m
F
i)
VFİK
Biz zühclî bir medeniyete karşı iktibas edeceğimiz lâ- ztihdî bir medeniyeti ölmiiş bir mazide değil, canlı bir hali hazırda, yatı i Avrupada bulduk. Edebiyatta bilhassa Şinasi ile başlıyan bu devir, bize zühdî telâkkilerin artık yaşamıyan riyali |şekillerin- den büsbütüu başka yeni bir hayat telâkkisi veriyor, yeni bir medeniyet ufku arzedi- yordu. Fakat Namık Kemal ve Abdıılhak Hâmit’le de vam eden bu cereyan eski ümmet zihniyetinin tesir lerinden tamamile kurtul madı, edebiyatımızda gene ümmet çeşnisi, Arap ve bilhassa Acem tesirleri de vam ediyordu. Bu çeşniyi, bu tesirleri kökünden söküp çıkaran imanlı miiceddit yalnız Tevfik Fikret oldu. Tevfik Fikret röriesansımızı ikmal eden, bize Avrupa
medeniyetinin vereceği hayat telâkkisini pürıızsüz, sâf, nezih bir surette gösteren bir miiceddittir.
F i k r e t i n g r n v l i k r e s m i
[ Kucağındaki Halûk’tur.]
mukabilinde ufak bir teşek kür bile beklemiyerek vazi fesini yapmalıdır.
KÖPRÜLÜZADE MEHMET FUAT
Fikrette sistematik bir ahlâk vardır : «Hak belle diğin bir yola yalnız gidece ksin» diyen bu şairin «Kendi cevviın, kendi eflâkimde kendim tairim» deyişi bütün seleflerine karşı göz yummak değildir; o hakikaten insan
ca bir ahlâk telkin ediyor, gençliğe «Çömez olmayınız» diye haykırıyordu. Löbon’un çok güzel anlattığı gibi zeki Komayı yükseldiği irfan mer halesinden yuvarlıyan se ciyesizliğin neticelerini gören Fikret daima ondan iğren miş, yarının ' gençliği karşısında yıkılmaz bir seciye heykeli olmuştur.
ALİ CANİP
ZİYA GÖK ALP
□
□
Gördüğü yahut hissettiği çirkinlikler karşısında «hal» den ümidini kesen Fikret kalbinin bütün ha raret ve iştiyakı ile gelecek nesilleri düşündü; ken disi Ekremeniıı binbir türlü çirkinliğini görmüş, hat ta onun bazı zamanlar Hürmüz maskesi altında bile gezdiğini, yalnız gözlerinde çakan şeytanî ateşten tanıyarak öğrenmişti. Binaenaleyh istikbalin gençli ğine onun vereceği cazibeli zehir kadehinden tattır mamak için insanlığın mukaddes membalarından yüksek mefkûreler getirmiye çalıştı.«Halûkun Defteri» işte bunun bir mahsulüdür. Şair burada hayat yo lunu — Kebabı Şikeste’de olduğu gibi — çiçekli bir lıiyaban, yahut dört tarafı uçurumlu bir mehlike şeklinde göstermiyor; bu yol, bu hakikat ve fazilet yolu zahmetli, uzun bir yoldur; insan orada yürürken önünde arkasında zelzele duyar; mânilere çarpar; lâkin ümidi hiçbir zaman kaybetmemeli. Belki de damarlarındaki kam «hak bellediği bir yola yalnız giderken», «insanlığı kurtarmak için» dökmiye mec bur olur. Başka milletlerin taalisiııi ve kendi mille tinin ne. elim bir inhitat içinde çırpındığını gören Türk genci, en garazsız bir surette, hatta hizmeti
T e v f i k F i k r e t i n 1 3 2 * » < l a k i r e s m i , m *
-Şelırin üstünde ve şehirden ayrı yaşıyor zanne dilen bu büyük adamın ruhu insanlığın iyiliği, gü zelliği ve halâsı için râşeli çarpıntılarla ayakta duran bir mahşer di.
— Fikret in sanları beğenmi yor !
İtabının ucu zehirli bir ok ha linde Rumelihisa- rının yalçın kaya ları üstündeki kar tal yuvasına fırla tıldığı senelerde Fikret insanların beğenilecek bir hale gelmesini is tiyor, bunun için çalışıyor, bu has reti terennüm edi yordu.
Fikret insan ları değil, fakat bazı insanların ba zı hareketlerini
beğenmiyordu, beyaz ve masum sefaletin üstünde sırtlan dişleri gülen zulüm ve ceberutu, bağrı binbir ıztırap taşıyan İstanbul harabeleri üstüne karanlık ve hain bir elin açtığı mahlû pencereden dökülen baykuş kahkahasını, zavallılığını çıplak kemik omuzları üstünde bağdaş kurup çubuğunun dumanlarını savuran şişman karınlı redaet ve sefa hati beğenmiyordu.
Fikretin beğenmediği bizim de beğenmediğimiz, Fikretin istemediği
bizim de isteme- diğimizdir. îstan- bulda sarık vic danlara bir yılan gibi dolanır ve sıkarken Tevfik Fikret tefekkür ve itikat hürriye tini inliyordu. Bir kızıl sultan ve onun etrafındaki vüzera, erkân ve rical, memleket çocuklarına mem leket havasını te. neffüs etmek im kânını vermezken Tevfik Fikret zul mün topu, güllesi ve kalesi karşısın da hakkın da bü külmez kolu ve dönmiycn yiizü olduğunu söyli- yen şiirlerini en karanlık kalplere bir ümit ve inşi rah çağlıyam ha linde uzatıyordu. Tevfik Fikret i unutamıyoruz; çü nkü o, karanlık ye fırtınalı deniz de gemilere yol gösteren yüksek sahil fenerleri gi bidir.
REFİK AHMET
□
Filcreti mes’ut bir şâir, betbalıt bir insan olarak tamdım. Mes’ut bir şâir diyorum, çünkü bugünkü genç nesli, ölümünden yıllarca sonra sarsan yâdı bu hükmün en kuvvetli senedidir. Sarı’at târihinde Fik- retten çok daha yüksek simalar vardır ki, kendisin den sonraki nesillere değil, beraber yaşadıklarına bile adım ezberletenıemiştir. Ömrü azap içinde geçen şâi re hilkat yalnız bir kere güler yiiz gösterdi. —
Cemiyetin kendisine muhtaç olduğu bir zamanda doğması., işte Fikretin ilk ve son' nail 'olduğu'‘talih gülümsemesi...
Bu mazhariyetledir ki o, orta zekâ, orta kabiliyet ten büyük bir şâir, unutulmaz bir san’takâr yetişti.
HAKKI SÜHA
Uyamş’ııı büyük ağabisi Serveti fünnıı Türk ede biyatı tarihine onun kolunda girecek; ve hiç şüphe yok ki Türk dilde yazılmış mücadele edebiyatının alemdarları arasınde Fikrete lâyık olduğu yer veri lecektir.
O, bir merhale idi.Onun Kebabını biz gerimizde kal mış bir kilometre taşı gibi goriiyöruz.
Geride kalmış olduğuna şüphe yok, fakat yenili ğe, fikir hürriyeti ne sapan bir yolun baş taraflarında olduğu için «bu memlekette de sa bah olduğu şu günlerde adını hür metle anmak bir san’at ibadeti sa yılmalıdır. MEHMET NURETTİN
□
. Tevfik Fikret ne hayranlarının zannettiği gibi bir dahi,nede düş manlarının iddia ettikleri gibi alel- âde bir nazımadır. Fikret bir Yunus, bir Ziya Paşa gibi halkın hafızasında misralıır halinde yaşamiyaeaktır.Ne- tekim bugün «Ke babı şikeste» u- nııtulıııuştur. Fa kat buna mukabil Fikret edebiyat tarihinde bir dö nün noktası teşkil eder. Fikret os- manlı nazmına son Avrupa kalıplarını veren yegâne ustadır. Bu yolda 11e Namık Kemale, 11e Kecai zade Ekrem, ne de Ilâmit bir merhale teşkil edebilir. OsmanlI nazmı Fikretin elinde tanı AvrupalI şeklini aldı. Bence Fikretin yenilik tarihi ve edebiyat tarihi için kıymeti bu noktadadır.Bence Fikretin asıl kıymeti, arkadaşları manzu melerinde aşkbazlık ederken onun muasır bir insan kafasile tiirk cemiyetine gösterdiği alâka ve bir nevi cemiyet edebiyatı yapmış ^olmasıdır.
«
Güleriz ağlanacak halimize
»
Tevfik fikretin ölümünden evvel kendi etile yaptığı ve altına yukarı daki mısraı yazdığı son resim
«B ir lâlızai taalıhür ■> «Tarihi kadim» onu ebedileştirmek için kâfi birer eserdir.
SADRİ ETEM
Fikreti hiir bir şair, inkilâpçı bir şair, edebiyatın bir devrine temel kuran kuvvetli bir şair olduğu için severim.
Bugün kafamın kıvrımlarında onun nnsralarından eser var, belki lıer şairden fazla onun mısraları.
Onu okumasanı bile unutamama bu mısralar kâfi gelir.
HAŞAN RASİM
□
Fikret, iki cepheden şayanı tetkiktir. Ben Fikreti evvelâ yüksek bir insan,sonra inkilâpçı bir saıı’atkâr olmak üzere tanırım.
«Rübabı Şikeste» ııiıı baş tarafındaki dört mısrala Fikret, büyük insanlığını pek mütevazı bir şekilde ifade etmiştir. O satırlara bir fahriye diyenler çok hata ediyorlar. Fikret insanlık itibarile kendi tarifi nin çok fevkindedir.
Bizdeki bazı şair ve muharrirlerin malûl olduk ları dalkavukluk ve seciye zafına, Fikret bütün ha yatında bir kere bile düşmemiştir. Türk tarihinde Fikret seciyesi her türlü münakaşaların fevkinde olan ilk şairdir. Ne elimdir ki henüz bir şair ve edi bimiz onu bu cepheden istihlaf edememiştir.
SELÂHATTİN ENİS
□
husus bugünün Şarkında pek azdır. Bu nevi insan beşeriyetin ender bir enmuzecidir. Tevfik Fikretin dostları, düşmanları - alelhıısus düşmanları- onu işte bu ender enmuzeçtir, diye gösteriyorlar.
AKÇORA OĞLU YUSUF
□
Bence Fikret, münevver bir kiirei semaviye gibi yaklaştırıcı vesaiti niyetle bakıldıkça varlığı gözlerde
büyüyen mümtaz bir şahsiyettir.
MEHMET ASİM
Fikret ne kendinden, ne de başkasından gelen esare te mütehammildi. Vicdanını bir tarafa bırakarak yalnız nefsiniıı istediklerine tâbi olmayı esaret addet tiği gibi haricin her nevi tahakkümüne karşı inhina etmeyi zillet tanıyordu. Taptığı şey yalnız hürriyet, yani vicdan ve şahsiyet idi. Fikretin lisanında hürri yetin «menafii serbestçe temin etmek» gibi adi bir manası yoktur. Hürriyet her nevi tahakkümden vic danın, benliğin azade olmasıdır; o da büyük filozof Kant gibi hürriyet ve şahsiyeti en büyük gaye adde diyor. Onuıı için de insanı ve insaniyeti ulvî bir mef kure biliyordu.
MEHMET EMİN
□
Tevfik F ik ret: edebiyatımızın işte yıkılmamış ve
yıkılmayacak putu!... H A K K I TARIK
□
Merhum lâyemuttur.A b d ü l h a k Hâmi t
Müsmir olmak, cemiyetçi olmıya, cemiyet için olnıı- ya, cemiyetin kuv veti içinde yürüye rek o kuvveti kendi görüşlerine göre tanzime çalışmıya vabeste gibidir . Ferdî fazileti pek yüksek olan Tevfik Fikret bir türlü Aşiyanından ine- memekle bu kaide ye istisna teşkil et miştir; mamafih bu hal vicdanının aza meti altında ezilen bu şairimizi takdir ve takdis etmekli ğimize asla mani değildidir, bil’akis.. YUN US NADİ
□
Fikretten mısralar: Gençliğe: F e r d a «enin, s e n i n b- t e c e d d ü t , b u i n k ı l â p ! Kadınlığa : E l b e t s e f i l o l u r s a k a d ı n a l ç a l ı r b e ş e r * Bayrağımız için : O ğ l u m o n u g ö n l ü n c e y a ş a t , ö l m e f a k a t sen! * Hayat için: H a y a t ı d i v i h a k i k a t l e ç a r p ı ş a n k a z a n ı r . *Koşan elbet varır, dü şen kalkar;
Ruhunu midesinden yüksek tutan insan, hayvan lığa insanlığı tercih eden insan, her yerde ve
alel-G e l e c e k n ü s h a m ı z d a
E S A R E T Muslih Ferit B.in
Kartaştaıı su damla damla akar, Birikir sonra bir.'gumüş göl olur; Arayan hakkı en sonunda bulur
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi