• Sonuç bulunamadı

Üzüm yetiştiriciliğinde organik ve konvansiyonel üretimin karşılaştırmalı ekonomik analizi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Üzüm yetiştiriciliğinde organik ve konvansiyonel üretimin karşılaştırmalı ekonomik analizi"

Copied!
88
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

T.C.

DİCLE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

ÜZÜM YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK VE KONVANSİYONEL

ÜRETİMİN KARŞILAŞTIRMALI EKONOMİK ANALİZİ

Özlem AKSOY KAYMAZ

YÜKSEK LİSANS TEZİ

BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

DİYARBAKIR Haziran 2019

(2)
(3)

TEŞEKKÜR

Lisans ve Yüksek Lisans eğitimim boyunca engin bilgilerini ve her türlü yardımlarını benden esirgemeyen çok değerli danışman hocam Prof. Dr. Gültekin ÖZDEMİR’e en içten saygı ve teşekkürlerimi sunarım. Tez çalışmamın anket ve veri

analizi aşamalarında büyük destek ve yardımlarını gördüğüm sayın

Dr. Öğr. Üyesi Abdurrahman KARA’ya sonsuz teşekkür ederim.

Yüksek lisans eğitimim boyunca bana maddi ve manevi yönden destekleyen çok değerli eşim Şükrü KAYMAZ’a, ablam Dr. Öğr. Üyesi Rojat AKSOY IŞIK’a, tüm aileme ve özellikle de annem Suriye AKSOY’a sonsuz teşekkürlerimi sunarım.

Özlem AKSOY KAYMAZ Haziran - 2019 - Diyarbakır

(4)

II İÇİNDEKİLER Sayfa TEŞEKKÜR ... I İÇİNDEKİLER... II ÖZET... IV ABSTRACT... V ÇİZELGE LİSTESİ ... VI ŞEKİL LİSTESİ... VIII

1. GİRİŞ ... 1

2 KAYNAK ÖZETLERİ ... 7

3. MATERYAL VE METOT ... 29

3.1. Materyal ... 29

3.2. Yöntem ... 29

3.2.1. Örnek Büyüklüğünün Tespiti ... 29

3.2.2. Verilerin Derlenmesi Safhasında Uygulanan Yöntem ... 30

3.2.3. Verilerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntem ... 30

4. BULGULAR VE TARTIŞMA ... 35

4.1. İşletmelerin Demografik ve Sosyoekonomik Yapısı ... 35

4.1.1. Nüfus ... 35

4.1.2. İşgücü ... 35

4.1.3. Eğitim ... 36

4.1.4. Yetiştiricinin Sahip Olduğu Belgeler ... 37

4.1.5. Yetiştiricinin Asıl Mesleği ... 38

4.1.6. Üreticilerin Örgütlenme Durumu ... 38

4.1.7. Bağcılık Faaliyetlerinde Teknik Bilgi Kaynakları ... 39

(5)

4.1.9. Çiftçinin Tarım Kuruluşuna Uğrama Sıklığı ... 41

4.1.10. İşletme Varlıkları ... 42

4.1.10.1. Evler ... 42

4.1.10.2. Pekmezlik ... 42

4.1.10.3. İşletmelerde Alet ve Makine Varlığı ... 42

4.1.10.4. Mülkiyet Durumu ... 43

4.1.10.5. Arazi Varlığı ... 44

4.1.10.6. Arazi Yapısı ... 44

4.1.10.7. Bağ Tesisi Özellikleri ... 45

4.2. Bağcılık Faaliyetinde Yetiştiricilik Uygulamaları ... 45

4.2.1 Toprak İşleme ... 50

4.2.2. Gübreleme ... 50

4.2.3. Hastalık ve Zararlılar ile Mücadele ... 50

4.3. Üzüm İşletmelerinde Verim... 52

4.4. Bağcılıkla ilgili Önemli Yetiştiricilik Problemleri ... 53

4.5. Bağcılık Faaliyetinin Ekonomik Analizi ... 54

4.5.1. Bağcılık Faaliyeti Değişken Giderleri ... 55

4.5.2. Üzümün İşlenmesiyle İlgili Değişken Giderler ... 55

4.5.3. Gayri Safi Üretim Değeri (GSÜD) ... 56

4.5.4. Bağcılık Faaliyeti Brüt Kârı ... 56

5. SONUÇ VE ÖNERİLER ... 59

6. KAYNAKLAR ……… 63

EKLER ... 69

(6)

IV ÖZET

ÜZÜM YETİŞTİRİCİLİĞİNDE ORGANİK VE KONVANSİYONEL ÜRETİMİN KARŞILAŞTIRMALI EKONOMİK ANALİZİ

YÜKSEK LİSANS TEZİ Özlem AKSOY KAYMAZ

DİCLE ÜNİVERSİTESİ FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ BAHÇE BİTKİLERİ ANABİLİM DALI

2019

Bu araştırma, Diyarbakır ilinin Dicle ilçesinde üzüm yetiştiriciliğinde konvansiyonel ve organik üretimin ekonomik yönden karşılaştırılması amacıyla bağcılık faaliyeti yapan 160 işletmede yürütülmüştür. Veriler üreticilerle yüz yüze yapılan görüşmelerde anketlerle derlenmiştir. Çalışmada üreticilerin yaş, eğitim ve örgütlenme durumları, bağ tesisi ve özellikleri ile diğer işletme varlıkları, yetiştiricilik faaliyetleri, dekara üzüm verimi ele alınmıştır. Çalışmada bağcılık faaliyeti brüt kârı üzüm yetiştiriciliği ve elde edilen üzümün pekmez ve pestil gibi ürünlere işlenmesi faaliyetleri için ayı ayrı incelenmiştir. Elde edilen sonuçlara göre incelenen işletmelerde ortalama aile nüfusu; konvansiyonel ve organik üretim yapan işletmelerde sırasıyla 7 ve 6 olarak bulunmuş; işgücü potansiyeli de yine her iki grup için sırasıyla 4,5 ve 4,4 EİB olarak hesaplanmıştır. İşletme başına bağ tesisi konvansiyonel üretim yapan işletmelerde 7,3 dekar ve organik üretim yapan işletmelerde ise 14,0 dekar olarak belirlenmiştir. Dekara verim konvansiyonel üretim yapan işletmelerde 85,5 kg, organik üretim yapan işletmelerde ise 209,7 kg olarak hesaplanmıştır. Her iki yetiştirici grubu için de öncelikli yetiştiricilik problemleri içerisinde hastalıklar ve düşük verim öne çıkmaktadır. Bağ hastalıkları içerisinde ilk sırada külleme gelmekte ve bunu mildiyö ve ölü kol izlemektedir. Salkım güvesi en önemli zararlı olarak tespit edilmiş olsa da çalışmada yetiştiricilerin önemli bir kısmının bağ zararlıları ile ilgili yeterli düzeyde bilgi sahibi olmadıkları kanaatine varılmıştır. Yaş üzümün pekmez ve pestil gibi ürünlere işlendiği ürün işleme faaliyeti konvansiyonel üretim yapan işletmelerde daha fazla gerçekleştirilmektedir. Bağ tesisinin bir dekarına ve aile işgücü varlığının bir birimi başına düşen brüt kâr miktarları konvansiyonel ve organik üretim yapan işletmeler için sırasıyla 259,0 ve 381,2 ₺ olarak hesaplanmış olup, organik üretim yapan işletmelerin daha başarılı oldukları sonucuna varılmıştır.

Anahtar Kelimeler: Bağcılık, Üzüm, Organik Üretim, Konvansiyonel Üretim, Ekonomik Analiz, Brüt kâr

(7)

ABSTRACT

COMPARATIVE ECONOMIC ANALYSIS OF ORGANIC AND CONVENTIONAL PRODUCTION IN GRAPE GROWING

MASTER THESIS Özlem AKSOY KAYMAZ

DICLE UNIVERSITY

DEPARTMENT OF HORTICULTURE

INSTITUTE OF NATURAL AND APPLIED SCIENCES

2019

In this study, the conventional and organic grape production in Dicle district of Diyarbakır province was compared regarding economic analysis results. This study was carried out in 160 vineyards in Dicle. The data were obtained by face to face farmer interiors. In the study, age and educational status of producers, size of vineyards, organization status, business assets, tools and machines, vineyard facilities and properties, grape varieties, plant protection practices, viticulture activity expenses, perennial grape yield and grape cultivation were examined. The total cost of grape cultivation activities in conventional agriculture is 981,8 TL while grape cultivation activity in organic grape cultivation was found to be 1.670,6 TL in total. In conventional agriculture, the total cost of processing grapes is 1.274,9 TL and in organic agriculture it is 954,7 TL. The variable expenses in grape growing were determined as 2.256,7 TL in conventional grape production and it is 2.305,4 TL in organic grape production. The gross production value of conventional grape production enterprises was calculated as 431,6 TL per decare, whereas the gross production value of organic grapes production was 502,2 TL per decare. Gross profit per decare is calculated as 121,4 TL in conventional grape production and 335,1 TL in organic grape production. According to the results, it is determined that organic grape cultivation is more advantageous than conventional grape cultivation.

Key Words: Viticulture, Grape, Organic Production, Conventional Production, Economıc Analysis

(8)

VI

ÇİZELGE LİSTESİ

Çizelge No Sayfa

Çizelge 3.1. Örneklemede kullanılmak üzere hesaplanan parametreler 30

Çizelge 3.2. İşletmelerdeki işgücünün EİB'ne çevrilmesinde kullanılan katsayılar 32 Çizelge 4.1. İşletmelerdeki nüfusun cinsiyete ve yaş grupalrına göre dağılımı 35

Çizelge 4.2. İşletme gruplarına göre işletme başına işgücü potansiyeli (EİB) 36 Çizelge 4.3. İncelenen işletmelerde EİB ve EİG cinsinden mevcut ve bağcılıkta

değerlendirilen ve artan işgücü miktarları

36

Çizelge 4.4. Çiftçilerin eğitim düzeyi 37

Çizelge 4.5. Yetiştiricinin sahip olduğu belgeler 38

Çizelge 4.6. Çiftçilerin örgütlenme durumu 39

Çizelge 4.7. Çiftçilerin bilgi kaynakları 40

Çizelge 4.8. Çiftçilerin bilgisayar kullanma durumu 41

Çizelge 4.9.

