• Sonuç bulunamadı

İstanbul'da bir "Bey"oğlu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "İstanbul'da bir "Bey"oğlu"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Ama bazıları hiç görülmese de konumları ve güzellikleri ile hafızalarda yaşam aktadır. Mesela Lebon, Markiz... Mesela Türkuaz ve diğerleri... Zamana değil, insana boyun eğen mekanlar...

1870 yangınından sonra kendine daha iyi bakmaya çalışan Beyoğlu, daha özenli ve dikkatli hayatı ile gerçek bir “bey oğlu” ol­ ma vasfını sürdürmüştü.

“Bey”oğlunun “İtoğlu”na verdiği aman­ sız bir savaştır dikkati çeken...

İlk etapta ahşap binaların yerini Avru­ pa’yı yansıtan kâgir binalar almış, tabii ki, sahipleri de değişime ayak uydurup Avrupa­ lI gibi yaşamaya özen göstermişti. “Au Bon Marche”, lokantası olan geniş bir mekandı. Karlman Pasajı, Perükar Çıkmazı’nın he­ men yanıbaşmda kapılarını bütün kalbiyle İstanbullulara açmıştı. Şimdilerde Odaİcu- le’nin bulunduğu yerde, İstiklal C adde si’nden Tepebaşı’na kollarını uzatırdı. Karl­ man (Carlmann) Pazarı’nın allı pullu süsle­ diği bu alanda sanki bir site yükselirdi. Tür­ kuaz Pastanesi, barı, dans salonu ve

lokan-S

Lebon, Markiz, Türkuaz ve diğerleri... Zamana değil, insana boyun

eğen mekanlar... "Bey"oğlunun "itoğlu"na verdiği amansız bir savaştır

dikkati çeken. Ama bu çekici manzaranın çoğunluğu günümüz

insanlarına değl, kartpostallara kalacaktır... Beyoğlu'nun orta yerinde

geçmişe yeni mekan anlayışı ve tepeden Pakan binalar eski

senelerde kalmış bir maziyi gözlemektedir.

B

eyoğlu’nun orta yerinde geçmişe ye­ ni mekan anlayışı ve tepeden bakan binalar eski senelerde kalmış bir maziyi gözlemektedir.

Oysa T ünel’den G alatasaray’a yaklaşırken, binalar bu “Tepegöz’Tere inat giderek 18’inci yüzyıl sonundaki Avrupa ti­ pinin örneklerini vermeye başlamıştır. Ama bu çekici manzaranın çoğunluğu günümüz insanlarına değil, kartpostallara kalacaktır.

tası ile bir “eğlence külliyesi”ydi. M eret, sanki nöbetçi eczanedir. Pastane ve bar 24 saat açık olup, nöbetçi eğlence yeri hüviyeti­ ne sahiptir. Dans salonunun figür saatleri öğleden sonra ile akşam 21.00 olarak ayar­ lanmıştı. Lokanta sadece akşamları değil öğ­ le servisi ile de hizmet yermekteydi.

Savaş bitince

O sıralarda bedenler sadece “harbi” de­ ğildir ve ruha da hitap etmektedir. Kimileri­ nin toprağı, kimilerinin yatağa beden serme­ si ayrı hikayedir. Ama dans İstanbul bedeni­ ne muhasarasız girmiştir.

“Harb-i Umumi” yani 1. Dünya Savaşı bitince rekabet devresini bitiren dünya, Pa- saduple ve B lakboton’la tekrar dönmeye başlamıştı.

M ütareke ve işgal yıllarının ardından Union Française’deki dans müsabakaları bi­ çim olarak Avrupa yansıtıyordu. Dönemin “A vrupa görm üş” dans uzm anları, başta Mösyö Yani olm ak üzere H acapulo Ha nı’nda salon açmıştı.

“Son moda dansları Avrupa’dan diplo­ malı Bay Yani’den icra ediniz. Salonumuz tatminkar olup, fiyat ehvendir... Dam ve ka- velyeler için sadce 30 kuruş...”

Dans rekorları

Beyoğlu değil, B alat, Hasköy, Cibali, Kuledibi ile Tarlabaşı, Beşiktaş ve Kurtuluş cihetinden gelenler bu salonda dans rekoru­ nu kırmaya çalışırlardı. Hiçbiri 15 saatlik maraton rekorunu kıramamış ama günün en başarılı dansçıları olmuşlardı. Zamanla dan­ sın “maraton” gibi dayamklığa dayanan gö­ rünüşü etkisini kaybedecek ve bu defa figür ve zerafetin ön plana alındığı görülecekti.

