■
I
â le m e d o ğ ru
Nahit Sırrı Ö RİK
M
ESUT Cemil’in muharrirolarak değerinden daha evvel« babası hakkımla yazdığı eser dolay isiyle bahset miştim. Bu son günlerle çıkma
ğa başlayan (Resimli Hayat)
mecmuasında okuduğum (Bir
kedi aşkı) isimli küçük hikâyesi, l>ek kısa ve hakikaten küçük bir şey olmasına rağmen beni bir denbire hududları âdeta nihayet siz bir âleme götürdü, dünya üzerinde cinsleri ve sayıları insan nev’iıyle kıyaslanamayacak kadar çok olan bu hayvanlar âleminin hele bizim edebiyatımız için ne kadar esrarlı ve bâkir bir şey olduğunu bana hatırlattı Dindar insanlarca (hayvan kardeşleri miz) diye vasıflandırılan, bizim gibi konuşamamakia beraber his lerimizin birçoğuna belki fazla- siyle sahih bulunan bu mahlûkat hakkında bilgi ve sezişleri kuv vetli bir romancı ve hikâyecinin ne kadar güzel ve yem eserler verebileceğini de düşündürdü.
Üç, nihayet beş mevzuu artık istikrah veren bir sakız gibi çiğ neyerek mütemadiyen ayni şey leri tekrarlayan hikayecilerimiz ve romancılarımız kapılarının ö- tiünden sıçraya sıç raya koşan asri genç kızlarla delikanlıların ve oıılar gibi sıçrayıp koşmağa çalışan aııalariyie babalarının gönül maceralarım ihmal etseler, bu hayvanlar âlemine dalsalar | vahşî hayvanların gezdikleri or- ! maulaıda Ingilizlerln Kipllng’i ! gibi dolaşmalarından vazgeçtim, Bay Mesut Cemil gibi sâdece komşu duvarından atlayıp bahçe lerinde dolaşan ve muayyen mev simlerde yanık aşk türküleri söy- liyeıı kedileri tetkik etseler: Ala cakları netice, yani yazacakları eser, (aşkî şaheser) ve (emsalsiz i bir his ve heyecan romanı) diye I takdim edilen tefrika metaların- dan muhakkak ki daha heyecan lı, daha güzel olacaktır.
Kelim e biraz garip gelecek ama, belki daha beşerî, insanlığa daha uygun da olacaktır: Fran sız şairi L a f on ten, kahrumanlraı hayvanlar olan manzum hikâye leriyle İnsanlığın nice ebedî tipi ni asırlardanberl aşılmamış bir kudret ve muvaffakiyetle çizmiş değil mi?