• Sonuç bulunamadı

İslam medeniyetinde cami

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İslam medeniyetinde cami"

Copied!
18
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

MARMARA ONiVERSiTESI

iLAHiYAT

F

•. L

ESI

D R

isi

SAYI: 3

(2)

iSLAM MEDENiYETiNDE CAMi

Y. Doç.

D:r.

Cahid BALTACI

AJ İslam .Oünyasında Mabede Verilen İsim ve Camiin Menşei : Müslümanların topluca rbadet ettrkleri yere <<Mescid» veya . «C-ami>) denilmektedir. Bu ~ki ıstılaiı, biribirinin yerinde kullanıldığı gibi bazan ikisi birl~kte <<Mescidü'l.,cıami» şeklinde de kullanılmı:şıtır. Isla,m'ın

ilk

de~

virlerinide :iıbadeth.aneler <<Mesdd» adıyla anıl:trken daha sonra küçük ibadethaneler <<Mesıcid», cuma ve bayram namamarının kılındığı· bihriiık ibadethaneler «Cami» adıyla aruJmaya ıba!şlamıştır. Bununla · beraiber

bazı İsla·in memleketlerinde küçü:kJbüyük bütün :übadetıhanelerin · de <<Mescid» adıyla anıldığı müşahede edilmektedir.

· Mes·cid kelimesi arapçada <~dik durmak, eğilmek, !baş eğ.meık, alın ve burnu birlikte yere koymak» manalarma gelen s c d (~) sülasi (klokünıden ism-i mekıandır. <<Secde edilen yer» manasını ifade eder. Bu keliımenin S~mıi dil ailesinden olan Arami Dili'ndeki <<Masged». ke-limesinden arapça'Ya geıçtiği ileri sürülmeiktedir1

Caimi kelimesi ise arapça-da «parçaları bir araya toplamak, !bir şe­ yin lbiır 'kıs'mını diğer kısmına kaıfınıak, uzlaştırmak, barıştırırnak bir işe azınetmek ve elbise giyrnek manaılarını gelen c m a (~) sülasi kökünden ism-i faildir. «Bir araya toplayan, bir arada uzlaştıran>>

manasını if.fıde eder. Hicretin IV. asrından sonra kuHanılma(Ya başlan­

mıştır.

Mes·cid kelimesi Kur'an-ı Kerim'de tekil, çoğul ve iısim tavılaması

Şeklinde 25 yerde .geç·me'ktedir. Tekil (ımüfre!d) hıaliJyle a1tı yerde2

; çoğul

1 Joris-Pedersen, Cescid, İA, VIII, ı. İst. 1971.

(3)

226 Cahid Baltacı

(cemi) haliyle yine altı yerde3 ve isim tamlaması (izafet ter!kilbi) şeklin­ de de 15 yerde4 geçmektedir.

Hadrs kitaplarında'5 ve diğer ~slam kaynaklarında6 da <~escid» !ke-limesi malbed manasında !kullanılmıştır.

İslam dünyıasında ~mabedi ifade etmek için bir de <<Musallfı» ( ~) kelimesi kulianılmıştır. Bu kelime <SaHa» ( ~ ) kökünden gelip namaz ıkı'lınan yer deımektir. Namaz !kıa.ana da <<musalli» denilmektedir. ~sıtılah olarak <~usalla», mescid ·ve caımiler dışında

umu-miyetle bay;raım, cuma ve cenaze namazlarının \kılındığı, üstü aıçıık:, geniş

:i!badet ·~erlerine Musalla denildiği ıgöTüimeıkıtedir. Bu kelime, Ku~'an-ı

Kerim'de bir yerde7 mescid manasında kullanılmıştır. Rivayet.e göre de Hz. Peygamber, Beni Seleme'e aid bir <<Musaila»da !bayram namazı !kıl­

dırm:ıştır8. İstiska namazlarını da <dVlusalla»da kılm:uştı. Cenaze

namaz-larının kılındığı yerleil'e de <<.MusaHa» denilmiştir9

Makrizi de. Ka!hire'de mescidler dışında 8 <<Musalla»dan bahsetmek-tedir10.

İslam dünyasında mabedi ifade eden ıbaşka bir kelime de <<Nazam-gah» ( 0

1.5

j

l1)

dır. FaTısça bir kelime olan <<Namazgah», namaz kılınan yer manasını ifade etmektedir. İranlılar, mescid yerine «Namaz-gah» ismini kullandıkları ıgİbi «Seccadegah» ( 0

\S

c~ ) te~kiıbini de kullanmışlardır. Türk..ıİslam dünyasında ise <<Na.mazıgah», <dv.Iusalla»

karşılığı olarak kullanılmıştır. Şehir dışında da terniz bir yerde mihraıb

ve ·minber lmnulmak suretiyle .cuma, bayram namazlarını kılmak ve rev-kalade ,günlerde halkı bir araya toplamak için yapılmış bir yerdir. Es-kiden uzun yollarda ker!Vanların konak yerlerinde namazıg.ahlar

bulun-3 Bakara, 1'14, 187; Tevbe, ı 7, ı8; Hac, 40 Cin, ı8.

4 Bakara, ı44, ı49, ı5o, ı91, ı96, 2ı7; Maide, 2; Enfal, 34; Tevbe, 'l,

ı9, 8; İsra, ı; Hac, 2'5; Fetih, 25, 27.

s

Buhari, Salat, bab, 48, 55; Müslim, Mesacid, bab, III, hadis, ı6;.21.

6 İbn. Hişfuı;ı, s. 233, 25ı, 2'52, 2·59, 260, 294; Taberi, I, 240; Mesüdi, Mürücü'z-zeheb, IV, 140; Belazuri, Fütühu'l-buldan, s. 348; Yakut, Mu'cemu'l-buldan, IV, 323.

7 Bakara, ı25 .

.a

Buhari, Salat, 90, Iydeyn, 6; Taberi, I, ı2sı.

9 Müslim, İstiska, bab. I, ı.

«Kadrini seng-i musallada bilip ey Baki, Durup el .bağlayanlar karşma yılran saf saf•

Baki ıo el..;.Hıtat, ·IV, 334.

(4)

İslam Medeniyetinde Cami 227

maktaydı. Buralar, namaz kılanları güne§ten korumak için ağaçlanrdırıl­

mış ve yanlarına a!bdest alacak yerler yapılmıştı. Bl Camiin Tarihçesi ve Gelişmesi:

Yeryüzünde ilk ev ve ilk m8Jbed Meikke'deki E.!aıbe olduğu gibi11 İs­

lam

tarihinde hususi m!ahi!yetteıki itk mecsid de Mekıke'deki Arnmar b. Yasir'in evindeki mesddtir12

•• Bundan sonra yine Mekke'de Hz. Ebu

Be-kir'in evinin bir kısmını me.scid olarak tahsiıs et'tiğinP3 bilme~teyiz. Hz.

