• Sonuç bulunamadı

Münevverin tarifi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Münevverin tarifi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

P s i k o l o g g o z i l e

Münevverin tarifi

J

t

/£<*

Geçen yızımızda yarım münev . veri tarife çalış­ mıştık. Cemiyet hayatınm şiraze- Bi olması lâzımge

len münevver zümreden söz açma mak ve hakiki münevverin portre sini ihmal etmek bir eksiklik ola­ cağı için, bugün okuyucularıma bu tipi takdim etmek istiyorum.

Evvel emirde münevverle allâ-

meyi .biribiı-ine karıştırmamak

icabeder. Hakiki münevver, hâdi­ seler karşısında aklıselimine ve

vicdanına uygun bir tavır alan

kimsedir. Onun bu tavrında bilgi­ nin payı, yolunu aydınlatan ışı - ğın payı demektir. Bu ışık da ha­ kikatin ta kendisi olduğuna göre münevver, hakikat yolunda sen­ delemeden, bocalamadan yürüyen adamdır. Bu hakikat, şu veya bu zümrenin, şu veya bu camianın, şu veya bu devrin hakikati değil­ dir. Münevverin yolunu ayrınlatan hakikatin ışığı, insanlığın asırlar boyunca emek vererek eriştiği ve yine asırlar boyunca hâdiselerin mihekine vurup benimsediği nur­ dur. İnsanlığın kam ve canı paha­ sına kazandığı kıymetler ve hak­ lardır. Münevver işte bu kıymet­ lerin ve bu hakların koruyucusu­ dur.

Münevver, bilgi yolu ile bu kıy­ metler ve bu hakların şuuruna ermekle, ruhunda onları her nevi tecavüzden koruma imanını da ta­ şır. Hâdiselerin bilgi dediğimiz a- çık mânası, onda hakikat aşkını uyandırmış ve bütün varlığım bu aşkın azat kabul etmez bir ben­ desi kılmıştır. Fakat tekrar ede­ lim, hakikî münevver kendi kurun tularını hakikat sanıp onlara ta - asupla bağlanan kimse değildir. Onun âşık olduğu hakikatlerde bilginin ve tecrübenin fetvası var­ dır. O, kendi şüphe, zan ve vehim­ lerinin değil, mücerret hakikatin âşıkı ve müdafii dir. Vicdanı ile şuurunun arasında hiçbir ihtilâf yoktur. O, bütün şahsiyetiyle yekpare insandır. Büyük Fransız ahlâkçısı Rabelais'nln dediği «vic dansız bilgi ruhun harabisidir» ha kikatini bir tehlike çanı gibi ka­ fasında çınlatarak, insanlar ve hâdiseler karşısında daima bütün ve derli toplu kalmasını bilen in­ sandır.

V-

(

J I

Y A Z A N

...

n / t

Proi. Sabrı Esad Siyavuşgil

Şayet allâmede bilgiyi zümre taassubuna veya şahsî menfaate âlet etmek ve hakikate zamane - nin külâhını giydirmek meyli var sa, zaten böylesine münevver de­ mek caiz değildir. Çünkü onda ha­ kiki tenevvürün temeli olan vic - dan yoktur ve bilgisi de öyle bir nevi macundur ki, ancak hakika­ tin suratını örtmiye yarar. Böyle- lerinin nazarında müdafaaya de­ ğer tek hakikat, önce karnını do­ yur, sonra fikir yürüt prensibinin ilham ettiği fırıldak siyasetidir.. Tabiatiyle bu gibilerden ilim ve insanlığın köklü kıymetlerini her ne pahasına olursa olsun korumak celâdeti beklenmez. Şuur ve vic­ danlarda mertebelenmiş bir değer ler manzumesi bulunmadığı için, hakikatlere ve haklara indirilen darbeler karşısında, münevverli - ğin icabı olan vakur ve metin bir mukavemet, hakkın ve hakikatin saflarında hasbî ve âlicenap bir feveran sadir olmaz.

Görülüyor ki, hakikî münevver, hak ve hakikatten başka bir mi­ yar tanımıyan kimsedir. Her hâ­ diseyi bu miyara vurarak değer - lendirir ve her değeri şuur ve vic [

Hakikî münevverin şuur ve vic danmda hakikat aşkiyle insanlık ve yurt sevgisi hiçbir zaman bir biriyle tezada ve ihtilâfa düşmez. O, hakikat uğurundaki mücadele - sinden insanlığın ve yurdunun, yurt ve insanlık mücadelesinden

de hakikatin kazanacağın -

dan emindir. Hürriyetin âşıkıdır, fert ve zümre tahakkümüne ta - hammül etmez, insanlığın vakur bir hürriyet nizamı içinde mesut ve bahtiyar olacağına inandığı îçin, parlak bir İstikbal vâdede - rek kafaya çenber diie kilit ve a- yağa köstek takan nizamlarla bağ daşmaz. Bunun içindir kİ, garp dünyasının anladığı mânadaki de mokrasinin âşıkıdır. Yurt sevgisi ile hürriyet ve hakikat aşkının ancak böyle bir nizamda İnsanlığı saadete kavuşturacak bir terkibe ulaşacağına inanır ve bu imanla, insan nesillerinin asırlarca tü rlü 1

ceberut» karşı

ı müdafaa etmiş ol duğu kıymetle - rin üzerine titrer.

