• Sonuç bulunamadı

Serviks Karsinomunun Radyoterapiye Cevabının Ultrasonografi İle Değerlendirilmesi: Manyetik Rezonans Bulguları İle Rezistiv İndeks Korelasyonu

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Serviks Karsinomunun Radyoterapiye Cevabının Ultrasonografi İle Değerlendirilmesi: Manyetik Rezonans Bulguları İle Rezistiv İndeks Korelasyonu"

Copied!
11
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

ÖZET

Amaç: Bu prospektif çal›flmada serviks karsinomunun radyoterapiye cevab›n›n de¤erlendirilmesinde transvajinal renkli doppler ultrasonografi ile ölçülen rezistiv indeksin rolünü incelemek ve manyetik rezonans bulgular› ile karfl›laflt›rmak amaçlanm›flt›r. Gereç ve yöntem: ‹leri evre (>IIA) serviks kanse-ri histopatolojik tan› alan 13 hastaya radyoterapi öncesi ve 6 ay sonras› MRG ve TVRDUS yap›ld›. Tü-mör santral ve perifer kesiminden ölçülerek ortalamas› al›nan rezistiv indeks tedavi öncesi ve sonra-s› de¤erleri karfl›laflt›r›ld›. Bu de¤erler MRG bulgular› ve kontrol grubunun rezistiv indeks de¤erleri ile karfl›laflt›r›ld›. Bulgular: B-mod transvajinal ultrasonografi (TVUS) ile tedavi öncesi tüm hastalarda tü-möral kitle görüntülenebildi.Tedavi öncesi ve sonras› rezistiv indeks de¤erleri s›ras›yla 0.20-0.82(or-talama:0.52), 0.70-0.99 (ortalama:0.81) olarak ölçüldü. 13 hastadan 11’i tedaviye tam cevap verdi ve MR tetkikinde hiçbir kitle saptanmad›. TVUS ile yap›lan incelemede servikste kitle gözlenmedi. 2 hastada ise MR tetkiki ve ultrasonografi ile rezidüel kitle izlendi. Tedaviye tam cevab› olanlarda rad-yoterapiye ba¤l› rezistiv indeks de¤erindeki art›fl istatistiksel olarak anlaml› bulundu (p=0.001). Rezi-düsü olan 2 hastada ise rezistiv indeksler artmad›. Kontrol grubunun rezistiv indeks ortalamas› 0.65 olarak ölçüldü ve hastalar›n tedavi öncesi rezistiv indeks de¤erinden istatistiksel olarak anlaml› olarak yüksekti. Sonuç: TVRDUS ile elde edilen spektral de¤erler serviks karsinomunun tedaviye cevab›n›n de¤erlendirilmesinde MRG’ye iyi bir alternatif olabilir çünkü MRG bulgular› ile rezistif indeks de¤erleri anlaml› korelasyon göstermektedir.

Anahtar Kelimeler: Serviks kanseri, radyoterapiye cevap, MRG, Renkli doppler ultrasonografi Selçuk T›p Derg 2006:22:107-115

SUMMARY

Sonographic evaluation of radiotherapy response in cervical cancer: Correlation of MRI findings with resistive indices

Aim: To assess prospectively the role of resistive indicies (RI) in determining the response to radio-therapy by transvaginal color doppler ultrasound (TVCDUS) and to correlate the results with MRI findings. Material and Method: 13 patients with advanced stage (>stage IIA) cervical cancer eval-uated by MRI of the pelvis and TVUS before and 6 months after radiotherapy treatment. The mean

MANYET‹K REZONANS BULGULARI ‹LE REZ‹ST‹V

‹NDEKS KORELASYONU

Ülkü Kerimo¤lu1, Deniz Akata1, Tuncay Haz›rolan1, Faruk Köse2, Enis Özyar3, Lale Atahan3

1 Hacettepe Üniversitesi, Radyoloji Anabilim Dal›, 2 Etlik SSK Kad›n Hastal›klar› ve Do¤um Hastanesi,

3 Hacettepe Üniversitesi, Radyasyon Onkolojisi Anabilim Dal›, ANKARA

Yaz›flma Adresi : Dr. Ülkü Kerimo¤lu

Hacettepe Üniversitesi T›p Fakültesi Radyoloji Anabilim Dal›, ANKARA S›hhiye 06100 Ankara

e-posta: ulku09@yahoo.com

(2)

Geliflmifl ülkelerde serviks kanseri, endometri-yum ve over kanserlerinden sonra en s›k gö-rülen jinekolojik malign tümördür. Serviks kanserinin tan›s› jinekolojik muayene ve bi-yopsi ile konur. Serviks kanserinde Federati-on InternatiFederati-onale de Gynecologie et d’Obs-tetrique (FIGO) evrelemesi kullan›l›r. FIGO ev-relemesinin hastal›¤›n patolojik evresine göre %25-%35 oran›nda farkl› sonuç verdi¤i gös-terilmifltir. Manyetik rezonans görüntüleme (MRG) ise hastay› X ›fl›n›na maruz b›rakma-dan, yüksek yumuflak doku çözünürlü¤ü sa¤lamas› nedeniyle birçok tümörün evrele-mesinde ve tedavi plan›n›n belirlenevrele-mesinde rutin kullan›ma girmifltir (1-3).

Serviks kanserinin prognostik faktörleri aras›n-da tümör boyutu, invazyon derinli¤i, hücre tipi, vasküler boflluk invazyonu, lenf nodu tu-tulumu ve ilk kez Folkman taraf›ndan önemi vurgulanan vaskülarite yer almaktad›r (4,5). Neovaskülarizasyonun tümörün büyümesi-ni, metastaz potansiyelini ve tedaviye cevab› etkiledi¤i, yüksek vaskülaritenin sa¤ kal›m oran›n› düflürdü¤ü çok çeflitli yay›nlarda bil-dirilmifltir (6-9). Bu prensibe dayanarak renkli doppler ultrasonografi (RDUS), overyan, en-dometriyal ve gestasyonel trofoplastik tümör-lerde benign - malign ayr›m›n›n ve neovaskü-larizasyonun de¤erlendirilmesinde çok s›k kullan›lm›flt›r (10-12). Serviks kanserinin ak›m paterni ve rezistiv indeksi ile ilgili renkli Dopp-ler ile yap›lm›fl çal›flmalar vard›r ve renkli doppler ultrasonografinin invivo

anjiyogene-zin gösterilmesinde, farkl› ak›m paternlerinin saptanmas›nda ve tedaviye cevab›n de¤er-lendirilmesinde tan›sal bir yöntem oldu¤u ka-bul görmüfltür (6). Teper ve arkadafllar› 16 serviks karsinomlu hastada transvajinal (TV) ve renkli Doppler ultrasonografiyi (RDUS) bir-lefltirerek serviks karsinomunun ak›m paterni-ni çal›flm›fllar ve rezistiv indeks (R‹) de¤eripaterni-nin 0.573 ve/veya bu de¤erden düflük ç›kmas›-n›n %81 duyarl›l›k ve %93 özgüllükle karsino-mu temsil etti¤ini bildirmifllerdir (9).

Evre IIB ve daha ileri evre serviks kanserlerinin tedavisinde eksternal radyoterapi, brakiterapi ve cisplatin içeren kemoterapi kombinasyon-lar› beraber kullan›lmaktad›r (13). Tedavi son-ras› tümör regresyonunun dikkatli de¤erlen-dirilmesi gerekmektedir çünkü parametriyal invazyonu kaybolan hastalar cerrahiye, extra-servikal invazyonu olanlar tekrar radyoterapi-ye yönlendirilmektedir. Pelvik muaradyoterapi-yenenin cevab› de¤erlendirmede art›k kesin sonuç vermedi¤i ancak bilgisayarl› tomografi (BT) ve MRG’nin daha yüksek do¤ruluk paylar›na ra¤men pahal› ve tekrar› zor olan tetkikler ol-du¤u bildirilmektedir (9). Bu yüzden araflt›r-mac›lar tedaviye cevab› de¤erlendirmede MRG’ye alternatif daha kolay bir tetkik olan RDUS üzerine yo¤unlaflm›fllard›r.

Bu çal›flmada serviks kanserinin radyoterapi-ye cevab›n›n de¤erlendirilmesinde, tedavi öncesi ve sonras› transvajinal renkli Doppler ultrasonografide (TVRDUS) ölçülen R‹ de¤er-leri ile efl zamanl› MRG’nin karfl›laflt›r›lmas› ve resistive indicies before and after daiotherapy were measured from the periphery and the center of the tumor and were compared. These values were further correlated with both MR findings and RI values of the control group. Results: B mode TVUS identified the mass of all patients before thera-py. RI measured 0.20-0.82 (mean=0.52) and 0.70-0.99 (mean=0.81) before and after the radio-therapy respectively in 13 patients. 11 showed full response clinically and accordingly, MR showed no residual tumor. MR examination and US showed residual tumor in two patients. The increase in RI before and after the radiotherapy was statistically significant (p=0.001) in the full response group. RI did not increase in two patients with residua. The mean RI measured from the control group was 0.65 and was significantly higher than the RI of the patients measured before therapy. Conclusion: Spectral features of TVCDUS can be a good alternative in the follow up response of cervix carcino-ma to therapy, since a significant correlation between MRI findings and RI measurements are found. Key words: Cervix carcinoma, response to therapy, MR imaging, color Doppler ultrasound

(3)

korelasyonunun belirlenmesi amaçlanm›flt›r. GEREÇ VE YÖNTEM

Bu prospektif çal›flmada Ekim 2000 ile Ekim 2002 tarihleri aras›nda yeni serviks kanseri ta-n›s› alm›fl yafllar› 29 ile 73 aras› de¤iflen (yafl ortalamas› 53.4) 47 hastaya serviks kanseri evrelendirmesi ve prognostik faktörlerin de-¤erlendirilmesi amac›yla tüm abdomen MR tetkiki yap›ld›. 13 hastada ileri evre tespit edil-mesi üzerine radyoterapi planland›. 13 hasta-ya radyoterapiden önce ve 6 ay sonra MR tetkiki yap›ld›, yüksek evre tespit edilen ve radyoterapi planlanan hastalara MR tetkikin-den sonra ilk 48 saatte içinde transvajinal ult-rasonografi tetkiki yap›ld›.

Radyoterapi tedavisi eksternal radyoterapi ve brakiterapiden oluflmaktad›r. Eksternal pelvik doz 1.8-2 Gy fraksiyon dozlar› ile toplam 50-50.4 Gy aras›ndad›r. Evre IIIB hastalara 1.8 Gy fraksiyon dozuyla toplam 5.4 Gy para-metriyuma ek doz uygulanmaktad›r. Para-aortik lenf nodu metastaz› varl›¤›nda, para-aortik alana 1.5 Gy fraksiyon dozlar› ile top-lam doz 45 Gy uygulanmaktad›r. Brakiterapi uygulamas›na tümörün yan›t›na göre en er-ken 3. haftada bafllanmaktad›r. Eksternal te-davi s›ras›nda uygun yan›t elde edilen hasta-ya brakiterapi (BRT) aplikasyonu hasta-yap›lmahasta-ya bafllanmaktad›r. Pelvik muayene ile ilk apli-kasyondan önce tümörün yan›t› tedavi önce-si bulgulara göre de¤erlendirilmifltir. Tümör-de yeterince küçülme gözlenmeyen (<%50) hastalarda, eksternal radyoterapi devam et-mekte ve brakiterapi uygulamas›na genellikle orta hat koruma dozu olan 45 Gy’de bafllan-maktad›r. BRT, hafta sonuna yak›n günlerde (perflembe veya cuma) haftada bir kez uygu-lanmaktad›r. BRT yap›lan günlerde hasta eks-ternal radyoterapi almamaktad›r.

Tüm hastalar›n MR görüntülenmesi 0.5 T manyetik alan gücündeki cihaz ile (upgraded Philips Intera, Hollanda) BWA (Body Wrap Around) " vücut yüzeyel sarmal"› kullan›larak yap›ld›. ‹ntestinal peristaltizme ba¤l› artefakt-lar›n engellenmesi için hastalar 8 saatlik açl›k sonras›nda tetkike al›nd›. Ba¤›rsak hareketle-rinin engellenmesi için medikasyon

uygulan-mad›. Koronal pilot görüntülemeyi takiben üst abdomene yönelik s›ras›yla aksiyel T1A, T2A ve intravenöz kontrast sonras› SPIR se-kanslar› al›nd›. Alt abdomene yönelik sekans-lar intravajinal kontrast ile s›ras›yla aksiyel ve sagital planda T2A Turbo Spin Eko (TSE), ak-sial T1A TSE, intravajinal ve intravenöz kont-rast verilmesini takiben sagital dinamik T1A Gradyent Eko (GRE), aksiyel T1A TSE ve aksi-yal, sagital SPIR olarak her hasta için kullan›l-d›.

‹ntravenöz kontrast olarak 0.1 mmol/kg Gd-DTPA kullan›ld›. ‹ntravajinal kontrast olarak serum fizyolojik ile %40 oran›nda suland›r›l-m›fl baryum preparat›ndan (Radyobarit) her hasta için 60cc haz›rland›. Baryum preparat› intravajinal kontrast›n viskozitesini artt›rmak amac›yla kullan›ld›. ‹ntravajinal kontrast has-talar›n bilgilendirilmesini takiben idrar sonda-s› yard›m› ile kontrast maddenin vajen d›fl›na s›z›fl› görülünceye kadar yavafl infüzyonla ve-rildi. Her hastan›n MRG kesitleri iki radyolog taraf›ndan tümör boyutu, vajinal, parametri-al, pelvik yan duvar invazyonu, üreter alt uç, mesane ve rektum invazyonu, lenf nodu tu-tulumu ve uzak metastaz aç›s›ndan de¤erlen-dirildi. De¤erlendirme sonuçlar›na göre has-talar›n MR evrelemesi FIGO modifiye serviks kanseri evrelendirmesine göre yap›ld›. Tümö-rün 3 ortogonal plandaki boyutlar› kaydedil-di. Vajen duvar› invazyonu vajen duvar kal›n-l›l›¤›n›n, intensitesinin art›fl›na göre ve kont-rast tutulumuna göre de¤erlendirildi. Para-metriyum invazyonu serviks çevresindeki hi-pointens stromal halkan›n destrüksiyonu, kit-lenin parametriyuma uzan›m göstermesi ve parametrial s›n›r irregüleritesi bulgular›na ba-k›larak belirlendi.

Rezidüel bir kitle olmad›¤›nda tümörün teda-viye tam cevap, tümör boyutunun % 50’den daha çok küçüldü¤ü durumlarda tümörün tedaviye parsiyel cevap verdi¤i kabul edildi. Transvajinal ultrasonografi 5 MHz endokavi-ter prob ile Siemens Ellegra (advance) cihaz-la yap›ld›. Hastaya litotomi pozisyonu verildik-ten sonra endovajinal prob vajene yerlefltiril-di. Serviksin özenli ve dikkatli incelenmesi

(4)

ya-fiekil 1: 47 yafl›nda MRG evresi III B olan hastan›n görüntüleri a) ‹ntravenöz kontrast madde verilmesini

taki-ben elde olunan sagital ya¤ bask›l› T1 a¤›rl›kl› se-kansta serviksi ve endovajinal kanal› dolduran heterojen ve yo¤un kontrastlanan kitle görüldü.

b) Transvajinal gri skala ultrasonda tüm serviks dokusunu tutan ve servikste kal›n-laflmaya neden olan hipoekoik kitle görül-dü.

c) TVRDUS’de hipervasküler kitlede düflük di-rençli ak›m paterni gözlendi.

d) Tedavi sonras› dinamik tetkikte servikste opaklaflma olmad›¤› saptand›.

n›s›ra uterus ve adneksiyal alanlar da görün-tülendi. Transvajinal ultrasonografi ile tümör boyutu, ekojenitesi, çevre dokular ile iliflkisi ve invazyonu de¤erlendirildi. Gri sakala ince-lemelerinden sonra renkli Doppler aktiflefltiril-di. Örnekleme h›z› 2 ile 32 kHz aras›nda ve renk duyarl›l›¤› yavafl ak›mlar için de uygun olacak flekilde ayarland›.

Tümöral dokunun invaze etti¤i servikal kanal santralinde ve duvarda vaskülarite izlendi¤in-de spektral inceleme için pulse renkli Dopp-ler modu aktif hale getirildi ve ak›m paterni

üzerinden R‹ de¤erleri ölçüldü. R‹ de¤erleri en az 3 farkl› yerden ölçülerek ortalamalar› al›nd›. Ayr›ca ultrasonografi ünitemize çeflitli nedenlerle transvajinal inceleme için baflvu-ran ve TVUS tetkikleri tamamen normal olan 14 kad›n›n servikslerinin RDUS ile incelemele-ri yap›ld›, R‹ de¤erleincelemele-ri hasta grup ile karfl›laflt›-r›ld›.

BULGULAR

Radyoterapi öncesi 13 hastan›n MRG evresi 6 hastada IIB, 1 hastada IIA, 2 hastada IIIB ve 4 hastada evre IVA ile uyumlu idi (Tablo 1).

(5)

MRG’de Evre IVA olanlardan bir hastada ser-viksteki kitlenin mesaneye di¤erlerinde rektu-ma invaze oldu¤u rapor edildi. Ancak sade-ce mesaneye invaze olan histopatolojik ola-rak tan› al›rken rektum invazyonunun rektos-kopide saptanmamas› üzerine MRG ile yük-sek evre rapor edildi¤i anlafl›ld›. Evresi yükyük-sek rapor edilen 3 hastan›n parametriyal invaz-yonu oldu¤u için MRG tedavi protokolü de-¤iflmedi. Radyoterapi öncesi yap›lan TVUS’de 4 hastada tüm serviks hipoekoik ve büyük iz-lendi ve difüz tutulum lehine de¤eriz-lendirildi, geri kalan 9 hastada servikste hipoekoik ne-oplastik tümöral doku yan›s›ra normal serviks dokusu izlendi. fiekil 1’de bir olguya ait görüntüler yeralmaktad›r.

Tüm hastalarda radyoterapi öncesi vaskülari-te RDUS incelemede de¤erlendirilebildi. Spektral incelemede 0.20 ile 0.82 (ort=0.5246) aras›nda de¤iflen R‹ de¤erleri kaydedildi (Tablo 2). Spektral incelemede te-davi öncesi düflük dirençli ak›m hakimdi. Rad-yoterapi öncesi de¤erler ile ultrasonografi ünitesine baflvuran sa¤l›kl› 14 kad›n›n servik-sinden ölçülen R‹ de¤erleri (0.56 ile 0.74 ara-s›nda, ort=0.652) karfl›laflt›r›ld› ve radyoterapi

Tablo 2. Radyoterapi öncesi ve sonras› serviks karsi-nomlu hastalar›n R‹ de¤erleri ve kontrol grubundan elde edilen R‹ de¤erleri

No Pre RT Post RT Kontrol grubu

R‹ R‹ R‹ 1 0.49 0.97 0.58 2 0.70 0.82 0.56 3 0.20 0.71 0.58 4 0.53 0.99 0.62 5 0.50 0.66 0.73 6 0.42 0.96 0.71 7 0.47 0.83 0.59 8 0.82 0.71 0.62 9* 0.67 0.70 0.73 10* 0.52 0.53 0.74 11 0.42 0.97 0.69 12 0.57 0.88 0.61 13 0.51 0.77 0.72

* : Rezidüsü olan hastalar

‹ki efl aras›ndaki fark›n önemlilik testi(n=13)

Pre-RT ve Post-RT R‹ de¤erleri aras›ndaki fark: (p< 0.05) Pre-RT: Radyoterapi öncesi

Post-RT: Radyoterapi sonras› R‹: Rezistiv indeks

No Yafl Histolojik Tedavi Klinik MRG Pre-RT Post-RT

Tip Evre Evre Boyut (cm) Boyut (cm)

1 66 Skuamöz RT IIB IIB 4x7x4.8 0

2 61 Skuamöz RT IB1 IVA 4x5x3.2 0

3 56 Skuamöz RT IIB IIB 8x6x5 0

4 57 Skuamöz RT IVA IVA 7x3x4.8 0

5 47 Skuamöz RT IIB IIIB 3x4x4 0

6 54 Skuamöz RT IIB IIA 4.5x5.5x3 0

7 63 Skuamöz RT IIB IIB 6x5x8 0

8 54 Skuamöz RT IIB IVA 5x7x4.5 0

9* 36 Skuamöz RT IIB IIB 5x5x4 0.8x1x1.6

10* 47 Skuamöz RT IIB IIB 5x6x4.8 1x1.5x1.6

11 52 Skuamöz RT IB2 IIIB 5.5x4x3.6 0

12 45 Skuamöz RT IIB IIB 6x10x8 0

13 38 Skuamöz RT IIB IVA 6x6x6.4 0

*: Rezidüsü olan hastalar RT: Radyoterapi

(6)

fiekil 2: a) Sagital T2 a¤›rl›kl› turbo spin eko sekans›nda posterior forniksi dolduran kitle izlendi. b) Tedavi sonras› serviks, sagital ivkm sonras› elde olunan T1 a¤›rl›kl› ya¤ bask›l› sekansta ileri derecede

fibrotik ve atrofik izlendi ve myometriyuma göre daha hipointens gözlendi.

öncesi serviks karsinomunda ortalama R‹ de-¤erinin normal kontrol grubu ortalamas›n-dan düflük ve aralar›ndaki fark›n istatistiksel olarak anlaml› oldu¤u bulundu (Mann Whitney testi, p=0.005).

Radyoterapi sonras› ayn› protokolle çekilen MR incelemesinde 2 hasta d›fl›nda tüm hasta-larda tam iyileflme gözlendi. MRG’de tam iyi-leflme servikste T2A serilerde tümör dokusu-nun ve pelvik lenfadenopatinin izlenmemesi ve dinamik tetkikte servikste arteryel fazda er-ken opaklaflma (myometriyial dokudan önce) olmamas› ile de¤erlendirildi. MRG’de tam iyi-leflmesi olan 11 hastan›n serviks dokusunda TVRDUS ve MRG’de ileri derecede atrofi ve boyutta %100 küçülme izlendi (fiekil 2). 2 hastada ise MRG’de posterior fornikste kont-rast sonras› serilerde erken kontkont-rastlanma gösteren alan rezidü karsinom kabul edildi ve transvajinal ultrasonografi ile do¤ruland›. TVUS’de benzer lokalizasyonda hipoekoik düzensiz konturlu rezidüel tümöral doku her iki olguda da hastal›ks›z serviks dokusundan rahatl›kla ayr› olarak seçilebildi ve R‹ de¤erle-rinin bu hastalarda artmad›¤› gözlendi (fiekil 3, 4). Radyoterapi sonras› tam cevab› olanlar-da TVUS ile kitle izlenmedi ve atrofik serviks dokusundan spektral inceleme yap›ld›. Spektral incelemede R‹ de¤eri tedaviye tam cevap verenlerde 0.66 ile 0.99 (ort =0.824) aras›nda de¤iflmekte iken radyoterapi öncesi

