• Sonuç bulunamadı

Namık Kemal'in Kanije muhasarası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Namık Kemal'in Kanije muhasarası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

NAMIK KEMAL’İN KANİJE MUHASARASI

133 shf. Vakit kitabevi, 1941.

Bay Hakkı Tarık Us, Kemal'in yüzüncü yıl dönümünde, onun eserlerinden biri olan Kaniie'yi 24 mayıs 1941 de Vakit gazetesin­ de tefrika ettikten sonra kitap şeklinde de çıkarmıştır. Eser, Kemal tarafından 1873 te, sürgün olarak bulunduğu Magosa zindanın­ da yazılmıştır. İlk baskısı bu sürgün duru­ mundan dolayı kendi adıyla değil takma bir adla neşrolunmuş, sonra Ebüzziya Tev- fik tarafından tekrar basılmıştır. Eserin son baskısı Umumî Harp yılları İçinde Maarif Nezaretinin çıkarttığı Âsar-ı Müfide Kütüpha­ nesi sırasında ve Süleyman Nazif tarafın­ dan başlangıç ve notlar İlâvesiyle vücuda getirilmiştir.

Kemal, 1601 de geçen bu kahramanlık destanını, 1873 sularında yurt İçinde ümit

kırıcı bir havanın fena esintilerine karşı

koymak için yazmış ve onun için de o kahramanlık vakasını yaşamış olanlardan birinin eserini esas olarak almıştır. Kemal "fakat risale o zamanların tarzınca Veysl'- ler, Nergisi'ler gibi fevkalgaye muğlak ya­ zıldığını,, söyliyerek askerliğin geçmiş za­ manlarda yapmış olduğu parlak işlerden yenileri haberli kılmak suretiyle "ekser-i ibaratını lisanımızın şimdiki şivesine nakley- lediğini,, kaydeder.

Bay Hakkı Tarık Us bu baskısıyla hem büyük bir komutanın yaptıklarını anlatmak

hem de Kemal’in bir eserini - Kemal'in

tâbirini tekrar ederek söyllyelim - dilimizin "şimdiki şivesine nakletmekle,, iki yararlı

İşte bulunmuş oluyor. Eserin şimdiki hali

için şu kayıt vardır: "Eseri, aslından biraz farkla naklediyoruz. Bu fark tamamiyle şe­ kildedir ve bazı farsça ve arapça terkipleri çözerek türkçeleştirmekten veya bazı keli­ meleri daha şayi olan müradifleriyle değiş­ tirmekten İbarettir. „

İşaret edilen bu iki nokta, yalnız bu eser için değil umumî şekilde üzerinde durulmak

değerindedir. Sade, arapça ve farsça

terkiplerini sökmekle, okadar uzak bir

geçmişte değil, hattâ yakın zamanlarımızda bu .yolda yazılmış eserlerde Sti^ecrübeyi

^ yapmış olanlarda görüyoruz kİ, bukadarcık

Jtirşey onu "dilimizin bugünkü,, durumuna uydurrriıya yetmiyor. Hele hiçbir işi olmadı­ ğı halde süs için konulduğu belli olan bu gibi söz takımlarını çözüp olduğu gibi bı- rbkmak, ilkin cümleyi -karıştırıyor, sonra da tabiî olarak fikri. Asıl dâva cümlenin "in­

şası,, işidir. Kemal'in ise kendine mahsus

bir cümle inşası şekli vardır, bu cümle inşası şeklinin pek az yerlerde dikkatle takip edil­ diğine Tasladığımız halde, birçok yerlerde bunun aksini görüyoruz. Meselâ "vakfa k l„.

T T - ' S f r O g T O C , Kemal'in en çok kullandığı ve çok yaygın eserlerinde görülen bir söze giriş "persen- g i„ olduğu ve hattâ bugün için unutulmuş, kullanılmaz olmuş diyeceğimiz birşey oldu­ ğu halde "ne vakit ki„ ile değiştirilmiş; "serdar,, kelimesi 12 inci sahifede "baş­ buğ,, ile ifade edildiği halde diğer yerler­ de olduğu gibi bırakılmış ve hattâ birkaç yerde "serdar-i ekrem,, şeklini bile kaybet­ memiş olarak görülüyor. "Meşhurdur ki... „ sözü "herkes bilir ki... „ şekline konul­ muş. "Melâin,, kelimesi 14 üncü sahifede "lânetlemeler,, diye çevrildiği halde, 15 İn­ ci sahifede "mel’un,, olduğu gibi kabul

edilmiş. Sonra, meselâ, İbrahim Paşa’nın

Satıcı Paşayı "bir desise ile idam,, ve Ek­ mekçi Ahmet Paşa'yı "bir hile ile hapsetme­ si,, fikirleri "bir yolunu bularak,, ile anlatıl­ mış. Halbuki Kemal'in anlattığı vaziyet İb­ rahim Paşa'nın karakterini göstermek bakı­ mından çok yerindedir. Çünkü "desise ve hile,, kelimeleri İbrahim Paşa’nın iş görmek­ te en büyük ustalığıydı. Peçevî, çok sevdiği paşanın bu karakterini kuvvetle belirtecek vakalar anlatır; böyle olduğu halde "b !r yolunu bularak,, çok belirsiz ve her yana çekilir bir halde kalmaktadır.

Kaniie muhasarası ile ortaya, eski eser­ leri okutmak ve bunlar ne kılığa konulmak­ la okutulabilir meseleleri konuluyor,- terkip­ leri çözmekle o yolda yazılmış bir eserin ne hal alacağı deneniyor. Bunların ikisi de

üzerlerinde uzun uzadıya konuşulabilecek

işlerdir. Bay Hakkı Tarık Us bu dâvayı bir

eserle ileri sürdüğü için üzerinde daha

ziyade durmak fırsatını vermiş oluyor. Eser, vakanın geçtiği yerleri gösteren bir harita ile "dillendirilmiş,, olduğu gibi faydalı notlar ve Namık Kemal'in derlitoplu bir kronolojisi de ilâve edilmek suretile ta­ mamlanmıştır.

Mustafa Nihat Ö Z Ü N

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Yerden kendi motorlar› yard›m›yla havalan›p uzaya gidebilen ve görevi bitti¤inde ayn› flekilde dönüfl yapabilen uzay araçlar› ya- p›m› için X-33 projesi ortaya

Yok olmufl bir s›¤›r türüne ait 3200 y›l- l›k fosil kemikleri inceleyen enstitü eki- bi, kemiklerin bir k›sm›n›n 1947’de bu- lunup müzede saklanm›fl, bir

“Ayasofya Hamamı, büyük şehri tezyin eden İstanbul’umuzun üzerinde milli imar damga­ larımızdan biri olan eşsiz kıymette bir yapı­ dır ki yalnız hamam olarak

Namıq Kemal, Subhi paşanın ölümü dolayısiyle kardeşi Abdul-Halim beye yazdığı mektubda, Ayşe hanımın ifadesini teyid etmekte ve "Subhi paşa merhum,

309-320; Ahmet Karataş, Türk-İslâm Edebiyatında Manzum Menâsik-i Haclar ve Nâlî Mehmed Efendi'ye Atfedilen Menâsik-i Hac (Edisyon Kritik) yüksek lisans tezi, 2003,

Parçalanmış ailelerde aile bütünlüğünün olmaması, aile içi sorunlar ve ekonomik yetersizlik gibi nedenlerden dolayı bu ailelerden gelen çocukların

Aldığı ödüller ise uzun bir liste: 1973’te İstanbul’da Vakko Desen ve Sanat Yarışması’ndaki ödülden 1990 yılında İstanbul’da Sanat Çevresi ödülüne