• Sonuç bulunamadı

Çardak İskelesi Kahvehanesi

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Çardak İskelesi Kahvehanesi"

Copied!
2
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÇARDAK EMİNİ 3746 — İSTANÖüL

çükpazar nâhiyesine bağlı) mahallelerinin müş­

terek bir yolu; Haliç kenarında yalı boyunda

uzanır (Pafta 1/4 ve 5/7); adını eski Çardak İs­ kelesine nisbetle almışdır; âdi caddedir, iki araba geçecek genişlikde bozuk, pis, ve günün her saa­ tinde hammal, arabacı, sandalcı, mavunacı boyu ayak takımın gürültülü, velveleli hayatına sahne olur bir yoldur. 16 şubat 1963 tarihli Hürriyet gazetesinde bu caddenin dikkate değer bir resmi­ nin üzerine «Sandallı sokak!..» ibaresi yazılarak şu satırlar intişar etmişdir;

«İstanbulda hayret uyandıracak pek çok şey vardır. Bunlardan biri de Haliç’in Yağ İskelesi kıyısındaki Çardak Sokağıdır. Bu sokağı altı ay önce, iskelede vukubulan bir çöküntü üzerine su­ lar basmış ve Haliç suları gelip, yağcı ve zeytinci dükkânlarının eşiklerine dayanmıştır. O günden bu yana, sokağın durumuyla kimse ilgilenmediği için, bazı dükânların eşikleri yükseltilmiş yolun bazı kesimlerine de kalaslar atılarak köprücükler yapılmıştır. Zamanla motorlara yağ taşıyan san­ dallar da dükkân kapılarına kadar yanaştırılmış- tır. Şimdi sokakta at arabaları, sandallar, kam­ yonlar ve otomobiller birarada dolaşmaktadır.

Dükkân sahipleri, sandallar arasında çizmeyle

gezdikleri sokağa Sandallı Sokak adını vermişler­ dir».

ÇARDAK EMİNİ — İstanbula gelen yaş

meyva ve sebzelerin muhtelif isimler altındaki vergilerini alan memurun adı; memuriyetine de Çardak Emâneti (Eminliği) denilirdi; veri Çar­ dak İskelesinde idi; Evliyâ Çelebi Onyedinci as:r ortasında Çardak Eminin emrinde 50 nefer me­

mur çalısdığını kaydediyor; bu emânetde gelen

sebze ve mevvalardan bir «âmedive» (Oktura)

resmi ile tartıldıkları mîrî kantar için de bir

«kantariye» resmi alınırdı.

ÇARDAK İSKELESİ — Yelkenli gemiler

devrinde Marmaranııı Silivri, Tekirdağı, Gelibolu, Çardak, Bandırma, Mudanya, Yalova, Karamür­ sel, Değirmendere, İzmit, Hereke, Tavşancıl gibi yalı kasabalarına küçük yelkenliler gidib gelirdi,

hattâ bunlara «kayık» adı verilirdi, «Mudanya

Kayığı», «Karamürsel Kayığı», «Tekirdağı Kayı­ ğı» denilirdi. Bu gemiler İstanbul Limanında dâimâ aynı iskeleye yanaşır, aynı iskeleden yol­ cu ve mal alıp kalkardı, ve İstanbul Limanındaki bu iskelelere de Tekirdağı İskelesi. Gelibolu İske­ lesi, Mudanya İskelesi gibi isimler verilmişdi.

Onyedinci asır sonlarına kadar Çanakkale Boğazında Anadolu ile Rumeli yakaları arasında gecid iskeleleri Anadolu tarafında Çardak Kasa­

bası ve Rumeli tarafında da Çelibolu Kasabası

idi. İstanbul limanı ile Çanakkale Boğazındaki

Çardak Kasabası arasında işleyen gemiler de İs­ tanbul Limanında Çardak İskelesi denilen iskele­ ye bağlar, yanaşırlardı. Bu iskelenin yanında bir yeniçeri kolluğu ve bir yeniçeri kahvehânesi de İskeleye nisbetle «Çardak Kolluğu», «Çardak İs­ kelesi Yeniçeri Kahvehânesi» adını taşırdı (Bu iki isme bakınız).

ÇARDAK İSKELESİ YENİÇERİ KAHVE­ HANESİ — İstanbulun en büyük ve mükellef

yeniçeri kahvehânelerinden biriydi (B.: Kahve­

hane; Yeniçeri Kahvehâneleri). Mîrî bir yapı olup Çardak İskelesi Yeniçeri Kolluğu çorbacıla­ rı nam ve hesabına işletilegeldiğini tahmin ediyo­ ruz. 1730 ihtilâlinde Patrona Halil’in en yakın ayakdaşı olmuş Kahveci Ali Ağa 56. Çardak Kol­ luğu çorbacısı olup «Kahveci» lâkabını bu Çar­ dak İskelesi kahvehanesine nisbetle almışdı; ve ihtilâle tekaddüm eden günlerde bu kahvehâne, ihtilâlcilerin neşveret yerlerinden biri olmuşdur. Son yeniçerilerden ve belki 56. Çardak Kolluğu­ nun da son çorbacısı kalender mesreb halk şâiri Galatalı Hüseyin Ağa da uzunca bir müddet bu kahvehanenin küçümsenmeyecek gelirinden ¡fay- dalanmışdır.

Kalender adında bir halk şâirinin bu kalıve- hâneyi tasvir eden 20 kıt’alık bir destanı vardır; destanın ne zaman kaleme alındığı belli değildir. Yeniçeri Ocağı 1826 da kaldırıldıkdan sonra İs- tanbuldaki bütün yeniçeri kahvehâneleri de ya yıkdırılmış, ya bozulmuşdu, fakat hâtıraları halk ağzında uzun bir zaman yaşamışdı. Kalenderin destanının da 1826 dan çok sonra, ıivâyet ve hi­ kâyelere istinâden yazılmış olması muhtemeldir. Destan şudur: 1. Ç a rd a k d a k i E llla ltı K ah v esi L ebi d e ry a d a m u h a b b e t k afesi P e y k e le r m üzey y en , â li s o fa la r C üm le levâzım ı m ü k e m m e l h e p si 2. B ey an id em size b ir b i r ey y a ra n Yâ kİ o k u y a n ı b ıra k a m h a y ra n A n d a â b â d o ld u b u d ili v iran Y ân i ç o rb a c ın ın d o ld u k isesi 3. E v v elâ tâ k m d a lev h a n işa n ı H a c ı B e k ta ş O cağı k e h k e ş a n ı K a h v e h â n e n in n â m u s h e m şa n ı B ııy u ru n d ir d a v etle c ü m le n âsı 4. İ k i ta b a k a ü z re h ü d d â m ı v a r B iri k a h v e f ü r û ş i n az ş iv e k âr B iri c u n d a b a z b ıçk ın y â d lg â r H iz m e tle m e m n u n İd e rle r h e rk e si

(2)

ANSİKLOPEDİSİ

/

_ 3747 _ 'ÇARDAK İSKELESİ KAHVEHÂNESİ

5. K a p ta n p a ş a ç ıp la k la n â fe tle r D ü rlü d ü r lü n ev z u h u r k iy â fe tle r T a tlı d ille c aıı s o h b e ti ü lfe tle r G ü lü sü ııb iilü şe b b u v u n e rk is i 6. G ü zellik d e c ü m le si m isli m ele k

K a d ife c â m e d a n lıe lâlî g ö m lek İn c e b e ld e şa l k u ş a k şe h b a z civelek Ş a h in b a ş a k o y m u ş la rd ır d al fesi 7. Ş im ş ir n â lin ile g ü m ü ş to p u k la r N işa n lı b a tta lı şe h b a z k o p u k la r F ire n k m ü h te d i t a t a r k a lm u k la r G ü rc ü a b a z a s ı m eg ril ç e rk e si 8. P a b u ç c u ç u b u k ç u a te şç i b e r b e r Dil v a rm a z te f r ik a b u ş u n d a n güzel D irle r bize B e k ta ş V e lîd ir re h b e r H ü m â s a n ır la r b i r b a b a ç te re s i 9

.

K av u z fisk iy esi selseb il ta m a m

S a n ırs ın s a r a y d ır n o k s a n ı h a m a m P a p a s k ılık lı b ir b e k ta ş i im a m C üm le h ü d d a m a n ın c iğ e rp â re s i

10. Y a se m in ç u b u k d a T o p h â n e lü le D o ld u rt gel e fe n d im şo l g ö n ce güle M a n g ırı d a söyle s ır m a k â k ü le B u k a h v e d e k e y fin e m îrâ n e s i 11. Â y in eler b illu r avize b illû r

N u k u u ş u ziy n e ti n û r i â lâ n û r H a s ır la r M ıs ırd a n p e r d e le r L â h u r Ç ok m u ik i a k ç e k a h v e p â re s i 12. K ö ç e k le ri v a r d ır S a k ız ta v ş a n ı T ir i m ü jg â m n a a iır n işa n ı S a v r u lu r te l te l z ü lfi p e riş â n ı Ç iled en ç ık a n r h e m ç a lp â re s i 13. S e k se n k a z ık ü s tü n d e d ir sa la ş ı

M evkii lâ tif d ir isk e le b a şı A ğ ırlar gelse d e ü ç y ü z y o ld aşı A n d a t im a r o lu r g ö n ü l y â re s i 14. K u ru lu k u rb iııd e d en iz h a m a m ı I s ta n b u lu tu tm u ş ş ö h r e ti n â m ı G ö rü rs ü n ü ry a n n ice g ü l e n d a m ı H e r b iri b ir s e m tin b ir m e h p â re s i Ç a rd a k İsk e le s i Y en içeri K ah v eh â n e si

(R . E. K o ç u ’n u n P a tr o n a H alil a d lı e se rin d e S a b ih a B o zcalı’n ın b ir k o m p o zisy o n u .)

Taha Toros Arşivi

ıııııı

Referanslar

Benzer Belgeler

Murad dönemi Yeniçeri İsyanları (1623–1640)” konusu, genel anlamda Yeniçeri İsyanlarının anlaşılması bakımından ve IV. Murad’ın devrindeki

1808-1821 yılları arasında cereyan eden hadiseleri kaleme alan Vakanüvis Şani-zâde Ataullah Efendi, önceleri Osmanlı saray çevresinde, sonra Babıâli’de sürüp

Taraf-ı Aliyye-i Hüsrevâniyeden Hatt-ı Hümâyûn-ı Sa„âdet-makrûn ve Emr-i Şerîf-i Âlî-yi Şân sâbıkan Yeniçeriler Ağası olup azlolunan Köse Mehmet Ağa‟nın esbâb u erzâk

Şekil 4.3. Kıyı çizgisinin kara yönünde çekildiği, sedimanların birikerek kıyı okunu “1” oluşturduğu anlaşılır. Kesitlerin üst kısımları incelendi üst

0 sırada Ziya Paşa ve Namık Kemal, Türkiye'nin dışındalar, Londra’ya kaçmışlar.. Hürriyet adında bir de gazeteleri

lenazesi 14 Mart Pazar günü Erenköy Galip Paşa Camii’nden öğle namazından

Bu araştırmadan elde edilen verilere göre; hemşirelik yüksekokulu öğrencilerinin sağlığı geliştirme davranışlarını düşük düzeyde uyguladıkları ve Sağlığın

İnsan yaşamında ilk çocukluk dönemi çok önemli bir dönem kabul edilmektedir. Psikologlar tarafından incelenen ve doğrulanan bulgulara göre ilk çocukluk