• Sonuç bulunamadı

Gözün kör olsun taş plak...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Gözün kör olsun taş plak..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

30 KASIM 1996 CUMARTESİ

PENCERE

Gözün Kör Olsun

Taş Plak...

Çocukken denizde taş kaydırmaya bayılırdım. Kıyıda topladığım yassı taşları, birer birer, savu­ nurdum. Taş, bir, İki, üç, en çok beş altı kez sektik­ ten sonra denizde yitip giderdi.

Geçen yaz, sıcak bir denizin kıyısında yürürken, hevese kapıldım, yere eğilip yassı bir taş aradım, buldum; rengi açıkgülkurusuna dönük bir taştı bu, sanki uzak bir yıldızdan oraya düşmüş göktaşıydı, yüzüne maviye dönük benler serpilmişti.

Sağ kolumu alabildiğince açıp taşı denize savu- racakken birden durdum, taşa bir kez daha bak­ tım.

Taş kimbiiir kaç yüzyıldan beri bu kıyıda dalga­ larla birlikte yaşıyordu. Karaya vurdukça köpükle­ nen tuzlu su, zamanın havuzunda taşları çalkala­ yıp birbirine çarpıyor, kucaklaştırıp biçimlendiriyor­ du. Elimdeki gülkurusu taşın geçmişini düşünüp te­ nine dokundum.

Hayır, artık bu taşı denize savuramazdım. Geçmişte kimbiiir kaç taşı, değerini hiç anlama­ dan denize savurmuştum, zavallılar birkaç kez se­ kerek su yüzünde kalmak için çırpınmışlar, sonun­ da dibe gömülmüşlerdi. Zamanın aynasında elim­ deki taşa bakarak düşünürken, çağrışımın tuzağı­ na düştüm birden, eski bir taş plakta dinlediğim bi­ ri sesleniyordu:

Mazi içimde bir yaradır Bahtım saçlarımdan karadır.

Seyyarı Hanım’dı söyleyen...

Ah o taş plaklar...

Taş plakların çizgilerini izlerken yıldız dönence­ lerinde dolaşıyormuş gibi gezinen gramofon iğne­ leri...

Evimize ilk kez alınan gramofonun yarattığı ya­ şam sevincini anımsıyorum; müzik yalnız odaları­ mızı değil, gönüllerimizi de doldurmuştu, ilk gün­ lerde dinlemeye doyamıyorduk; kurgulu gramofo­ nun zembereği gevşediğinde ses boğuk boğuk çıkmaya başlardı, hemen koşup yetişirdim, maki­ nenin kolunu çevirdiğimde şarkıyı söyleyen soluk­ lanıp düzelirdi.

Seyyan Hanım’ı, zembereği boşalmış gramofon­ da boğulmaktan kim bilir kaç kez kurtardım?..

Taş plakların siyah yüzlerindeki çizgileri uzun uzun seyreder, çivi yazısını sökmeye çalışan insan gibi gizemini anlamaya çalışırdım. Plak çalınırken bu çizgiler bıçak yarası gibi derinleşir, gramofon iğ­ nesi yarayı dağlayan kızgın demire dönüşür, söy­ leyenin sesi onulmaz bir acıyı dile getiren çığlığı anımsatırdı.

Çarşıdan yeni alınmış bir anı defterinin bembe­ yaz sayfalarında dünyadaki bütün güzel kadınları sevmek gücünü duyumsamak ne büyük mutluluk­ tu!.. Aşkları suda kaydırak taşı yapan umursamaz­ lığın denizinde kulaç atmaya hazırlanan yaşların bulutlarında gezinmek her çocuğun yazgısı mı?..

Seyyan Hanım’ın lirik sesinde de yaşanmamış aşkların özlemli acısı çatallaşırdı:

Bahtım saçlarımdan karadır Mazi içimde bir yaradır.

Oysa 1930 yılında 78 devirli taş plağa NecioCe-

- lal Antel’in "Mazi İçimde Bir Yaradır" tangosunu

okurken ¿eyJülrHüriım 19 yaşında bir genç kızdı.

“Mazi”n\n gönlünde yaralar açmasına elverecek

zamanı yaşamamıştı; ama, sesinde yaşanmış ve yaşanmamış bütün sevdaları dile getiren bir renk vardı.

Seyyan Hanım’ın taş plaklara okuduğu tangola­ rı kasete ve ÖLVy'e dönüştürenlerin (Kalan Müzik Yapım Şti.) çabalarına gönülden selam!.. Bu saye­ de çocukluk yıllarımda denize savurduğum bir kay­ dırak taşı, tuzlu sudan çıkıp seke seke geriye dön­ dü. Seyyan Hanım tangolarını okurken ben avucu­ mun içinde derinleşen çizgilerde geçmişimi oku­ dum.

Geçmişin anımsanması, geleceğin bilinmezliğin- ce insana heyecan verir; ama, yaşamı yeniden üret­ menin sanatını bilenlerce “mazi" bir ressamın pa­ letindeki boyalar gibidir; hayatın yeni renklerini, on­ ları karıştırarak yaratabilirsiniz.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

İnşasından itibaren muhtelif tarihî hâdisele­ re sahne olan Çırağan sarayı, İkinci Meşrutiye­ tin ilânından sonra Mebusan Meclisi Reisi Ah­ met Rıza beyin

Plasebo uygulanan plaklarda tedavi sonra- s›ndaki klinik skorlarda da istatiksel olarak anlaml› azalma gözlendi (Wilcoxon test p:0.000).. Tedavi son- ras›nda PTU uygulanan pla¤a

Çocuk oyunları üzerine oldukça erken dönem derleme çalışması olan Yusuf Ziya Demircioğlu’nun (1934) Anadolu’da Eski Çocuk Oyunları adlı çalışmasında

Yarana kınalı keklikler öter Gamdan gama seke seke yürürsün Yaktığın türküler içinde kalır Sükûtun her yerde pazarı olmaz Sustukça direnci artar sesinin Sen kışa

Bu birikimi sağlamak için önce gerçek hayattaki nokta, doğru, düzlem gibi varlıkları so- yutlayıp kuramsal kavramlar olarak düşünmek ve sonra idealize edilmiş bu

Kulak burun boğazda oldukça sık görülen DKK yabancı cisimlerin türü ne olursa olsun komplikasyonları en aza indirmek için bu hasta- ların ilk olarak kulak burun boğaz

Kuruluşundan itibaren bir kaç bina değiştiren mektep, Fındıklıda vaktiyle Sultan sa rayı ve daha sonra Meclisi Me busan olan binaya nakledildi Bu bina 1948 de

1867 de Silistre Vilâyeti Varna Mu­ tasarrıflığına, bir kaç ay sonra Rumeli Beylerbeyliği payesi ile Tuna Vilâyetinin Vidin Mutasarrıflığı'na, Vezaret