24 Ocak 1954
Bir Tören Münasebetiyle
* ñ - '.
S&-0943
Namık
Kemal
Cumhuriyetçi miydi ?
Namık Kemal EcUirnede — Kemal hapi shanede — Sarı divit ve kamış kalem —
Toprak su testisi — Midilli adasında — İkinci Tevkif — Ziya Paşanın 25 lirası —
25 damla yaş! — Namık Kemalin heyke lini dikmenin zamanı hâlâ gelmedi mi?
Münir Süleyman ÇAPANOĞLU
M ustafa R e ş it Bey, N am ık K e m a l ile n a sıl ta n ıştığ ın ı şöyle a n la tm ıştı:
— A ltm ış y ıld a n fazla o lacak , o z a m a n la r E d irn e d e (K a d irile r T ekkesi) şeyhi olan büyük bab am S üleym an E fe n d in in y a n ın d a bu lunuyordum . B ir g ün dediler ki: “Ista n b u ld a n sü rg ü n b ir p aşa gel m iş!-” Bu sü rg ü n , N am ık K em a lin büyük b a b a sı A b d ü llatif P a ş a idi. P aşa, te k k e y e m isafir oldu. N a m ık K em al de y an ın d a idi.
iş te N am ık K em ali ilk d e fa o- r a d a gördüm . Ç abucak sev iştik ; birbirim izi anladık- O rad a k aldığı m üddetçe b irbirim izden a y rılm a dık. G ündüzleri b erab er gezdik, g eceleri b e ra b e r okuduk. K em al benden epey b ü y ü k tü . D aha o za m a n la r ed eb iy attan , şiirden b a h sediyor, bazı şey ler de yazıyordu. § iir yazm ak m e ra k ı o zam an b aş la d ı bende- İ lk a ru z hocam N a m ık K em aldir.
B ir gün K em al E dirneden g itti. V edalaşm am ız çok hazin oldu, b ir b irim izi k u c a k la rk e n gözlerim izden y a ş la r boşanıyordu. A rad an ne k a d a r zam an g e ç ti pek hatırlıy am ı- y o ru m , K em al, m e m lek ette o ld u k ç a şö h re t kazandı. İs tib d a t aley h in e a te ş p üskürm eğe başladı.
O sıra la rd a İs ta n b u la dönm eğe hazırlan ıy o rd u m . E d irn e d e n a y rı lırk e n büyük B a b a m dedi k i: ‘‘N a m ık K em ali te v k if e tm işle r; ha- p ish an e-i um um îde imiş. İstan b u - la v a r ı r v arm az hem en g it g ö r!”
K ü ç ü k b ir o d a d a te k başına h apsetm işlerdi. O d ad ak i b ü tü n eş y a şu n lard an ib a r e tti: D em ir b ir k a ry o la , ta h ta b ir m asa, iki y e r san d aly esi, to p ra k b ir testi, m asa n ın ü stü n d e b ir sü rü k âğ ıt, b irk aç k ita p , s a rı b ir d ivit, b irk a ç k am ış k a le m vardı.
B en i görünce h a y re t ve sevinç dolu b ir sesle: ‘‘N ereden çıktın R e şitç iğ im ? ” d iy erek k u cak la d ı; U zun uzun öpüştük.
Çok m ü te e ssir oldum ; ağ lam a ğ a başladım . N am ık K em ali teselli e tm eğ e gelm işken a sıl ben teselli ye m u h ta ç b ir h a le gelm iştim . Bu dü şü n ce ile kendim i topladım ; b ir k a ç söz söylem ek istedim . F a lja t K em al m eydan b ıra k m a d ı: "B u ra d a, dedi, şu ra d a b u ra d a serbest gezdiğim zam a n lard an d a h a r a h a tım . K endim i düşünm üyorum , şah sım için ıztırap duym uyorum . Mil letim ve m em leketim için acı du y u y o ru m .”
Sıdk ile terk ed ellm h e r em eli, her hevesi. K ıralım h ail ise azm im ize ten
kafesi, İn led ik çe elem inden v a ta n ın her köşesi, “ Gelin im d ad a!” diyor, bak,
b u d u r A llah sesi! N am ık K em al lâübali m eşrepti. Çok sad e konuşurdu. K alın siyah k aşların ın a ltın d a iri siy a h gözleri necip b ir sü k û n la p arlard ı- Y üzün de h e rk e si h ü rm ete m e c b u r eden asil, ağ ır, v a k u r b ir h a v a v a rd ı.” M u stafa R e şit Beyin, ü s ta d ı ve ark ad aşı N am ık K em al h a k k ın d a son sözleri şu olm uştu:
"— K em al, yalnız istib d ad ın a- leyhinde değil, s a lta n a tın da, pa dişahlığın d a düşm anı idi. B unu b an a b irk a ç k ere söyledi, yazdı. Onun ru h u n d a cu m h u riy etçilik vardı. (P lâ to n )u çok sever, onun eserlerini o k u r ve b ü tü n d ü n y ad a onun düşündüğü, ta h a y y ü l ve ta s v ir ettiği cum huriyeti k u rm a y ı dü ş ü n ü y o rd u ”
M u stafa R e şit Beyin b u sözleri, üzerinde d u ru la c a k b ir m evzudur. K em alin eserlerin d e böyle b ir fik re- — velev iy m a yoliyle olsun — rastlam ıy o ru z. M erhum M u stafa R eşide göre, K em alin bu sözleri kendisine söylediği, hususî m eclis lerd e bu f ik r i m ü d afaa ettiğ i a n laşılıyor. B u n o k tay ı ay d ın latm ak N am ık K em alin h a y a t ve eserleri ni te tk ik edenlerin v azifelid ir. Ben, b ir h a tıra m ı, K em alin çok y a k ın d o stların d an b iri olan M us ta f a R eşit B eyin sözlerini yazdım . E rb a b ı ü stü n d e d u rsu n bu m ev zuun!
İstib d ad ın zalim ve k an lı p en çe si b ir g ün yine N am ık K em alin y a k a sın a sa rılm ış, onu b ir d a h a
z in d a n a atm ıştı (H aziran 1293). G eçinm ek için kalem in d en baş k a b ir şeyi o lm ay an bu h ü rr iy e t k a r t a lı için h ap se g irm ek k azan ç sız, netice itib a riy le aç k a lm a k d em ek ti. O, k e n d isin i düşünm üyor du. V erilecek so m u n la nasıl olsa k a rn ın ı d oyurabilirdi. F a k a t b üyük şairin , büyük v a ta n p e rv e rin beli ni b ü ken, azap ve ız tıra p içinde k ıv ra n d ıra n b a ş k a şeydi: Çoluğu- nu n , çocuğunun a ç k alm ası ih ti m ali!.
N a m ık K em al, bu m usibet ih ti m al ve âkıbet k a rş ıs ın d a ü zü n tü lü ve m atem li g ü n le r y a şa rk e n fik ir ve d â v a a rk a d a ş ı Z iy a P a ş a ona 25 a ltın gönderdi. K im seden y a r dım istem eyen, h a t t â feleklere bi le b oyun eğm eyen K em al, P a şa n ın bu hediyesini k a b u l e tti. Ç ünkü o biliyordu ki, b u y irm i beş a ltın bir düşm anın, tıy n e ti bozuk b irin in kesesinden değil, iyi v e kö tü gün dostu b ir vicdandasın, b ir k ard eşin cebinden çık m ıştır. Ve bu 25 a ltın bu aziz dostun g ö zünden düşen 25 dam la y a ştı: K ıpkızıl b ir yaş!
M es’u t ve m ü re ffe h bir h a y a t y aşam ak , binlerce ve b in lerce altın sahibi olm ak elinde ik e n çoluk ço cu ğ u n u n rızkını d o st yardım iyle sağ lay an büyük T ü rk v ata n p e rv e ri N am ık K em ali d aim a sevm eli, a- dmı sa y g ı ile anm alıyız.
B âis-i şekva bize büzn-ü u m u m îd ir K em al K en d i derdi gön lü m ü n billâh
gelm ez yâdına! D iyen K em al, b u sözü söylerken gerçeği, doğruyu söylüyor, riy a k â rlık yapm ıyordu.
Böyle b ir adam ın heykelini, İs- ta n b u lu n b ir köşesine dikm enin zam anı h â lâ gelm edi m i?
N a m ık K em al beş b uçuk ay h a pishanede kaldı. S o n ra ikam ete m em u r o la ra k M idilli a d asın a gön derdiler. T evkifinin sebebi şudur: N am ık K em al b ir gün, b ir m eclis te p ad işa h aleyhinde a ğ ır sözler söylüyor. M em lek ette zulm ün, h a ra m yiyiciliğin o n u n şahsiyle de vam ettiğ in i, p a d iş a h lık ta n a tıla cak o lu rs a v a ta n ın s a a d e t ve se lâm ete kav u şacağ ım ileri sürüyor. M ecliste bulunan S ütlüce Mevlevi D erg âh ı P o stn işin i A bdülbaki e- fendi yem iyor, içm iyor, S u ltan Ab- dülham ide b ir Jurnal sunuyor, Ke m alin d ed ik lerin i bild iriy o r ve Ke m ali b ir gece evinden a la ra k h a p sed iy o rlar. T evkif h âd isesi 1876 da oldu.
N am ık K em al, M idilliden b an a gönderdiği m e k tu p la rd a edebiyat ta n , ta r ih t e n ve felsefeden bahset tiği gibi p ad işah ın k a h rın d a n , ba zı devlet ad a m la rın ın zulm ünden de şik ây et ve fe ry a t ediyor, mille tin istik b a lin i fe n a ve k aran lık g ö rd ü ğ ü n ü söylüyordu. B u ara d a beni de zulm e, esarete, d a lk a v u k lu ğ a k a rş ı m ücadeleye teşv ik ten g eri k alm ıy o rd u .
K em al, y aln ız beni değil sevdi ği, ta n ıd ığ ı kim seleri, m eclisinde b u 'u n aı. h e r irsa r.ı istib d a d a k a n . isy a n a te ş v ik ederdi. B u n u n için d ir ki, h a y a tın dü^ünm iyecek ' i r şevkle, ö lü m ü bile hiçe s a y a n b ir vecd ve cezbe ile v a ta n için hay k ırd ı; b a ğ ırd ı; inledi ve ağladı. T ü rk to p r a k la n için gürledi.
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi