Günün yazısı:
Dış âlem le
m ünasebetim iz
a / cmleketimizin * dışarda 1 » temsilinde bazı zaaflar olduğu uzun senelerdenberi dikkati celbetmişii. Hariçte Vazife alacak kimselerin gide* çekleri memleketlere göre yetiştirilmesi bir usule bağ lanmak lâzım gelirken bu maksadı temin edecek tedbir leri almakta gecikük.
Birinci cihan harbinden sonra muhtelif derecelerde is tiklâle kavuşan devletler bize sefirlerini göndermeğe başla dılar. ikinci cihan harbinden sonra da yeni teşekkül eden diğer devletlerin temasa gir mek istedikleri hükümetlere mümessiller göndermeleri de vam etti. Bu sebeplerle bizim Dışişleri kadromuz mütemadi genişliyor. Ösmaıılı impara torluğunun son hudutları için de yedi Arap devleti peydalı oldu. Amerikada yeniden beş memlekete mümessiller gön deriyoruz.Pakistana bir büyük elçi gönderdik, Hindistaııa da diğer bir büyük elçi hareket edecektir.
Acaba iklim iklim, diyar di yar gönderdiğimiz bu hariciye memurları vazife görecekleri memlekete göre hazırlanmış mıdırlar? Buna hayır cevabı-
uı vermek için hiçbir mâni yoktur. Halbuki Irana yolla yacağımız heyetin başta bu lunacak büyük » İçi ile bera ber Irana göre yetişmiş kim selerden müteşekkil olması bi zim için son derece ehemmi yetlidir.
Arap memleketleri için píesele aynidir, Hindistan ve Pakistan için Avrupa ve Ame rika memleketleri için mese le aynidir. Türkiycııin nez- dinde temsil edeceği devlet lere o memleketlerin lisanını,
II. SUPHİ TANRIÖVER
2 1 NİSAN 1948
C a n ün yatısı:
Dış âlemle
münasebetimiz
(Başmakaleden devam)tal ihini, edebiyatını hilen, sa- uayiile ticaretile, iktisadiya tı lc alâkadar «>lau kimseler göndermeğe muhtacız.
Ben şalisen Rıımauyaya git tiğim vakit bu menllekeıin lisanı ve edebiyatı lıukkmdu cn ufak biı- fikre malik değil dim. Tarihi hakkında bildiğim malûmat, Osmanlı tarihini» çerçevesi içinde öğrendiğini şeylerden ibaretti. Yahu/ ora da vazifemi kolaylaştıran Frunsızcanm bütün münev verlerce malum olması idi. Benim b\ı noksanlarımı hütiin eski hariciye kadrolarımız« teşrail edebili evini/.. Şiımlî kendini şiddetle hisselliren bir ihtiyacı» tesir ile hâriciyemiz bu büyük ana meselede çek esaslı Lir karara >ûsıî o h n u r j-
tur. Müsabakalarla hariciye kadrosuna kabul edilen genç lere sorulacaktır.: Meslekî ha- yatmısda »e tarafta çalışmaya tercih edersiniz? Şarkta mı, Arap ıı lem 1 eketier i 11 <1 e, Iran
da, limdsstnnda veya Pakis- tıvnda mı? Ingiliz lisanı konu şan memleketlere mi gidecek siniz? î-1hv niîHeflcn havzası nı mı tercih ediyorsunuz? Yoksa Çin mi, Japonya mı, ya hni sizi cenubî Amerika dev letleri mi daha ia/.Ia alâkadar «iliyor? Seçiniz sizi ona göre yetiştirceğiz. Yoksa meslekî hayatınızı konsolosluk işleri sahasında m geçirmek isliyor sunuz? Sizi ona göre hazırlı- yarağız. Gideceğiniz memle ketin mali, ticarî, iktisadi is leriyle, sanayii ile mi meşgul olacaksınız? Euna göre alaca ğımız tedbirler var.
Hâriciyenin hıı kararım öğ rendiğim gıkı mesut oldıını.
Türkiye toprak mcsahjsile nüfus nisbetilc ülçülrniycıı bir ehemmîyeti haizdir. Avrupa ve Amerika ona şark âleminin tulünde müessir olabilecek bor kuvvet nüvesi, bir istikrar unsuru na/.aı-i yle bakıyor. Şark âlemi için Türkijeniıı e- bemmiyefi müstesnadır. Hi'ıV feti ilga etmiş olmamız, dev letimize lâik vasfım verme miz engin sahalara yayılmış nıoslüraan milletler nazarın da onun kıymetinden re e- hemmiyetinflerı bir zerre ek siltmedi.
Aıap memleket Veri mİ e va zife görecek gençlerimizi o memleketlere göndererek iki sene müddetle Arap dilini, A- rup edebiyat ve tarihini hu memleketlere malısus belli başlı meseleleri öğrenmeğe memur edeceğiz. Irana giden genç, Asya topraklarında baş-; ka bir eski Yunanistan olan bu aziz medeniyet ocağının dilini, tarihini, edebiyatını, sanayi ve iktisat! cereyanları nı öğrenecek Iran toprakla rında vazife gördüğü müddet' orada bir yabancı gibi kalmı- yacak, yerliye kendi dili ile hitap edecek, gazeteleri takip edecek, Iran ficalüe başka bir dilin tavassutuna muhtaç ol
madan konuşacak. Tilrkiyeyi binbir muhabbetle seven Pa- j kistanm devlet adamlarına Ingliiz Ksanile olduğu kadar ordu lisanile hitap edebilecek münevverlerimizi yol Uyaca ğız.
Yam başımızdaki irili ıı- faklı Slav memlekefleviniıı üsanlannı, tarihlerini, mede niyetlerini bilmek hususunda ki noksanımız utandırıcı bir nisbettedir. Bu büyük noksa nı dışaı-da olduğu kadar mer kezde de duyuyoruz.
Son derece lüzumu aşikâr ! olan bir şey, hâriciyeye iııti-j sap eden gençlerimize şark memleketlerini» sevgisini ve | hürmetini telkin etmektir; tâ ki. oıılaı- bu memleketlerde hır .vazifeye tayiıı edildikleri vakit hıınu, milli tarihlerinin kendilerine çizdiği bir hizmet ve şeref yolu olarak kaimi et sinler.
Hâriciyemizin bu son kara- rile siyasî ufkumuz genişle-' miştir. Bunu derin bir zevk ile kaydediyorum. Nesillerce takip edilmesi icap eden bu büyük maksat için idare a- damlanımza gevşemez bîr se bat dilerim.
II. Suphi Tanrın ver