• Sonuç bulunamadı

Çağdaş sanatımızın temsilcileri/8:Ali Avni Çelebi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çağdaş sanatımızın temsilcileri/8:Ali Avni Çelebi"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Çağdaş Sanatımızın Temsilcileri / 8

aüas

M

celeb

İ

Nurullah BERK

Bin dokuzyüz yirmisekiz, yir- midokuz yılları arası Cağaloğ- lu'nda, «Matbuat Cemiyeti» binasının giriş salonunda açı­ lan bir resim sergisini gezen­ ler o dönem için yepyeni bir görüş ve teknikle meydana getirilmiş büyük bir kompo­ zisyonu biraz da hayretle sey­ rediyorlardı. Sergiyi Müstakil Ressamlar ve Heykeltıraşlar Birliği açmıştı ve gösterilen yapıtın adı «Maskeli Balo» idi. Tablonun altındaki Ali Çelebi imzası o güne kadar sergi ge­ zicilerince hiç duyulmamıştı.

Tablo, yeşilimsi bir tahta per­ denin ön ve arkasında çeşitli pozlar içinde dizili, karnaval giysili kadın ve erkekleri gös­ teriyordu. Önde, bir çıplak kadın bağdaş kurur gibi yere oturmuştu. Yapıt, «icra» ediş bakımından Alman Ekspresyo­ nistlerinin biçimleri abartan,

acımsı renklerin uyumunu

arayan bir teknik özelliği be­ lirtiyordu.

Bu büyük kompozisyonun

genç ressamı Ali Avni Çelebi dört yıl kaldığı Almanya’dan

(2)

yeni dönmüştü. İstanbul Sa- nayii-Nefise mektebinde, Çal­ lı İbrahim atölyesinde çalış­ tıktan sonra Münich ve Berlin Akademilerinde kısa süre kal­ mış, o yıllar hoca olarak bü­ yük ünü olan Hans Hoffman’ ın özel atölyesinde devamlı çalışmıştı.

Çallı İbrahim'in öğrencisi

Türk hocadan duymadığını Al­ man hocadan duyacak, kalemi ve fırçasıyla aramadığını ara­ maya, aklından geçirmediği sorunlarla ilgilenmeye başlı- yacaktı. Resim sanatı ne do­ ğanın objektif bir kopyasıydı, ne de başıboş bir mizacın ça- lafırça işlediği bir fantezi ala­ nı. Sanatın zanaatını bilmek, çizginin, rengin, dış dünyada­ ki biçimlerin yorumuna in­ mek, Leonardo da Vinci’nin «Resim, akıl işidir» direktifi­ ne uygun bir çabaya başla­ mak gerekti Ali Çelebi için. Ali Çelebi, Hans Hoffman'ın atölyesinde geçirdiği üç yılı aşkın süre içinde ilkin desen çizmesini öğrendi. O desen ki, büyük ingres'in deyisiyle, sanatın bereketi, onuru, tüm benliğiydi. Ama Ali Çelebi'nin çalıştığı desen, modelin kar­ şısına geçen ressamın fotoğ­ raf çeker gibi titiz kopyacılı­ ğını yansıtan «gerçekçi» de­ sen değildi. Genç ressam, Münich’deki atölyede, canlı cansız nesnelerin dış yapıları kadar içi yapılarım, ağırlıkla­ rını, boşluk içinde kapladıkla­

rı yeri, birbirlerine oranla özelliklerini arıyordu. Desen çizmek, çizilen nesnenin mi­ marisini, yığınsal ağırlığını, karakterini, birde, belki en önemlisi «çizgisel müziğini» değerlendirmek demekti. Böy­ le bir deseni örtecek olan renklerin cıvıltılı, menevişli, pırıltılı değil, «organik», yani örttükleri nesnenin niteliğini değerlendirmeleri gerekti. «Maskeli Balo»yu izleyen çe­ şitli yapıtlarıyla Ali Avni Çe­ lebi eski hocası Çallı İbrahim’ in de ilgisini çekiyordu. Şu ibret verici olaya sık sık ta­ nık olmaya başlamıştık: «Ali- ciğim, diyordu Çallı, gel şuna bir göz at, ne dersin, iyi gi­ diyor mu?» Ve hoca, eski öğ­ rencisinin söylediklerini dik­ katle dinliyor, çalışmakta ol­ duğu yapıtı onun önerilerine göre değiştiriyor, düzeltiyor­ du.

