T.C.
BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
(RESĠM ANASANAT DALI)
1914 ÇALLI KUġAĞINDAN GÜNÜMÜZE PORTRE RESMĠNDE
KARAKTER ÇÖZÜMLEMELERĠNĠN ĠNCELENMESĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Nilüfer USTA
T.C.
BALIKESĠR ÜNĠVERSĠTESĠ
SOSYAL BĠLĠMLER ENSTĠTÜSÜ
(RESĠM ANASANAT DALI)
1914 ÇALLI KUġAĞINDAN GÜNÜMÜZE PORTRE RESMĠNDE
KARAKTER ÇÖZÜMLEMELERĠNĠN ĠNCELENMESĠ
YÜKSEK LĠSANS TEZĠ
Nilüfer USTA
201112543002
Tez DanıĢmanı
Doç. Dr. Nuray GÜMÜġTEKĠN
Balıkesir, 2015
ÖNSÖZ
Portre resim, sanat tarihinin farklı dönemlerinde sanatçıların farklı ifade biçimleri ile var olmuĢ günümüz resim sanatında da çağdaĢ yaklaĢımlarla yorumlanmaya devam edilmekte olan bir resim türüdür. Fransızca kökenli bir kelime olarak Portre, benzetme amacı güdülerek resmi yapılan kiĢinin karakteristik özelliklerini ortaya çıkarmak olarak tanımlanabilir. KiĢinin karakterini içinde bulunduğu ruh halini yansıtan yüzüdür.
Bu araĢtırma ile 1914 Çallı kuĢağından günümüze kadar olan süreçte Türk ve Batı‟lı sanatçıların portre resmini ele alıĢ nedenleri, yöntemleri, sanatçıların portre resmini yaptığı kiĢilerin “karakter” özelliklerini nasıl ortaya koyduklarının incelenmesi amaçlanmaktadır. 1914 Çallı KuĢağından Günümüze Portre Resminde Karakter Çözümlemelerinin Ġncelenmesi baĢlıklı bu araĢtırma iletiĢim kavramı çerçevesinde insanları, insan davranıĢlarının temeli olan karakterlerin incelenmesini temel alarak, Türk resim sanatında yeni bir döneme geçiĢ anlamında önemli bir yeri olan 1914 kuĢağının ve günümüz sanatçılarının portre resimlerinin araĢtırılmasını, ilgili portre resimlerde, üretildiği dönemin ve sanatçısının özelliklerine dayanılarak karakter analizlerinin yapılmasını amaç edinmektedir.
Bu araĢtırmada Portre resminin tanımı yapılmakta ardından geliĢim süreci içerisinde Batı‟da ve Türkiye‟de portre resminin yeri çeĢitli örnekler verilerek açıklanmaya çalıĢılmakta, karakter kelimesinin anlamı tanımlanarak Batı‟dan ve Türkiye‟den farklı sanatçıların eserleri hakkında gerekli açıklamalar tarihsel bir sıra gözetilerek yapılmaktadır. Daha sonra 1914 yılından günümüze olan süreçte, Türk Resim Sanatı çeĢitli alt baĢlıklara ayrılarak, Batı ve Türk resim sanatından tarihsel bir sıra çerçevesinde akım, eğilim ve üsluplardan çeĢitli örnekler verilerek, portre resminde karakteri veren özellikler incelenmeye çalıĢılmıĢtır.
1914 Çallı KuĢağı‟nın Türk resim sanatı tarihindeki önemi, neredeyse her sanatçının kendisinin ve çevresinde bulunan kiĢilerin portre resim çalıĢmasını yapmıĢ olması, plastik sanatlarla uğraĢan sanatçıların portre resmine yaklaĢımı ve portre resmine olan ilgim bu konuyu araĢtırmamda etkili olmuĢtur.
AraĢtırma kapsamında 1914 Çallı kuĢağından günümüze kadar olan süreçte, Türk ve Batılı portre resim sanatçılarının portre resim çalıĢmalarındaki karakter özellikleri incelenerek, sanatçıların çalıĢmalarının amacı ve günümüz portre resim sanatçılarının portre resmini ele alıĢ biçimleri ve amaçları araĢtırılmıĢtır. Bu araĢtırma sonucunda, portre resminin geçmiĢten günümüze kadar olan tarihsel süreçte geçirdiği aĢama doğrultusunda, günümüzdeki konumu yorumlanarak, gelecek süreçteki varlığı açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.
Sonuç olarak yukarıda belirtilen açıklamalar doğrultusunda hazırlanan “1914 Çallı KuĢağından Günümüze Portre Resminde Karakter Çözümlemelerinin Ġncelenmesi” baĢlıklı tez Türk ve Batı sanatı tarihinde önemli bir yeri olan Portre resmini inceleyen bir araĢtırma olarak diğer araĢtırmalar arasında yer almayı ve bir kaynak oluĢturmayı amaçlamaktadır.
Bu çalıĢmamda bana yol gösteren değerli danıĢmanım Nuray GÜMÜġTEKĠN‟e ve her zaman yanımda olan annem Nilgün, babam Hasan Ali USTA‟ ya teĢekkür ederim.
ÖZET
1914 ÇALLI KUġAĞINDAN GÜNÜMÜZE PORTRE RESMĠNDE KARAKTER ÇÖZÜMLEMELERĠNĠN ĠNCELENMESĠ
USTA, Nilüfer
Yüksek Lisans, Resim Anasanat Dalı Tez DanıĢmanı: Doç. Dr. Nuray GümüĢtekin
2015, 237 Sayfa
Portre resim, kimliği belli olan bir kiĢinin karakter özelliklerinden ya da dıĢ görünümünden yola çıkılarak, o kimsenin kiĢisel özelliklerini betimlemeye ve anlık varoluĢunu daimileĢtirmeye çalıĢan, bunu yaparken de karakalem, yağlıboya, fotoğraf, baskı ya da heykel gibi resim tekniklerinden yararlanan bir resim türüdür.
Bu çalıĢmanın araĢtırma problemi, 1914 Çallı KuĢağı‟ndan günümüze kadar gelen tarihsel süreçte yapılan portre resimlerinde, karakter özelliklerini ortaya çıkaran durumların incelenmesi ve değerlendirilmesi yönündeki sorulara yanıt aramaktır.
AraĢtırmanın amacı, 1914 yılından günümüze Türk resim sanatçılarının portre resim çalıĢmalarında karakter özelliklerini nasıl verdiklerini çeĢitli örneklerle incelemek ve sanat tarihi araĢtırmaları içerisinde bir yer edinmektir. Sanat tarihi içerisinde toplumların yaĢadığı ekonomik, sosyal ve politik geliĢmeler doğrultusunda birtakım üsluplar ortaya çıkmıĢtır. Bu nedenle konu, çeĢitli baĢlıklar doğrultusunda incelenmiĢtir. Bunlar; 1914-1923 Çallı KuĢağı, 1923-1950 Yeni Eğilimler, 1950-2000 Soyuttan Toplumcu-EleĢtirel-Gerçekçilik ve 2000‟den Günümüze Türk Resim Sanatında Portre adlı baĢlıklardır.
AraĢtırmanın içeriğinde 1914 Çallı KuĢağı‟nda Türk resim sanatı “izlenimcilik” sanat üslubu ile tanıĢmıĢ ve bu anlayıĢta çalıĢmalar yapmıĢ olan sanatçılardan, Ġbrahim Çallı, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık Ġsmail ve Mehmet Ruhi Arel incelenmiĢtir. 1923-1950 arası dönemde ortaya çıkan yeni sanat eğilimleri Batı‟da aynı zaman diliminde yapılan portre resimleri ile karĢılaĢtırılarak incelenmiĢtir. 1950-2000 arası dönemde soyut resim üzerine açıklama yapılmıĢ ve bu alandaki örnekler
incelenerek, aynı zamanda bu dönemde yapılan portre resim çalıĢmaları önceki baĢlıklarda olduğu gibi dünyada aynı zaman diliminde yapılan çalıĢmalar ile karĢılaĢtırılarak yıllara göre sıralanarak incelenmiĢtir.
Bu inceleme sırasında portre kelimesinin tanımı yapılmıĢ, ardından karakter, kiĢilik ve fizyonomi kelimelerinin açıklamalarına yer verilmiĢtir. Karakter, bir canlıyı diğer canlılardan ayırt etme yarayan özellik olarak tanımlanabilir. Sanat tarihine bakıldığında birçok sanatçının portre/otoportre resmi yaptığı görülmektedir. Sanatçının portre/otoportre resmi yapmaya yönelmesi kendini yada çevresini daha yakından tanımak istemesine ve empati kurma ihtiyacına bağlanabilir. Sanatçının portre/otoportre resmi yaptığında karĢılaĢtığı en büyük sorunun aslı ile sureti arasındaki benzerlik olduğu düĢünülebilir. Sanatçının bu nedenle hep bir arayıĢ içinde olduğu söylenebilir. Bir tür olarak portre resim, Rönesans‟ın hümanist anlayıĢı ve bireye yönelmesi ile önemli bir geliĢme göstermiĢ, Robert Campin ve Jan Van Eyck bireysel portre yapmaya yönelmiĢtir. Dönemin sanat anlayıĢı gereği modeli gözlemleyerek, modelin fizyonomisini gerçekçi bir anlayıĢla yansıtmıĢlardır. Sanat tarihinin her döneminde sanatçılar, o dönemin sanat anlayıĢı doğrultusunda çalıĢmalar yapmıĢlardır. Dürer, gözlem gücüne dayanarak natüralist bir anlayıĢla, Botticelli ise kiĢileri idealleĢtirerek yapmıĢtır portre resim çalıĢmalarını. Rembrandt‟a bakıldığında, sanatçının portre resim çalıĢmalarında varlığının özünü aramaya çalıĢtığı bunu yaparken, ıĢığın etkisini kullandığı bilinmektedir. AraĢtırma sırasında tarihsel bir sıra ile portre resim türünde yapılan çalıĢmalar dönemin sanat anlayıĢı doğrultusunda incelenmeye çalıĢılmıĢtır.
Tarih boyunca birçok düĢünür yüz hakkında çeĢitli sözler söylemiĢtir. Örneğin Sokrates‟in bir gence “konuĢma ki seni görebileyim” dediği bilinmektedir. Bir kiĢinin kaĢ, göz, ağız ve burun yapısından, yüz hatlarından ve mimiklerinden, onun, karakter özellikleri hakkında az da olsa bilgi sahibi olunabilir. Yüz, kısa bir an karĢıdadır ve belli bir süre sonra uzaklaĢır ve akılda onunla ilgili dikkati çeken bir Ģeyler olur ki, sanatçı ona yönelir ve onu resmetmek ister. Picasso‟nun bir sahne direktörü olan Olga Kokhlova‟ya yönelmesinin ve onun çok sayıda portre resmini yapmasının nedeninin bu olduğu düĢünülebilir.
Batı sanatında bir resim türü olan portreye olan yaklaĢım, tarihin erken dönemlerinde bir statü, konum gösterme amacıyla yapılmıĢtır. Bunun için üst konumdaki kiĢiler portre resimlerinin sahip oldukları madalya ve mücevherler ile
bir takım değiĢimler sonucunda günümüze kadar olan süreçte insanın fizyonomisini dikkate alarak, gözlem gücüne dayanarak, çeĢitli teknik ve yöntemlerin kullanımı ile kiĢinin karakterine yönelmeye baĢlamıĢtır.
Türkiye‟de portre resmine olan ilgi XIX. yüzyılda ülkeye gelen yabancı sanatçılar aracılığıyla baĢlamıĢtır. Zaman içinde toplumsal yapıda meydana gelen birtakım değiĢimler sonucunda resim sanatındaki yeni teknikler ile günümüzdeki haline ulaĢmıĢtır. NeĢe Erdok ve Nuri Ġyem köyden kente göçün toplumun sosyal yapısında meydana getirdiği bir takım değiĢikleri resimlerinde bir anlatım aracı olarak kullanmıĢlardır. Nuri Ġyem, Türk toplumunun yapısını Anadolu kadının gözleri aracığı ile anlatmayı tercih etmiĢtir. NeĢe Erdok ise 1960‟lı yıllarda meydana gelen bir takım değiĢimleri, göç olgusunu, göç olgusunun ekonomide ve kiĢilerde oluĢturduğu durumları figüratif anlayıĢla yaptığı portre çalıĢmalarında aktarmaya çalıĢmıĢtır. Sanatçı, birçok portre resim çalıĢması yapmıĢtır. Erdok, portre resim çalıĢmalarında kendini genellikle atölye ortamında resmetmiĢ ve toplumdaki üretim iliĢkileri içinde bir sanatçı olarak bulunduğu konumu bildiğini belirterek, çalıĢmalarında sanatçı kimliğini vurgulamaya çalıĢmıĢtır. AraĢtırma kapsamında sanatçılar ve eserleri hakkında bilgi verilmiĢ, sanatçıları yaĢadıkları dönemde portre resmi yapmaya yönlendiren nedenler açıklanarak eserleri incelenmeye çalıĢılmıĢtır.
Son olarak günümüzde portre resim türünde çalıĢmalar yapmıĢ isimlerden birkaç örnek verilerek, sanatçıları portre resim yapmaya yönlendiren nedenler ve portrelerinde ifade etmek istedikleri özellikler açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.
Bu araĢtırma yapılırken portre alanında çalıĢma yapmıĢ sanatçıların eserleri incelenmiĢ, araĢtırma konusu için uygun olan sanatçılar ve eserler belirlenmiĢtir. Konu ile ilgili kaynaklar araĢtırılmıĢ, portre konusunu içeren, sanat kitaplarından, dergilerden, makalelerden, ansiklopedilerden ve internet kaynaklarından yararlanılmıĢtır.
Bu araĢtırma ile geçmiĢten günümüze kadar olan süreçte portre resim türünde farklı sanatsal anlayıĢlar çerçevesinde sanatçıların kendi özgün yaklaĢımlarına uygun üretimlerde bulunduğu, diğer resim türlerinin yanı sıra insanı ve insanın ruhsal yapısını incelemeye dayalı portre resmin özel bir yerinin olduğu belirlenmiĢtir. Bu belirleme sanatın ve sanatı üreten insanın önce kendisini sonra çevresini inceleyen ve sorgulayan daha sonrada üretimlerine yansıtan tavrının portre resim türünde özellikle ön plana çıktığı sonucuna varılmıĢtır.
ABSTRACT
INTERPRETING ANALYSES OF CHARACTERS IN THE PORTRAIT PAINTING ART FROM THE 1914 ‘CALLI’ PERIOD TO NOW
USTA, Nilüfer
Post-Graduate, Department of Painting
Thesis Supervisor: Assist. Prof. Dr. Nuray Gümüstekin 2015, 237 Pages
Portraiture is a theme in art, in which the intent is to depict a subject‟s personal features and perpetually record his/her instant existence by observing his/her personality or appearence, created by using artistic techniques such as drawing, oil painting, photography, printmaking or sculpture.
The research question of this study is to seek answers for the questions on reviewing and assessing certain situations forming the characteristic features in portrait paintings created in a historical period ranging from the 1914 „Callı‟ Period to now.
The study aims to analyze how the Turkish painting artists from the year 1914 to date depicted their subjects‟ characteristic features in their portrait paintings, by setting several examples in portrait art, and to take a place in studies on the history of art of Turkey and of the world. It has been emerged a number of artistic manners in parallel with the economical, social and political developments in societies throughout the art history. The research, therefore, has been examined as four major topics, and they include: Callı Period (1914-1923), New Tendencies (1923-1950), The Period ranging from Abstractionism to Social-Critical Realism (1950-2000), and Portrait in Turkish Painting Art from 2000 to date.
Ibrahim Callı, Feyhaman Duran, Avni Lifij, Namık Ismail and Mehmet Ruhi Arel, the major figures who introduced the Turkish Painting Art to the artistic manner of „Impressionism‟, and produced works on this manner have been discussed in the content of the study. New artistic tendencies emerged in the period between the years 1923 and 1950 have been examined by making comparisons with the portrait paintings created in the same time period in the West. In the period between 1950
and 2000, an explanation on the abstract art has been made, and the works on this manner have been examined. At the same time, the portrait paintings created in this period have been assessed by arranging them in a chronological order and by comparing them with the works from the same period of time, as in the previous topics.
The word „portrait‟ has been defined, and later, included the definitions of the words „character‟, „personality‟ and „physiognomy‟ in this study. Character can be defined as a feature that helps us to distinguish a living from another. Considering the art history, it is seen that a great majority of artists created works of portrait art. The fact that artists heads towards to paint a portrait/self-portrait can be attributed to their urges to get to know themselves or the people around their environment better, and be related to their need to establish empathy. It is quite possible to think that the biggest problem that an artist confronts when creating a work of portrait/self-portrait art is the resemblance between the real image and the depiction of the subject. It, therefore, can be plainly stated that the artist is in pursuit all the time. Portrait art, as a genre, has made a significant progress due to the Renaissance‟s humanist understanding and orienting to the individual, resulting that Robert Cambin and Jan Van Eyck turned their heads towards portraits of people. By making observations on their models in the line of the artistic understanding of that period, both artists reflected their models‟ physiognomies with a realistic manner. In each period of the art history, artists created works of art in parallel with the artistic perceptions of the periods they lived. Durer made his works of portrait art with a naturalistic manner based on his ability to make obvervations while Boticelli idealized his subjects in his works. When examining the works by Rembrandt, it is clearly seen that the artist tried to seek the essence of the existence in his portraits, and flawlessly used the vigour of the light and the chiaroscuro for this specific purpose. During this study, it has been aimed to discuss the works produced in the portraiture genre with a chronological order and in accordance with the artistic perceptions of the periods.
Throughout the history, many thinkers had said many words concerning face. It is known, for instance, that Socrates said to a young man: “Speak so that I can see you”. We can get, at the least, some information about one‟s characteristic features on a basis of their eyebrows, eyes, mouths and noses, facial structures and expressions. Face is transiently within sight, and then disappears; hence, what the artists tend and desire to paint on their canvases is the remarkable things that remains in the mind about it. It is most likely to suppose that this may be the reason
why Picasso picked the stage director Olga Kokhlova, as a model, and he painted her in many of his portrait works.
The aim of the approach to portrait art as a painting genre in the Western Art was parading a status and position in the early periods of the history. For that, high-ranking people had desired to be depicted their portrayals along with the medals and jewelries they had possessed. However, in the forthcoming periods of the history, this attitude has changed as a result of a number of alterations in societies, and artists has begun to depict the subject‟s characteristics by taking human physiognomy into consideration, by using the ability to make observations, and with the use of several techniques and methods.
In Turkey, the interest to portrait art has started via foreigner artists who visited the country in the 19th century. It has reached its recent shape with the new techniques in the art of painting and as a result of several changes that occured in the social structure in time. The artists Nese Erdok and Nuri Iyem used the changes and impacts that occured in the social structure as a result of immigration to the cities from the villages of the country, as a means of expression in their paintings. Nuri Iyem preferred to depict the structure of the Turkish society through the Anatolian woman‟s eyes. In her portrait paintings created through a figurative manner, Nese Erdok, on the other hand, attempted to describe some transitions occured in the 1960s, the immigration phenomenon, and the impacts of the immigration on the economy and individuals. The artist made numerous portrait paintings. Erdok usually pictured herself in her studio in the paintings, and tried to emphasize her identity as an artist by pointing out that she knew very well her position where she standed at the production-based relations in the society as an artist. In the extent of the study, it has been given information on the artists and their works of art, and examined the works by making some explanations of the reasons that pushed the artists to make portrait paintings in their periods.
At the final topic, it has been aimed to explain what the reasons that lead the artists to create a portrait are and what the characteristic features that they desire to express in their portraits are, by setting some examples among the important names who studied in the portrait art today.
During the research, the works by those artists who studied in the field of portraiture have been analyzed, and the artists and works, which are appropriate for this research, have been determined. It has been sought for resources on this subject, and utilized art books, magazines, articles, encyclopedias and the Internet-based sources that bear information on the theme of portraiture.
As a result of this study, it has been concluded that, in the portrait art from its past to the present, the artists produced works accordant with their own unique approaches within the scope of diverse artistic perceptions, and that the portrait art, which is based on analyzing human and his psychological nature, has a special place among all the other artistic themes. It has been resulted, in the light of this assessment, that the pose of the art itself and of the person who creates it, which, by this pose, both of these subjects question and examine firstly themselves and then their environments, and later reflect what they observe on their creations, particularly takes the stage in the portrait art.
ĠÇĠNDEKĠLER
ÖNSÖZ ... iii ÖZET ... v ABSTRACT ... ix ĠÇĠNDEKĠLER ... xiii RESĠM LĠSTESĠ ... xvKISALTMALAR LĠSTESĠ ... xxi
1. BÖLÜM GĠRĠġ ... 1
1.1. Amaç ... 1
1.2. Yöntem ... 2
2. BÖLÜM PORTRE VE PORTRE RESĠM ... 3
2.1.Bir Kavram Olarak Portre Ve Portre Resimde Karakteri Veren Unsurlar ... 3
3. BÖLÜM GELĠġĠM SÜRECĠ ĠÇERĠSĠNDE BATI’DA VE TÜRKĠYE’DE PORTRE RESMĠ ... 19
4. BÖLÜM 1914 ÇALLI KUġAĞINDAN GÜNÜMÜZE BATI’DA VE TÜRKĠYE’DE PORTRE RESMĠNĠN GELĠġĠMĠNĠN KARġILAġTIRMALI OLARAK ĠNCELENMESĠ ... 38
4.1. 1914-1923 Çallı KuĢağı ... 38
4.2. 1914 KuĢağı Sanatçılarının Portre Resimlerinin Ġncelenmesi ve Jawlensky Örneği ... 47
4.2.1. Ġbrahim Çallı ... 47
4.2.2. Feyhaman Duran ... 51
4.2.3. Namık Ġsmail ... 55
4.2.4. Hüseyin Avni Lifij ... 59
4.2.5. Mehmet Ruhi Arel ... 63
4.3. 1923-1950 Yeni Eğilimler ... 70
5. BÖLÜM
2000’DEN GÜNÜMÜZ’E TÜRK RESĠM SANATINDA PORTRE ... 199 6. BÖLÜM
DEĞERLENDĠRME VE SONUÇ ... 226
KAYNAKLAR ... 230
RESĠMLER LĠSTESĠ
Resim 1 Picasso, “YaĢlı Adam” ... 11
Resim 2 Picasso, “Paltolu Kendi Portresi” ... 12
Resim 3 Picasso, “Kendi Portresi” ... 13
Resim 4 Picasso, “Kargalı Kadın” ... 14
Resim 5 Picasso, “Olga‟nın Sandalyede Portresi” ... 15
Resim 6 Picasso, “Sarı Kazak” ... 16
Resim 7 “Fayyum Portresi” ... 20
Resim 8 “Fayyum Portresi” ... 20
Resim 9 Trentius Neo Ġsimli Bir Erkek ve EĢini Gösteren Ünlü Fresko... 22
Resim 10 Gentile Bellini, “II. Mehmet‟in Portresi” ... 24
Resim 11 NakkaĢ Sinan Bey, “II. Mehmet‟in Gül Koklarken Portresi” ... 25
Resim 12 Nigari, “Barbaros Hayrettin PaĢa‟ın YaĢlılık Dönemi Portresi”... 26
Resim 13 Antonio Del Pollaiuolo, “Genç Bir Kadının Profili” ... 27
Resim 14 Albrecht Dürer, “Otoportre” ... 28
Resim 15 Boticelli, “Genç Kadın Portresi” ... 29
Resim 16 Cristofano Dell‟altissimo, “Kanuni Sultan Süleyman” ... 30
Resim 17 Cristofano Dell‟altissimo, “Mihrimah Sultan” ... 31
Resim 18 Francisco Goya, “Duchess Of Alba” ... 33
Resim 19 Francisco Goya, “Çıplak Maya” ... 33
Resim 20 Gustave Courbert, “Umutsuz Adam”... 34
Resim 21 Osman Hamdi Bey, “Mimozalı Kadın” ... 35
Resim 22 Osman Hamdi Bey, “Naile Hanım Portresi” ... 35
Resim 23 Oscar Kokoschka, “Adolf Loos” ... 41
Resim 24 Ernst Ludwig Kirchner, “Otoportre” ... .43
Resim 25 Amedeo Modigliani, “Jeanne Hebuterne‟in Portresi” ... 44
Resim 26 Amadeo Modigliani, “Jeanne Habuterne” ... 45
Resim 27 Ġbrahim Çallı, “Ahmed Refik Altınay” ... 48
Resim 28 Ġbrahim Çallı, “Ahmed Refik Altınay” ... 48
Resim 29 Ġbrahim Çallı, “Yahya Kemal Beyatlı” ... 49
Resim 30 Tekezade Sait, “Ġbrahim Çallı” ... 50
Resim 32 Feyhaman Duran, “Hoca Ali Rıza” ... 53
Resim 33 Feyhaman Duran, “Prof. Dr. Mustafa ġekip Tunç” ... 54
Resim 34 Namık Ġsmail, “Yusuf Akçura” ... 56
Resim 35 Namık Ġsmail, “Ahmed HaĢim” ... 57
Resim 36 Namık Ġsmail, “Ahmed HaĢim” ... 58
Resim 37 Namık Ġsmail, “Mehmet Mahir Tomruk” ... 59
Resim 38 Avni Lifij, “Otoportre” ... 60
Resim 39 Avni Lifij, “Otoportre” ... 61
Resim 40 Hüseyin Avni Lifij, Sigaralı “Otoportre” ... 62
Resim 41 Mehmet Ruhi Arel ... 63
Resim 42 “Kadın BaĢı” ... 64
Resim 43 Alexej von Jawlensky, “Der Buchel” ... 65
Resim 44 Alexej von Jawlensky, “Selbstbildnis” ... 65
Resim 45 Alexej von Jawlensky, “Barbarenfürstin” ... 66
Resim 46 Alexej Jawlensky, “Bayan Slutzkaja” ... 66
Resim 47 Jawlensky, “Meditation” ... 67
Resim 48 Jawlensky, “Meditation” ... 67
Resim 49 “Alexander Sacharoff‟un Portresi” ... 68
Resim 50 Otto Dix, “Sanatçının Anne ve Babası” ... 71
Resim 51 Nuri Ġyem ... 75
Resim 52 Nuri Ġyem ... 76
Resim 53 ġeref Akdik ... 78
Resim 54 Cevat Dereli ... 79
Resim 55 Hale Asaf, “Portre” ... 82
Resim 56 Mihri Rasim (MüĢfik), “Kadın Portresi” ... 82
Resim 57 Hale Asaf, “Paletli Otoportre” ... 84
Resim 58 Paul Klee, “Bir Artistin Portresi” ... 85
Resim 59 George Grosz, “Otoportre” ... 86
Resim 60 “Ġsmail Hakkı Oygar Portresi” ... 87
Resim 61 Tamara de Lempicka, “Erkek Portresi” ... 88
Resim 62 Tamara de Lempicka, “YeĢil Bugatti‟ de Tamara” (Otoportre) ... 89
Resim 63 “Otoportre” ... 90
Resim 64 “Portre/Mavi Elbiseli Kadın” ... 91
Resim 65 “Kedili Kız Portresi” ... 92
Resim 66 Amedeo Modigliani ... 93
Resim 69 “Babasının Portresi” ... 96
Resim 70 Cemal Tollu ... 97
Resim 71 Zeki Faik Ġzer ... 98
Resim 72 Frida Kahlo, “Kolyeli Otoportre” ... 100
Resim 73 Pablo Picasso, “Marie-Therese Walter‟in Portresi” ... 101
Resim 74 Picasso, “Ağlayan Kadın” ... 102
Resim 75 Roland Penrose, “Kanatlı Maske” ... 102
Resim 76 Frida Kahlo, “Ġki Frida” ... 103
Resim 77 Abidin Elderoğlu, “Portrem” ... 104
Resim 78 “Nermin BaĢağa Portresi” ... 105
Resim 79 Frida Kahlo, “Tehuana Olarak Otoportre ya da DüĢüncelerimde Diego” ... 106
Resim 80 “Natasha Gelman‟ın Portresi” ... 107
Resim 81 “Nermin BaĢağa Portresi” ... 108
Resim 82 Ferruh BaĢağa ... 109
Resim 83 Fahrennisa Zeid, “Emir Zeid‟in Portresi” ... 112
Resim 84 Fahrünnissa Zeid, “Madam Caron” ... 113
Resim 85 Eren Eyüboğlu ... 114
Resim 86 Abidin Dino ... 115
Resim 87 Abidin Dino ... 116
Resim 88 Abidin Dino ... 116
Resim 89 Abidin Dino ... 117
Resim 90 Sabri Berkel ... 118
Resim 91 “Ġkiz Portre” ... 120
Resim 92 “Gül‟ün Portresi” ... 120
Resim 93 “Nermin BaĢağa Portresi” ... 122
Resim 94 “Nermin BaĢağa Portresi” ... 122
Resim 95 Orhan Peker ... 123
Resim 96 Jackson Pollock, “Portre/Rüya” ... 126
Resim 97 Richard Hamiltan “Bugünün Evlerini Bu Kadar DeğiĢik Bu Kadar Çekici Yapan Tam Olarak Nedir?” ... 127
Resim 98 Andy Warhol, “Marilyn Monroe” ... 128
Resim 99 Andy Warhol, “Pop Kültürünün Unutulmaz Ġkonası: Marilyn” ... 128
Resim 100 Andy Warhol, “Elizabeth Taylor” ... 129
Resim 101 “Kırmızı Portre” ... 133
Resim 102 Maurits Cornelius Escher, “Portreler” ... 137
Resim 104 Hanefi Yeter ... 140
Resim 105 Gino Severini, “Otoportre” ... 141
Resim 106 NeĢe Erdok, “Anneanne” ... 144
Resim 107 NeĢe Erdok, “Anneanne” ... 145
Resim 108 NeĢe Erdok, “Anneanne” ... 146
Resim 109 NeĢe Erdok, “Otoportre” ... 146
Resim 110 Nuri Ġyem ... 148
Resim 111 Nuri Ġyem ... 149
Resim 112 Andy Warhol, “VurulmuĢ Mavi Marilyn” ... 149
Resim 113 Francis Bacon, “Otoportre” ... 150
Resim 114 Andy Warhol, “Otoportre” ... 151
Resim 115 Chuck Close, “Büyük Otoportre” ... 152
Resim 116 Adnan Varınca ... 153
Resim 117 Ġbrahim Balaban ... 155
Resim 118 Richard Estes, “Otoportre” ... 156
Resim 119 Nejat Melih Devrim ... 157
Resim 120 Bubi, “Portre” ... 158
Resim 121 Bubi, “GüneĢlenen Portre” ... 159
Resim 122 Bubi ... 160
Resim 123 Bubi, “Mutika (Karoline Hayon)” ... 160
Resim 124 Bubi ... 161
Resim 125 Ergin Ġnan ... 161
Resim 126 Ergin Ġnan, “Portre Ġçinde Ben” ... 162
Resim 127 Bubi ... 163
Resim 128 Arif Dino, “Yüz Dizisi” ... 164
Resim 129 Lucian Freud, “Yansıma (Otoportre)” ... 165
Resim 130 “Otoportre” ... 166 Resim 131 “Otoportre” ... 167 Resim 132 “Otoportre” ... 167 Resim 133 “Otoportre” ... 168 Resim 134 “Otoportre” ... 168 Resim 135 “Otoportre” ... 169
Resim 136 NeĢe Erdok, “Sanatçının Kendi Portresi” ... 172
Resim 137 NeĢe Erdok, “Sanatçının Kendi Portresi (Tanık)” ... 174
Resim 138 Cindy Sherman, “Ġsimsiz” ... 175
Resim 140 Cindy Sherman, “Ġsimsiz” ... 177
Resim 141 Aydın Ayan, “Egonun Yansıması” ... 179
Resim 142 Aydın Ayan, “Ġzleyen A” ... 181
Resim 143 Sabahattin Tuncer, “Otoportre” ... 182
Resim 144 Devrim Erbil ... 184
Resim 145 Bubi 185
Resim 146 Bubi ... 185
Resim 147 Bubi ... 186
Resim 148 Mustafa Ayaz ... 187
Resim 149 Burhan Uygur ... 188
Resim 150 NeĢe Erdok, “Balıkçı Portresi” ... 189
Resim 151 NeĢe Erdok, “Sanatçının Kendi Portresi” ... 190
Resim 152 Bubi, “Muti” ... 191
Resim 153 Ġsmail Avcı, “IĢık Atatürk” ... 192
Resim 154 Alp Tamer Ulukılıç, “Çiçekli Kız” ... 193
Resim 155 Bubi, “Hüsnü Ġyidoğan” ... 194
Resim 156 NeĢe Erdok, “SavaĢ‟ın Portresi” ... 194
Resim 157 Bubi, “Eli Hayon” ... 195
Resim 158 Julian Opie, “Gary, popstar” ... 195
Resim 159 Arzu BaĢaran ... 201
Resim 160 Arzu BaĢaran ... 202
Resim 161 Arzu BaĢaran ... 202
Resim 162 Yue Minjun, “Memory II” ... 204
Resim 163 Alp Tamer Ulukılıç ... 206
Resim 164 Alp Tamer Ulukılıç ... 206
Resim 165 Alp Tamer Ulukılıç ... 207
Resim 166 Francis Bacon ... 207
Resim 167 Arzu BaĢaran ... 208
Resim 168 Arzu BaĢaran ... 209
Resim 169 Arzu BaĢaran ... 209
Resim 170 Ġsmail Avcı, “Otoportre” ... 211
Resim 171 EĢref Yıldırım, “ġah” ... 212
Resim 172 Ġrfan Önürmen, “BakıĢ Serisi” ... 213
Resim 173 Ġrfan Önürmen, “BakıĢ Serisi” ... 214
Resim 174 Gottfried Helnwein ... 215
Resim 175 Gottfried Helnwein ... 216
Resim 177 Kadir Akyol, “Ġstersen Benzer II” ... 217
Resim 178 Kadir Akyol ... 218
Resim 179 Kadir Akyol, “Diren” ... 219
Resim 180 Balkan Naci Ġslimyeli, “Aynada” ... 220
Resim 181 Balkan Naci Ġslimyeli, “Arka Yüz” ... 222
Resim 182 Balkan Naci Ġslimyeli, “Arka Yüz” ... 223
KISALTMALAR LĠSTESĠ
çev. :Çeviren ed. :Editör M.Ö. :Milattan Önce M.S. :Milattan Sonra s. :SayfaT.Ü.Y.B. :Tuval Üzerine Yağlıboya
Ġ.D.R.H.M. :Ġstanbul Devlet Resim Heykel Müzesi Ġ.D.G.S.A. :Ġstanbul Devlet Güzel Sanatlar Akademisi M.S.Ü. :Mimar Sinan Üniversitesi
1. BÖLÜM
GĠRĠġ
1.1. Amaç
Bu araĢtırmanın problemini, 1914 Çallı KuĢağı‟ndan günümüze portre resminde karakter çözümlemelerinin incelenmesi, oluĢturmaktadır.
1914 Çallı KuĢağı‟ndan Günümüze Portre Resminde Karakter Çözümlemelerinin Ġncelenmesi baĢlıklı bu araĢtırmanın temel amacı, 1914‟ten günümüze kadar olan süreçte Türk ve Batı sanatında yapılan portre resim çalıĢmalarındaki karakter özelliklerini dönemin üslup, eğilim ve akımları doğrultusunda ele alıp incelemektir. Bu inceleme sırasında konu ile ilgili gerekli tanımlar yapılmıĢ, araĢtırmanın kapsamı doğrultusunda konu çeĢitli baĢlıklara ayrılmıĢtır. Ġlk olarak portre kelimesinin tanımı yapılmıĢ, ardından tarihsel bir sıra ile portre resminin Türk ve Batı resmindeki geliĢim süreci tarihsel bir sıra ile açıklanmıĢ, portre resim türündeki eserler incelenerek, sanatçıları portre resmi yapmaya yönlendiren nedenler ve çalıĢmalarında karakteri veren özellikleri nasıl ele aldıkları sorgulanmıĢtır.
Bu araĢtırma, sanatçıların portre resmi yapmaya niçin yöneldikleri ve çalıĢma süreçleri boyunca resmettikleri kiĢilerin karakter özelliklerini verirken hangi unsurlara dikkat ettiklerini sorgulamaya dayalı yapılmıĢtır. Bu amaç doğrultusunda, portre resmi konusunda Türk ve Batı sanatından çeĢitli örnekler karĢılaĢtırılarak, portre resminin süreç içerisinde ne tür bir değiĢim geçirdiği ve günümüz sanatı içinde bu alanda yapılan çalıĢmalarda çağın getirdiği teknik ve üsluplar kullanılırken portre resminde karakteri vermek için nelerin göz önünde bulundurulduğu açıklanmaya çalıĢılmıĢtır.
AraĢtırma süresince farklı kaynaklardan yararlanılmıĢ, adı geçen sanatçıların portre resmi yapmaya niçin yöneldiklerini anlatan röportajlara yer verilmiĢtir.
Sanat tarihi boyunca neredeyse tüm sanatçıların portre resim yaptığı bilinmektedir. Portre resmi sayesinde kiĢi anlık varoluĢunu kalıcı hale getirmektedir. Portre resim ile, bir kiĢinin karakter özelliklerinin en uygun Ģekilde verilmeye çalıĢıyor olması, resmi yapılan kiĢiyi kalıcı bir hale getirmesi, ve Türk Resim Sanatı için 1914 KuĢağı‟nın taĢıdığı önem ile bu kuĢak için portre resmin ayrıcalıklı bir yerinin olması bu konuyu seçmemde etkili olmuĢtur. Bu araĢtırmanın içeriğinde, portre resim türünde üretimde bulunan birçok sanatçı ve eseri hakkında farklı kaynaklardan bilgi verilmektedir. Bu doğrultuda yapılan araĢtırmanın, konu hakkında bilgi sahibi olmak isteyenlere bir kaynak oluĢturması amaçlanmıĢtır.
Bu araĢtırma, süreli yayınlar, ansiklopediler, yayınlanmıĢ tezler, konu ile ilgili kitaplar ve internet kaynaklı bilgiler ile sınırlıdır.
1.2. Yöntem
AraĢtırma sürecinde yazılı, elektronik ve görsel kaynaklardan yararlanılmıĢtır. Elde edilen bulgular konu sırasına göre portre ve karakterin tanımlamaları, tarihsel süreç içinde portre resminin Türk ve Batı sanatındaki geliĢim süreci, 1914 Çallı kuĢağının Türk resim sanatı içindeki önemi, Çallı KuĢağı sanatçıları, Çallı kuĢağının ardından Türk resim sanatı içinde ortaya çıkan grupların portre resim çalıĢmaları tarihsel bir sıra ile incelenmiĢtir. 1914 kuĢağının ardından Türk resim sanatında oluĢan soyutlama eğilimi Batı sanatından, tarihsel bir sıra ile yapılan portre resim çalıĢmalarından örnekler verilerek açıklanmaya çalıĢılmıĢtır. Tarihsel süreç içinde ortaya çıkan akım, eğilim ve üsluplardan örnekler verilerek, soyut sanat hakkında bilgi verilmiĢtir. Ardından Türk resim sanatında toplumda yaĢanan bir takım değiĢimler sonucu ortaya çıkan “toplumcu-eleĢtirel-gerçeklik” akımı hakkında açıklama yapılmıĢ ve söz konusu akım içindeki portre resim çalıĢmaları incelenmiĢtir. Son olarak günümüzde portre sanatının geldiği durum, bu alanda yakın zamanda çeĢitli etkinlikler yapmıĢ olan akademisyen ve sanatçıların çeĢitli dergi ve elektronik ortamlarda yayınlanan açıklamalarına yer verilerek araĢtırma tamamlanmıĢtır.
2. BÖLÜM
PORTRE VE PORTRE RESĠM
2.1. Bir Kavram Olarak Portre Ve Portre Resimde Karakteri Veren Unsurlar
Portre üzerine yapılmıĢ olan birçok tanım bulunmaktadır.
Portre kelimesini gerek Türk sanat tarihçisi Adnan Turani ve yazar Nimet Keser gerekse eski yapıtlar uzmanı Ġngiliz yazar John Evans ve XX. yüzyılın önemli ressamlarından Henri Matisse farklı Ģekillerde tanımlamıĢlardır. Adnan Turani portreyi; “Belli bir kiĢinin heykel malzemesi, boya, grafik ya da desen ile yapılan resmi olup o kimsenin karakterini ve ifadesini veren resimlere denir. Portre yalnız baĢ, göğüs ya da dize kadar, olduğu gibi, boy ve aile portreleri olarak da çeĢitli ölçülerde yapılmıĢtır”1 Ģeklinde tanımlamıĢtır.
Nimet Keser ise portre için iki tanım yapmıĢtır. Bu tanımlardan biri:
“Resim sanatında genel olarak bir insan figürünün sadece omuzlardan itibaren yüzünün konu alındığı resimlerdir.” Diğeri; “Adı ve kimliği belli olan bir kimsenin kiĢisel özelliklerini betimleyen figür resmidir”2 Ģeklindedir.
Sadece yüzlerin vurgulandığı portreler olduğu gibi yarım ya da tam boy portreler de bulunmaktadır. Resmi yapılan kiĢinin özelliklerini betimleyen ve bu özellikleri idealize etme amacı taĢıyan iki farklı portre yapma anlayıĢı bulunmaktadır.
John Evans‟a göre “Geçiciyi temellendirmek-anlık varoluĢu daimileĢtirmek- yolunda sanat dehasının tasarladığı en iyi araç portredir”.3 Henri Matisse‟e göre “portre, sanatın tuhaf biçimlerinden biridir. Sanatçıda özel nitelikler ve modelle neredeyse tam bir benzerlik gerektirir”4 Ģeklindedir.
1 Adnan Turani, Sanat Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul: Remzi Kitapevi, 2003, s. 113. 2 Nimet Keser, Sanat Sözlüğü, Ankara: Ütopya Yayınevi. 2009. s. 259.
Portre, insan yüzünü gerçekçi anlayıĢla betimleyen resim ya da heykel yapıtıdır.5 Portre resimde, yaĢayan veya ölü, gerçek veya hayal ürünü olan bir insanın ruhsal, kiĢisel veya fiziksel tüm özellikleri ayrı ya da bunların tümü kapsanacak biçimde ele alınarak anlatılır. Bir portre resim yapıldığı andan itibaren aradan geçen zamana rağmen sanatçısının sanat anlayıĢı hakkında bilgi vermeye devam eder. Portre resim, bir insan figürünün yüzünün, yalnızca omuzlarından itibaren konu olarak ele alındığı resimler olarak tanımlanabilir. Portre resim, fotoğraf, heykel ve benzeri sanat türlerinde bir kiĢinin yüzünün ve yüz ifadesinin betimlenmesi ile oluĢturulan eserdir. Bir kiĢinin karakteri ya da dıĢ görünüĢünden yola çıkılarak yapılan betimleme anlamına gelir gibi tanımlamalardan söz edilebilir.
Portre kelimesinin kökenine bakıldığında, Fransızca kökenli “pourtraict” kelimesi ile karĢılaĢılır. Kelime pour–traict olarak parçalanmaktadır. Fransızca olan “pour” ve “traict” kelimelerinin anlamı “için” ve “tirer”dir. Fransızca bir fiil olan “tirer” kelimesinin Türkçesi “çekmek, çıkarmak” anlamlarına gelmektedir. Yani resimde karakteristik özellikleri ortaya çıkarmak anlamına geldiği söylenebilir. Bunun yanı sıra “Pour–traict” kelimesinin Latin kökenli bir karĢılığı da bulunmaktadır: “Protact”. Kelime, “imge ve benzerlik” anlamlarına karĢılık gelmektedir.
Portre resim yapmanın amacı, kiĢinin ruh halini, görünüĢünü ve kiĢiliğini yansıtmaktır. Bu nedenle portresi yapılan kiĢi ressama doğru bakar ve bu sayede kiĢinin izleyiciye baĢarılı bir Ģekilde aktarımı sağlanmıĢ olur. Portre resim kurĢun kalem ve farklı malzemeler kullanılarak farklı yüzeyler üzerinde çalıĢılabilir.
Portre eski çağlardan beri yapılan bir resim türüdür. Portre resminde karakteri veren unsurlara değinebilmek için karakter ve kiĢilik kelimelerinin açıklamasının yapılması gerekmektedir.
Karakter kelimesi ile ilgili birçok tanım yapılmıĢtır. Örneğin; Meydan Larousse Ansiklopedisinde karakter; “Bir kimsenin veya topluluğun psikolojik veya manevi ayırıcı özelliklerinin tümü ve “Canlı varlıkları birbirinden ayıran Ģekil ve özgülüklerin tümü”6 olarak tanımlanmaktadır.
5 Metin Sözen ve Uğur Tanyeli, Sanat Kavram ve Terimleri Sözlüğü, Ġstanbul: Remzi Kitapevi, 2005, s. 194.
Rehber Ansiklopedisi karakteri “Bir Ģey üzerinde değiĢmeden kalan izler, bir Ģeyi benzerlerinden ayırmaya yarayan temel hususiyet, üstün manevi özellik, bir nesnenin ayırıcı özelliği”7anlamında tanımlamıĢtır.
Karakter, nitelik anlamına gelmektedir. Resimde bir Ģeyin ya da bir kiĢinin karakterini yakalamak, o kimsenin en belirgin özelliğini bulmak ve bu özelliğin gözükmesine engel olan ayrıntıları atmak ile olasıdır.8
Karakter kelimesi, kiĢiye özgü davranıĢların bütünü ile insanın bedensel, duygusal ve zihinsel etkinliğine çevrenin verdiği değer olarak tanımlanabilir. Bir bireyin veya bir nesnenin kendine özgü olan yapısı ve onu baĢkalarından ayıran özellik denilebilir. Karakter, bireyin davranıĢ biçimini belirleyen bir özelliktir. Kelimenin Türkçe karĢılığı huy, mizaç olarak bilinmektedir. Bir Ģeyi benzerlerinden ayırt etmeye yarayan özellik anlamına gelir.
Portreler, karakteristik olarak, güçlü duygu ya da tepkilerin temsilini ikinci plana atar. Örneğin yüzdeki “ĢaĢırma, güvensizlik, keder, öfke, korku ve mutluluk” iĢaretleri genellikle resme yansıtılmaz; bunların geçici tepkiler olduğu bilindiği için portresi yapılan kiĢinin o adlandırılamaz gerçek karakteri esas alınır.9
KiĢi sözcüğü dilimize, Latincede kiĢi anlamına gelen “persona” sözcüğünden gelmektedir. Bu kelime, tiyatroda oyuncuların yüzlerine taktıkları maskeyi ifade etmektedir. Japon tiyatrosunda oyuncular yüzlerini makyaj ile kapatmaktadırlar. Bunu yapmalarının nedeni bedenlerinin ritmini ön plana çıkarmalarıdır. Yüzlerini makyaj ile kapatarak bedensel ifadelerini belirginleĢtirmek istemektedirler. “KiĢi” sözcüğü zaman içerisinde kiĢinin üstlendiği rol ile ve “kiĢilik”in kendisi ile özdeĢleĢmiĢtir.
KiĢilik; bireyi baĢkalarından ayıran, bireyin doğuĢtan getirdiği ve sonradan kazandığı özelliklerin bir bütünüdür. KiĢilik insan davranıĢlarının tüm yönlerini kapsar. KiĢilik, bireyi var olma ve tepkide bulunma, dıĢ dünyayı algılama, kendi duygularını ifade etme, dünya ile olan iliĢkisi içinde kendi değerini ve anlamını kavrama, kendi kendini bir amaca yönlendirme biçimidir.10
7 Yeni Rehber Ansiklopedisi, XI, Ġstanbul 1993, s.175. 8 Turani, s. 65.
9 Leppert, s. 225-226. 10
Portre resim sayesinde sanatçı anlık bir ifadeyi yaratıcılığı ile ölümsüzleĢtirir. Yapılan resim aradan geçen zamana rağmen sanatçının sanatına tanıklık eder. Portre kiĢinin ruhsal yapısını ortaya çıkarır. Resim konusunda bilgi sahibi olanlar ve olmayanlar portre resmini yorumlamaya ve anlamaya çalıĢır. Resmin yorumlanması sırasında resim iyi bir Ģekilde incelenmeli ve karakter çözümlemesi yapılabilmesi için eser hakkında bilgi elde edilmelidir.
Bir insanın yüzü, yaĢamın tüm izlerini üzerinde taĢıyan, bize yaĢamı anlatan ve zaman ile yaĢamı bağlantılı hale getiren en önemli tanıktır. Beden yapılarımız birbirine benzeyebilir fakat yüz yapılarımız birbirimizden farklıdır. Ġnsan yüzünün en önemli özelliği tek ve benzersiz bir biçime sahip olmasındadır. Bir insanı ilk önce yüzü ile tanırız. Bedenimizin tüm ifadesi yüzümüze yansır ve bizi ortaya çıkarır.
Ġlk kez karĢılaĢtığımız biri hakkında herhangi bir Ģey bilmemiz mümkün değildir. KiĢi ile biraz konuĢtuktan sonra adı, yaĢı ve öğrenim durumu hakkında bilgi sahibi olabiliriz. Amaçlarını ve beklentilerini öğrenebiliriz. Fakat karĢımızda bulunan kiĢinin bu tür özelliklerini bilmek onun karakteri hakkında bize yardımcı olmamaktadır.
KiĢinin dıĢ görünüĢü onun karakter yapısı hakkında bize somut veriler vermektedir. KiĢinin fiziki görünümünden yararlanarak yüz yapısı ve beden yapısının taĢıdığı özelliklere bakarak kiĢinin karakteri hakkında gerekli olan bilgiye ulaĢabiliriz. Yüzümüzün kiĢiliğimiz ile yakın bir bağı bulunmaktadır.
Yüz, ömür boyu kendimizi kazıdığımız bir alandır esasen: çeĢitli yaĢantı içerikleriyle bütünleĢen en mahrem sırlarımız hep onda birikir.11
“İnsanı tanımak” denince, amaç bir bilinmeyene ulaşmak oluyor kuşkusuz. Bilinmeyene ulaşmaksa, daima bir bilinenden yola çıkılarak elde edile gelmiştir.12
Portrede karakteri veren unsurları anlayabilmek için karakter ve kiĢilik kelimelerinin ardından fizyonomi kelimesini açıklamak yerinde olacaktır. Fizyonomi kelimesi dilimize Fransızcadan geçen bir kelimedir. Fizyonomi ya da Fizyognomi kelimesi Yunanca üç kelimenin birleĢmesinden oluĢmuĢtur. Physis, tabiat; nomos,
11 Mehmet Ergüven, Sırdaş Görüntüler, Ġstanbul: Agora Kitaplığı, 2007, s. 125.
yasa; gnomon, hüküm verici veya yorumlayıcı anlamına gelmektedir. Bu kelimelerin hepsinin birleĢimi “tabiatı bilmek” anlamına gelir.13
Bazı tarihi belgeler yüz biçimlerinin karakterlerinin okunmasının milattan önceki yıllarda Çinliler tarafından bir sanat dalı olarak geliĢtiğini belirtmektedir.14 Fizyonomi kavramı üzerine önemle duran Çinliler, insanların yüz biçimlerine göre onların karakter özelliklerini okuma yöntemini kullanmıĢlardır. Sonraki dönemlerde değiĢik uygarlık merkezlerinde fizyonomiye iliĢkin bilgiler sistemleĢtirilip geliĢtirilirken, belli özelliklere sahip değiĢik ekoller ve sistemler ortaya çıkmıĢtır.
Eski Çin yüz okuma uzmanlarına göre, yüzü oluĢturan unsurlardan beĢ tanesi çok önemlidir. Bu beĢ unsur: kaĢlar, gözler, ağız, burun ve kulaklardır. Eski metinlerde bu unsurların beĢ önemli organ olarak geçtiği bilinmektedir. Bu metinlerde organlardan birisinin dengeli biçimde olması en az on yıl mutlu yaĢam demektir. Tüm organların aynı Ģekilde dengeli biçimde olması bu mutluluğu orantılı biçimde arttırmaktadır. Çin yüz okuma uzmanlarına göre; insan yüzünde belli konumlar ve çizgiler mevcut bulunmaktadır. Bunların her biri belli bir yaĢı belirlemektedir. Çinli uzmanların sistemi bugün de incelenmekte ve geliĢtirilmektedir.
Fizyonomi konusunda batılı düĢünürler de fikirlerini belirtmiĢlerdir. Çok eski dönemlerden baĢlayarak, bilginler insanın yüz yapısı ile karakteri arasında bir bağlantı kurmaya çalıĢmıĢlardır. Bu yöntemin temelinde insanın beden yapısı ve psikolojisi arasında doğal bir bağlantının olduğu inancı bulunur. Fizyonomi ile ilgili bilgilere Yunan düĢünürlerinden Aristo ve Hipokrat‟ın eserlerinde rastlanır.
Aristo, fizyonomiyi kiĢilerin ruh halini öğrenmek için kullanmıĢ, kiĢinin yüz ve kafa yapısını, saçının ve gözünün rengini, ses tonunu, beden hareketlerini ve mimikleri ile oluĢan karakter özelliklerini hayvanlarda bulunan benzer özellikler ile kıyaslamıĢtır. Ona göre bir hayvana az veya çok benzeyen bir insan, az çok onun karakter özelliklerini taĢımaktadır.15
Hipokrat‟ın, Aristo‟nun usulüne benzer bir yöntem ile hastalarına teĢhis koyduğu bilinmektedir. Onun ölmüĢ insanın yüz Ģeklini tasvir ediĢi bugün doktorlar tarafından “Hipokrat maskesi” olarak kullanılmaktadır.
13 Erol Göka ve Murat Beyazyüz, “Gerçek” Ġnsanın Yüzünde Yazar mı?, 2012, s. 20. 14
Yüz, hakkında Ġsviçreli yazar Johann Caspar Lavatar‟ın, Alman psikiyatrist Ernst Kretschmer‟in, Alman filozof Arthur Schopenhaurer‟un, Yunanlı filozof Sokrates‟in, Alman Ģair Rainer Maria Rilke‟nin ve XVI. yüzyıl Ģairlerimizden Muhyeddin Abdal‟ın bazı görüĢleri bulunmaktadır. Johann Caspar Lavatar‟a göre yüzün her öğesi (göz, kulak, burun vs.) birbirleri ile olan iliĢkileri içerisinde psikolojik bir anlam taĢımaktadır. Aynı zamanda kiĢilik özelliği göstermektedirler.
Kretschmer “Yüz, insan yapısının katvizitidir” demiĢtir.16
Filozof Arthur Schopenhaurer, “Her insanın yüzü bir hiyerogliftir; yüzümüze Ģifresinin çözülmesini bekleyen bir alfabe yerleĢtirilmiĢtir. Ġnsanın dilinin ne söylediğinden ziyade yüzünün ne söylediği önemlidir; dil düĢüncelerimizi, yüz ise insanın tabiatından kaynaklanan düĢünceyi dile getirir” der.17 Ona göre, insanın yüz görünümünden, onun ahlaki karakterinden ziyade zihinsel kapasitesini, zekasını çıkartmak daha kolaydır.
Bir baĢka düĢünür olan Sokrates‟in yüz hakkındaki görüĢleri Ģu Ģekilde ifade edilebilir. Sokrates, kendisine getirilen bir gence “seni görebileceğim Ģekilde konuĢ” der. Genç bu cümle karĢısında zihinsel olarak kendini saklamak için bir uğraĢa girer. “KonuĢma ki seni görebileyim”sözü konuĢan kiĢinin yüzünün aldığı hale bakmanın önemli olduğunu belirten bir sözdür.18
ġair Muhyeddin Abdal‟ın yüz için: “Tuttum ayineyi yüzüme
Ali göründü gözüme”19 mısralarını söylediği bilinir.
Günümüz felsefesinin önemli isimlerinden biri olan Emmanuel Levinas, insanın ahlaki varoluĢunu esas alan görüĢlerini “öteki” dediği karĢımızdaki insanın “yüz”ünü esas alarak kurar. Öteki, varlığını bize yüzü aracılığıyla sunar. Ötekinin yüzüne baktığımızda ilk fark ettiğimiz, bir belirsizlik, sürekli bir farklılaĢma, imge avcısı gibi gezinen gözlerimizden hep bir kaçıĢtır. Ötekinin tüketilemez, bilgi konusuna dönüĢtürülemez olan yüzü karĢısında her zaman çaresiz kalmaya mahkumuzdur.20
16 Altınköprü, s. 139.
17 Göka ve Beyazyüz, s. 15. 18 Göka ve Beyazyüz, s. 16.
19 Abidin Dino, Resme Bakan Yazılar I, Deniz Artun (Editör), Galeri Nev Yayınları, 2004, s. 11. 20 Göka ve Beyazyüz, s. 16-17.
Bir Fransız denemeci ve aydın olan Alain Finkielkraut yüz ile ilgili “yüzün gösteriĢsiz çıplaklığı, benim ilgimi adeta kendi alacağıymıĢ gibi talep eder... Yüz, kaçıp gittiği için kendini benimsetir” demiĢtir.21
Yüzümüz, iĢaretlerin, anlamların örtüĢtüğü ve birbirleri ile yüzleĢtikleri bir yerdir. Aynaya baktığımız zaman karĢımızda ağlayan, gülen, ĢaĢıran, utanan ifadeler ile karĢılaĢırız. Bir yüzün birçok hali bulunmaktadır. Yüzümüzde bulunan anlamın ne ifade ettiğini sadece karĢımızda bulunan kiĢi anlayabilmektedir. Yüzümüz, yüz hatlarımız incelenerek okunabilmektedir.
