• Sonuç bulunamadı

Cumhuriyet Terkibi ve Barış Manço Prof. Dr. Umay Günay

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Cumhuriyet Terkibi ve Barış Manço Prof. Dr. Umay Günay"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET TERKİBİ

VE

b a r i

;

m a n ç o

Prof. Dr. Umay GÜNAY

Cumhuriyetin kuruluşuyla birlikte Türkiye Doğu medeniyetinden Batı me­ deniyetine geçiş kararını resmen uygu­ lamaya başlamıştır. Türk kültür ve me­ deniyetinin tarihî gelişimi içinde üç önemli basamaktan geçtiği görülmekte­ dir. Atlı- Bozkır medeniyeti, Yerleşik - Arap - Fars medeniyeti ve içinde bu­ lunduğumuz Batı medeniyeti dâireleri bu dönemleri ifade etmektedir.

Bu medeniyet ve kültür dâirelerin­ den diğerine geçişte ihtiyaca cevap vermeyen bir takım unsurlar, kabuller, değerler, kurallar, anlamlar, sanat tür­ lerinin bir bölümü bütünüyle terkedi- lirken bir bölümü özünü muhafaza ederek yeni şartlar altında yeni terkib- ler halinde şekillenmiştir. Türk kültür ve medeniyeti, İslâmiyetten sonra Arap - Fars medeniyet ve kültür daire- sinde aşılanarak XVI. yüzyılda mimari­ den edebiyata kadar her alanda örnek­ lerini gördüğümüz başarılı ve kendine has Türk - îslâm sentezi veya Osmanlı terkibi denilen birikime ulaşmıştır.

Altı - Bozkır medeniyeti dönemin­ de Türklerin jmüzik âleti eşliğinde ve­ ya ezgi ile söylenen büyük bir bölümü sözlü olan gelişmiş edebiyat gelenek­ lerinin olduğunu biliyoruz. Çeşitli Türk boylarında destan ve şiirleri ko­ puz eşliğinde terennüm eden şâirlere ozan, balesi, kam, oyun gibi adlar ve­ rilmiştir. VII. yüzyıldan itibaren sözlü edebiyat geleneği yanında yazılı ede­ biyat geleneğinin varlığını Köktürk ve

Uygurlara âit yazıt, el yazması ve tah­ ta harflerle basılmış eserlerden izleye­ biliyoruz. İslâmiyetin kabulünden son­ ra yazılı edebiyat geleneği Arap - Fars edebiyatı etkisinde şekillenmiştir. Türklerin ilk edebiyat gelenekleri olan Ozan - Baksı edebiyat geleneği ise yeni inanç, yaşama şart ve şekilleri atında gelişme ve değişme göstererek XVI. yüzyılda «âşık edebiyatı» geleneği hali­ ne [gelmiştir. Âşıklar da ilk ataları gi­ bi şiirlerini müzik âleti eşliğinde teren­ nüm etmeye devam etmişlerdir. Ko­ puzun yerini bağlama ve türevleri al­ mıştır. Epope tarzı destanların yerini koşma ve mâni nazım şekilleri ve bu şekillere dayalı geliştirilen türler al­ mıştır. Tanzimat hareketiyle başlayan Batıhlışma döneminden itibaren batı dillerinden tercüme yoluyla ilk edebi geleneğimizin devamı olan tekke, ano­ nim ve âşık tarzı edebiyatlar Halk Edebiyatı adıyla anılmaya başlanmış­ tır.

Âşıklar, Türk kültürünün anlamlar, değerler, kurallar bütünüyle uygun ahlâk anlayışını temsil eden, yaşatan ve yayan eserler vermişlerdir. Eğlen­ dirme kadar eğitim ve öğretim sorum­ luluğunu da üstlenmişlerdir. Öğrsndik- diklerini, gördüklerini, algıladıkları es­ tetik duygulan sazlan eşliğinde şiir, hikâye ve sohbetlerle dinleyicilerine ulaştırarak onların gözü, kulağı biı anlamda öğretmeni ve dostu olmuşlar­ dır.

(2)

Cumhuriyetin kuruluşundan sonra bu gelenek tarihî icra töresi ve este­ tik anlayışıyla Cumhuriyetin değer ve kabullerini dile getiren Âşık Veysel gi­ bi bir büyük temsilci yetiştirmiştir.

XXI. yüzyıla yaklaştığımızda şu yıllarda ise aşikardan çok farklı bir çevrede yetişen, müzik çevrelerince Hafif Batı müziği sanatçısı veya pop sanatçısı olarak tanıtılan ancak ken­ disini bu sınıflandırmaların dışında kabul eden ve Türk bestekârı diye ni­ telendiren Barış Manço’nun çağın ih­ tiyaç, talep ve estetiğine uygun yeni bir oluşumu temsil ettiğini görüyoruz. Bu oluşum kültürdeki sürekli Unsurla­ rın çağ ve medeniyet değişiminde nasıl muhafaza edildiğini göstermesi bakı- kımından fevkâlâde ilgi çekici bir ol­ gudur.

Genç Türkiye Cumhuriyeti, batı teknikleri Türk kültür birikimini çağ­ daş terkiplere yöneltmeyi, Ziya Gökalp’

m kurduğu Ankara Devlet Konserva-

tuvarı bu ianlayışla Ahmet Adnan Say- gun, Ferit Alnar, Cemal Reşit Rey gibi bestekârlar yetiştirmiştir. Barış Manço’ nun güftelerinde ve «Barış Manço ve 7’ den 77’ye» isimli TV programında âşık tarzı edebiyat geleneğinin anlamlar, değerler ve kurallar bütününe paralel kabullerin dile getirildiğini görüyoruz. Barış Manço, güftelerinde ismini tap- şırarak, Türk milletinin kabul ve değer­ lerini aktaran atasözü, deyim ve halk deyişlerini kullanarak, Türk müziğini tek seslilikten özüne sadık kalarak çok sesliliğe aktararak mâziye bağlı hâli sergilemiş ve geleceğe umut kapıları açmıştır. Güftelerinde ku llandığı: «Yâ nâsip yâ kısmet», [«Unutma ki dünya fâni, veren Allar alır canı», «Can be­ denden çıkmayınca», Sarı çizmeli Meh­ met Ağa», «Becerikli işini dağdan aşır­ mış, beceriksiz düz ovada şaşırmış», «Sarı san bilezikleri tak arım kolları­ na» gibi pek çok tecrübeye dayanan ve duygusal Türk halk deyişlerini orijinal çok sesli bestelerle çağdaş Türk haya­ tına ve gelecekteki nesillere taşımıştır. «1923 - 2223» adlı enstrümantal parçası

Cumhuriyet tarihinin sesiendirilmesi olarak değerlendirilebilir. «7’den 77’ye» adlı TV programında gerek Türkiye içinde gerekse Türkiye dışında ilgi çe­ kici tarihî ve coğrafî olay, yer, eserleri tanıtması âşıkların seyahatlerinin dünya coğrafyasına yayılışının sonucu şeklinde , değerlendirilebilir. Bu seya­ hatlerle dünyayı çeşitli boyutlarıyla Türkiye’ye, Türkiye’yi dünyaya tanıt­ maktadır.

Halkbilimi, millî kültür birikimi­ nin tarihi süreç içinde bir milletin çe­ şitli grubları tarafından farklı ölçüler­ de muhafaza edilen veri ve varyantla rını inceleyen ilim dalıdır. Millî kül­ tür birikimimizin önemli bir bölümünü teşkil eden Ozan - Baskı edebiyat gele­ neğinin devamı olan âşık tarzının ça­ ğın ihtiyaç, zevk, kabul ve beklentileri çerçevesinde yeni bir oluşumunun temsilcisi ve kurucusu Barış Manço’ dur.

Cumhuriyet terkibi içinde tarihi âşık edebiyatının milletimizin her se­ viyedeki insanına ulaşan bütünleştirici ve olumlu insan tipine özendirici nite­ liklerinin sürekliliğini sağlayan bu yeni oluşumun adı ne olur? Sorusunu bu­ gün için cevaplamak m üm kün olma­ makla beraber kurucusunun ve ilk ha­ şarılı temsilcisinin Barış Manço oldu­ ğunu söylemek mümkündür.

Fuad Köprülü’nün bu asnn başında feodal Jıayat tarzının sonucu olarak ortaya çıktığını kabul ettiği ve yaşama tarzının değişmesinden dolayı kaybol­ duğunu söylediği ve dilber tarz olarak nitelendirdiği âşık edebiyatının 21. yüz­ yıla yeni bir boyutta yapıcı ve yaratıcı iç dinamiğini muhafaza ederek ulaş­ makta olduğunu görmek biz kültür araştırıcıları açısından fevkâlâde dik­ kat çekicidir.

Jung’un kollektif şuuraltı kavra­ mının bu tür sanat olgularını anlamak­ ta ve değerlendirmekteki açıklayıcılığı- nı gözden uzak tutmamak gerektiği kanaatindeyim.

Referanslar

Benzer Belgeler

İleri sürdükleri iddiaya göre, Ci han Harbi ve Balkan Har­ bi sırasında Türkiye’den sı nır dışı edilmiş olan yarım milyondan fazla Rum tek­ rar

G a z e t e m iz sahibi Mehmet Ali Yılmaz ile Genel Yayın Müdürümüz Mehmet Barlas aleyhinde yapılan sorumsuz yayınlar üzeri­ ne, bir dem eç veren Anakent Belediye

In der Nacht darauf zog Sultan Abdülmecid mit einer grossen Zahl von Laternenträgern, die ihm den Weg erleuchteten, durch die Gärten des benach­ barten Çırağan

Bu çalışmada, Kanuni Sultan Süleyman Eğitim ve Araş- tırma Hastanesi YBÜ’de çalışan sağlık çalışanlarının HIV/ AIDS konusundaki bilgi ve tutumlarının

Toplum kökenli olguların %75’i deri ve yumuşak doku infeksiyonu olan hastalar olup bu oran sağlık bakımıyla ilişkili olgularda %37 olarak tes- pit edilmiştir.. “Asian

Bakteriyel, viral ve etken saptanamayan pnömoni grupları arasında balgam çıkarma, boğaz ağrısı, oskültasyon bulgusu ve kor- tikosteroid kullanımı gibi değişkenler

Ülkemizde sağlık çalışanlarının kızamık bağışıklığıyla ilgi- li çalışmalara bakıldığında, 2005 yılında, Ankara Numune Eği- tim Araştırma Hastanesi ve Sami

Pérez-Huertas ve arkadaşları (21)’nın alojenik HKHT yapılan 29 çocuk hastada yaptığı çalışmada 6 (%20) hastada nakilden medyan 24 gün sonra BKV’yle ilişkili