BEYLİKLERDEVRİ MİMARİsiNiN KLAsİK OSMANLı
SANATıNı HAZIRLAYIŞI
, . .
Prof. Suut Kemal YETKİN
'li "<".' .
.;i
Son zamımlara kadar, Selçuklu san'atından sonra o'~~anlı san'atına geçilmesi, san'at tariihcileriimi'zimtuttuğu .alışılmı'Şbir yoldu. Bugün bu yol bırakılmak 'Üze-redir. Sayıca az da olsa yazılanlar bunu gösteriyor. Selçuklu İmparatorluğunun çözülüp d~ğılmasıl1dan sonra Anadohi'da .kurulan Türkmen beylikleri on dördün-cü ye on be~inci yüz yıllarda bo~ durmamışlar, bir yandan Bizan:slılarla ve biri,. birleriyle uğra~ırlarken, bir yandan da fikir ve san'at hareketlerinitutmaısını ve geli~tirmesini bilmi~lerdir. Osmanlıların' da ilk yapılarını içine alan, Selcuklula-..;J. ,
rın yapı ve. süsleme' sanatına bir takım yenililkler getiren bu devir san'atını göz-den' geçirineksizin, büyük Osmanlı san' atını' anlam<ıga imkan' yoktur. .
. ,
Bu yeniliklerin ba~ında mekan anlayı~ının geli~meğeba~laması, son .cemaat yerinin doğması, avlunun cami. gövdesine .katılması, portallarınsadele~mesi"do~ luluk ve bo~lukların denkle~mesi, mermer kaplamaların kullanılması, iç ve dı~ın ahenkle~mesi gibi özellikler gelir .. Bunları da daha çok Anadolunun batı. bölge-lerinde hüküm sürmü~ olan Saruhan, Aydın, Menteşe ve Osmanoğullarının vücuda getirmi~ oldukları cami ve medreselerde gerçekle~mi~ görürüz. Türk san'atı tari-, hindehiç şüphesiz ehemmiyetli yerleri 'olmaklaberaber, Karaman ve E~refoğul. larınınyapı' san'atı, daha çok Selçuklu san'at anlıayışını devam ettirİır, Bu anla-yı~ medreselerde daha açık olarak görülmektedir.
Selçuklular zamanında yapılmış olan camiler, bütün İslam memleketlerinde gelenek olan. çok sütunlu Ulu Cami tipindedir. Sivas; Niksar (Tokat), Konya, Divriği, Erzurum Ulu Camileri, Şam'daki Ümeyye, Kayravan'daki Seydi Ukba, Kurtuba'daki Cami-i Kebir gibi yapılara benzer, Sivas"daki Ulu Cami'den ba~ka bunların hepsinde mihrabın önündeki mekan, birer küçük kubbe ile örtülmüş-tür. Bu kubbeler, mevzİİ birer hacım denemesi sayıiırsa da, cami içini bütün su-tuiılardan ku~tarıp toplu ve geniş bir mekana götürmekten uzaktır.
Toplu Mekana Doğru :
Beylikler devrinde, mekanın toplu olarak ele alındığını ilkin Saruhan Oğul-larındanİshakÇelebi'nin 1366 (hkri 768) yılındal Manisa'da yaptıtd)gı kendi adını ta~ıyan Ulu Camide görürüz. Bu çok sütunlu yapıda 10 m, 8
.
çapında olan'(1) R. Riefsthal, Cenubu Garbi A.;ıadoiu'cıa Türk Mimarisi, acMıeserhlode, camie bitişik
olan 'medresenin portali üstündeki kitabenin tarihini camie maledıerek, onun 1374 tarihinde
'ya-pıldığını yazarsa da camiin kitahesinde hlcri 768 tartlli okunmaktadır. Profesör Diez'le doçent.As..,
lanapa'nın birlikte yazdıklan Türk sonatı'nda da inşa tarihi olarai{ 1379 yılı gösterilmiştir. Bak.:
40
kubbe, mekanı bir sekizgene çeviren altıayalta ve kıble duvarına oturarak büyük bir bo~luk saglamaktadır. Böylece Anadolu'da ilk defa- olarak çoksütunlu 'cami bünyesinde toplu ve geni~ bir mekana doğru gidilirken, Selçuklular zamanında tek tük yapılmı~, fakatÇ9k ~ yayıım~mı~ pları, ~onya'daki İnce Minareli ve Kara-tay' Medreseleri ıgiıbi tek kubbeliküçük esgrler de Beyİikler devrinde ~devam et-mi~tir. Osmanoğullarının İzndk'deki Hacı Özbek (l334),,'yiııe İznik'dekiYe~i1 Ca-mi (1379), Milas'daki Firuz Bey(1396)~,. Karaman Ogullarının Mut'dıiki Lal Aga Camii (1356), Konya'daki Hasbey netrülhuffazı (1421); Mente~eoltUl1arının Bala1/d~k{ ılyasBey Ca~ili (1404) bu küçük kubbeli yapıların en dikkate değerle-rinden bir kaçıdır. Bu yapılarda toplu bii mekan elde edilmi~ti. Ama bunlar,
büyük bir bo~luk sağlamayan küçük, yapılardl. Geni~ bir mekanı örtecek
bÜyük, bir kubbe iç~n mali ve 'teknik ~mkanla~' 'henüz 'sağlan?maıriı~tı. Böyle olunca, bu defa ba~ka bir yoldan, 'iki kubl?eyi arka arkaya getirmek suretiyle ge-niş bir hacım elde edilmek istendi. Bursa'daki Yıldırım Camii (1389) ile Ye~i1 Cami (1424); Selçuk'taki, Aydın Oğtinarı~d~l11İsa Beyin yaptırdığı İsa J~eyCa:mii (1375) bu tarzın en ba~arılı ve eneski 'öl';iekleridfr. 'Fakat bu tarzdaki camiler-de iki mekan birdbiriyle kayna~madığindan' istenilen geni~ ve toplu mekana va-,
rılamamı~tır. to
.Bir hamle daha yapmak gerekiy()r~u.,:au hamle, iki kubbeli bir camide, ara-daki kubbenİn yarım kubbeye çevrilmesi suretiyle ilkin, Aydın Oğulları zafua-nında yapılmı~ olan Tire'deki Ye~iLlm~ret Camiinde kendini gösterdi. 13~4,?'yiı-larında yaptıı'ılmı~ olan bu cami:::,bu tarzın ilkhlütevazi ömeği ise, ilk büyük örmiği de, 1765 de bir yerdepreminde yıkılan İstanbııl'daki. Eski Fatih Camiidir (1462.71)4.. Sinım-} '!Atik'in eseri- oran' ilk Fatih"Camii'ıiiIi ehemıniyeti,Edime'. de 1447 -de tamamlanan üç 'Şerefelf Camiin '24 m, lOçapıhdaki ktibbesinden 'üha-mını alan 26 ın çapındaki kubbesine 1:>ilhassabüyük bir'yaİ'ımkubbenin eklertini~ olmasından Heri gelmektedir. BöyleceTire Camii ilettç Şerefeliyi kayna:~tırarak büyük bir, lhaıeı'ni,gel'çekleştirme yolund.aki ilk denemeyi~ eski Fatih Camiinde
görmü~ oluyoruz.
, Kubbe yönüne bir yarım.kubbe .eklendikten ,sonra" simetriprensibd, uyarın-ca, kar~ı yöne de bir yarım' kubbe, eklenmesigerekiyordu., Netekim 1506 da inşa-sı tamamlanan Bayezit Camiinde,Miıİıar .Hayrettin,. -kıbıE~yönühdeki y~rım küb-benin kar~ısına .da biryarım kubbe'eklemek suretiyle
.bu
-prensibi ,tatbik etti. Bayazit Camiinde, yanlardaki kolları, ve, bunların, bağlandıkları ' kuzey-batı ya-rım kubbesinihayalen .kaldırırsak" eski Fatih Cam~in~b~Iuruz5. .Toplu ve geni~ bir mekana doğru .yönelen buara~tı'rırıa ve geli~me' hamleleri-ni göremedikleri' içindir ki bazı yab~ncı san'at tariheileri, klasik Osmanlı cami-lerinin ilk örneği olan Bayazit Camiini Ayasofya'nın pir kopyası '. saymı~lardır.
Bir taraftan_geni~" toplu hir .hacmi .gerçekle~tirme gayreti, Türk
mımarları-(2) Bu cami, Miıas'ın, ı390ile 1402 al'~Slllda O!<I1lfmIıi~al'eSinqe. bulunurken, Osmanlı time_
rasmctan Fiıı1z bey ta.rafınıdaıı yaptırıIıınştır.
(3) R: Riefsl7hal'm adı ge;en eseri. Sahife 26-27.
(4)ŞiındikiFatih Camii III. Mustafa. tal'afındanyaptı'l'ıImış,l77ı taı'iihin'Cle namaza açıl.
mıştır. (-Eski Fatih Camii hakkmd8>: Mehmet Ağaoğlu. Fatih CaniiiIÜh şekli aslisf. Hayat
Mec-muası, sayı: 45), ,"
. (5) Halim Baki Kunter - Ali Sa.lmÜlgen ,-',.Fa.tih Camii've ,Bizans Sarnıcı: İstanibul 1939.
nı yenibuluşlara götürürken, bir tarafta"u da alişılmış ~ekillere uyularak -yine
ls-tanburdaMahmut Paşa (1644), MuratPaşa (1466) -Camileri gilbi-iki,; Daıvut Paşa (1485), Finiz Aga (14-91) Camileri gihi tek kubbeli küçük camiler de yapılıyor-dtı. Ama Bayazit Camiinde hedefini bulan san'at iradesi; yeni şekilleri gerçekleş-tirmede gecikmedi.
Dokuz metre çapındaki kubbesine dört yarım kubbenin ilavesiyle, merkezi sistemin ilk örnegini, Diyarbakır'daki Kurşunhr Cami de denilen Fatih Paşa Camiinde '(1522)
-,
görürüz6• Ama bu sistemin en parlak, en ileri ilk örnegini -Şehzade Camii (1548) ile Mimar Sinan vermiştir.ıKüçük Fatith Paşa CamH ile ,Şethzadebi:ışıCamiıi arasında 26 yıllıK Ibir zaman _01-duguna ve yine Sinan'ın eseri olan üsküdar'daki üç yarım kubbeli Mihrimih Ca-mii7 1547 de yapıldıgına göre, Şehzade Camiini Diyarbakır'daki camün bir il-hamı saymaktançok, Mihrimih Caminin mantı17' ~'... n.eticesi olarak görmek
akla daha -yakındır. .
Bu dumm; sadeçe biribirinden habersiz iki Türk mimarınm ayni
araştırma-lar neticesinde ayni ,şekillere vardıgmı gösterir.
-Artık geniş bir mekanı, merkezi geniş bir kubbe altmda toplayıp en gelişmiş şekle -varmak için bir adım daha atmak lazımdır. Bu adımı da yin~ Sinan atti Yarım kubbeleri kaldırıp, onları sekiz ayaga oturan 31 m. 28 çapındaki bit kubbe-nin bünyesine katmak suretiyle, Edirne'deki Selimiye(1569-75) yi yarattı.
Son Cemaat Yeri :
..•...
-
,...
Selçuklu camiierinde görülmeyen son cemaat yeri ilkin Karamanögu.Uarmın 1302 tarihinde Ermenak'da yaptırdıkları Ulu Camide görülür. Bu yer,
Üç
nefikıb. leye paralelolan camiin kuzey yönünde degil, batı yönündedir, ve neflere~key düşmektedir. Yine Ermenak'da yapılmış Sipas Camii (1306-49), .i\kmescit (1300) gjbi yapıların son cemaat yerleri de ayni -durumdadır. Bunları birer ürkek dene--me saymak yerinde olur. Son cemaat yeri, tam birşekilde, kıble duvarma paral81 olarak ilkin Osmanogullarmm 1331 tarihlerinde İznik'de yaptırdıkları Hacı Özbek, Aydın Ogullarmın 1334 tarihinde Tire'de yaptırdıkları Yeşil İmaretCamiletinde kendini gÖSteri'!. Bursa'dalki 1339 tarihli Orhan Bey .Camiinin de son c.emaat -yeri vardır. Kısa_!asılaJarla bitibirini takip eden -bu camilerin bünyesinde yer alan son cemaat yeri, 14 üncü asrın ikinci yarısından sonra daha yaygınlaşır.Kuzey Anadolu'dan da bir _misal vermiş olmak için Candarogullarından Emir İsmaiJ.ogıu Halil beyin 1363 (hicri 765) tarihlerinde, Kastamonu'nun Kemah kö-YÜnde .y,apbrgıgı Ha"Iil bey Caıntini zikredelim. Bu küçük camiin de üç kemerli
bit son cema~~.yeri bulunmaktadır; :..,._" ..
Bu mimari organ, en mütekamil şeklip.i, revaklı avlu. ile kaynaşarak
bul-muştur.
,
Avlu
Se1<suklucamilerinde, camiin önüne ilav~ olunınufj 'revaklı -bir ~yıu görülmez . . Perval1€ogullarındal1 kalma 1267 (hicri666) tarihli Sinop'takiAlaaddin
Camii-(6) E. Diez - O. Aslanapa. Türk Sanatı. İstanhul 1955,.303.S.
(7) E. Diez _ O. ASlana,pa. Aynikitapta,: «ttsküdar'd~ Sinan'ın, merkezi kubibe ve üç yarUl1
kubbeden iba,l"et tek ömek- olarakya.ptığı İskeleCamii ... 303. S.» demektedir. Haıbuki ayni Mimar
42
,
nin avlusu revaksızdır. Bir dik dörtgen içinde, eıjit iki bölüme ayrılan ye birinci bölümü' teıjkil eden revaklı avlu, ilk' olarak Beylik devrinde kendini :gösterir, , ve camie klasik şeklini verir. Revaklı cami tipinin ilk güzel örnegin~ Saı:uhan Beyli-gi zamanuıda.Manisa'daki İshakBey Camiinde görürüz. BunUİl ardından, Aydn~ OguIlarının Selçuk'taki İsa bey Camii gelir. Bu camii yapan mimarın ŞamlıoJd.ll: gu dÜıjünülerek burada ünıeyye tesiri hatıra gelirse de, daha, önce inıj~ edilmiıj
olan İshak BeiCarnii için böyle birıjey dÜıjünülemez. ';/(,
;, ,OsmanoguIlarının İznik'te ve Bursa'da yaptırdlJdari camilerde avlu yoktur. Avlulu ilk Osmanlı camii örnegini göqnek için Bursa'dan Edirne'ye geçmek, inıja-sı 1447 de ikinci Muratzamanında tamamlanan Üç Şerefeli ile karıjılaıjmak lazım-:' dır. Bu cami büyük' kubbesi, küçük kubbelerle kapatılmlıj olan son cemaat yeri; revaİdarla "çevrili ve' ortası . ıjadırvanlı avlusu ile, Osmanlılar devrindeki klasik sail1'atıriilk €ihemmiyeibiy,aıpısı ahin Baya~it Camii~e\götüren ilk kademedir.
Por~ııerin Sadeleşmesi : ,
'Selçüidu san' atın da portal, gerek camide, gerek me'dresede, yapının dlıjında en ehemmiyet verilen yerdir. Bu ehemmiyet. de, portale verilen yükseklik ve taıjl baıj-tan aşagı kaplayan hendesi şekiller, yazılar' ve mücerretleıjtirilmiıj bitki' unsurla-riyle kendini. belli eder. Beylikler devrinde bu anl~yışın devamİnı bilhassa Kara: man medreselerinin portallerinde':" görürüz. F'akatbu anlaYlıj, ~rmef!.ak'ta.ki To'! Medresenin portalinde görüldügii' üzere ya '}üzumsuz ve niantıksız ıjekillere,ya-hut da Nigde'deki Ak Medrese'nin portalinde oldugu gibi, kendininisbetsizlikle-re kaptır~caR;:kadar yaratıcılıgını kaybetmiıjtir., Yaratıcılıgını kaybeden her sa-n'atın,'öncekisan,'at gelenegindeu' ayrılamaclıgi. için;' yenilikler~rdından; kOıjtug:u taJ{dli'de düşecegj,Cıurum budur:' Karaman _devri cami ve' medrese 'portallerinin şişkiıileşen ve tabiattakı örneklerinebenzerİıeğe başlıyan suslerini
~e
bir' ilerleıneolarak ,göstermek tamamiyle yanfı~tır" ' .,' . . .
. Portalin süslerinden silkinerek sadelige gittigini görmek istiyorsak, Anadolu''': nun' batıya düşen, beylikleri~de,bilhassaAydın, Menteşe ve OsmanoguIlarının mimari eserleri üzeı;inde durmamız gerekir. Bu sadeleıjmeyi, bu beyliklerin mad-di kayn~klarındak! darlı;ı;ttan çok yeni bir sa~'at anlayışını~dogmuıj' olmasına vermek daha dogru olur. Ta~, devamın ve sağlamlığın sembolüdür. Taşı dantela gibi işlemek, onun ,özüne aykırıdır. Bu bakımdan Bursa'daki Orhanbey (1339), Se1çuk'taıkits,a B~y, Menteşe Oğullarının Peçin'deki Ahmet GaziM~dresesi (1375)
ile Söke "kazasının' Balat köyündeki İlyasBey eairnHı(1404) ıgiibiyapıların, her ta-rafi.,kı3.rplayanoyma süslerden 'şıyrılarak, balsit 'slilmıeİerve sadıe kemeT)mv'lsleriyle yetinmelerini bu yeni san'at anlaYlıjının ilk ba~arılı denemeleri sayabiliriz. Ah-, met Gazi Medresesinin dik dörtgen portalini sadece yuvarlak silmeleriyle, içiçe iki şişkin sivri kemer süslemektedir. Ayni sadeliğe gidişi, Balat köyündeki tlyais Bey Camiinde .de görürüz. Camiin giriş kapısı, yanlarındaki acudu pencereler ve bun-ların' Cii~tiliıdekiküçük kemerler, taşkın sivri bir kemer kavsi içine alınmıştır.
Ge~ek İznik'teki, gerek Bursa'da~i ilk Osmanlı :çamilerinin kapılarına da ay.
niı;ı,ı:ılayış hakimdir. '
. Doluluk ve Boşluk : ,
SelçuklU camileri, dikkati portale çeviren süsleyici bir a~layışın ifadeleri ol-dugu için, gerek aylunun, gerekse bizzat, camiin duvarları sam olarak bırakılmış, baz~n da sağır kemerlerleiktifaedilmiıjtir. Bu anlayı~ neticesinde, Selçuklu med;,
•
reselerinin ku~atma duvarları, bu yapılara, birer müstahkem mevki mauzarası verecek surette yüksek tutulmu~, bazan, Sivas'taki Gök Me~rese'de olduğu gibi, istinad payeleriyle de desteklenmi~tir. Cami duvarlarının,bilhassa ön yüzlerinin sagır ~ekillerinden kurtulup hem teknik, hem estetik bakımdan' ehemmiyetle ele alındıgmı, onlarınsatıhlarında, üst üste iki ....dizi halinde penceı:eler,açılarak, do-luluk ve bo~l~ltii~:Vazen~~iriin:i':kU:rtııcilıgtili.ri}yin~ilka;f~ ":B~yliİcl~;,i!devrindegö-rürüz. Bursa'daki Ye~il Cami ile Milas'talki Fi:rUz Bey, Selçuk'taki İsa Bey Camii bu 'anlayı~ın da ilk güzel örnekleridir., Bu anlayı~ın tekemmülü, klasik Osman-lı camilerinde bütün zenginligi ile görülür. Bir Süleymaniye'nin doğu ve batı .tympanlarındaki pencere dizileri, yalnız cami içini aydınlatmak kaygısı ile degil,
hem yanm kubbelerin kabarıklığınıgeni~ iki kemerle.;kar~ılamak,' hem de o ke-merlerin. çe:rçeveledigi satıh üzerinde;. doluluk ve bo~lukl,ı;tı.birritim.saglamak: ga-yesiyle tatbik oıunmu~tur. Bu estetik, sonuçlar,'Beylikler devrinin .denemelerini olgunla~tırmakla. elde 'edilmiştir. Süleymaniye Camiıinin 'oephesi'jle Yeşil Cafuiin cephesini kıyaslamak, dolulukve açıklık, probleminde ikiyapı arasindaki .ben". zerligi vıe alınan" yolu açık olarak ortaya koyar. ' .