İşletmelerin internet kullanma durumu 41

Çizelge 4.10. İşletmelerde çiftçi ailesinin barındığı evlerin inşa malzemesine göre

dağılımı 43

Çizelge 4.11. İşletmelerde pekmezlik inşa malzemesine göre dağılımı 43

Çizelge 4.12. İşletmelerde alet ve makinalaşma durumu 44

Çizelge 4.13. Mülkiyet durumu 44

Çizelge 4.14. Üretim tipine göre işletme başına ortalama bağ alanı ve üretim bilgileri 45

Çizelge 4.15. Konvansiyonel ve organik üzüm yetiştiricilerin bağ parsel sayıları 46

Çizelge 4.16. Bağ parsellerinin sulama durumu 47

Çizelge 4.17. Bağ parsellerinin toprak yapısı 47

Çizelge 4.18. Bağ parsellerinin topoğrafyası 48

Çizelge 4.19. Bağ parsellerinin yön özellikleri 48

(9)

Çizelge 4.21. Bağ tesislerinde kullanılan çeşitler 49

Çizelge 4.22. Çiftçilerin bağdaki çelikleri temin etme durumları 50

Çizelge 4.23. Toprak işleme şekli 51

Çizelge 4.24. Toprak analizi 51

Çizelge 4.25. Toprağa atılan gübre çeşitleri 52

Çizelge 4.26. Bağ hastalıkları 52

Çizelge 4.27. Bağ zararlıları 53

Çizelge 4.28. Kullanılan zirai mücadele ilaçları 54

Çizelge 4.29. Önemli Yetiştiricilik Problemleri 55

Çizelge 4.30. Bağcılık faaliyeti değişken giderleri 57

Çizelge 4.31. Bağcılık faaliyeti gayrisafi üretim değeri 56

(10)

VIII ŞEKİL LİSTESİ

Şekil No Sayfa

No Şekil 4.1. Yetiştiricinin asıl mesleğinin gruplara göre dağılımı 38

(11)

1. GİRİŞ

Bağcılık, dünyada üzerinde iki yarımkürede de belirgin olarak 34o-49o kuzey ve güney enlemleri arasında yapılmakta olan önemli tarımsal faaliyetlerden biridir. Sıcaklığa duyarlı olduğundan dolayı bu enlemlerin dışında yapılması zordur. Üzüm, sofralık olarak tüketilmesinin yanı sıra kuru üzüm, şarap, üzüm suyu, sirke, pekmez ve reçele de işlenerek değerlendirilebilen bir meyvedir (Aydın ve Çelik, 2011).

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü (FAO) verilerine göre dünyada yaklaşık 7.124.510 hektar alanda bağcılık yapılmakta olup 74.499.858 ton yaş üzüm elde edilmektedir. Dünya üzüm üretiminde söz sahibi olan 3 ülke Çin, Amerika ve İtalya’dır. Türkiye, 4.175.356 ton üzüm üretimiyle dünyada 6. sırada, bağ alanlarında ise 467.093 hektar ile 5. sırada yer almaktadır (FAO, 2017).

Ülkemiz coğrafi konumundan dolayı ve doğal şartları bakımından bağcılık açısından elverişli olanaklara sahiptir. Yaklaşık 7500 yıl önce Anadolu’da kültüre alınan asmanın, bu bölgede ekonomik ve toplumsal yaşama önemli katkılar sağladığı bildirilmektedir (Aktaş ve Tan, 2007).

Türkiye’de ortalama üzüm verimi 996 kg/da civarındadır. Türkiye bağ alanlarının %56’sı Sofralık, %29’u Kuru üzüm ve %15’i ise Şaraplık üzüm alanlarından oluşmakta; elde edilen üretiminin de %52’si Sofralık, %37’si Kurutmalık ve %11’i ise Şaraplık ve Şıralık üzüm olarak gerçekleşmektedir (TÜİK, 2017).

Bulunduğumuz yüzyılda dünyamızda büyük bir hızla artan çevre kirliliği sebebiyle tükenebilir doğal kaynaklarımızdan toprak, su, hava sistemlerindeki dengenin gelecek nesilleri de etkileyecek düzeyde bozulması endişe vericidir. İşte tam da bu noktada organik tarım sağlıklı yaşam ve çevre bilinciyle, doğayla dost bir tarım şekli olarak dikkat çekmekte ve hızlı bir şekilde yaygınlaşmaktadır (Ceylan, 2017).

Organik tarımsal üretim aşamaları, izlenebilir, kayıtlı, kendine özgü uluslararası kuralları olan bir süreçtir. Organik ürünler bütün aşamalarda sertifikasyon kuruluşları ve müfettişleri tarafından kontrol edilip organik ürün sertifikalandırılmaktadır (Demiryürek, 2000; Demiryürek ve ark., 2008).

Organik tarım, dil farklılıkları nedeniyle farklı ülkelerde farklı isimlerle anılmakla birlikte Avrupa Birliği organik tarım yönetmeliği (2092/91 sayılı Konsey

(12)

2

Tüzüğü)’nde de açıkça belirtildiği gibi bunlar birbirleriyle eş anlamlıdır (Demiryürek, 2016).

Uluslararası Organik Tarım Hareketleri Federasyonu (IFOAM) ve FIBL Araştırma Enstitüsü tarafından hazırlanan, Şubat 2017 raporuna göre dünyada 2,4 milyon üretici, 50,9 milyon hektar alanda organik tarım yapmaktadır. Organik tarım yapan üretici sayısı sadece 2014 - 2015 yılları arasında %7’lik bir artış göstermiştir. Organik tarım alanları ise son 15 yıl içinde %356 genişleme göstermiştir. Yine küresel organik gıda ve içecek pazarı 2000 yılında 18 milyar dolar iken 15 yılda %240 artışla 81,6 milyar dolara yükselmiştir. Bu rakamlar, tüm dünyada tüketici bilinci ve beklentilerindeki değişim ile birlikte organik tarım ürünleri üretimi ve satışının da hızla artığını göstermektedir.

Dünyada organik tarım üretimi yapılan alanlar, toplam tarım alanlarının yaklaşık %1’ini oluşturmaktadır. En fazla organik tarım arazisine sahip ülkelerin başında ise 22,7 milyon hektar ile Avustralya gelmektedir (toplam organik alanların %45’i). Onu 3,1 milyon hektar ile Arjantin ve 2 milyon hektar ile ABD, 2 milyon hektar İspanya ve 1,6 milyon hektar ile Çin izlemektedir.

Dünyada organik olarak üretilen ürünlerin genel olarak ülkelerin geleneksel ürünleri olduğunu görülmektedir. Türkiye’ de kurutulmuş ve sert kabuklu meyveler bu şekilde üretilen ürünlerdir.

Organik tarım üreticilerinin %84’ünden fazlası Asya, Afrika ve Güney Amerika kıtalarında bulunmaktadır. Rapora göre organik ürünler açısından ülkeler arasında en büyük pazarı 35,8 milyar euro ile ABD oluşturmaktadır. Ancak, yapılan araştırmalara göre, ABD en büyük pazar olmasına karşın, bu ülkede organik ürün tüketim eğilimi düşüktür. Oysaki pazar payı 5 milyar Euro olan Fransa’da tüketicilerin %89’u organik ürün satın almaktadır. Dünya ve Avrupa’da yaygınlaşan organik ürün tüketimindeki artış, Türkiye için değerlendirilmesi gerekn iyi bir pazar fırsatı sunmaktadır (Anonim, 2015).

Türkiye’de organik tarım çalışmaları 1984-1985 yıllarında başlamıştır. Geleneksel bir ihraç ürünü olması nedeni ile organik üzüm ilk organik ürünlerden birisi olmuş ve sonrasında da alan ve üretim miktarı olarak hızlı bir artış göstermiştir (Bilen ve ark., 2012). 2004 yılında dünyada 29,8 milyon hektar, Türkiye’de 108,6 bin hektar

(13)

organik tarım alanı bulunurken (Anonim ,2015), 2014 yılında bu rakam dünyada 43,09 milyon hektar, Türkiye’de ise 461,39 bin ha alana ulaşmıştır (Willer and Klicher, 2016). Gıda, Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı'nın 2016 yılı verilerine göre Türkiye’de 67 bin 878 üretici, toplam 523 bin 777 hektar alanda 238 çeşit ürün ile organik tarım yapmaktadır. Bu alanın 29 bin 199 hektarlık bölümünü doğadan toplama alanı oluşturmaktadır. Türkiye yaklaşık 70 bin üretici ile en fazla organik tarım üreticisi sıralamasında 8. Sırada gelmektedir. Türkiye’de organik tarım yapılan bölgeler incelendiğinde Doğu Anadolu %57 pay ile ilk sırada yer almakta ve bu bölgeyi %23.7 ile Ege ve %6,4 ile Güneydoğu Anadolu bölgesi izlemektedir. Çiftçi sayısı açısından bakıldığında ise %32.2 ile Ege ilk sırada gelmekte olup, bu bölgeyi %30.3 ile Doğu Anadolu ve %25.1 ile Karadeniz bölgeleri izlemektedir (Anonim, 2017).

2005 - 2016 yılları arasında organik tarımda toplam ekili alan %156, organik ürün miktarı %486 ve üretim yapan çiftçi sayısı %371 artmıştır. Ancak, son iki yılda, organik tarım yapan üretici sayısında giderek azalma olduğu ve 2014 yılında 71 bin 472 olan sayının %5.1 düştüğü görülmektedir. Aynı şekilde organik tarım alanlarında da azalma olduğu ve 2014’de üretim alanlarının 842 bin 216 hektar olduğu bu değerlerin giderek azaldığı (yaklaşık %40) dikkat çekmektedir. Yine de verilere göre 2015 yılı ile karşılaştırıldığında 2016 da organik üretimde %35 düzeyinde bir artış da göze çarpmaktadır (Anonim, 2017).

Türkiye’de daha çok ihracat amaçlı organik üretim yapılmakta, iç pazarın durumuna ilişkin sınırlı sayıda çalışma bulunmaktadır. Türkiye’den organik ürün ihracaatı yapılan ülke sayısı 26 civarındadır. Dış pazarlar içinde en önemli ülkeler, %70’lik paya sahip olan AB ülkeleri ile %19’luk paya sahip olan ABD’dir. Ülkemizde üretilen organik ürünler büyük şehirlerde bazı süper marketlerde, bağımsız organik tarım satış yerlerinde, ekolojik halk pazarlarında satılmaktadır (Anonim, 2017).

Dünyada organik gıda pazarı giderek büyümekte ve buna paralel olarak Türkiye, organik ürün ihracat hacmi de giderek artmaktadır. Türkiye’de üretilen organik ürünlerin büyük bir bölümü ihraç edilmekle birlikte organik ürün iç pazarı da giderek büyümektedir. Bununla birlikte, yüksek ihraç potansiyeli ve organik üretim için gerekli uygun şartlara sahip olmasına rağmen Türkiye’nin dünya organik gıda pazarındaki payı oldukça düşüktür (Turhan, 2005).

(14)

4

Türkiye sahip olduğu ekolojik koşullar ve çeşit zenginliği nedeniyle üzüm yetiştiriciliğinde de önemli bir potansiyele sahiptir. Organik üzüm yetiştiriciliği Türkiye’de yıllar içerisinde önemli bir artış göstermekle birlikte günümüz de 117993 ton organik üzüm üretimi gerçekleşmektedir. Bu üretimin büyük bölümünün Ege bölgesinden karşılandığı görülmektedir. Ancak son yıllarda GAP bölgesi illerinde de organik üzüm üretimine yönelik faaliyetler artmış durumdadır (Özdemir ve ark., 2016a ve 2016b). GAP illerinde şu anda 8690 ton organik üzüm üretimi yapılmaktadır. GAP illerinde organik üzüm üretimine ait istatistikler incelendiğinde en fazla üretimin Diyarbakır (5051 ton) ilinde olduğu görülmekle beraber Diyarbakır’ı Adıyaman (2566 ton), Kilis (705 ton), Gaziantep (350 ton), Şanlıurfa (15 ton) ve Mardin (3 ton) illeri izlemektedir.

Diyarbakır ili üzüm üretimi incelendiğinde toplam 19 799 ha alanda, 118 108 ton üzüm üretiminin gerçekleştiği görülmektedir. Bağ alanlarında dekara ortalama üzüm verimi 580 kg civarındadır. İlin bağ alanı varlığı incelendiğinde toplam bağ alanının %78’inin Sofralık, %13’ünün Kurutmalık ve %9’unun ise Şaraplık bağ alanları olduğu görülmektedir. Bu alanlarda üretilen üzümün ise %74’ünü Sofralık, %15’ini Kurutmalık ve %11’ini Şaraplık üzüm çeşitleri oluşturmaktadır (TÜİK, 2016).

Diyarbakır ili üzüm yetiştiriciliği bakımından son derece uygun toprak ve iklim koşullarına sahiptir. Sıcak kara iklimine sahip ilde yazlar sıcak ve kurak, kışlar ise yağışlı geçmektedir. Diyarbakır’a ait iklim verilerine bakıldığında asmanın büyüme ve gelişmesine önemli derecede etkili olan minimum, maksimum ve ortalama sıcaklık derecesi ile etkili sıcaklık toplamı, güneşlenme, yağış ve rüzgâr değerlerinin Diyarbakır’da asmaların büyüme ve gelişmesi için engel oluşturmadıkları belirlenmiştir (Özdemir, 1998).

Diyarbakır ilinin özellikle Ergani, Lice, Çermik, Dicle, Eğil ve Çüngüş ilçeleri bağcılık açısından çok önemli bir potansiyele sahiptir. İlde yetiştirilen üzüm çeşitlerinin büyük bir kısmı sofralık ve şaraplık olarak değerlendirildiği gibi bir kısmı da şıra, sucuk, pekmez, pestil, bastık, köfter gibi yöresel ürünlere işlenerek değerlendirilmektedir.

Bu araştırma, Diyarbakır ilinin Dicle ilçesinde konvansiyonel üzüm yetiştiriciliği yapan (80) ve organik üzüm yetiştiriciliği (80) yapan toplam 160 tarım işletmesinden anket yöntemi ile elde edilen veriler kullanılarak organik ve konvansiyonel üretim

(15)

yapan işletmelerde bağcılık faaliyetiekonomik analiz sonuçlarının karşılaştırılması amacıyla yürütülmüştür.

(16)
(17)

2. KAYNAK ÖZETLERİ

Karadaş (2007) tarafından Erzurum’da yürütülen bir çalışmada organik tarım faaliyetinde bulunan ve bulunmayan işletmeler, üretim faktörlerinin verimliliği, ekonomik ve mali kriterler ile üretici-pazar ilişkisi bakımından karşılaştırılmıştır. Adı geçen çalışmada organik tarım faaliyetinde bulunan işletmelerin sermaye miktarı, ürün ve işgücü verimliliği ile gayri safi hasıla, tarımsal gelir ve brüt kar bakımından geleneksel tarım faaliyetinde bulunan işletmelerden önde oldukları ortaya konmuştur.

Taşkın (2014) tarafından yürütülen çalışmada Isparta ilinde bağcılıkta telli terbiye ve goble terbiye sistemleri ekonomik yönden karşılaştırılmıştır. Adı geçen çalışmada telli terbiye sisteminde dekara üzüm verimi 1928.5 kg iken, goble terbiye sisteminde dekara üzüm verimi 940.50 kg olarak tespit edilmiştir.

Yılmaz (2018) tarafından Trakya’da bağcılık yapan tarım işletmelerinin ekonomik analizini yapmak ve işletme gelirlerini maksimize edebilecek optimum üretim planlarını belirlemek amacıylayapmaktır. 108 tarım işletmesinden anketlerle toplanan veriler değerlendirilmiştir. İşletme gelirlerini maksimize edebilecek 3 ayrı optimum işletme planı oluşturulmuştur. Ortalama arazi büyüklüğü 44,18 da olan tarım işletmeleri için 5, 10 ve 20 yıllık dönemler için oluşturulan optimum planlarda net bugünkü değerler sırasıyla 12.884,92 TL, 65.582,73 TL ve 122.567,56 TL olarak hesaplanmıştır.

Çakır ve ark. (2017a), yaptıkları çalışmada Diyarbakır ili Dicle ilçesi bağcılığının mevcut durumu, başlıca sorunları ve çözüm önerilerini incelemişlerdir. Çalışmada bağcılıkla uğraşan çiftçilerin uzun yıllardır üzüm yetiştiriciliği yaptıkları ve yaş ortalamalarının oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bağ alanlarının büyüklük durumları incelendiğinde %72‟sinin 30 da altında olduğu belirlenmiştir. İlçede bağcılık, üreticilerin kendi tüketimlerini karşılamak yapılmaktadır. Yörede yetiştirilen üzüm çeşitlerinin büyük bir çoğunluğunu yerel üzüm çeşitleri oluşturur. Üzüm üretimi yapan üreticilerin %69‟u iyi para kazanamadıklarını ifade etmişlerdir. Üreticilerin üzüm üretim tekniğini çok iyi bildikleri (%59), alet ve ekipmanlarının üzüm yetiştiriciliği için yeterli olduğunu belirtmişlerdir.

Çakır ve ark. (2017b), Nusaybin (Mardin)’de 100 adet bağ işletmesinde yaptıkları anket çalışmasında bağcılığın, başlıca sorunları ve çözüm önerilerini incelemişlerdir. Çalışma ile bağcılık işletme sahiplerinin yaş ve eğitim durumları, işletme büyüklüğü ve

(18)

8

örgütlenme durumlarının saptanması amaçlanmıştır. Elde edilen verilerin sonuçlarına göre; bağcılıkla uğraşan üreticilerin eğitim düzeyi, üreticilerin %69’u ilkokul mezunudur. Üreticilerin yaş ortalaması ise 54,2 ile oldukça yüksek olduğu tespit edilmiştir. Bağ alanlarının büyüklükleri ise %37’sinin 20 da’ın altında olduğu ve tamamının kendi mülkiyetleri olduğu belirlenmiştir.

Elmalı (2008) tarafından Tokat ilinin Merkez ilçesinde üzüm yetiştiriciliği yapan işletmelerin üretim ve pazarlama sorunları üzerine yürüttükleri araştırmada; parsel genişliği, terbiye sistemi, üzüm ve yaprak üretim miktarı, üzüm verimi, toprak verimi, fidan temin edilen kaynaklar, kredi kullanım durumu, üzüm satışında kullanılan ambalaj türleri, üzüm satışında pazar araştırması yapılma durumu, pazarlandığı yerler ve pazarlama şekli bakımından gruplar arasındaki farklılık önemli bulunmuştur. Ayrıca, incelenen işletmelerde dekara üzüm veriminin 381,66 kg, üretim maliyetinin 78,77 YTL, brüt üretim değerinin 232,81 YTL, brüt kârın 174,40 YTL ve net kârın 154,04 YTL olduğu görülmektedir. Bir kg üzümün maliyeti 0,21 YTL iken satış fiyatı 0,61 YTL olarak gerçekleşmiştir. Üzüm üretiminde yapılan 1 YTL'lik harcamaya karşılık olarak 2,96 YTL kâr elde edilmiştir. Çalışmada üzüm üretiminin kârlı bir üretim faaliyeti olduğu ancak üretici-tüketici arasında yer alan aracıların üreticilere göre daha yüksek gelir sağladıkları sonucuna varılmış olup, aracı marjı %77,05 olarak bulunmuştur. Bu durumun üretici lehine değişmesi bakımından, üretici-tüketici arasında oluşan pazarlama zincirinin oldukça kısa olması ve üreticiler arasında etkin bir örgütlenme sağlanması gerektiği bildirilmiştir.