Ali Avni Çelebi Türk resim sanatında yeni bir dönem sağ­ lamıştı. Bu, başlıbaşına bir estetik, bir buluş, bir yarat­ maya açılan kapı olmamakla beraber, o günlere dek düşü­ nülmemiş, uygulanmapnış bir görüş açısının, özellikle bir tekniğin doğmasıydı. Empres­ yonist terimini kullanmak zo­ runda kaldığımız 1914 dönemi sanatçıları, Çallı İbrahim, Naz- mi Ziya, Hikmet Onat, Namık İsmail önemi palete vermiş, renk oyunlarında başarı gös­ termiş, ama, buna paralel ola­

rak desen, çizgi gücünü ikin­ ci, hatta üçüncü plana atmış­ lardı. Empresyonist estetiği­ nin birer devamcısı olan bu sanatçılar, yapıtlarında, renk

uyumunu, renk çekiciliğini

öngörmekte, ama klasik sana­ tın temeli olan tablonun arki- tektüral yapısını, herhalde bi­ le bile, unutmaktaydılar. Kuş­ kusuz böyle bir görüş ve «ic­ ra» ediş, Türk resmine, yadsı- lanmaz değer ve zenginlikte yapıtlar kazandırmıştı. Ama her akımın, her eğilimin, her görüş ve tekniğin bir dönemi vardı ve o dönem geçince ye­ rini, çalışma ve verim alanını yeni bir görüşe, bir tekniğe bırakmak .zorundaydı. Sanat tarihi böylesine bir «med ve cezir» olaylarıyla dolu değil miydi?

Yeni bir dönemin, yeni bir tekniğin gelip yerleşmesinde Ali Avni Çelebi’nin rolü ola­ caktı.

Yazımıza eklediğimiz beşi

yağlıboya, biri desen altı ya­ pıt Ali Avni Çelebi’yi gereğin­ ce tanıtacak nitelikte, ilkin «Kuş avcısı»nı ele alalım. Av­ cı, yeşil dalların arkasında pu­ su kurmuş, kafesleri hazır, bekliyor. Kedisi de pusuda sanki. Yerin morumsu kırmızı­ sı arka plandaki çayırla barı­ şıyor ve tablo alanında, kuş­ çunun kırmızı mintanı değer­ leniyor. Ressamın desen ve renk sisteminde başlıca kay­ gısı «plan»ları belirtmek, nes­ neleri ve kişileri yerli

(3)

yerleri-ne oturtmak. Gereksiz ayrın­ tılardan. tablonun bütününü parçalayacak, bölecek küçük

doğa kırıntılarından ayıkla­

mak.

«Yaralı asker» Ali Çelebi’nin en «anıtsal» yapıtlarından bi­ ri. Tuval alanını boydan boya kaplayan biri yaralı, öteki onu taşıyan iki asker — bu kez de biraz edebiyat yapalım— bi­ rer «şehamet simgesi» gibi yükselirler. Ama edebi yorum­ lar başka, resim sanatının ku­ ralları başkadır. «Plastik de­ ğer» adını verdiğimiz biçim olgunluğu Ali Çelebi’nin bu yapıtında doruğa varmış. Çal- lı’nın ona gösteremediği, Mü- nich'e gidince Hans Hoffman’- dan öğrendiği de bu değil mi? Rengin cilvelerinden sıyrılıp ona sırt çevirmemekle bera­ ber çizginin, biçimin emrine vermek.

