HESAPLAŞMA
^
BURHAN ARPAD
“Bir Yalnız Adam” f
Cemal Reşit Rey, Onuncu Yıl Marşı’nın ve ilk Türk operetle rinin bestecisi olarak çoksesli Türk m üziğini yığınlara benim setmiş kişidir, müzik ustasıdır. Onuncı Yıl Marşı, bestelendiğin den yarım yüzyıl sonra da coşturup sürüklem ektedir. Ağabeyi Ekrem Reşit Rey’le ortaklaşa ürünleri operetler de 1930’lu yıl larda olduğu gibi yığınlan sarm akta, neşelendirm ekte, m utlu kılmaktadır.
Cum huriyet Türkiyesi’nin m üzik dünyasına kazandırdığı de ğerler arasında Cemal Reşit Rey’in ayrı bir yeri vardır. Cemal Reşit Rey, Osmanlı-Türk edebiyatının ünlü kişisi H. Nazım’ın (Ahmet Reşit Rey), oğlu olarak Kudüs’te dünyaya gelm iş, çok küçük yaşta Paris’te m üzik öğrenim ine başlamış, 1923’te İs tanbul Konvervatuvarı (Dârülelhân), kompozisyon öğretm enli ğine getirilm iştir.
Değerli ses ustamız Suna Korat’ın Cemal Reşit Rey üzeri ne yazdıklarını, "Türkiyem iz” dergisinden ve hemen hemen bütünüyle köşeme aktanyorum:
"S esini hâlâ duyar gibiyim . O ta tlı p e lte kliğ iyle ve ‘er’le ri ‘ğ ’
g ib i yuvarlayarak, insana sonsuz b ir m üsam aha ile, şefkâtle ba kan ça kır gö zle rin i açarak en c id d i konulara b ira z m izah karış tıran se sin i... A na d ilin i öğrenecek yaşlarda g u rb e t diyanna g it m işti. Okuma yazmayı doğru dürüst öğrenm eden piyano öğren m iş, beste yapm asınıöğrenm iş ve henüz 18 yaşındayken bun- lan öğretm ek için konservatuvar hocalığına başlam ıştı. O ne m üt h iş b ir is tid a ttır ki, daha ço cu k yaşta öğretim hayatının sorum luluklarını om uzlanna yüklenebilm işti. Hem de nasıl b ir çevre de ve nasıl in sa n la r arasında... Kıskançlık, çekem em ezlik onun h e r gün karşılaştığı, görm eden, fa rk etm eden g e ç tiğ i olaylardı. B ir ip e kb öce ğ i na sıl kozasını örerken b ir gün ip e k li kum aş m al zem esi olacağını bilm ezse, o da kozasında e se rin i yaratırken b ir gün bu eserin çalınabileceğini, başkalarına m al edilebilece ğ in i düşünm em işti.
ö y le ze ki b ir insandı ki, b iris i başka b ir bestecinin aleyhinde bulunsa gülümseyerek: Ya? Dem ek b ö yle .. Fesuphanallah... de m ekle yetinirdi. C em al H ocanın resm i ve özel hayatını bıraka lım büyük m üzikologlanm ız yazsınlar. Ben burada onun iç ha yatından, yalnızlığından söz etm ek istiyorum . Benim iç im i ya kan, m izacı itib a rıyla daim a ve rici olan ve ayağını bastığı halıya vanncaya kadar (ta rih i ve m addi değerini hesaba katm adan) her şeyini veren hocam ın bu engin insan sevgisi, m azeret olarak ‘Ne yapayım , şekerciğim ; is te d i benden...’ cüm lesinde özetlenebi lir.
Am a ne h a zin d ir ki, o en ço k verdiklerinin (haydi, ih a n et de meyeyim) kayıtsızlığıyla karşılaştı. Böyle m i olacaktı? B öyle m i olm alıydı? C em al Bey g ib i yalnız insanlar, bu yalnızlığın sebe b in i bilm em kendi engin m üsam ahalarında b u lu rla r m ı? Uza na ca k b ir el, daim a vardı onun için . Fakat bu, kendi e liyd i d a i ma. Ona e l uzatm ak, kim senin aklına gelm edi. Sırasında, b ir araba bulam adı e llin c i sa n a t yılı kutlam asına giderken. Ondan ç e ş itli şekillerde yardım görenler, onu hatırlam ak zahm etine kat lanm adılar. Bana en ço k dokunan bu işte.
B ir yalnız adam ... D ostları, yakınlan, yaşıtlan daha önce onu, cü ce le r ülkesinde G uliver g ib i onu çoktan yalnız bırakm ışlardı. O, ezeli dalgınlığıyla, notalanna dalm ış, ‘Ç eşitlem eler’ yapıyor du. ö y le kalam az m ıydı? H ayır kalam azdı. Hayat, bırakm ıyor du. Piyano dersleri veriyordu. Ö ğrencileri vardı. O saatlerde yal nızlığını unutuyordu.
Son yıllarda (bu dediğim , on y ıl öncesi) piyanoda bana e şlik ederken, yahut e llin c i sanat yılının kutlanışında orkestra yöne tirken ‘hâlâ mı?" diye soran saygısız bakışlara katlanm ak zorunda kaldı. Am a bunun karşılığı salonu dolduran, inleten alkışlardı. Onun, yalnız ona yönelik alkışlar... C em al Bey, bu m em lekete borcundan fazlasını ödem iş b ir A tatürk çocuğudur. ‘O nuncu Yıl M arşı’n d a ki heyecan bile, onun ne kadar coşkulu, ne kadar ço cuksu, ne kadar n eşeli b ir heyecanla d o lu olduğunun b elgesi dir. Hiç, yalnız b ir adam ın hasretleri, acılan, kim se sizliğ i var mı d ır bu bestede? Am a, Fransızlann b ir “fild iş i kule’ ta b iri var. H o cam Cem al R eşit Rey, sırasında bu fild iş i kuleye sığınmasını bildi: Tek sila h ı ve korunm a vasıtası...
Sonunda ‘devlet sanatçısı’ unvanını verdiler. O törende yaşı na rağm en (b e lki de yaşının gereği) ne ka d a r heyecanlıydıl M ü zikten gelm eyen b u heyecan, onu etkileyem ezdi tabii. Yalnızlı ğını dolduram azdı. Ben, sevgili Cem al R eşit R e /i buruk b ir acıy la, böyle görüyorum ve böyle görm ekte devam edeceğim ."
Değerli opera sanatçımız Suna Korat’a borçluluklar. Cemal Reşit Rey ustayı böylesine içtenlikli, böyiesine insancıl bir anlatım la canlandırdığı için.