• Sonuç bulunamadı

Jön Türklerin fikir dünyası

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Jön Türklerin fikir dünyası"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KİTAPK

Nazmi Eroğlu

s Jön Türklerin fikir

O

smanlı toplumu XIX. yüzyılın ikinci yarı­sında birçok bunalımlarla yüz yüze gel­

mişti. Bunlar, siyasî, sosyal ve kültürel olarak hemen her sahada kendini his­ settiren bunalımlardı. Devleti ve toplu­ mu ayakta tutmak, hatta eskisi gibi güçlü kılmak arzusuyla Osmanlı elitleri ve aydınlarının, düşünce ve eylem bazında birçok gayretleri olmaktaydı, Tan­ zimat sonrasında bu ilk nesil aydınların oluşturdu­ ğu hareket Yeni OsmanlIlar adıyla anılmaktadır.

Mardin, “19. yüzyıl Türk düşünce

tarihinden bahsetmek mümkün değildir.

Ancak b ir 19. yüzyıl düşünce

sosyolojisinden bahsedebiliriz”

ifadeleriyle Jön Türklerin fik rî a lt

yapısının niteliğine işaret etm ektedir

Sultan II. Abdülhamid'in hükümdarlığının ilk yıl­ larına kadar devam eden bu hareket, yerini, ikinci nesil aydın hareketine miras bırakmakta gecikme­ di. Zira büyük ümitlerle düşledikleri yeni bir düzen, daha oluşum safhasında Abdülhamid'in iradesiyle tuz-buz olmuştu.

Jön Türkler adıyla ortaya çıkan ve mevcut rejime karşı muhalefeti temsil eden aydınlar hareketi, gerek yurt içinde, gerekse yurt dışında imkânları ve kavra­ yışları nispetinde, devletin ve milletin geleceğiyle il­ gili ortaya koydukları projeler çerçevesinde faaliyet­ lerini sürdürmekte idiler. Bu aydınların ve elitlerin oluşturduğu, siyaset sahnesinde kendini gösteren ve İttihat ve Terakki adıyla bilinen bir cemiyet söz konu­ su olmuş, daha sonra bu cemiyet/parti ve ondan ko­ pan diğer siyasî teşekküller ülkenin kaderinde söz sahibi olmuşlardı. Öyle ki, Türk siyasî ve sosyal tari­ hi açısından XX. yüzyılda bu anlayışın sürekli etkili olduğu yaygın olarak kabul edilmektedir.

Jön Türklerin fikir dünyasını oluşturan temel taşlan ve çıkış noktaları nelerdi? Bu sualin cevabı­ nı arayan birçok sosyal bilimci ve yazar bilinmekte­ dir. Ancak, en önemli öncülerden kabul edilen Şerif Mardin'in, Jön Türklerin Siyasî Fikirleri 1895-1908 adlı eseri ilk baskısından zamanımıza kadar öne­ mini kaybetmemiştir. Bu sahada yapılan birçok araştırmaların da bu çerçevede tamamlayıcı bir özellik taşıdığı söylenebilir.

Şerif Mardin, kitabında, konuyu ele almadan ön­ ce bu sahadaki çalışmaların yöntemini ortaya koy­ maktadır. Jön Türkler hakkında yapılacak çalışmalar ve bu arada kendi çalışmaları esnasında meydana gelen problemler üzerinde durmakta, meselenin ide­ olojik bir bakış açısıyla ele alınamayacağı anlaşıl­ maktadır. Bu bakımdan, Jön Türklerin siyasî fikirle­ rinin anlaşılması için çok yönlü düşünmenin gerek­ liliği üzerinde durulmaktadır. Zira bu aydınlar gru­ bunun büyük çoğunluğu Abdülhamid dönemi okul­ larından yetişmiştir ama büyük ölçüde dış etkiler de söz konusu olmuştur. Zaten gerek askerî tıp ve ge­ rekse mülkiye gibi okullarda okutulan dersler, -biyo­ loji ve siyasî tarih dersleri- öğrencilerin alışık olma­

T .A R İ H v c D Ü Ş Ü N C E İ

72

¡ H

I

dığı tarzda okutuluyordu. Örneğin, Mülkiye’de Umu­ mî Tarih derslerine giren Murad Bey (Mizancı) büyük değişim meydana getiren inkılâplar üzerinde duru­ yor ve bu da öğrencileri derinden etkiliyordu.

Ancak bütün bu farklı etkileşimlere rağmen, bu yeni nesil aydınlar, her bakımdan OsmanlIydılar ve devleti kurtarmaktan başka bir düşünceleri yoktu. Tecrübesizdiler; bilgi ve kavrayışları ideolojik kalıplar içinde geliştiğinden fazla mutandan görünüyorlardı. Ve devleti yöneten tecrübeli İnsanların reel politikala­ rıyla bu idealizm ve heyecan karşı karşıya gelmekte idi. Bu bakımdan yönetime karşı güvensizlikleri artıyordu. Abdülhamid’in yıkıcı gördüğü muhalefeti kırmak için güvendiği adamlar vasıtasıyla bir takım

Ş

e r if

M

a r d in

I e T a N E t l I L E l l 1

Jön Türklerin

Siyasî Fikirleri

1895-1908

-t ‘ İl e t i$rm

teşebbüslerde bulunması, İstenilen neticeyi verme­ mekte idi. Bunun yanında Ahmed Rıza ve Murad Bey gibi tanınmış aydınların padişaha yol göstermek için kaleme aldıkları projeler, bekledikleri etkiyi meydana getirmiyordu. Bu da Jön Türkler açısından güvensiz­ lik meydana getirmekte ve Sultanın elinin yetişeme- yeceği topraklara firar ederek buralarda çıkardıkları gazeteler kanalıyla görüşlerini dile getirip, muhale­ fetlerini sürdürmelerine sebep olmakta idi.

Bu gelişmeler, birçok bakımdan iç ve dış olayla­ rın baskısı altında olan Osmanlı toplumunda yankı bulmakta ve Meşrutiyetin kurallarının yeniden ta t­ bikinin özlemi duyulmakta idi. Ancak, şunu da be­ lirtmekte yarar vardın Jön Türklerin Abdülhamid’e karşı artan muhalefeti yanında, ona karşı saygıları­ nı da daima sürdürdükleri üzerinde durulmaktadır. Hüseyinzade Ali’nin, “ bütün Jön Türkler Sultan Abdülhamld'e babalık görevini yerine getirmekte kusurlu olan bir baba olarak bakıyorlardı" şeklinde­ ki ifadelerinden bu aydın grubunun nasıl bir halet-i

Şerif Mardin,

Jön Türklerin Siyasî Fikirleri

1895-1908,

İstanbul: İletişim Yayınları,

2001,

330 sayfa

, . .

' " A *

dünyası

ruhiye ile hareket ettiği anlaşılmaktadır.

Sultan Abdülhamid. imparatorluğu ayakta tuta­ bilmek için Osmanlı toplumunu meydana getiren bü­ tün unsurların kardeşçe aynı ideal etrafında yoğrul­ masını arzu ediyordu. Şerif Mardin’e göre, sanıldığı gibi, pek atak Panislamizm siyaseti güdülmüyordu.

Jön Türklerin siyasî düşüncelerinin oluşumunun tek bir kanaldan gelmediği bilinmektedir. Ancak bu dönemde derin bir düşünce dünyasından söz etmek de mümkün değildir. Mardin, “ 19. yüzyıl Türk dü­ şünce tarihinden bahsetmek mümkün değildir. An­ cak bir 19. yüzyıl ‘düşünce sosyolojisinden bahse­ debiliriz" ifadeleriyle bu fikrî alt yapının niteliğine işaret etmektedir.

Şerif Mardin, Ahmed Rıza’nın Meşvereti yayın­ ladığı esnada (1895) yurt içinde ve yurt dışında beş gurubun faaliyette olduğunu tespit etmektedir. Kitapta en çok yer verdiği bölümlerde. Jön Türklere öncülük eden şahısların yayınlarında dile getirdik­ leri görüşleri analiz etmektedir. Bunlar, Murad Bey ve Mizan, Osmanlı gazetesi, Ahmed Rıza Bey ve

Meşveret, Abdullah Cevdet Bey ve ictihad, Şûra-yı Ümmet ve Prens Sabahaddin Bey’in çevresinde

oluşan fikir atmosferidir.

Mardin’e göre, Murad Beyin Mizarfda işlediği düşüncelerinde sadece İstanbul halkına değil, taş­ rada yaşayan insanlara da hitap eden bir “ halkçı­ lık" anlayışı görülmekte idi. Mizancı Murad, Avru­ pa’nın Osmanlı Devletine karşı siyasî, İktisadî ve malî olarak uyguladığı politikaları eleştirmektedir. Ancak, Avrupa'ya firar ettikten sonra bu görüşleri ağırlığını kaybetmiştir. Ayrıca Avrupa basınında sık sık dile getirilen “ barbar Türkler" deyiminin yanlış­ lığı üzerinde durmaktadır. Mizanda siyasî konuların yanında kültür politikalarına da Osmanlılık, Islâm ve Türklük anlayışı içinde yer vermektedir.

Cenevre'de faaliyetlerini sürdüren Jön Türklerin çıkardığı (1897) Osmanlı gazetesinde Tekdüze bir Abdülhamid aleyhtarlığı" görülmektedir. Murad Bey'in sorunlara derinlemesine teşhis koyma ve yol gösterme gayretleri bu yayında söz konusu değildir. Bunun yerine, adetâ, devlet adamları ve bürokrat­ ları ikna etmenin zorluğu nazara alınarak halkı ha­ rekete geçirmenin önemi ön plana çıkmaktadır. Bu bakımdan Osmanlı, bir propaganda organı olarak görülmektedir.

Ahmed Rıza'nın, Meşverette yayınladığı yazıla­ rında, pozitivizm akımından etkilendiği görülmekte­ dir. Ancak İslâmiyet’in, “ nas’’a karşı ilginin zayıflı­ ğına rağmen, gelişmeye diğer dinlerden daha açık olduğu vurgulanmaktadır. Ve İslâmiyet'in Cumhuri­ yet rejimine yatkınlığı üzerinde de durulmaktadır. En çok önem verilen husus, eğitimin kalitesinin yük­ seltilerek halkın bilinçlenmesinin temin edilmesidir. Abdullah Cevdet çıkardığı ictihad adlı mecmu­ asında Batılılaşmak için büyük bir kültürel değişi­ min gerçekleştirilmesinin üzerinde durmaktadır. Felsefî anlayışının temelinde evreni materyalist-bi- yolojik bir çerçeve içinde değerlendirmektedir.

Prens Sabahaddin’in görüşlerini savunan Şûra-yı ümmet grubu, ferdin hak ve hürriyetleri üzerinde dur­ maktadır. Ayrıca, siyasî anlamda, “ âdem-i merkeziye” görüşüne yer vermektedir.B

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Sonuç olarak bu dönem Dostluk Safhası olarak nitelendirilmeyi hak kazanmıştır ki, bu durumun da İslâm dininin Türkler arasında kabul görmesinde çok olumlu bir ortam

• • Emevîler döneminde Türkler arasında İslâm’ın kabulü konusu çok yönlü olarak tartışınız. • • Abbasîler döneminde Türkler arasında İslâm’ın kabulü konusu

hazır oluşluk, doğum sonu güçlük yaşama durumu ve yaşam kalitesine etkisini belirlemek amacıyla yapılan bu çalışmaya göre eğitimin taburculuğa hazır

Tartışma Temel olarak, os coxae kırıklarında pelvisdeki ağırlık taşıyan eksen başta sacroiliac ayrılma, os ilium ve os acetabulum ye- niden yapılandırıldığı sürece,

Although two converters exhibits higher tracking ability, from the figure 8, it is obvious that the converter with FLC exhibits faster response to irradiation variation and

Pederim merhum Ziyaettin B ey’den başka meşhur Üsküdarlı Şair Talât Bey, H attat ve Tuğrakeş Hakkı Bey, onun pederi gene H attat İlm î Efendi, Sultan A z

Skrotal üretrostomi; travmatik üretral fistül olgusunda skrotal ablasyon ile, penis nekrozu ve TVT olgusunda ise eksternal genital organların tam amputasyonuyla birlikte

The result of this study showed that the construct of “the cognition of employees’ rights and organizational communication” had the most highly positive relationship