• Sonuç bulunamadı

Abidin Dino, Arif Dino'yu anlatıyor:Arif renkleri orospu sayardı

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Abidin Dino, Arif Dino'yu anlatıyor:Arif renkleri orospu sayardı"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

CUMHURİYET/4

KÜLTÜR-Y AŞ AM

TELEVİZYON

10.00 Açılış ve Program_____________________

10.01 Hanımlar Sizin İçin _________________

12.00 Kapanış____________________________ __

18.00 Açık Öğretim

Doç. Dr. önder özkazanç “İktisadi A naliz”, Doç. Dr. Ersoy Canküyer - Yrd. Doç.Dr. Fethi Şeniş “İstatistik“ ve Prof. Dr. Oğuz İmregün “Ticaret H u ku ku " derslerini veriyorlar. ________________________________

19.00 Haberler

19.05 Siias - 6

Silas ve Godik, yaşlı sağır kadınla kaçakçılardan kurtulmayı başarırlar. Sonra, Cadaloz’un kaçırdığı Jenny’y i bulurlar. Cadaloz’u uzaklaştırıp Jenny’i kurtarmak için ona kaçak gümüşten söz ederler. Cadaloz sağır kadına gidip zorlayarak gümüşlerin değirmencide olduğunu öğrenir. Değirmen uzakta olduğu için Cadaloz geri döner ve çocuklar uyurken Silas’ın atını alır.

19.25 İnanç Dünyası

Kuran'ı Kerim A li İmran Sûresi 23-30. ayetleri Hafız Ahm et Bolulu okuyor. Türkçe açıklamasından sonra, Afiili Eğitim Gençlik ve Spor Bakanlığı Din öğretimi Genel M üdür Yrd. Doç. Dr. Hikmet Özdemir “lslamda İlim ve öğretim " üzerine bir konuşma yapıyor. __________________________

20.00 Haberler

20.30 Hava Durumu_________________________

20.45 Kaynanalar - 4_________________________

21.30 İpek Yolu

İpek Yolu ekibi, Kazakistan’da yollarına devam ederken, 8. yüzyılda Çinlilerle Müslüman Arapların savaştığı Talaş Nehri Vadisi’nden ve 1213’te Cengiz H an’ın yerle bir ettiği Talaş şehrinden geçiyor. Taşkent’in en büyük camiini ziyaret edip, Türkistan pazarını da gördükten sonra yine Cengiz’in y o k ettiği O t rar Kalesi harabelerine varıyorlar. Sonraki durakları ise Kızılkum Çölü’ndeki eski Harzem harabelerinin kalıntıları.

22.20 Dünya Sinemalarından: Beyaz Atlı

(Ayrıntılı bilgi yandaki sütunlarda.)

23.50 Haberler

24.00 Kapanış

İZLEYİCİ G Ö ZÜ Y LE

Şehit Hıristiyan

9/12/1985 tarihindeki “Kadının G ücü" dizisinde, 4. bölümün sonunda gelen telgrafla Joe Lowther’in öldüğünü anladık da Hıristiyan birinin nasıl şehit olduğunu anlayamadık.

T R T ’den ricamız. Hamlet'i Müslüman, Jo e’yu şehit yaptığına göre, şu Bulgarları da biraz insan yapsa!

NEC A Tl YA SA R / İZ M İT ■ K O C AELİ

RADYO

TRT I

05.00 Açılış, program ve kısa haberler. 05.05 Ezgi kervanı. 05.30 Şarkılar ve oyun havalan. 06.00 Köye haberler. 06.10 Bölgesel yayın. 06.30 Günaydın. 07.30 Ha­ berler. 07.40 Günün içinden. 09.40 Arkası yarın. 10.00 Kısa haberler. 10.05 Reklamlar. 11.00 Kısa haberler. 11.05 Okul radyosu. 11.45 Hafif müzik. 12.00 Kısa haberler. 12.05 Reklamlar. 12.10 Solistler geçidi. 12.30 Türk halk müziği özel programı. 12.55 Reklam­ lar ve radyo programlan. 13.00 Haberler. 13.15 Müzik. 13.30 Bölgesel yayın ve reklam­ lar. 14.45İstiklal Savaşı’nda milletimiz. 15.00 Kısa haberler. 15.05 Öğleden sonra. 16.00 Kısa haberler. 16.05 Okul radyosu. 16.45 Hafif müzik. 17.00 Kısa haberler. 17.05 Kö­ yümüz köylümüz. 17.25 Saz eserleri. 1730 Din ve ahlak. 18.00 Çocuk bahçesi. 18.15 Haftanın çocuk şarkısı. 18.20 Bölgesel yayın. 18.55 Reklamlar. 19.00 Haberler ve olay­ ların içinden. 20.00 Gençlik koroları söylüyor. 20.15 Şarkılar 20.35 Yurttan sesler. 21.00 Kısa haberler. 21.05 Saz eserleri. 21.15 Türk ve İslam dünyasından. 21.30 Açık öğre­ tim. 21.50 Hafif müzik. 22.00 Beraber ve solo şarkılar 22.30 Küçük konser. 23.00 Ha­ berler. 23.15 Gecenin içinden. 00.55 Günün haberlerinden özetler. 01.00 Program ve kapanış. 01.05-05.00 Gece yayım.

TRT II

07.00 Açılış ve program. 07.02 Solistlerden seçmeler. 07.30 Haberler 07.40 Türküler ve oyun havaları. 08.00 Sabah için müzik. 09.00 Şarkılar. 09.15 Türküler. 09.30 Sabah konseri. 10.00 Şarkılar. 10.20 Bir kaynaktan bir bizden. 10.40 Türk sineması ko­ nuşuyor. 11.00 TSM toplu programı. 11.30 Halk çalgılarından ezgiler. 11.45 Hafif mü­ zik. 12.00 Beraber ve solo türküler. 12.30 Beraber ve solo şarkılar. 13.00 Haberler. 13.15 H afif müzik. 13.30 Türküler geçidi. 14.00 Amatör topluluklar. 14.30 Yabancı dil dersi. 15.15 Türküler. 15.30 Hafif müzik. 16.00 Şarkılar. 16.20 Arkası yarın. 16.40 Hafif mü­ zik. 17.00 Yurttan sesler. 17.30 Küçük konser. 18.00 Şarkılar. 18.15 Türküler. 18.30 Sa­ nat ve insan. 18.50 H afif müzik. 19.00 Haberler ve olayların içinden. 20.00 Şarkılar. 20.15 Türkçe sözlü hafif müzik. 20.30 Yabancı dil dersi. 21.15 Türküler. 21.30 Solistler­ den birer şarkı. 22.00 Perşembe konseri. 22.30 Bir rom an/bir yazardan hikayeler. 22.45 Türküler. 23.00 Haberler. 23.15 Solistler geçidi. 23.40 Hafif müzik. 23.55 Çoksesliliğin gelişimi. 00.55 Program ve kapanış.

TRT III

07.00 Açılış ve program. 07.02 Güne başlarken. 08.00 Sabah konseri. 09.00 Haberler. 09.12 Müzikli dakikalar. 10.00 Günün konseri. ll.OOÖğleye doğru. 12.00 Haberler. 12.12 Sîzler için. 13.00 Küçük Koro. 13.30 Konser saati. 15.00 Halk çalgıları­ mızdan ezgiler. 15.15 Çağdaş Türk sanat müziği. 15.55 Haftanın çocuk şarkısı. 16.00 İki solistten türküler. 16.30 Solistler geçidi. 17.00 Haberler. 17.12 Hafif müzik.17.30 Caz dünyası. 18.00 Plak albümlerinden. 19.00 Haberler. 19.12 Bir albüm. 19 J 0 Bir

kon-'»ı.OO Müzik ekspresi. 22.00 Haberler. 22.12 Gecenin getirdikleri. 23.00 Gece kon* ^ Gece ve müzik. 01.00 Program ve kapanış.

19 A R ALIK 1985

Abidin Dino, A r if Dino’yu anlatıyor:

Arif, renkleri ‘orospu’

- J 1 . s

U M l J

sayardı

Y A Y IN D Ü N Y A S IN D A S A N A T E D E B İY A T

Kendi gölgesinde

• •

1 9 5 7 ’de yitirdiğimiz A rif

Dino’nun ilk kişisel sergisi

yarın Ankara’da

Galeri N ev’de açılıyor.

Sergi, sanatçının bütün

resim ve heykellerini

vasiyet ettiği Rasih Nuri

İleri’de bulunan 800 kadar

yapıttan derlendi.

Kültür Servisi — Arif Dino’­

nun ilk kişisel sergisi 20 aralık cuma günü Ankara’da Galeri Nev’de açılıyor. Sergi, sanatçı­ nın bütün resim ve heykellerini vasiyet ettiği Rasih Nuri İleri’de bulunan sekiz yüz kadar yapıt­ tan derlendi. Serginin açılışıyla birlikte, sergiden seçilen yapıt­ lardan oluşan, metinlerini Abi-

din Dino ve Rasih Nuri tleri’nin

yazdıkları “ yüz” başlıklı, sınır­ lı serigrafi baskı kitap ve baskı­ lar da Galeri Nev tarafından sa­ natseverlere sunulacak.

Yaşamını uzun süredir Paris’­ te sürdüren ressam Abidin Di­ no’nun ağabeyi olan Arif Dino, 1893’te İstanbul’da doğdu. Bel­ çika’da Simon Stevens Enstitü­ sü, Gembloux Ziraat Okulu ve Cenevre Üniversitesi Siyasal Bi­ limler Bölümü ’nde öğrenim gö­ ren Arif Dino, 1924-28 yılları arasında A tina’da portre res­ samlığı yaptı. “ Facia Köprüsü” adlı filmde rol alan sanatçı, Delf Festivali’nde Afiş Ödülünü ka­ zandı. 1930 yılında Fransızca şi­ irlerinden oluşan “ Eclosion” adlı kitabı Paris’te yayımlanan

Arif Dino, 1937’de Nâzım Hik-

m e t’in yönettiği “ Güneşe

Doğru” adlı filmde Ferdi Tay­ fur’la başrolleri paylaştı.

1939-42 yılları arasında “ Ye­

ni Adam” dergisinde ve öteki

dergilerde şiirleri ve sanat eleş­ tirileri yayımlanan Arif Dino, Gelincik sigara paketi kapağı, Denizcilik Bankası amblemi, İz­ mir Fuarı Tekel pavyonları tasa­ rımı ve İstanbul Üniversitesi Bo­ tanik Enstitüsü bitki panoları grafik çalışmaları gerçekleştirdi. 1942 yılında İstanbul’dan sürgün edilen sanatçı, önce Develi’de, daha sonra Adana’da “ ikamete

memur” edildi. Buralarda re­

sim, heykel ve şiir çalışmalarını sürdürdü. 1951’de İstanbul’a dönen Arif Dino, 1957 martın­ da Kuzguncuk’taki evinde öldü. Kardeşi Abidin Dino, Arif Di­ no’nun sanat çalışmalarını, sa­ nat anlayışı ve yaklaşımını ş ö y ­ le değerlendiriyor:

“ A r if ’in resim yapma yönte­ minde biçimleri perde perde arındırma, öze eriştirme çabası vardır. Simyager işi. Bu sırf es­ tetik değil, etik bir kuraldı, ya­ şamla ilgili. Resimde fazlalıklar­ dan, yapaylıklardan, yalandan arınmak. Gündelik hayatta ise yer yatağı, üç hasır iskemle, bir masa. Şapka yok, kıravat yok, bıyık sakal yok. Arınmak lazım­ dı her şeyden.

Somutun özünde gizlenmiş ki­ mi soyut kuralların peşinde bambaşka düşüncelere varmıştı

Arif. Örneğin Doğu teship sana­

tının özünü oluşturan doğurgan sarmal ilkesine gönül bağlamış­ tı. Batıdan Doğuya geçip Türk sanatını derinlemesine düşünme­ ye başladıktan sonradır ki, sar­ malın önemini kavramış ve be­ nimsemişti. Kendine özgü yara­ tıcılığı ile Doğunun dolambaçlı, içe dönük zaman ve mekân fel- sefesiydi bu: Ut taksimi, zülüf, tüm İstanbul’du sarmal. Asma yaprakları arasında kıvrıla kıv­ rıla sürüp giden uç’lar filizler: Bir’in ikileşmesi, ikinin

bir’leş-mesi; doğa ritmi, sarmal, döner gövdeler, döngüler, girdaplar, kum hortumları, siklonlar, mer­ kezkaç ritmler, galaksiler, dev­ ran ya da sakin akşamda kıvrıla kıvrıla yükselen duman, bir de güzelim saçında zülüf...

A rif’in genellikle resimleri renksiz. Bunda birçok neden var. En önemlisi A rif’in renkle­

ri ‘orospu’ sayması. Ona bakar­ sanız Mevtana bile renklerden kuşkulanıyor, renksizliği savu­ nuyordu... Arif’in Adana sür­ gün yıllarında (1941-48) ömür törpüsü bir sabırla eğeleyip ka­ zıdığı çakıl taşlan, hayret verici yüzler, heykellerdi hepsi. On-on beş parça? Tam anımsamıyo­ rum. Arif 1950’lerde İstanbul’a döndükten sonra çakıl yontula­ rını bir arkadaşın evinde bırak­ mıştı. O arkadaşın küçücük ço­ cukları vardı ve yavrular, Arif’­ in taşlarından o kadar hoşlan- mışlardı ki, evde yalnız kaldık­ ları bir akşam -oyun bu ya- hepsini teker teker pencereden sokağa fırlatmışlardı. Taşlar gitti gider. Topu topu bir iki taşın fo­ toğrafı kaldı bu eşsiz yontular­ dan...

Bence Arif Dino’nun çizgisi Türk sanatının eksik kalmış bir halkası. Artık bugün yerini bul­ sun derim. Bu sözümü duysa, bi­ raz alaylı gülümseyerek gözlük­ lerini burnundan kaldırıp alnına yerleştirir, günün beşinci pake­ tinden bir cigara yakıp dumanı­ nı üflerdi burnuma sarmal zülüf biçiminde.”

T ÍY A T R O -G Ö ST E R İ

528 66 29-526 10 00/412

O R T A O Y U N C U L A R

»**o4i«

K a r i V a le n t in F e r h a n Ş e n s c y

İÇİNDEN TRAMVAY

GEÇEN ŞARKI

H ü m e y r a - F e r h a n Ş e n s o y R a s i m O z î e k i ı G ru p G ü n d o q a r k e n Çarş Perş 18 30 Cuma 21 00 C Tesi

15

30 -

18

30

EŞEK

ARILARI

Y a z a n : A r i s t ó f a n e s B o z a n : F e r h a n S e n s o y

» İ T İ T O T T M

San 18 3 0 -Pazar 15 30 18 30 N Ö B E T Ç İ T İ Y A T R O F e r h a n S e n s o y 'u n

AFİTAP’IN

KOCASI

İSTANBUL

P azarte si 18 3 0 Taner Barias Mim Tiyatro John Arden Uvarlavan/Vöneten Metin Deniz Konuk Sanatçı Deniz Türkall

Son 6 oyun ŞAN'da

par« m in . on on pm m in

D0RMEN

TOPLULUĞU

Kdy cooney ^ ^

hemgssî

kftnsı*

DÜNYA SİNEMALARINDAN

TRTnin de bilmediği bir film

B e y a z A t l ı (Der Shimmelreiter) / Yönetmen: Klaus Gendries /

Oyuncular: Sylvester Groth, Jolanta Gruszaic, Gunter Ijotze / Bir Demokratik Almanya-Polonya TV’leri ortak yapımı.

Kültür Servisi — “Dünya Sinemalarından” adıyla sinemada ağırlı­ ğını duyuran filmler gösterme iddiasındaki TRT, herhalde yine nazar değmiş olmalı ki, bu kez karşımıza ne idüğü belirsiz “Beyaz Atlı” adın­

daki bir garabeti getiriyor. TRT yöneticilerinin de üzerinde fazla bir

şey bilmedikleri filmin konusu şöyle: Çiftlikte çalışan parasız bir ta­

rım işçisi, evlendiği kız sayesinde saygın bir kişi olur. Film, onun yük­

selişinin ve baraj yapımı için çiftlik sahibiyle köylüleri ikna etmeye çalışmasının öyküsüdür.

Demokratik Alman-Polonya TV’lerinin ortak yapımı olan film, 19. yüzyılda yaşamış Alman yazarı Theodor Storm’un (1817-1888) ünlü bir öyküsünün uyarlaması, önceleri şiir yazan, asıl mesleği yargıçlık olan Storm, bir süre ülkesinden uzakta yaşamak zorunda kaldı. 1864’te hasretini çektiği Kuzey Almanya’ya dönünce, “Hikâye dramın

kardeşidir” ilkesine uyarak öykü yazmaya yöneldi. Yazdığı 12 uzun

öykünün sonuncularından biri de, filme konu olan “Die Shimmelreiter-

Beyaz Atlı”dır (1866-88). Storm’un olgunluk çağının ürünü olan bu

öyküsünün ve öteki öykülerinin ana teması, insanın kendi iç dünya­ sındaki kaçınılmaz trajik yazgısıyla çatışmasıdır.

REFİK DU R BA Ş

Cevat Çapan, ilk şiirlerini

1951 yılında Varlık dergisinde yayımlamış. Daha sonra 1952-56 arasında Yeditepe, Seçilmiş Hi­ kâyeler ve Yücel’de çıkmış kimi şiirleri. Geçen yıllar içinde Ça-

pan’ı, belki şiir yazmaktan değil

de yayımlamaktan uzaklaşmış görüyoruz. Gerçekten Çapan, bu uzun süre içinde dergilerde görünen az sayıdaki şiiri dışında çabasını şiir çevirileri üzerinde yoğunlaştırıp Sappho, Seferis,

Ritsos gibi şairlerin yanı sıra çağ­

daş dünya şiirinin kimi önemli ürünlerini de dilimize kazandır­ makla okurlar katında haklı bir övgüye değer bulundu.

Bu kısa girişi şunun için yap­ tım: “Dön Güvercin Dön” , Ça- pan’ın ilk şiir kitabı, ama Ça­

pan, görüldüğü gibi şiire hiç de

yabancı olmayan, tam tersine derin bir şiir sevgisinden kaynak­ lanan duyarlılığıyla işinin ehli bir şair kimliğinde. İnce bir sabrın imbiğinden süzülmüş şiirleri de, bu kimliği yeterince kanıtla­ yan bir görünümde.

“ Dön Güvercin Dön”ü bü-

tünleyen şiirlerde Çapan, dolam­ baçlı söz oyunlarına sapmadan yalın bir söylemin kılavuzluğun­ da, ama imgenin şiirdeki önemi­ ni de tartıp hesaplayarak yaşa­ mın dağdağasında savruk insa­ nın darmadağınıklığını dile geti- riyor.“ Zindanlar boşalmışçasına sulara ve dağlara yayılan, dağ köylerinden gelip han kahvele­ rinde duran, vedalaşmaların il­ mini, sürgünlerin uzmanlığını yapan, yıllarca mektuplarla ya­ şayıp kaçak tütün, yasak yayın­ larla beslenen insanın şiiri de de­ nebilir yazdıklarına. ”

G üler yüzlü şiirler_____

Çapan’ın şiirinin özelliği yu­ muşak duyarlılığının yanında el­ leri şakağında düşünceyi de boş­ lamaması, hayatı çevreleyen güncel olgulardan yola çıkarken ince bir gülümsemeyi dudakla­ rından eksik etmemesi. Asık

yüzlü bir şiir değil Çapan’ın şii­ ri. Ve bu gülümsemenin içinde biraz alay varsa biraz da eleşti­ ri, yargılama var .“ Yoksa nasıl ta­ mamlar duygusal eğitimini tüne­ yip kısır döngüsüne az gelişmiş­ liğin, arpacı kumrusu bir düşü­ nür? Aşk hiçbir zaman bir yarış değildir ve bu yüzden yanılmaz mı sayın muhbir vatandaş, köf­ tehor okur, arsız.yetkili?”

Kimi şiirlerin Çapan’m dilimi­ ze kazandırdığı, özellikle Rit- sos’un şiirleriyle ses ve söyleyiş bakımından kesişip benzeştiği söylenebilir. Bu da sanırım, Ça­

pan’m uzun yıllar şiir çevirisine

verdiği yoğun emekten, titiz ça­ badan kaynaklanıyor olabilir.

Memet Fuat’ın da dediği gibi, “ Şiiri böyle kendi dışında seve- bilen ne kadar az şair var.”

İki d e ç e v ir i___________

Burada “ Dön Güvercin Dön”- ün çıktığı günlerle çakışan Ça­

pan’m iki çevirisinden söz etme­

nin yeri. Biri Seferis’ten “ Üç

Kırmızı Güvercin” , öteki “ Çağ­ daş İngiliz Şiiri Antolojisi.”

1963 Nobel Edebiyat Ödülü’- nü alan Seferis’in şiirlerini (Des­ tansı Öykü, Üç Kırmızı Güver­ cin) yine Çapan’m çevirilerinden okumuştuk. “Üç Kırmızı Güver­

cin” , bu anlamda Çapan’m Se­

feris’ten yaptığı çevirilerin tümü­ nü içeren “ hayatın kaynakları­ nı bulma yolunda bir arayışı di­ le getiren” bir şiirler toplamı.

“ Çağdaş İngiliz Şiiri Antoloji­

si” ise, Thomas Hardy’den Se- amus Heaney’e 32 şairin şiirle­

rini kapsıyor. Çapan, kitabın ba­ şına “ Yirminci Yüzyıl İngiliz Şi- iri” ni tanımlayan bir önsöz yaz­ mış, çevirdiği her şair için de ayrıca açıklayıcı bilgiler vermiş şiirlerden önce. Çağdaş İngiliz şiirini tanımak açısından yarar­ lı bir çalışma.

Cevat Çapan’m imzasını taşı­

yan üç kitap. İkisi çeviri, Türk- çeyi dolaylı kullandığı şiirler. Bi­ ri doğrudan kendi yazdıkları.

Şiiri kendi dışında sevebilen okurlar için..

yunan şur

Dön Güvercin Dön / Cevat Çapan’ın şiirleri 64

sayfa / Adam Yayıncılık.

Üç Kırmızı Güvercin / Yorgo Seferis / Çeviren:

Cevat Çapan / 120 sayfa / Evrim Sanat

Galerisi Yayınları.

Çağdaş İngiliz Şiiri Antolojisi / Hazırlayan ve

Çeviren: Cevat Çapan / 210 sayfa / Adam

Yayıncılık.

Yayın raporu

Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

MEASUREMENTS: QOL was assessed according to the brief version of the World Health Organization Quality of Life instrument (WHOQOL-BREF), functional balance and gait according to

A symptoms was highly prevalent across tumor types, the purpose of this study is to analysize the symptom cluster in operation head and neck cancer patients who receive

Bu sonuçların gerçekleşmesine ilişkin olarak üç farklı ihtimal bulunur: Birinci ihtimale göre icbarın somut olayda bulunmaması halinde bireyin iradesi sakatlanmadığı

Bununla beraber Kurumahmut, yeni bir Sözleşme yapılamaması durumunda DHS’nde öngörülen transit geçiş rejiminin uygulanması girişimleri olabileceğini, bu

Buradan da anlaşılacağı gibi, ne kadar ahlaksız olursa olsun hiçbir kadının kabul edemeyeceği çok büyük bir aşağılama söz konusudur (Hasnâ’, 2013: 210).

Leghtas Izza, ‘Dispatches: France, a Country of Freedom of Expression – For Some’, İnsan Hakları İzleme Örgütü (Human Rights Watch) Resmi İnternet Sahifesi,

5846 Sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu 1 esas olarak, fikir ve sa- nat eserleri sahipleri ile bağlantılı hak sahiplerinin haklarını korumak esası üzerine