U-_ U-_ Sal
Cumhuriyet |
Sahibi: Cumhuriyet Matbaacılık ve Gazetecilik Türk Anonim Şirketi adına Berin Nadi • Murahhas Üye: Emine Uşaklıgil # Genel Yayın Müdürü:Haşan Cemal, Yazı İşleri Müdürü: Okay Gönensin • Yazı İşleri Müdür Yardımcıları: Salim Alpaslan, Kerem Çalışkan, Necdel Doğan, Lütfü Tmç
Sayfa Düzeni Yönetmeni: Ali Acar • Ankara Temsilcisi: Ahmet Tan
İç Politika: M ehmet Tezkan Ekonomi: Meral Tamer, Kültür: Celal Üster, İstanbul Haberleri: M uhittin Sirer, Spor: Abdülkadir Yücelm an, Makaleler: Şahin Alpay, Düzeltme: A bdullah Yazıcı • K oordina tör: A hm et Korulsan • Mali İşler: Erol Erkut • Muhasebe: Bülent Yener • Bütçe-Planlama: Sevgi Osmanbeşeoglu • Reklam: Ayşe Torun • İdare: Hüseyin Gürer • İşletme: Önder Çelik • Bilgı-lşlem:
N ail İnal • Personel: Sevgi Bostancıoğlu
Basan ve Yayan: Cumhuriyet Matbaacılık ve Ga
34334 İst. PK: 246 İstanbul. Tfel: 512 05 05 (20 h
Ankara: Ziya Gökalp Blv. inkılap S. No: 19/4,' # İzmir H. Ziya Blv. 1352 S. 2/3, Tel: 13 12
İnönü Cad. 119 S. No: 1 Kat 1, Tel: 19 37
TAKVİM: 6 OCAK 1992 İmsak: 5.50 Güneş: 7.21 Öğle: 12.14 İkindi: 14.36 Akşam: 16.57 Yatsı: 18.23
Barış Manço’yla rock, cumhurbaşkanlığı, para, milliyetçilik, geçmiş ve gelecek üzerine
Yolu
uzun, saçı uzun
StNA KOLOĞLU
Barış Manço Türkiye’de hak kında en çok yazı yazılan, en çok söyleşi yapılan isimlerden biri, özel yaşamı, müzik hak kında düşündükleri, takıları, yüzükleri, çocukları, saçları hakkında yazılar yazıldı. Moda da Manço köşküne giderken
“Daha farklı ne sorulabilir” di
ye düşünüp durduk. Köşkten içeri girip antika yüklü odalar dan birinde karşılıklı oturduğu muz zaman işimizin o kadar zor olmadığını gördük. Kahvemizin ilk yudumlan genzimizi ısıtırken Barış Manço konuşmaya başla mıştı bile...
— Sizin Japonya konseriniz ve ardından gelen banş ödülü. Bu TV programınızın bir yerde mesajı oluyor galiba.
MANÇO — Olayı baştan an
latmak istemiyorum. Ben yoru munu yapacağım. Bu adeta bir konser değil. Başka bir olaydı. Soka Üniversitesi rektörü aynı zamanda Soka cemaatinin de li deri. 30 milyon mensubu bulu nan bu saygı değer cemaatin li deri ceketini fora etti. Adeta kol- bastı çekti, Ankara karşılaması yaptı. Konser olay haline dön dü. Burada bir noktayı açıkla mak istiyorum. Benim ve ekibi min Sayın Semra Özal’ın baş kanlığında Türk-Japon dostluğu yıldönümü törenlerine giden ka file ile ilgimiz yok. Biz TV çe kimi için bulunduğumuz bu ül kede yalnız kendi çabalan mız ile bu olayı gerçekleştirdik. Tabii bu konuda Türk Büyükelçiliği’nin yardımları unutulmamalı.
— Aklımıza bu arada tanıtım olayı geldi. Sizin bu konseriniz, aldığınız ödül ve TV için dün yayı dolaşmanız Türkiye’nin en iyi tanıtımı olarak yorumlanı yor. Ama genelde biz bu tanıtım işini bir türlü beceremedik. Her sene ‘nasü tanıtacağız’ diye çö zümler öneriyoruz. Bizim tanı tımımız ile ilgili ne düşünü yorsunuz?
MANÇO — Biz Claude Le- loucbe’a tanıtım filmi yaptırdık.
Sinemacılığını, başarılarım kü çümsemiyorum. Ama Lelouche için cebine giren para önemliy di. Kendimi yerine koyuyorum. Benim için ‘Gel şu ülke için film yap’ deseler, aklıma önce şu so ru gelir: Bu ülkenin yaratıcı in sanları yok mu? Film çekecek sanatçıları yok mu? Herhalde sayın Lelouche’un da aklından bunlar geçmiştir. Şimdi bıçak sırtı bir noktaya geliyoruz: Mil liyetçilik. Hemen burada da bir örneğe geçmek istiyorum. Fran sız bir turisti ele alalım. Türki ye’ce geliyor. Ve bir lokantaya
gi-r
—
l
—
---Fetih
Kimse, herhangi bir ülkeyi
ne fethetti ne de dağıttı. Bizim
dağıttığımız Münih’teki,
Frankfurt’taki Türk kahveleri
oldu. Hesapta konser veriyorsun.
Bir tarafta döner pişiyor,
lahmacunlar kokuyor, havada
şişeler uçuşuyor.
Olympia
Bir zamanlar Olympia
merakımız vardı. Olympia artık
bitmiş. Orada çalmak sorun değil.
Paranı verirsen çaldırırlar.
P a ra
Bankada 5 milyon liram
bile yok. Güney sahilinde arsalar,
vakıf üyeliği gibi sakatlıklar da
yok bende. 56 kişilik bir ekibim
var. Şemsiyenin altında
ıslanmamaları gerekiyor. Ben
onları korumak için fena halde
ıslanıyorum.
Cumhurbaşkanlığı
Çekoslovakya’nın devlet başkanı
bir edebiyatçı ise Türkiye’nin
uzun saçlı cumhurbaşkanı neden
olmasın? Ayrıca o zamana kadar
kafamda saç kalır mı?
BARIŞ MANÇO— Dünyanın çeşitli köşelerini her hafta ekrana yansıtıyor, cumhurbaşkanlığı hayali kuruyor.
7’den 77’y e
Ben programımda,
“Bakar mısınız, şu Taç Mahal’in
kenarları ne kadar haşin” diyorum.
Mimaride öyle bir anlatım yok. Ama
bu bir sıcaklık sağlıyor. Ya da
babaanneye, “Sen kimbilir
gençliğinde neler yapmışındır”
diyorum, o da gayet rahat anlatıyor.
İnsanlarla konuşma tarzı hayata
bakış ve müzik anlayışımla
bütünleşiyor.
diyor. Lokantada masasında bir tuzluk yoksa ‘skandal’ diye ba ğırır bu adam. Çünkü Fransız masasında mutlaka tuzluk var dır. Bizde tuzluk olur ya da ol maz, sorun değildir. Önemli olan adamın tepkisi. Orada ken di kişiliğini, milliyetçiliğini orta ya koyuyor. İşte benim de bir Türk olarak bu tepkileri rahat- bkla göstermem gerekiyor. Biz gri ve kahverengi renklerin hâ kim olduğu asık suratlı bir top lumuz. Başka renk bilmeyiz. Ben çekim için gittiğim ülkeler de Barış Manço olarak tanınma dım. Türk rock star olarak ta nındım. Adım ondan sonra geldi.
loru, sergisi vs. ile ülkemizi ta nıtmak için giderler. Sonra ba sında okuyoruz “...Ülkeyi fethetti” diye. Siz dünyanın he men hemen tüm ülkelerinde hem çekim yapan hem de kon ser veren biri olarak bunları na sıl yorumluyorsunuz?
— Bir de olaya müzisyen göz lüğünden bakalım. Müzik elçi lerimiz var. Ya da böyle bir pa ye verilmiş onlara. Genelde bu elçiler ya toplu olarak yani folk
MANÇO — Bunların hepsi
hikâye. Artık hayalperest olma mak lazım. Aynı hatalara ben de zamanında düştüm. Kimse her hangi bir ülkeyi ne fethetti ne de dağıttı. Bizim dağıttığımız Mü nih’teki, Frankfurt’taki Türk kahveleri oldu. Biz sanatçı ola rak kendi vatandaşlarımızın ora larda nasıl dağıttığım gözlerimiz ile gördük. Hesapta konser ve riyorsun, bir tarafta döner pişi yor, lahmacunlar tam kıvamda kokuyor, hemen sahnenin ya nında kazanın içinde pilav kay nıyor ve havada şişeler filan uçu
şuyor. Sonra bir de «Olympia merakımız vardır. Olympia ar tık bitmiş. Orada çalmak sorun değil. Param verirsen çaldırırlar, işte tüm bunların yanlış olduğu nu “7’den 77’ye” programına başlayınca anladım. Dünyayı ge zip onlarla müzik iletişimi kur duğum zaman yorumun ne ka dar yanbş olduğunu anladım.
MANÇO — Her şey ya rock- tır ya değildir. Bizde rock hâlâ alafranga tuhaflık olarak görü lüyor. Rock bir bilinç meselesi dir. Bir kere rock hiçbir şekilde moda değildir. 20. yüzyılın ikin ci yarısının ortak kültürüdür.
Bizim sanatçılarımız hep lokal marketi düşünüyor. Bu iş güzel de uluslararasmda ne yapanm? Bunu düşünmeleri lazım. Bu iş de öyle Almanya’da Fransa’da filan olmuyor.
— TV’deki konuşma tarzınız, hem çocuklarla bem de yaşlılar la iletişiminiz pek TRT’nin normları içinde değil. Kullandı ğınız sözcükler farkb. Akbma şöyle bir varsayım geldi. Acaba bu yaklaşımlarda rock’çılık var mı?
Ben programımda “Bakar mısı
nız, şu Taç Mahal’in kenarlan ne kadar haşin” diyorum. Mi
maride öyle bir anlatım yok. Ama bu bir sıcaklık sağlıyor.
“Haşin kenar” işte bir rock ta
biri oluyor. Ya da babaanneye
“Sen kim bilir gençliğinde neler yapmışsındır” diyorum, o da ga
yet rahat anlatıyor. İnsanlarla konuşma tarzım, hayata bakış ve müzik anlayışım ile bütünle şiyor.
Biz bu tarz ile ekranda ba zı engelleri kırdık. Kendi yaşam tarzımız da rock. Benim bir köş küm var. Kelepir aldım ve ken dim uğraştım, adam ettim. Ara
bankada 5 milyon liram bile yok. Güney sahilinde arsalar, vakıf üyeliği gibi sakatbklar da yok bende. 56 kişilik bir ekibim var. Şemsiyenin altında ıslanma maları gerekiyor. Ben onları ko rumak için fena halde ıslanıyo rum. En fazla vergiyi ben veri yorum. Bunu kaçıramadığım dan mı veriyorum? Hayır. Çün kü ilerisi için ciddi planlarım var. O planın gerçekleşmesi için en ufak siyah hatta gri bir leke nin olmaması gerekiyor.
— Şu meşhur cumhurbaşkan lığı planı mı?
MANÇO — Bu 14 yıllık bir plan. Bunun ilk 6 yılı bitti. 70’li yılların sonunda içimden bir ses
“Sen bunu yapmalısın” dedi. Bu
niyet meselesi. Örneğin Sayın
Tiırgut Özal bir plan ile hareket
etti ve cumhurbaşkanı olmayı is tiyordu, bunu gerçekleştirdi. Türkiye’de gerçi bu kurumun başına gelenler, genelde tayin ya da askeri darbelerden sonra iş başma geldiler.
— Niye milletvekilliği değil? MANÇO — Ben tüm bir hal
kı kapsayacak onları temsil ede cek kişi olma çabası içindeyim. Bir kartvizit bastırsam orada
‘Tüm halkı ortak müşterekte temsil edebilecek’ diye yazması
gerektiğini düşünüyorum. Ben o kartvizite sahip olabilme çaba ve uğraşı içindeyim. Benim derdim Çankaya Köşkü değil. Benim kendi köşküm var.
bam Rolls Royce. Antika, bu arabayla yine kendim uğraştım. Şimdi duyar gibi oluyorum. Ama söyleyeyim onların Merce- deslerinden ve de BMW’lerin- den daha ucuz. Bu bir yapma yakıştırma meselesidir.
— Bizde devlet adamlığı sta tüsü belli normlar taşır. Yaşam tarzı, hareketleri, sözleri ile yıl lardır aym imajı taşımıştır. Mil letvekili prototipinde değişiklik ler oldu. Bir Mümtaz Sosyal milletvekili oldu. Onun yanı sı ra Leyla Zana farklı bir yorum. Bu değişim cumhurbaşkanlığı için de geçerli olur mu?
— Sizin için müzisyenliğin ya nı sıra ticareti de bilir, kendini iyi pazarlar diyorlar. Bu konu da ne dersiniz?
MANÇO — Türk halkı şu ana kadar göreve gelen cumhur başkanı prototiplerinden ne an ladı, onu ne kadar bağrına bas tı, bunu bilmiyoruz. Ama eğer bu cumhurbaşkanhğı olayı dört gen ise ben beşgen olacağım.
MANÇO — Maddi olarak başardı olduğumu iddia eden varsa çıksın onu ahundan öpe rim. Ben ticari ve maddi olarak son derece başarısız biriyim. Programımda 150. haftaya giri yoruz. Parmak hesabı ile ‘Barış milyarı götürdü’ diyenler çok.
— Belki saç meselesi olur. Bu konu edilir. Yani şimdi sizi çok sevenler iş ciddiye binince sizi üzebilirler.
Böyle dedikodu ağzı ile konuş mayı kesinlikle sevmem, ama böyle soruya da şu sözleri söy lemek zorunda kaldım. Benim
MANÇO — Çekoslovakya’
nın devlet başkanı bir edebiyat çı ise Türkiye’nin kartviziti de uzun saçlı bir cumhurbaşkanı neden olmasın? Tabii ayrıca o zamana kadar kafamda saç ka lır mı, o da ayrı bir sorun. Üzül me meselesine gelince şöyle ce vaplandırayım: “Adam olacak
çocuk”lar o zaman adam olmuş
olacaklar.