Hakikî münev! ver birer hakikat danmda tertiplediği sıraya koyar, j olarak benimsediği gayelerin ger- j Bunu yaparken de diğer halis mü ! çekleşmesine ket vuran demago-nevverlerle gönül ve iş birliği et­

tiğine kanidir. Hak için tarikin bir olduğuna göre, münevverin hâ dişeler karşısındaki tavrı muallak ta ve tek başına kalmaz, halkın şuur ve vicdanında da uzun ve de vamlı akisler yaratır ve örnek o- lur.

Hakikî münevver, pervasızdır. Şuur ve vicdanma ağır gelen ce­ miyet hâdiseleri karşısında sus­ maz, hak ve hakikatlerin tecavüze uğramasına göz yummaz. Bu yüz­ den her devirde ve her cemiyette türlü belâlara uğrar. Kilisenin hakikatine dil uzattı diye engizis- yan mahkemesinde cevap verir, diktatörün hakikatine inanmadı diye sürgüne gönderilir, doktrinin hakikatine temenna çakmadı di­ ye zindanlarda can verir. Fakat kaprisin ve zulmün bütün ağır baskılarına rağmen o, hakkın ve hakikatin ücretsiz avukatıdır. Ni­ hayet onun kam ve canı bahasına

yaşattığı kıymetler baki kalır ve harekete geçer, gerek kendi milletinin, gerek bü

tün insanlığın iftihar vesilesi o. lur.

jinin, iyi niyet sahiplerini şaşırtan tuzakların, küçük muvazaaların, ihmal ve hataların, hamleyi gev­ şeten kapris ve inatların da düş - manidir. Her çapraşık usul, her iğri istikamet, her haksız müda­ hale karşısında şuur ve vicdanı - mn sesini yükseltmekten çekin - mez. Bunu bir münevverlik borcu sayar. Kendisine danışılmasa da, tek başına veya cemaat halinde, hâdiseler karşısındaki mütalâası­ nı iyilikle ve serbestçe bildirir. Ha kikati şahıs ve zümre menfaatine feda etmiyeceği için, onun her ika zında iyi niyetin ve samimiyetin sesi duyulur. Münevver, tenkid ve ikazı cemiyet havasını bulandır - mak için değil, bulanık işlere hak km ve hakikatin berraklığım ver mek için yapar. Yurdun ve insan­ lığın benimsediği kıymetlerin sar­ sılmaması, itibardan düşmemesi, bütün vicdan ve şuurlarda daima canlı ve taze kalması endişesiyle

(2)

!

\

Bu itibarla hakiki münevveri, cemiyet hâdiselerinden bahsediyor diye politika yapmakla itham e- derek susturmağa çalışmak, mem­ leket ve hakikat hesabına bir gü­ nahtır. İnsanları ve hâdiseleri şu­ ur ve vicdan mihekine vurmak politika yapmaksa, bu hakkı mü­ nevvere tanımakta zerre kadar teredüt caiz değildir. Yoksa poli­ tika, kapı arkasında ve karan­ lık köşede fısıldaşmak veya yük­ sek perdeden parlak cümleler söy lemek mânasını kazanır ki, bu, ne j politikanın tarifine uyar, ne de 1 münevverin haysiyetine yakışır.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a T o ro s Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Poincaré Kestirimi’nin çözümü sonras›nda ortaya ç›kan toz duman içinde, Perelman ile görüflen tek gaze- teciler olan The New Yorker’›n bilim yazarlar›

Öğrencilerin evinde bilgisayar ve sürekli internet bağlantısı (ADSL) bulunması ile bağlı kalma süreleri arasında bir ilişki var mıdır..

Gerçek hücreler gibi, yapay embriyo- lar da &#34;genlerini&#34; harekete geçirip durduracak sanal kimyasallara sahip.. Simulasyon program› uyguland›¤›nda

Sadrazam Am­ cazade Hüseyin Paşa’nın ye­ dinci göbekten torunu ve vakfın mütevellisi Feyyaz Köprülü, tarihi yapının bü­ rokrasi kurbanı olduğunu be­

On sekizinci asırda yapılan kasır müteaddid daireleri olan ge­ niş ve ahşab bir bina idi.. asrın orta- larına kadar müteaddid tamirler ve esaslı

In this study, when astrocytes were cultured in the presence of amyloid- β or LPS, the expression of IL-1, IL-6 and TNF- α mRNA was up-regulated as compared with that of

脈衝高頻熱凝療法 [ 發表醫師 ] :護理指導 醫師(神經外科) [ 發布日期 ] :2011/3/15 一、高頻熱凝療法的目的:

Müsamere proğramını rakamlaştı- rarak ifade etmenin sebebi bu on beş veya on yedi parçanın ancak birinin — zeybek raksı — mahallî olduğu noktası