Coşkuntuna (1997), Tekirdağ ilinde bağcılık faaliyetleri üzerine bir araştırma yürütmüştür. Tekirdağ ilinde bağcılık faaliyeti çok eski yıllardan bu yana yapılagelmekte olan ve tarım kesiminde yaşayanların önemli bir gelir kaynağını oluşturmaktadır. Tekirdağ ilinde üretilen üzüm alanı 6954 ha, üretim 56189 ton ve verim 8080 kg/ha'dır. Bağcılığın entansif olarak yapıldığı Tekirdağ'da verim Türkiye ortalamasının üzerinde olan birkaç ilden biridir. Tekirdağ ili 56189 ton üretimi ile Marmara Bölgesi'nin toplam üzüm üretiminin %19.95' ini oluşturmaktadır. Fakat son yıllarda ilde bağcılık alanlarında önemli oranlarda azalma meydana geldiği saptanmıştır. Bu azalmanın sebepleri çok çeşitli olmakla birlikte en önemlileri, son yıllardaki olumsuz iklim koşulları, hastalıklar, elde edilen gelirdeki azalma gösterilmektedir. Tekirdağ il ve ilçelerinde yetiştirilen üzümler Tekel şarap fabrikası ve özel sektör

(19)

tarafından alınarak çeşitli ürünlere işlenmek suretiyle değerlendirme yoluna gidilmektedir. AET'ye girildiği zaman rekabet edebilmek için, öncelikle gerekli alt yapının oluşturularak ilgili çalışmaların yapılması ve rekabet ortamının oluşturulduğu zaman topluluğa girilmesinin yerinde olacağı görüşü yaygın olarak gözlenmiştir.

Özdemir ve ark. (2017a), bu çalışma ile Öküzgözü (Vitis vinifera L. cv.) üzüm çeşidine ait tanelerin bazı fiziksel, mekaniksel ve olgunluk zamanı özelliklerini belirlemeyi amaçlamışlardır. Araştırmada kullanılan üzüm örnekleri Diyarbakır ili Dicle ilçesinde organik üzüm yetiştiriciliği yapılan ticari bir bağcılık işletmesinden sağlanmıştır. Çalışma sırasında üzüm örnekleri 2016 yılında ben düşme (30 Ağustos), ben düşmeden 15 gün sonra (15 Eylül) ve hasat zamanı (30 Eylül) olmak üzere üç farklı zamanda alınmıştır. Araştırma kapsamında alınan üzüm örneklerinde maksimum güç, sertlik, kuvvet, suda çözünebilir kuru madde, pH, toplam asitlik değerleri incelenmiştir. Araştırma sonucunda üzümlerde olgunluk ilerledikçe incelenen özelliklerde önemli artışlar meydana geldiği tespit edilmiştir.

Üzüm tanelerinde ortalama tane boyu 19.42 mm, tane eni 17.57 mm ve kalınlık 17.53 mm olarak saptanmıştır. Üzümlerin fenolojik gelişme zamanları ilerledikçe tane kopma gücü 3.56 N değerinden 2.69 N değerine düşümüş, tane ağırlığı ise 3.45 g değerinden 4.42 g değerine artmıştır. Araştırma sonucunda üzümlerde olgunluk zamanı ile mekanik ve fiziksel özellikler arasında çok önemli bir ilişkinin olduğu belirlenmiştir. Olgunluk ilerledikçe suda çözünebilir kuru madde miktarında (%17.50- %23.97) artış, pH (3.53-3.76) ve toplam asitlik değerlerinde (%0.462, 0.273 %) ise azalmanın meydana geldiği saptanmıştır.

Özdemir ve ark. (2008), çalışmalarında asmanın beslenmesi üzerine farklı organik gübre uygulamalarının etkilerini araştırmayı amaçlamışlardır. Çalışmada organik gübre uygulaması olarak asmaların budama artığı, çiftlik gübresi, yeşil gübre bitkileri (arpa ve fiğ) ve saman malçı ile bu uygulamaların kombinasyonları gerçekleştirilmiştir. Material olarak Çiloreş (Vitis vinifera L.) üzüm çeşidi material olarak kullanılmıştır. Asmaların tam çiçeklenme ve ben düşme dönemlerinde yaprak örneleri alınarak besin elementi miktarlarının uygulamalara göre nasıl değiştiği belirlenmiştir. Araştırma sonucunda organik gübre uygulamalarının tümünün asma yapraklarının hem makro hem de mikro elemen konsantrasyonları üzerine önemli artışlara neden olduğu tespit edilmiştir. Bu uygulamaların organik üzüm

(20)

10

yetiştiriciliğinde asmaların besin elementi ihtiyacının karşılanmasında rahatlıkla kullanılabileceği bildirilmiştir.

Pirinççioğlu ve ark. (2017), Öküzgözü üzümün insan sağlığı üzerine olan koruyucu etkisini araştırmışlardır. Üzüm dünyada en yaygın tüketilen meyve türlerinden birisidir. Üzüm, çekirdek (%70) ve kabuklarında (%30) bulunan yüksek polifenol içeriğinden dolayı çok farklı biyolojik fonksiyonları bulunan bir üründür. Bu çalışmanın amacı Öküzgözü üzüm çeşidine ait çekirdek ekstraktarının oksidatif DNA uyartımına neden olan hydroksil radikallerine karşı koruyucu etkisinin belirlenmesidir. Araştırma sonucunda üzüm çekirdeklerinin farklı oranlardaki ekstraktlarının ROS sayesinde DNA bozulmasını önemli ölçüde engellediği belirlenmiştir. Sonuç olarak, Öküzgözü üzüm çeşidine ait çekirdek ekstraktarının hidroksil radikale karşı DNA koruyucu etkisi ispat edilmiştir. Araştırıcılar, bu kaynağın ileride gıda ve ilaç sanayinde rahatlıkla kullanılabileceği bildirilmiştir.

Özdemir ve ark (2017b), üzüm çeşitleri antioksidant aktivitesi ve fenolik bileşik içeriklerinden dolayı insan sağlığı açısından çok faydalı olarak bildirilmektedir. Bu nedenle pekçek araştırıcı üzümün bu faydalı bileşiklerinin insan hastalıkları üzerine olan etkilerini araştırmaktadır. Bu çalışma ile Türkiye’de yetiştiriciliği yapılan Öküzgözü ve Boğazkere üzüm çeşitlerinin kabuk, meyve eti ve çekirdeklerindeki fenolik ve flavonoid içeriklerinin belirenmesi aöamlanmıştır. Araştırma sonucunda üzüm çeşitlerinin kabuki, meyve eti ve çekirdeklerinin toplam fenolik ve flavonoid içerikleri arasında önemli farklılıklar saptanmıştır. En yüksek fenolik madde miltarı Öküzgözü üzüm tanesinin meyve etinde 803 µg GAE/mg olarak tespit edilmiştir. Çeşitlerin toplm flavonoid madde miktarı 5.08 µg QUE/mg ile 111.55 µg QUE/mg arasında değişmiştir. Araştırma sonucunda elde edilen verilere göre Öküzgözü ve Boğazkere üzüm çeşitlerine ait tanelerin önemli bir fenolik ve flavonoid kaynağı olduğu belirlenmiştir.

Esgici ve ark. (2017), şire üzüm çeşidinin mühendislik özelliklerini incelemişlerdir. Türkiye sahip olduğu bağ alanı varlığı, üzüm çeşidi sayısı ve yetiştiricilik için uygun ekolojik koşulları sayesinde dünyanın üzüm üretimi ve kuru üzüm ihracatında önemli bir yere sahiptir. Türkiye üzümün gen merkezlerinden birisidir. Bu nedenledir ki 1600 farklı üzüm çeşidi varlığı belirlenmiştir. Üzüm çeşitleri genellikle elle hasat edilmektir ancak makinalı hasat çok sayıda avantaj sağladığı için ilerleyen yıllarda büyük bir önem kazanacaktır. Bu nedenle üzüm çeşitlerinin mekanik

(21)

ve fiziksel özelliklerinin belirlenmesi makina tasarımı açısından son derece faydalı bilgiler içermektedir. Bu durum göz önünde bulundurularak yürütülen bu çalışma ile Şire üzüm çeşidine ait tanelerin farklı fenolojik gelişme dönemlerindeki fiziksel ve mekanik değişimlerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Üzüm tanelerinde fiziksel değişimler kapsamında tane ağırlığı, eni, boyu, aritmetik ve geometric ortalaması ile SÇKM, pH, asitlik özellikleri incelenirken mekanik değişimler kapsmaında üzüm çeşidine ait bir yaşlı çubukların kesme dirençleri saptanmıştır. Aşartırma sonucunda tanelerin ben düşemeden hasada doğru ilerledikçe fiziksel özelliklerinde artış mekanik özelliklerinde ise azalmaların oduğu tespit edilmiştir.

Özdemir ve Sessiz (2018), bu çalışmalarında, Öküzgözü, Boğazkere ve Şire üzüm çeşitleri üzerinde çalışmışlardır. Çalışma ile ben düşme, ben düşmeden 15 gün sonra ve hasat zamanı olmak üzere üç farklı olgunluk döneminde üzüm tanelerinde meydana gelen fiziksel ve kimyasal değişimlerin belirlenmesi amaçlanmıştır. Bu amaçla üzüm tanelerinde; tane uzunluğu (mm), genişliği (mm), kalınlığı (mm), tane ağırlığı (g), tane hacmi (ml), aritmetrik ortalama (mm), geometrik ortalama (mm), yüzey alanı (mm2), küresellik (%), olgunluk indisi (%), asitlik (%), SÇKM (%), pH, toplam fenolik madde (µg GAE/mg) ve toplam flavonoid madde miktarı (µg QUE/mg) belirlenmiştir. Araştırma sonucunda Öküzgözü, Boğazkere ve Şire üzüm çeşitlerine ait tanelerin üzüm çeşitlerine ve üzümlerin olgunluk dönemlerine göre incelenen özellikler bakımından önemli farklılıklar gösterdiği saptanmıştır. Olgunluk ilerledikçe incelenen özelliklerde artışlar meydana gelmiştir.

Özdemir ve Çakır (2018), GAP bölgesi illerine ait bağ alanı ve organik üzüm miktarı ile ilgili güncel bilgileri paylaşmışlardır. Güneydoğu Anadolu Bölgesi bağ alanlarımızın yaklaşık %25’ini ve üzüm üretimimizin yaklaşık %15’ini karşılamaktadır. Bu bildiri ile GAP bölgesi illerinde organik üzüm yetiştiriciliğinin mevcut durumu, uygulamada yaşanan sorunlar ve geliştirilmesine yönelik önerilerin sunulması amaçlanmıştır. GAP Bölgesinde organik üzüm yetiştiriciliğinin en fazla Adıyaman, Diyarbakır, Mardin ve Kilis illerinde olduğu belirlenmiştir. GAP bölgesi bağlarının gerek yetiştirilen üzüm çeşitleri ve uygulanan yetiştirme teknikleri gerekse üzümden elde edilen pekmez, pestil gibi yöresel üzüm ürünlerinin üretimi ve pazarlanması bakımından önemli bir organik tarım potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır. Bağlarda

(22)

12

gerçekleştirilen toprak ve bitki besleme ile bitki koruma uygulamalarının genellikle organik tarım kapsamında izin verilen uygulamalar düzeyinde olduğu belirlenmiştir.

Sessiz ve ark. (2017), araştırma ile Boğazkere üzüm çeþidinin farklı fenolojik geliþme dönemindeki bazı fiziksel, mekaniksel ve olgunluk ile ilgili özelliklerinin belirlenmesi amaçlanmıştır. Çalışma Diyarbakır ili Dicle ilçesinde kurulu ticari bir bağcılık işletmesinde yürütülmüştür. Fiziksel ve mekaniksel özellikler Lloyd LRX plus isimli test cihazı kullanılarak gerçekleştirilmiştir. Araştırma sonucunda Boğazkere üzüm çeþidine ait tanelerin tane eni, boyu, kalınlığı sırasıyla 16,64 mm, 15,49 mm ve 15,42 mm olarak tespit edilmiştir. Fenolojik geliþme safhalarına göre çap, geometric çap, yüzey alanı değerlerinin önemli oranda değişmediği saptanmıştır. Asmaların fenolojik gelişme safhalarına göre olgunluk ve mekanik özellikler arasýnda öneli bir iliþkinin olduğu bildirilmiştir. En yüksek kesme enerjisi IN5 çapý, en düþük kesme enerjisi ise IN1 çapı kullaılarak elde edilmiştir.

Özdemir (2018b), GAP bölgesi illerinde üretilen organik ürünler üzerine bir çalışma yapmıştır.

GAP Bölgesi’nde organik tarımsal üretim beş ilimizde (Şanlıurfa, Gaziantep, Adıyaman, Mardin, Kilis ve Diyarbakır) yoğunlaşmaktadır. Bölgede organik tarım yapılan üretim alanlarının yaklaşık %48’i ve üretim miktarlarının %41’i Şanlıurfa ilinde gerçekleştirilmektedir. Siirt ve Şırnak illerinde organik üretim geçiş süreci aşamasındadır. Organik üretim yapan çiftçi sayısı en fazla Kilis ilinde (359 çiftçi) bulunmaktadır. Bölgede organik olarak değerlendirilen doğal toplama alanı bulunmamaktadır. Bölgede zeytin, antepfıstığı, badem, üzüm, incir, nar gibi meyveler ile her türlü sebze üretimi, buğday, mercimek, pamuk, yonca ve nohut üretimi organik olarak gerçekleştirilmektedir.

Özdemir (2018c), ülkelere göre organik tarımın mevcut durumu ve geleceği üzerine bir çalışma yürütmüştür. Yürüttüğü bu çalışmada organik tarım ile ilgili yaşanılan zamandaki durum ve geleceğe yönelik bilgi vermeyi hedeflemiştir. Organik Tarım İstatistikleri’ne göre 2016 senesinde dünyada 178 ülkede yaklaşık 57.8 milyon hektar organik tarım alanı bulunduğu ve 2.7 milyona yakın organik tarım ile uğraşan üretici var olduğu belirtilmiştir. En fazla organik tarım üreticisi ülkeler sırasıyla Hindistan, Uganda, Meksika, Etiyopya, Tanzanya, Peru, İtalya ve Türkiye’dir.

(23)

Sonuç olarak dünya’da tüketicilerin sağlıklı gıdaya olan taleplerinin artması ile organik üretim alanı ve üretim miktarında artışlar olmaya başlamıştır. Dünya ticaretinde organik işlenmiş gıdalar tarım ürünleri içerisinde önemli paylar almaktadır. Bu nedenle ülkemiz gibi organik tarım için ekolojik uygun ekolojik yapıya sahip olan ülkelerde organik yetiştiricilik ve yetiştirilen ürünlerin işlenmesi ile elde edilecek organik gıda ürünleri üretimine verilecek teşviklerin arttırılması önerilmektedir.

Özdemir (2018d), ülkemizde yaptığı çalışmada organik tarımın gelişimi ve mevcut durumu üzerine bilgi vermeyi amaçlamıştır. Tarımsal üretimde en yüksek verimi elde edebilmenin en kolay yolu yüksek miktarda kimyasal gübre, tarım ilacı ve hormon kullanmaktır. Kullanılan kimyasal girdiler yıllar ilerledikçe topraktaki yararlı canlılar başta olmak üzere, hayvan, çevre, su kaynakları ve insan sağlığına çok ciddi zararlar vermektedir. Bu zararlı etkiler görülmeye başladıkça organik tarıma olan ilgi daha da artmıştır. Günümüzde konvansiyonel üretimde kullanılan kimyasalların özellikle insan, hayvan ve çevreye olan olumsuz etkilerini belirten çok sayıda makale bulunmaktadır. Bu bilgiler dikkate alınarak çoğu Avrupa Ülkesinde organic tarıma ayrılan alanlarda çok önemli bir artış yaşanmıştır. Bu bildiri ile Türkiye’de organik tarımın mevcut durumu ve geliştirilmesine yönelik bilgilerin sunulması amaçlanmıştır.

Ülkemizde organik tarıma geçiş 1984-1985 yıllarında Avrupa Birliği’nde faaliyet gösteren yabancı bazı firmaların talepleri ile başlamıştır. Sonrasında organik tarım ile ilgili kanun ve yönetmelikler çıkarılmıştır. Ülkemiz’de şu anda 214 farklı organik ürün 75 067 çiftçi tarafından üretilmektedir. Ülkemizde 543 033 ha toplam üretim alanında 2 406 606 ton organik bitkisel üretim gerçekleştirilmektedir. Tüketicilerin sağlıklı gıdaya olan taleplerinin artması ile birlikte ülkemizde organic tarımın daha da gelişeceği beklenmektedir.

Kizgin ve ark. (2017), farklı organik gübrelerin asmaların klorofil miktarı üzerine etkilerinin belirlenmesi hedefiyle yaptıkları çalışmayı Dicle Üniversitesi Ziraat Fakültesi Bahçe Bitkileri Bölümünde yürütmüştür. Çalışmada Materyal olarak Öküzgözü ve Boğazkere üzüm çeşitleri kullanılmıştır. Organik gübre olarak Bactolife Super Organo Power, Bactolife Quality Organo, Bactolife High Organo 0, Bactolife High Organo 5-5-5, Humanica, Life Bac NP ve Bactoguard gübreleri denenmiştir. Gübrelerin etkilerini belirlemek amacıyla asmaların yaz sürgününde bulunan 5. ve 6. boğumlardaki ana yaprakların sol, sağ ve orta loblarında klorofil miktarları SPAD cihazı kullanılarak

(24)

14

ölçülmüştür. Ölçümler 22.05.2015 ve 11.07.2015 tarihleri arasında her hafta düzenli olarak gerçekleştirilmiştir.

Araştırma sonucunda Öküzgözü üzüm çeşidinde en yüksek klorofil miktarı yaprağın sol lobunda 10.07.2015 tarihinde Life Bac NP (36.98 SPAD) gübre uygulamasından, yaprağın orta lobundan 03.07.2015 tarihinde Humanica (37.58 SPAD) gübre uygulamasından ve yaprağın sağ lobunda ise 03.07.2015 tarihinde Humanica (37.9 SPAD) gübre uygulamasından elde edilmiştir. Boğazkere üzüm çeşidinde ise en yüksek klorofil miktarı yaprağın sol lobunda, orta lobunda ve sağ lobunda da 10.07.2015 tarihinde Bacrolife High Organo 5-5-0 (35.7-35.8-35.9 SPAD) gübre uygulamasından elde edilmiştir. Öküzgözü ve Boğazkere üzüm çeşitlerinde sürgün büyümesine bağlı olarak asmaların yapraklarında klororfil miktarlarında önemli farklılıklar tespit edilmiştir. Bu farklılıkların meydana geldiği tarihler dikkate alınarak kültürel uygulamaların buna uygun olacak şekilde gerçekleştirilmesi verim ve kalite üzerinde önemli artışlara neden olabilecektir.

Özdemir ve ark. (2016a), Diyarbakır ilinde organik üzüm yetiştiriciliğinde karşılaşılan sorunlar ve çözüm önerileri üzerine bir çalışma yürütmüştür. Üretimde miktar yükselmesinin değil üzüm kalitesinin artmasını hedefleyen organik yetiştiricilik, geleceğin ihtiyaçlarına yönelik görüşlere ve uzun dönem planlamalara dayanan, dikkat gerektiren bir üretim şeklidir.

Diyarbakır ili sahip olduğu ekolojik yapı ve uygulanan kültürel uygulamalarda kullanılan sentetik kimyasal girdinin azlığı nedeniyle önem- li bir organik üzüm yetiştirime potansiyeline sahiptir. Diyarbakır ilinde, tahıllardan sonra üzüm en önemli organik ürün durumundadır. İlde 1264 ton organik, 3787 ton geçiş sürecin- de olmak üzere toplam 5051 ton organik üzüm üretimi gerçekleştirilmektedir.

Karataş ve ark. (2016a), Diyarbakır ili yerel üzüm çeşit varlığı ve değerlendirme olanakları üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir. Diyarbakır ili, toplam üzüm üretimi açısından ülkemizin en önemli illeri arasında yeralmaktadır. Ancak üzüm verim ve kalitesi açısından geri planda kalmıştır. Bunun en önemli nedenlerinden biri bölgede standart üzüm çeşitlerin yetiştirilmemesinden kaynaklanmaktadır.

Bu çalışmada, Diyarbakır ilçelerinde bağ alanlarında yapılan incelemeler sonucunda 69 farklı özelliklerde yetiştiriciliği yapılan çoğu yöresel ve az sayıda standart çeşitler tespit edilmiştir. Yapılan çalışmalar sonucunda tespit edilen bu çeşitlerin

(25)

değerlendirme olanakları üzerinde durulmuştur.

Çok eski çağlardan günümüze ulaşmış yok olma tehlikesi olan değerli gen kaynaklarımızın oluşturduğu yöresel çeşitler, ülkemiz ve bölgemiz için asma genotip çeşitliliğine katkı sağlamaktadır. Bölgede yetiştiriciliği yapılan bu üzüm çeşitleri sofralık, kurutmalık ve şıralık olarak değerlendirilmektedir. Fakat katma değeri çok düşük olması nedeniyle potansiyelinin altında gelir sağlayan üzüm üretimi yerine, yapılacak çalışmalar sonucunda bölge çok sayıda çeşit yerine bölgede yetişen verimli ve kaliteli yerel ve standart çeşitler ile daha verimli bağcılık yapılması gerekmektedir. Bölgede yetiştiriciliği yapılan mevcut üzüm çeşitlerinin şaraba, üzüm suyuna, sirkeye vb dönüştürülerek pazarlanması bölgeye daha fazla gelir getirecek ve üzümlerin daha iyi değerlendirilmesine olanak sağlayacaktır.

Özdemir ve ark.(2016b), Diyarbakır ilinde organik tarım uygulamaları üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir. Ülkemizde 69 967 üretici 486 069 ha organik yetiştiricilik alanında 197 farklı üründe 1 829 291 ton organik üretim gerçekleştirmektedir. Bu üre- timin %1,3’ü Diyarbakır ilinden karşılanmaktadır. İlde şu anda sertifikasyon işlemi devam eden 22 farklı üründe 23 831 ton organik üretim yapılmaktadır. En fazla üretim Mısır, Buğday, Üzüm, Mercimek, Arpa ve Fiğ türlerinde gerçekleştirilmektedir. Diyarbakır ili Eğil, Dicle, Lice, Kocaköy ve Hazro ilçeleri üretimin yoğun olarak yapıldığı ilçelerdir. Mevcut potansiyel ve geçiş süreci dikkate alındığında önümüzdeki yıllarda üretim miktarının daha da artması beklenmektedir.

Diyarbakır ilinin sahip olduğu organik tarım potansiyelini değerlendirmek amacıyla GAP Bölge Kalkınma İdaresi desteği ile Karacadağ Kalkınma Ajansı GAP Organik Tarım Değer Zinciri Mali Destek Programı yapılmıştır. Bu program kapsamında 2015 yılında toplam 12, 2016 yılında ise toplam 7 proje başarılı bulunmuş ve desteklenmiştir. Bu projelerden 2015 yılında 4, 2016 yılında ise 5 adedi Diyarbakır ilinden desteklenen projelerdir.

Bu projeler sayesinde GAP Bölge Kalkınma İdaresi, Dicle Üniversitesi, Diyarbakır Gıda Tarım ve Hayvancılık İl ve İlçe Müdürlükleri, Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi, GAP Tarımsal Araştırma ve Eğitim Merkezi, Üretici Birlikleri ve Özel Sektör Kuruluşları arasında iş birlikleri geliştirilmiştir. Diyarbakır ilinde organik Nohut ve Mercimek üretilip pazarlanmaktadır. Organik üzüm suyu üretim tesisi kurulmuştur. Diyarbakır merkezde Organik Pazar kurulum çalışmaları tamamlamak üzeredir.

(26)

16

Organik hayvancılık konusunda ülkemize örnek olacak projelere başlanmıştır. Organik tohumluk üretim merkezi kurulum çalışmaları devam etmektedir.

Özdemir ve ark. (2014), yaptıkları araştırmada Mardin ili merkez ve ilçelerinde üzüm yetiştiriciliği yapan üreticilerle anket çalışması yapmıştır. Anket çalışması ile bağ işletmelerinin bağ alanı varlığı, yetiştirilen üzüm çeşitleri ve yetiştirme tekniklerinden budama, terbiye şekli, sulama, gübreleme, mekanizasyon, hastalık ve zararlılarla mücadele, pazarlama ve yeni teknolojilerden yararlanma düzeyleri incelemişlerdir. Araştırma sonucunda elde edilen veriler yüzde oran testiyle değerlendirilmiştir. Bağ işletmelerinin büyük çoğunluğunda asmalar ile ilgili yapılan uygulamaların çiftçilerin kendi bilgi birikimleri ile gerçekleştirildiği tespit edilmiştir. Geleneksel üretim biçiminin hakim olduğu ilde modern bağcılık tekniklerini uygulayan işletmelerin sayısının çok az olduğu kaydedilmiştir. Üreticilerin pazarlama konusunda da ciddi sorunlar yaşadıkları ve mekanizasyon araçları ve uygulamaları bakımından oldukça yetersiz oldukları bildirilmiştir.

Kaya ve ark. (2014a), yaptıları araştırmada bölgede yoğun bir biçimde yetiştirilen ve pazar değeri fazla olan Şire üzüm çeşidinde verim ve kalite yönünden üstün Klon Baş Omca adaylarının belirlenmesini hedeflemişlerdir. Çalışma 2010, 2011 ve 2012 yıllarında Diyarbakır ve Mardin illerine bağlı 4 ilçedeki 8 bağda toplam 5511 omca da yürütülmüştür. Bu çalışmanın birinci yılında 5511 omca içerisinden seçilmiş olan 224 omcada iki yıl süreyle hastalık ve zararlı gözlemlerine, salkım sayısına, sürgün sayısına ve doğuş oranlarına bakılarak üstün özellik gösteren 22 Klon Baş Omca adayı seçilmiştir. Seçilen klon baş omca adaylarının doğuş oranı (Salkım S./ Sürgün S.) 1.0-1.4 arasında değişim göstermiştir. Bu 22 Klon Baş Omca adayları içerisinde en yüksek doğuş oranı E1-2/23 (1,4) de saptanırken, bunu sırasıyla Ç1-17/23 (1.3), M2-1/9 (1.3) ve M2-2/6 (1.3) takip etmiştir. Sonuç olarak, belirlenen Klon Baş Omca Adayları verim ve kalite açısından yapılabilecek ıslah çalışmalarında materyal olarak değerlendirmeye uygun olarak görülmüştür.

Kaya ve ark. (2014b), yaptıkları araştırmayı Yalova incisi, Ata Sarısı, Trakya İlkeren ve Cardinal sofralık üzüm çeşitlerinin Diyarbakır ekolojik koşullarına adaptasyon yeteneklerinin saptanması amacıyla yürütmüşlerdir. Araştırma sonucunda Diyarbakır ekolojik koşullarında yetiştirilen sofralık üzüm çeşitlerinde üç yılın değerleri dikkate alındığında en yüksek salkım ağırlığı, salkım eni, salkım boyu ve salkım

(27)

büyüklüğü, daha üstün tane ile şıra özelliklerine sahip olan çeşidin Ata Sarısı olduğu belirlenmiştir.

Özdemir ve ark. (2010), Bağcılık sektörünün Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki üretim boyutları üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir.

Dünya’nın üzüm yetiştiriciliği için en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde bağcılık tarımsal üretim içerisinde önemli bir paya sahiptir. Ülkemiz, bağ alanı bakımından yaklaşık 482 788 ha ile ülkeler sıralamasında dördüncü, üzüm üretimi bakımından ise yaklaşık 3 918 442 ton üretim ile altıncı sırada yer almaktadır. Bağ alanlarımızın yaklaşık %25’i, üzüm üretimimizin ise yaklaşık %15’i Güneydoğu Anadolu Bölgesinde yer almaktadır.

Bu bildiri ile Güneydoğu Anadolu Bölgesi illerinde bağcılık sektörünün şu anki üretim boyutları, yaşanan sorunlar ve çözüm önerileri ortaya konmaya çalışılmıştır. Bu kapsamda bölge illerine ait istatistiki bilgiler, şu ana kadar bölgede yapılmış olan araştırmalardan elde edilmiş sonuçlar ve illerdeki bağlarda gerçekleştirilen araştırma ve inceleme gezileri ile anketlerden elde edilmiş bilgiler değerlendirilerek sunulmuştur.

Bildiri sonucunda Güneydoğu Anadolu Bölgesinde bağcılık sektörünün bölge insanının önemli bir geçim kaynağı durumunda olduğu ancak hem yetiştirilen üzüm çeşitleri ve uygulanan yetiştirme teknikleri hem de pazarlanma yönünden önemli sorunların yaşandığı tespit edilmiştir. Bu sorunların çözümü için bölgede görev yapan Kamu, Üniversite ve Sanayi kuruluşları işbirliğini geliştirmeye yönelik faaliyetlerde bulunulmalı ve ortak stratejiler geliştirilmelidir.

Karataş ve ark. (2015) tarafından yürütülenDiyarbakır İli Bağcılığının Sektörel Durum Analizi isimli çalışmada Diyarbakır ili merkez ve tüm ilçelerinin bağcılık potansiyeli, yetiştirilen üzüm çeşitleri, değerlendirme şekilleri ile uygulanan kültürel işlemler dikkate alınarak ayrıntılı bir şekilde açıklanmıştır.

Akın ve Özdemir (2010), Diyarbakır ilinde Çermik ilçesinde bağcılığı ve üzüm üreticilerinin örgütlenmeye bakış açıları isimli bir çalışma yapmışlardır.

Çalışma sonucuna baktığımızda üreticilerin %68,4’ünün pazarlama konusunda bireysel hareket ettikleri görülmüştür. Üreticilerin %70,8’inin bağcılığın “kazançlı olmaması nedeniyle bağ alanlarının gelecekte azalacağı” görüşünde oldukları belirtilmiştir. Ayrıca, araştırma kapsamına alınan kooperatif veya birlik üyesi olan veya olmayan tüm üreticilerin “kooperatifin hiçbir faydası yoktur” düşüncesinde oldukları

(28)

18 saptanmıştır.

Tangolar ve ark. (2009), Bu araştırma Şanlıurfa (Diphisar) koşullarında Çiloreş (Vitis Vinifera L.) üzüm çeşidinin yetiştirildiği bir üretici bağında 2000 ve 2001 yıllarında yürütülmüştür. Araştırmada hastalık ve zararlı yönetiminde organik bağcılıkta önerilen yöntemlerin uygulanabilirliği incelenmiştir. Hastalık ve zararlılarla mücadelede asmaların fenolojileri yanında hastalık, zararlı çıkışı ve yoğunluğu ile iklimsel veriler (günlük sıcaklık, güneşlenme, oransal nem, yağış ve yaprak ıslaklığı değerleri) dikkate alınmıştır.

Birinci yılda koruma amaçlı olarak bağ küllemesi hastalığı için suda ıslanabilir toz kükürt; salkım güvesi ile mücadelede feromon tuzakları ve bir Bacillus thuringiensis preparatı kullanılmıştır. Araştırmanın ikinci yılında ise salkım güvesi ve diğer zararlılarda ekonomik zarar eşiği altında yoğunluklar belirlenmiş, herhangi bir hastalık belirtisi gözlenmemiştir. Bu nedenle bu yılda herhangi bir ilaç uygulamasına gerek duyulmamıştır.

Araştırma sonucunda Şanlıurfa ili üzüm bağlarında hastalık ve zararlılarla organik bağcılıkta biyolojik mücadele yöntemlerinin kullanılması ile insan ve çevre sağlığına zararı olmadan geleneksel üretim çeklindeki düzeyde pazarlanabilir kalitede üzüm yetiştirilebileceği saptanmıştır.

Özdemir ve ark. (2009), GAP bölgesi organik bağcılık potansiyeli ve uygulamaları üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir.

Dünya’nın üzüm yetiştiriciliği için en elverişli iklim kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde bağcılık tarımsal üretim içerisinde önemli bir paya sahiptir. Ülkemiz, bağ alanı bakımından yaklaşık 482.788 ha ile ülkeler sıralamasında dördüncü, üzüm üretimi bakımından ise yaklaşık 3.918.442 ton üretim ile altıncı sırada yer almaktadır. Ülkemiz bağ alanlarının yaklaşık %25‘i, üzüm üretiminin ise yaklaşık %15'i Güneydoğu Anadolu Projesi Bölgesinde yer almaktadır. Bölge bağlarında toprak işleme, gübreleme, hastalık ve zararlılarla mücadelede ilaç kullanımının düşük olması gibi özelliklerden dolayı önemli bir organik bağcılık potansiyeli bulunmaktadır.

Bu çalışma ile GAP bölgesinin sahip olduğu bu potansiyel hakkında ayrıntılı bilgiler verildikten sonra bağlarda organik tarım kapsamında gerçekleştirilebilecek toprak ve bitki besleme ile bitki koruma uygulamaları hakkında bilgilerin verilmesi amaçlanmıştır.

(29)

Araştırma sonucunda; GAP bölgesi bağlarının gerek yetiştirilen üzüm çeşitleri ve uygulanan yetiştirme teknikleri gerekse üzümden elde edilen pekmez, pestil gibi yöresel üzüm ürünlerinin üretimi ve pazarlanması bakımından önemli bir organik tarım potansiyeline sahip olduğu saptanmıştır. Bağlarda gerçekleştirilen toprak ve bitki besleme ile bitki koruma uygulamalarının genellikle organik tarım kapsamında izin verilen uygulamalar düzeyinde olduğu belirlenmiştir. Ancak organik tarım kapsamında yapılması gereken kontrol ve sertifikalandırma işlemlerinin bölgede yeterince yapılmadığı görülmüştür. Bölgenin sahip olduğu potansiyeli iyi bir şekilde değerlendirebilmek için mutlaka bu konudaki eksikliğin giderilerek, organik üretimin kontrol ve sertifikasyon süreçlerini içerecek Şekilde gerçekleştirilmesi gerekmektedir. Özdemir ve Karataş (2008), Diyarbakır ili bağcılığı üzerine bir çalışma yapmışlardır. Bu araştırma, Diyarbakır ili bağcılığında bağ alanı ve üzüm üretim miktarındaki değişim ile bağlarda uygulanan yetiştirme tekniklerinin belirlenmesi amacıyla gerçekleştirilmiştir.

Araştırma kapsamında, Diyarbakır ili bağ alanı ve üzüm üretim miktarında meydana gelen değişimi ortaya koymak amacıyla Tarım İl ve İlçe Müdürlüklerinden elde edilen veriler kullanılırken, yetiştirilen üzüm çeşitleri ve uygulanan yetiştirme tekniğine ilişkin (anaç kullanımı, dikim sıklığı, budama, sulama, gübreleme, hastalık ve zararlılar ile mücadele vb.) bilgileri saptamak amacıyla Merkez ve İlçelerde bulunan 150 üretici bağı incelenmiş ve üreticiler ileanket çalışması yapılmıştır.

Araştırma sırasında incelenen istatistik kayıtları, yapılan anket çalışmaları ve araştırma gezileri sonucunda ilin çok önemli bir bağcılık potansiyeline sahip olmasına rağmen bunun iyi bir şekilde değerlendirilemediği belirlenmiştir. İlde bağcılığın hala geleneksel yöntemlerle sürdürüldüğü, asmaların çok yaşlı olduğu, sulama ve gübreleme gibi kültürel işlemlerin büyük bir kısmının üreticilerin büyük çoğunluğu tarafından yapılmadığı saptanmıştır.

Atalay ve ark. (2003), Diyarbakır bağcılığının var olan durumu sorunları ve çözüm yöntemleri üzerine bir çalışma yürütmüşlerdir.

Buna göre Diyarbakır ilinde halen eski bağcılık tekniklerinin yoğun olarak uygunlandığı bildirilmiştir. Filoksera zararlısı, bağların yaşlı olması, kurak şartlarda bağcılık yapılması ve gelişen bağcılık tekniğinin yeterince bilinememesi gibi sebeplerle bölgede bağcılığın gerileme eğiliminde olduğu belirtilmiştir. Araştırıcılar bu durumun

(30)

20

çözümü için yeni bağcılık tekniğine hızlı bir biçimde geçişi sağlayacak eğitim ve uygulamaya dayalı modern yeni bağ tesislerinin kurulmasını teşvik edici yatırımların yapılması gerektiğini belirtmişleridir.

(31)

3. MATERYAL ve METOT 3.1. Materyal

Sosyoekonomik çalışmalarda en önemli materyali muhasebe kayıtları oluşturmakla birlikte, Türkiye genelinde olduğu gibi Diyarbakır'da da tarım işletmelerinde muhasebe kayıtları tutulmamaktadır. Ancak, bu kayıtların olmadığı durumlarda anket yoluyla derlenen verilerin kullanılması da uygun bir yöntem olarak kabul görmektedir. Bu çalışmada kullanılacak materyali, çiftçilerle yüz yüze görüşmelerle doldurulan anket formları oluşturmuştur. Anket formları ile çalışmanın birincil verileri, belirlenen işletmelerde işletme sahibi yetiştiricilerle yüz yüze yapılan görüşmelerle toplanmıştır. Başta Diyarbakır Tarım İl ve ilçe müdürlükleri olmak üzere konu ile ilgili diğer kamu kurumlarının kayıtlarından da ikincil verilerin elde edilmesinde yararlanılmıştır.

3.2. Yöntem

3.2.1. Örnek Büyüklüğünün Tespiti

Çalışma sahası Diyarbakır ili Dicle ilçesini kapsamaktadır. Araştırma sahası olarak Diyarbakır ili Dicle ilçesi seçilmiş olup, Tarım ve Orman Bakanlığı çiftçi kayıt sistemi (ÇKS)’ne göre bu ilçede bağcılık yapan 1472 işletme belirlenmiştir. Bu işletmeler, bağ alanı büyüklüğüne göre küçükten büyüğe doğru sıralanarak populasyon tespit çizelgesi (örneklem) oluşturulmuştur. Toplam 1472 işletmeden 0,5 dekardan daha az bağ alanına sahip 18 işletme ve 50 dekardan daha fazla bağ alanına sahip iki işletme örnekleme çerçevesinden çıkarılmıştır. Organik üretim yapan ve yapmayan işletmelerin tamamı popülasyonu meydana getirdiği için örnek büyüklüğü, bu popülasyon tespit çizelgesinden elde edilen parametreler kullanılarak basit tesadüfi örnekleme yönteminin sonlu popülasyonlar için önerilen (Çiçek ve Erkan, 1996) aşağıdaki formüle göre %90 güven sınırları içerisinde ve ortalamanın %10’u kadar bir hata payı dikkate alınarak hesaplanmıştır.

(32)

22 Formülde; N : Populasyon s : Standart sapma t : t cetvel değeri d : Örnekleme hatası n : Örnek büyüklüğü

Çizelge 3.1. Örneklemede kullanılmak üzere hesaplanan parametreler

Ortalama ( ) Standart Sapma (s) Hata (d) t Cetvel Değeri

7,65 6,21 0,76 1,65

Hesaplanan örnek işletme sayısının yarısı kadar organik üretim yapan ve diğer yarısı kadar da geleneksel üretim yapan bağcılık işletmeleri ile görüşülmesine dikkat edilmiştir. Tesadüfi olarak belirlenen işletmelerden yüz yüze görüşmeler yoluyla doldurulan anketlerle toplanan veriler, 2017-2018 yılı üretim dönemine aittir. Gerçekleştirilen anketlerin tamamı değerlendirilmiştir.

3.2.2. Verilerin Derlenmesinde Uygulanan Yöntem

Sosyoekonomik çalışmalarda veri toplamaya başlamadan önce dikkate alınması gereken en önemli husus, toplanacak bilgilerin neler olacağının bilinmesidir (Kara 2000). Bu yüzden bu çalışmada kullanılan anket formları, daha önce benzer çalışmalarda kullanılan anket formlarının konu ile ilgili literatür bilgileriışığında araştırmanın amaç ve kapsamına uygun olarak, ürün ve bölge şartlarına göre kullanılabilecek şekilde düzenlenmesi ile elde edilmiştir. Bu anket formları, Dicle ilçesi ve köylerinde organik bağcılık yapan ve yapmayan yetiştiricilerle yüz yüze görüşmeler yapılarak doldurulmuştur.

3.2.3. Verilerin Değerlendirilmesinde Kullanılan Yöntem

Derlenen bilgilerin bilgisayara girişi yapılmadan önce kontrolü yapılarak gerekli düzeltmeler yapılmıştır. Verilerin bilgisayara aktarılmasında önceden hazırlanan kodlama anahtarı ile veri girişlerinin yapılacağı EXCEL sayfaları kullanılmıştır. Veri girişi tamamlandıktan sonra hatalı giriş olup olmadığı kontrol edilerek analize hazır hale getirilmiştir. Veri analizleri SPSS 22.0 (IBM, 2013) yazılımı ile gerçekleştirilmiştir.

İşletmelerin mevcut durumlarının ortaya konulmasında tanımlayıcı istatistik yöntemler kullanılmıştır. Bağcılık faaliyetleri açısından konvansiyonel ve organik

(33)

üretim yapan işletmelerin karşılaştırılmasında ise bağımsız örnekler t testi kullanılmıştır.

Üretim ekonomisi ve tam rekabet piyasası ilkelerine göre üretime devam edilebilmesi, ancakbrüt üretim değerinin değişir masrafları karşılaması, yani brüt kârın pozitif olması ile mümkündür. Bir başka ifadeyle, üreticinin (çiftçinin) üretim kararlarında rol oynayan masraf grubu değişir masraflardır. Diğer yandan, işletmelerde birden fazla üretim faaliyeti gerçekleştirildiği için sabit masrafların hesabı ve üretim dallarına dağıtılması da zor bir iştir. Bu nedenle, incelenen işletmelerde üretilen bütün ürünler yerine sadece çalışmanın konusunu teşkil eden bağcılık faaliyeti için gelir ve gider unsurları dikkate alınarak her bir işletme için brüt kâr hesaplanmıştır. (Aras, 1988). İşletme başına hesaplanan brüt gelir (brüt kâr) miktarı, işletme başına bağ alanına bölünerek dekara brüt gelir hesaplanmış ve karşılaştırmalarda bu değer kullanılmıştır.

Üretim faaliyetinin brüt geliri ya da brüt kârı aşağıdaki formülle hesaplanmıştır. Brüt Gelir = Brüt Üretim Değeri – Değişir Masraflar

Brüt üretim değeri, üretim faaliyetinin asıl ve yan ürünlerinden elde edilen toplam değer olarak tanımlanmaktadır (Karagölge, 1996). Bağcılık faaliyeti için brüt üretim değeri, elde elde edilen yaş üzüm ve işlenmiş pekmez vb ürünlerin üretim miktarının çiftçi eline geçen fiyatlar ile çarpılarak hesaplanmıştır (Erkuş ve Demirci, 1996).

İncelenen işletmelerde elde edilen yaş üzümün bir kısmı pazarlanmakta ve bir kısmı da pekmez, pestil vb. ürünlere işlenmekte olduğundan brüt kâr hem üzüm yetiştiriciliği hem de yaş üzümün farklı ürünlere işlenmesi faaliyetleri için ayrı ayrı hesaplanmıştır.

Değişir masraflar, üretim hacmine bağlı olarak orantılı bir şekilde artan ya da eksilen masraflar olarak tanımlanan masraflardır (Erkuş ve Demirci, 1996). Bu çalışmada, üzüm yetiştiriciliğinin değişen masrafları olarak alet makine kira giderleri, gübre, zirai mücadele giderleri, sarf malzemeleri, nakliye, ambalaj, geçici işgücü ve döner sermaye faizi dikkate alınmıştır. Döner sermaye faizi, değişken masraflar toplamının yarı değeri üzerinden reel faiz oranı uygulanarak hesaplanmıştır. Ürün işleme faaliyetinin değişir masrafları olarak ise hammadde giderleri (üzüm), yakacak gideri, geçici işçilik ve döner sermaye faizi dikkate alınmıştır.

(34)

24

Reel fazi oranı Kıral ve ark (1999) tarafından bildirilen aşağıdaki formüle göre hesaplanmıştır.

Formülde;

i = Reel faiz oranı,

r = Nominal (cari) faiz oranı,

f = Enflasyon oranını göstermektedir.

T.C. Merkez Bankasının 2017 yılı Aralık ayı verilerine göre Türkiye’de ortalama yıllık cari faiz oranı %20’dir (www.tcmb.gov.tr). Türkiye İstatistik Kurumunun 2017 yılı Aralık ayı Türkiye Üretici Fiyatları Endeksine (ÜFE) göre hesaplanan yıllık enflasyon oranı ise %15,47 olarak bildirilmektedir (www.tuik.gov.tr). Buna göre çalışmada dikkate alınan reel faiz oranı, yukarıda verilen formüle göre yaklaşık %3,9 olarak hesaplanmıştır.

İşletmelerde ihtiyaç duyulan çekigücü ihtiyacının kiralama yoluyla temin edileceği varsayılarak akaryakıt giderleri ve alet makine bakım ve onarım masrafları dikkate alınmamış bunların yerine alet makine kira giderleri hesaplanmıştır.

İşletmelerde işgücü miktarı yaş ve cinsiyet farklılıklarını gidermek için erkek işgücü birimi (EİB) cinsinden hesaplanmıştır. Aile işgücünün EİB’ye çevrilmesinde Çizelge 3.2.’deki katsayılar kullanılmıştır (Erkuş ve Demirel, 1996).

Çizelge 3.2. İşletmelerdeki işgücünün EİB'ne çevrilmesinde kullanılan katsayılar

Yaş Grupları Cinsiyet Erkek Kadın 0-6 0.00 0.00 7-14 0.50 0.50 15-64 1.00 0.75 65+ 0.75 0.50

Kaynak: Erkuş ve Demirci (1996)

İşletme grupları bir dekar bağ alanı ve EİB’ne düşen brüt kâr bakımından karşılaştırılmıştır. Bölgedeki işletmelerde yılda 300 gün ve günde 10 saat çalışılabileceği ve okul çağındaki 7-14 yaş grubundaki çocuklardan da sadece okulların kapalı olduğu yaz döneminde yaklaşık 100 gün yararlanılabileceği varsayılarak işletmeler için toplam erkek işgünü (EİG) hesaplanmıştır. Bağcılık faaliyetinde aktif

(35)

olarak değerlendirilen EİG miktarları işletmeler için hesaplanan toplam EİG’ne oranlanarak işletmelerin işgücü potansiyelinin ne kadarının bağcılık faaliyetinde değerlendirildiği tahmin edilmiştir (Karagölge, 1973 ve Hatunoğlu, 1970).

(36)
(37)

4. BULGULAR VE TARTIŞMA

4.1. İşletmelerin Demografik ve Sosyoekonomik Yapısı 4.1.1. Nüfus

Nüfus, çiftçi ailesi işgücünün kaynağını meydana getirmektedir. Anket verilerine göre, ortalama olarak çiftçi ailesi nüfusu konvansiyonel bağcılık yapan işletmelerde 7 kişi, organik bağcılık yapan işletmelerde ise 6 kişidir. Çizelge 4.1.'de tarım işletmeleri nüfusunun cinsiyete ve yaş gruplarına göre dağılımı verilmektedir. Yaş gruplarındaki kadın ve erkek nüfus oranları arasında büyük farklar bulunmamaktadır.

Çizelge 4.1. İşletmelerdeki nüfusun cinsiyete ve yaş gruplarına göre dağılımı

İşletme nüfusunun yaş gruplarının dağılımı, işletmelerin işgücü potansiyellerinin ortaya konabilmesi açısından önemlidir. Ayrıca, üreticilerin yaş dağılımları, üreticilerin yeniliklere açık olup olmayacaklarını belirlemede bir ölçüt olarak da kullanılmaktadır (Tatlıdil, 1989; Demirkürek, 1993; Öztürk, 2010).

Nüfusun çeşitli yaş gruplarına göre dağılımına bakıldığında ise her iki ilde de en yüksek orana sahip bulunan yaş grubunun 15-64 olduğu görülmektedir. Ekonomik yönden faal nüfus olarak nitelenen bu nüfusun oranı Konvansiyonel tarım yapan işletmelerde yaklaşık %63 olup, organik tarım yapan işletmelerde ise %60’tır (Çizelge 4.1).

4.1.2. İşgücü

Çalışabilir nüfus içindeki yaş ve cinsiyet farklılıklarını ortadan kaldırmak için Çizelge 3.2’deki katsayılar kullanılarak aile nüfusu erkek işgücü birimi (EİB) cinsinden hesaplanmış (Kara, 2000; Kara, 2009; Kara ve ark., 2016) ve Çizelge 4.3’te verilmiştir.

Konvansiyonel Organik

Yaş Grubu Kadın Erkek Toplam % Kadın Erkek Toplam %

0-6 Yaş 14 11 25 4,77 20 16 36 6,96 7-14 Yaş 54 52 106 20,23 41 57 98 18,96 15-64 Yaş 169 163 332 63,36 144 165 309 59,77 65 ve yukarısı 11 19 30 5,73 15 26 41 7,93 Toplam nüfus 279 245 524 100,00 253 264 517 100,00 Ortalama 3,49 3,06 6,55 - 3,16 3,30 6,46 -

Şekil

Çizelge 3.2. İşletmelerdeki işgücünün EİB'ne çevrilmesinde kullanılan katsayılar
Çizelge 4.1.  İşletmelerdeki nüfusun cinsiyete ve yaş gruplarına göre dağılımı
Çizelge 4.2. İşletme gruplarına göre işletme başına işgücü potansiyeli (EİB)
Çizelge 4.4.  Çiftçilerin eğitim düzeyi
+7

Referanslar

Benzer Belgeler

7 temmuza kadar sürecek' sergide sanatçının bu yıl gerçekleştirdiği yapıtlar ve geçen ay San Francisco ’da rol aldığı bir oyunda ressam rolünde

Örneğin İsveç’te biyoçeşitliliği ve çevresel estetik değeri artırdıkları için organik ruminant hayvanların, geniş arazilerde otlatılmaları çok önemli bir yer

• Organik hayvan beslemede kullanılan rasyonlardaki yem hammaddeleri, organik tarım ürünlerinden organik sertifikasyon altında üretilmek zorundadır. • Organik hayvan

birçok ülke, gelişmekte olan ülkelere organik hayvansal üretim sistemlerini geliştirilmeleri için proje bazında.. Organik hayvansal üretimin küresel düzeydeki sorunları

hayvan refahı olmak üzere, organik hayvansal üretimle ilgili standartların geliştirilerek uygulamaya aktarılması bakımından sağlanan ilerlemeler, bu ülkelerin organik

aminoasit kullanımı yasakla nmıştır. Fakat bitkisel kaynaklı organik yemler, yeterli düzeylerde esansiyel aminoasit içermediklerinden yüksek verime sahip dişi domuzlar,

Sürü sağlığı yönetimi bakımından sorunlar • Dünyada ve AB’de organik hayvansal üretim yapan. çiftliklerde, bu sorunun çözümü

standarda zorunlu olarak uymaları gerekecektir. Bu nedenle özellikle organik hayvansal üretime uygun olan bölgelerdeki meralar etkin bir şekilde ıslah edilerek, organik