28- Ekim
-7973
Tercüman
5 0 Y ı l i l a v e s i
Sayfa- 3
İstiklâl Marşı
S
u anda elimizde "istiklâl Marsı Ta rih i" İsimli bir kitap var, Muhiddin Nalbandoğlu tarafından yıllar ca emek verilerek hazırlanmıştır.O marş ne zaman, nerede, nasıl yazıldı? Bunu, o kitap tan faydalanarak anlatacağız.
Değerli edebiyat tarihçimiz Nlhad Sami Banarlı, Cum hu riyetimizin kuruluşunun Ellinci Yılında mutlaka zlyâret edilmesi gereken kabri Edlrnekapusu Şehidllğlnde olan Mehmed A kif'in İstiklâl Marşı için şunları yazıyor:
"İstiklâl Marşı, büyük bir milleti asırlarca ayakta tutacak sağlam, derin ve tarihi mısralarla örülmüştür. Bana öyle gelir kİ bu muazzam şiiri kâğıda A k if yazmadı. Kâğıda heyecanı nı dökenle toprağa kanını dökenler birleşerek yazdılar..."
Osman Zeki Öngör Bestesi kapağı (1922) — Halen söylediğimiz bestedir — Arkadaş!.. Yurduna alçakları uğratma sakın! Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.. Doğacaktır sana vaad ettiği günler Hakkın, Kimullilir, belki yarın, belki yarından da yakın! Bastığın yerleri "toprak" diyerek geçme, tanı. Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Sen şehld oğlusun, İncitme, yazıktır Atanı, Ve.-me dünyaları alsan bu cennet vatanı,
K im bu cennet vatanın uğruna olmaz kİ fedâ? .. Şühedâ fışkıracak toprağı sıksan şühedâ. Canı, cânânı, bütün varımı alsın da Hüdâ, Etmesin tek beni vatanımdan cüdâ...
Ruhumun senden İlâhi, şudur ancak emeli. Değmesin mabedimin göğsüne nâmahrem eli. Bu ezanlar ki şâhâdetleri dinin temeli Ebedi yurdumun üstünde benim inlemeli. O zaman vecd İle bin secde eder varsa taşım; Her cerihamdan, İlâhi, boşanıp kanlı yaşım, Fışkırır ruhi mücerred gibi yerden nâşım, O zaman yükselerek Arşa değer belki başım. Haklıdır Banarlı, istiklâl mücâdelesi yıllarında Anadolu-
da bulunan Mehmed A k if günlerinin çoğunu cephelerde ve cephelere evlâtlarını göndermiş Anadolu köylerinde dolaş makla geçirmiş ve kendisine İstiklâl marşımızı yazdırtan Imânlı ruhu, heyecanını oralardan toplamıştı. Bunu marşın daha İlk kıt'asında buluruz, görürüz:
Korkmal... Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdum un üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak, O benimdir, o benim milletimindir ancak..
A
nkara'da Türkiye Büyük Millet Meclisi Hükümeti kurulmuş, fakat devletimizin bir milli marşı yoktu.OsmanlI İmparatorluğunun da bir marşı yoktu, bir yeni pâdişâh tahta çıktı mı onun İçin marş yapılır, milli marş yerine o marş çalınırdı. Bir milli marş ihtiyacını en önce, Garb Cephesi Kumandanlığı duydu ve blrgün K ur may Albay ismet Bey (İsmet İnönü) Ankara'da Maarif Ve kâletinin yetkili bir kişisini (Kâzım Naml D u ru 'yu ) zlyâret ederek:
- Biz orduca bir İstiklâl Marşı yapılmasına karar verdik... Güftesi için beşyüz bestesi için de bin lira vereceğiz... Güfte ve beste İçin bir müsabaka açmanızı istiyoruz., dedi.
Müsabaka, istanbul da dahil (1920 sonları, o zaman İs tanbul henüz İşgal altındadır) bütün yurtta İlân edildi. Milli Mücâdelenin ruhunu İfâde edecek bir şiir isteniyordu.
O şiiri yazmak Mehmed Akif'e nasip oldu. Ankara'da Taceddln Dergâhı denilen eski bir tekkenin küçük bir oda sında oturuyordu, bir yer yatağında yatıyordu. En yakın arkadaşlarının hemen kaleme sarılması yolundaki teklifleri ni reddetti, "Ben mükâfat İçin şiir yazmam dedi". O arka daşları ısrarda haklıydılar, müsabakaya gönderilen şiirlerden hiçbiri milli mücâdele ruhunu İfâde etmiyordu, 724 parça şiir gelmişti, hiçbirisi o günlerin heyecanını gelecek nesillere duyuracak kudrette değildi. Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey (Tanrıöver) hepsini dikkatle, teker teker okumuştu. Herkesin tek güvendiği kalem imânı sağlam Mehmed A kif'in elinde İdi. Maarif Vekili şâire bir mektup yazdı.