Fransız yazar Michel Leiris‟in dört ciltten oluĢan “Oyunun Kuralı” isimli kitabının ilk cildinde Ģu cümleler bulunmaktadır:
“Kıvırcıklaşmasınlar, bir de diplerinde tehlikeli bir hastalık oluşmasın diye kısacık kesilmiş kahverengi saçlarım var. Bilebildiğim kadarıyla, fizyonomimi oluşturan karakteristik özelliklerim şunlar: Dümdüz inen, bir sed ya da yar gibi dimdik düşen bir ense, ki (falcılara inanılacak olursa) Boğa burcunda doğmuş olanların klasik işareti; abartılı düğümleri ve pırtlaklarıyla geniş, biraz dışbükey alnımı kateden damarlar. Bu alın genişliği (falcıların dediğine göre) Koç burcuyla yakından ilintili; gerçekten de, bir 20 Nisan günü doğmuş olduğuma göre bu iki burcun sınırındayım ben: Koç ve Boğa. Gözlerim kahverengi, gözkapaklarımın kıyıları genellikle şiş; tenim renklere açık; yağlı ve kızarıklıklara yatkın bir cildim olduğu için utanç duydum hep. Hazırlıksız aynaya yakalanmaktan çok korkarım, çünkü kendimi her seferinde aşağılayıcı bir çirkinlikte bulurum…”22
Yüzümüz yaĢımızın ilerlemesi ile bir değiĢime uğrar. Derimizde kırıĢıklıklar ve sarkmalar meydana gelir. Zaman ilerler ve derimiz geri çekilerek gözlerimizi ve burnumuzu iyice ortaya çıkarır ve ifademiz net bir hal alır.
Ġsveçli yazar ve Ģair olan Par Lagerkvist, Velazguez‟in “Cüce” adlı çalıĢması için Ģunları söylemiĢtir:
“Boyum yirmi altı inç, endamlı ve biçimliyimdir, belki başım biraz büyükçe. Saçlarım, öbür cücelerinki gibi siyah değil, kırmızıya çalıyor, çok sık ve sert, şakaklarım ve alnım biraz açılmıştır. Alnım geniş ama alçaktır. Sakalım yok, ama bunun dışında yüzüm öteki erkeklerin yüzü gibi. Kaşlarım bitişik. Gücüm kuvvetim
21
yamandır, hele kızarsam… Bizi Jebosbaphat ile güreşe tutuşturduklarında yirmi dakika geçmedi, sırtını yere getirdim ve boğdum onu. Ondan beri sarayın tek cücesiyim.”23
Gördüğümüz bir yüzden o bireyin kiĢiliğine doğru ilerlemeye çalıĢtığımız zaman birçok Ģeyin değiĢtiğini fark ederiz. Zamanla yüz hakkındaki sözlü betimlememiz sınırlı kalır. KarĢımızda bulunan yüz bin bir farklı Ģekle girer. Yüz, zamanla kiĢilik çözümlemesine iliĢkin varsayımları ile somut bir Ģekle bürünür.
Ġnsanın karakter yapısını açıklama konusunda Frida Kahlo‟nun, Diego Rivera için söylediği Ģu sözler fizyonomiye örnek olarak verilebilir.
Kahlo‟ya göre Diego: Asyatik kafası ve havada uçuĢuyormuĢ gibi görünecek kadar ince ve narin saçlarıyla kocaman devasa bir çocuktur.
Ġyi niyetli bir yüzü ve oldukça hüzünlü bir bakıĢı vardır. Ġri ve çıkık, koyu renkli ve aĢırı zekice bakan gözleri, ĢiĢmiĢ ve kurbağalarınki gibi pörtlek gözkapakları tarafından zar zor zaptedilir- nerdeyse çukurlarından fırlayacak gibidirler- ve birbirlerinden çok ayrı dururlar, baĢka gözler bu kadar ayrı değildir.24
Frida Kahlo, Diego Rivera‟nın portresinde üç yön görmektedir. Bu yönlerden birincisi onun dinamik ve duyarlı olması, ikincisi; çalıĢkan biri olması, yaĢam hakkında heyecan duyması, üçüncüsü; önyargılarından kurtulmuĢ olmasıdır.
Macar asıllı Amerikalı fotoğrafçı Nicolas Muray Frida Kahlo‟nun fizyonomisini Ģu cümleler ile anlatır: koyu kahverengi saçları ve insana doğru bakan derin ve koyu gözleriyle güzel bir kadındı, ama kendisini hiç çekici bulmazdı.25
Her sanatçı kendi portresini yapma ihtiyacı duymaktadır. Sanatçı „kendi ben‟ini resmederek ortaya çıkarmak ister. Ortaya çıkan portre resim ile aynada ki portrenin birbirine ne derece benzediği bir tartıĢma konusudur. Sanatçı portresini yaparak kendini deĢifre etmeye çalıĢır. Ortaya çıkan eser bize sanatçının yaĢam öyküsünü sunar.
23 Batur, s. 292.
24 Begüm Akkoyunlu Ersöz ve Tania Bahar (Editörler), Frida & Diego, Ġstanbul: Pera Müzesi, 2010, s. 49
Bu tanımlamaların ve açıklamanın ardından XX. Yüzyılın baĢarılı ressamlarından olan Ġspanyol ressam ve heykeltıraĢ Pablo Picasso‟nun 1895 yılında yaptığı “YaĢlı Adam” (Resim 1), 1901(Resim 2) ve 1906 (Resim 3) yıllarında yaptığı “Kendi Portresi” adlı çalıĢmaları incelenebilir.
Resim 1.Picasso, “YaĢlı Adam”, 1895, T.Ü.Y.B.
“YaĢlı Adam”ın saçı ve cildi yağlıdır. Saçları yağdan baĢına yapıĢmıĢ, yüz ifadesi ciddi ve düĢünceli görünmektedir. Üzerinde ki giysiler özensizdir. “YaĢlı Adam” ıĢık gölge etkili bir biçimde kullanılarak mükemmel bir gerçekçilik ile anlatılmıĢtır. Resim, geniĢ fırça darbeleri ile yapılmıĢtır.
Resim, ne kopyayı ne de taklidi akla getirmemektedir. Sanatçının daha sonra yapılan eserleri gibi gençlik yıllarında yaptığı bu yapıt ressamın kendi çabasının olağanüstü yoğunluğuyla nitelik kazanmıĢtır.26
Sanatçının “YaĢlı Adam Portresi” onun sanatı açısından önemli bir yapıttır. Picasso‟nun yukarıda ismi geçen çalıĢması ve diğer resimleri‟nde Velazquez‟in yapıtlarından esinlendiği bilinmektedir.
26
Resim 2. Picasso, “Paltolu Kendi Portresi”,
1901, T.Ü.Y.B.
1901 yılında yaptığı “Paltolu Kendi Portresi” Mavi Dönem‟ ine ait bir çalıĢmadır. Mavi bir fon önünde lacivert bir palto giymiĢ yirmi yaĢında bir adamı görürüz. Portre kibirli, hatta dokunulmaz görünmektedir; fakat aynı zamanda bakıĢlarında derin bir hüzün bulunur. ÇalıĢma Picasso‟nun yoğun melankolisini anlatmaktadır ve önemli bir sanatsal ve kiĢisel değiĢim döneminin baĢlangıcına iĢaret etmektedir.27 Sanatçının Paris‟te yaptığı bu çalıĢmada yalnızca üĢümüĢ ve yarı aç bir adamın değil aynı zamanda suskun, kimsenin konuĢmadığı bir adamın yüzünü görürüz. Salt yabancı olmaktan gelen bir yalnızlık da değildir bu. Temelde, modern kentte toplum dıĢına itilenlere özgü bir yoksunluktur.28
Sanatçı Mavi dönem yapıtlarında toplum dıĢına itilmiĢ mutsuz ve umutsuz insanların dünyasını, dilencileri, körleri, yalnız ve yoksul kadınları resmetmiĢtir. Bir arkadaĢı sanatçının resimlerini inceledikten sonra Ģu cümleyi söylemiĢtir: “Picasso, üzüntünün düĢünmeye yardımcı olduğuna, acı çekmenin de yaĢamın temeli olduğuna inanırdı”.29
27 E. L. Buchholz ve Beate Zimmermann, Picasso, Ġtalya: Literatür, 2005, s. 21. 28 Buchholz ve Zimmermann, s. 21.
Resim 3. Picasso, “Kendi Portresi”, 1906, T.Ü.Y.B.
1906 yılında yaptığı “Kendi Portresi” adlı resme baktığımızda ilk olarak ürkek bakıĢlı genç bir erkeği görürüz. Yirmi beĢ yaĢındaki bu genç adamın gözlerinde yalnızlık, dikkatlilik ve arayıĢ vardır. Plastik açıdan baktığımızda ise baĢın ve bedenin görülebilir olmak için zorlanmakta olduğunu, algılanabilir bir biçim arayıĢında olduğunu görülür. Picasso, bu arayıĢını tam olarak bulma ve gerçekleĢtirme noktasındadır. Ġmgenin etkileyiciliği, görünür olmak için çabalayan bir varlığı temsil etmesinden gelir.30
Ten rengi boyaların dıĢ çizgilerinden taĢmıĢ, gölgeler belli belirsiz bir Ģekilde verilmiĢtir. Bu durum resimde bitmemiĢlik durumu oluĢturmuĢtur. Yüz hatları, kalın ve net çizgilerle belirtilmiĢtir. Yapıt, kübizm öncesi dönemde sanatçı tarafından geliĢtirilen farklı bir biçimsel denemeyi göstermektedir. Bu biçimsel denemeler içerisinde; stil oluĢturma, doğal oranları ve perspektif kurallarını terk etme sayılabilir. Yapıtta yüz hatları, bir yıl sonra yapacağı “Avignonlu Kızlar” isimli çalıĢmada da görüleceği gibi ilkel Afrika heykellerine benzer Ģekilde basitleĢtirilmiĢtir. Burada sanatçının amacı karakterini belirginleĢtirmektir.
Picasso, anne ve babasının çok sayıda portre resmini yapmıĢtır. Bu sayede, çeĢitli resim tekniklerini ve ıĢık-gölgeyi nasıl daha etkili bir Ģekilde kullanacağı konusunda kendini eğitmiĢtir. Zamanla, modellerinin yalnızca dıĢ görünüĢlerini resmetmemiĢ aynı zamanda onların karakterlerini de yakalamaya çalıĢmıĢtır.
Sanatçının yukarıda ismi geçen çalıĢmalarının dıĢında, 1904 yılında yaptığı evcil kargasının baĢını okĢayan narin bir kadını resmettiği “Kargalı Kadın” (Resim 4) adlı çalıĢması ve 1917 yılında sanatçının ilk eĢi Olga Koklova‟nın ruhun portresi haline gelen “Olga‟nın Sandalyede Portresi” (Resim 5) isimli çalıĢmalar da araĢtırmanın bu bölümüne örnek gösterilebilir.
Resim 5. Picasso, “Olga‟nın Sandalyede Portresi”,
1917, T.Ü.Y.B.
Picasso portre resim çalıĢmalarında zamanla biçimsel denemelere girmiĢtir. Bu denemelerinin yanı sıra portre çalıĢmalarında deformasyon yapmaya baĢlamıĢtır. 1927 yılından itibaren sarı saçlı kadın portreleri yapmaya baĢlamıĢtır. Bu portre çalıĢmaları saldırgan bir özelliğe sahip görünmektedirler.
Resim 6. Picasso, “Sarı Kazak”, 1939, T.Ü.Y.B.
Sanatçı 1939 yılında yaptığı “Sarı Kazak” (Resim 6) isimli çalıĢmasında Yugoslav fotoğrafçı Dora Maar‟ı resmetmiĢtir. Resimde bir koltukta oturan üzerinde sarı iĢlemeli bir kazak, baĢında bir Ģapka bulunan sarıĢın bir kadın görülür. Bu resim ile birlikte sanatçının üslubu belirginleĢmiĢtir. Resmin canlı modelden yapıldığı anlaĢılmaktadır. “Sarı Kazak” isimli çalıĢmada Dora Maar‟ın karakter özelliği belirtilmiĢtir. Sanatçının eĢi Françoise Gilot, Dora Maar‟ı Ģu cümle ile tanımlamıĢtır: “Çok konuĢmazdı, hiç el kol hareketi de yapmazdı, onun davranıĢlarında ağırbaĢlılığın ötesinde bir Ģey vardı… Belirgin bir sertlik”.31
Portre resminde karakter baĢlığına Avusturya‟lı dıĢavurumcu sanatçı Egon Schiele‟i de örnek olarak verilebilir. ÇalıĢmalarında kendi benini sorgulayan sanatçının narsist duygularını ortaya koyduğu bilinmektedir. Schiele bedenini sanatının nesnesine dönüĢtürmüĢ ve bir saplantı Ģeklinde ruhsal bir yönelim yapmıĢtır. 1910 yılında yaptığı “Yanağını ÇekiĢtiren Kendi Portresi” isimli çalıĢmada
31 Buchholz ve Zimmermann, s. 67.
da görüldüğü gibi sanatçının portre çalıĢmalarında yaĢadığı dram ve iç huzursuzluğu gözlemlenmektedir.
Bir diğer örnek gerçeküstücü çalıĢmalar yapan Frida Kahlo‟dur. Sanatçı trajik yaĢamını, bedensel ve ruhsal acılarını yaptığı portre çalıĢmaları ile ortaya koymuĢtur. Kahlo, karmaĢık ve marjinal olan karakterini yaptığı portre resim çalıĢmalarında ortaya çıkarmıĢtır.
Görülen o ki, portre resim yapmaya yönelen sanatçılar zaman içinde bulundukları koĢulların ve ruhsal yapılarının etkisi ile karakter çözümlemesine yönelmiĢlerdir. Portre kelimesi bilindiği gibi Fransızca kökenli bir kelimedir. Kelime “imge ve benzerlik” anlamına gelmektedir. Kısacası kelimenin yapılan resimdeki karakter özelliklerini ortaya çıkarmak anlamına geldiği söylenebilir.
Bu bağlamda Picasso ve Frida Kahlo‟nun yapmıĢ olduğu portre resim çalıĢmaları hakkında Ģunlar söylenebilir. Öncelikle Picasso 1901 yılında yaptığı “Paltolu Kendi Portresi” adlı çalıĢmayı Paris‟te olduğu yıllarda yapmıĢtur ve sanatçı o dönemde yalnızdır ve dolayısıyla ruhsal bir değiĢim içindedir ki, yaptığı portre resim çalıĢması sanatçının Mavi Dönem‟ine aittir. Bu nedenle Picasso‟nun kibirli, hüzünlü ve dokunulamaz olarak ifadelendirilen çalıĢmasının, sanatçının içinde bulunduğu dönemi iyi bir Ģekilde yansıttığı söylenebilir.
Frida Kahlo‟ya bakıldığında, sanatçının karakter özelliklerini ön plana çıkartma eğiliminde olduğu anlaĢılmaktadır. Bilindiği gibi, sanatçının ruhsal yapısı oldukça fazla birĢekilde değiĢime uğramaktadır. Sanatçının kiĢisel yaĢamında meydana olumlu, olumsuz değiĢimlerin, yaĢadığı koĢulların sanatı etkilediği söylenebilir.
Sonuç olarak, genel anlamda düĢünüldüğünde, insan tanımadığı bir kiĢi ile ilk karĢılaĢtığında onun, yaĢı, mesleği ve ilgi alanlarına dair sorular sormaktadır. KiĢiyi tanımak için zaman gerekmektedir. KiĢinin karakterini veren özellikler kaĢ, göz, burun, ağız ve alın yapısından anlaĢılmaktadır. Bu konu üzerine birçok düĢünür fikirlerini belirtmiĢlerdir.
Portre resim çalıĢmalarında modelin karakter özelliklerini ortaya çıkarmak için çaba gösteren sanatçıların, çalıĢmalarını içlerinde bulundukları koĢullara göre
söylenebilir. Birtakım sanatsal dönemler (Mavi ve Pembe Dönem) geçiren, Picasso ve yaĢantısı içinde sağlık sorunları yaĢayan Kahlo örneğinde olduğu gibi. Picasso içinde bulunduğu sanatsal dönemi renk seçimi ile modelinin karakter özelliklerine dikkat ederek yapmıĢ, zamanla kullandığı araçları (fırça kullanıĢı) ne yönde kullandığını kendince sorgulayarak, sanatsal üslubunda değiĢimler baĢlamıĢtır. Frida Kahlo ise portre resim çalıĢmalarını, kendi içsel yolculuğunda oluĢan değiĢimleri, kendi karakter özelliklerini ortaya çıkaran öğelere dikkat ederek (kaĢ yapısı, giyim tarzı ve kullandığı takılar) yapmıĢtır.
3. BÖLÜM
GELĠġĠM SÜRECĠ ĠÇERĠSĠNDE BATI’DA VE
TÜRKĠYE’DE PORTRE RESMĠ
27.000 yıl öncesine dayandığı tahmin edilen bilinen en eski duvar resmi, Fransa yakınlarında Vilhonneur mağarasında bulunmuĢtur. Portrenin bir sanat türü olarak ilk örneklerine eski Mısır uygarlığında rastlanır. Mısır‟lıların MÖ XVI. ve XI. yüzyıllarda mezarlarının iç duvarlarına portreler çizdikleri bilinir. Bu portrelerde betimlenen kiĢilerin yüz hatları çok net belirtilmemiĢtir ve ayrı ayrı resmedilmiĢtir. Bu nedenle daha çok soyut bir resmi andırmaktadırlar. Mısırlılar‟ın yapmıĢ olduğu bu duvar resimleri yaĢayan insanlar için değil ölen kiĢiye öteki dünya yolculuğunda eĢlik etmek için yapılmıĢlardır.
Firavun portreleri de aynı amaçla yapılmıĢlardır. Mısırlılardan farkı, tanrılar için yapılmıĢ olmasıdır. Bu sebeple Mısırlıların M.Ö. XVI. ve XI. yüzyıllarda mezarların iç duvarlarına yaptıkları portrelerde ve Firavun portrelerinde bireyin gösteriminden daha çok dünya kavramı ve bireyi tanrısallaĢtırma üzerinde durulduğu söylenebilir. Her iki durumda da modeller yaĢadıkları dünyadan çıkarılarak soyut çizimlere dönüĢmüĢlerdir. MS I. ve III. yüzyıllarda Mısır sanatında “Fayyum” portrelerine rastlanır. “Fayyum” portreleri (Resim 7) (Resim 8) krallar ve imparatorlar gibi önemli kiĢilere ait olmayan, kentlerde yaĢayan orta sınıf ve sıradan insan yüzleri olan en eski portre örneklerinden biridir. “Fayyum” portreleri Mısır‟ın Fayyum bölgesindeki mezarlarda, mumyaların konulduğu tabutlara çizilmiĢlerdir. Fayyum portrelerinde bireysel özelliklerin Firavun portrelerine göre daha ileri bir düzeye taĢındığı görülür. Bu portreler mumyaları saran kefenlere dikilmiĢlerdir ve ölen kiĢiye öte dünya yolculuğunda eĢlik etmek için yapılmıĢlardır. Fayyum portreleri insanı betimlemek yerine insan ile tanrı arası bir yerdedirler. Firavun portreleri ve Fayyum portreleri dıĢında Mısır‟da Firavunlar ile ailelerinin saray ya da kamusal alanlar için yapılmıĢ olan resimleri de bulunmaktadır. Bunların çok azı günümüze ulaĢmıĢtır. Firavunları betimleyen ve zamanla anıtsal boylara ulaĢan heykellerin varlığı bilinmektedir.
Resim 7. “Fayyum Portresi”.
Resim 8. “Fayyum Portresi”.
Yunan sanatına bakıldığında portre resimlerinin iki kategoriye ayrıldığı görülür. Birincisi anma iĢlevi görür. KiĢi ölümünden sonra resmedilmiĢtir. Mısır‟da olduğu gibi kiĢiye öte dünya yolculunda eĢlik etmesi için yapılmamıĢtır. Ölen kiĢinin