BUGÜN
PORTRE (2)
O
Z A L ’ın, b ir siyasetçi olarak olum lu yanları.. Olumsuz yanları.. D u n bunları karşılaştırmaya başladık. Ve terazi nin "olu m suz ” kefesinin gitgide ağır bastığını belirterek, ‘ ‘ Yazık değil m i? ’ ’ diye sorduk: ‘ ‘Şim diki görüntüleri geçmişteki hizmetlerini gölgeliyor. Omları artık hatırlanamaz hale getiriyor.. ”
Evet, yazık değil mi?.
O yüzden ciddi b ir bunalım geçiren siyasal hayatımı za yazık.. A m a bizzat ö z a l’a da yazık değil m i?
Böyle giderse tarihimize geçecek portresi hiç de sevimli olmayacak.. Ülkem ize kazandırdıkları unutulacak. Kay- bettirdikleriyle anılacak.
Kaybettirdikleri de daha şimdiden, h iç de az değildir. Dem okrasim iz sağlığını kaybetmiştir, ö t e k i dem ok ratik ülkelerdeki örneklerine göre, M eclis M eclis'e ben zemekten, hükümet hükümete benzemekten çıkmıştır.
A nayasa M ahkem esi'ne üye seçimleri, ‘ ‘Benden olan- olm ayan’ ’ hesabıyla, ilçe kongresine delege seçmeye ben zetilmiştir.
D evlet hiyerarşisindeki uzm anlık m evkilerinin varlık nedenleri anlaşılmaz hale gelmiştir. Dışişleri Bakanlığı 'n- dan madenlerle ilgili Devlet Bakanlığı ‘na, M aliye Bakan- lığ ı’ndan Genelkurmay Başkanlığı‘na kadar hiçbirinin görüşünün "k ıy m e t-i harbiye’ ’si kalmamıştır. Tüm uz manlık konularında görüş bildirm e hakkı -o da soruldu ğunda- Çankaya Köşkü'ndeki ‘ ‘danışman’ '¡ara kalmıştır. Bütün bu ve benzeri“ değişim ” ler, f i i l i b ir “ rejim de- ğiş ik liği” nin aşamalarını andırmaktadır.
Bu, bazılarımızın sandığı gibi bir“ Başkanlık Sistemi’’- ne gidiş de değildir. B öyle b ir devlet tablosu, Başkanlık Sistem i‘nde de olmaz. İşte A m erika Birleşik Devletleri.. Vergi sisteminden K ö rfe z krizine kadar var m ıd ır Beyaz Saray’ın, Senato’yu ve Tem silciler M eclisi ’ni dikkate al madan "te k ba şın a " oluşturup uygulayabildiği b ir p o li tika örneği?.
N e A B D ’deki g ib i Başkanlık Sistem i.. N e Fransa ’da- k i g ib i yarı başkanlık sistem i.. Bu, eskilerin "n e v -i şahsı na m ü n h a s ır" dedikleri, kendine özgü b ir “ Özal S istem i” d ir ki, h içb ir ciddi demokraside benzerine rast lanmıyor.
Türk halkı ise, 1946 yılından b eri ciddi b ir dem okra siye ulaşma çabası için de.. O yolda badireler atlatm ış.. A c ıla r çekmiş.. A m a hedefini h içb ir zaman değiştirme miş. Bu gidişin tam tersine bir “ olu p b it t i" siyasetine, bir süre taham m ül etse bile, alışabilir m i?
K endi sağduyusuna da meydan okuyan bu gidişi iç i ne sindirebilir mi?
Sindiremezse ne o lu r? İh tila l m i o lu r?
Olmaz. Türk halkının asker kesimi de, sivil kesimi de, o tecrübelerden geçti. Onun da h içbir şeye çare olm adı ğın ı biliyor, ö z a l’ın da, ön ceki gün yaptığı g ib i kahra m anlık nutukları atmasına gerek yok.
Dem iş k i: "O tu rd u ğu m koltuk iğneli. Gezdiğim saha mayınlı. A m a benim kimseden k orku m yok. ”
Bu açıdan korkması, bizce de gerekmez. A m a şundan, korkmasa da, çekinm elidir:
Bu yolda devam ederse tarihe, iyi b ir isimle geçmeye cektir. Tü rkiye'yi I9 9 0 ’lı yıllarda huzursuz eden, tedir gin eden, rahatsız eden b ir p olitik a cı olarak geçecektir.
Oysa, daha ön ceki hizm etleri, başka b ir görüntüyle geçmesine ne kadar m üsaitti!
Ona “ bencil ” diyorlar. Kendisinden başka b ir şeyi gözü görmez diyorlar. Bari işe o açıdan baksa da, y o l ya kınken biraz durup kendi ismini düşünse olm az m ı?
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi