• Sonuç bulunamadı

Sivaslıyan'ın mektubu...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Sivaslıyan'ın mektubu..."

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ir

Q "0

v

C U M H U R İY E T /17

ANKARA NOTLARI

MUSTAFA EKMEKÇİ T i-S H C U

Sıvaslıyan’ın Mektubu...

“ Ermeni Sorununa Çözüm mü?” başlıklı 'Ankara Notları'nın üçü, 29 nisanla, 3 mayıs günleri arasında çıktı. Bu, dördüncüsü oluyor. Yazarlardan Sami Kohen, Teoman Erel köşelerinde ko­ nuya eğilen yazılar yazdılar.

Ermeni asıllı, gazeteci-yazar Hagop Sıvaslıyan, İstanbul’dan yazdığı mektupta, Ermeni sorununa çözüm arıyor. İki dededen yetim olduğunu, bana telefonda açıklayan Hagop Sıvaslıyan, şöy­ le diyor mektubunda:

“ Sayın Mustafa Ekmekçi,

Cumhuriyet gazetesinde yayımlanan “ Ermeni Sorununa Çö­ züm mü?” ana başlıklı üç yazınızı, konuya çok yakın biri olarak ilgi ile izledim. Bu konuya şimdiye kadar yazarlarımız tarafından ifade edilenlerin birçok profesör ve tarihçilerimiz tarafından şim­ diye kadar söylenenlerin dışında, bir şey bulup bulamayacağım merakı ile dikkatle okudum ve en azından yazılarınızda konuya objektif bir yaklaşım, içtenlik, hoşgörü ve medeni cesaret bul­ dum.

Bu konuya yaklaşımda önemli olan ne George Bush un söz­ leridir, ne de ona yanıt verilip verilmemesidir. Önemli olan, ko­ nuyu ele alırken taraf olmak değil, gerçekleri bulup çıkar yol aramak, inatla davayı sürdürmek değil, çözüme yardım etmek­ tir.

Eğer geçmiş günlerin bu kahredici davasının hepimize huzur­ suzluk verdiği, çözümlenmesi için ortak anlayış noktalarına ge­ linmesinde yarar olduğu kanısındaysak, davayı ele alırken ilk yapılacak iş, koyu bir milliyetçilik ve tutuculuk duygularından kar­ şılıklı sıyrılıp günümüzde var olmasını istediğimiz ve yolunda ne denli fedakârlıklara katlandığımız özgür ve gerçekçi bir anlayış içinde, yüzyıllar boyu aynı topraklar üzerinde kardeş gibi yaşa­ yan bu insanları, bir gün, bu kadar kötü şartlar içinde karşı kar­ şıya getiren düşmanlığın kökenindeki nedenleri doğru ve sağlam bir temel üzerine oturtmamız gerekir.

Olaya bu açıdan bakılınca ne kadar doğru Sayın Prof. Akşirf in sözleri:

— Ermeni sorununa bir savunman (avukat) gibi yaklaşmak yanlış. Buna çözüm yollan aramak gerek.

Ben, yıllar önce Sayın Akşin’i ilk tanıdığımda ve bir derginin sırt sırta iki sayfasında Ermeni sorununu beraberce yorumlar­ ken sevgili dostum doçentti. Şimdi profesör oldu. Kutlar daha nice başarılar dilerim. Ancak acaba tartıştığımız o sorunda, bu­ güne kadar ne gibi ilerlemeler oldu, Türk ve Ermeni insanları nereye varabildiler?

Dürüst araştırmacıların, toplumbilimcilerin, insancıl düşünceli kimselerin çalışmaları ortaya çıkmadı ve bu acı olayların gerçek yüzleri, dokunulması yasak bir konuymuş gibi karanlıklarda kaldı yıllardır. Olumlu ve geçerli olabilecek, bir çıkış yolu ve soruna esaslı bir çözüm bulunamadı. Olayların bazı ayrıntılarına hiç do­ kunmadan geçiştirilmek istenmesi ve hele tarafları dün olduğu gibi bugün de büyüklü küçüklü bazı devletlerin nasıl sömürdük­ lerini görmeden ve hesaba katmadan konuya isabetli bir yakla­ şım olanaksızdır.

Öncelikle belirtmekte fayda vardır ki son 60-70 yıl içinde Türk- Ermeni ilişkilerine ait belgesel ve bilimsel araştırmalarımız, ko­ nuya yararlı olacak şekilde yaklaşan çalışmalar, yurdumuzda yok denecek kadar sınırlı oldu. Oysa toplumlarımızı içte ve dışta, olumlu ve doğru yolda uyarabilmek için, özel yorumlar yerine, karşılıklı olarak duygu karışımlarından uzak, kişisel gözlemler­ den arınmış, kitlelere konuşan, tarihi ve bilimsel sağlam verile­ re dayalı araştırmaların yapılmış olması gerekirdi.

Bunca zaman geçtikten sonra ancak geçen yıl, devlet güdü­ münde ortaya konan OsmanlI arşivleri konusunun ne derece inandırıcı olduğunu, sözü edilen arşivlerin bugüne kadar bir tek yabancı bilim adamı tarafından bile ilgi görmemesi ilginçtir.

Gerçekte, bu soruna politik değil, insancıl bir çözüm bulma­ mız gerekmektedir.

Sayın Sina Akşin’in şu sözleri de çok ilginç:

„ — Tehcir (göç ettirme) sırasında birçok Ermeni öldü. Ama

1914-1923 yılları arasında 2.5 milyon Anadolu Müslümanı da öl­ dü.

Çok doğru, ama hiç kuşkusuz Prof. Akşin bu cümlenin ilk an­ daki çağrışımı gibi, bu 2.5 milyon Anadolu Müslümanının, yani Anadolu Türkünün herhalde Ermeniler tarafından öldürüldüğü­ nü söylemek istemiyordur. Buna benzer bir sözü, geçenlerde yük­ sek düzeydeki bir bürokratımız da Bush’un 24 Nisan mesajına cevap olarak söylemiş ve şöyle demişti:

— Bush.Ermenilerin öldüğünü hatırlatıyor, ama aynı dönem­ de 2.5 milyon Türkün öldüğünden hiç söz etmiyor.

Gerçekten bu 2.5 milyon Türkün neden ve nerede ölmüş ol­ dukları hususu üzerinde durmak ve nedenini ortaya koymak bi­ zi bir yerlere götürecek ve bazı şeylerin ortaya konmasında yardımcı olacaktır. Ne oldu bu insanlara? Neden bu ölüme sü­ rüklendi milyonlarca vatandaşımız?

Yanıt çok basit ve açık. Yanlış bir politika ile Osmanlı İmpara- torluğu'nun Almanların güdümünde I. Dünya Savaşı’na sokul­ ması sonucu, vatanı düşmanlardan kurtarmak uğruna öldü bu insanlarımız ve büyük bir toprak kaybı da cabası.

Tarih bunu açık açık yazıyor. Sorumluları ise zamanın İttihat ve Terakki yönetiminin başında bulunan ve sonra tası tarağı top­ layıp yurttan kaçan birkaç kişi. Bu nokta üzerinde dikkatle du­ rup biraz daha gerisine indiğimizde, Ermeni tehcir ve sorununun da nedenleri yavaş yavaş ışığa çıkarılabilir. Hele o günlerdeki Almanların sömürge politikası, siyonizmle olan ilişkileri, Musul petrollerine iniş planları, Bağdat demiryolunun yapılması neden­ leri bir sözle, Almanların meşhur “ Drang nach Osten” (Doğuya yöneliş) politikası göz önünde bulundurulduğunda ortalık epey­ ce aydınlanacaktır.

Arkadaşlar, tarih, bir zaman öyküsüdür ve bu zaman içindeki olayların gerçek ve kronolojik dizisini anlatır. Yani, değişik bir deyişle tarih, olayların oluşturduğu bir zaman zinciridir. Bizler canımız istediğinde bu zincirin bir halkasını istediğimiz şekilde çıkarıp bir tarafa atamaz veya istediğimiz zaman, istediğimiz yere yeni bir halka takamayız. Tarih belli bir noktada başlar, devam eder ve günümüze gelir. Tarihin yazılmış olan defterinden sayfa koparıiamaz ve sayfa ilave edilemez. Türk-Ermeni ilişkilerinde de bu geçerlidir elbet...”

Hagop Sıvaslıyan’ın mektubu daha uzun. Mektubun kalanı­ nı, gelecek Ankara Notları’nda vereceğim.

Düzeltme:

Son "Nâzım R uhi, Sümeyra, H.Hüseyin” başlıklı Ankara Notları’nda Oya Baydar adı, Oya Haydar olarak çıkmış. Düzeltir, özür dilerim.

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Dün olmuş günler gibi, rüya aslında şiirde insanın içini görmesinden başka bir şey değildir.. İçimizi görürüz rüyalarda,

Bugün, biraz kitap ve dergi almak için Kayseri’ye gittim.. İlkin Akabe

Bağımsız Belediye Başkanı Adayı Bekir Korkmaz, Yozgat kış memleketi olduğundan dolayı sorunların en çok yaşandığı illerden biri olduğunu

Tam da 28 Ekim günü, Gazi Mustafa Kemal’in dudaklarından dökülen şu sözcükler gibi: “Efendiler, yarın Cumhuriyet’i ilan edece- ğiz!’’ Bu sözü söyledikten yüz

Muhteva ve şümulü çok geniş olan “himâye” düşüncesi, muayyen yaşlarda çocuğu cürmünden dolayı suçlu sayma- mak, ceza vermemek, muayyen yaşlarda hafif ceza vermek,

Türk toplumunun üst yapıya ait sorunlarının maddi imkanlar ve üretimle çözümünün; ahlak, toplum ve kültür değerleri çatışmasının; kainat içinde insan

UMS1 “Finansal Tabloların Sunuluşu Standardı” uyarınca UMS’ye geçiş tarihi 1 Ocak 2007 olup ilgili düzenlemeler 31 Mart 2008 tarihli finansal tablolarla karşılaştırmalı

Grup yatırım amaçlı gayrimenkullerini, önceki dönemlerde birikmiş amortisman ve değer düşüklüğü arındırılarak mali tablolara yansıtırken, 31 Aralık 2006 tarihi