EVET
Sorunu
Derken..
1878’de imzalanan Berlin Antlaşması’nin 61. Maddesinde şu satırlar vardır: «Babıali, Ermeni hal kın yaşadığı yerlerde gerekli reformları ve olumlu girişimleri yerine getirmeye ve onları Çerkesierle Kürtlere karşı korumaya söz verir.»
Fatih Mehmet Rum’larla Ermenilere dinsel ve toplumsal alanda haklar tanımış, Osmanlı yöneti mindeki Rum’lar ve Ermeni’Ier Türklerle eşit hakla ra sahip yurttaşlar olarak yaşamlarım sürdürmüşler. Rum ve Ermenilerden en önemli yönetim görevle rine atananlar olmuş, Bakanlıklara, Valiliklere ka dar yükselenler görülmüş. Ama Rum ve Ermeni azınlığı daha çok ticaret alanında egemenlik kur muşlar ve Osmanlı yönetiminin «en iyi» koşullar da yaşayan mutlu azınlığım oluşturmuşlardır.
Türk halkı kendi yönetimi altında yaşayan azın lıklara hiç bir zaman kötü gözle bakmamıştır. Din ayrılığı da herhangi bir düşmanlık nedeni olmamış tır. Berlin Antlaşmasının 61. maddesinde görüldüğü gibi, Avrupa Devletleri Osmanlı İmparatorluğunda yaşayan Ermenilerin öteki etnik azınlıklara karşı korunmasını istemişlerdir. Osmanlı yönetimini de, Türk halkım da *kıyımcılık»la, «toplu cinayetler» yapmakla suçlamamışlardır. Yalnız Devlet'in bu ko nularda daha etkin, daha güçlü davranması söz konusu edilmiştir.
Son yıllarda dünyanın dört bir yarımda Türk- lere, daha çok Türk diplomatlarına karşı korkunç bir kıyım eylemi başlatıldı. Bir takım Ermeni te rör örgütleri bu cinayetlerin sorumlusu olarak belirdi. Kendileri ortaya çıkıp, «biz öldürdük, ata larımızın öcünü aldık» diyorlar. Bu örgütler ne dir, kimlerin buyruğundadır, hangi karanlık amaçlara hizmet etmektedir, daha bilmiyoruz. Yal nız, yakalanan katillerin Ermeni soyundan genç insanlar olduğu yadsınmaz bir gerçek... Yaşlan yirmi-yirmi beş arasındaki bu delikanlılar, birer profesyonel katil olarak, nasıl yetiştirilmiş, beyin leri nasıl yıkanmış, bunlar da bir gün anlaşılır. Altmış yetmiş yıl önceki bir takım olaylann öcü nü aldıklarını söyleyerek, durmadan cinayetler iş liyorlar. Kimi devletlerin kayıtsızlığı, umursamaz lığı yüzünden de çoğu kez yakalanmıyorlar. Ya- kaiansaiar da Adalet önünde Türkleri suçlamaktan geri durmuyorlar. O ülkelerin gazeteleri, radyola rı da bu çirkin tutumu destekliyor. Şimdilik gö rülen Türkiye’ye ve Türk ulusuna karşı bir düş manca davranışın güncel bir eylem haline getiril diğidir.
Bunun tersi tek hareket, Belgrat’ta oldu. Bü yükelçimizi öldüren katiller hemen yakalandı. Yu goslav halkı cinayete seyirci kalmadı bunu önle meye, katilleri yakalamaya çalıştı ve başardı. Ci nayetleri ve katilleri hoşgörmemek uygar toplum- iann şaşmak belirgesidir. Ne yazık ki «uygar» bili nen pek çok ülke bunun tam ters örneğini verdi.
Konum bu değil.. Geçen gün büyük dil bilgini Agop Dılaçar’dan söz etmiştim. Atatürk'ün güve nini kazanmış bir kişi. Dilaçar’tn yanısıra Ermeni soyundan gelme nice Türk yurttaşı var ki bilime, sanata, yazma, kültüre hizmet ediyor, ürünleriyle, yapıtlarıyla, çalışmalarıyla... Hangi birini sayındı: Agop Arad, Ara Güler., işte yakın arkadaşımız olan iki sanatçı.
Son zamanlarda Pars Tuğlacı’nin önemli bir yapıtı yayınlandı: «Osmanlı Mimarlığında Batılı laşma Dönemi ve Balyan Ailesi..» Tuğlacı, bu yapı tında Sultan Selim’den Abdülhamit dönemine ka dar tarihsel yapılar kurmuş ünlü mimarlar Bal-
yan’lan tanıtıyor. Selimiye Kışlası, Rami Kışlası, Çı- rağan Sarayı, Teşvikiye Camii, Harbiye mektebi. Tıbbiye mektebi, Kuleli okulu, Dolmabahçe Sara yı, Şale Köşkü, Mecidiye Kasrı, Akaretler, Bend- ler, Beyazıt kulesi, gibi nice okul, saray, cami vb. mimarları olan Balyan’lar... Şimdi Balyan’lar «Er meni soylu» oldukları için onları bu toprakların değerli insanları saymayacak mıyız? Beş-on kendi ni bilmez, koşullandırılmış genç teröristin işlediği korkunç cinayetler bizi yanıltmamak, gerçek ka tiller o «kukla»lann ardmdadır.
Pars Tuğlacı’nın «Balyan Ailesi» adb yapıtını karıştırırken bütün bunları düşündüm. «İstanbul’un çoğu Ermeni olan mimarları ve dülgerlerinin ev yapmak için balta ve testereden başka bir alete ih tiyaçları yoktur» diyen J.B. Van Mour’a hak ver memek elde mi?.. Kültür dünyamıza bunca önemli katkıları bulunan Balyan’lan, öteki Ermeni sanat çıları gerçek yurttaşlarımız saymamak mümkün
★