de¤erlerle fark› "‹ki efl aras›ndaki fark›n önem-lilik testi" ile istatistiksel olarak anlaml› bulun-du (p< 0.05) (Tablo 2). Radyoterapi sonras› R‹ ortalamas› radyoterapi öncesine göre yük-sekti. Tam iyileflmesi olan 1 hastada ve rezi-düsü olan 2 hastada R‹ de¤erinin artmad›¤› gözlendi.

Teper ve arkadafllar›n›n yay›nlad›¤› gibi rezis-tiv indeks de¤er s›n›r›n› 0.573 (eflit ve küçük de¤erler karsinom lehine) kabul etti¤imizde, çal›flmam›z›n serviks karsinom tan›s›nda % 76 duyarl›l›¤a ve % 92 özgüllü¤e sahip oldu¤u anlafl›lmaktad›r. Ayr›ca tedaviye cevab›n de-¤erlendirilmesinde MRG ile TVRDUS %100 korelasyon göstermektedir.

TARTIfiMA

‹leri evre serviks karsinomunun tedavisinde lokal kontrolü güçlendirmek ve uzak metas-taz ihtimalini azaltmak için neoadjuvan ke-moterapi veya preoperatif radyoterapi teda-vileri gibi yeni stratejiler gelifltirilmifltir (14,15). Tedavi sonras› tümör regresyonunun dikkatli de¤erlendirilmesi gerekti¤i çünkü parametri-yal invazyonu kaybolan hastalar›n cerrahiye, ekstraservikal invazyonu olanlar›n radyotera-piye ve/veya kemoteraradyotera-piye yönlendirilmesi gerekti¤i vurgulanmaktad›r. Serviks karsino-munun tedaviye cevab›n›n de¤erlendirilme-sinde klinik muayene, biyopsi, US, BT ve MRG kullan›lm›flt›r. Klinik muayenenin tümör regresyonunu de¤erlendirmede yetersiz

(7)

ol-du¤u, intratümöral nekroz ve fibrozisin pelvik muayeneyi zorlaflt›rd›¤› ve klinik muayene ve BT’nin rezidüel tümör ile radyasyona ba¤l› fibrozis ve inflamasyonu ay›rt etmede yeterli olmad›klar› bilinmektedir (13-15). MRG’nin tümör yan›t›n›n de¤erlendirilmesinde etkin oldu¤u yüksek doku kontrast› ve multiplanar görüntüleme ile normal pelvik anatomiyi göstermede ve invazif serviks karsinomunun evrelendirilmesinde en iyi tetkik oldu¤u

ayr›-ca rezidü tümör ve fibrozisi ay›rt edebildi¤i bildirilse de pahal› bir tetkik olmas› ve yayg›n olmay›fl›ndan dolay› tercih edilmedi¤i vurgu-lanmaktad›r (16-18).

Cheng ve arkadafllar› RDUS ile serviks karsi-nomunda saptanan kan ak›m paterninin ve vasküler indeksin in vivo tümör anjiyogenezi-nin de¤erlendirilmesinde yararl› oldu¤undan bahsetmifllerdir (7,19,20). Tepper ve arka-dafllar› yapt›klar› çal›flmada R‹ de¤erinin

sa¤-fiekil 3: 36 y, evre II B olan hastan›n görüntüleri a) Sagital T2 TSE sekans›nda serviksin

posterior forniksini tutan normal servikse göre hiperintens kitle izlendi.

b) Radyoterapi sonras› dinamik T1A sagi-tal sekansta serviksin belirgin derecede küçüldü¤ü ancak posterior forniksi infilt-re eden fokal infilt-rezidü kitle(ok) izlendi.

c) Tedavi öncesi TVUS’de kitlenin hi-pervasküler oldu¤u ve ak›ma düflük di-renç gösterdi¤i gözlendi.

d) Tedavi sonras› rezidüel kitle hipoekoik alan olarak görüldü.

e) TVRDUS’de izlenen rezidüel kit-lenin R‹ de¤erinin tedavi öncesi ile karfl›laflt›r›ld›¤›nda artmad›¤› belirlendi.

(8)

l›kl› kad›nlarda 0.643, karsinomlu hastalarda 0.493 olarak hesaplam›fllar ve bu de¤erin sa¤l›kl› kad›nlara göre anlaml› düflük oldu¤u-nu belirtmifllerdir. R‹ de¤eri 0.573 oldu¤un-da, karsinom tan›s›n› %81 duyarl›l›k ve %93 özgüllük ile destekledi¤ini bildirmifllerdir (11). Biz çal›flmam›zda tedavi öncesi ortalama R‹ de¤erini 0.524 olarak bulduk ve 10 hastada R‹ de¤eri 0.573’den daha küçük olarak ölçül-dü. Alcazar ve ark vaskülaritesi artm›fl serviks karsinomlar›n›n daha düflük R‹ de¤erlerine sahip oldu¤unu belirtmifllerdir. Çal›flmalar›n-da teÇal›flmalar›n-daviye tam cevab› olanlar›n yar›m ceva-b› olanlara nazaran daha düflük ortalama da-mar say›s›na ve daha yüksek R‹ de¤erleri

gös-terdi¤inden bahsetmifllerdir (6,21).

Testa ve arkadafllar› renkli skor, pik sistolik h›z ve rezistif indeksin tümör boyutuna göre na-s›l de¤iflti¤ini çal›flm›fl ve 4 cm’den büyük tü-mörlerin küçük olanlara nazaran daha yük-sek renkli skor ve pik sistolik h›z, daha düflük rezistiv indeksi oldu¤unu bulmufllard›r (22). Bizim çal›flma grubumuzdaki tümörlerin hep-si 4 cm’den büyük oldu¤u için tümör boyutu ile R‹ ve vaskülarite aras›ndaki iliflkiyi çal›flama-d›k.

Prognozu öngörmede R‹’nin de¤erini çal›fl-mad›k çünkü R‹ de¤erleri çok genifl bir spekt-rum gösteriyordu ve rezidüsü olan hastalar›n a) Radyoterapi sonras› MRG’de posterior

for-nikste rezidüel kitle izlendi.

b) Tedavi öncesi TVRDUS’de kitlenin hipervasküler oldu¤u ve düflük dirençli ak›m paterni gösterdi¤i saptand›.

c) Tedavi sonras› yap›lan TVUS’de rezidüel kitle hipoekoik alan olarak görüntülendi.

d) TVRDUS’de ayn› lokalizasyonda vaskülaritenin devam etti¤i ve R‹ de¤erinin artmad›¤› gözlendi.

(9)

say›s› yeterli de¤ildi. Tedavi öncesi R‹ de¤erle-rinde tedaviye tam ve parsiyel cevap verenler aras›nda anlaml› fark yoktu. Bu yüzden serviks karsinomunun tedaviye cevab›n›n öngörülme-sinde s›n›r olabilecek R‹ de¤erinden söz etmek do¤ru de¤ildi.

Biz bu prospektif çal›flmada tedaviye cevab›n de¤erlendirilmesi için tedavi öncesi ve sonras› R‹ de¤erlerini inceledik. Sonuçlar›m›z aç›kca gösterdi ki tam cevab› olan hastalar›n biri hariç hepsinde R‹ de¤erleri tedaviden sonra anlaml› olarak yükselmifltir. Ayr›ca rezidüel kitlesi olan 2 hastan›n da R‹ de¤erlerinde art›fl gözlenmemifl-tir. Gri skala ultrasonografide rezidüel tümör ultrasonografiyi yapan kiflinin tecrübesine veya ultrason görüntüsünün kalitesine ba¤l› olarak görüntülenememiflse R‹ de¤eri rezidüel kitle-den flüphelenilmesine yard›mc› olabilir. Biz ça-l›flmam›zda 2 hastada rezidüel kitleyi gri skala ultrasonografi ile kal›nlaflm›fl ve hipoekoik alan olarak görüntüleyebildik ancak RDUS vaskülari-te ve rezistiv indeks aç›s›ndan ek bilgiler sa¤la-d›. Gri skala ultrasonografi sonucu, yapan kifli-nin deneyimine ba¤l› olabilmektedir oysa, renkli Doppler US ile saptanan R‹ ve artm›fl vas-külarite daha güvenilir sonuç verebilir. Servik-sin tedavi sonras› fibrozis ve atrofiye ba¤l› ola-rak inceldi¤ini gözlemledik, bu yüzden farkl› ekojenitedeki bir kal›nlaflma rezidüeli temsil edebilir. Bulgular›n standardize edilmesi aç›s›n-dan RDUS ile vaskülariteden elde edilen spekt-ra ve ölçülen R‹ daha kolay yoldan ve do¤ru sonuç verecektir. MRG tümör uzan›m›n›n ve rezidüel kitlenin görüntülenmesinde kullan›l-maktad›r ancak pahal› oldu¤u için seçilmifl va-kalarda tercih edilmektedir. Bizim çal›flmam›z›n da gösterdi¤i gibi RDUS rezidüel tümörün sap-tanmas›nda alternatif tan›sal tetkik olabilir. Sironi ve arkadafllar› ise 21 serviks karsinomlu hastan›n kemoterapi sonras› tedaviye cevab›n› MRG ile de¤erlendirmifller ve patoloji ile karfl›-laflt›rm›fllard›r. T2 TSE sekanslarda 16 hastada a¤›rl›kl› hiperintens izlenen alanlar›n patolojide rezidüel karsinomu temsil etti¤ini izlemifllerdir (23). 16 hastada ayr›ca düflük intensite göste-ren alanlar›n da daha az su içegöste-ren tümör için-deki nekrozu ve hemosiderin depozitlerini tem-sil etti¤ini bildirmifllerdir. Kemoterapi sonras›

tü-mör boyutlar›nda küçülme izlenmifl, MRG ve patolojik boyutlar aras›nda vakalar›n % 80’nin-de korelasyon oldu¤unu yay›nlam›fllard›r. Manfredi ve arkadafllar› 18 hastaya neoadju-van tedavi (radyoterapi ve kemoterapi) öncesi ve 4 hafta sonra MR tetkiki uygulam›fl ve teda-viye cevab› cerrahi ile karfl›laflt›rm›fllard›r. Aksi-yal T1A ve sagital T2A sekanslarla yap›lan çal›fl-mada tedavi sonras› 12 hastada tam iyileflme izlenmifl ve bulgular histolojik olarak da do¤ru-lanm›flt›r. Rezidü saptanan 6 hastan›n 2’sinde patolojik spesmende de tümör dokusu saptan-m›fl ancak kalan 4 hastada rezidü olarak yo-rumlanan alan patolojide endoservikal bezle-rin inflamasyon ve hiperplazisi ile uyumlu bu-lunmufltur. Sonuçta tedavi sonras› MR tetkiki tedaviye cevab› %78 do¤ruluk oran› ile de¤er-lendirebilmifltir. T2 serilerde kitle etkisi bulunan hiperintensitenin rezidüel tümörün belirtisi ol-du¤unu, kitle etkisi bulunmadan hiperintens alanlar›n ise küçük rezidüel tümörü, servikal bez hiperplazisi veya nekrozu temsil edebilece-¤ine de¤inmifllerdir (15).

Okada ve arkadafllar› çal›flmalar›nda T-2 a¤›rl›kl› görüntülerde hiperintens alanlar›n dejeneras-yona u¤ram›fl tümör hücrelerini veya nekrotik dokuyu, hipointens alanlar›n ise az say›daki de-jenere kanser hücrelerini temsil etti¤ini bildir-mifllerdir (24). Baz› çal›flmalarda T2 a¤›rl›kl› gö-rüntülerde rezidüel tümör ile ödem ve nekro-zun ay›rt edilemedi¤i de olmufltur (25). Mary ve arkadafllar› T2 a¤›rl›kl› ve dinamik konrastlanma paterninden tümör hacminin ve serviks kanseri-nin tedaviye cevab›n›n öngörülmesinde baflar›-s›n›n daha yükselece¤inden, Yamano ise dina-mik MR tetkikinin tedaviye cevab›n de¤erlendi-rilmesinde daha do¤ru ve güvenilir bilgi verdi-¤ini yay›nlam›fllard›r (26, 27).

Bizim çal›flmam›zda radyoterapi öncesi ve son-ras› T2A sekans yan›nda dinamik tetkik yap›ld› ve rezidü, reküren kitle dinamik tetkik ile de¤er-lendirildi. 2 hasta d›fl›nda tüm hastalarda teda-viye tam cevap izlenirken, 2 hastada dinamik tetkikte myometriyumdan önce hiperintens iz-lenen serviks alan› rezidü kabul edildi. Bu alan-lar T2 a¤›rl›kl› görüntüde rezidü oalan-larak de¤er-lendirilmedi. Benzer lokalizasyonda hipoekoik kitle varl›¤› TVUS ile de desteklendi.

(10)

Önceki çal›flmalarda tedaviye cevab›n takibin-de RDUS ile patoloji veya MR tetkiki ile patoloji karfl›laflt›r›lm›flt›r. Bildi¤imiz kadar›yla literatürde RDUS ile MR tetkikinin birlikte de¤erlendirildi¤i çal›flma ile karfl›lafl›lmamaktad›r. Çal›flmam›zda iki tetkik aras›nda iyi bir korelasyon izlendiyse de çal›flmam›z›n limitasyonu patolojik korelas-yonun olmamas›d›r. Rezidüsü gösterilen bir hastada ise MR tetkikinden 2 ay sonra femura metastaz› saptanm›fl, serviksteki rezidü tümör çok küçük oldu¤undan ve maksimum radyote-rapi dozunu ald›¤›ndan onkologlar biyopsi al›nmadan kemoterapi adjuvan tedavisine ka-rar vermifllerdir. Hasta daha sonra

kontrolleri-ne gelmemifltir.

RDUS, vaskülaritenin ve tümör damarlanmas›-n›n ak›m paterninin saptanmas›nda böylece malign lezyonlar›n normal serviks dokusundan ayr›m›nda tan›sald›r. Daha çok hasta olan çal›fl-ma gruplar›na ihtiyaç olsa da R‹ tedavinin mo-nitorizasyonunda yard›mc›d›r. Çal›flmam›z›n en önemli eksi¤i rezidüel tümörü olan hasta say›-s›n›n az olmas› ve histolojik korelasyon olma-mas›d›r. Daha büyük serilerle sonuçlar daha güvenilir olabilir ancak bizim çal›flmam›z›n so-nuçlar›yla serviks karsinomunun tedaviye ceva-b›n›n de¤erlendirilmesinde TVRDUS’yi MRG’ye alternatif bir tetkik olarak önerebilmekteyiz.

KAYNAKLAR

1. Pakkal MV, Rudralingam V, McCluggage WG, Kelly BE. MR staging in carcinoma of the endometrium and carci-noma of the cervix. Ulster Med 2004; 73:20-4.

2. Chiang SH, Quek ST. Carcinoma of the cervix: role of MR imaging. Ann Acad Med Singapore 2003; 32:550-6. 3. Ozsarlak O, Tjalma W, Schepens E, Corthouts B, Op de Beeck B, Van Marck E, et al. The correlation of pre-operative CT, MR imaging, and clinical staging (FIGO) with histopathology findings in primary cervical carcino-ma. Eur Radiol 2003; 13:2338-45.

4. Delagado G, Bundy BN, Fowler WC. A prospective surgical pathological study of stage 1 squamous carci-noma of the cervix: A gynecologic oncology group study. Gynecol Oncol 1989; 35:314-20.

5. Folkman J. Anti-angiogenesis: New concept for the-rapy of solid tumors. Ann Surg 1972; 175:409-16. 6. Alcazar JL, Jurado M. Transvaginal color doppler for predicting pathological response to preoperative chemo-radiation in locally advanced cervical carcinoma: a preli-minary study. Ultrasound Med and Biol 1999; 25:1041-5.

7. Cheng WF, Lee CN, Chu JS. Vascularity index as a no-vel parameter for the in vivo assessment of angiogenesis in patients with cervical carcinoma. Cancer 1999; 85:651-7.

8. Teper R, Zalel Y, Altaras M. Transvaginal color dopp-ler ultrasound in the assessment of invasive cervical car-cinoma. Gynecol Oncol 1996; 60:26-9.

9. Wiggins D, Granai CO, Steinhoff MM. Tumor angioge-nesis as prognostic factor in cervical carcinoma. Gynecol Oncol 1995; 56:53-356.

10. Wu CY, Yuan CC, Hung JH. Power doppler angiog-raphic appearance and blood flow velocity waveforms in invasive cervical carcinoma. Gynecol Oncol 2000; 79:181-6.

11.Teper R, Shulman A, Altaras M. The role of color doppler flow in the management of nonmetastatic ges-tational trophoblastic disease. Gynecol Obstet Invest 1994; 38:14-7.

12. Hata K, Makihara K, Hata T. Transvaginal color dopp-ler imaging for hemodynamic assessment of tumors in the reproductive tract. Int J Gynecol Obstet 1991; 36:301-8.

13. Basil JB, Horowitz IR. Cervical carcinoma contemro-rary manegement. Obstet Gynecol Clin North Am 2001; 28:727-42.

14. Scheidler J, Henck AF. Imaging of cancer of cervix. Radiol Clin N Am 2002; 40: 577-90.

15. Manfredi R, Maresca G, Smaniotto D, Greggi S, Andrulli D, Rabitti C, et al. Cervical cancer response to ne-oadjuvant therapy: MR imaging assessment. Radiology 1998; 209:819-24.

16. Okada S, Cho K, Amano M, Kumazaki T, Kato T, Hasumi K, et al. Uterine cervical carcinoma after radiot-herapy: comparison between MR imaging and histopat-hological findings. Nippon Igaku Hoshasen Gakkai Zass-hi 1997; 57:23-7.

17. Mayr NA, Yuh WT, Zheng J, Ehrhardt JC, Magnotta VA, Sorosky JI, et al. Prediction of tumor control in pati-ents with cervical cancer: analysis of combined volume and dynamic enhancement pattern by MR imaging. AJR 1998; 170:177-82.

18. Yamano T, Takayasu Y, Inoue J, Narasaki K, Ando K, Nakao N, et al. Evaluation by MR imaging of neoadju-vant intra-arterial infusion chemotherapy in uterine cervi-cal cancer. Gan To Kagaku Ryoho 1998; 25: 1322-5.

(11)

19. Cheng WF, Wei LH, Su YN, Cheng SP, Chu JS, Lee CN. The possible use of colour flow Doppler in planning treatment in early invasive carcinoma of the cervix. Br J Obstet Gynaecol 1999; 106:1137-42.

20. Cheng WF, Lee CN, Chen CA, Chu JS, Kung CC, Hsieh CY, et al. Comparison between 'in vivo' and 'in vit-ro' methods for evaluating tumor angiogenesis using cervical carcinoma as a model. Angiogenesis 1999; 3: 295-304

21. Alcazar JL, Castillo G, Martinez-Monge R, Jurado M. Transvaginal color Doppler sonography for predicting response to concurrent chemotherapy for locally advan-ced cervical carcinoma. J Clin Ultrasound 2004; 32:267-72.

22. Testa AC, Ferrandina G, Distefano M, Fruscella E, Mansueto D, Basso D, et al. Color Doppler velocimetry and three-dimensional color power angiography of cer-vical carcinoma.Ultrasound Obstet Gynecol 2004; 24:445-452.

23. Sironi S, Belloni C, Taccagni GL, Calabresi P, Del Maschio A. Invasive cervical carcinoma: MR imaging after preoperative chemotherapy. Radiology 1991; 180:719-722.

24. Okada S, Cho K, Amano M, Kumazaki T, Kato T, Hasumi K, et al. Uterine cervical carcinoma after radiot-herapy: comparison between MR imaging and histopat-hological findings. Nippon Igaku Hoshasen Gakkai Zass-hi. 1997; 57:23-7.

25. Santoni R, Bucciolini M, Chiostrini C, Cionini L, Renzi R. Quantitative MR imaging in cervical carcinoma: a re-port on 30 cases. Br J Radiol 1991; 64:498-504. 26. Mary NA, Yuh WT, Zheng J, Ehrhardt JC, Magnotta VA, Sorosky JI et al, Hussey DH. Prediction of tumor cont-rol in patients with cervical cancer: analysis of combined volume and dynamic enhancement pattern by MR ima-ging. AJR 1998; 170:177-82.

27. Yamano T, Takayasu Y, Inoue J, Narasaki K, Ando K, Nakao N, et al. Evaluation by MR imaging of neoadju-vant intra-arterial infusion chemotherapy in uterine cervi-cal cancer. Gan To Kagaku Ryoho 1998; 25: 1322-5.

Referanslar

Benzer Belgeler

Alt yl önce yurt dnda renal transplantasyon yaplan ve sürekli takrolimus, azotioprin, prednizo- lon tedavisi alan 50 yandaki erkek hasta; üç hafta süreyle devam eden

• YB hastalarında da enteral yolla beslenme kontrolsüz inflamatuar yanıtı baskılayabilecektir.. EN ile İzlenen

Besin yokluğunda kas katabolizması iyileşme için gerekli amino asitlerin kaynağıdır. • Post abzorptif dönemde normal günlük protein kaybı, besin alımı ile oluşan

• YBÜ hastalarında glukoz temelli enerji ve lipid temelli enerji sağlanmasının karşılaştırıldığı bir çalışmada, glukoz hiperglisemiye meyil, yüksek insülin

• Kritik hastalıkta lipid bozuklukları arasında hipertrigliseridemi, artmış serbest yağ asitleri, azalmış kolesterol içeren proteinler, LDL ve HDL sayılabilir.. •

• Çoğu kritik hasta için, protein ihtiyacı enerji ihtiyacından çok daha fazla olup, standart enteral ürünler ile karşılanamamaktadır. (nonprotein kalori:nitrojen

Dural metastazlar fokal nöbet, afazi, görme alanı defekti, hemiparezi gibi fokal bulgularla ortaya çıkabileceği gibi, baş ağrısı, konfüzyon, hafıza kaybı, letarji

Bruselloz; tüm dünyada yaygın olarak görülen, özellikle Ortadoğu ve Akdeniz ülkelerinin çoğunda olduğu gibi ülkemizde de ende- mik olan, hayvanlardan insanlara