Doluluk ve bo~luk muv.azenesi, camiım ,oepheleriIie, !bazan !her ta'rafına mer-mer:levhaların kaplanması ile :;tyni zamanda. kendini ;gösterir; İsabey' camiinin cephesi, yanLbatı duvarımermer yontma ta~larla kaplannH~tır.' Milas'taki ~Firuz. BeYf Ba:lat'dI3ki:İlya,s
,Bey,
tBirgi'4-eki Ulu Cami, Ko~ya'daRi Hashey,Darülhuffazliçin de böyledir.. "
'Gerçi mermerkaplamalı p,ortal.cephel'eri,'Selçuklular. 'i,zamanında da' ,vardır,. Konya'daki.: Karatay Medresesi bu hususta,'1;ipik bir,misıddir. Ama m~rmeril1' sa~' delikle birleşerek yaygın bir şekilde kullanılması on dördüncü asırda görülen. bir özelliktir.
İç ve' Dışıri Alıcngi: ..r ;",,; , '". :';ıt:- •. , 'Selçuklu caınil~e v~ya kapalı 'medreselerine yalnızd~pheğ~p" "bakıi'm;l'i.dır.: Yanlardan, vearka,dan bakılırsa, yapıdadikkate deger bir
~~y'
gÖı..
üJn;ı~~.Görd4lf-ler:imiz, iıçenide gô'rdüklerinl>ize uymaz; ya!).Ye ark~ yönlerde,~Xk~ati, ~e;ndi~e. çekerek Yüksek_ kubl;>eyi koruya..n portal blilWımadıgındaİ].~ktibbe' 'ile .g()vde'~ai-'~~ sında~inisbetsizlik 'daha beliTIpi~ olarak gözlere çarpar.Bun~ karşılİk Beylikler devri' yapilarında, dışta toplu bir ahenge gidilmege. başİanmış,' .dışla .iç ayarl@-mıştır. Firuz Bey, İlyas Bey, İsa Bey CamiIeri !bu bakımdan nk' ıba;şaırıIıorneklerCIii.. Bu yapilardan sonra gelenler,' bizi Selimiye'nin veya Sultan Ahme~;in;' satihıa:td'an. ve kürelerden teşekkül eden bünyeleriyle ışık - gölge oyunlarını gerçekleştii~n: toplu ahengine ula~tıracak,dı~la :İç arasındaki tezad ortadan kalkacaktır. '. ' .;':.
, Selçuklu yapılarında yerini ve nisbetini bir türlü bulamayan riıinare' de, . İZ-' ni!k'teki Yeşil Cami'de veya İlyas Bey Camiinde oldugugibi yerini' ve:. n:İsb~tlı1i bulacak,camiin gövdesinden ayrılmaz estetik bir unsur olacaktır. .",.
.. Böylece Beylikler devrinde, bazan ~u, bazan bu yapıda ayrı ayrı keridilerini gösteren mimari organlar birleşerek ve Selçuklu san'atının kırık kemerleri,
'mu-karnasları, portqJlerin yan hücreleri ile kaynaşarak Edirne'ye, oradan da" İstan-bul'a.geçmiş ve en güzel klasik yapı örneklerinin . gerçekleşmesini saglamı~tır:Beylikler devrindeki yapiların monogr::tfileri tamaml~ndıktan 'soma, pu. ger~. çekler daha iyi meydana çıkacak, klasik Osmanlı mıimarlsfnlin" ay.ni:'zin'drde sari'