"İstiklâl Marşı"nuı yazıldığı oda.
mükâfat kaydının kaldırılacağını söyledi. Ve şâir nlhâyet şiirini yazmaya başladı, o küçücük tekke odasında ve bir yer yatağının İçinde. İstiklâl Marşının yazılışını en yakın arka daşı şöyle anlatıyor:
"Kendinden geçer, bir başka âleme, ulvi bir âleme dalar dı. Odanın bir tarafına çekilmiş, elinde ufak bir kâğıt, bir kelime yazıyor, bâzan yazdığını çiziyor, tekrar yazıyor, bâzan saatlerce düşünüyor, bir beyit üzerinde günlerce uğ raştığı olurdu." Son günlerinde bir gazeteci: "İstiklâl Marşı nı nasıl yazdınız? .." diye sormuştu. Yatağında doğrulmuş, yorgun susarken sesi birden canlanmış, "Ü m itle, İm a n la -" demiş ve marşın bir beyltini okuyuvermlştl:
Doğacaktır sana vâdettlğl günler Hakkın, Klm billr, belki yarın, belki yarından da yakınl
Şimdi de Tercüman’ın bu İlâvesinde o ölmez marşın, asla değiştirilemez marşın, tarihimizin malı olmuş marşın tümünü okuyalım:
Korkma!.. Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak; Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak. O benim milletimin yıldızıdır parlayacak, O bepimdlr, o benim milletimindir ancak. Çalma kurban olayım çehreni ey nazlı Hilâli Kahraman ırkıma bir gül!.. Ne bu şiddet, bu celâl? Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helâl. Hakkıdır hakka tapan milletimin İstiklâl! Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım; Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? .. şaşarım! Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner aşarım, Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.
Garbın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar. Benim İmân dolu göğsüm gibi serhaddlm var. Ulusun, korkma!.. Nasıl böyle bir İmânı boğar Medeniyet dediğin tek dişi kalmış canavar!
Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı Hilâl! Olsun artık dökülen kanlarımızın hepsi helâl. Hakkıdır hür yaşamış milletimin Hürriyet, Hakkıdır hakka tapan milletimin İstiklâl!
O
n kıt'alık İstiklâl Marşımızın sekizinci ve dokuzuncu kıt'aları, şâirin İlâhi vecd İçinde kendinden bah settiği terennümlerdir. Bize böylesine bir marş güftesi veren bir şâirin bu kadarcık nahvetlni hoş görmek milli bir borcumuzdur.İstiklâl Marşı Türkiye Büyük Millet Meclisinin 12 Mart 1337 (M .1921) tarihli oturumunda kabul edildi.
Yıllarca sonra ünlü Fransız Türkoloğu Jan Dönl Anka ra'ya geldiğinde kendisine Taceddin Dergâhında İstiklâl Marşımızın yazıldığı oda gösterilmişti. Harab bir halde, çökmek üzereydi. Fransız İlim adamı hayran hayran seyret m iş ve içini çekerek: "Eğer Fransa'da Marseyyez'ln (Fransız MIHI Marşı) yazıldığı bir ev olsaydı biz onu billur dan bir fanus İçinde korurduk... K oruyun bu odacağı.." demişti. O oda şimdi mevcut değildir.
İSTİKLA L MARŞI BESTELERİ
istiklâl Marşımızın dokuz bestesi vardır:1. Muallim İsmail Hakkı Beyin 2. Ahmed Yektâ Madran'ın 3. Mehmed Zâti Arca'nın 4. Ali Rifat Çağatay'ın 5. Osman Zeki Ongör'ün 6. Kâzım Uz'un 7. Mustafa Sunar’ın
8. Rauf Yektâ Beyin , . 0 . 1J
9. İsmail Zühtü Beyin ' <■ "> ' 1 Ç ’
1921 de Maarif Vekâletinde yapılan beste yarışmasında birinciliği A li Rifat Çağatay'ın bestesi kazanmıştı' 1922 den sonra o zamanlar Muallim Mektebi müdürü olan Osman Zeki Ongör'ün bestesi İle söylenmeye başladı kİ zamanımız da da Öngörün bestesi ile söylenmektedir.
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi