• Sonuç bulunamadı

Yerlikara sığırlarda süt verimi ile ilgili bazı özelliklerle, süt verimine ai̇t persistensi değerleri arasındaki fenoti̇pi̇k ilişkiler

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Yerlikara sığırlarda süt verimi ile ilgili bazı özelliklerle, süt verimine ai̇t persistensi değerleri arasındaki fenoti̇pi̇k ilişkiler"

Copied!
13
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ULUDAG üNIVERSITESI Zl R. FAK., 2(1), 1983.

YERLiKARA SIGIRLARDA SüT VERiMi iLE iLGiLI

BAZI ÖZELLIKLERLE, SüT VERiMINE AİT

PERS1STENS1

DECERLERi ARASINDAKI FENOTİPİK

ILIŞKiLER*

ÖZET

Zekeriya YILDIRIM** Erdoğan

TUNCEL***

Bu araştırmada, Ankara üniversitesi Ziraat Fakültesi deneme ahırlarında 1940-1950 yılları arasında yetiştiri/miş olan 65 adet Yerlikara ineğin, toplam 158 laktasYonuna ait verim kayıtları kullanılmıştır. Her laktasyonda ayrı ayrı ve üç lak-tazyonda birden, dört farklı yöntemle persistensi değerleri hesaplanarak, sonuçlar tablolar halinde verilmiş ve ayrıca sonuçların birbirleriyle karşılaştırmaları ~·apıl­ mıştır. Yine persistensi değerleriyle, süt verimi, Zaktasyon uzunluğu, başlangıç ve-rimi, laktasyona başlama ayı, servis ve kuruda kalma peryotları arasındaki ilişkiler de bulunarak, sonuçlar tablolar halinde verilmiştir.

Uygulanan yöntemler içinde, en duyarlı sonucu veren yöntem II. yöntem olup, yorum ve karşılaştırmalar genelde bu yöntemin sonuçları esas alınarak yapıl­

mıştır.

Persistensi ile Zaktasyon verimi arasındaki korre/asyon katsayısı 0.488, persis-tensinin ZaktasYon verimini belirtme katsayısı % 23.81, başlangıç verimi ile Zaktas-yon verimi arasındaki korre/asyon katsayısı 0.490, başlangıç veriminin Zaktasyon verimini belirtme katsayısı ise % 24.01 olarak hesaplanmış. olup, Yerlikara 'larda süt verimine ait varyasyonda, persistensi ve başlangıç veriminin nisbi paylarının, hemen hemen eşit olduğu anlaşılmıştır.

Persistensi değeri ile Zaktasyon uzunluğu arasındaki korrelasyon katsayıları, laktasyon sırasına göre sırasıyla O. 702, O. 737, 0.570, O. 714 olup, önemli bulun-muşlardır (P < O. 05).

ilk 60 günlük verim ile, persistensi değeri arasındaki korreZasyon katsayılan laktasyon sırasına göre sırasıyla -0.320, -0.243, -0.186,-0.316 olup, önemli bu-lunmuşlardır.

*

Bu eser Prof. Dr. Orhan Düzgüneş, Prof. Dr. Macit Eker ve Doç. Dr. Erdoğan Tuncel 'den oluşan jüri tarafından master (yüksek lisans) tezi olarak kabul edil-miştir.

**

Ziraat Mühendisi

(2)

Yerlikara ineklerde persistensi değeri ile servis peryodu ve kuruda kalma sü re-si arasındaki korrelasyon katsayılan sırasıyla - 0.039, - 0.117 hesaplanmış, ancak her iki değerde istatistiki olarak önemli_ bulu~~an:ı_ştı':. .. .

Yerlikara inekler en yüksek persıstensıyı bırıncı laktasyonda gostermışler, ay -nca kışın buzağılıyanlann persistensileri de diğer mevsimlerde buzağıl~?'an i~ek/erin, persistensi değerlerinden çlaha yüksek hesaplanmış, ancak bu farklılık onemlı bulun·

mamıştır. . k d · 1 ·· 1··k ·· ·

Yerlikara ineklerde persistensiyi artırmak, bır baş a eyış e gun u sut verı· minde sürekliliği sağlayabilmek için düzenli bir bakım ve beslemenin mutlak gerekli olduğu anlaşılmaktadır.

SUMMARY

Phanotypic Correlations Between Some Characteristics of Milk Production and Milk Persistency Valuesin the Native Black Cattle

The material used in this study consisted of 65 Native Black Cattles, having a total of 158 lactations, raised between the years of 1940 and 1950 in the experi· mental stables of the Depertmant of Animal Hwıbandry, Faculty of Agriculture, University of Ankara.

Persistency values were estimated for each lactation and generally for the first three lactations by using four different methods explained in the text. The results of four different persistency esiimation methods were compared with eacho· ther. Correlation coef{icients between persistency values and; lactation m ilk yie/d, lactation period, maximum initial yield, service period, dry period and the month of calving, were found out and the results were tabulated.

The most accurate methodusedin this research, for esiimation of persistency, was second one, so the comparisons and interpretations were mainly made by taking the results of that method into account.

Coef{icient of correlation between persistency and lactation milk yield was 0.488, coetficient ot determination between persistency and milk production is % 23.8. Coefficient of correlation between maximum initial yield and mi/k produc· tion, and coefficient ot determination, between maximum initial yield with mi/k yield were estimated 0.490, % 24.01 respectively. These results indicated that, mi/k production was almost equally determined by the persistency and maximum initial yield in the Natiue Black cattle.

Coef{icients of correlation between persistency and the lactation period, acording to the lactation number were 0.702, 0.737, 0.570, respectively 0.714and

all these values were statistically significant (P

<

0.05).

Coefficients of correlation between persistency and maximum initial yield, acording to the lactation number were -0.320, 0.243, 0.186, 0.316 respectively.

These coefficients were also found statistically significant (P

<

0.05).

. Coef{icients of correlation between persistency, the length of service and dry

perıod of Native Black cattle were -o.039, - 0.117 respectively. But none of the above coef{icients were significant.

The ?ighest persistency was found in the first lactation compared with the others. Thıs was also true {or the cows started lactating in winter compared with the cows freshened in the other seasons. But this differences between winter and

the other seasons were not statistically significant.

It was concluded that, to improve the persistency values of Natiue Black cattles, anather way, Ensure the permanence of regularity of daily milk yield proper menagement and feeding was absolutely necessary.

(3)

-.c l:

a::

w > ı-:::ı lll ~ :::ı ..J

z

:::ı C,!) GiRIŞ

Bilindi~i üzere, her laktasyonda elde edilen sütün miktar ve bileşimi, hayva-nın ırkı, laktasyon sırası, kuruda kalma süresi, gebelik ve do~um mevsimi, yaş, has· talık bakım, yönetim, sa~ sayısı ve şekli, besleme gibi birçok genetik ve çevresel faktöre ba~lı olarak de~işebilmektedir. Hayvaniann süt miktanna olumsuz etkide bulunan faktörlerden uzak tutulmalan yanısıra olumsuz faktörlere en iyi direnç gösterenierin seçilmeleri de elde edilecek süt miktannı artıracaktır. Bir ine~in hayatı boyunca verdi~i süt miktan incelendi~inde, üretilen süti.in ilk laktasyondan başlı­ yarak arttı~ı, 5-6'cı yaşlarda en üst düzeye ulaşarak belirli bir süre bu durumunu ko -rudu~ ve ortalama olarak 7-8'ci yaşlardan itibaren bir azalmanın ortaya çıktı~ı gö-rülür. Tek bir laktasyona ait egri incelendiginde ise, süt veriminde do~umla birlikte

başlıyan bir artış görülmekte, bu yükseliş hayvanın ırkına ve çeşitli çevre koşullan­ na ba~h olarak 2-8 hafta devam etmekte, maksimum bir düzeye ulaştıktan sonra,

kısa bir süre (ortalama bir ay) bu durumunu korumakta, sonra hızı yine hayvanın ırkına ve çevre faktörlerine ba~lı olmak koşuluyla, laktasyonun sonuna kadar süren bir d~~ görülmektedir. Tek bir taktasyon e~risinde zamana ballı olarak meydana gelen de~işmeler Şekill ve 2 de gösterilmiştir.

60

so

40

LAKTASYON AYLARI Şekil: ı

Foley ve ark. ( 1972), A ineği gebe· değil, B ineği gebe, C ineği A ve B inekleri kadar persistent değil

Genel olarak tek bir laktasyon e~risini şekillerden de görülece~i üzere iki kı· sım altında incelemek mümkündür. Birinci kısım e~rinin yükseldi~i kısım, yani

(4)

15

o

1L,O 130 120 ~ 110 .~ 100

a::

w

>

1- 90 ::::> lll ~ __J

>-<{ 7

o

2 3 4 7 9 LAKTASYON AYLARI Şekil: 2

Ziraat Fakültesi deneme ahırlarında 1940-1950 yılları arasında yetiştirilen

Yerlikara sığırların genellaktasyon eğrisi

bu kısım "Başlangıç verimi" ya da "Maksimum başlangıç verimi" olarak adlandınl­ maktadır. E~rinin ikinci kısmı ise, verimin maksimuma iılaştı~ı noktadan başlayıp taktasyon sonuna kadar devam eden kısımdır.İşte taktasyon e~risinde meydana ge-len bu düşüş hızının oranına ya da süt veriminin devamlılık derecesine "PERSİS­ TENCY" denilmektedir. Diğer bir deyişle laktasyon e~risinin inişe geçen kısmının e~imi persistensinin bir başka ifadesidir. E~imin az olması hayvanın daha persistent

oldu~unu gösterir. Zaten persistensi hesaplamalannda uygulanan yöntemlerin hep-sinde amaç laktasyon e~risinin inişe geçen kısmının e~mini do~ruya en yakın bir şekilde tahmin etmektir.

Laktasyondaki süt veriminin, maksimum başlangıç verimi, persistensi ve lak-tasyon uzunlu~unun etkisinde oldu~u, bu üÇ faktörü etkileyen nedenlerin laktasyon veriminide direk olarak etkilerlikleri bilinmektedir. O halde maksimum başlangıç verimine ulaşmak için geçen sürenin uzun ve persistensinin yüksek olması bir lak-tasyondan elde edilecek süt miktannı artıraca~ından yetiştiricHerin bu özel,likdeki hayvanlan ellerinde tutmalan işletmenin kfulılığını olumlu yönde etkileyecektir.

(5)

-22-Kontrollu şartlar altında süt veriminin persistensisi genel olarak sabit bir de~er gösterir. Başka bir anlatımla maksimum noktaya ulaşıldıktan sonraki aylık süt v e-rimlerinde meydana gelen azalmalar, büyük ölçüde sabit ve ortalama olarak gebe ol-mayan bir inekde maksimum düzeydeki verimine ulaşıldıktan sonraki her aya ait verim bir önceki ayın veriminin% 94-96'sı kadardır (FOLEY ve ark. 1972).

Süt verimindeki düşüş hızının kantitatif bir ifadesi olan aylık persistensi

de-~erleri kötü çevre koşullannın süt verimine olan olumsuz etkilerinin kolayca anlaşıl­

masında da iyi bir ölçüdür. örneğin, gebeliğin son 3-4 ayında persistensi de~erlerin­ de önemli bir düşüş görülmektedir. Bu düşüş gebeliğin süt verimi üzerindeki olum-suz etkisinin bir belirtisidir (TURNER, 1926).

JOHANSSON (1961), laktasyona ait toplam verimde persistensinin öneminin de~işik ırkdaki hayvanlar ve çiftlik koşullannda farklı oldu~nu bildirerek, genel olarak persistensisi yüksek olan hayvaniann daha az persistent olanlara göre, kon-santre yemlere daha az gereksinim duyduklarını, kaba yemlerden daha iyi yararlan-dıklannı ve mera mevsiminde ek yeme gereksinim duymadan verim düzeyini koru-duklannı bildirmektedir.

Süt sı~ırlannda persistensi konusu gerek Türkiye yerli ırklan ve gerekse Türki-ye'de yetiştirilmekte olan kültür ırklan üzerinde hemen, hemen hiç çalışılmamış bir konudur. Oysa literatür bildirişleri incelendi~inde, dünyanın çeşitli ülkelerinde çe-şitli ırklardan süt sı~rlannda persistensinin önemi konusunda çok sayıda araştırma­ mn yapıldı~ görülmektedir. ülkemizde persistensi üzerinde pek durolmamış

olma-sındandır ki, yabancı olan "persistency" sözcü~ünün yerine tam karşılık gelecek bir Türkçe sözcük bile zootekni literatürüne yerleşmemiştir. Ancak nadir de olsa bazı araştmcılarca persistensi sözcü~ünün yerine "direşme" "ısrar endeksi" ya da "süt veriminde devamlılık" gibi Türkçe kavramiann kullanıldı~ı da dikkati çekmektedir. EKER ve YENER (1980). Yabancı literatürden yararlanarak ülkemizde de yetiştiril­ mekte olan kültür ırklannın persistensileri hakkında bir miktar bilgi edinilmekteyse-de, yerli ırklanmızın persistensileri hakkında hemen hiç araştırma yapılmamıştır. Bu nedenledir ki, 15 milyonluk Türkiye sı~ır populasyonunun% 34.6'smı oluşturan Yerlikara sı~ırlar bu araştırmanın materyali olarak ele alınmışlardır.

LİTERA TüR öZETI

ülkemizde gerek sayı ve gerekse yayılma alanı bakımından en başta gelen sı~ır ırkı Yerlikara'lardır. Geç gelişen, küçük c~seli ve süt verimleri oldukça yeter-siz olan Yerlikara sı~ırlar, yerli ırklar içinde ırk özelliklerini saptamak amacıyla üze-rinde ençok çalışılanıdır.

Eker ve Tuncel (1971)'in, Bilgemreye dayanarak bildirdiklerine göre 1940

yılında köylerden satın alınarak Atatürk Onnan Çiftliğine getirilen 400 adet Yerli-kara ine~inde, çiftlik bakım ve besleme koşullannda, herhangi bir seleksiyona gidil-meden, süt miktan iki ile üç katına çıkanlmış, ya~ oranı yaklaşık % 25 artınlmış, taktasyon süresi 300 günü bulmuştur.

Yarkın (1939), Ankara çevresinde bir grup hayvanla, devlet çiftliklerinde

(6)

Eker (1953), Ankara Yerlikara İnekevinde 1941-1947 yıllan arasında, yetiş­

tirilmiş Yerlikara'larda iki do~um arası süresini ortalama 414.1 gün, ilkine do~urma yaşını ortalama 2 yıl 8 ay olarak bulmuş ve süt veriminin 842.0 kg dan 1462.9 kg'a

yükseldi~ini bildirmiştir.

Süt verimindeki devamlılık derecesi ya da laktasyon e~risinin inişe geçen

kıs-mının e~imi olarak bilinen persistensi, farklı araştıncılar tarafından de~işik yön-temler uygulanarak hesaplanmıştır. Persistensi hesaplamada genel olarak uygulanan yöntemlerden bazıları şu şekildedir. 1) Tumer (1926), taktasyon boyunca her aya

ait süt verimini, bir önceki ayın süt verimine oranlıyarak, bunların ortalamasını al-mış, persistensiyi yüzde olarak ifade etmiştir. 2) Sanders (1930), Toplam laktas-yon verimini, maksimum başlangıç verimine oranlıyarak persistensiyi hesaplamıştır.

3) Malıadevan (1951)

A; 8

formülüyle ifade etmiştir. A

= İlk

180 günlük süt

ve-rimi, B =İlk 10 haftalık (70 günlük) süt verimidir. 4) Johansson ve Hansson (1940), laktasyonu yüzer günlük üç peryoda bölmüşler, ikinci ya da üçüncü yüz günlük süt

verimini ilk yüz günlük süt verimine oraniayıp persistensiyi hesaplamışlardır. Persist~.msi ile laktasyondaki toplam süt verimi arasındaki korrelasyon katsayı­

lan farklı araştıncılarca de~işik düzeyde bulunmuştur. öme~in Malıadevan (1951) bu iki karakter arasında 0.242 gibi bir de~er bulurken, Asker ve Bedeier (1961)

'.667 gibi yüksek bir de~er hesaplamışlardır.

Maksimum başlangıç veriminin, laktasyon verimini belirtme katsayısının per-ensinin laktasyon verimini belirtme katsayısından daha büyük oldu~, bu konu-araştırma yapanların hemen hemen hepsinin vardıklan ortak sonuç olmuştur. ıe~in, Sanders (1930), başlangıç verimi ile laktasyon verimi arasındaki

korre-Y'On katsayısını 0.310, Malıadevan (1951) 0.866, Singh (1966) 0.600 olarak

;aplamışlardır.

Persistensi de~eri ile, maksimum başlangıç verimi arasındaki ilişki de genellik-e ngenellik-egatif vgenellik-e öngenellik-emli bulunmuştur. Yani başlangıç verimi yüksek hayvaniann

persis-tensileri, ya da persistensisi yüksek hayvaniann başlangıç verimleri düşük olmakta-dır. Sanders (1930), bu iki özellik arasındaki ilişkiden yararlanarak, persistenside

meydana gelen değişimi nisbi olarak ifade eden regresyon denklemini y

=

-0.364x şeklinde göstermiştir (x = Başlangıç verimi). Bu iki karakter arasındaki korrelasyon katsayılan Gaines (1926) tarafından Guemseylerde -{).535 bulunurken, Gooch (1935) Jerseylerde -0.585 Malıadevan (1951) Ayrshire'larda +0.233, Wood (1968) Friesian'larda -0.859 olarak hesaplanmıştır.

Farklı aylarda laktasyona başlayan inekler de persistensi de~erleri, aynı ırk ve çevre koşullannda bile farklılık göstermektedir. Bu nedenle, genel olarak şu ay ya da mevsimde laktasyona başlayanlarda persistensi en yüksek veya düşük olmaktadır demek mümkün de~ildir. öme~in, Gooch (1935), Nisan'da do~ran Jerseylerde

persistensiyi en düşük Ekinl, Kasım, Aralık ve Ocak aylannda do~uranlarda ise en yüksek bulmuştur. Malıadevan (1951), persistenside mevsimlere göre ortaya çı­ kan farklılı~ın yem kaynaklarının mevsimlere göre de~işiklik göstermesinden ileri geldiğini bildirmiştir. Gaspar ve Nagy ·(1956), Kasım ve Aralık'da doğuran Kır­ mızı-Alaca ineklerde persistensiyi en yüksek, Haziran'da do~uranlarda ise en düşük

bulmuşlardır. Muntemurro (1966) Friesian'larda persistensinin Mart, Nisan ve Temmuz aylannda laktasyona başlıyanlarda en yüksek, A~ustos ve Eylül de

(7)

-yanlarda ise düşük oldugunu bildirmektedir.

Birçok araştıncı, genç hayvaniann yaşWara göre daha persistent olduklannı

bildirerek, özellikle ilk laktasyonda hayvaniann en yüksek persistensiyi gösterdikle·

rini kaydetmiş lerdir (Tumer 1927, Sanders 1930, Gooch 1935, Ludwick ve ark.

1943, Malıadevan 1951, Corley 1957, Saxena ve Kumar 1961). Bu araştıncılar­ dan Ludwick ve ark. (1940) birinci ve ikinci laktasyonun persistensileri arasında % 10, Corley (1957) % 8, Saxena ve Kumar (1961) ise,% 19'luk bir farkın oldugu.

nu tesbit etmişlerdir.

Genel olarak 60 günden az kuruda kalmanın, taktasyon verimini olumsuz etki· ledi~i, buna karşılık 60 günden fazla olan kuruda kalma sürelerinin de Isktasyon

verimine bir faydasının olmadığı bilinmektedir. Sanders (1930), 40 günlük kuruda kalma süresinin yeterli olacagını bildirerek, 40 günün üstündeki dinlenme peryotla-nnın persistensiyi artıracagmı öne sürmüştür. Bunun aksine Gooch (1935), Jersey'· lerde persistensi ile kuruda kalma süresi arasında -ü.094 ± 0.028 gibi negatif bir korrelasyon hesaplamıştır. Aynca Asker ve ark. (1959), Fisher (1959), bu iki kara k-ter arasında bir ilişkinin olmadığını bildirmişlerdir. Yine Sanders (1930), servis

peryodu arttıkça persistensinin arttıgını bildirirken, Dohny (1958), servis pery o-dunun persistensiyi etkilemediğini bildirmiştir.

Dood ve Foot (1953), yavaş sagılan ineklerde alveoler dokularda fazla mik

-tarda sütün kaldığını, bununda süt sekresfonu ve persistensiyi azalttığını bildirmiş· lerdir. Corley (1958), makina ile sağılan ineklerio elle sağılanlardan% 5 daha düşük peısistensi gösterdiğini kaydetmiştir. Gilmore (1952) günde üç kez sagılan ineklelin

iki kez sagılanlardan dört kez sagılanıann da üç kez sagılanlardan daha düşük persis -tensi gösterdiğini bildirmektedir.

Peısistensinin kalıtım üzerinde çalışmış araştıncılann büyük çogunlu~, pe r-sistensinin büyük ölçüde genetik olmayan faktörler tarafından etkilendiğini, pe rsis-tensiye ait varyasyonda genetik faktörlerin nisbi payının düşük oldugunu bildirmiş­ lerdir (Gaines 1926, Sanders 1930, Malıadevan 1951, Corley 1957, Dave ve Patel 1972). ömegin, Malıadevan (1951), Ayrshire'larda persistensinin kahtım derecesini 0.10 bulurken, Rose ve ark. (1966), bir başka ırkda 0.41 bulmuşlardır.

MATERYAL ve METOD Materyal

Araştırmanın materyalini 1940-1950 yıllan arasında Ankara üniversitesi Zi

-raat Fakültesi deneme ahırlannda yetiştiritmiş olan, Yerlikara sığırlardan 65 tane

si-nin günlük süt verim kayıtlan oluşturmuştur. özellikle ilk üç taktasyon verimlerine

ait kayıtlan bilinenler seçilmiş fakat üçüncü laktasyonlanna ait verim kayıtlan elde

edUemiyen 30 ineğin ilk iki laktasyonlanndan da yararlanılmıştır. Böylece ele alı­

nan farklı yaşlardaki 65 ineğe ait, 64'ü birinci, 58'i ikinci, 36'sı üçüncü olmak üzere

toplam 158laktasyon değerlendirilmiştir.

Metod

Persistensi hesaplamalannda amaç taktasyon egrisinin inişe geçen kısmının

(8)

olacak-tır ki, laktasyon e~risinin inişe geçen kısmı linear olmayıp az çok dalgalanma

gös-teren bir e(tridir. Bu nedenle e grinin bu kısmının e(timini çok ı'

c

ni ş ma teryale daya

-narak hesaplanan bir takım katsayılar yardımıyla logantmik ve üslü fonksiyonlar

-dan faydalanarak bulmak, en do~ru persisterısi hesaplama yöntemidir.

Bu araştırmada birbirinden farklı dört ayrı persistensi hesaplama yöntemi kul

-lanılmıştır. Her laktasyon için ayrı ayrı ve laktasyon sırası dikkate alınmadan dört

ayn yöntemle persisterısi de~erleri hesaplanmıştır. Uygulanan yöntemlerden ilki

Sanders (1930), tarafından uygulanan yöntem olup

p = _ _ _ _ _!:La~k.:::ta:.::s:.z.y~o.:.:n'-V:..:e:::r:..:im:.::::.i _ _ _ _ _ _ şeklindedir. Maksimuma ulaşıncaya kadar geçen sürede

elde edilen süt miktan

İkinci yöntem ise birinci yöntemin bir benzeri olup Yerlikara sı~ırlarda maksimuma

günlük verime ulaşıncaya kadar geçen sürenin oldukça geniş bir varyasyon

göster-mesi gözönüne alınarak ilk 60 günlük verim standart kabul edilmiş ve

P = Laktasyon Verimi

İlk 60 günlük süredeki verim

şeklinde uygulanmıştır. Bu yöntemin Yerlikara'larda di~er üç yönteme göre

persis-tensi hesaplamada en duyarlı ve sa~lıklı yöntem oldu (tu dört metoda ait varyasyon

katsayılanda verildi~inde görülecektir. üçüncü yöntem ise Malıadevan (1951),

tara-fından

P=-A_-_B_

B şeklinde formüle edilen yöntemdir. Fonnillde

A= İlk 180 günlük verim, B =İlk 70 günlük verimdir.

Sonuncu yöntem ise Corlyle ve Wool (1903), tarafından uygulanmış olan

p = a-b

b şeklindeki yöntem olup fonnillde

a =

Laktasyonun ilk 7 günlük verimi, b = laktasyonun son 7 günlük verimidir.

Hesaplamalar her laktasyon için ayrı ayn ve bütün laktasyonlar birden dikkate

almarak yapılmış ve bu persistensilere ait tanımlayıcı de~erler bilinen istatistik

yön-temlerle hesaplanmıştır. Çalışmada ayrıca persistensi ile taktasyon verimi, laktasyon

uzunluğu, başlangıç verimi, laktasyona başlama ayı, servis ve kuruda kalma

per-yotlan arasındaki ilişkiler yanında persistensinin tekrarlama derecesi de bulunmuş,

hesaplamalar Ziraat Fakültesi Bilgi İşlem ünitesinde yapılmıştır.

ARAŞTIRMA SONUÇLARI ve TARTIŞMA

Köy koşullannda düşük verimli olan Yerlikara'lar deneme ahırlannda oldukça

iyi ve düzenli bir bakım-beslerneye tabi tutulmuşlardır. Bunun sonucu olarak da

ma-teryali oluşturan hayvanlarda ortalama süt verimi 966.4 kg'a yükselmiştir. Aynca

ortalama laktasyon uzunlu~u 294 gün, servis peryodu 118 gün, kuruda kalma süresi

(9)

-lll, ilk 60 günlük başlangıç verimi de 285 kg olarak tesbit edilmiştir. Oysa Yarkın (1939) Yerlikara 'larda laktasyon verimini halk elindekiler için 37 4 kg, devlet

çiftlik-leri için 960 kg, Eker (1953) 1462.9 kg, Güney (1970) 2208 kg olarak bildirmişler­

dir. Laktasyon uzunlu~u, Batu (1961) tarafından halk elindekilerde 202, devlet iş­

letmelerinde ise 227 gün, Eker ve Tuncel (1971) tarafından ise 301.11 gün olarak bildirilmiştir. Eker ve Tımeel (1971) aynca ele aldıklan hayvanlarda servis ve kunı­ da kalma peryotlannın da sırasıyla 115.17 ve 82.93 gün oldu~unu kaydetmişlerdir.

Anlaşılacağı gibi Yerlikara'larda laktasyon uzunluğu normalden daha az servis ve kuruda kalma süreleri ise normalin üstünde olup süt verimleri de kültür ırkianna kı­

yasla oldukça yetersiz durumdadır.

Uygulanan persistensi hesaplama yöntemleri içinde, II. yönteme ait varyasyon

katsayılan, laktasyon sırasının dikkate alınmadığı genel durumda sırasıyla 35.80,

31.15, 26.48, 35.50 olup di~er yöntemlere ait varyasyon katsayılanndan daha

dü-şük bulunmuşlardır. Bilindi~i üzere, varyasyon katsayısı farklı yöntemlerin duyar-lılığının karşılaştınlmasında bir kriter olarak ele alınabilmektedir.

Yerlikara sığırlarda süt veriminde görülen varyasyon un, genel olarak % 23.

81'-nin persistensiden ileri geldi~i tesbit edilmiştir. Il. yönteme göre bulunan persistensi de~erleri ile laktasyon verimleri arasında bulunan korretasyon katsayılan sırasıyla 0.507, 0.5512, 0.530, 0.488 olup belirtme katsayıları da yine sırasıyla % 25.70, % 26.71,% 29.05,% 23.81 olarak hesaplanmıştır. Bazı araştıncıların bu iki karakter arasında bulduklan korrelasyon katsayılan tarafımızdan Yerlikara 'larda

bulunanlar-dan daha düşüktür. öme~in, persistensinin süt verimini belirtme katsayılannı,

Ludwick ve ark. (1940) Guemsey'lerde% 13.8, Malıadevan (1951) Ayrshire'larda

% 5.8, Johansson (1961) İsveç sı~ınnda% 11.1 olarak bildirmişlerdir.

Yerlikara sı~ırlarda başlangıç veriminin taktasyon verimini belirtme katsayısı

genel olarak % 24.01 olarak hesaplanmıştır. Il. Yönteme göre bulunan persistensi de~erleriyle başlangıç verimleri arasında hesaplanan korretasyon katsayıları lakt as-yon sırasına göre sırasıyla 0.343, 0.631, 0.603, 0.490'dır. Di~er araştıncılarca

he-saplanan başlangıç veriminin, taktasyon verimini belirtme katsayısı ortalama % 60, persistensinin taktasyon verimini belirtme katsayısı ise% 16 dolayındadır (Sanders

1930, Malıadevan 1951, Johansson 1958, Singh 1966). Anlaşılacağı üzere Yerlikara

ineklerde başlangıç veriminin laktasyon verimini belirtme katsayısı oldukça düşük olup bunun Yerlikara'lar için bir ırk özelliği olduğu tahmin edilmektedir.

Yerlikara 'larda maksimum başlangıç verimine ulaşılana kadar geçen süre ol-dukça geniş bir varyasyon gösterdiğinden ilk 60 günlük verim başlangıç verimi ola-rak ele alınmıştır. İlk 60 günlük başlangıç verimleri ile II. yönteme göre bulunan persistensi değerleri arasındaki korrelasyon katsayılan taktasyon sırasına göre sıra­ sıyla -0.320, -0.243, -0.186, -0.316 olup, bu katsayılardan -0.320 ve -0.316 istatistiki olarak önemli bulunmuştur (P

<

0.05). Bu değerlerden Yerlikara inekler-de, persistensi ile başlangıç verimi arasında negatif ve önemli bir korrelasyonun ol

-duğu, buna göre de başlangıç verimleri yüksek olaniann persistensilerinin, ya da bunun tersi, yani persistensi değerleri yüksek olan ineklerio başlangıç verimlerinin daha düşük olduğu sonucu ortaya çıkmaktadır. Bazı araştıncılann bulduklan sonuç

-lar da burada belirtilenlerle ayru yöndedir (Gaines 1926, Sanders 1930, Gooch 1935, Wood 1968).

(10)

Süt veriminde önemli bir özellik olan !ak tasyon süresi ile persistensi arasındaki

ilişkiyi belirtmek amacıyla Yerlikara'larda persistensi ile laktasyon uzunluğu

ara-sındaki korrelasyon katsayılan laktasyon sırasına göre sırasıyla

o

:

:o2,

0.7~7' 0.570,

0.714 olup oldukça yüksek değerlerdir (P

<

0.05). Aynca III. yonteme gore hesap

-lanan persistensi değerleri ile laktasyon sırasının dikkate alınmadan b_~ıun~, genel ortalama laktasyon sırası arasındaki korrelasyon katsayısı da (0.213) onemlı bulun -muştur (P

<

0.05).

Bazı araştıncılar (Gooch 1935, Malıadevan 1951, Gasparve Nagy 1956, Corley

1957, Saxena ve Kumar 1961), belirli aylarda laktasyona başlayan bazı ırkiann per

-sistensilerinin, daha yüksek olacağını bildirmişlerdir. Yerlikara inekleide de, kışın laktasyona başlayan hayvanların genellikle diğer mevsimlerde başlayan hayvanlar

-dan daha yüksek persistensi göstermişler, ancak bu farklılık önemli bulunmamıştır.

Araştırmada ele alınan ineklerde servis peryodu ikinci doğumunu yapan inek·

lerde ll 7 gün, üçüncü doğumunu yapanlarda ll 9 gün, ortalama olarak ise 118 gün

bulunmuştur. II. yönteme göre hesaplanan persistensi değerleri ile servis peryodu

arasındaki korrelasyon katsayılan sırasıyla 0.059, 0.214, 0.039 olup önemli bulun·

mamışlardır. Oysa Sanders (1930), çeşitli ırklar üzerinde yaptığı çalışmasında servis

peryodu arttıkça persistensinin de arttığını bildirmiş ve bu iki özellik arasındaki korretasyon katsayılannı ikinci doğumunu yapanlarda 0.530, diğer ineklerde ise

0.517 bulmuştur. Aynı şekilde ele alınan ineklerde kuruda kalma süresi ikinci

doğumunu yapanlarda ll3 gün, üçüncü doğumunu yapanlarda 108 gün, ortalama

olarak da lll gün bulunmuş bu sürelerle IL yönteme göre bulunan persistensi değer· leri arasındaki korrelasyon katsayılan da sırasıyla - 0.024, -o.229, O. ll 7'dir. An·

cak bu katsayılar da önemli bulunmamıştır. Sanders (1930), uzun süren kuruda kal·

ma peryotlanndan hayvaniann daha fazla besin maddesi depo ettiklerini ve bu ne·

denle de persistensilerinin daha yüksek olacağını bildirmesine karşın Gooch (1935)

ise, bu iki özellik arasında - 0.094 gibi negatif bir değer bulmuştur.

Uygulanan persistensi hesaplama yöntemlerinden IV. yöntem hariç, Yerlikara

ineklerin en yüksek persistensiyi birinci laktasyonda gösterdikleri tesbit edilmiştir. Ancak 1. laktasyonla diğer laktasyonlar arasında persistensi bakımından görülen farklılıklar istatistiki olarak önemli bulunmamıştır. Yerlikara'lar için bulduğumuz bu sonuç, diğer araştmedann farklı ırklarda bulduklan sonuçlarla benzer yönde·

dir (Tumer 1927, Sanders 1930, Gooch 1935, Ludwick ve ark. 1943, Mahadevan

1951, Corley 1957, Saxena ve Kumar 1961).

Materyal olarak kullanılan hayvaniann babalan ya da hayvaniann dişi dölleri· nin süt verimleri tesbit edilemediğinden, persistensi değerlerine ait kalıtım derecesi· ni hesaplamak mümkün olmamıştır. Tekrarlama derecesi ise Düzgüneş (1976)

tara·

fından belirtilen şekilde grup içi korrelasyon yöntemiyle II, III ve IV cü yöntemler· de ayn ayn hesaplanmış ve sırasıyla 0.063, 0.074, 0.080 gibi birbirlerine benzer oldukça düşük değerler elde edilmiştir. Malıadevan (1951) tekrarlanma derecesini 0.243, Johansson ve Hansson (1961) 0.23, Singh ve ark. (1966) 0.173 gibi bizim

Yerlikara sığırlarda bulduğumuz tekrarlama derecesinden oldukça farklı değerler

b_ulm~şlardır. Aynı araştıncılar tarafından bulunan kalıtım dereceleri de persisten·

sıye aıt varyasyonda genetik olmayan faktörlerin nisbi payının düşük olduğunu gös· termektedir.

(11)

-Sonuç olarak: Yerlikara sı~ırlarda, maksimum başlangıç verimi ve persistensi,

taktasyon verimini eşit oranda determine etmekte olup, persistensi de~eri yüksek hayvanlann, taktasyon uzunluklan da daha fazla olmaktadır. Kışın laktasyona baş· !ayan inekler, di~er mevsimlerde başlayanlara göre daha persistensdirler.

Persis-tensi ile servis ve kuruda kalma peryoUarı arasındaki korrelasyon negatif ve önemli

bulunmuştur. Yerlikara'larda günlük süt veriminde süreklili~i sa~lamak için düzenli

bir bakım ve beslerneye ihtiyaç oldu~ anlaşılmaktadır.

LITERATüR

Asker, A.A., El-ltriby, A.A., Fahmy, S.K., 1959. Persistency of lactation in cattle, in Egypt. Dairy Sci. Abstr. 21: 2446.

- - , Bedeier, L.H., 1961. Environmental factors affecting persistency aflaetation in Egyption buffaloes. Dairy Sci. Abstr. 23: 1215.

Aurlol, P ., 1956. Effect of the month of calving on milk productıon by red pied cows in the jura. Dairy Sci. Abstr. 18: 4696.

Batu, S., 1961. Süt Sı~ırcıh~ı, Ank. Univ. Veteriner Fakültesi Yayınlan No. 127 Ankara.

Branton, C., Miller, G.D., 1959. Some hereditary and environmental aspects of per-sistency of milk yield of holstein-friesians in Louisiana.

J.

Dairy sa: 42, 923. Bulduvan, G., 1968. Heritability of milk yield persistency. Dairy Sci. Abstr. 30:

2942.

Cianci, D., 1966. The persistency of lactation of Dutch friesian cows in relation to some biological factors. Dairy Sci. Abstr. 28: 2. •

- -, Montemurro, 0., 1966. Effect of season on the persistency of lactation.

Dairy Sci. Abstr. 28: 2.

Cicogna, M., Ciarrocchi, L., 1971. Preliminary study of relationship between i' er-tility and lactation persistency in cattle. Dairy Sci. Abstr. 34: 4395.

Corley, E.L., 1957. A study of persistency of lactation in dairy cattle. Dairy Sci. Abstr. 19: 303.

Crimella, C., 1967. Lactation persistence and its heritability in friesian cattle of varying origin. Dairy Sci. Abstr. 30: 2944.

Dave, A.D., Patel, U.G., 1971. Persistency of milk production in kankres cattle, a ratio measure, Dairy Sci. Abstr. 34: 4396.

Dohy,

J.,

1958. Study of some factors effecting the persistency of milk prod~c­ tion. Dairy Sci. Abstr. 20: 813b.

Dood, F .H., Foot, A.S., 1953. The importance of milking rate in dairy cow mana-gement and breeding. Dairy Sci. Abstr. 15: 770b.

Dutt, M., Saksena, S.C., 1966. Persistency of milk production in harina cattle, an estimate of its heritability and its relationship with breeding traits. Dairy Sci. Abstr. 29: 848.

Düzgüneş, O., 1976. Hayvan lslahı, Çukurova üniversitesi Ziraat Fakültesi Yayın­

lan No. 98, Ankara.

(12)

zebu cattle. ı. The components of the lactation curve. Dairy SeL Abstr.

33

:

5824.

Eker, M., ı953. Göle ve Kozova tnekhanelerinde Yeti_şt_irilen_ Do~~ Anadolu Kırmızı

Sı~ırlannın Yetiştirme, Vücut Yapılışı ve Çeşıtlı Venmlenyle, Bunlann Bir

-birleriyle ve Yerlikara Sı~ırlarla Mukayesesİ. Ank. Univ. Ziraat Fakültesi

Ya-yınları: 45, Çalışmalar: ı9.

- - Tuncel, E., ı971. Jersey Bo~ası Kullanarak, Yerlikara Sı~mnın lslahı Olanak-' Ian üzerinde

Araştırmalar.

I. Süt ve Döl Verimiyle hgili özellikler. Ank. Oniv.

Ziraat Fakültesi Yıllı~ı, ı 971, Fasikül: 2, 250-265.

--,Yener, S.M., Sı~ır Yetiştirme Ders Notlan Teksiri, ı980 Ankara.

- -, Kesici, T., Tuncel, E., Yener, S.M., Gürbüz,_ F., ı981. Orta Anadolu Devlet

üretme Çiftliklerinde Yetiştirilen Esmer Sı~ırlarda Süt Veriminin Ergin Ça~a ve 305 Güne Göre Düzeltme Katsayılannın Saptanması. Do~a dergisi, Seri-D. Cilt: 6, S. ı, 25-34, ı982.

Fischer, A., ı959. The shape of the lactation curve of Württemberg Spotted cattle and the effect of non-heritable factors. Dairy Sci. Abstr. 2ı: 268. · Foley, R.C., Bath, D.L., Dickinson, F.N., Turker, H.A., ı972. Dairy cattle,

LEA

and Febiger, Philadelphia.

Freeman, W.H., Biology of lactation, London, ı971.

Gaines, W.L., ı926. lnterpretation of the lactation curve. J. Gen. Phys. ıo: 27. - - , ı927. Measures of persistency oflactation J. Agric. res. 34: 373.

Gandolfi, G., Russo, V., ı971. Lactation curve in holstein friesian cows Dairy Sci. Abstr. 34: ı5ı5.

Gaspar, J., Nagy, N., ı956. Effect of the month of calving on the course ofl acta-tion. Dairy SeL Abstr. ı8: 22c.

Gilmore, L.O., ı952. Dairy cattle breeding. By J.B. Lippincat Company, Ducss. Gooch, M., ı935. An analysis of the time change in milk production in individual

lactations J. Agric. Sci. 25: 71-ı02.

Güney, 0., ı970. Sı~ırcılık faaliyet raporu. Ankara Çayır-Mera Yem Bitkileri ve Zootekni Araştırma Enstitüsü Yayınları No. ı3.

Johansson, 1., ı961. Genetic aspects of dairy cattle breeding. University of Illinois

press, urband.

Lennon, H.D., J.R. and J.P. Mixner, ı958. Relation of lactation milk production in dairy cows to maximum initial rnilk yield and persistency of lactation. J.

Dairy. Sci. 4ı: 969-976.

Ludwick, T.M., Petersen, W.E., Fitch, J.B.,

ı943

.

Some genetic aspects of persis·

tency in dairy cattle. J. Dairy Sci. 26: 447.

Mahadevan, P., 1951. The effect of environment and heredity on lactation.

II.

persistency of lactation. J. Agr. Sci. 41: 87. .

Persiani, G., Crimella, C., Fiorentini, A., 1967. Gertain features of the lactation

cuı:ve of friesian cattle near Milan. II. Begining of lactation persistence of lac·

tatıon and its heritability. Dairy Sci. Abstr. 30: 2943.

Rao, T.P., Singh B.P., Dutt, M.,

ı971.

Studies on lactation curves and assodation

of certain production traits in Murrab buffaloes. Dairy Sci. Abstr. 33: 2698.

(13)

-Rose, F.A., Young, C.W. and Cole, C.L., 1965. Heritability of persistency and the genetic relationship of persistency with production traits. Dairy Sci. Abstr.

28:1522.

Sanders, H.G., 1930. The analysis of the lactation curve into maksimum yield and persistency. J. Agric. Sci. 20: 145.

Sandvik, ö.F., 1958. The relationship between rate and milk yield. Dairy Sel. Abstr. 20: 202.

Singh, S.B., Dutt, M., Desai, R.N., 1966. Persistency of milk yield in harina cattle.

Dairy Sci. Abstr. 28: 1545.

Tumer, C.W., 1926. A Ouantitative form of expressing persistency of milk or fat secretion. J. Dairy Sci. 9: 203.

- -, 1927. Persistency of fat secretion during the lactation period as effected by age. J. Dairy Sel. 10: 95.

Wood, P.P.P., 1968. Factors·effecting persistency of lactation in cattle Nature, Vol:

218, June 1.

Yarkın,

1.,

1939. Orta Anadolu'da SıAtt Irklan, Bakım, Yemleme, Yetiştirme Vazi

Referanslar

Benzer Belgeler

Comparison of our method with other methods in terms of (a) runtime, and (b) average number of levels traversed (speed coefficient = 0.1).... The ratios

Anadolu’da Neolitik Dönem, Kalkolitik Dönem, Eski Tunç Çağı, Asur Ticaret Kolonileri Çağı ve Hitit Çağı’na tarihlenen merkezlerde yırtıcı kuş

Son olarak “hem” sözcüğünün “h-” sesinin düşmesi sonucu ortaya çıkan ve tipik kullanım özellikleri taşıyan “-am/-em” biçiminin Türkmen Türkçesi

Bu anılarda İstanbul'un işgali ile ilgili haberleri veren telgraf memuru Manastırlı Hamdi Efendiden alan Rasim Kayım, bu haberleri Mustafa Kemâl Paşaya

Örnek olarak, din üzerindeki düşün­ celerini 192S Kasımında Emil Ludwig ile yaptığı konuşmadan almak yoluna gidilmez.7 1923 yılı Şubatında toplanan İzmir

Nitekim yenidoğan ve bir haftalık püerperiyum periyodundaki annelerde eritrosit G6PD düzeylerini hematokrite göre değerlendirdiğimiz çalışmalarımızda 1,2 beklendiği gibi

aplotype fre uencies in different populations is a a or point for t e proper interpretation of t e genetic profile atc es in paternity and forensic case or and infor ation on

Morp ologic patterns of lip prints in a ortuguese population: A preli inary analysis. Studies on personal identification y eans of