• Sonuç bulunamadı

Aşık Veysel hakkında yeni bir eser

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Aşık Veysel hakkında yeni bir eser"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

775/<tcıVl

MILLI KULTUR

Sanatlar,

hürriyet tarafından

emzirilince

büyürler.

Schiller

A

A$

ik

V

eysel

H

akkinda

Y

ení

B

ír

E

ser

Yazan: H.Fethi GÖZLER

Emekli Öğretmen - Yazar

A

şık Veysel'i her yönüyle anlatan eserin çok olma­ dığı bir gerçektir. Birkaç eser ona yaklaşabilmişse de bu eserler onu derinlemesine anlat­ maktan gene de yoksundur. El­ bette sırf adından faydalanmak gayesiyle tertiplenen küçük bro­ şürleri kaale almıyorum. Veysel'i içtenlikle anlatacak, onun hayat dramını gözler önüne serecek, onun sanatını bilimsel bir metod- la inceleyecek bir esere muhtaç­ tık. Eser, duygularımızın değil, edebiyat ilminin meyvası olma­ lıydı. Şişirme anlatımdan kaçı­ narak metodların at oynattığı ağırbaşlı bir eser olmalıydı bu...

İşte bu yazımda sizlere böyle bir eseri tanıtmaya çalışacağım: Evet, Özkan Yalçın'ın Âşık Vey­

sel - Dramı - Sanatı - Deyişleri

adlı eserinden bahsedeceğim. Eser, 1986 yılında basılmış­ tır. Müellifin gönderdiği mektup­

ta, eserin kendisi tarafından bas­ tırıldığını, yaptığı bütün müraca­ atların müspet bir sonuca bağla- namadığını ve eserin yurt çapın­ da duyurulamadığı için hemen hemen tamamının elinde kaldığı­ nı ifade etmektedir ki, gerçekten üzüntü verici bir tablodur.

Türkiye'de eser bastırıp dağıt­ mak gerçekten bir meseledir. Bu yüzdendir ki, birçok faydalı eser, ya gün ışığına çıkamıyor veya çıksa da ambarlarda küflenmeye terkediliyor.

işte Özkan Yalçın böyle bir durumla karşı karşıya bulunmak­ tadır. Bütün imkânlarını seferber ederek meydana getirdiği eseri­ nin bu işin ilgililerince üzerinde durulmaması, yardımcı olacak makamların ilgi göstermemesi, kim olursa olsun, insanın çalışma azmini kıracağı bir gerçektir. Ni­ tekim bu yüzden Özkan Yalçın da büyük üzüntü içindedir. Onun ya­ zıcılık hayatı ile ilgili macerasına tekrar dönmek arzusundayım. Bu sebepten ötürü şimdi eserin

tanıtımına geçiyorum:

Özkan Yalçın'ın "Âşık Vey­ sel’i" üç önemli bölümden mey­ dana gelmiş bulunmaktadır: 1- Veysel’in Dramı, 2. Veysel'in Şii­ ri, 3. Deyişler.

"Veysel'in Dramı" bölümünde yazar, Âşık'ın doğumundan ölü­ müne kadar geçirdiği acılı, üzün­ tülü hayatını anlatmaktadır. Bili­ nen hususların çoğunun Özkan Yalçın'ın anlatımında daha bir sı­ caklık kazandığını görüyoruz. Bu bölümün satırbaşı başlıkları şu sırayı takip ediyor:

Doğduğu dünya - Doğumu - Soyu - Işıklı yıllar - Karanlık dün­ ya - Askerlik çağı - Esma kız - Fe­ leğin hançeri - Köyden çıkış - Ya­ lıncaklı kız - Sivas Birinci Aşıklar Bayramı - İlk şiiri - DOLU İÇTİ Mi? - Nasıl söylerdi? - Ankara Yo­ lunda - Yurt gezileri - Kaçan fırsat - Öğretmen Veysel - ilk plak, ilk kitap - Sazımdan Sesler - Ve be­ yaz perde - Jübile - İkinci Âşıklar Bayramı - Millî Şair Veysel - Has­ talıkları Son şiiri Son anları

(2)

-MİLLÎ KÜLTÜR Sadık Yâre doğru.

Bu konular üzerinde etraflıca duracak olursak bir kitap yaz­ mak mecburiyeti doğar. Bu yüz­ den önemli gördüğümüz birkaç konu üzerinde durmak istiyoruz. Ancak şunu söylemek yerinde olur ki, Özkan Yalçın, her konu­ nun orijinal tarafını yakalamayı bilmiş ve böylece kitabını değerli bir eser haline getirmiştir. Özel­ likle fikirlerini kuvvetlendirmek için aldığı alıntılar bilinen dolayı­ sıyla aşınmış fikirlerden değildir. Birinci bölümün en ilgi çekici ko­ nusu hiç şüphesiz Âşık Veysel'in "dolu içip içmediği"dir. Veysel li­ teratüründe bu konuda fazla bilgi yoktur. Bu yüzden eserin o kıs­ mını aynen alıyorum:

"Geleneğimizde âşıklar, yarı uyur yarı uyanık bir ortamda ya­ pılan çok sade bir merasimle "dolu" içerek, âşıklığın manevî tacını giyerler. Çoğu defa ak saç­ lı bir pir elinden uzatılan bâdeyi yudumlayan âşık, tacını giymiş ama tahtını görememiştir. Bun­ dan sonra bir taht arayışıdır baş­ lar. Sazlarını dallarına asan bu mızrab yorgunları, muhayyel bir sevgilinin aşkıyla köy köy, bucak bucak dolaşmaya başlarlar. Gur­ bet onların köyü olup çıkmıştır. Veysel,

Kırk yaşımdan sonra kalbime ilham Erişti Mevlâ’dan bir ihsan oldu Hakk'ı bilenlere hazırdır heran İnkâr edenlere sır nihan oldu

Ve,

Elinden bir dolu içtim Türlü türlü derde düştüm Cümle varlığımdan geçtim Senin yolunda yolunda

dörtlüklerinin ilkinde dolaylı yol­ dan, İkincisinde açık açık "dolu"

içtiğinden söz etmektedir. Geleneğimizde dolu içmek, yüce bir makamdan ilham almak­ tır. Bir noktada Tanrı sırrına sahip olmak, İlahî bir ihsanla mükâfat görmektir. Veysel de ilhamını Tanrı'dan almıştır ve bunu bir ba­ ğış olarak kabul etmektedir. Da­ hası, bu işin Hakk'ın sırrına eren insanlara açık, inkâr edenlere ka­ palı olduğunu belirtir.

Doluyu er ve pir dolusu şeklin­ de ikiye ayırırsak, Veysel'in içtiği dolu -kelimenin tam anlamıyle- "pir dolusu"dur. Dolu, insana ce­ saret verirse er, aşk yüklerse pîr dolusu adını alır. Pîr doluları, yaş­ lı bir pîrin elinden ilki Allah, İkinci­ si erenler, sonuncusu bir hayalî güzel için sunulan üç yudumdan oluşur. Bu manevî törende so­ nuncusunun hayali de mevcut­ tur. Rüyadan uyanan âşık artık bu güzeli arayacak, onu bulabil­ mek için elinden geleni yapacak, ne yazık ki, bir türlü kavuşamaya­ caktır.

Bu doluyu içenlerin çoğu, be­ lirli bir arayış döneminden sonra maddî güzelden vazgeçip ma­ nevî güzelliklere oradan da Tanrı aşkına yönelirler. Veysel’de de aynı gelişmeyi görüyor, onun far­ kında olamayacağımız kadar ya­ vaş bir seyirle İlahî aşka yöneldi­ ğini tespit ediyoruz. Bu yönüyle Veysel, divan şiirimizin büyük us­ talarından Fuzulî’ye benzer.

Veysel, sazı çocuk yaşında eline alır ama söylemeye kırkın­ da başlar... Halk felsefemiz kır­ kından sonra gelen serveti bile kabul etmezken, Veysel, ölüm­ süzlüğün kapısını bu yaştan son­ ra aralamıştır.”

İkinci bölüm, eserin en ilgi çe­ kici bölümüdür. Bu bölümde "Veysel’in şiiri"; nazım birimi, na­ zım şekilleri, kafiye, vezin dil

(A/Kelime menşei, B/Zaman, C/Mahalli özellikler), iç ahenk, hece musikisi (A/Asonans - vokal uyumu, ünlüler benzeşmesi; B/ aliterasyon konson uyumu, ün­ süzler benzeşmesi), kelime mu­ sikisi, söyleyiş bakımlarından analize tabi tutularak bir değer yargısına varılmaktadır.

Yazar, Veysel’in dili üzerinde dururken yaptığı ilgi çekici bir de araştırmanın sonucunu veriyor: Bu araştırmaya göre yazar, Vey­ sel’in kullandığı kelimelerin men­ şei bakımından durumunu anla­ mak için herkes tarafından bili­ nen beş şiirini kelime kelime ince­ ledikten sonra sonucu şöyle açıklıyor:

"Bu beş şiirde kullanılan 551 kelimenin 154 tanesi yabancı kaynaklı olduğuna göre, oran yüzde 27’dir.” Yazar, bu ve dil ko­ nusundaki diğer açıklamalarının izahını şöyle yapmaktadır:

"Diyebiliriz ki, Veysel’in şiirle­ rinde kullandığı her kelime, Türk milletinin asırlardır şehirde, köy­ de, çarşıda pazarda konuştuğu Türkçedir. Bu kelimeler günü­ müzde de canlıdırlar ve yaşa­ maktadırlar. Yukarıya çıkardığı­ mız kelimeler tek tek gözden ge­ çirilirse açıkça görülecektir ki, "mazhar" kelimesinin haricinde günlük konuşma dilimize girme­ miş kelime yoktur. Ki biz, bu keli­ meyi de çocuklarımıza ad koya­ cak kadar benimsemişizdir.

Köylümüzde geleneğe sıkı sı­ kıya bağlılık esastır. O her şeyi sevip birdenbire bağrına bas­ maz. Kendi ölçülerine, gelenek süzgecine vurur, önünü arkasını yoklar, bağrına basıp iyi dediğine de ölene kadar sahip çıkar. Sınır­ larda nöbet tutarken ortaya koy­ duğu fedakârlığı kültüründe de gösteir. Kelimeyi kullanırken hançeresini zorlamaz, âlimce de­ ğil arifâne bir hassasiyet

(3)

göste-MILLI KULTUR rir.

Arapça ve Farsça asıllı olma­ larına rağmen yukardaki kelime­ ler titizlikle araştırılacak olursa, bu kelimelerden çoğu kendi dil­ lerinden tamamen ya da kısmen kopmuşlardır. Türkçe dil kuralla­ rı, Türk hançeresinin yapısı on­ ları özlerinden çekmiş, millileştir­ miştir. Bir bakıma fethedilmişler­ dir. Toprak hançerle kazanıldı­ ğında vatan oluyorsa, kelime de HANÇERE İLE KAZANILDIĞIN­ DA DİL OLACAKTIR, KÜLTÜR OLACAKTIR."

"Veysel, sağı solu, önü arka­ sı, hülâsa hiçbir sıfatı olmayan bir Türkçe ile çalıp söylemiştir. Nezihe Araz'ın cüm leleriyle "Onun arı-duru Türkçesi sevgi kaynaklarının başında gelir. Hiç­ bir zorlama hiçbir sunî katkı yap­

madan kullandığı dil, Anado­ lu'nun özleşmiş kendi dilidir".

Yazar, onun son şiiri olarak ta­ nınmış olan "Kader" adlı şiirinin bir yanlışlık eseri olarak son şiiri diye tanıtıldığını, gerçekte son hastalığı sırasında oğlu Ahmed'e yazdırdığı aşağıdaki dörtlüklerin onun son şiiri olduğunu, Ümit Ya­ şar Oğuzcan'ın bir TV programı­ na (21.3.1983, Bizden Size) da­ yandırılarak yanlışlık düzeltilip açıklığa kavuşturuluyor.

Son Şiiri:

Selâm saygı hepinize Gelmez yola gidiyorum Ne karaya ne denize Gelmez yola gidiyorum Ne şehire ne bir köye Ne yıldıza ne de aya

Uçsuz bucaksız diyara Gelmez yola gidiyorum Konularım komşularım Torunlarım yavrularım İşte benim son baharım Gelmez yola gidiyorum

Üçüncü bölüm "Deyişler"e ay­ rılmıştır. Deyişler ilk defa 1944'de basılmıştır. Deyişlerdeki şiirler bu ilk baskısına göre sıralanmış­ tır. Otuz şiirdir.

Özkan Yalçın’ın bu değerli eserini en can alıcı noktalarından tanıtmayı hedefledim. Ancak eser 179 sayfadır. Okunduğu takdirde çok ilgi çekici konularla karşılaşacağınız muhakkaktır. Bu yüzden eseri muhakkak oku­ manızı tavsiye ediyor ve yazarı Özkan Yalçın'ı da bu değerli ese­ rinden ötürü tebrik ediyorum.

"ÇİÇEK İDİK BAL OLDUK..."

Çatladık tohum gibi, güne erdik dal olduk,

Bir ağızlık tad için, çiçek idik bal olduk.

Sildik bilincimizden aykırı düşünceyi,

Koruk idik yeşerdik, güneşlendik, al olduk.

Yardılar gönlüm üzü kan kırmızı, nar iken,

Bekledik testilerde, demlendik bir hal olduk.

Gün be gün artar ateş, ateşle harlanarak,

Tutuşan yüreklere tutunacak dal olduk.

Düşlerin zincirinden gerçeği görmeyene,

Uçuşup evreninde toz pembe hayal olduk.

Çavuşoğlu sözünde erdemin sim gizli,

Kıraç kalmış yürekte kul idik, kral olduk.

Referanslar

Benzer Belgeler

edilmektedir (Creswell, 2005, 2015; Creswell ve Plano Clark, 2007; Plano Clark ve Creswell, 2015). Bunların birincisinde nitel ve nicel öğelerin her ikisi de araştırmanın

學院學術的提昇

致力推廣教育 提供牙醫師更多元的進修管道 -北醫進推部主任

T R T televizyonjan Cumhur­ başkanı Turgut Özal için An­ kara ve İstanbul’da düzenlene­ cek olan cenaze törenlerini naklen yayımlayacak. kanal haricindeki kanallar

Son sözlerim: Ben, esir bir Türk Yurdundan hür bir Türk memleketine iltica etmiş ve bu memeleket için gözlerini ebe­ diyen kapadığı güne kadar durmadan

Biliyorum, her şey bu kadar olumsuz değil diyecek­ sin; Çetin Altan’ı yargılayan mahkemenin karannı kanıt göstereceksin.. Çetin Altan'ın beraat kararına imza atan

Abanoz’daki Emine On yedisinde düştü Afro’nun eline Şimdi yaşı yirmi bir Eridi gitti dört senede İpek saçları, vücudu bozuldu Ela gözlerinin ateşi söndü

(Altunizade Capitol, Ataköy Atrium, Ataköy Galleria, Bağcılar Sinema Merkezi, Bağcılar Site, Bakırköy AFM, Bakırköy Cinema Chaplin, Bakırköy Sinema 74, Beylikdüzü