B U G Ü N
2035
YORGUN SAVAŞÇI NIN ROMANI
4 4 ^ 4 7^ ORGUN Savaşçı” bir roman. Fakat
Y bu romanın başına gelenler de, ayrı bir A roman gibidir.
Biri de, oturup onu yazsa çok ilginç olur. Hatta bunun bir de. yarı belgesel, yarı dramatik bir filmi çe kilse..
Hikâye 1968’debaşladı: Kemal Tahir’in “Yorgun Savaşçı”sı o yıl, Cumhuriyet gazetesinin ödülünü al dı. Büyük ün kazana ı Kemal T ahir zaten, Türk ede biyatının büyük ustalarından biriydi. Bu .işe, genç yaşlarında şiirle, hikâyeyle başlamıştı. Nâzım Hik met gibi, onun da başı “solculuktan derde girmişti. 1938-1950 arasında, 12 yıl hapiste kalmıştı. Çıktık tan sonraki eserlerinde, konularını daha çok, tarihi mizden aldı. Tabii, tarihin içinde kendi kahram anla-1 rını yaratıyor, olayların akışını kendi yorumlarına göre anlatıyordu. “Yorgun Savaşçf’nın hikâyesi de, Mütareke İstanbul’unun koşullan altında başlar, Kurtuluş Savaşı’nın bir kesiti içinde gelişir.
Eser yayınlandığında buna itirazlar, daha çok
“sol” kesimden gelmiştir. Bir görüşe göre Kemal Ta-
hir, Kurtuluş Savaşı’nın bir, “anti-emperyalist halk
hareketi” niteliğini görmezlikten gelmişti. Bir kısım
halkın o savaşa destek olmadığı izlenimini vermişti. Daha çok, o savaşa katılan eski subayların fedakârlıklannı anlatmıştı. Ayrıca, Atatürk’ün ko numunu gerektiği gibi vurgulamamıştı.
Bu eleştiriler, fazla tutmadı. Kemal Tahir, konu sunu tarihten de alsa, romanında, tarihi kendi gördü ğü gibi yansıtmakta serbestti.
“Yorgun Savaşçı” büyük ilgi gördü. Çok baskı
yaptı, satıldı, okundu. Bazı yerlerini beğensek de, be ğenmesek de çok sürükleyici bir romandı çünkü.
★ ★ ★
Sonra.. Kemal Tahir’in 1973’teki ölümünden sonra, bu romanın film haline getirilmesi gündeme geldi. 1978 yılında değerli rejisör Halit Refiğ’in ön derliğinde bir proje ortaya çıktı. TRT bunu benimse di. Ve beş yıl süren çekim döneminden sonra film,
1983 yılında tamamlandı.
Sonrası ise, tam bir skandaldir. Bugün gazeteler deki haberlerle, televizyonlardaki tartışmalarla bir kere daha gündeme geldi. Ama olayın özeti şudur: TRT’nin ısmarlayıp yaptırdığı film, askeri yönetim altındaki Türkiye’de alınan bir kararla “sakıncalı” görülmüş, yayırta sokulması önlendikten başka “ya
kılmıştır” da.
“Sakıncalıdır” kararını saptayan tutanak 13 Ha
ziran 1983 tarihini taşıyor. Altında üç albayın imzası var. Gerekçesinde, “Mustafa Kemal’e gerekli ölçüde
yerverilmediği”nden başlayarak, “ordu mensuplarına uygun olmayan sıfatlar takıldığf'na kadar çeşitli gö
rüşler sıralanmıştır.
Yakılma yazısı da, gene aynı haziran ayı içinde yazılmıştır. Dönemin Başbakanı’nın imzasını taşır. Kararı ifade eden cümle, aynen şöyledir:
“İstikbalde bu filmin televizyondan yayınlanma ih timalini önlemek maksadıyla, filmin asıl ve kopyaları, Başbakanlıksan, Milli Savunma ve İçişleri bakanlık larından, Tanıtma Müsteşarlığından, birer yetkili temsilcinin iştirakiyle oluşacak heyet önünde yakıla caktır.”
Devamı 22. sayfada
Baştarafı 1. sayfada
Şimdi anlaşılıyor ki, bu “yakılma” işlemi yerine getirilmeden önce filmin bir kopyası muhafaza edile bilmiş.
Ama bu, niye, şimdiye kadar değil de, ancak şim di anlaşılabiliyor?
Bizce bu da, ikiftci bir skandaldir.
“Yorgun Savaşçı” filminin başına gelenler, 1986
yılının şubat ayında, Milliyct’in günlerce süren bir yayınıyla açıklığa kavuşturulmuştu. Yukarıda özet lediğimiz resmi yazıların fotokopileri de dahil, her şey kamuoyuna yansıtılmıştı. Milliyet, bununla da kalmamış, “Yorgun Savaşçı”nın 23 gün süreyle foto romanını da yayınlamıştı.
Bugün filmin bir kopyasını kaldığı yerden çıka ranlar, acaba, 1986 yılından bu zamana kadar -yani tam 7 yıl- niçin beklediler?.
Karan alan askeri yönetim çoktan gitmişti. Ayn- ca, Milliyet’in 1986 yılındaki yayınlan da gösteriyor du: O kararlan imzalayanların ve uygulayanların he men hepsi, yaptıkları işin yanlışlığını, daha o zaman dan kabul etmişlerdi. Yani, ilgililerin “Bu filmin kop
yası bizdedir” deyip, yayınlanmasını istemekten çe
kinmeleri için hiçbir neden kalmamıştı. Acaba niçin beklediler?
Beklemeyi bırakmalan için, illa bir başka televiz yonun devreye girmesi ve “Yorgun Savaşçı”yı yeni- | | den filme çekmesi, yani işin içine bir “rekabet” unsu- ¡1 runun girmesi mi gerekliydi? Onları, o kopyayı saklı | | tutulduğu yerden çıkarmaya yöneltecek bir başka | | dürtü yok muydu?
Bir fikir ve sanat eserine yapılan haksızlığın gide- rilmesi gibi.. Demokrasimizin, askeri dönemden kal- | ma ayıpların birinden daha, bir an önce kurtulması gibi.. İlgilileri harekete geçirebilecek bir başka neden yok muydu?
“Yorgun Savaşçı”, şimdi iki televizyonumuzda
birden gösterilmeye başlarken, birde bu soruların ce vabını öğrenebilsek, iyi olacaktır.
ALTAN ÖY
İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi