ilmi
Araştırmalar14, lstanbul2002
ŞİİR
VE
MUSİKİ
Ali EROL•
Poetry and Music
This paper
dıscussestwo
topıcs.One
ıswhat poets and explorers say about
of poetry and
musıc.And than, we
ınvestigateand present under
varıous classıficatıonsthe
musıcalıty ınpoets
wrıttenin Turkish
ınthe era called Modern
Turkish poetry.
Kaywords.
Poem,
musıc, musıcalpoetry, Modern
Turkıshpoetry
Güzel sanatlar
kapsamındayer alan müzik, resim ve edebiyat gibi kendi
kural ve
metodlarınıortaya
koymuşolan bilim
dalları,gerek amaç, gerek malzeme
ve gerekse fonksiyon
açısındanzaman zaman birbirleri üzerinde etkili
olabilınişler, bazıortak paydalar dahilinde hareket etme
imkanı bulabilmişlerdir.Empresyonizm ve Parnasizm gibi
akımlarınsanat
dünyasına kazandırdığıyeni
bakış açıları,birçok
ressaımboy hedefi haline getiren Kübizm'in
şiir dünyasında yarattığıpolemikler ya da musiki ile
şiirin aynıkökten
geldiğiyolundaki
değerlendirmeler,temelde, söz konusu
ortaklığınbirer göstergesi olarak
karşımıza çıkmaktadır.Nitekim bu sebepledir ki, daha çok
ressamlarıharekete geçirmesi
gereken tabiat
manzaralarıbirçok
şairya da bestekara ilham
kaynağı olmuş, kışgecelerinin
fırtınaları, ırmakların çağıltısı, kanaryaların,bülbüllerin
şakımasıbirer
m us iki eseri olarak
gösterilebilmişken
1,
tabiat resimleri, güzel birer
şiir
olarak
takdim
edilebilmiştir.
Güzel
sanatlarınbirçok
sahasındagörülen bu münasebet, müzik ve
şiir dalları arasındaoldukça
farklıve özel bir konuma sahiptir. Zira ses, ahenk, ritm,
arrnonı, melodıgibi terim ve kavramlar, her
ikısahada da, ortaya konulan
eserlerin
kıyınetölçüsünü belirleyen en önemli
unsurlardandır.Söz gelimi "akor
kurallarıçerçevesinde uyumlu seslerin
sıkçatekran ile elde edilen ahenkli sesler"
• Yard Doç Dr. Ege Üniversitesi Türk Dünyası Araştırmaları Enstitusü
1 Danışzade Şevket Gavsı, "MOsıkinın Ahlaka Te'sırı". Peylinı-ı
Edebi,
Nu 26, Istanbul 1330. s 14 2 lsmaıl Parlatır, "Bu da Bir Şi'r-ı Muhzın-i Diğer", RecaızadeMahmud Ekrem.
KBY Ankara,54
AL! EROL
tanıını
ile müzik terminolojisindeki yerini
alınışolan
arınoni,benzeri bir
tanımla,
şiirinvazgeçilmez
ınusiki unsurları arasındagösterilmektedir. Bir musiki eserinde
asıl rolü
paylaşan beste ve güfte ikilisinde ses-söz
uyuımı
(prozodi)
arannıası
3,
ya
da
şiirdevezinlerle
sağlanan alıengin,musiki usulleri ile daha da dolgun hale
getirilebileceği
yönündeki iddialar
4 ,hep bu münasebetin
pratiğe aktarılması
çabalarıolarak
karşımıza çıkmaktadır.Daha çok ses
unsurlarınınbenzeri bir amaçla
kullanılmasındankaynaklanan
bu
yakınlık,edebi
sahamızdasöz
salıibiolan birçok
yazarınıızcada
vurgulanınış,Reşid Rahmeti Arat
5,müziği şiirin ayrılmaz bir
parçası olarak
değerlendirirken,
Yahya Kemal bu yöndeki yorumunu: ''Müzik
şiirin hemş'iresidir''
6sözlerı ıle dıle
getirmiş, Banarlı, şiirin kelinıelerle söylenen bir ınusiki olduğunu ifade etıniştir
7.
Dan
işzade
ŞevketGavsi ise,
cünılelerin yapı taşlarıolan harflerle,
aynıgörevi
ımısikide üstlenmişolan
notalarıve
bunlarınterkibiyle ortaya
çıkanbirimleri
karşılaştırmayoluna
gitmiş,müzikteki basit sesleri alfabeye,
birleşiksesleri ya da
nağmelerikelimelere, ölçüleri cümlelere, beste,
peşrevgibi bölümleri ise edebi
metin ve
şiiriere benzeterek meseleyi
ayrıca şekil açısından
ele almıştır
8 .Musikinin
şiirüzerindeki etkileri, Nihat Sami
Banartı tarafından:"Dillerin
bir ses
güzelliği kazanmasıııda,sazlardan yükselen seslerin büyük tesiri
vardır.Bu
sesler zamanla hem kelimeleri hem de kelimelerle söylenen
mısraılarımusikileştirmiştir"
9sözleri ile ifade edilmektedir. Bu
etkilenişimde en büyük pay
ise biraz önce de sözünü
ettiğimizgibi, ritm ve armoni kaidelerinin ahenk
kavramıüzerindeki belirleyici rolüdür. Daha çok bir müzik terimi olarak
kullanılanritm ve
arınoninin şiirdeki karşılığıise vezin ve kafiyedir. Musiki eserlerinde akor, oktav,
arpej gibi terimlerle
ifadetendirilmişolan ahenk
çalışmaları, şiirdevezin, kafiye,
redif, aliterasyon, asonans gibi ses ve ritm
unsurlarıolarak tezahiir
etmiştir.Bunun
içindir ki, musikide belli ses
değerleri açısındanuyum
teşkileden
notaların sağladığı akorları,bir anlamda harf ve hecelerde arayarak en zarif, en güzel ve en
yumuşakahengi yakalamaya
çalışmışolan söz
üstadları,bazen bu konudaki
3 Geni~ bilgi için Bkz :·H. Saadettİn Are!, Prozodi Dersleri (Haz.: Murat Bardakçı), Pan Yayınları. ı bs. lstanbııl-1992.
4 Enıs Behiç Koryürek. "MCısıkl Usullerinin Edebiyata Tatbiki", Şehbiil. Nu: 86, Istanbul, 15
Tcşrııı-ı Sanı. 1329
5
Reşid Rahmetı Arat. Es/u Turk Şıin, TTK, 2. bs, Ankara-1986, s 36 Yahya Kcmal Beyati ı. "Dergahtan Bu Yana Katiye",Şadırvan, c.
1.
Nu:25. İstanbul-1949, s 1. 7 Ni had Sam ı Banarlı, Şnr ve Edebıyat Solıbeılerı, Kubbealtı Neşriyat 2. bs, İstanbul Ocak ı 982,s 32
8 Daııi~~:ade Şevked Gavsı. "MCısıklnin Edebiyata Tatbiki", Peyam-ı Edebi, Nu:34, lstanbul-1330,
s.
5ŞİlR
VE MUSIKI
55
başarıları
ile taltif
edilmişler,bazense yine
aynıkonudaki
zayıflıklarıyüzünden
kaba düşmekle ithaın edilm
işler, tenkitlere maruz kalınışlardır
10•
İki
sanat
dalı arasındaki
bu
ınünasebet, ınusiki
ve
şiirin
vazgeçilmez
unsurlarındanolan ses ve ritmin, insan psikolojisi üzerindeki etkileri ile
açıklanabilınektedir.Çünkü özellikle ritm duygusunun
verdiği hazzıilk olarak
beşikte tatmışolan
insanoğlu,var
olduğuandan itibaren ruh
dünyasınıharekete
geçiren ahenkli
uyarıcılarakarşıdaima
açık olmuştur.Ne var ki,
şiiremüzikalite
kazandıransöz konusu unsurlar belli dönemlerde
terkedilmek
istenmiş,vezin ve katiyenin
şiirdekiolumlu rolü inkar
edilmiştir.Bu
çalışmamızda asıl amacımız yukarıdasöz
ettiğimiz teriınierin şiir ımısİkisi adına taşıdığı değerin altınıbir kez daha çizmek olsa da, bir
yanlış aniaşılmaya fırsatvermemek için,
şiiremüzikalite
kazandıran unsurlarınsadece bunlardan ibaret
olmadığınıda hemen
belirtelım. Zıraserbest bir
anlayışlasöylenilenler bir tarafa,
ahengin, kelimelerin özel bir seçim ve istife tabii tutularak
yakalandığıvezinli ve
kafiyel i
şiirlerdedahi hareket
noktası,daima
düşünce iınbiğindengeçirilerek bed il
tefekkür kompozisyonu haline
getirilmiş
olan duygu ve hayaller
olmuştur
11•
Dolayısıylabir
şiirinmüzikal
değeriniortaya koyarken.
eğer müziğin nazımla değil, şiirleolan
ınünasebetindenbahsediyorsak,
şiirdeki ınusıkiyi değerlendiriyorsak,bu
noktayıyani ses ve
ınana bütünlüğünügözden
kaçırınamam ızgerekir. Çünkü,
herşeydenönce sadece
ritınve
arınoni
unsurlarının ustalıkla kullanılmış olması,bir metnin
şiir olduğu anlamınagelmez. Hatta
MualliınNaci'nin
yıllarönce ifade
ettiğigibi,
kafıyelive vezinli öyle sözler
vardırki,
şiirolmak bir tarafa, bu metinleri
bayağıedebiyattan bile saymak
mümkün
değildir
12•
Zira edebi
değeri
bulunmakla birlikte, böyle bir
anlayış
çerçevesinde kaleme
alınmışolan eser, ancak verilmek istenilen
mesajların.en
etkılı müzıkal
çerçeve içensinde
ulaştırılabilınesi adına,duygu ve hayal
unsurlarınınbüyük ölçüde
gözardı edildiğiherhangi bir
nazımtürü
olacaktır.Ancak,
nazımdiyoruz,
şiir değil.Yaşar
Nabi
Nayır, geçmişte şiir olduğuiddia edilen birçok manzumenin,
gerçekte
vezınve katiye ile kamutle edilmeye
çalışılmışbirer fikir
yazısıolduğunu
vurgulayarak
şiir ınusikisinin yalnızcabu
unsurlarla
yakalanamayacağını
belirtmektedir. Bu yöndeki tespitlerini Ziya
Paşa'ya ait olan
10 Prof Dr. Mehmet Kaplan
Şıir Tahlıllerı1
adlıeserinde, Mehmet Emin'in .. Anadoludan
Bir-.~:-;Yahut Cenge Giderken··
adlı şiirinitahlil ederken, kafiyelerin
basmakalıpve yeknesak.
olu~undan dolayı mısraılardabir
kabalık hissedildiğinivurgulamakta, Ahmet
Haşim'ın··Yollar ..
adlı ~iırındcise,
giıciınüses
unsurlarındanalan
bırmükemmeliyet
olduğunuifade ctmck.tedir.
11
SadıkKemal Tura!, "Rindlerin Ölümü
ŞiirindeAhenk .. ,
MelımedKaplan
/çın,(Ha/ ·Doç Dr
Zeynep Kerman), TKAE, 75,
Serı1, Nu: A 10, s. 223
12
MuallımN
acı, lstılahat-ı Edebıyye. (1-laı· A.
Yalçın,A Hayber) Ak.ahc Ya)
ınlaı ı. ,\ııLıra. (yı yok),s
7156
ALİEROL
bir beyit ile örnekleyen
Nayır,benzeri
çalışmaların, hafızalardakolayca
kalabildiğini,bir
meşgaleniniçinde
fıkrimizite'yid için Ziya
Paşa, NamıkKemal
ya da
Eşrefgibi
yazarlarınbeyitlerine
başvurabileceğiınizi,ancak gerçek
şiirokumak
İstersek bir Nedim'i, bir Beyatlı'yı tercih etmemiz gerektiğini belirtir
13 Yıneenteresan
bırfikir söylemek
ıçin kelımelerınbir manzume
halındedüzene
sokulmasının,bir metnin
şiir sayılınasına yetıneyeceğinedikkat çeken Mustafa
ŞekipTunç da,
şiirinne
olmadığını açıklarken,bir anlamda onun musikisinin de
ne
olamayacağına dikkat çekrnektedir
14 •O halde
musıklnin nazımla değil, şiirle
olan
yakınlığındansöz ediliyorsa,
dışahengi
sağlayanses ögelerinin
yanında, şiiri nazımdan ayıran,ona mana
derinliği kazandıranduygu ve hayal
unsurlarınıda bir
bütün olarak
değerlendiriln.!Si, ya da Eliot'un ifade
ettiğigibi, mana ve ses
unsurlarının imtizacıyla ek.e edilebilmiş iç alıengin aranması icap eder
15 •Zira
huşuiçerisinde dinlenilen bir
şiirin,ruh
dünyasındakiakislerini, milnildan uzak bir
şekildesadece ses
unsurlarına bağlayarak açıklamaya çalışmak,Cumhuriyet
döneminde Garipçiler'in de üzerinde
ısrarla durduğugibi,
şiirdezaten
olmasıgereken musikiyi inkar etmek
olacaktır.Halbuki ses ögesinin
rehberliğindebir ud
ya da kanun taksimi ile
yaşadığımızduygusal atmosferin
kulağıınıziabirlikte
ruhuımızda bıraktığıetki-nin bir benzerini edebi zevk
erbabıolarak:
söyleşirevvelce biz bu tenhalarda
ziyade
gülüşürdükpır pır yaldızlanırdı kanatları
kahkaha
kuşlarınınne meseller
söylerdımercan köz
nargılelerzamanlar
değiştiayrı lık girdı
araya
hicrana
düştük bugün
16ınısrailarında
da hissederiz. Edebi zevk
erbabıdiyoruz; çünkü
şiirdekimusiki,
yalnızcamüzik
kulağıile
algılanabilecekbir melodi
değildir:"Sözcüklerin istifiyle
ilgili bulunan ve ancak gözle ve
akılladuyulan
şiirin musıkisi eğerkulakla ilgili
olsaydi, hiç
bilmediğimiz yabancıbir dille
yazılmış şiirlerin musıkisinide gerçek
musıki
gibi
anlanıamızgerekirdi.
Yabancı şiirlerinbize
birşeysoy/ernemesi de
gösteriyor ki,
şiir musıkisininne Bach
musıkisine de keman sesi ile ilgisi
vardır. "
1713 Yaşar N abi N ay ır. '"Kafi ye Meselesi"'. Ş'1ir Sanati, Varlık Yay., 2 bs, Istanbul-ı 958, s. 34-35. 14 Mustafa Şekib Tunç, '"Şıırımiz" (Yaşar Nabi Nayır, Ş'ilr Sanati, Varlık Yay. 2 bs. Istanbul.
1958, s 21
15 TS Elıot, Edebtyat U::erıne Duşıınceler. (Çev· Prof Dr Sevim Kantarcıoğlu, KB, 564. Ankara 1990.s 133
16 Attı la Ilhan, "Elde Var Hi.ızi.ın". Elde Var Hüzıin. Bilgi Yay.,2 bs, Istanbul, 1984 Mayıs, s 76 17 Cevdet Kudret, "Şıır ve Mfısıkl". Turk Dt! i, Nu: 128, TDK, Ankara-ı 962, s. 663.
ŞİİR
VE
MUSİKI57
Şunuda eklemek gerekir ki,
eğer şiir ımısikisigücünü sadece ses
unsurundan alan bir musiki
olsaydı,bu konudaki
yeteneği tartışılmazolan Yahya
Kemal, Paris'te
başladığı bazı şiirlerinitamamlamak için
yıllarcabeklemek
zorunda
kalmazdı.Zira Mehmet
Kaplan'ında ifade
ettiğigibi
şiir sanatındagerçek
ustalıJ<,sadece ses
unsurlarıile maharet göstermek
değil,bu ve benzeri
vasıtalarında
yardımıyladuygu,
düşünceve
şaireilham
kaynağıolan hayallerin
istenilen
kıvam içerisinde en etkili bir şekilde dile getirilebilmesidir
18•Mılna derinliğinin ve Orhan Seyfi'nin ifadesiyleı
9şairlik yeteneğinin asli
emaresi olan hayallerin müzikalite
adına şiirde oynadığırolü bu
kısa değerlendirmeile ortaya koyduktan sonra,
aynıhususta daha büyük
tartışmalarayol
açmışolan ses ve ritm
unsurlarının,özellikle de kafiyenin söz konusu
musıkıdekı
rolüne
geçebilırız. Özellıkle
kafiye
dıyoruz
çünkü edebi
bır
terim
olarak
şiire ritınyükleyen, hece ya da
anıztercihine
bağlıolarak
farklı yaklaşımlarlada olsa uzun
yıllar kullanılmışolan vezin, Milli Edebiyat döneminde
yaşanansert
tartışmalardansonra zaman içerisinde duygulam gem
vurduğugerekçesi ile büyük ölçüde terk
edilebilınişken
20, kafiye ve kafiyeye yakın ahenk
unsurlarıolarak
değerlendirebileceğiıniz,redif, aliterasyon ve asonans gibi ses
kaideleri, zaman zaman ortaya
çıkanitirazlam
rağmen, farklı kullanıınlarlada
olsa, mevcudiyetlerini günümüze kadar
sürdürebilmişlerdir.Çin, Sanskrit,
İbrani
ve Eski Latin gibi
şiir
dillerinde
rastlanılaınayan
kafiye, Türkçe
açısındankökleri oldukça eskilere uzanan bir ses unsuru olup
bugünkü
anlamıylaolmasa da, "basit ve iptidal ahenk
unsurlarıolarak" ilk
şiiderimizde de sıkça kullanılınıştır
2ı. Bunun temel sebebi ıse Türkçe'nin
etiınolojisiile
alakalıdır.Şiirdeki varlığı
konusunda olmasa da, nitelik
açısındanilk kez Tanzimat
Dönemi
yıllarında tartışınakonusu olmaya
başlayankafiye, Recaizade Mahmud
Ekrem, Mehmed Tahir, Hasan Asaf,
MenemenlızadeTahir, Abdülhak Hamid
Tarhan, Tevfik Fikret, Ali Ekrem
Bolayır, İsınail
Safa gibi ediblerin gayretleri
neticesinde yeni bir kimlik
kazanmıştır.Edebiyat tarihimize abes-muktebes
kelimelerinin
azizliğiile "göz-kulak kafiyesi"
tartışmasıolarak geçen bu
poleıniğingalibi, harflerin ses
kıymetinedayanan kafiye
anlayışı olmuştur.Sonraki
yıllardaCenab
Şehabeddinve Tevfik Fikret gibi
şairlerin öncülüğünde yaratılandil
ınusikisinintemel unsurunu
teşkiledecek olan kafiye,
şiirdilinin
aniaşılmakiçin
değil,duyulmak için
olduğunu,onun
ınusikiile söz
arasında,18 Mehmet Kaplan, Şur Tahlıllerı 2, Cumhurıyet Devrt Turk Şıırı. Dergah Yay. 3. bs. !stanbul.
