• Sonuç bulunamadı

Başlık: LAİK DEVLET DÜZENİMİZİN İLK YASAL DAYANAĞIYazar(lar):KODAMANOĞLU, M. NuriSayı: 8 DOI: 10.1501/Tite_0000000026 Yayın Tarihi: 1991 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: LAİK DEVLET DÜZENİMİZİN İLK YASAL DAYANAĞIYazar(lar):KODAMANOĞLU, M. NuriSayı: 8 DOI: 10.1501/Tite_0000000026 Yayın Tarihi: 1991 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

LAİK DEVLET DÜZENİMİZİN İLK YASAL DAYANAĞI

M. Nuri K O D A M A N O Ğ L U

Cumhuriyet dönemi inkılâplarımız arasında "Laiklik" hem en önemlilerinden biri, hem de ençok tartışılanıdır.

Bu konuda yapılan araştırma ve yayınlarda hak ettiği yeri ve değeri bulamadığını sandığım bir yasayı ilginize sunmak istiyorum.

I

Bilindiği gibi bir devlete laik diyebilmek için "Onsuz olmaz" şartlar vardır.

Bunlardan biri: Devletin ve halkının bütün dinlere karşı hoş görülü ve saygılı olmasıdır. Devlet ve halk, vatandaşın dinî inançları-na, ibadetlerine karışmayacak; herkesin kendi dinini öğretme, telkin

etme ve yayın yapma hakkında saygılı olacaktır1.'

Türkler Osmanlı imparatorluğunun başından beri bu hayat tar-zına alışıktır. Müslümanı, Musevîsi, Hıristiyanı yan yana asırlarca barış içinde yaşamıştır.

Laik devlet olmak için bu şart yeterli değildir.

ikinci lâzım şart: Devlet hayatında, Anayasa ve öteki kanun ve kurallarda, dinî doğma ve tercihlerin hakim ve nafiz olmamasıdır. işte Osmanlı Devletinde olmayan buydu. T a m aksine Devlet, tasarruflarında Ahkâm-ı Şer'iyyeye riayetle mükellef idi. Şeyhülis-lamlar, son dönemlerde şer'iyye vekilleri (bakanları) bu ilkeye uygun-luğu sağlar ve denetlerlerdi.

Gerçi bu mecburiyet münhasıran Müslümanlar için geçerliydi. Doğaldır ki, böyle olması Osmanlı Devletinin teokratik yapısını de-ğiştirmez.

Milli mücadele ile birlikte Anadolu'da teşekkül etmeye başlayan Devlet daha önceki niteliğini sürdürmüştür.

(2)

644 N U R I K O D A M A N O Ğ L U

Türkiye Büyük Millet Meclisinin ilk Anayasası olan 20 Ocak 1921 tarih ve 85. numaralı yasanın 7. maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisinin görevleri arasında, "Ahkâm-ı Şer'iyyenin Tenfîzi

(Etkinliğinin sağlanması)"de vardır2.

İlk Anayasayı değiştiren ve Cumhuriyetimizin ilânını sağlayan 29 Ekim 1923 tarih ve 364 sayılı yasa; bu hükme dokunmadığı gibi,

2. maddesiyle "Türkiye Devletinin dinî, din-i İslamdır"3 hükmünü

getirerek bu geleneği pekiştirmiştir.

1 Nisan 1923 tarihinde seçimlerin yenilenmesi üzerine gelen II. Meclis, 3 Mart 1924'de; bence çok önemli bir ilkeyi içeren bir kanun kabul etti. Bu kanun 429 sayılı " Ş E R ' İ Y Y E V E E V K A F V E ERKAN-I HARBİYE V E K Â L E T L E R İ N İ N İLGASERKAN-INA D A İ R K A N U N " dur. Bu kanunun 1. nci maddesi aynen şöyledir:

I

" M a d d e 1 - Türkiye Cumhuriyetinde muamelât-ı nasa dair ah-kâmın teşrî ve infazı Türkiye Büyük Millet Meclisi ile O n u n teşkil ettiği hükümete ait olup, dîn-i mübîn-i İslâmın bundan maada iti-kadad ve ibadata dair bütün ahkâm ve mesâilinin tedviri ve mües-sesat-ı diniyenin idaresi için Cumhuriyetin makarrmda bir (Diyanet

İşleri Reisliği) makamı tesis edilmiştir"4.

Yeni dil ile söylemek gerekirse yasa diyor ki: "İslam Dininin itikat (inanç) ve ibadet ile ilgili bütün hükümleri dini kuruluşların idaresi, yeni kurulan Diyanet İşleri Başkanlığının ilgi ve yetkisine bırakılmıştır. Çünkü: Türkiye Cumhuriyetinde vatandaşların eylem ve işlemleri ile ilgili yasa koymak ve bu işlerle ilgili tasarruflarda bu-lunmak Türkiye Büyük Millet Meclisi ile O n u n kurduğu Hükümete aittir.

Dolayısıyla inanç ve ibadet dışında vatandaşın eylem ve işlem-lerini (muamelât-ı nas'm) yasama ve yürütme sorunlarını Devletin ilgili organları üstlendiğine göre; itikat (inanç) ve ibadetlerle ilgili işler de ayrı bir kuruluşa (Diyanet İşleri Başkanlığı) bırakıldığına göre, Devletin yasama ve yürütme ile ilgili tasarruflarının islâm Dinine uygunluğu konusu artık söz konusu değildir.

2 Prof. D r . S u n a KiliProf. D r . Şeref G ö z ü b ü y ü k ; T ü r k A n a y a s a M e t i n l e r i , İş B a n -kası Y a y ı n l a r ı , sh. 92.

3 A y n ı eser, sh. 103.

(3)

L A İ K D E V L E T D Ü Z E N İ M İ Z İ N İ L K Y A S A L D A Y A N A Ğ ) 645

Durum böyle olunca bu hususun temin ve denetimi ile görevli Şer'iyye Vekâletine (Bakanlığına) gerek yoktur. Nitekim, aynı

yasa-nın 2. maddesi ile Şer'iyye Vekâleti kaldırılmıştır5.

Hemen aynı günde (3 Mart 1924'de) 430 sayılı yasa ile Tevhid-i Tedrisat (Eğitim ve Öğretimin Birliği); 431 sayılı yasa ile de hilâfet kaldırılmıştır6.

Son iki yasa, Büyük Millet Meclisinin amacını daha da açıklığa kavuşturan niteliktedir.

Bu itibarla vurgulamak istediğim 429 sayılı yasa son derece önem-li ve değerönem-li bir ilkeyi 1. maddesiyle ifade ve ilân ediyor.

Bu ilke bati -toplumlarında "Sezar'm hakkını Sezar'a; isa'nın hakkını i s a ' y a " sloganı ile ifade edilmiştir.

Kanaatimce bu yasa ile Devletin ve dinin "nüfûz ve iştigal" alanları açık seçik belirtilmiştir.

Böylesine önemli bir hukuk kuralının, Anayasalarımızın korun-masını emrettiği "Devrim kanunları" arasında sayılmamış olması bir eksikliktir düşüncesindeyim.

Sözlerimi bitirirken bir hususu daha işaret etmek istiyorum: 429 sayılı kanundan 48 gün sonra aynı Meclis tarafından yapılan 20 Nisan 1924 tarih ve 491 sayı meşhur Anayasamız, 2. maddesiyle "Devletin Dininin islam Dini o l d u ğ u n u " ; 26 maddesiyle "Büyük Mil-let Meclisinin Ahkâm-ı Şer'iyyenin tenfîzi ile görevli olduğunu" ifade

ettiğine göre7 ve bu hükümler 1928 yılına kadar yürürlükte kaldığına8

nazaran, 429 sayılı yasanın 1. ve 2- maddeleriyle çelişki içinde bir dü-zen mi oluşmuştur?. Yoksa bu maddelerin daha tutarlı bir yorumu mu var?. Siyasal opportunit^'nin zaruretleri mi böyle getirdi? Bu

soruların yeterince aydınlanmadığını düşünüyorum9.

5 D u ş t u r . 3. T e r t i p , 4. cilt, sh. 665.

6 Prof. D r . S u n a Kili-Prof. D r . G ö z ü b ü y ü k ; a y n ı eser, sh. 106. 7 A y n ı eser, sh. 111

8 A y n ı eser, sh. 115

9 S a y ı n D o ç . D r . A h m e t M u m c u T ü r k D e v r i m i n i n T e m e l l e r i ve Gelişimi a d l ı k ı y m e t -li e s e r i n d e : (Sayfa. 144) 429 sayılı y a s a d a n s o n r a " D i n l e ilgi-li h ü k ü m l e r i n y e r i n e getirilmesi b u n d a n s o n r a T . B . M . M . ' n i n k e n d i s i n e ait o l a c a k t ı r . " t a r z ı n d a bir y o r u m y a p m ı ş l a r d ı r . O y s a y u k a r ı d a arz ettiğim gibi, 429 sayılı y a s a d a n sonra, T . B . M . M . d i n ile d ü n y a işlerini a y ı r m a k istemiştir. İ n a n ç ve i b a d e t ile ilgili işleri de "Bir u z m a n k u r u l u ş o l a n " D i y a n e t İş-leri Başkanlığına d e v r e t m i ş t i r .

(4)

646 N U R İ K O D A M A N O Ğ L U

Profesör Gotthard Jâschke, "Yeni YTürkiyede islâm Dini" adlı eserinde: Cumhuriyet Halk Fırkasının 9 Eylül 1923 tarihli programın-da yer alan laik anlayışın dinsizlik ithamları suçlamasını önlemek

amacıyla 1924 Anayasasına konduğu görüşünü ileri sürmektedir1 0.

Devletin dininin islam olduğunu ifade eden hüküm 10 Nisan 1928'de yapılan bir anayasa değişikliği ile anayasadan kalkmış, bir

daha da yer almamıştır1 1. Ahkâm-ı şer'iyenin tenfîzi de; 26.

madde-den aynı kanunla çıkarılmıştır. "Laikliğin en mükemmel bir devlet vasfı" olduğu ifade edilen bu değişiklikten sonra, artık ne "T.B.M.M. Meclisinin dinin ibadet ve itikad esaslarına, ne din çevrelerinin, müs-lümanlarin muamelatıyla ilgili T.B.M.Meclisinin tasarruflarına" karışmayarak modern laik devleti işletmeleri gerekir. Mesalâ: T ü r b a n ihtilâfında diyanet işlerimizin, siyasî partilerimizin, Yüksek Öğretim K u r u l u n u n ve Anayasa Mahkemesinin tavır veya kararlarının doğru ve yanlışları bu tarihî seyir ve pozitif hukuk kuralları karşısında daha kolay tesbit edilebilir.

I

10 G o t t h a r d J a s c h k e ; Y e n i T ü r k i y e d e İ s l a m l ı k , A n k a r a . 1972. Bilgi Y a y ı n e v i , sayfa. 9 6

Referanslar

Benzer Belgeler

153 Tablo 77: Katılımcıların, Göçmenlerin Savaş Bittikten Sonra Ülkelerine Dönüp Dönmemeleri ile Göçmenlerin Türkiye’ye Kabul Edilmesinin Bir Zorunluluk

Yukarıda ki tabloda (Tablo – 4) veli görüşlerine göre çocukların sportif faaliyete katılımı sonrasında fiziksel davranışlarında meydana gelen

‘’Devlet okullarında spor yapmaya elverişli spor alanları yeterli sayıdadır (% 85.7)”, “Devlet okullarında yeterli spor malzemesi bulunmaktadır (% 85,7)”,

“Takımların taktik antrenmanlarının bir haftalık planlamadaki sayısı taktik anlayışın daha iyi yerleşmesinde etkilidir” görüşüne futbolcuların % 12’si

Balsom (11), daha yüksek bir egzersiz yoğunluğuna oyuncuların topa daha fazla sahip olmasıyla ulaşabileceğini belirtmiştir. Bu çalışmadaki sonuçlara bağlı kalarak serbest

Bu araştırmanın amacı, açık alan egzersiz parklarından yararlanan bireylerin, egzersize katılım süre ve sıklıklarını, egzersiz aletlerini kullanımlarına yönelik

Beden eğitimi öğretmenlerin sınıf yönetiminin öğretmen davranışı boyutuna ilişkin görüşlerini belirlemek amacıyla yapılan çalışmada da genel olarak

Ailesinin gelir durumunu orta olarak tanımlayan öğrencilerin, çok iyi olarak tanımlayan öğrencilere göre problem çözme becerilerinin aceleci yaklaşım boyutunda daha