• Sonuç bulunamadı

Milli kültürümüzün eski bir abidesi:Divanı lugatüttürk

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Milli kültürümüzün eski bir abidesi:Divanı lugatüttürk"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Tertip eden

Köprülüzade

Mehmet Fuat

Millî kültürümüzün eski bir âbidesi

Divanı lûgatüttürk

'

“*r---

-rv

'L

Kâşgarlı Mahmud’un hayatı hakkın - da, Divanı Lûgatüttürk’ ün muhtelif yer­ lerinde kendisi tarafından verilen ma­ lûmat haricinde hemen hiç bir şey bu­ lunamamıştır. İptida M. Hartmann, kitabın ilk cildi çıktığı zaman Millî te- tebbüler mecmuasında neşrettiği bir makalede (sayı 4, İstanbul 1331, S. 167- 1 7 0 ), Divanı Lügatte Mahmud’ un hoca­ sı olarak gösterilen Kâşgarlı Hüseyin İsminde bir âlime dair, «Sem’ anî» nin «Kitabal-Ensap» mda malûmat mevcut olduğunu bildirdi. Sem’anî, Kâşgardan yetişen âlimlerden bahsederken, Hü - seyin’ den de bahsediyor; ve onun Fa- zil, zahit bir şeyh olmakla beraber, zikrettiği rivayetlerin, hâdiselerin inan­ mağa lâ y k olmadığını soluyor.

Gerek Sem’anî’nin kitabmda, ge • rek diğer tarihî membalardan, o sıra - larda Katahan’ lılar devleti sahasının en şarkı memleketlerinde bile İslâm İlimlerinin yüksek bir inkişaf gösterdiği­ ni anlamak kabil oluyor. Bunu açıkça söyliyen Hartmann, o sıralarda islâm- lar arasında yalnız din ilimlerine kıy - met verildiğini, onun haricindeki bilgi­ lerle uğraşanlara ehemmiyet atfolun - madiğini, ve bunun her halde bir inhi­ tat alâmeti olduğunu söylüyor ve yalan yanlış hadis rivayet edenlerin isimleri biyografik eserlerde tesbit edildiği hal­ de Mahmut Kâşgarî gibi bir adamdan bahsolunmamasını buna isnat ediyor. Nitekim o devre süt tarihî membalar, Kutadgu Bilig sahibi Yusuf Has Hacip hakkında da hiç malûmat vermezler.

Şu halde Kâşgarlı Mahmut hakkın­ da, ancak divanılûgatühürk’ten çıka - nlabilecek malûmat ile iktifaya mecbur kalacağız. Mahn-ud’un babası, kendi rivayetine göre, Barsgan’ lı imiş (C .3 , S. 3 1 2 ). Meşhur Türk padişahı Gaz - neli Mahmud’ un babası Sevük Tegi- n’ in Isıg G öl civarındaki bu Barsgan • yahut Barshan - şehrinden olduğunu İlâveten kaydedejim. Gene müellifin diğer bazı ifadeleri, onun yüksek aris­ tokrasiye mensup olduğuna, hatta, bel­ ki de Karahan’ Iılar üleşine de yabancı bulunmadığını göstermektedir. Meselâ ,(C. 1, S. 1 0 2 ) de kendi ecdadının O- ğuzlar tarafından - bu lehçede e yerine b kullanıldığı için - hemirler diye ta • nıldığını ve bunun emirler demek ol­ duğuna söylüyor. A caba onun ecdadı olan Karahan’lı beyleri Oğuzlar’la mes­ kûn vilâyetleri mi idare ediyorlardı? Yoksa, onların kumandalarındaki ordu­ lar daha ziyade Oğuz’lardan mı teşek­ kül ediyordu? Kitapta bunu halledecek biç bir ipucu bulamıyoruz. Gene Mah­ mut, burada, babasının (yahut ceddi­ nin) Türk ülkelerini Saman Oğulların­ dan zapteden Emir Beherkin olduğu - nu söylüyor. Maamafih profesör Bart- b old, bu kaydin müellifin şahsına ait olmayıp, daha yukarıda «Nizamettin Doğantekin kendi pederi ağzından nak­ lediyordu» suretinde zikrettiği meha - ze yani Doğan Tekin’e ait bir söz ola­ bileceğin/ deri sürüyor. Mahmut, ken - dişinin maiyetinde bulunduğu Kmk is­ minde bir Emir’ den de bahsetmektedir.

Her halde bu kayitlerden Mahmu - d ’un Karahanh’lar ailesinden değilse bile, o ailenin etrafındaki yüksek Türk aristokrasisine mensup olduğu anlaşı - lıyor. Kitabının başında Nesebce Türk’­ lerin en Deri gelenlerinden olduğunu söylemesi de bunu teyit etmektedir. Mahmud’un gene orada en iyi silâh kullananlardan olduğunu söylemesi, kitabında Karahan’ klar sülâlesine men­ sup bazı tanınmış adamlardan rivayet­ ler nakletmesi, sonra, eserinde cenk şi­ irlerine, askerî ıstılahlara, ve Kara - han’ lılann devlet teşkilâtına ve saray âdetlerine dair malûmat vermesi de bu­ na bir delildir. Belki de bunlardan, mü­ ellifimizin Karahan’Idann askerî hiz - metlerinde bulunduğu neticesi de çıka­ rılabilir.

Kâşgarlı Mahmut, kendisinin Bağ - dad’ a ne gibi sebeplerle, niçin ve ne za­ man geldiğini söylemiyor. Yalnız, Türk sahralarında seyahat ettiğini, türlü tür­ lü lehçelerini, âdetlerini öğrendiğini, Tarım, tle, Çu, Sirderya havzalarında­ ki Türk şehirlerini bizzat gördüğünü, muhtelif şehirler ve kabileler halkının telâffuz faiklarını, lügat hususundaki bazı ayrılıklarını bildiğini anlatıyor. Her halde Mahmut Bağdad’ a geldiği zaman bütün bunları öğrenmiş, tesbit etmiş, yani yaşı oldukça ilerlemişti. Arap di­ lini o kadar mükemmel surette yazabil­ mek kudretini ve İslâm ilimlerini de her halde Türk ellerinde iken, Karahan’ h- lar devrinin müslüman Türk âlimlerin­ den almış olacaktır. Bu cihet, Hart - mann’ ın itiraf ettiği gibi Kâşgar ve Bars­ gan sahalarının medenivetçe çok ilerle­ miş olduğuna bir delildir.

Mahmud’ un Bağdad’ a gelmesinin başlıca sebeplerini, o devir İslâm tari­ hinin umumî şartlarında aramalıdır.

Her halde İran’ da Selçuki’ lerin, Mave- raünnehir’ de Karahan’ lılann hâkimi - etleri kurulduktan sonra, gerek Hora - san’ da gerek Irak’ta bir çok Kâşgarlı Türk’ lerin kültür hayatına kuvvetle iş­ tirak etmeleri tabiî idi. Selçuk impara­ toru Melikşah’ ın zevcesi olup Kara - hanlı’ lar sülâlesinden olan Türkân Ha- tun’ un maiyetinde bir çok Kâşgarlıların Irak’ a geldikleri malûmdur. Karahan- lılar devletinin yüksek aristokrasisine mensup olan Mahmud’ un da böyle bir sebeple Bağdad’a geldiğini tahmin et - mek, o kadar aykırı düşmez.

Kâşgarlı Mahmud’ un eseri sadece bir lügat kittbı değil, Türk’ lüğe ait emsal­ siz bir kültür hâzinesidir. Aarapça ga­ yet metin bir üslûba malik olan ve Arap dilini ve edebiyatını pek iyi bildiği an­ laşılan müellifimiz, kendi tabirince «türkçenin arapça ile koşu atlar; gibi yanş edebileceğini» anlatmak için ese­ rini imam Halil’ in «Kitabülayn» i gibi yazmak istemişse de, uzatmamak için, bu şekli iltizam eylemiştir. Yani, lügat­ leri alfabe sırasile yazmış, misal olarak cümleler tertip etmiş, her lûgata müte­ allik «hikmet, seci, mesel, şiir, recez» gibi şeyleri kaydeylemiştir; esasen türk- çe olmıyan sözlere ehemmiyet vermemiş, erkek kadın adlarının en belli başlı - lannı yazmış, müslüman Türk memle - ketlerine ait coğrafî isimlerin meşhur - lannı, sair Türk memleketlerine ait coğrafî isimlerin de ufak bir kısmını toplamıştır.

Türk lehçeleri ve lehçelerin fonetik hususiyetleri, morfolojisi, lügatleri hak­ kında Mahmud’un eseri uzun uzun tet­ kik edilecek bir malûmat membaıdır. Fakat bunlardan başka, tarihî coğrafya, tarih, mitoloji ve folklor noktalann - dan da emsalsiz bir vesikalar hâzinesi­ dir. Eski Türk şiirinin, darbı meselleri­ nin mezbul nümunelerini ihtiva eden bu eserde, yalnız halk şiirleri değil, saray şairlerinin mahsulleri de mevcut­ tur; yalnız halk dili değil, Karahan’ b- lar saraymm yüksek dili de bu kitaptan öğrenilebilir. Kâşgarlı Mahmut, yalnız kendi görüp işittiği, topladığı maddele­ ri tesbit ile iktifa etmemiş, Barthold’ün

haklı mütaleası veçhile, bizim elimize geçemiyen eski bir takım tarihî eser • lerden, bize göre Türk tarihine ve ede­ biyatına ait eski Türk eserlerinden de istifade etmiştir.

Son tetkiklerden anlaşıldığına göre, Mahmut Kâşgarî’nin bu emsalsiz kitabı, şimdiye kadar zannolunduğu gibi o ka­ dar meçhul kalmamıştır. Mısır’ ın meş­ hur Türk müverrihi Ayintapli Bedrettin El - Aynî «İktülcüman» adlı umumî tari­

hinde Türk’ ler faslında Mahmud’un e - serinden istifade etmiş ve bunu açıkça söylemiştir. Mahmud’ un Oğuz kabilele­ ri, Türk lehçeleri ve uygur harfleri hak­ kında verdiği malûmat Aynî tarafım­

dan iktibas edilmiştir. Elimizdeki bas­ ma Divanilûgat ile bu eserin mukaye - sesi, Ayni’nin bizim nüshadan biraz farklı bir Divanilûgat nüshasından isti­

fade etmiş olduğunu gösteriyor. Mısır­ da Kâşgarlı âlim ibni Mehmet tarafın­ dan (hicri 7 6 4 ) te telif edilen «Tacüs- saadet» atlı eserdeki bazı cümleler ay­ nen Divanılûgattan alınmış olduğu gibi, «Ebu Hayyam»ın «Kitabülidrak» indeki bazı cümlelerde Divanılûgat’ m bu mü­ ellifler tarafından her halde görülmüş olduğunu açıkça meydana komakta - dır.

Divandûgat’ ın meydana çıkması, en Heri gelen Avrupa türkiyatcılannm da itiraf ettikleri gibi, türkoloji tetkikleri için âdeta yeni bir merhale olmuş, bu sahada yeni yeni ufuklar açılmıştır. Türk kültürünün, bütün menfî kanâatle­

re rağmen, ne kadar zengin ve ne ka­ dar eski olduğunu bu eser çok parlak bir surette meydana çıkardı. Orhon ki­ tabelerinin ve Şarkî Türkistan eserleri­ nin meydana çıkmasından sonra, tür­ koloji sahasında bu kadar mühim bir malûmat hâzinesinin daha ortaya kon - ması, elimize çok zengin yeni ma’ zeme verdi; memleketimizde ve Avrupa’ da bu yeni malzemeye istinaden epiyce şeyler yazıldı ve nihayet profesör Öroc- kelmann, Mahmut Kâşgarî’ ye istinat ederek yazmış olduğu bir çok k.ymetli makalelerden sonra, bu eserdeki keli - melerin alfabe sırasına konmuş transkri- pisionunun ve almanca tercümesini de 1928 de Mitteltürkischer Wortschatz ismi allmda neşretti. Türk dili tetkik cemiyetinin bu mühim kül ü- hâzinesini tercüme ettirmekle olduğunu ve pek yakında meydana çıkaracağını da bü - yük bir sevinçle öğrendik L ’vanı lüga­ tin verdiği malzemeden istifade edile­

rek memleketimizde ve Avrupa’ da ya­ pılan tetkiklerden bahsetmek, ne ka' dar ihtisar edilhce edilsin, başlı başına bir makale me /zuu teşkil eder. Bunu başka bir fırsata bırakmakla beraber, son oöz olarak şunu söyliyelim: Divanı

lügatin Türk kültürünün muhtelif şube leri fcin verdiği malzeme, bir çok âlim­ leri deha uzun zamanlar uğraştıracak kadar jengindir. Biz, bugünkü ve ya - rınki türkiyatçıl arımızın bu eser üzerin­ de lâvık olduğu ehemmiyetle uğraşma­ larını candan dileriz; çünkü bu malze­ me türkoloji vadisinde yeni ufuklar açacak büyük tetkiklere esas olabilir. Yeter ki sağlam bir usul, geniş bir iha­ ta, derin bir itina ile bu millî vazifeyi yapmağa hazırlanalım!

Köprülüzade

M E H M E T F U A T Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sizler için haz›rlad›¤›m›z Uzay ‹s- tasyonunda Yaflam yaz›s›nda bu konuda merak etti¤iniz her fleyi bula- bilirsiniz.. Haz›r do¤aya ç›km›fl ve keyifli zaman

Yöntem olarak, Hızlı Kırsal Değerlendirme Yöntemi, HKD (Rapid Rural Apprasial, RRA) kullanılmıştır.. HKD yöntemi Alpağut Köyüne ilişkin mevcut veri ve bilgilerin incelenmesi,

肋骨骨折可開刀治療,萬芳醫院提供恢復快速的新術式! 一位 57

Yukarıdaki örnekte 50 milyon yıl önce ortak bir ataya sahip olan iki tür ve ortak olarak taşıdıkları bir genin DNA dizisinin yaklaşık her 25 milyon yılda bir

The miniature fission chamber must not be considered completely insensitive to gamma rays or gamma-ray build-up effects, in fact, we tried to measure the

Bu çalışmada bir aile planlaması polikliniğine RİA çıkarmak için başvuran kadınlarda RİA kullanımı sırasında oluşan şikayetleri, terk etme nedenlerini,

Bu film nedeniyle düzenlediğimiz ve belirli bir çevreyle sınırlı olarak giz­ li tuttuğumuz bir toplantının “tuta­ nak kaseti”, bugün Emil Galip San­ dalcı,

Besleyici, reflektör ve frekans seçici yüzey (subreflektör), hareket sistemi, yer istasyonu kont- rol sistemi (istasyon ve anten kontrol sistemi), haber- leşme, görüntüleme