bu kısa yemekte ve ondan sonra bundan baş­ ka birşey içtiklerini görmedim. D aha sonra köşk bekçisi sefir efendiyi köşkü gezdirmeğe götürdü. Burası, dışı dört köşeli, damının ortası kurşun kaplı ve ufak kubbeli bir binadır. Binanın i- çinde, asıl daireye girmezden evvel, dairenin etrafını çeviren bir galeri var­ dır. Galeri açıkta, mermer direkli ve tam on kadem genişliğindedir. Bura­ dan büyük salona girilir. Burada deniz tarafında bir, yanlarında da iki kere­ vet, karşıda da baştan aşağı tunç lev­ halarla kaplı bir ocak vardır. Kerevet­ lerin üzerinde yastıkları ve minderleri yoktu. Fakat hepsi de köşede birbiri üstüne yığılı idi. Her kerevetin döşe­ me tahtası yaldızlar ve A rab tarzı renfc lerle boyalı bir ufak sırttan müte - şekkildi. Bu üç kerevetten başka köş­ kün ortasında ayni renklerle müzeyyen büyük bir kerevet daha vardı. Duvar­ ları kısmen beyaz m erm er, kısmen dal­ lar Ve » r a L c a y a c t l ar çtzilmfş çinilerle

kaplı idi, bizim kullandığımız duvar kâğıdı yerine. Keza, üç dört yerde, u- fak şelâleler şeklinde fıskiyeler vardı, sefir hazretleri orada iken açtılar. Du­ vara asılı ufak bir levha gözüme ilişti. Bu levha, şimdiki padişahın gençliğin­ de yazdığı yarım satırın etrafını süs- liyen yaldızlı dallarla müzeyyendi. Şu kelimelerden ibaretti: «A m eli Sultan Mehmed Han ibni İbrahim H an» y a­ ni İbrahim Hanın oğlu Mehmed Hanini eseri. Daha sonra sefir efendiyi ocağın yanındaki bir odaya götürdüler. Bura­ da, padişahın oturmasına lâyık oimı- yacak derecede kötü yapılmış, yaldızlı üç tahta iskemle ile de L a Hayein ba­ bası tarafından vaktile Babıaliye hedi­ ye edilmiş büyük bir ayna vardı. Ke­ za, sefir hazretlerine som altından e! yıkamağa yarayan bir ibrikle bir leğen ve birçok ta gümüş kablar gösterdiler. Sonra, kâmilen altın sanılan bir de di­ vit gösterdiler; fakat içi açılınca, gö­ rülüyordu ki, gayet ince altın kapla - mayı tutmak için altına bayağıca gü­ müş koymuşlar.»

Gallandm bu tasvirinden anlaşılıyor ki, Y alı köşkünün şekli, Bağdad köş­ künün ayni idi. Y alı Köşkü, vak'anü- vis tarihlerinde sık sık zikrolunur. Çün­ kü bu köşk birçok vak’alara sahne ol­ muştur. Bir zamanlar Türk donanma­ sı Akdenize hâkim iken kaptan paşa­ ların el öptükleri yer, daha sonra, sü­ rülen vezirlerin çektiriye atılmaları için bir bekleme salonu halini almıştır.

AHMED REFİK

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Uluslararas› Kat›l›ml› Meslekî ve Teknik E¤itim Teknolojileri Kongresi”’ni, 5-7 Ey- lül tarihleri aras›nda, Marmara Üniversitesi Gözte- pe

Gölge oyununa boşuna ibret perdesi dememişler, ibret alına­ cak çok şey vardır. Cevdet Kudret Hoca’nın kitabı çok

(3) Yalıya bey bu beyitlerden sanrft İstanbul halkının, hususiyle gençleri» nin ve güzellerinin deniz safasm t. ağzının suyu akarak

Bu yazıda; anamnez, fizik muayene, görüntüleme yöntemleri ve ince iğne aspiras- yon biyopsisi ile detaylı değerlendirilen ve trans-servikal yaklaşımla çıkarılan minör

ren bir anket formu gönderilmiş ve hastaların ver- diği cevaplar, bu hastalara ameliyat sonrası 3-6 ay- da uygulanan nazal endoskopik muayene bulgu- ları

Realization of the Goal Levels in the Summer Koran Courses (The Example of Sivas) * ساﻮﯿﺳ ـ ﺔﻔﯿﺼﻟا نآﺮﻘﻟا تارود ﻲﻓ

Ayrıca yöneticiler geleneksel ürünlere göre organik ürünlerin fiyatlarının nispeten daha yüksek olması nedeniyle tüketicilerin algıladıkları finansal riskin yüksek

In addition, it can be seen from the above figure that the stereoscopic video frame obtained via motion information has more blur in the background than the