Muhammed, arkadaşı Hz. Ebu Belkir'le 62:2 yılında Mekıke'den Medine'-ye hicret ett~klerinde de Medine topralklarındaki Kulba köyünde Gülsüm b. el..:Hidm'in evine misafir olmu§ ve burada Kur'an-ı Kerim'de <<takva üzere inşa olunan mescid diye iba!h!sedilen14 İslam tarihinin ilk umumi

mescidini inşa etmrşti15• Baışka bir ri vayete götre de Hz. Peygamber

Ku-ba'ya geldiğinde burada daha önce M~kıke'den Medine'ye IJ:licret eden müs1ümanlar tarafından yapılmı§ olan bir mescid buldu16

Hz. Peygamber Kuba'da ·muhtelif rirvayetlere göre 3, 5, 8, 14 veya 22 ıgün kaldık!tan sonra Medine'ye hareket e'tti. Medine'ye geldiğinde serbest bıraktığı devesi, anne tarafından ataları olan Benu Neccar yur-durnda .çöktü. Burası Sehl ve Sülheyl aığında i!ki y.etiımin elindeydi. Hz.

Peyıgam!ber bu arsay·a <&1escid-i Nebevi»yi inşa ettiTmek istedi. Öksüz~

lerin arısayı parasız verme teklifleri kabullenmeyerelk 10 dinara arsayı satın aldı. Bu arsaya en yakın ev, Hz. Ebu» Eyyubi'l-Ensari'n'in eviydi. Hz. Pey.gamJber, mesıcidin inşaası 'tama;mlanmcaya kadar burada kaldı. Mesc:idin planını bizzat :kendisi çizdi. Bu plan üç bölümden meydana ge-liyordu. Mescid, ızulle ve sufd:'e diye bilinen eğ·i!tim ve öğreti:m yeri ve kendi evleri. Dikdörtıgen 'b!çiımindeki bu plan daha sonraki lbüıtün cami-ler için örn~k olacaktır. Medine'deki ıbu ük büyük mesıcid -ki bundan önce de Medi!l1e'de hususi mahiyette mescidler vardı.- etrafı duvarlar-la •çevrilmiş sade bir yapı idi. Malzeme olarak güneşte kurutulmuş ker-piç, taş temel ve hurma ağa,çları kullanılmıştı. Mes'cid'in lkılble

tarafın-ıı Al-iı:nnan, 96.

ıa M. Hamidullah, İslam Müesseselerine Giriş, İst. 1982, s. 45. (İbn Kesirden naklen).

13 Buhari, salat, bfub, 86; İbn Hişam, s. 246.

14 Tevbe, 108.

15 İbn. Hişam, s. 337; Taberi, I, 1260; İbn. Sa'd, I, 6; Mesüdi, Murüc, I,V

. IV, 139.

(5)

22$ Caiıid Baltaci

da ___,ki bu zaman kııble Medine'nin kuzey ellietinde !bulunan Kudüs',j doğru idi- hurma ağacı-gövdeleri bir ·süttun vazl!fesini görmekte ve hur-ma yapraklarından yapılmış fbir da.ma destek o1maktaydı. Buraya Suffe veya Zulle denilmekteydi. Bu bölümün doğu kısmında ise Hz. Muham-med'in ailesi için bir !kaç oda inşa edilmişti. Krblenin Kaibe'ye ·Ç·evirilme-sinden :sonra ise, yeni k1ble tarafı olan cenub tarafına sütunlar üzerıne oturtulmuş çatı yapılmı:ştı. Zira Hz. Pey;ga·mber, burada bulunan fbir hurma kütüğüne dayanarak vaaz veriyor ıve hUJtbe okuyordu. ·

:Medine'deki bu Mescid-i Neibevl'nin dışında Hz. Peygamberin sağlı­

ğında daha dokuz me·scidin ibulunduğu17

, ibunla.rdan lbaışka . da Ri:y~d ve

Dalıran arasındaki Cuvasa'da ·cuma !kılınan bir mescidin bulunduğu18

yine Buhar!' nin salıiliinde zikredi:1me!kltedir. Yine tarihi kaynaklar, Me-dine'deki bütün bu mesc:idlerden önce Medineli i1k müslümanların cuma

kıld:ıJkları bir mescidin 'bwunduğuna işaret etmektedirler. Zira Hz.

Pey-gamber, Medine'deki sayıları henüz yirmiyi aşmayan bu ·müslümanlara Cuma namazını kılmalarını yazmıştı19

Bunlardan sonra İslam'ın yayıldığı her yerde yeni binalar in§a et-me!k veya eski yapıları tahvH etmek suretiyle ·çok sayı:da camiler tesis edilmiştir. Osmanlılarda f ethedilen bir gayr-i müslim beldenin en büyük mabedini «kılıç hakkı» olarak camiye tahvil etmek adetti.

Cl Cami Mi'marisi:

İslam dünyasında inşa edilen bütün camiler için ilk örnek, şüphe­

siz Medine'deiki Mes•cid-i Nebevl'dir. Bu ·mesc:idin dilkdörtıgen planı bü-tün camilere yön vermiştir. Fevkahlde bir durum olmadığı müddetçe bü-tün ·ca·miler dikdörtgen planına göre inşa edHmiş1erdir. M escid-i Nebe-vl'nin dikdörtgen şeklinde inş~aası ise Hz. Peygamberin ilk safta namaz kılmanın daha sa:vaiblı olduğunu haber veren hadis-i şerifine dayanmak-tadır. Müslüınanların, Hk safı mü:mkün olduğu kadar geniş tutmak dü-şüncelerinden dikdörıtgen tipi plan ortaya çıkmıştır. Hz. Ebu Bekir . ve Hz. Ömer deıvirlerinde fetbedilen yerllerde kurulan camil-er de orduıgah cıamileriydi. [Bu camiler kerpİ!ç duvarlada çevrilmiş ve güne~ kısmı

ör-17 Bu mescidler şunlardı: Mescid-i iBeni Amr, Mesois-i Saide, Mescid-i 'Abid, Mescid-i Seleme, Mescid-i Rabih, Mescid-i Zurayk, Mescid-i

Gıfar, Mescid-i Eslem, Mescid-i Cüheyne. Ebü Davud, Kitabu'l-Merasil, Kahire, 1310, s. 4.

19 M. Hamidullah, İslam Müesseselerine Giriş, İst. 1981,

s.

53.

(6)

İsl~m Medeniyetinde Cami 229

tülerek g:ölgelik haline getirilmrşti. Hz. Ömer devrinde Hz. Amr b.

As.

'tarafından Mısır'da Fustat'ta yaptırılan cami de hurma ağacından ya-pılmış direkler üzerine oturan alçak çatılı ve ~ç avlusu bulunmayan bir yapı idi. Bu ilk camHerde minare bulunmamaktaydı. Müezzinler,

çarda-ğa ·çıkarak ezan okurlardı. Tarihçi İbnu 'Zeyyad, 6;56 yilında Amr Camii-nin dört köşeli bir minaresi bulunduğunu kaydeder. 673 yılında ise Amr Camii genişletilerek dört köşesine dört nünare eklendi20

.. Yine <dv.[ih

rab»uı da ilk defa bu camide ortaya çılktığı sanılmaktadır.

Emeviler devrinde bir taraiftan eski camHer yenilenirken bir taraf-tan da büyük camiierin yapl'mına ba·şlandı. Halife Aıbdü'l-Melik'in Ku-düs'te yaptırdığı ve yanlış olarak Ömer CaJmii de denilen cami, Abdü'l-Melik tarafından yine Kudüs'te 702'de yaptırılan Mescidü'l-Aksa ilk bü--yük eamiJerdendir.

İslaım cami tarihinde c.ami ıni'mariısine tesir eden önemli bir cami de Şam'daki Emeviyye Ca·mtdir. Halife I. Velid zamanında Joennes Ki-lise'sj yerine inşa edtlen Emeviyye C§;miin planında da Medine'deki Me·scid-i Nebeviyye'nin planı örnek olmuştur.

Af!Jbasiler devrinde Ca·mi mi'mariısi çevrenin de tesiriyle yeni geliş­ meler :göster:miştir. Malze.me olarak tuğlanın kullanılma·sı

ve

caminin dışında bulunan ve <<Malviye» denilen minare bu devirde ortaya çl'kmış­ tır. A:yrl!ca 'Cami inimarisinde ilk defa sivri kemerler yine Abbasiler dev-rinde kulalnrlml!şıtır. Bugün Ablb8.:si Caımi miinadsini Mezopotamya'da iki cami temsil etmektedir. Biri Samarra Ulu Ca·mii, diğeri de Ca.ferriyye · şehrindeki Ebu Dülef Camiidir. Diğer leri yl!kılm:tşıtır.

MIJsırda bağımsız bir devlet kuran Tolun-oğulları devrinde de cami mimadsi dıış görünüşii i tilbariyle estetrk ibir gorünüme ikavuş'mU5; dış durva~lara açılan pencereler.le kblbasiler devrindeki kale görünümünden

kurtulmuştur. Mısır'da taş bol olmasına rağ,men Samarra geleneğinin

devamı olarak yapıda tuğla ve alçı kullanılmıştır.

Mıs1r'da Fatımiler devdnde inşa edilen ca·milerde . i!se esiki Sasani

san' atının da te:siriyle süslü bir cephe mimarisi ortaya çıkınışıtır. Fatımi

köleierinıden ·eevher, 964'te Mısır'ı eJe geçirerek Fustad yakınında

Ka-hire şellırini kurarak burada 970-972'de ei-E:zher Camii'ni Şam'daki Eme-viyye C&miinin ·planını örnek aiarak inşa ettiririken, el~Ha!kim'in 1003'te i:k:mal ·ettirdiği camiinin cephesinde taş iş·çiliğinin kaliteli örnekleri ser-gilenmiş~iT.

(7)

230 Cahid Baltacı İ:Lk Müslüman Türk devleti olan Karahanlılarda iıse milirabdaki · alçı süsleme, milirabönü ku:bbe ve enine genişleyen mekan daha sonraki

Tüm-İslam eserlerine örnelk olacaktır. Onüç kuşaklı ve süslü tuğ"la mina-re ise ayrı bir orjinalliği temsiJ. etmektedir.

X. ve XL asırlarda yaşayan Gaznelilerden ·günümüze hiç bir cami intikal eıt,memeikle bera!ber, tar:Nıi kaynalklar ve kazıların ortaya çıkar­ dlığına ıgöre ilk mihrabönü k!uhbe ve Hk ahşa'b camiler bu devirde in.şa ettirilmiştir.

Büyük Selçuklular zamanında camiierin mi!hraıblarının aıçılarla sıüslendiği, dört eyıvanlı C'amiler inışa edildiği, tuğ-ladan eyvanlar üzerin-de ısatıhi kemerierin ortaya çıktığı görülmektedir. Duvarların çiniler le ve nesiıh, kCı.fi hatlarıyla süslendiği hhlinmeldedtl:'. Bu devirde de Ka-ra!hanlı ve Gaznelilerde olduğu gi'bi önce kublbe :sıonra dört eyvan şeması ön planda tutulımuştur.

Büyük Selçuklulardan sonra ortaya çılkan aıtalbey'lerde de cami mi-mari!sinde önemli gelişmeler olmuştur. Halep ve Musul Aıtaıbeklerinden olan Ze.nıgHer zamanında camilerde ımermer kaplama ve mozaikler dik-kati .çekmektedir. Bu devirm ~camileri umümiyetle aıvluya üç kemerle .açılmaık!tadır.

Türk ve Çerkez asrllı olan Memlükler de cami ımimarisinde Türık­ Arap uslüplerinin karrşımından meydana gelen yeni bir sentez ortaya .koymuşlardır. Camilerdeki kare bir kuşat'ma duvarı Arap ve taç kapı·

sındaki süslemeler Selçuklu uslübunu taşımaktadırlar.

Selçuklu tesirinde .gelişen İlhanlı camilerinde yaiVaş yavaş kub!benin bütün mekana h.aJkim olmağa başladığı görülmektedir. Tezyinat olarak renlkli çinilere yer verilmiştir.

Safeviler devrinde ise Se,J!çulklularda olduğu gi:bi cami mimarisi, göz alııcı taç kapısı, .camilerin iç ve dışının göz ahcı çinileri ve uzun yazı frizleri ile dikıkaıti çekmektedir. Bu devirde bilhassa meşihedlere önem veriılm~ş ve sekiz !köışeli plan uyıguianmrştır. Bu devirıde bazı kubbelerin ~çi ve drşı zengin çini, hatta altın yaldız1arla kaplanmı-ştır.

Hindilstan'da kurulan Türlk-İslam devletlerinde ·cami mimariısi,

Tlürk--İran ıve Hind san'aıtiarının teısiri altında .gelişmi:ştir. Bu bölgede yanya-na üç kub!benin ör'ttüğü enine genişleıyen bir mekanda gelişen bir plan, da.t'l!teıa gi'bi Ö·rülmüş mermer iışçiHği ve Hind saraylarında kullanılan malzemenin camide de kullanılma'SI dik!kati çeıkme!k.\tedir.

Anadolu Se~çulkhrları devrindeki cami miırharisinin üç devir geçire-rek geliştiği görülmektedir. İLk devirde Arap ·c arnilerinde olduğu gibi Selçuk camileri sütünlu ve düz damla örtülmüştü. İk·inci merhalede

(8)

ca-İslam Medeniyetinde Cami 231

mi tavanları tonozlarla ve lkuıbbeler le örtü1meye başladı. Bu dönemde

küiçü]tülmüş de olsa camilerde üstü açık avlula;r bulunmaktadır.

Üçün-cü merhalede ise, ca,mileri :soğuk ve sıcağa karşı korumak maksadıyla üstü açıık 'kısımlar 'kubbelerle örltüldü. Sel!çuk c8.ımilerinde ağaç ve taş sütunlar kullanılmıştır.

Ma~din ve Diyarbalkır böl!gelerinde devlet ıkuran Artuklular devri

cami mimarisinde iıse aıvlusu tbulunmayan camilere, yivli kuıbbelere ve enine geni'şleyen bir plana ra'Stlanmaiktadır.

Selçuklulardan .sünra orıtayıa çıkan Analdolu Beylikleri devrinde ise cami mimarisi, Selçukludan Osmanlıya geçiş dönemini yaşamıştır. Tek kublbeli camiierin ortaya ·çık.rşı, camllerin önüne son cemaat yerinin ek-lenm~si V'e cephenin mermer lev!halarla kaplanıması Anadolu Beylikleri devrinin özell:i!kleridir.

Islam Medeniyeti'nde caımi mimarisinin en parlak devri olan Os-manlı devri c·ami mirasini altı devre ayıraralk incelemek mümkündür:

1 - Bursa uslUbü : (1335-1:501). Bu devir mimarisi Türkistan ve

Sel-çuklu mimarisini andıran ve Sel!çulkluların devamı olan !bir mimaridir. Camilerde umfıımiyetle ter:s T planı uylgulanmış, kulbbeler doğrudan doğ­ ruya köşe bin'giler.i üzerine oturtulmuş ve sütun yerine ayak kullanıl­ m:ı;ştır. Bu devir'de Selçuklularda olduğu g:Cbi ıçini kaplaımalar bolca

kul-lanılmıştır.

2 - Klasik Uslub : (:1501-1703). Edirne Üç'şerefeli Camii ve İ'Stanbul

Bayezid Camü ile başlayan bu dönemde kubbeler ka'Snak üzerine otur~ tulmuş, karnaslı ve bakla:valı ısütunlar kullanılmıştır. Kubbeleri tutan kemerler, büyük sütunlara isnad ettirilmiştir. Bu devirde merkezi kulı­ benin dışında yarım kulbbeler de kuHan:ill.arak mekan .genişliği sağlan­ mrştır. Bu devir III. Ahmed devrine kadar gelir.

3 ___.. Lale UslUbu : (1703-1730). Bu deıvirde klasrk devrin ağırbaşlı ve ·sert· çiZigileri yerine mimaride çiçek ve nebat kııvrımları hakim ol-muştur. Bu devir I. Sultan Mahmud devrine kadar gelmiştir.

4 - Barak UslUbu : (1730-1808). Bu devir, cami mimarisinde

deAv-rupa'nın ta:klid ediilmeye başlandığı devirdir. Avrupada ortaya çıkan Rö-nesans san'atı, Rokıoko, IBarok ve Louis uslulbiarının tesirleriyle mimari es·erler meydana getirtlmiştir. Mimari lkla'Sik mahiyetinden tıamamen ay-rılmış, sütunlar incelmiş, başlıikiarda korna:s yerine barokun kıvrımlı yaprakları, .rokay uslubunun deniz tarağı şeklindeki bezemeleri kulla-nılmış ve duvarlarda ,çini kaplama yerine freskler yer almı'Ştır.

5 - Ampir UslUbu : (1808-1H75). Bu deıvir, Fransa'da Napoleon

(9)

232 Cahid Baltacı usluibun karekteri, göımme düz yarım sütunlar, daire kavsi pencereler ve pa1rnetleT le süslü başlı'kiardır.

6 _. Yeni Klasik U slilb : (187'5-1923). Bar ok ve Arnpir usullerine ka.r:şı mimariyi millieşıtirmek maksadıyla ortaya ç:ııkmıış bir uslubdur. Bu usllllbda eski kla,siik devrin sivri kemerleri ve karnaslı sütunlar kulla~

nılmışsa da büyük camilerdeki unsurlaTin küçüık camilerde de kullanıl­

mak ts:tentlımesi ve dini .mimari unsurlarının sivil mimaride de kullanıl­ masıl neticesinde uslllıba bir takltd .mahiyeti verdiğinden sonradan

ter-kedi1m-iştir. İstanbul'da bu uslulbta Aiksaray ~alide Camii ve Mimar Ke-maJ.eddin tarafından Bosıtarrcı Camii inşa edilmiıştir2ı.

Dl Camiin Unsurları:

Hz. Peygamber devrinde sade yapı olan camiler, zamanla ilave edi-len bir rçıok unsurlar ve tezyinEı.ıt ile müstakiıl bir mimariye kavuşmuştur ..

İ1sl3:m'a :giren her ·milletin bedii zevkine g:öre şekil alan bu ca.mi

mima-risi şüplıesiz Osmanlılar devrinde en yükseık merhaleye ulaşmıştır. Ke-za Peyıgamber asrında basit unsurlardan meydana gelen. ealmi manzu-mesi, zamanla ilave edilen unsurlada kamil bir manzume k!ompleksi ha.-lin·e gelmiştir. Bu unsurları şöylerce sıralamak mümkündür:

1 -' Mihrab : Keliıme olarak Y? <<Harabe» kökünden gelir. Oda, hücre, kö-şk, başköşe anlamlarına gelir. Kur'an-ı Kerim'de nama-zın Mesdd-i Harama, yani Kaıbe'ye dönülerek kılınmaısı emredilmek-tedir22. Hz .. Peygaımlber de bir hadiıs-i 'Şerif'lerinde aynı emri tekrarla-maıktadır23. l}stılahta eamilerin ikllble duvarında, yarım daire şeJdinde ve öne doğru oyuk olan yere milirab denir. Kez.a en ii eri meıvik.ie de mih-raJb denilir.

Namaz kılarken i!mamın durduğu milirabın men'şemi; müısıteşriikler kiltsedeki papaz odasına veya Budiıst hücresine bağlamak isterlerse de24

gerıçekıte milirabın namaz esnasında imarnın cemaattan önde !bulunma

zaruretinden ve cemaat i'çin önde bir saflıfk yer kazantina düşünces·in­ den doğıduığu anlaşılmaktadır.

Kur'an-ı Kerim'de «mihrab» kelimesi hücre, köşk ·manasına

kullanil-m1Ştır5. tsıam'ın :ill.k devirlerinde hıentüz cami mimarisi ge1işımemiş

oldu-21 Celal Esad Arseven, San'at Ansiklopedisi, İst. 1975, V, 2088, · 89. 22 Bakara süresi, 144.

23 Mezahibu erbaa fter.) I, 170. 24 İA, VIII, 3'1.

(10)

İslam Medeniyetinde Cami 233

ğurrdan bu ,devirdeki ea:milerde hücre şeklinde ·miıhrab ortaya ·çıkmamış

ve k:ıJble, bu cihete konulan renkıli taşlarla veya levhalarla göısterilmiş­

tir. Hz. Pıeyıga.m'ber de namaz kılarık en önüne «sütre» koyaırdı. VITI. asır­ da tsıaım ·mimadsi gel:i:şince camilerde mifhrablar da ortaya çıkmıştır.

Mrhrafblar, camEerin en muhteşem yerleridirr. ]slam dünyasında

al-çı, tuğla, taş, mermer veya ıçin~den ,mufhteşem mihrablar yarpılmıştır.

Bunlar, bölgenin san'at atmosferine göre çeşitli tez·yinatı havi olmuşlar­

dır. Anadolu Se]çukluları'nda çok tezıyinaftlı taş ve çini millrablar;

Os-manlılaıda buna nisıbetle daha sade ve fakat ıson cemaat verinde de

ko-nulan mi:hra!blar djjkkat çe[rmektedir.

2 - Minber : (

~)

(Arapça'da

~

«nebera»

(yüksek olmak) kökünden gel'mekte ve yüksek yer, iskemle, semer, sed-ye manalarını ifade et·mektedir. Istılahda, cuma ve ıbayram namazı kı­ lınan yerlerde haltipierin hutbelerini okumak ~çin üzerine çııktıkları ba-samalldı yerlere ~minlber denilmeklteıdir. 'Miihrabın sağ tarafında ve kı'ble

duvarına di[{ ıolarıak durur. Hz. Muhammed devrinde camilerde h€miiz

m~hraib olma;dığı halde minber, bizzat Hz. Peyga:m'ber tarafından tesis edilmiştir. RiJvayete göre ahşaptan olan bu ilk minlberin ağacı tarfa, yani ügm ağaıcı olup Medine civarındaiki ormanıdan getirilmişti. Hz. Pey1.gaımberin bu minherine a'vaıd adı verilmekteydi26

• Bunun iki

basama-ğı ve !bir kürsüsü hulunımaktayıdı27

Hz. Peyıgamlberden sonra Hz. Ebu Bekir ve Hz. Ömer de aynı miniberi kulland1Jlar. 56/6!57 tariılıinde Hz.

Muaıvjye ·bu ımin'beri Şam'a nakletmek isıtediryse de bunda muvaıf!fak

ola-madı ve fakat 6 'basamak ilarve e'tıtirdi. Daha :sonra da Abdu1meljjk ile 'Velid, aynı ·şekilde. bu minberi Şam'a nakletmeyi düşündüler:28 Bununla

beraber Emeviler, başlka miniherler de yaptırdılar. Halife Muaviye, Mek-ke'ye taşındığında minherini de iberfuberin:de .götürmüşıtü. 170 veya 174'te hacca gelen Mrsır arnili ona 9 hasarnaklı bir minher hediye etti. Bun-dan sonra Arafaıt ve Mina'da da miniherler konulduğu g~bi, 132 yılında vMi Albdulımelik b. Mervan Mıısır nahiyelerindeki ~camilıere !birer min'her

koıyıdurdu.

Camilere minJber konulmazdan önce haltipler, bir değneğe (asa) da-yanarak hutbe okuyorlardı. Hz. Peyıgaımberin camiye miniber koyma-dan önce hutıbelerini bir \hurıma kütüğüne dayanarakiradettiği biılinımek­ tedir. Hz. Peygamber zamanında niinber, peY)gamlberin aynı zamanda

26 Buhari, Salat, bab, 64; Cuma, bab, 26. 27 Buhari, Cuma, Bab, 23.

(11)

234 Cahid Baltacı bir devlet reisi olması ve devleıti camiden idare etmesine ·rnÜısavi ola-rak bhl' siyasi kürsü yerinde de kullanıldı. Hz. Pe)11gamber minbere çı~ karak ayakta iki iJ:ıutbe o!kurdu.

İLk devir minberieri ahşaptan oldukları halıde, sonradan taş, tuğla, mermer, demir ve betonarme minherler yapıl·mıştır. Bazı büyülk camile-re de birden fazla minher konulmuştur. Kudüs camiinde 5, Kahire Sul-tan Hasan Camii'nde 3 miniber bulunma!ktarydı. İsl'am tarihinlde iki basa-mafk.t·an on~edi hasarnağa kadar yükselen minılıerler yapılmıştır.

Miniber, Hz. Peygamber devrinde camiin önemli unısuTlarından biri-si olıma:sınıdan dolayı, sonraki dönemleııde de bu ehemmiyetini muhafaza etti. Ha:tJta yeminle[' de miniber veya yakınında yapılmağa ba§ilandı. Bu ehemmiyetinden dolayı Hz. Os·man devriniden itibaren Ka'be gi!bi minbe-rin de üzeri örtülmeğe ba§landı. Abbasiler devrinde Medine'deki pey-gamber minbed örtül•mek üzere he:r yıl Bağdat'tan yeni bir ör'tü gönde-riliroL Bugün de minher, cuma ve iba·yram namazı kılınan he:r ·camide bulunmakta ve önemini korumaktadır.

3 - V aaz K ür süsü : ( ~ .)') Kelime olarak sandalye,

taıhıt ve d1van manasma gelımektedir. Kur' an-ı Kerim'de iki yerde ıgeç­ mektedir29. Istıla!hta, camilerde vaiz1erin cemaata va az vermek için üzerine ç:ı.fk.tııkları yü~se'kçe bir yere kürsü den'ilmektedir. Bazı calmi-lerde vaiz önüne konulan rahleler de kürısü olarak kulıanılır. Darnilerin büyüklüklerine göre camilerde birden fazla kür:sü bulunmafk.ıtadır. Ba-zan da minher, aynı zamanda kürsü olaraik kuıHanılmaıkıtadır.

Kürsüler, ahşaptan, taştan, mermerden ·veya demirden yapılmış­

larıdır. Analdolu Se]ıçukluları'nıdan kalan işlemeli ahşap kürısüler; Osman-lı~ar dönemindeki sedef kakmalı veya me:rmer kü:rsüler, büy;ü[k. san'aıt eserleri o1aralk hala cami1eri süıslemekltedirler.

4 ___. Müezzin Mahfili : Büyük camilerde umu·mi-yıeıtle minberin yakınında, küçük camilerde giriş :kapısının sağında veya solunda müezzinlerin cuma ezanını oku{iukları ve müezzinlik yaptıkları bir ıse!ki (dakika) bulunmaktadır ki buraya müezzin mahfi'li de denilmek-tedir. Bazı ca•milerde lbu mahfil, girişin üstünde veya müna:sip lbir böl-gede yer almaktaıdır.

5 - Hünkar Mahfili : ( ~ .J ~ • Sultanla:rın inşa

ettirdikle-ri camilerde zeıminden yüksek ve kaf esle !bölünmüş yere hünkar mahfili

(12)

tsıaın Medeniyetinde CSmi 235

denilmektedir. Sultanlar ayrı bir 'kapıdan buraya girerler ve maiyetle-riy·1e birlikte namaz lkmar.lardı.

6 - Son Cemaat Yeri : (..; ...~-:. ~U:- ~ ~

)

Cemaata vaktinde

yet~şemeyenlerin sonradan namazlarını 'kılalbtlmeleri için camiierin .gi-riş kısmında ayrılmış olan yere son .oema:at yeri denilmektedir. Buralar umumiyı~tle etrafı açrk ve üstü kapalı yerlerdir.

7 - Minare : Aslı <~menarre» olan ve dil1mizde

minare olarak geıçen bu kelime, ( ~ ) kökünden gelmekte ve nur yeri manasını if,ade etmektedir. Isıtılrutı olarak camilerde ezan okuırnak ·maksadıyla inşa olunan yüksek yere minare denilmekıtedir. Mi-nare, ilil.{ olarak Hz. Muaviye· devrinde 5'8/677-78 tarihinde ·Kahire'de .A!br b. As Camii'ne ilave edilmiş ve bu minarede ilk ezanı salhalbeden Şu­

rahbil b. Amir okumuştur. Bundan sonra İslam dünyasında camilere minare i13.ıvesi anane h'alini almı-ş ve bazı camilere bii'den fazla ·minare

yapılımış\tır.

Minareler, aihşap, taış, tuğla, demir veya betonar·meden yapılmış İs­ lam ülıkeıerrini süsleyen san' at eıserleridir.

8 - Şadırvan : (

0

1J_)~w) Farsça'da «şadurvan» olarak telaffuz edilen saray ve imaret altına isim olarak verHen bu kelime, di-limizde şadırvan şeklini almış ve · ca~mi avlularında etrafı çoik musluklar-la çevrili bulunan su hazines·:ine 'bu isim verilmiştir.

Caminin tam·aımlayıcı bir unsuru olan şadırv,an'ın Tü:rk-İsla~m mima-risınde ö·n:eımli bir mevki bulunma:kta:dır.

Camiierin ibu ana unsurlarının dışında mahalli ihtiyaç ve anlaıyışlara göre tesis edilmiş tali unsurları da bulunmaktadır.

El Camün Fonksiyonlan:

a)l İıbadethane Olarak Cami : Cami, en önemli funlksiyonunu ilbadet-hane olarak ifa eder. Hr:iıstiyanlarrın i badeti ancak kiUsede ya palbilmele-rine karşılık müısiJ.ümanlar, temiz olan her yer.de ibadet edeibiliırler. !Bu-nunla beraber camide topluca yapılan rbadetin tek başına yapılan ~ba­ detten 25 veya 27 derece üstün olduğunu Hz. Peygamberin hadisinden anlıyoruz.

Bunun :i!çin İslam dünyaısında cami nişaasına çok önem verilmiş ve İslam ş~hir lerinde müs'lümanlaırın ilbadeıtlerini caunide kolayca yapabil-meleri :i!çin mahallelerde camiler inşa edilm:i:şıtiır. Köylerde de · iskanla birlikte cami ön planda yer a1mış ve lbill:ıas-sa Anadolu 'köylerinde cami, o köyün biır İslam köyü olduğunun alarnet-i fariıkası haline gelmiştir.

(13)

236 Cahid 'Baıtaci

Osmanlılar döneminde camileri cazilb hale geltirrnek i!çin eami mima-risine çok önem verilmenin dl!şınida ·cami!lere çok çeşitli vaz if eler tayin edilmek vıe cfumi mfısi'kiısine önem verilmefk sfıreıtiyle camile:r, gerçek-ten cemaatı çeker iha.J.e getirilmişlerdir. Se1atin camilerde sayıları 15'e kadar ıçıkan müezzinlerin vazill:elenıdirilmi:ş olmaları; camiiierin içinde,

Salaıv8Jt-ı şerirfe!han, İhlaıs-han, dua-han gibi güzel sesli ve mfısıkiden

anlayan kimsele['in vazife yapmaları camileri ruhi ve fikıri yorgunlukla-rın giderHdiği manevi huzur merkezleri haline ıg&tirımiştir.

b) Bir Eğitim ve Öğretim Yeri Olarak Cami : Hz. Peyıgamber !l:ıic­ rcbten önce M·ekke'de iken kendi evi ile yakın arkadaşlarından !Hz. Eıbu Bekir ve Hz. E~am'ni evlerini btrer eğitim ·ve öğre~im yeriri olarak

kullanıdığı g1bi Mscidü'i-Haram'daki Rüknü'l-esved ve Rüknu'I-remani

arasını da bir eğ1tim ve öğretlım yeri ölarak kullanmıştir. ·

Hz. Muhamm·eıd'den onıce Medine'ye hicret eden müslümanlar da

in-şa etitilderi.Kufba Meıscidi'ni bir eğitim ve öğretim yeri olarak kullanıyor­ lardı:;{).

Hicret'in aııdından Medine'de Mescidü'n-neıbeviyye'yi inşa eden, Hz. Muammıed, bu mesddin <<Suff e». ve «Zulle» denilen lbiır :bölümünü talim faaliyeüne tahsis etmiş, 70-80 talebenin buhinduğu31• Sulffe'ye kur'an Üimlerini, akaid ve yazıyı öğretecek hocalar tayin eıt·m:üşti. Abdullah b. Sa'id b;'l-As burada yazı san'atını öğretiyordu32; Keza Ubadetü'bnis-sa-mit de yazı ve Kur'an okumayı öğ:çetiyordu33

Bizzat Hz~ Peygamber'in de ders verdiği Suffe'de za·manla taiJ.ebe say:ı:sının 400'e ulaştığı kayde-dilmektedir34.

Meşhur :tarihçi; Hatibu'l-Bağdadi de Bağdattaki el"'"Mansur camiinde Hadis der si verir ve talebelerine yazdırırdı3·5 el-Kisai, bu camide !isan

ders verdiği36

gibi, Ebu'l-Aüıhiyye burada ·şiirlerini imlıa ettirmiş37

ve Ebfı Ömer ez-Za\hid (v. 345/956) de el-Yakut adlı diLbil:g~sine-aid eserini de bU . Camide dikte. ettirmiŞ ti38

•.

30 . Yakutu'L-Hamevi, Futfıhun'l-bulda.ıı, s. 17. · 31 Ahmed b. Hanbel, el-Müs:ped, III, 371.

·32 ·

İbnu'l-Esii·. 'Usdu'l-gabe, III,

s.

ı 75;

Ibn

Habiıb Bağdadi, Muhabbar,

s. 460. Haydarabat, 1361. 33 · Ebu· Davud, Sünen, 23:37. · ·

34 İbn Sa'd, Tabakat, 1/II, 14~ Leyden, 1904-1912.

, 35 Yakutu'l-Hamevi, Mu'cemu'l-Udeba, I, 246-47. 36, Age, IV, 243. . . . . ..

31 Ebu'ı-Ferec ei-Isfahaiı1, el-Egani, III, 143.

(14)

İslain Medeniyetinde Cami 237

Şam'daJki Emeviyye Camii'nlde de Hanefi, Maliki ve Şafiilere aid

ders k-üTsmeri :vardı. Burada derıs okutan \hıocalara ıbol maaş ve yiyecek ver:i:ltr:di. Hatifbu'l-ıBağd&di de 456/1064'te burada sabahın erken saatla-rindan başlamak üzere b'üyük bir talebe topluluğuna hadlıs dersi :v~ri­ yordu39;

Kahire'deıki Aınr Camii'nde de müteaddit ders halkaları

bulunmak-ta:ydı. IHicri 749/1348'den önce Mulhammed b. Albdurralhman el-Hanefi burada 40 ayrı ders kürsüsünün bulunduğunu görmüştü40.

·Muham·med b. Cerir et-Taberi (v. 310/822) Kahire'ye geldiğinde Amr Camii'nde bir ders halıka!sı teşkH etmiŞ ve Tirirrimalh'ın şiirlerini burada yazdırmıştı41.

. Hocaısı Hasanü'l-Basri (v. 110/728) den ay·rılan Vasıl b. Aıta (v. 131/ 748) Basra Camii'nde ıbir der-s halkası kurarak İ'lm-i Kelam dersi ver-mişti42. Müslim b. el-Velid (v. 208/8'23) de bu camide kendi şiirlerini

yaz-dırırdı43.

Kuf e Camü de muhtelif mevzuiarda eğitim ve öğretimin yapıldığı bir camidh'. el-Kuımeyd b. Zeyd ile Hammad er-Raviyye burada Arap şiiri ve Eyyamu'l-arab üzerine müzakerelerde bulunurlar, mrünalka-ş alar yaparlardı44

Ebu Haniife ise bu meısd.dde oturur ve talebelerine cedel usUlü ile ders verirdi45

• Rivayete göre Ebu Yusuf hocası Ebu Hanife'den

ayrıldı:J.dan sonra bu eamiin bir lköışeısinde ders halkası teşkil etmişti. Ebu Hanife, talebelerinden birini Ebu Y.usuf'un illailkasma göndererek ona ŞU suali sormasını soyler:

- Bir adam iki dirhem ücretle temizlenımeık üzere temizieyiciye bir elbise verse, el!b:i:sesini almak için gidip istediğinde temizleyici önce in-kan etse, a·radan !bir ik.aıç gün ge.ç!t:iJkten sonra tekrar iste~inıce de ·elbiseyi

temizlenmiş olarak vocıse tem'izlikcinin ucrete iıstihkakı var mıdır?

Eğer:

-Evet vardır derse ol,maıdı de. Şayet: - Yoktur derse yine olmadı ·ceva!bırnı ver.

Talebe, bu taliniatla Ebu Yusuf'a ıgider ve suali sora:r. Elbu Yusuf:

3,9 Mu'cemu'l-Udeba, I, 255.

40 Makrizi, el-Hitat, II, 256.

41 İbn Hallikan, Vefeyatu'l-Ayan, II, 252. 42 Age, aynı yer.

43 Cealeddin Suyuli, Hüsııü'l-Muhadara, II, 138. 44 E'bu'l-Ferec el-Isfahani, el-Eğani, XV, 113-114.

(15)

23Ş Oahid Baltac1

-Evet ücreti hak etmiştir, deyince olmadı der. Bu defa da Ebfı Yuısulf:

-Hayır ydktur, cevaıbıını verir. Yine olmadı deyince, Ebfı Hanife'-nin eski zeki talebesi bu sualin kimden geLdiğini anlayaralk. kalkıp tek-rar hocasının ders'ine devam eder. Ebu Hanife ders halikasında tekrar Yusuf'u görünce:

__. Seni buraya getir·en temizleyici meselesi olsa gerek, der. Ebu Yusulf da evet ceva.lbını verir.

Ebu Hanife de henüz böyle icare mes'elesine cevap vererneyen bir kimse Alla!h'ın dininden bahi:sıle ilm-i fıkıh'dan ders ve:vmeğe nasıl cesa-ret eder? Der.

Ebu Yusuf'un mes'eleyi öğretmesini hocasından istemesi üzerine Ebu Hanife :

- Mes'eleyi ayırmak lazımdır. Eğer inikar ve gasbeıttikten sonra temizlediyse ücret istemeye hakkı yo'kıtur. Çünkü lı:rkarıyla i care akti b8Jtıl olduğu için 'kendisi için ıtemi~lemiş demektir. Eğer inkardan ·Önce temizlediğini is bat edebilirse o zaman ücret isterneğe hakkı vardır, der46

Kaihire'deki Ezher Camii'nde de Abdullatif el-Bağdadi (v. 629/1231) her gün öğleyin trb der si verirdi47

Suyüti, Kalhire'deıki '.Dolun-oğlu Camii'nde Tefsir, Hadis, Fıkıh, Kı­ raaıt, Tıb ve Asttronomi ·gibi çeşitli ilimierin tabsil edildiğini zikr~tmek­ tedir48.

Endülüs'te ise camiler medrese olarak kullanı·lml!ştır. Tarihçi el-Malkkatri: <<Endülüs halkı bHgi alanında, kendisine yanlım edecek müs-tak.il medreselere sahiJb değillerdi. Çünkü bütün bilıgi dallarını camilerde ücret karşılğında öğretirlerdi.» demektedir49

• Kurtuba Camiinde

Nefta-veyh (v. 326/937) büyük bir talebe topluluğuna Arap dilini öğretiyordu50

• Keza Nahile ve Zahire Camilerinde de ders verilmekteydi51

İstanbul'un fethinden sonra ise Fatih S.u1tan Mehmed, Ayasofya,

46 Age. aynı yer.

47 İbn Ebi Usaybia, Uyfı.nu'l-enba, II, 207. 48 Hüsnü'l-Muhadara, II, 138.

49 el-Makkari, Nefhu't-Tib, I, 102. Kahire, 1279.

50 .Aıge, II, 256.

51 H. A. Totah, The Contribution of the Arabs to Education, Colombia Ün. Prs. 1926, s. 13.

(16)

İslam Medeniyetinde Cfuni 239

Aya Serkio, Hrislbo Pankotratoros, Hr:i:sto Sotiris Hora, Aya Teodorato Tironıos, Hrisıto, Panıtopopto ve A1tı Merımer kiliseieri camiye çevirerek bu sekiz yeni cami için sekiz müderris tayin etmiş ve bu camilerde tedri-sata başlatmıştı. Bu faaliyet, Sahn-ı Serndan M·edreseleri'nin inşaasma kadar devam etmişti.

Osmanlılarda ülkenin her tarafıında çok sayıda müstakil binalı med-reseler inşa edilmiş olmasına rağmen, camHer eğiti·m ve öğretim f~nk­ siyonlarını kaıylbeıtmemi:şlerdir. Evliya Çelebi'nin de söylediği gi!bi sela-tin ·c:amiler, Daru'·l-hadis ve Daru'l-kurra olaralk kulanmışlardır. Ayrıca selatin oLm·ayan taşra .camilerinde de eğttim ve öğretim faaliyeti devam ettirilmiştir.

Yine Osmanlılaıda XWI. asl!rdan iıtibareın Der si ye, adı verüen ye-ni tip bir medreseye-nin camilerde aıçıldığı ve bunların da diğer medreseler gtbi derecelere ayrıldıikiarı bilinmektedir. Osmanlıların son günlerine kadar da <<Ders-i am» denilen tecrübeli hocaların camilerde ders ver-dikleri ve Ders-i arn'lık maaşı aldıklan Meşihat Arşivi'ndeki maaş def-terler'inde açıkça görülmektedir.

c'j. Diğer Hizmetlerde Camiler : Camiierin tarih içinde daha bir

çok ·çeşitli hizmetler i!çin kullanıldığı bilinmektedir. Hz. Peygamberin Medine Mescidi'ni devlet idare ·merkezi olarak kullandığı; g·elen yaban-cı elçileri :burada kabul ettiği, ıhaıtta onian orada yatırdığı; bazı suçlu-ları ~camide hapse:ttiği tarih kitaplarında kaJydedilme\kıtedir.

