• Sonuç bulunamadı

Yetimhane'nin sessiz direnişi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yetimhane'nin sessiz direnişi"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

C u m h u r i y e t

PARASIZ PAZAR EKİ

BİR GAZETECİ, ALİ

SUAVİ'NİN ÖLÜMÜ

İnanmadığı tüm devlet,

siyaset, kültür ve din

adamlarına kalemiyle

savaş açmıştı. Bu yüzden

118yıl önce öldürüldü...

f-

1

BİR DİZİ KAZA

VE AUSTER...

Yazmak, “Sanki fıergiin bir

dişi n izi sökiiyorlarm ış

gibi

acılı bir uğraş Paul

Auster için. Ona göre hayat

“olumsallık”tan ibaret.

Biiyiikada da “Kırmız Saray

adıyla da bilinen ahşap bina otele

dönüştürülmek üzere 49 yıllığına

kiralandı. Beş yıldızlı otele

dönüştürülmesinin yolu

“yıkımdı

” ...

Oysa restore edilmesi

mümkündü. Bir tarih, kültür

anıtıydı, hakkında “yıkılamaz ”

kararı vardı ama...

M U R AT UR AL

uhteşem bir bina, içi benzersiz güzellikte. Yıkılacak. Yıkılmadan önce gidip mutla­ ka görün”... Net Holding Yönetim Kuru­ lu Başkanı Besim Tibuk, geçtiğim iz tem­ muz ayı içinde, gazetecilerin de bulunduğu bir toplulukta bunları söylüyordu. Muhteşem benzersiz bina, Büyüka- da’daki “ Kırmızı Saray” ya da bilinen adıyla “ Rum Yetim- hanesi”ydi. Besim Tibuk’un sözleri, bir bakıma, bir cella- tın idama götürdüğü mahkûm için söylediği övgü dolu son sözlere benziyordu. Çünkü Dedemanlar, Ferit Volkan ve Sı- dıka Atalay’la birlikte binayı 49 yıllığına Patrikhane’den ki­ ralamışlardı ve bu “muhteşem bina” yıkılarak yerine beş yıl­ dızlı otel yapılacaktı.

Aslına bakılırsa Yetimhane hakkında “yıkılam az” kararı vardı. Bu bilgiyi veren de Koruma Kurulu üyeleriydi. 1994

' i - ■' ' v ' • - - - "

yılında binanın rölöve çalışmalarını yapan Yıldız Teknik Ü niversitesinden Dr. Berrin Alper de görüşlerini; “ Büyü- kada’nın Kırmızı Sarayı olarak da nitelendirilen görkemli binanın benzer m alzeme ve teknoloji ile yeniden inşası bu­ gün için olanaksız görünmektedir. Bu nedenle zaman kay­ bedilmeden m alzeme ve strüktürü aynen korunarak restore edilmesi ve öncelikle özgün işlevi ile Büyükada'nın yapı po­ tansiyeline katkı sağlanması gerekmektedir.” diyerek açık­ lıyordu. (Arkitekt, 6/94)

Koruma Kurulu’nun “yıkılam az” kararına rağmen Besim Tibuk yıkılacak diye nasıl konuşabiliyordu?

ANAP-DYP koalisyonunun ilk işlerinden birisi Koruma Kurulu üyelerini değiştirmek olmuştu. Yeni Kurul binanın yıkılmaması kararını değiştirdi mi? Yeni üyeler bu konuda açık konuşmuyorlardı. Adalar Belediyesi, Ada Dostları Der­ n eği’nin başvurusunu yanıtlarken bu konuda kendilerine bir dosya gelm ediğini bildiriyordu. Devana 6. sayfada

(2)

22 E Y L Ü L 19% . S AYI 548

7

Rum Yetimhanesi’nin iç mekanlarından iki görüntü... (Fotoğraflar Ahşap Dergisi’nin Ekim 1995 sayısından alınmıştır.)

Türkiye Ulusal Ahşap Komitesi Başkam Em i ne Erdoğm uş, “ En uzun öm ürl ü yapı ah­ şaptan yapılanlardır” diyor. Türkiye’deki ö l­ çülerle ve uygulamalarla bakıldığında bu de- ğerlendirme garip hatta saçma gelebilir. Ama gerçekler böyle değil. Çünkü ahşap sü­ rekli birbakım lahepyeni tutulabiliyor. Bu­ gün özel olarak geliştirilmiş ahşap koruyucu teknolojiler ve ürünler bulunuyor.

Emine Erdoğmuş, örnek olarak İngilte­ re'yi veriyor. İngiltere'de ahşap yapılarözel bir koruma altında. Coventry'de, 19 5 0 ’li yıl­ larda, Ortaçağ’dan kalan ahşap binalaryerle- rini modern yapılara terk etm eye başlayınca ahşap yapıların en fazla bulunduğu cadde koruma altına alınmış. Evleri müzeleştirmi- yorlar, kullanıma hazırlıyorlar. Ayrıca kentin başka yerlerinde tek tük kalmış evleri de sö­ kerek buraya taşıyorlar. Eski kent b öylece yaşamını sürdürüyor. Ayrıca Weald and Downland Açık Hava M üzesi’nde 15. yüz­ yıldan kalma 40 kadar bina bulunuyor. 1967 yılında ülkenin çeşitli yerlerinde bulunan ev­ ler sökülerek bu müzede yeniden kurulmuş. Restorasyon sırasında binaların tüm eleman­ ları tek tek incelenm iş; yaşları, m alzem esi, geçirdiği onaranlar belgelenmiş. Sadece aşı­ rı çürümüş ve mutlaka değişmesi gereken kı­ sımlar, orijinal malzemesi iletamamlanmış. İ ngi 11 ere 'de sü rd ürü I en en görkem I i ve etk i - leyici ahşap çalışm ası ise Shakespeare’in 400 yıl önce yanan ünlü Globe Tiyatro- su ’nun aslına uygun olarak yapılm ası için yürütülüyor. Tam 40 yıİdir süren bu çalışma- da binanın yapımında sadece m alzem e ola­ rak değil, yapım tekniği olarak da o yılların usulleri uygulanıyor.

Japonlar da özelliği ve tarihi değeri olan ahşap binalarını titizlikle koruyorlar. Örne­ ğin, Nara kenti başkentken yani 710 yılında yapılan Todaiji Budist Tapmağı 17. yüzyıla kadar 900 yıl boyunca sürekli kullanılmış ve yenilenm iş. 17. yüzyılda yanmış ve yeniden ahşaptan yapılm ış ve yeniden korunmaya

alınmış. 300 yıldır korunuyor ve kullanılıyor,

ise Shrine Şintu Tapınağı da 12-13. yü zyıl­ dan kalma. Hâlâ kullanılıyor. Hatta sadeceo bölgede bulunan birağaçtan kullanılan ah­ şap m alzeme için tapınağın özel ormanı bile bulunuyor.

Ahşabın yaygın olarak kullanıldığı ülke­ lerden birisi de Norveç. Bu ülkede Hıristi­ yanlığın yayılmaya başladığı 11.yüzyıldan sonra ahşaptan yapılm ış özgün bir kil ise mi­ marisi ortaya çıkmış. 12. yüzyılda tüm ülke­ de 500-600 civarında kilise bulunduğu sanı­ lıyor. Günümüze bunlardan 24 tanesi ulaşa­ bilmiş. Bu kiliselerin hepsi bugün koruma al­ tında.

Türkiye'dede, onca yıkıcı lığına karşın ya­ pıcı bir örnek var. Tarabya’da Cuıııhurbaş- k a n lığ f mu yazlık köşkü ya da eski adıyla

Huber Köşkü, Prof. A fife Batur’un danış­ man I ığında ve mimar-restoratör Ayşe Kan- tarcıoğlu A kyıl’ın denetiminde, ITÜ’nün bi­ limsel katkılarıyla aslına uygun olarak ve gerçek anlamda restore ediliyor. Bu çalışma ahşap denince akıl Iarına hemen yıkmak g e­ lenlerin, “Türkiye’de yapılamaz” diyenlerin karşısına bir anıt gibi dikiliyor.

Sonuç olarak Yetimhane binasının ahşap ve harap durumda olm ası onun mutlaka y ı­ kı İmasını gerektirmiyor, onu orijinal haliyle yeniden kazanmak mimari olarak da tekno­ lojik olarak da mümkün.

Yıkılan yok oluyor

Türkiye’de eski eserlerin restorasyonu ko­ nusunda akıl almaz bir saptırma, bir sahte­ kârlık yaşanıyor. Restorasyon denilince, yaygın olarak binayı yıkıp “aslına uygun ola­ rak “ yeniden yapmak anlaşılıyor. En ciddi çevrelerde bile restorasyon, bina ile isteğine göre oynamak gevşekliği içinde ele alınabi­ liyor. Doğru dürüstbirrölöveçalışniası bile yapılmadan “restorasyon” yapılabiliyor. Kuşkusuz bunlar gerçek bi r restorasyon de-

ğ»1-Eski bir binayı ortadan kaldırmanın en

kestirme yolu onu “2. sın ıf tarihi eser” olarak tescil ettirmek. Bu durumda bina, tümüyle yıkılarak dış cephelerine eski görünümü ve­ rilmek koşuluyla betonarme karkas olarak yapılabiliyor. Bina içi istenildiği gibi düzen­ lenebil i yor. “ I. sı n ı f tarih i eser” i se y ı k 11 am ı - yor. Ancak bu binalarda restorasyon adı al­ tında binanın tüm özgünlükleri yok edilebi­ liyor. Bu arada yanan/yakılan 1. sın ıf eserler is e 2 . sınıfeserkapsaınındaelealm ıyor. Bu uygulamanın yok ediciliğe prim verdiği apa­ çık ortada.

Bu uygulamalar sonucu ahşap mimari ör­ nekleri yerlerini hızla üzerleri ahşap kaplan­ mış, ne kuş ne deve örneği betonarme binala­ ra terkediyor; ahşap mimari örnekleri diye sunulanlar ise orijinalliklerini büyük ölçüde kaybetmiş durumda.

Gerçek restorasyon anlayışı bakımından yıkılıp yeniden yapılan bir bina yeni bir bina oysa. Asla orijinal değil. Betonla ahşapta el­ de edilen uygulamaları sağlamak mümkün olmuyor. Binanın ahşap olarak yeniden ya­ pılması da ona orijinallik kazandırmıyor. Ye­ ni binanın yok edilm iş orijinal bir binanın taklidi olm asının ötesinde ne gibi birdeğeri olabilir? Böyle bir bina her zaman ve her yer­

de yapılabilir. Ama yıkılan orijinal binayı tekrar kazanmak mümkün değil.

Yıkım ın geriye dönüşü yok. Bu durumda özgün bir binayı yıkmak tam bir yok edicilik d eğilse ne? Gerçek bir barbarlık başka nasıl olabilir? Tarihi katletmek başka nasıl yapıla- bilir?

Halki’den ders alınacak mı?

Hevbeliada’da 1857-62 yılları arasında ilk iki kat tuğla, üç katı ise tümüyle ahşap karkas olarak inşa edilen Halki Palas Oteli yalnız İs­ tanbul’ un deği 1, Türk iye ’ n i n modern anlam­ da ilk on oteli arasında yeralıyordu. D eniz­ den görkemli görünüşü ile adanın en özgün yapılarından birisiydi. Heybeliada’nın g ele­ neksel mimari biçimine uygun olarak ahşap­ tan yapılmıştı. Belki de İstanbul’un, Yetim­ haneden de önce yapılm ış ilk ahşap karkas otel binasıydı.

Bu önemli ve özgün bina 1937 yılında kay- yumluğa, daha sonra da Milli E m lak'edev- redildi. Son dönemlerde yazlık pansiyona dönüşen binaya bakını yapılmadı, bina hızla yıprandı. Ancak büyük ölçüde, hatta içinde­ ki eşyaların önemli bir kısmı dahil orijinaldi.

Halki Palas, 1980'liyıllarda.

Heybeli-Önce sesleri duyacağız, sonra

toz bulutlarını göreceğiz.

Çünkü hakkında “yıkılamaz”

kararı olan Büyükada’daki

“Kırmızı Saray” yani

Yetimhane yıkılacak.

Avrupa’nın bu en büyük ahşap

binası, beş yıldızlı otele

dönüşecek. Üstelik bütün

dünya ahşap binalarına sahip

çıkmak için bunca çaba

harcarken, teknoloji ahşabı

korumayı başarmışken...

(3)

8

1890-1900

yıllarında

“Prinkipo

Palas ” adıyla

otel olarak

inşa edilen

yapı, dönemin

padişahı ll.

Abdiilhamit ’ten

gerekli izin

alınamadığı

için bir

süre boş

kaldı. 1903’te

yetimhane

olarak açıldı.

1964 yılında

ise Patrikhane

tarafından

boşaltıldı...

ada’daki Panorama O teli’nin işletmecisi Selahattin Bey tarafından kiralandi ve pansi- yonolarak kullanıldı. 1988 yı I ında Selahat­ tin Bey, “ i . S ın ıf tarihi eser” kapsamındaki binayı ahşap olarak restore ettirdi. Bu resto­ rasyon sırasında binanın orijinalliği önemi i ölçüde korundu. Eşyalar bile hâlâ orijinaldi. Bina 19 9 1 'de Besim Tibuk ve Net Holding tarafından kiralandı ve otel olarak işletmeye açıldı. Açıldıktan kısa bir süre sonra tümüy­ le yandı. Otel olarak kullanılan bu binada yangına karşı önlem alınmamış mıydı? Alın­ mamışsa nasıl ruhsat verilm işti? Bunlar Adalılar’ın akıllarında hep soru işareti olarak kalacaktı. Yangından sonra bina “2. sın ıf eser" kapsamında ele alındı ve dış cephesi aynı kalmak üzere betonarme olarak Net Holding tarafından yeniden yaptırıldı, üzeri ahşap kaplandı. Binanın eski halini bilenler binanın içi bir yana dışının da aslıyla bir ilgi­ sinin olm adığını görüyorlardı. Ancak artık yapılabilecek hiçbir şey yoktu. 120 yıl bo­ yunca hertürlü doğal yıkıcı 1 ığa karşı direnen gerçek Halki “restorasyon”la tarih olmuştu. Yerinde ise ne Heybeliada i le, ne adanın m i­ marisi i le hiçbir ilgisi olmayan yabancı bir bi­ na vardı; “Merit Halki Palace” . Yokolmuşya da yok edi 1 m iş bi r bina n m yeri ne yapı 1 m ış ol­ ması “Merit Halki Palace”a birtarih kazandı- rabilirmi? Bu olsa olsa bir sonradan görm e­ nin bit pazarında bulduğu paşa portresi ile asilzadelik taslamasına benzetilebilir.

Şimdi gündemde Yetimhane var. Yine Be­ sim Tibuk’un adı geçiyor. Yaşananlara rağ­ men Yetimhane’nin akıbeti de Halki Palas’la aynı olacak mı? Yoksa Halki ’den bir ders ç ı­ karılacak mı?

Dünya ahşabın değerini biliyor

Ekonomik açıdan bakıldığında ise bu eşsiz binayı yıkmak bindiğiniz dalı kesmek gibi.

Uzmanların belirttiğine göre yıkıp yeni­ den yapmak ile gerçek anlamda restore et­ mek arasında mutlaka bir maliyet farkı var. Ancak bu fark abartıldığı kadar değil. Kaldı ki binayı korumak esas olacağına göre bu işe kalkışanların da bu maliyeti göze almaları, hesaplarını buna göre yapmaları gerekiyor.

Bugün Avrupa’da farklı mimari ve estetik arayışlarının özellikle ahşap mimari üzerin­ de yoğunlaştığı biliniyor. İsviçre’de, Fran­ sa’da ahşap yapı yeni oteller büyük reklam­ larla tanıtılıyor. Betondan bunalmış insanla­

rın ilgisi çekiyor. Bu otellerde her türlü kon­ for sağlanabiliyor. Ayrıca, bugün ahşap bi­ nalarda yangına karşı betonarme binalarda- kine eş değer güvenlik sağlayan sistemler de var.

Eğer otel olarak kullanılacaksa orijinal ve ahşap Yetimhane binası tüm Avrupa'nın en özgün otellerinden birisi olacak. Bu işe yatı­ rım yapanlar bunu hesaplayamayacak kadar hesaptan habersizler mi? Belki de hesap ede­ medikleri taklidin asla gerçeğinin yerini ala­ mayacağı.

Dünya ahşabın ve tarihinin değerini bili­ yor. 20 metrekarelik bir kilisesini bile dünya literatürüne geçiriyor, ülkesinin özgün bir değeri olarak sunabiliyor. Yıllar önce kay­ bettiği önem li biryapısım tekrarelde etmek için 40 yıldır uğraşıyor. Onlar yeni ahşap oteller yaparken, biz sadece Türkiye'nin de­ ğil Avrupa'nın en özgün ve en değerli ahşap otel yapısını yıkmaya hazırlanıyoruz.

Tarihi ve mimari özellikleriyle artık bir dünya varlığı halinegelm işolan Rum Yetim- hanesi’ni Türkiye Cum huriyeti’nin ve biz yurttaşlarının korumasına emanet edilm iş birdeğerolarak görmek gerekiyor. Böyle bir em anete sahip çıkmak, onu korumak ve ya­ şatmak, Türkiye’nin olgunluğunu, tarihe ve kültüre karşı bilinçli ve saygılı tutumunu tüm dünyaya gösterebilir. Türkiye’ye onur ka­ zandırabilir.

Büyükada Rum Yetimhanesi tekrar kaza- nılabilir. Avrupa'da daha 5 0 ’l i yıllarda farkı­ na varilarak önlemleri alınan yok edici süre­ ci biz 1996’da hâlâ dolu dizgin yaşıyoruz. Nereye kadar? Tarihi mimarisi ahşaba daya­ nan, ahşap konutlar şehri İstanbul ’da, bir tek ahşap yapı kalmayıncaya kadar mı?

Ada Dostları Derneği, Yetimhane’nin y ı­ kılm aması,orijinaline uygunolarak restore edilm esi ve yapılış amacına uygun biçimde kul lamına sunulması için bir girişim başlat­ mış bulunuyor. Huber Köşkü’n debilim sel bir restorasyon çalışması gerçekleştirerek ve örnek olan Cumhurbaşkanlığı’nın bu tarihi değere de sahip çıkması, kentleri teslim alan rant canavarına dur dem esi artık bir boyun borcu. Yetimhane’nin yeniden kazanılması can alıcı önemde. Korunması tarihin ve kül­ türün acımasızca, vahşi biçimde yok edilm e­ sinde birdönüm noktası olm alı. Aksi halde, bu gidişle artık koruyacak birşey de kalma­ y a c a k .^

Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

KALDI KALDI (*) Diğer Okulda Sınava Giren Öğrenci / Diğer Okuldan Sınava Gelen Öğrenci Notu.

JÜRİ BAŞKANI: İmza ÖZER AVŞAR DANIŞMA JÜRİ ÜYELERİ : İmza CANDAN NEJAT imza GÖNCÜOĞLU ORHAN İmza ORAI..

HABER MERrEzl Golovı Korfezi'nde kuruioı- sı on8onİıİen ı€İEÜ 8ıntİal Dro jeri Bırbıiaa ftııuı Özıl irı eo riyle duıduıuldu. yeİ 6ocite ceğini

A  ve  B  girişlerine  aynı  anda  lojik  ‘0’  uygulandığında  F  noktasının  (çıkış)  gerilimi  0 

Entegre (IC) olarak imal edilen kapılar, transistörler, diyotlar ve diğer solid maddelerden yapılırlar.Dijital devrelerde genellikle lojik 0 yanlışı,lojik 1 ise doğruyu

Maryland’deki Johns Hopkins Üniversitesinden Laurent Younes, hastalığın ilk gözlemlenebilir etkileri görülmeden en az 10 yıl veya daha önce Alzheimer riskini

Yetimlerin gıda, sağlık, barınma, eğitim ve kıyafet ihtiyaçlarına destek olmak, geleceğe güvenle hazırlanmalarını sağlamak için geliştirdiğimiz dört sistem var:..

Galatasaray Üniversitesi Kariyer Geliştirme Uygulama ve Araştırma Merkezi bünyesinde görevlendirilmek üzere, 24.12.2020 tarihli ve 31344 sayılı Resmi Gazetede ilan edilen