Tiirk Süsleme Sanatları ser
gisi ile Tahirzaüeıin sergisi
İlk m atbaanın kuruluşila sarsılan
hattatlık y e n
harflerin kabulünden sonra tam am en sönm üştür
B izd e ya ln ız hatta arkadaşlık ed en tezh ip çini vı
halt istikam etin de yü rü rse önünde yen i
ufuklar açılabilir
Bu hafta, sömestr tatilinden İstifa de edilerek Güzel Sanatlar Akademi sinde iki şayanı dikkat sergi açılmış tır. Bunlardan biri, yaş haddini dol durup emekliye ayrılan yazı üstadı Necmeddin Okyay şerefine akademi nin Türk süsleme şubesi profesörleri tarafından hazırlanan yazı, tezhip, ebru, cilt, hâk, minyatür ve lâke gibi sanat eserlerinden mürekkeptir. İkin cisi de, son yıllarda Kâmil Akdik, Ba ha Tokathoglu, İsmail Hakkı Altuı- bezer gibi büyük kıymetlerin zıyaı ü- zerine akadamldeki Türk süsleme şu besinin mesaisini aksatmamak için getirilen İranlI sanatkâr Hüseyin Ta- hirzadanm gene minyatürlerden, halı desenlerinden, lâke işlerinden mürekkep 130 parçalık sergisidir.
Sergilerden bahsetmeden evvel, bilhassa hattatlığın memleketimizde son günlerini yaşaması mevzuu etra fında, Güzel Sanatlar Akademisinin kıymetii müdürü Bürhan Toprakla yaptığım ve ufak bir tarihçe değerini taşıyan kısa konuşmayı buraya nak ledeceğim:
Hattatlığa ilk davbe
— Hattatlık bizde yeni harflerin kabuliyle değil, daha çok evvel, mat baacılığın kurulmasiylo sarsılmaya başlamıştır.
Matbaacılığın kuruluşuna kadar hattatlığın memlekette hayati ve ik- ıtisadi bir rolü vardı. Eski vesikalara ’ göre, İstanbulda 30 bin kadar hattat
yazı il© geçiniyor, matbaama ve şim diki daktiloların yerini bunlar tutu yordu. Türkiyede matbaanın kurulu şu hattatlığa iktisadi bakımdan en büyük darbeyi indirmiştir. Hattatlar istikballerinin karardığım daha o za man hissetmişler; rivayete göre, pro testo makamında divitle kalemi bir tabuta koyarak Baöıâlîden geçirmiş ler.
«Diğer taraftan, o zamana kadar aşağı yukarı yasak olan resim de mat baa ila beraber Türkiyeye girmeye başlıyor, bu da tezhibi baltalıyordu. Zaten hattın iktisadi değerini kay betmesi tezhibe ayrca tesir etmiştir. Çünkü tezhip güzel yazıya arkadaş lık eden bir sanattır. Buna rağmen, arkasında, yüzlerce senelik bir anane olan tezhip sanatı kolay kolay ölmü yor. Fakat hattın kaybolması endişe sinden Medresetiü Hattatin doğuyor. İstanbulda bütün okuyup yazanlar a- rasmdan yetişen hattatlar yerine da ha dar bir muhitten kuvvetli şahsi yetler çıkıyor. Son devrin Sami Efen disi Tuğrakeş İsmail Hak kıyı, Hulûsl Efendiyi, Necmeddin Okyay ve Kâmil Akdik'l yetiştiriyor. Bunların arasın
da, on sene evvel 90 yaşında olduğu halde vefat eden Kâmil Akdik belll- başlı hattatlarla boy ölçüşecek değer de bir sanatkârdır.
H arf inkılâbından sonra
Harf inkılâbı üzerine 1928 de Med- reseiül Hattatin kapatılınca bu sa natkârlar kendi evlerinde, kendileri için yazmışlar, 1930 da Maarif Vekâ letinin tensibiyle Güzel Sanatlar A- kademisiııde bir Şark Tezyini Sanat lar şubesi açılmış; merhum Saffet Arıkan’m Vekilliği sırasında bu şube Tiirk tezyini sanatları ismi ile yeni den canlandırılmış, Tuğrakeş İsmail Hakkı, Hattat Necmeddin Okyay, Kâ mil Akdik, son devrin en büyük ır.ü- cellidi Bahaeddiıı Tokatlıoğiu, Sedef- kâr Vasıf, Yusuf burada hocalık et meğe başlamışlar, bir iki senede tale belerinin miktarı artmıştır. Bugün akademide Türk süsleme şubesinde hocalık eden Muhsin Demironat, Sa- cit Okyay, Eeyzullalı Dayıgil, Rikkat Kunt, Mihriban onların yetiştirdikle ri kıymetli sanatkârlardır. Açılan sergi ustalanıunkilerle beraber kendi eserlerinden mürekkeptir.»
Kâmil Akdik’in bir şaheseri: Celt kelimei tevhid
Güzel yazı yazmak kolay elde edi len bir ustalık değildir. Kâmil Akdik «Zor bir istifi yapmak için bazan bin müsvedde yaptığım olur» dermiş. Türklerin yazı sanatında bütün Şar ka hocalık ettikleri şundan da belli dir; Türklyede birkaç hattat henüa bulunduğu halde İranda, MısırdaJ Irakta, bütün diğer Arap ülkelerinde hattat kalmamıştır. Prens Mehmet Ali mezar taşım yazdırmak için bun dan 12 sene evvel Kâmil Akdlk’i Mı sıra çağırmış; o da celi hatla sandu kasına yukarıda resmini gördüğünüz kelimei tevhidi yazmış. Bu yeni istif hattan, anlıyanlarea hârikulâdedir.
Geçenlerde şehrimize gelen prenses Neslişah da kartvizitini İstanbulda yaptırmıştır.Bu sergideki tezhiplerde birlbirinden güzel, biribirinden ince dir. Fakat hattat kalmayınca tezhibin de sarsılacağı muhakkak addediliyor. Çünkü bizde tezhip yalnız hatla be raber yürüyebilmektedir. Çok eski bir anane olmasına roğmen yaşamak İçin tezhibe başka bir istikamet vermek zarurîdir.
Tahir Zadenin sergisi
Netekim akademide Tahlrzadenin açtığı sergi bilhassa bu istikameti göstermek bakımından şayanı dikkat tir. Medresetiü Hattatinde yirmi sene evvel hocalık etmiş olan Tahirzadenin sergisinde minyatür, halı deseni ve lâke olarak 130 eser teşhir edildiği halde ancak bir yazı vardır. O da tâ- lik üstadı Hulûsl efendinin yazısıdır. Anlaşılan İranlIlar, belki de bizzat Tahirzade, sanatın İktisadî fonksiyo nunu daha içi kavrayarak İslâm sa natlarının halı ve çini istikametinde
inkişafım tercih etmiştir. İran hali motiflerini tesbit eden kitabı cidden mühim bir eserdir. Her halde Güzel Sanatlar akademisi Tahirzadenin bu temayülünden faydalanarak Türk hah motiflerinin aynı şekilde tesbiti yoluna gidecektir.
Şevket R a d o
En genç hattat 53 yaşında
Sayın Buran Toprakla yaptığımız bu konuşmadan sonra sergileri gez dim. Türü süsleme sanatları sergisin de cidden nefis eserler teşhir edil- ; nıektedlr. Aynı zamanda yaman bir ok atma üstadı olan Necmeddin ho canın ruha ierahlık veren eserlerini seyrederken yeni yetişen l\attatlar hakkında malûmat almak istedim. Bugünün en genç hattatı 53 yaşında imiş. Yazı yazmakla tanınmış olanla- rin sayısı da beş kişiyi geçmlyormuş. Bu serginin son yazı sergisi olduğunu söyfiyenler ekseriyeti teşkil ediyor. ■
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi