3
Hâdiselerflrasında.
m£m\
Yerehafaıt sineması
azetelcrdc baza acayib ha
berler okurum ve neş’e ile öfke arasında bocalar duru-dum.
' İki gün evvel de bir gazetede Yere- 'ıatan ve Binbirdirek mahzeulerinin harbdeıı soma Istanbuia gelecek sey yahlar için daha cazib şekle sokulmak üzere tetkiklere başlandığım, bunlar dan hangisinin sinema, hangisiııin ga zino'veya diğer bir eğlence yeri haline getirileceğini İmar Müdürünün «etüd» etmekte olduğunu okudum.
Bu tarihi sarnıçları görmeğe gelen ler onları eski halinde olduğu gibi gör mek isterler. Yoksa bunları sinema sa lonu veya gazino halinde görmeğe kim gelir?
Kaldı ki biz; İstanbula -ğclecck sey yahların orada eğlence, yerleri vardır diye geleceklerini de sanmıyoruz. Asla! Ve böyle bir vasıta ile Istanbuia sey yah geleceğini ummak dünyayı tanı mamak olur. İstanbula gelecekler iki âmilin tesiri altında gelebilirler: Birisi tabiatin güzelliği, diğeri şehrin tarihi ehemmiyeti ve taşıdığı âbideleri. Bun ların dışında Yerebatanda sinema var mış, Binbirdirekte gazino açılmış diye kimse gelmez. Hattâ bu sinema ve ga zinolar için eski sarnıçlarda yapılacak değişikliklerden dolayı mütehassıslar öfkelenir, belki arkeoloji mecmuaların da elimizdeki eserleri tahrib ediyoruz diye bizi tenkid bile ederler.
Bu ve buna mümasil yerlerde, hattâ müzelerde yapılacak yegâne şey bura ları ziyaret edenlere kolaylık ve rahat lık göstermektir. Bu da, şuraya bu raya kanepeler koymak ve istiyeıılcrin hararetlerini söndürmek, icabetlerse mütevazı şekilde safra bastırabilmek için oturacakları birer kahve açmak tır. Avrupada bütün büyük müzelerde bu kahvelerden vardır.
Eğlence bahsine gelince; Allah aşkına biz eğlenmesini çok mu bilen bir mil letiz ki eğlencelerimizin şöhretine dı şarıdan müşteri gelecek? Neden kendi iş kabiliyetlerimizi olduğu gibi ölçmü yoruz. Eğer sinema filimleri olmasa
tuluatından, konservatu varma kadar bütün tiyatro kolları kaç kişiyi ne de rece avutur meydandadır.
Devlet Veya şehirden yardun görmi- yen bir tiyatro trupu ayakta duramaz.. Çünkü ne kâfi derecede genişlik ve sa yıda tiyatro binamız, ne bu binaları çe~ şidli eserlerle dolduracak artistlerimiz vardır. Olsa da, rica ederim, elin Fran sız, İngiliz ve Amerikalısı bizim artist ten ne anlar? Böyle seyyahlara ancak beynelmilel kıymet ve mahiyette artist göstermeli. Öyle adam da bizde ne diye saklıyalım. Bir tanedir. O da kendi ken dine yetişmiş Zati Sungur. Üst tarafım dışarıdan getireceğiz. Bize de artık dı şarıdan artist gelmiyor. Çünkü bir çok zabıta ve himaye kayıdları var. üstelik gelen artist kazandığı parayı dışarı çı karamıyor. Bu şartlar altında artist ge lir mi? Herif hüner mi gösterecek, daire lerde işini mi takib edecek?..
Seyyah celbi çarelerinin başında bizim seyyahlara göstereceğimiz kolaylıklar gelir... IJarbden evvel gümrük, para, p a saport, polis, ikamet, pahalılık, hattâ li man rüsumu ve merasimi gibi şeyler bize gelen seyyali adedini azalttı. Bü yük seyyah vapurları limanımıza uğra maz oldu. Eskiden kânunusani, şubat aylan bizim liman için seyyah gemileri mevsimi idi. Bunlardan daima beş on tanesini görürdük. Harbdcn sonra baka lım vaziyet ne olacak? Hava yollarile gelenlerin çoğalacağı muhakkak. Onların geçerken dalıi İstanbulda bir güzel gün görmeleri için İstanbul Turizm Bürosu bakalım neler düşünecek?. Ve nihayet dönüp dolaşıp oraya geleceğiz?.
Seyyah şehre gelip de:
— Hanlya otelleriniz? derse nereye götüreceğiz hemşeriler?.. Onu düşünse nize!
B. FELEK
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi