A kıldı, yol göstericiydi, öğretendi ve her yönüyle ablaydı
Handan Abla aynlığı da öğretti...
OKTAY EK İN C İ _______________Handan A bîa’mızı yitirdik... O kadar gerçek bir ablaydı ki veda ederken de ablalığını yaptı... Çok ön ceden haber verdi, alıştırdı, adeta ka bul ettirdi ve gitti...
Biz, Handan Abla’yı o unutulmaz M uğla yıllarımızda tanıdık. Daha ön celerden, hele İlh an Selçuk’un 12 M art dönem indeki “Ziverbey Köş k ü ” yıllarından ve daha eskilerden tanıyanları da dinleyince, sanki genç liğinden bu yana hep birlikteymişiz gibi olduk... Gökova’daki (Akyaka)
küçük yazlık dairelerinde ilk ziyaret edişlerimizde, zamanı öylesine plan lardı ki hem İlhan A ğabey’le güzel bir sohbet keyfini yaşardık, hem de o günkü yazışım yazm aya ya da baş ka bir çalışm asına engel olm adan bu özlemi giderm iş olm am ızın huzuru içinde ayrılırdık...
Derken, H andan A bla’nın zam an lam alarında ayrılma saatlerimiz ge ceye sarkmaya başladı. Yine onun eş siz planlam a ve organizasyon yeti siyle, o unutulm az akşam yemekleri yaşandı. A zm akbaşı’ndaki H alil'in yerinde, kim i zam an da yarımdaki ve
Z i n c i r l i k u y u M e z a r l ı ğ ı
Bugün
İstanbul H aber Ser visi - G azetem iz Yayın Kurulu Başkanı, yaza- ; n m ız İlhan Selçuk’un eşi H an d an Selçuk’ u uğurluyoruz. Handan Selçuk bugün Teşviki ye C am ii’nde kılına cak öğlen nam azının ardından, Zincirlikuyu M ezarlığı’nda toprağa verilecek. Selçuk, önceki gün i kaldırıldığı Amerikan ! H astanesi’nde yaşa- | mmı yitirmişti. B a sın s e k t ö r ü n d e y d i H elikan Derne- ğ i’nin kurucuları ara sında bulunan Handan Selçuk, uzun yıllar ba sın sektöründe çalıştı. Ç eşitli gazetelere ve dergilere Fransızca ve İngilizce çeviriler yaptı, yazılar yazdı. B asın İlan Kuru- m u ’ndan em ekli olan H andan Selçuk, bir dönem Dormen Tiyat rosu ve Ali Poyrazoğ- lu T iyatrosu’nda yö neticilik görevini üst lendi. Bir süre Tiırizm B akanlığı’na bağlı M arm aris Tatil Kö- y ü ’nde halkla ilişkiler m üdürlüğü yaptı. Bi rinci Büyüde M illet M eclisi M illetvekili H am di N am ık G ö r’ ün kızı olan Handan Sel çuk, uzun süredir te davi görüyordu. M e s a jla r
Yazarımız İlhan Sel- çuk’u telefonla araya rak, faks ya da telgraf çekerek, evine gelerek başsağlığı dileyenler şöyle:
Cumhurbaşkanı Ah met Necdet Sezer, 9. Cumhurbaşkanı Süley man Demire!, TBMM Başkanvekili M urat Sökmenoğlu, Başbakan Bülent Ecevit, Başbakan Yardımcıları Mesut Yıl
maz ve Devlet Bahçeli, DYP Genel Başkanı Tansu Çiller, CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek, Yargıtay Baş kanı Sami Selçuk, İçişle ri Bakam Sadettin Tan- tan, Devlet Bakanı Şük rü Sina Gürel, Adalet Bakam Prof. Dr. Hikmet Sami Türk, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Yaşar Okuyan, Kültür Bakanı Istemihan Talay, Devlet Bakam Fikret Ünlü, MİT Müsteşarı Şenkal Atasagun, Zeke- riya Temize!, CHP Genel Sekreteri Önder Sav, Prof. Dr. Erdal İnönü, Attan Öymen, M urat Karay alçın, Hikmet Çe tin, DSP Milletvekili Rıdvan Budak, Prof Dr. Mümtaz Soysal, Seyfi Oktay, Mehmet MoğjuJ- tay, Ercan Karakaş, Ah met Güryüz Ketenci, Eş ref Erderiı, Mustafa Kul, Ali Topuz, işadamları Sa kıp Sabancı, Şevket Sa bancı, İş Bankası Genel Müdürü Ersin özince, Ali Haydar Veziroğlu, Kamuran Çörtük, Aydın Doğan, Şaldr Eczacıba- şı, Başbakanlık Başmü- şaviri Doğan Taşdeien, Uğurman Yeikencioğlu, Kocaeli Büyükşehir Be lediye Başkam Sefa Sir- men, Antalya Büyükşe hir Belediye Başkam Be kir Kumbul, Çankaya Belediye Başkam Hay dar Yılmaz, Esenyurt Belediye Başkanı Gür büz Çapan, yazarlar, Server Taııitti, Yaşar Ke mal, Muzaffer tzgü, Do ğan Hızlan, Yalçın Bayer, llasan Cemal, Haşan Pu- lur, Derya Sazak, Fikret Bila, Kurthan Fişek, sa natçılar, Müjdat Gezen, llyas Salman, Prof Dr. Celal Şengör, Prof. Dr. Alpaslan Işıklı, Metin Tiryaki, Murtaza Çeli- kel, Amiral Tanju Er dem, İrfan Soimazer, Mustafa Şerif Onaran, Nilüfer Kışlalı, Metin 1b- ker, Yıldız Sertei, Ahmet Yıldız, BiLsay Kuruç, Os man Özgüven, Sırma Evcan,Muhsiıı Bilgehan.
M »
\uğla ’nın
tarihi
Saburhane
semtindeki,
yine küçük,
ama kimliği ve
işleviyle büyük
bir beğeninin
simgesi olan
“avluluveran-
dalı evleri” de,
yine Handan
Abla ’nın bu
kez de “mali ve
sosyalyaşam ”
planlamasının
eseridir...
yöredeki diğer lokantalarda kimleri b ir araya getirm ezdi ki?.. Hele bir M uğla il sınırlan içine girm iş olsun lar, Aziz Nesin, Nail Ç akırhan, Melih Cevdet Anday, O ktay Akbal, Naim Kılıç, diğer dostlar, yakınlar... bazen M uğla’nın aydınlan ve Cumhuriyet sevdalılarıyla birlikte H andan A b- la ’nın “koordinasyonunda” buluş m anın ayrıcalığına kavuşurlardı... S a b u r h a n e
M uğla’nın tarihi Saburhane sem tindeki, yine küçük, am a kimliği ve
işleviyle büyük bir beğeninin sim ge si olan “ avlulu-verandah evleri” de, yine H andan A bla’m n bu kez de “m ali ve sosval-yaşam” planlam ası nın eseridir... K orum a K urulu’nca tescil edilmiş eski eser olmamasına rağmen, özgünlüğünü ve mimari ya lınlığım korum ak ve sürdürm ek üze re “en az m üdahale ile” ve asla yıkıp dökmeden restore edilmesindeki ina nılm az titizliği ve desteği, -m eslek taşlar kusura bakm asın- sayısız m i m ardan daha duyarlı bir kültür de rinliğinin göstergesiydi...
Yine en az para harcayarak, en kul
lanışlı ve “yeterli” mekânların elde edilmesindeki başarıya olan yönlen dirici ve denetleyici katkıları da öyle... Y a y la b u lu ş m a la rı
Saburhane yıllan da M uğla’nın se rin yaz gecelerinde “yayla buluşmala rıyla” unutulmaz oldu... Bizim çocuk lar, hatta hepimiz, arkadaşlar, ortak dostlar... Türkiye’nin güncel gelişme lerine koşut o yaz ya da o yıllarda han gi kitapların okunması gerektiğini de Handan Abla’dan öğrendik... Kimi za man, eski yıllardan bildiğimiz klasik leri “yeniden”... Kimi zaman da yeni çıkm asına rağmen birçok popüler kitaptan çok daha yararlı “az duyulmuş” olanlan edinerek...
Y e n id e n İs ta n b u l Yeniden İstanbul’u yaşadı ğımız 1990’lı yıllar ise Han dan A bla’yla hem artık “ dertleştiğim iz” , hem de “uzun vedasm a” kendim izi yavaş yavaş alıştırdığım ız yıllar oldu. Daha doğrusu, o- nun bizi teselli ettiği ve “ay- nlığm ” da yaşam ın doğal bir rengi olduğunu “farkettirdi ği” yıllar...
Aynlık, elbette ki yaşam ın renklerinden biri; ama, insa noğlunu “ sonsuza dek ayrı lık” gibi yazarken, söyler ken, düşünürken bile yüreği ni boğazlayan bir karabasana karşı yine de “ dayanıklı” k ı labilen “giz” acaba nedir?..
Handan Abla, işte oydu... “A kd” dı, yol göstericiydi, öğretendi ve her yönüyle ab laydı...
Veda ederken de ablalığı nı yaparak sessizce köşesine çekildi... Yaşamın dayanıl m az rengiyle bile sevgiyle kucaklaşarak ve birlikte uzaklaşarak...
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi