G s ç m î§ zaman olur ki
0 DEVİRDE
SAHNE HAYATINA
VE EĞLENCEYE
DAİR
B
U eski devirler hatıra serisinde benim şahsen zayıf olduğum bir nokta vardır ki, bunu itirafa mecburum. Ben Üsküdar’da doğup Üsküdar'da büyüdüm. Gerçi Orta Oyu- :nu ve Karagöz’e heves ettimse de bunların muhit ve heveslerini Üsküdar’ da bulabilirdim. Ama, İstanbul’un tiyatro ve eğlence merkezi Şehzadeba- şı’dır. Bense oraya, o da Ramazan ı aylarında bir iki ya gitmiş, ya gitmemi- şimdir. Onun için. Muammer Karaca Tiyatrosu'ndan Şeref Şenpmar adlı sanatçının bana gönderdiği ilginç yazı yı, şüphesiz hafıza ve gerçek yanlışlıkla rı varsa kendisine ait olmak üzere, aynen yayınlamakta), bu bakımdan fayda gördüm. Yazıcında o devri canlandıran belki daha önce söylenmiş fakat gene de okunmaya değer bilgiler var. Birlikte dinleyelim:Muhterem üstadım,
Tarihe ışık tutan kıymetli yazılarını zın bilhassa, (Geçmiş Zaman Olur ki...) sütununuzun, tabirimi mazur görün.
tiryakisiyim. Eskiler, tarih olmuş bu anılan, yeniden yaşamaktan büyük zevk duyarlar, şüphesiz... (Eski Devir de Asayiş) isimli yazınız bana Şehzade- başı’nda geçen, bir asra yaklaşan sanat hayatımı hatırlattı.
Hayatım, gazete, matbaa, tiyatro (operet) çalışmaları ile (Yokuş ve Şehzadebaşı) muvazi olarak geçti. Tür kiye’de ilk defa Viyana ve Macar operetlerini, Cemal Sahir’le, Şehzade'de Sahir Tiyatrosu’nda, bilhassa (Çardaş Fürstin)i oynamak suretiyle, ’I ürk operet tarihinde büyük bir ihtilâl yaratmıştık. Sene 1921 eylülün biri. îlk eser (Kont Rinnido) - (Meçhul) İsimli adapte bir Macar opereti idi.
Bu oyunda bir polis komiserini temsil ediyordum. O tarihlerde, polisin kıyafeti pek fakirdi. Pantolonları dü şük, yırtık, ellerinde kırmızı kenarlı, büyük enfiye mendillerine koyduktan yiyecekleri ile evlerine giderlerdi. İşte bendeniz, böyle bir (polis)i oynuyor dum. İlk geceki makyajımı da, ressam Münif Fehim yapmıştı. Çok sevdiğim bir arkadaştı.
Yazınızda ismi geçen (Turşucu Ce- mall’i bir sene evvel tanımıştık. Oyun cularla arası pek iyi değildi. Sonralan artistlerin hamisi olmuştu. Her oyunu muzda kendisine yer verirdik.
(Meçhul) operetinin ikinci gecesinde bir memur gelerek benimle nıesul müdürümüzü Şehzade Karakolu'na g ö türdü. Suçumuz, (ZâbıtA-i Osmantyeyi sahnede alenen tahkir )di. Turşucu Cemal, haber almış koşarak, karakola geldi
Komisere:
(__Ne istiyorsunuz bu gençlerden be, şanoda rol kesiyorlar, pek yalan da yapmıyorlar, ben kefilim bırakın onla rı!) diyerek, bizi karakoldan aldı.
İkinci hadise ise... İzmir'im işgali sıralarında, bütün Şehzadebaşı artistle ri, Darülbedâyi de dahil, matbuat ve seçkin bir davetli huzurunda büyük bir müsaitlere tertip edilmişti. Piyesin ismi de (İzmir Yolunda Yunan Vahşeti). Tarihî (Millet) tiyatrosu). Oynanan en
heyecanlı sahnesi... Bütün tiyatroda, ölü sessizliği mevcut... Ben 4 unan za biti rolündeyim. Türk kızını zorla saçla rından sürüklüyorum, odama götürmek istiyorum. Bu sırada, arka sıralardan sahneye beş el silah!.. Halk kaçmaya başlamış ve büyük bir paniş başgöster- mişti. Kurşunlar hedefine isabet edeme miş, meşhur Primodonna Nivart Suat Hanımla ben kıl payı .ölümden kurtul muştuk.
Mütecasir, Şehzade'nin azılıların- dandı, ifadesinde şunları söylemişti:
__Namusuma dokundu be ağabey ler, başka ne yapabilirdim! Kendimi kaybetmişim!
Üçüncüsü, kantocu (Bianj) vardı, yine o tarihlerde. Güzel yüzlü, güzel vücutlu, pırıl pırıl, oynak, şen bir oyuncu idi. (Al Canımı Allah!) şarkısı ile şöhret bulmuştu. 4 ine ; ehzadevi ka badayılar, ile tütünkoiculan (o zamanın Tekel Muhafaza TeşkilAtı) ile bir'-Ute bir akşam (Blanj)’ı kaçırarak İçeıen- köyü’ndeki evlerinde alıkoymuşlardı.
Yine o tarihlerde, İstanbul' asker- bir polis müdürü tayin edilmişti, (Miralay Ekrem Bey) (şimdi emekli general). Dinamik, korkusuz, zeki, yorulmak bilmeyen bir zat idi. Makam otomobilinin ön kısmına oturur, gece - gündüz, uykusuz, sabahlara kadar, İs tanbul'un kabadayılarının, belâlılarının peşinde koşardı. (Bütün bunlar malû munuz olmalı.)
İstanbul, (Ekrem B eyl’in sayesinde asayişsizlikten kurtularak, zorbalardan, kabadayılardan, haraççılardan, serseri lerden temizlenmişti. (Turşucu Cemal)'- in bir meseleden kızarak Şehzade Kara- kolu'nu boşaltıp kapısına büyük bir asma kilit astığı meşhurdur. O da, Ankara'ya sürülmüştü.
Efendimizi, bu nâçiz yazılarla, rahat sız ettiğimden özür dilerim, saygılarım la.
M U AM M ER K A R A C A TİYATRO SUND AN
ŞEREF ŞENPINAR
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi