• Sonuç bulunamadı

Yine dil üstüne

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yine dil üstüne"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

IMIT

nmm

O K TA Y

A KBAL

Yine Dil

• •

üstüne...

« lk söktüğüm sözcük, «Fe!ek»tir, Daha ilkokula baş-

■ lamamıştım, evde kendi kendime gazetelerin baş-

I Irkların« okumaya, anlamaya çabalıyordum. Sanırım «Milliyet» gazetesinde bir sütunun başlığıydı «Felek»... Tek tek harfleri yanyana getirmiş sonunda Felek’i. orta­ ya çıkarmıştım. Anlamamıştım ne anlama geldiğini, ney­ di bu «Felek», ne demekti? «Melek» vardı «kelek» var­ dı, biliyordum bunları; ama «felek»i ilk kez duyuyor­ dum. Sordum, bir yazarın her günkü yazılarına koydu­ ğu başlıkmış bu, «yazgı» anlamına gelirmiş...

Yıllar geçti, Sayın Burhan Felek'in sürekli okurla­

rından biri oldum. Yaşamım süresince izlediğim bir

gazete yazarıydı Burhan Felek.. Şimdi yaşı 93’ü

bulmuş, Tanrı uzun ömür vermiş, daha da versin. De­ mek yetmiş yıldır sürekli yazıyor, yayınlıyor, sevilerek, kızılarak, beğenilerek, beğenilmiyerek okunuyor. Bugün

de sürekli yazdığına, hatta günce! tartışmalarda yan

tuttuğuna, gençlere taş çıkarırcasına ateşli, heyecanlı davrandığına göre «ebedi g e n ç liğ in i korumaktadır.

Burhan Felek ustamız, Dil Devrimine karşıdır, Türk

Dil Kurumuna karşıdır. İstediği bir şey var. o da bir

Akademl'nin kurulması... Böyle bir Akademi'de Şeyhül-

muharririn olarak baş köşede yer alacağı kesindir.

Varsın yer alsın! Akademi'de yer almayı umutla bekle­ yen pek çok gericiden çok daha uyanık olduğunu söy­ leyebilirim. Ne var ki Akademi’ler genellikle tutucudur­ lar. Mustafa Kemal Atatürk de bunu bildiğinden Türk Dil ve Tarih Kurumlarını kurdu, tüm gelirini de onlara

bıraktı. İstese, uygun bulsa bir de Akademi kurdura-

maz mıydı! Önce Dil ve Tarih Kurumlarını oluşturdu,

onları tarih ve dil alanlarında araştırmalar, çalışmalar yapmakla görevlendirdi, hatta izleyecekleri yöntemleri de gösterdi. Sonra da Ankara'da Dil Tarih ve Coğraf­ ya Fakültesini oluşturdu. Bütün bunlar birbirini bütün-

leyen eylemlerdir. Atatürk, Akademilerin eski sağlam

değerleri koruyan, geliştiren kuruluşlar olduğunu bili­

yordu. Ama önce «sağlam değerler» yaratmak gerek­

liydi, sonra da onları geliştirmek... O günlerde böyle bir Akademi kurulsa, OsmanlIca el üstünde tutulacak, dil evrimci bir görüşle kendi akışına bırakılacaktı. O y­ sa bir devrimci kuruluş olan Türk Dil Kurumu atılımla- rıyie, araştırmaları, yarattığı tartışma havasıyle dilimi­ zin arılaşma aşamasını hızlandırdı. Genç kuşakların da,

özellikle genç yazariarın ozanların do desteğiyle kısa

bir süreç içinde dilimizi «yabancı dillerin egemenliğin­ den» kurtardı.

Sayın Burhan Felek bundan hoşnut değil! Daha

başkaları da var onun gibi... Kuşaklar arası bağları ko­ parmış dil devrimi! Neden koparmış? Dedeler, nineler Osmanlıca sözcüklerden bir türlü ayrılamıyorlar, torun­ lar, torunların çocukları ise Türkçe sözcüklerle konuşu­

yorlar yazıyorlar... Bundan daha doğal ne var? Dede

ile torun arasında bir ayrım olmayacak mı? Özellikle

çağdaş uygarlığa yetişmek İsteyen atılımcı toplumlarda bu kopuş kaçınılmaz bir gereklilik değil midir? Yalnız

dil alanında değil, toplum yaşamının tüm alanlarında

OsmanlI dööneminden kalma anlayışların, beğenilerin

tutkusu İçindeki dedeler, babalarla; onların torunları,

torunlarının çocukları arasında büyük bir ayrılık olma­

sı kaçınılmaz bir gerekliliktir. Hem bu, istenilmelidir.

Atatürk de geçmişin çürümüş bağlarından, anlayışla­

rından kopmak, çağdaş kafanın, bilimin, ekinin gerek­ lerini yerine getirmek özleminde değil miydi? «Uygarlı­

ğın gereklerini yerine getirmek adam olmaktır» demedi

mi bir yobaza?

Sayın Felek. TDK 'nu yeren, Dil Devrimine karşı ç ı­

kan. Akademi kurulması yolunda tüm ağırlığını koyma­ ya çalışan bir yazısında bana da sataşmış. «Dil Dev­ rimi Tartışılam az» başlıklı yazımda «Burhan Felek»ler,

«Bedii Faiksler tanımlarını kullandığım İçin üzülmüş, di­

yor ki «...Tu rşu cu Cemal'ler. Sefil'ler gibisine Bedii

Faik’ler, 8urhon Felek'ler diye çoğul sığasıyla bir tor­ baya koyup cöp tenekesine atarcasına hitap etmeyin.» Burhan Felek'ler diye yazmak niye «cöp tenekesine at­ mak» olsun. «Te vfik ' Fikret’ler, Namık Kemal'ler» diye de yazmaz mıyız gerektiğinde... «Ler» eki belirli bir an­ layışta, çizgide, değerde, kafada olanları simgesel bi­

çimde birleştirir, o kadar... Övgüyle, sövgüyle ilgisi

yoktur. Şurası da kesin kİ, Sayın Felek ve Felek gibi düşünenler Cumhuriyet kuşaklarıyla bir türlü anlaşama­

mışlar, uzlaşamamışlar, hep geride, hep uzakta, hep

kendi apayrı evrenlerinde kalmışlardır. Kuşaklararası

bağı koparmayalım diye bağırıp çağıranlar yeni kuşak­ ların kendi çizgilerinde, kendi düzeylerinde çakılıp kal­ masını isteyenlerdir. Oysa buna olanak yoktur.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu tez çalışmasında, tek kullanımlık perde baskılı karbon elektrot ve kalem grafit elektrot üzerine çağın malzemelerinden biri olarak kabul edilen grafen modifiye

Cenaze töreni • • Ömer Asım Aksoy, Ankara’dan uğurlandı ANKARA (Cumhuriyet Bü­ rosu) - Ankara’da 95 yaşında.. ölen Türk Dil

Samsun ili Çarşamba ilçesinde bakımlı ve bakımsız fındık bahçelerinde yetiştirilen Çakıldak çeşidinin verim ve meyve özelliklerini belirlemeye yönelik

Trabzon’daki ağ kafes işletme sayısının Ordu’daki işletme sayısından fazla olduğu, Ordu’daki işletmelerin Trabzon’dan daha önce kurulması sebebiyle daha

Baytut ve ark., (2008) Güney Karadeniz kıyılarında Ekim 2002 ve Eylül 2003 tarihleri arasında aylık fitoplankton değişimlerini ve çevresel faktörlerle olan

Annesi Fahrünnisa Zeyd, üvey babası Emir Zeyd, Şirin Devrim ve. kardeşi Raad

Geçmiş öyküsünde vajinal doğum olan anneler geçecekleri süreçleri, yaşayacakları ağrı düzeyini, doğumun sonunda iyileşme evrelerini bildikleri ve bu

GELENEKSEL İLAÇLAR (Tipik ilaçlar, klasik ilaçlar) GELENEKSEL İLAÇLAR (Tipik ilaçlar, klasik ilaçlar). √ √ Esas olarak mezolimbik sistemdeki D2 reseptörlerini Esas