Bunlardan başka camiierin ihtiyaca göre tekke, mahkeme52 müftülük

ve haberleşme merkezi gibi bir çok sosyal hiz·metler için kullanıldığı bilin-mektedir.

Fl Camiin Görevlileri :

1 -İmam-Hatip : Camilerde vakit namaızlarıyla cuma ve bayram namazlarını kıldırmakla .görevii kimse, Hz. Peyıgamber devrinde bir yere muallim olarak gönderilen kimse aynı zamanda oranın imamlığını da yapardı. Hz. Peyıgamber, en iyi Kur'ıan okuyanlan imam tayin eder-di. Osman b. Ebi'l-As, Taif imamlığına bu şekilde tayin edilmişti53• Hz. Peyıgamlber, hastalanın·caya kaıdar Mıescid-i N ebi 'nin imamlığını bizzat

52 'Makrizi, ·el-Hıtat, II, 256.

(17)

24~ . Cahid Baltaci

kendisi yapmı.şıtır. Hastalığında lbu vazifey:i Hz. Ebu Bekir' e tevdi.

et-miştir54.

]slrum tariliinde de Hz. Peygamberin sünnetine uyularalk iyi ve güzel Kur'an okuyanlarr imamlığa ,getirilmi:şlerdir. Daru'l-kÜrr.alarrın açıl­

ması v.e !Daru'l-kurra mezunlarına imamlık g·örevlerin:in verilmesi de bu anlayışın neticesidir.

Camiierin büyilldüklerine göre !bazı camilere birden ifazla imam ve hatipler tayin ediLdiği ve hatta zamanla hatipliğin müstakil :bir vazife haline geldiği bilinmektedir. Haftada bir .cuma günü ve hayramiarda minbere çıkan hartipler, ·gerıçekıten cemaatı do yUTacak hutbeler ir ad ederlerdi. Türkiye'de 1972 lerde kaıldırılan hatipliklerden sonra camiler-de ·cemaatı doyuracak hutlbeler dinleye!bilmek gerıçeikten gÜ!ç hale

gel-miştir.

2 - V aiz : Vaaz :kürısülerinde cemaattı dini mevzularda aydınlat­

mak, onlarıa va'z u nasihaıt vermekle görevli kimseleıre vaiz denir. AJsr-ı

saadetıte bizzat Hz. Pe~gamber ıbu vaz:ifeyi lfa ederlerdi. Hz ..

Peygam-ber tarafından dini teibliği için gönderilen muallimler de giıttillcleri yer-lerde vaizlik vazifesini de yaparlar:dı. Sonraları sadece bu vazifeyi yap-mak üzere vaizler tayin edil:meye başlanmıştır. Bunlar, beliTti bir· C'a-miye tayin edi1dtği gibi belirli vakitlerde belirli camilerde vaaz vermek üz·er·e de tayin edilmişlerdir. Osmanlılar döneminde Ayasofya Camii rvaiz .. liği vaizHkıte en yüks·ek bir paye idi.

3 - Müezzin : Camilerde ezan okumak, ka·met getirmek, tes!bih

dualarını yaphrmak ve diğer ılıazı hizmetleri yerine getirmek üzere gö-rev yapan kim·selere müezzin dnilmektedir. Hz. Peıyıgamber Medine'de Mescid-i Nebi'de ilk müezzin olarak Bilal b. Re'bah'ı tayin etmirşti55, lkin-ci müezzin olarak da Abdu'l-aziz b. Esam tayin edilmi:şti56• Ayrıca

Ab-dullah b. Ümmi Melkrtum da Bilal'la birlikte M escid-i N ebi' de müezzin-Uk yapml'ştır57

Daha ısonraki dönemlerde de dtmilerin bü~üklüklerine göre camiie-re b~J.4den fazla müez·zin tayin edildilideri :ve haıtıta !bir . ıÇKYk eamilerin

54 N esai, Sünen, el-İmame (10) /15 ve 40. 55 İbnu Hişam, Sire, II, s. 155.

56 'İbnu'l-Esir, Usdu'l-gabe, Kahire, 1970, III, s. 504. 57 İsmail Buhari, Sahih, Ezan, ( 10) /ll.

(18)

İslam Medeniyetinde Cami 241

vakıfiyelerinde bunların yer a'ldıkları bilinmektedir. Mesela İstanlbul' daki Fat:i!h camii vaJM'iyesinde ıcamide 12 adet müezzinin vazife yapması şart kılınmıştır.

4 - Diğe1· Görevliler : Hz. Pey·gamber devr·in:de mescidlerin

temiz-liğine önem yeriıJ.di·ği ve M~sıcid-i Nelbi'yi temizlemek üzere bi:r zenci

kadının tayin edildiği bilinımektedir'58

Daha sonraki dönemlerde cami-lerin büyüklükcami-lerine göre onlara müiteaddit ferraşlar, hevvablar ve ken-nasiJ.ar tawin edilmişierdi;r.

Bunlardan başlka camileri caz1b hale getirm·ek ve cemaata ibadet zevkini tattırmak için bilhaıssa Os~manlılar zamanında camilerde çok çe-şitli vazifeliler. tayın ediımiştiır. İhlas-han, Salavat-ı şerife -han, Yasin-han, Tebereke-han ve Sure-i Mülık-lhan gibi bir çok vazifeler vakıilarca tayin eıdilmişlerdi.

Referanslar

Benzer Belgeler

Prevalence of Helicobacter pylori vacA, cagA, cagE, iceA, babA2 genotypes and correlation with clinical outcome in Turkish patients with dyspepsia. Distribution of vacA alleles

Bu çalışmada EBH çizelgeleme ve rotalama problemi (EBHÇRP) için matematiksel model geliştirilmiştir. Problemde günlük hasta ziyaretleri için hemşire atamaları

Diğer taraftan evvelki gün Bağ­ da ttan şehrimize gelen Başvekil A d­ nan Menderes, dün Vilâyette Vali Gökay ile şehri ilgilendiren husus­ larda görüşmüş

Cami derslerinde karşılaşılan iletişim engellerine dair cemaat tarafından cami içi ve cami bağlantılı diğer etkinliklerde pek nadir rastladığımız bir öz

Londra merkezli BBC News 24 Temmuz 2020 tarihli haberinde Ayasofya ile ilgili “Former Istanbul museum welcomes Muslim worshippers” (Eski İstanbul müzesi, Müslümanları

Batı dünyasında Sovyetler Birliği dün­ yasını kuş uçmaz kervan geçmez bir karan­ lık dünya gibi gösteren iddiaların tersine Sertel ile Bakû’dan

20 Ocak 2010’da Dörtyol Devlet Hastanesi acil servisine, çelikhanede yurtd›fl›ndan gelen asit tank› kesimi s›ras›nda kesilen tank için- den ortama yay›lan dumana (1 -

Akdeniz iklim kuşağında Orta ve Batı Toroslar’da yer alan çalışma sahasında, karbonatlı platformlarda potansiyel Terra Rossa oluşum alanlarına yönelik eğim