«Berber» küçük, ama anlatımı güçlü, tarihi bakımından Ali Çelebl’nin eski bir denemesi. Alman Ekspresyonizmi - Anla­ tımcılığı burada kendini belli eder. Müşterinin üstüne eği­ lerek başını yıkayan berberin beyaz lekesi, müşterisinin be­ yazı ve pek de yeri olmama­ sına karşın iki figüre karışan boncuklu perdesiyle hiç bir yanı boş, cansız kalmayan bu yapıt Türk resim tarihi içinde özel bir yer alır.

nunun sanatta yeri pek önem­ li değil, bunu biliriz. Sanat sa­ nat olmadıkça seçilecek en çekici, en can alacak konu, güçsüz ellerde donuklaşır, bir «hikâye» olmaktan öteye gi­ demez. Ali Çelebi’de uçurtma uçuran çocuklar konu olmak­ tan çıkarak birer hareket ve renk senfonisi olmasını başar­ mışlardır.

«Hamam» kompozisyonunda

ressamın yukarda belirttiği­ miz tüm kaygıları değerlenir­ ken «Desen» de bunları yalın

olarak açıklanmış görürüz.

Tek bakışta aşırı bir üsluplaş­ tırmaya vurulmuş gibi görü­ nen bu etüd, aslında, bir çiz­ gi ve biçim araştırmasıdır ve M ünich’te, Hans Hoffman’ın atölyesinde yapılan çalışma­ lardan biridir. Kömür kalemin yumuşak ucu, model olarak oturan yaşlı bir erkekle onu çizen bir kadının birbirlerine oranla duruş ve nisbetleri, boşluk içinde kapladıkları yer, geometrik kuruluşları ön gö­ rülerek kâğıt üstünde gezin­ miştir. Desen, desen, yine de­ sen. Desen çizmesini bilme­ yen ressam olamaz, nasıl ki yapının temelini oturtmayan mimar mimar olamaz.

Ali Avni Çelebi bu gerçeğin ışığında daha uzun süre olgun yapıtlar verecektir.

«Uçurtma», Ali Çelebi’nin bir kaç kez işlediği bir konu.

(4)

Ko-Representatives of Contem porary A rt / 8

ai

J

ava

! cı:u:i5i

Visitors to an art exhibition organised by the Union of In­ dependent Artists and Sculp­ tors in 1928/29 could be seen staring in astonished admira­ tion at a large composition displaying an absolutely new and original technique and artistic approach. The picture was «The Masked Ball», and the painter was Ali Avni Çe- lebi.

The young painter had just returned from Germany and clearly showed the influence

of German Expressionism.

After studying for some time in Istanbul at the Academy of Fine Arts under the well- known painter Çallı Ibrahim he had gone to Germany to work in the studio of Hans Hoffman, one of the most outstanding teachers of the time.

Nurullah BERK

He learned many things from the German teacher that he could never have learned in Turkey. He learned, first of all, that a painting is neither

an objective, photographic

copy of nature nor is it a fan­ tastic caricature. He learned how to compose in line and colour and how to interpret the forms of external nature, and he learned the necessity of working in accordance with Leonardo da Vinci's state­ ment that «painting is a work of the intellect». His old teac­ her, Çallı Ibrahim, was so impressed by the work he produced after his return from Germany that he would ask Ali Avni for his opinion and advice on his own work. Ali Avni Çelebi opened a new era in Turkish painting with a point of view and tech­ nique that had never been applied or even thought of un­ til that time. The expressi­ onists of the Turkish 1914 school such as Çallı İbrahim, Nazmi Ziya, Hikmet Onat and Namık İsmail had achieved great success in their explo­ itation of colour, but form and line had been given se­ cond, or even third, place. Ali Avni's role in the develop­ ment of Turkish painting was to insist on the basic impor­ tance of form and line, two factors that form the founda­ tion of classic art. In his «Bird Catcher», which is rep­ roduced here, we see the concern to emphasise the «planes» in the system of co­ lour and design, to «place* the objects and figures, and

to remove all unnecessary de­ tails that would damage the unity of the whole.

The «Wounded Soldier» is one of Ali Çelebi’s most monu­ mental works. Here we find one of his most successful realisations of the mastery of form that we might describe as «plastic value». He had learned from Hoffman how to obey the command of form and line without turning his back on beauty of colour. The «Barber» is a very early experiment in the German

Expressionistic style. This

picture occupies a very im­ portant place in the develop­ ment of modern Turkish art, and is remarkable for the fact that there is not a single un­ necessary detail.

The subject of the «Kite» is one that Ali Avni turned to time and again, but the sub­ ject of a painting is of very little importance in itself. The importance of this painting lies in the way the children and their kites are transfor­ med into a symphony of movement and colour.

The «Hamam» displays the various qualities we have al­ ready pointed out in the other paintings, but in the «De­ sign», a charcoal drawing, we find an absolutely pure study in line and form in which first importance is given to relati­ ve proportions and geometri­ cal compositions, the basis of all true art.

D Ü Z E L T M E

Doç. Dr. Günsel Renda'nın Mayıs 1978 tarihli ve 13. sayılı Sanat Dünyamız’da çıkan «Türk Ressamı diye anılan Jean Etienne Liotard' İsimli yazısında resim altları eksik ve yanlış çıkmıştır: Aşağıdaki düzeltmelerin yapılması gerekmektedir:

S. 12’de Resim 1 : Liotard'ın İstanbul’daki odası, desen. Cenevre, Musée d'art et d'histoire. S. 12’de Resim 2 : Divana oturmuş Türk, desen. Londra,

Victoria and Albert Muséum. S. 13'de Resim 3 : Çubuk içen Türk, pastel. Cenevre, Salmanowitz koleksiyonu. S. 14'de Resim 4 : Humbaracı Ahmet Paşa, mine üzerine minyatür portre. Cenevre, Salmanowitz koleksiyonu. S. 15’de Resim 5 : Liotard’ın kendi portresi, mine üzerine minyatür. Ce­ nevre, Salmanovvltz koleksiyonu. S. 16’da Resim 6 : İngiliz gezgini Richard Pococke, yağlıboya. Cenevre, Musée d’art et d’histoire. S. 17’de Resim 7 : Vezir kallavisi giymiş bir Türk, pastel resim. Cenevre, Musée d'art et d'histoire. S. 18'de Resim 8 : Pera'lı bir Frenk hanım, pastel resim. Cenevre, Musé d'art et d'histoire. S. 19'da Resim 9 : Hamamda bir Türk hanımı, pastel resim. Cenevre, Musée d'art et d'histoire. S. 20’de Resim 10 : Tef ça­ lan Türk kızı, yağlıboya. Cenevre, Musée d'art et d'histoire. S. 21'de Resim 11 : Coventry kontesi, yağlıboya. Cenevre, Salmanowitz koleksiyonu.

Yazının sonundaki 2 no.lu dipnotun son cümlesi eksiktir: R. Loche, Jean Etienne Liotard, Cenevre, 1976 şeklinde düzeltilmesi gerekir. Resim 5 ve 11 ters basılmıştır. Özür dileriz.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Taha Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

The ethanol extracts of leaves of 12 selected indigenous Taiwanese plants were investigated for their antioxidant activities, evaluated using assays of

認識自然生產 ㄧ、何謂自然生產?

Three instruments used to collect the data included the Brief Psychiatric Symptom Rating Scale (BPSRS), Chinese Health Questionnaire (CHQ), and the Attitude Toward Truth Telling

According to our data, when hospitalized ID patients had additional infectious diagnoses, consultation demands of IDCMSs were not enhanced.. Moreover, the consultation patterns

RESULT(S): Obese women with polycystic ovary morphology (PCOM) had a greater risk of developing of PCOS (odds ratio [OR], 2.5; 95% confidence interval [CI], 1.5-10.4) than

As described in the Passive drug targeting of solid tumors section, drug molecules were successfully targeted at solid tumors by the use of polymeric micelle carriers.. It is a

K›sa bacaklar›n, kütle merkezini afla¤› çekerek t›rmanmada dengeyi sa¤layarak düflmeyi engelleyece¤i do¤ru olsa da, ayn› ilke kavga için daha da geçerli onlara