“Bu dansı bana lütfeder misiniz?” soru­ suna m uhatap olanlar, serbest de olsalar “hava yapmak” için nazlanır ve “Angaje­ yim” derlerdi. Ancak ısrardan sonra “eteği­ nin ucunu göstermemiş kadın” edası ile kal­ kacaklardır.

Özel dans partilerine kaplanların bir bö­ lümü, bu coşkuyu Tokatlıyan’da sürdürürdü.

Tokatlıyan’m “Danslı Çay Saatleri” hayli “demli” ve “çok şekerli”dir. Çünkü burada “yakın tem as” g erek tiren yüksek voltajlı dans vardır.

Bu sebeple geçmişin insanları tangoyu oldum olası hürmetkar bir ifade ile yadetmiş ve toz kaldırma ile tepinme havası veren za­ mane danslarını reddetmiştir. Çünkü tango “usule uygun” olup hem fısıldaşmaya hem de paylaşmaya müsaittir.

- Ne kadar da güzel dansediyorsunuz. Bir tüy gibi hafifsiniz.

- Hayır, kom plim an yapm ayınız Secıi

Bey... Görmüyor musunuz, şu anda vücudu­ mun tekmil azası titremektedir.

- Hayır, Bedia Hanım hayır, titreyen be­ deniniz değil, benim şu kalbimdir.

- Yapmayınız Secıi Bey, beni heyecana sü­

rüklemeyiniz. Bakınız şu anda bütün gözler iistümüzdedir.

Beyaz Ruslar’ın rengi

İstanbul gecelerini renklendiren Beyaz Ruslar’dı. Tokatlıyan’dan Moskovich Pasta- hanesi’ne kadar her yerde aşçısından garso­ nuna, koketinden baronesine kadar binlerce insan hayat mücadelesinde kirleniyordu.

Z am anla “Beyaz’Tıklaıı kalmayacaktı. İhtilalin sürüklediği geçmişin anlı şanlı ge­ neralleri kılıçlarını satmıştı. Prensler, pren­ sesler, kont ve kontesler kıyafetlerini sandı­ ğa, asalet ünvanlarını da hatıralarına sakla­ mışlardı.

H ayat zordu ve kaçarken getirdikleri torba dolusu çarlık paraları ancak soba tu­ tuşturmaya yarıyordu.

Taraş Bulba ve Mişel Strogof filmlerinin baş aktörü İvan Mujakin bille Odeon Tiyat- rosu’nun yanındaki Moskovich salonunda kusursuz bir garson olmuştu.

Büyük yıldız Akim Tamiıoffun pay aldı­ ğı bu çileli hayatı Beyoğlu gecelerini pahalı sofralarda yaşayanların bilmesi imkansızdı.

Sadece Beyaz Ruslar değildi, geceleri şen len d iren ler. Sakız A d ası’ndan gelen Rumlar, Macar, Romen ve PolonyalI göç­ menler, bilhassa müzik aleminde yer

(2)

Çengelköy’deki Kuleli Askeri Lisesi ve çevresi... "Bey” oğlu olduğu ydlarda bir film platosu gibi hareketli ve hayat d o la ­

mıştı.

İstanbul’daki birahanelerin ilki Bruch’un “Bistro”su, Londra Bar’ın temeli olmuştu. Burada palazlanan garsonlar, Pera’mn çeşit­ li yerlerine patron olarak dağılacak, Yani ve Balabanı gibi şöhretli mekanların kepenkle- rini açacaktır.

Renkli ve gürültülü hayatı görmek için Cadde-i K ebir’in en tanınm ış gözlükçüsü Aristidis Efendi’den bir gözlük almaya gerek yok... Manzara cezbedici ve yoldan çıkarıcı­ dır.

Galatasaray’daki Hacapulo Pasajı, yanı 230 numaralı Galatasaray İşhanı’ndan gelen müzik sesleri notalı olup kıyafetine çekidü­ zen verenleri çağırırdı.

Beyoğlu gecelerini “Londra”da yaşayan­ ların ne denli “mutena kişiler” olduğunu es­ ki fotoğraflardan görebiliriz. Sadece eğlence değildir, Beyoğlu ve İstiklal... Sultani biraz öteden “Ali Suavi” gibi isyankar, “Tevfik Fikret” gibi müteyakkız bakmaktadır Beyoğ- lu’na...

Rengarenk bir dünya

Balıkpazarı, dört kolla her tarafa uzan­ mış insanları yakalamaktadır.

Çiçek Pasajı’na komşu Sahne Sokak’tan girildiğinde bizi ilk karşılayan Aynalı Pa saj’dır ve Beyoğlu’na ayna tutar.

İplikçiler ve düğmecilerle rengarenk bir dünyayı geçtikten sonra aynı sırada Krapen’i görebiliriz. Burası şimdinin Aslıhan Kitapçı­ lar Çarşısı olup İngiliz Sefareti’ne geçit ve­ rir. Benim Pera Orient Kitabevi işte burada­ dır.

D udu O daları Sokağı’nda hala ayakta duran mekanlar hala geçmişin tazeliğini ve­ ren vitrinlere sahiptir.

Balık tezgahlarında, bugün artık adı bile duyulmayan balıklar 18 yaş tazeliği ile

fingir-26

deyip durm akta, pavuryalar kıskaçlarını açıp, ne kadar canlı olduklarını göstermek­ tedir.

Salamuralar, havyarlar, karidesler, deva­ sa kerevitler dünyasına Nevizade Sokağı’nın meyhaneleriyle kol uzatan bir başka renk alemidir burası.

Sadece Beyoğlu’ndan geçenlerin veya buralı olanların değil, Şişli civarı ile Kadı­ köy’den bile gelenlerin uğrak yeridir Balık- pazarı. Kalyoncu kulluğu’nun bereketini bi­ lenler için Balıkpazarı’nın ve Beyoğlu’nun methiyeye ihtiyacı yoktur.

Am a k o ru n m a y a ih tiy a c ı v a rd ır. “Bey”oğlu, “it” oğlunun muhasarası altında­ dır. Eğer Ekipler Amiri Süleyman Bey olma­ sa, bu kale çoktan düşecek ve Beyoğlu’nda “Bey” dolaşamayacaktır.

Bu sebeple Sadri Alışık (Eski Bursa ve Ahududu) Sokak’taki merkezin bütün men­ suplarına birinci dereceden İstanbul nişanı veriyorum... Süleyman Bey’e de yürekten takdirname...

Güneş yorgun bir gecenin ardından bü­ tün sıcaklığı ile İstanbul’a inip, Taksim’in or­ tasına düşmüştü. Öğleden sonra saatlerinde yavaş yavaş çekilmeye hazırlandığı sırada, bazıları için alışagelmiş bir akşamın hazırlık­ ları başlayacaktı. Tinerciler, dikenciler, pe- zevenkler ve boyalı kadınlar her tarafı par- sellemişti.

İşten çıkanlar, vardiya alanlar, çocukları­ nı okul dönüşü için bekleyenler ve de niçin Taksim Alanı’nda bulunduklarını bilmeyen­ ler...

Bütün bunların şahidi nice randevular b irik tiren “K um bara”ydı. İş B ankası’nın geçmişten geleceğe kurulan saati, akrep ve yelkovanı ile zamana koşmuş ve nice rande­ vuları görmüştü.

Ama saatler bir gün mutlaka durur. Durmayan zamandır ve bize mazinin ör­ tüsünü kaldırarak geçmişe bakmak fırsatını tanır.

Ne kadar talihliyim tanrım, İstanbullu olduğum için.

Sadece eğlence değildir Beyoğlu ve İstiklal Caddesi. İşte, Pera'da bir sokak. Galata sakinlerinin arasına karışmış “ mutena kişiler” , Beyoğlu’nun “ nostaljik fotoğraflarında donup kalmışlar.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Şebeke borucuklarının geri kalan kısmı ise intra hepatik safra kanallarını, duodenum divertkülünden ayrılan ve borucuklar şebekesinin başlangıcı olan ilk kol da

Peki, dans etmenin eğlenceli olmasının yanında özellikle yaşlılar ve kronik bir hastalığı olanlar için tedavi edici özelliğe sahip olduğunu biliyor muydunuz.. Tabii ki

İşsizlik oranına 45 (İO) ilişkin rakamlara hem erkek hem de kadınlar için eğitim durumlarına göre bakıldığında, kadınların lise ve dengi meslek lisesi

Havuzun hemen üst kısmında Tevfik Fikretin bir ka­ yanın sathına kendi el yazısiyle nakşettiği bir şiiri.. İnsan gayri ihtiyarî

We report a case with parenchymal lung lesions and pleural metastatic disease with large pleural effusion causing severe dyspnea as an initial symptom..

Tür­ k iye’de çok partili demokratik ya­ şama geçildiği 1950’de Demokrat Parti listesinden bağım sız Muğla m illetvekili seçilen Nadir Nadi, 1954’te yine

M9 anacı üzerine aşılı Granny Smith, Galaxy Gala ve Royal Gala elma çeşitlerinin ağaç başına verim değerlerine göre birim alandan alınan elde edilen

Mekanik inokulasyondan ortalama 7 gün sonra yaprak yüzey deformasyonları belirmiş, daha sonra yapraklarda içe kıvrılma, sararma, bitki gövdesinde şekil