Kasım-1980, s 79.
19 Orhan Seyfi Orhon, "'Kafıye Sanatı". Kubbealtı Mecmuası, Nu·3. lstaııbul-1972, s 53
20 Geniş bılgı için bkz : Kolcu. Dr. Hasan, Turk Edebıyatında Hece-Arıc Tartışmaları. KB, An-kara 1993
58
ALİEROL
sözden ziyade musikiye yakın mutavvassıt
bir !isan
olduğunu ifade eden
Haşim
22gibi
şairlercegöklere
çıkarılmıştır.Milli Edebiyat
yıllarındaise bu konudaki
tartışınalar azalmış, ılıınlıbir
tavır sergilenmiştir.Ancak bize göre
asıl tartışmalarbundan sonra
başlamış,dikkatler bu unsurun
şiirdekifonksiyonu üzerine
çevrilmiş, kafıyenin şiirdeki varlıksebebi
irdelenıneye başlanmıştır:Sorular
Sordular:
Neden çok,
Nasılyok,
N •
O) ıçınvar.-Başlarken
de ifade
ettiğimizgibi,
şiirmusikisinin,
kaynağınısadece vezin
ve
kafıyegibi unsurlardan alan bir
ınusiki olamayacağıbugün için
tartışılmazbir
vakıadır.Zaten
kadındaayak ne ise,
şiirdede
kafıyenino
olduğunuiddia eden
Hamit'in
14,aynı zamanda
edebiyatıınızda kafıyesiz şiir denemelerini
başlatan ilk
şair olduğu düşünülür,
ya da
şiirve müzik
beraberliğiniparola haline getiren
Haşim'in,klasik katiye
kalıplarının dışına çıkarakkaleme
aldığı şiirleriyleCumhuriyet
şairleriüzerinde derin tesirler
bıraktığıdikkate
alınırsa,bu
kanaatİn Arayışlardevrinin
başlarınakadar
uzandığıgörülecektir.
Ancak
şiireyeni bir nefes getirmek arzusu ile
yapılanbu yöndeki yenilikler,
giderek
farklıbir
istikaınet kazanmış, şiirdekises
unsurlarınıntamamen reddine
kadar
varmıştırki,
asıl düşündürücüolan da budur. Cumhuriyet dönemi
yıllarında şıırımızeyeni
bir çehre
kazandırma iddiasıile ortaya
çıkan"Yedi
Meş'aleciler"densonra ilk olarak "Garipçiler" vezin ve katiye çemberini
kırmak istemişler,edebi sanatlardan, her türlü
şairane söyleyişekadar kural haline
gelmişbirçok
geleneğe karşı çıkarak, şiirinmusiki ile resim gibi sanattarla
kıyaslanamayacağını,armoni
kaygısının şairinhareket kabiliyetini
zayıflattığmı, aslında şiirdevar olan ahengin,
anlayışı kıtolan insanlara bu
şekildeduyurmaya
çalışmanıngülünç
olduğunuiddia
etmişler,ritm ve ses
unsurlarının gereksizliğini vurgulamışlardır.Bu noktada
şunuifade etmek gerekir ki,
herşeydenönce
edebiyatınasli
malzemesi dildir. Zira
meranııifade
vasıtasıolan dil, duygu ve
düşüncelerin aktarılmasındada en önemli unsur olarak
karşımıza çıkmaktadır.Ancak bir sanat
dalıolan edebiyat, kendisine asli malzemelik yapacak olan dile,
meraınıifade
vasıtasıolmaktan öte görevler yükler. Bu sebepledir ki, ruh
i.irperişlerini.sevinç.
üzüntü gibi derin
duygularınıetkili bir biçimde sunma
kaygısı taşıyansöz
üstadları, yalınifade
şekilleriile
yetinıneınişler,onu, adeta bir kuyumcu
titizliğiile
işledikleriseslerin
ınusikisiile
zenginleştirıne ihtiyacı hissetmişlerdir.Zira
22 Ahmet
Haşim. Şıir Hakkında Ba::ı \lul{Jhazalar,A. Hal it ve Ikbal Kitabevi. 2. bs. 1928.
23 N ec
ıpFa1.1l
Kı~akürek. "Kafıyclcr".('t!e.
8 bs.
lstanbut-ı98ı,s 20
ıŞİİR
VE
MUSİKİ59
zaman zaman musiki ile olan münasebetine dikkat
çektiğimiz şiirdilini
bayağılıktankurtaran,
onı,ıseviyeli zevklere muhatap
kılan unsurlaı:içerisinde ses
kaidelerinin büyük rolü
vardır.Sözün güzelini arayan
azanlarınbu konuda
gösterdikleri hassasiyet, edebi
değer taşıyanürünlerin daha cazip ve
kalıcı olmasını sağlamıştır. Ayrıcahemen hemen bütün toplumlarda görülen destan ve
diğersözlü ürünlerin müzikal
açıdandolgun ifadelerle
bezenmiş olması;deyim,
atalar sözü, bilmece ve tekerierne gibi edebi ürünlerin kulak
vasıtasıile günümüze
kadar
ulaştırılabilmesindeki başarıhep bu yöndeki gayretierin bir neticesi olarak
karşımıza çıkmaktadır.Halk
edebiyatıürünlerinden olan milnilerin
kıyınetölçüleri
arasında söz-müzik
beraberliğinin önemli bir yer
tutmuş olması
25,
ya da sözün
daha çok bir enstrumanla birhkte
söylenınesigibi uygulamalar da yine müzikal
unsurlarınsözün
etkinliğiüzerindeki
fonksiyonlarınıortaya koyan göstergeler
arasındadır.Zaten bu
fonksiyonlarından dolayıdırki,
şiiremüzikal bir
değeryükleyen ses
unsurları, edebiyatımızda şiirinen temel ögelerinden
sayılmış,hatta
fıkrenne derece parlak olursa olsun vezinle birlikte katiyenin
bulunmadığıhiç bir
sözün şiir saydamayacağı
ifade edilmiş
26, şiir uzun yıllar "mevzun u mukaffa söz"
olarak
tanımlanmıştır.Harflerdeki ses
kıymetlerinin şiire kazandırdığıahengi ömrünün sonuna
kadar en iyi
şekilde kullanmış
olan Yahya Kemal, bir maı-..alesinde
27, şiiri kafıyeli
olarak tecelli eden milletierin son terakki
asırlarındakafiyelerini önce
sadeleştirdiklerini,sonra az çok
bozduklarını,daha sonra atmaya
kalkıştıklarını,ancak bunu bir türlü
başaramadıklarınıifade etmektedir. Bu konuda
diğersahalar
hakkındayorum yapabilecek bilgi birikimine sahip
değiliz.Ancak
şunu söyleyebılirizki, sondan eklemeli bir dil olan Türkçe'nin, ses ahengine imkan
tanıyan özelliğindenolsa gerek,
edebiyatımızda şiir adınayeni
arayışların başladığı yıllardapatlak verip günümüze kadar uzanacak olan itirazlara
rağmenkatiye unsurundan tamamen
vazgeçilememiştir.Hatta öyle ki, yine hararetli
tartışmalarakonu olan aruz-hece meselesi zaman içerisinde yerini "serbest vezin"
adı altında vezinsizliğe bırakabilmiş, NazımHikmet gibi
şairlerbu unsuru
terkedebilmişlerken,
katiyeden bir türlü
kopamamışlar, kafıyeyebütünü ile
karşı çıkanbirçok
şair,bu unsurun söze
kattığımüzikaliteden faydalanmaktan kendini
alamamıştır. Tıpkı:Kadın vurmuş maltıza
tencereyi
Fasulye
pişiriyorduAdam
düşünüyordu Altmış beşfasulye diyordu
Yirmi
beşde
soğan25 Nevzat
Gözaydın.""Anonim Halk
şiiri Üzerıne"Turk
Dılı Tıırk Ş"ıırıO::el
Sayısı lll.Nu. 445-450/
Ocak-Hazıran,
Ankara- I 989, s. 2 I.
26
RecaızadeMahmud Ekrem,
Takdir-ı E//ı{m.Mahmud Bey
Matbaası.Istanbul- I 30 I, s 76
27 Yahya Kemal Bey
atlı,"Dergahtan Bu Yana Katiye'".
Ş"adırvan.C
I.
Nu:25. Istanbul- I 949, s I.
60
Doksan
İki
yüz de
yağ
Etti mi sana
İki
yüz doksan
Yaaa
Adam düşünüyordu
28ALİ
EROL
mısraılarındaki
musikiyi daha çok ses ögelerini
ustalıkla kullanmasınaborçlu olan
Oktay
Rıfatgibi.
Yine Mehmet
Kaplan'ın ifadesiyle
29bir zamanlar,
"Şiirde ses asla mühim
değildir"diyen Orhan Veli'nin, herkes
tarafındanbüyük bir zevkle dintenilen
"İstanbul'
u Dini i yorum"
adlı şi
i rindeki kafi ye
unsurlarının şi
i re
kattı ğı
m üzikal
değeriinkar etmek mümkün
değildir.Gerçi bu
yıllardases
unsurlarıklasik katiye
kalıpları dışındaoldukça
farklıbir
yaklaşımla kullanılmış,en küçük bir ses
uyuımıahenk için yeterli
görülmüş,hatta
"sevda-dağ", "içi-çiğ", "ağ-veda" gibıbenzer
sesler de kafiye
kapsamında değerlendirilmiştir.Ancak sonuçta
kulanılmayadevam
edilmiş,tamamen
terkedilememiştir.Hatta geleneksel
kuralların birçağunakarşı çıkmış
olan
İkinci
Yeniler dahi bu konuda esnek bir
tavır sergilemişler,
1955 'lerden sonra Turgut Uyar, Edip Cansever, Cemal Süreyya, Ece Ayhan
gıbıgerçeküstücüler
satır aralarına serpiştirmeksuretiyle de olsa söz konusu ses
unsurlarındanfaydalanma yoluna
gitmişlerdir.O halde kabul
edılmelİdirki, edebi söz, ya da daha özel bir ifadeyle
şiir,sadece
taşıdığımana
derinliğiya da hayal
zenginliğiile
değil,büyük ölçüde ses
unsurları desteğindeelde edilen musikisiyle ideal
kıvamınıbulabilmektedir. Bir
başkaifadeyle
şiir,ancak duygu,
düşünce,dil ve üslüp
vasıtasıylaetkili hale
gelebılmektedir.
30"İnsanların
ilk
çağlardan
bu yana vazgeçemedikleri .bir
nak'isa"
31olan
kafıye ve
diğer ses
unsurları
ise, söz konusu etkide büyük pay
sahibi olan, bugüne kadar
vazgeçilememiş,bundan sonra da tamamen
terkedilemeyecek en önemli
tamamlayıcılardandır.28 Oktay Rı fat Horozcu, "GUzer' (M em et Fuat, Çağdaş Tur k Sur Antolo)ISL, Adam Yay., 3 b s.,
İstanbul-1987, s. 179.
29 Mehmet Kaplan, "lstanbul'u Dınliyorum", Mehmet Kaplan 'dan Seçmeler 1 ( Haz Inci Enginun.
Zeynep Kerman) KTB Yay, 861, Ankara 1988, s. 506.
30 Mehmet Önal, "En ıs Behıç Koryurek", Töre, C. ll, Nu 122, Ankara-1981, s. 34-37 31 Yahya Kemal Beyatlı. ··Kafiye". Dergdlı, Nu. 18, 20 Kanun-ı Sani, s. 338