• Sonuç bulunamadı

Enfraktüs geçiren Orhan Kemal hastanede yatıyor

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Enfraktüs geçiren Orhan Kemal hastanede yatıyor"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Enfraktüs geçiren

Orhan Kemal

hastanede yatıyor

Fikret OTYAM

— Marmara Ereğlisi bucağı pos­ tacısı bir mektup getirdi. Orhan Kemaldendi. On bir yıldan beri mektup alırım ünlü romancı dos­ tumdan.. neşelisine pek az rastla- mışımdır. Son mektubu şöyleydi:

«Fikret,

25.7.1967. Oraya gelmek iste­ ğim, şimdi de bir kalb rahatsız­ lığı yüzünden bir türlü gerçekle­ şemedi. Hani şu «Angine de poitt- rine» dedikleri şeyin başlangıcı, ya da o neviden bir başkası. Dün gece saat ikiden (gece yansı) iti­ baren uyuyamadım. Tuhaf bir tı­ kanıklık, damarlarımda çekilme.. göğsümde acı bir ağırlık. Bugün ' doktora gideceğim:

Sende ne var ne yok? Eskiciyi okudun mu? Ankaraya geçerken her halde uğrarsınız. Görüşürüz: Murtazayı da yeniden elden geçir­ dim.

Çok fenayım Fikret. Göğsüm fena sıkıştı. Kol damarlarım ade­ ta çekiliyor. Kısa keseceğim. Ne­ dimlere ve sîzlere candan sevgi­ ler. Hoşça kal.»

Hemen postahaneye gidip bir geçmiş olsun telgrafı çektim. İz­ nimi kesip ertesi günü yanında olacağımı bildirdim. Müzisyen Nedim Otyam bizi arabasına atıp, çoluk çocuk Orhanm evine indir­ di.

Eşi, «çüekeş Yenge Nuriye» Or- hanın Cerrahpaşa hastahanesine kaldırıldığım söyledi. Oysa üç gün beraber olacak, piyeslerini, yeni romanlarım okuyacak, eski günlerde olduğu gibi bir kaçamak yapıp Adana kebapevinde çiğ köf- teii bir rakı içecektik. Yarım sa­ at sonra Cerrahpaşa hastahane- sindeydik, Yelken dergisi sahibi Rüknettin Resüloğlu, hikâyeci Mü beccel İzmirli de Orharn arıyor­ lardı. Çocukları arabada bırakıp Orhanın yattığı koğuşu bulduk. Orhan tam deyimiyle «hastahane köşesinde» ydi. Çoğu doluydu ya­ takların. Kimisine serum verili­ yor, kimisi hırıltılı nefeslerle ya­ tıyor, kimisi içeri girenlere fer­ siz gözlerle bakıyordu. Türk ve dünya edebiyatına kırka yakın I- rili ufaklı hikâye, roman, piyes vermiş olan Orhan Kemal, tâ dip te bir köşede, sırtüstü yatıyordu, doktorlar kesin olarak hareket et­ mesini, konuşmasını, bilhassa el kol hareketi yapmasını yasakla­ mışlardı. Orhan bu, bunu da ken dince «ti» ye almıştı.

«önemli değil yahu» dedi., sesi bir hoş çıkıyordu. «Çetin’i oku­ dum» dedi ve komodinin üstün­ deki gazeteyi işaret etti, «konuş­ ma» dedik., o, her zamanki gibi —belki de inadına— elleriyle de konuşmaya başladı. Bırakmadık» «gel» dedi «kulağına bir şey söy- llyeceğim»; eğildim. Gülmeye baş­ ladım. O da ne söyliyeceğini anla­ dığımı hissedince bir kahkaha patlattı. Yüzü pembeleşti. «Ate­ şim düştü» dedi.. «İyiyim» dedi.. «Olmadı be» dedi.. «Kalacaktınız hani bizde».

Biz İstanbulu ikimiz yanyana olduğumuz zaman sevmişlzdir:

Kapıdan ayrılırken bir kez da­

Orhan Kemal hastanede ha baktım ustam yazara., bir tu­

haf bakıyordu. Onu da anladım. Lâlelide bir otobüs yazıhanesi­ nin önünde eşyalar arasında ço­ luk çocuk sere serpe otobüsü bek lerken eleştirmen Tahir Alangu gördü bizi.. ısrarla kalmamızı is­ tedi: Sonra Fazıl Hüsnü Dağlar- ca’nın kitabevine gittik, lâfladık.. Edebiyatçılar Birliğini andık.

Rahmetli yazar dostum İlhan

Tarsus’un mezarının taşma kona cak yazının harflerini de almış­ tım ve İstanbulda kalmama lü­ zum yoktu.

Horultulu otobüste hastahane- yi, o koca koğuşu ve tâ dipte, köşede sessiz sadasız yatırılmaya mecbur edilen dostumu, Orham ve kaderini düşünüyordum. Or­ han yine kendi insanlariyle yan- yanaydı, fakir fukara..

Referanslar

Benzer Belgeler

Ayrıca yapılan deneylerde zaten kolayca tepkimeye girme özelliğine sahip zehirli oksijen bileşikleri üretilmesine sebep olarak mikroplara etki ettiği

ilk izlenim: Çok topal, çok kör, çok gözlüklü, çok uzun, çok çirkin bir adam (?) Tek oğlu Çetin’in ortaokula başladığı sınıfı almak istemiş lisenin

Bu çalışmada da yerel vergi bilincini belirleyen faktörler olarak; adalet ve eşitlik, din ve ah- lak, katılımcılık ve yerelleşme, kültür, idareye bakış ve siyasi anlayış

Eğer bu düşünceyi tersten değerlendirirsek, 3,8 milyar yıl boyunca yeryüzünde birbirinden farklı 650 milyon ile 1,3 milyar arasında canlı türü yaşamış ve yok olmuş..

Sonuç olarak bu çalışmada olay yerinden alınan hastaların yanında ilimizde hastaneler arası nakilde 112 acil ambulans kullanımının sık olduğu, hastanemizin şehir içi

İslam dinine ve Müslümanlara yönelik nefret söylemlerinin ifade özgürlüğü çerçevesinde değerlendirilmesi ise İslamofobiyi körüklemekte ve oryantalist

Atatürk her hareketi, her'davra- nışiyle Türk milletini aksettiren mu azzam bir ruh portresidir. Fakat kendisinin sık sık tekrarlamaktan gerj kalmadığı bir

Kullanılan modeller farklı salım senaryolarından bağımsız olarak küresel GSYH kayıplarının 2050 civarına kadar görece düşük (ortalamada yıllık olarak %0,4’ün