• Sonuç bulunamadı

Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupalı sermayedarlar...

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Osmanlı İmparatorluğu ve Avrupalı sermayedarlar..."

Copied!
12
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

- ü

¡ ( J L Ü S :

: Sayfa : 5

^ \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\V \\\\\\\V \\\\\\\\\\\\\^ ^ ^ ^ ^\\\\\\\\s\v yt

mmmm

3 0 3

Yazan :

HERBERT FEİS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

İX X X X X X X X X X X \^ N V C K X X \V X X X X X X N ^ •

H a r p ve ifla s a r a s ı n d a

Bu yaz: serisi Herbert Feis’in «Europe: The World’s Banker 1870 • 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, iktisadi gücü ye­ rinde ülkelerin, iktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize .şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise, Birinci Büyük Harbe takaddüm ejderi günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu - alacaklı münasebetlerimizin tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair bazı şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihî belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

Y. N. Y. Bizans İmparatorluğu ile bir

ilkte onun çöküşünde görülen çeşitli zaafları da tevaıüs et - miş olan Osmaıılı imparatorlu ğu, 19. asırda modem hayatın veya sanayiin gereklerini te min edebilecek sermayeye sahip değildi. İmparatorluğun o vıl larda idaresini ellerinde tutan kimseler de maalesef, Avrupa devletlerince borç verilen meb­ lağları ölçülü ve devletin hay rina olacak tarzda kullanmaya cak kadar mesuliyet duygusun­ dan yoksundular. Politik ba­ kımdan çökme emareleri gös­ termeye başlamış olan bu dev let, yöneticilerinin ihtiras ve ha yallerinin, batkının içinde bu­ lunduğu çaresizliğin, borç ve­ renlerin aç gözlülüklerinin, bir kısım tebaanın isyanlarının ve kudret sahibi Avrupa devletle­ rinin politik tazyiklerinin kur banı olmuştur. Osmanlı tın paratorluğunun dış borçlanma lan, daha kudretli bir medeni yet karşısında bu Beviet’ te müşahade edilen gerilemenin en önemli sebeplerinden biri­ dir.

1854 ve 1875 yılları arasında Osmanlı Devleti 200 milyon T. L.’lık (o giiııün rayiciyle 1 T. L.— 4.40 dolar) dış istik razda bulunmuştur. Fakat bu meblağın ancak 3/5’ü fiilen Os manii hâzinesine intikaı etmiş tir. Bu borçlanma hasılatının hemen hemen tamamı, padi ■ şahın İsrafil yaşayışının icapla rina, geçmiş borçlanmaların faizlerine, Girit’te meydana ge len bir isyan olayının gerektir diği askeri masraflara ve Kı rım Harbinde 'uğranılan hasar ların telâfisi çabalarının fi - nansmanına sarfedilmiştir. El de edilen miktarın ancak yüz dp 10’u memleketin genel eko ııomik durumunun kuvvetlendi rilmesinde kullanılabilmiştir O devrede OsmanlIların bir

bütçe sistemi yoktu; devlet mu hasebesi çok iptidai esaslarla yönetiliyordu ve devlet harca­ maları, padişahın şahsi harca malarından tefrik edilmiş de ğildi. Hükümdarın borçlan - ma veya borçlanılan meblağı sarf yetkisi hukuki hiçbir tahdi de tabi tutulmamıştı. Avrupa Devletleri, imparatorluğun da ğılmasma muhakkak nazarıyla bakıyorlardı ve dolayısiyle, böy le bir durumun tahakkuku ha­ linde hisselerine düşecek payı azamileştirme çabasmdaydılar. Mahalli ve yabancı bankalar yekdiğeriyle rekabet haiindey diler. Mukabilinde sağlanan a- Vantajlar kâfi miktarda yüksek olmak kaydıyla, bir grubun redettlği krediyi, değeri sağlı yordu. (O günlerde cari b or • cun büyük kısım yüzde 10'dan da büyüle faizlerle temin edil • inişti.) Çünkü mümkün olabile cek en olağanüstü durum kar şısında dahi — kâfi garanti a- lmmak şartıyla — zeki bir jş adamının zarara uğraması müra kiiıı değildi. Ayrıca, bütün bu yıllar boyunca Osmanlı idare­ cileri — gerçekte memleketi bü yük bir kayıtsızlık ve sayısız halalarla idareye devam etme­

lerine rağmen — yabancı ser mayedarlara, daima, devlet ida resinde bir ıslahat yapmak üze re oldukları intibaını vermeye başarıyla devam etmişlerdir. Vaadlerle, gerçekleri saklama ğı başardılar; fakat şüphesiz, yabancılardan ziyade kendi za radarına olarak ( ! )

1875 yılma doğru borç yükü tamamen İmparatorluğun ka pasitesi dışına çıktı. (Borç faiz leri ve ilgili diğer masraflar, esasen, kifayetsiz olan âmme gelirlerinin yarısından da faz­ lasını yutuyordu.) Bu sebeple, Osmanlı Devleti 1875 yılında borç ödemelerini azalttı ve 1876 yılında t.aınauıiyle durdurdu. Bu arada Rusya ile başlayan harp, isyanlar sonucu olarak Avrupa’daki zengin eyaletlerin elden çıkması ve Rus tazminat talepleri, memleketin mâliyesi ni tamamen çökertti. Berlin Konferansında Avrupa Devlet • leri, milletlerarası malî kont rol hususunda plânlar ileri sür meye başladılar, porç veren ■ leı-lc bir anlaşmaya varabil • inek hususunda yaptığı çeşitli teşebbüslerin başarısızlıkla so »uçlanması üzerine, Osmanlı devleti, 1881 de yayınladığı bir

kararname ile - borç miktarın da bir azalma mukabilinde • böyle bir kontrolü kabul etti. Borç yekûnu - bazı istisnalar hariç • OsmanlIlara ödenmiş gerçek miktarlara indirildi. (Ö- denmemiş borç kısmına % 10 faiz tahakkuk ettirilecekti.) Bu ameliye ile ödenmesi gerekli ana para ve faizler yekûnu, 252 milyon T.L.’dan 117 m il­ yon T.L.” a düşmüştür. Bu du rumda dahi Osmanlı Devleti - nin dış borçları, takriben, 140 milyon Tl/.’a yakındı. Kabul edilen yeni şartlara göre faiz nisbeti asgari •/» ı olacak, fa­ kat bu miktar alacaklıların kontrolüne terkedilmiş gelirler arttıkça yüzde 4’e kadar yük­ selebilecekti. Yan! borçların gerektirdiği yıllık masraf 15 milyon T.L. iken, asgarî had­ de göre, 1.8 milyon TL. olmak­ tadır.

Daha azalmış bir borç yükü temin eden Osmanlı Hüküme tl muayyen devlet gelirlerini a- lacaklılann idaresine terkettik ten sonra, borç şartlarının de ğişinri ameliyesine devam et­ miştir. Muharrem Kararname­ sine dahil edilmemiş yüzde 5 ve yüzde 4,5 faizli iki borç, Ingi­

liz ve Fransız tabiiyetindeki tahvil sahiplerinin protestoları­ na rağmen, 1894 yılında yüzde 3,5 faizli bir borç olarak değiş­ tirildi. 1881 yılında girişilen a- meliye neticesinde, tahkim e- dilmiş borçlar 1903 yılında ye ni bir değişime taıbi tutularak, faiz nishetlerindeki bir artış mukabilinde ana para mikta­ rı daha düşük bir borç hali­ ne getirildi. Bu değiştirmeden sonra Osmanlı borç yekûnu 98 milyon T.L.'a düşmüştür. 188ı - 1903 arası devrede Os­ manlI Devleti hiç bir yeni borç lanmada bulunmamış, 1903 1908 yılları arasında yapılan borçlanmalar ise, mütevazı meb lağlara münhasır kalmıştır. Devlet gelirlerinden bir kısmı­ nın alacaklılara taahhüdü sis­ temi Osmanlı idarecilerinin yüz de 5 den de düşük faizlerle borçlanabilmelerini mümkün kılmıştır.

( ! ) Osmanlı borçlanm aları hakkında yazılmış, eserler bir hayli kabarıktır ve bunlardan pekçoğu, glivenlUr du. ra n d a d ır. Bu kaynakların en Önemli­ lerinden bazıları şunlardır: C. Mora- witz, Les Finances de la Turquie (Pa­ ris, 1902); A. Du Velay, Essai sur l ’Histoire Financière de la Turquie (Paris, 1903); A. Roum ani, Essai His- torique et Technique sur la Dette Puo. lique Ottomanie (Paris, 1927); B orç­ lanmaların şartlan hakkında malû­ mat için Recueil des Contracta d ’Emp. runts, etc.. Conclus par le Gouverne­ ment im périal, Cilt: II (1913) Osman­ lI Bankası tarafındın Cilt: III ise Du­ yunu Umumiye İdaresi tarafından bas. tırılm ıştır (1918). Y A R I N :

1908 — 1914 ARASI

MEYDANA GELEN

GELİŞMELER

wwvvvsvwvwvvwwvwwvvvvvwwWWWvwsw

(2)

©gsms»

m

V\NN\\\\\\\N\V V

H PJ

h \ pj

a a a

Yazan :

HERBERT FEİS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

^ \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\X \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\^ ^ ^ ^

1908 -1914 arası meydana gelen gelişmeler

Bu yaw sarisi Herbert Fois’in «Europe: The World's Banker 1870 • 1914» adlı kita­

bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitaeı Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, iktisadi gücü ye­ rinde ülkelerin, ıktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardım lan, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize -şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise, Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu • alacaklı münaseboUerimiwn tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair bazı şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihi belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

Y. N. Y. 1908—1914 arası devrede Osman

İl mâliyesi yine tehlike işaretleri vermeğe başladı. Alacaklılara tahsis edilmemiş devlet gelirleri, askeri hazırlıkların gerektirdiği masrafları karşılayanııyordu. I- talya ile olan harp ve 1. ve 11. Balkan Harpleri tamamen yeni borçlanmalarla yürütülmüştür. Genç Türkler hareketinden son­ ra neşredilmiş güvenilir ilk Türk bütçesine göre 190!)—10 yılları geliri 25.1 milyon TL. ol­ duğu halde masraflar, 32.1 mil­ yon TL.’nı bulmaktaydı. Bu meb lağm 11 milyon TL.’lık kısmı amme borçlarının gerektirdiği harcamaları temsil etmektedir, (1). Müteakip yü için yapılmış tahminler, hiçbir gelişme belir­ tisi taşımamaktadır. Uzun vadeli borçlar teminine imkân bulama­ yan Osmanlı Hükümeti, netice­ de, Fransız ve Alman Bankala­ rından, silâh fabrikalarından, Bağdat ve Anadolu Demiryolları İdarelerinden ve Tütün İnhisa­ rından kısa vadeli borçlar alma­ ğa başladı. Buna rağmen devlet memurları maaşlarının ve dev­ let taahhütlerinin ödenmesi mümkün olmamıştır. 1909 yı­ lında İmparatorluğun malı hesap larınm başına getirilen Chas. Laurent'a göre, işbaşına geldiği zaman cari amme borçlarını ve diğer devlet taahhütlerini göste­ rir hiçbir kayıt mevcut değildi ve kendisini bunların tesisine teşebbüs ettiği zaman Devlete karşı 560.000 farklı talep ileri sü rülmüştiir (2). Muhtelif devlet taahhütlerinin uzun vadeli borç­ lanmalarla tasfiyesinden sonra, 1914 yılında, uzun vadeli âmme horçları yekûnunun 150 milyon TL.'na haliğ olduğu görüldü ki, hu, 1903 yılına kıyaseıı, 50 milyon TL-’Uk bir artışı ifade eder. Ca­ ri devlet tahvilleri 5 milyon TL.’ ya riiis.müştü; fakat hunlara ilâve ten Osmanlı Devleti muhtelif ga­

rantilerini de karşılamak zorun­ daydı (3). Devlet borçlarının ge rektirdlği masraflar, yeni vergi­ lerin ihdası kaydıyia, sağlanabi­ lecek devlet gelirleri yekûnunun 1/3 ine baliğ olmaktaydı.

Bu süre zarfımla Osmanlı Uü kümeli, evvelki anlaşmaları mu­ cibince daha aleyhte şartlarla sağlayabildiği yeni borçlarla, es­ ki borçlarını ödemeye çalışıyor­ du. Ülkesi küçülmüştü; kaybetti gi eyaletler üzerimle kurulmuş yeni devletler, İmparatorluk borçlarının gerektirdiği masraf­ lara hiçbir katkıda bulunmuyor­ lardı. 19X4 yılı itibariyle mevcut yekûn borcun, ancak 1/5 i pro- düktif sahalarda kullanılmıştı. Aynı yıl Osmanlı İmparatorluğu 45 milyon TL.’lık bir yatırımı temsil eden, 5,232 km. İlk bir de miryolu şebekesine sahipti; fa­ kat bunun enaz 1/3'i, Devlete lılç bir masraf terettüp ettirilmeden inşa edilmişti. Dolayıslyle de sağ lanmış paraların en büyük kıs­ mı harp ve harp hazırlıkları i- çin sarfedilmiştir. Yapılan yeni horçtaıımalarm garantisi olarak, ilâve gelir kaynakları devlet büt çesinden, alacaklılar teşkilâtının kontrolüne devredilmiştir. Ala­

caklıların idaresine terk edilen gelir kaynakları sayısı gittikçe artmış, zamanla demiryolları ge lirleri, Mısır'dan alman haraç, tuz ve tütün inhisarları —net— gelirleri, muhtelit damga resim­ leri, aşar vergisi hasılatı, bazı eyaletlerde koyuıı ve sığırdan a- lınaıı vergiler. İstanbul da da­ hil olmak iizerc bazı ıımanların gümrük vergisi hasılâtı, şarap ve alkol resimleri, ipek istihsali ve balık avından alınan vergiler, v.s. yİ de şümulü İçerisine almış­ tır. Ancak uzun bir sulh devre­ si Osmanlı Devletini 1873—78 yıl lan tatbikatından, yani borç ö- demelerini durdurmaktan kurta­ rabilirdi. Fakat 1914 yılında uluk ta görünen sullı değil, harpti.

Osmanlı İmparatorluğuna ya­ bancı sermaye, yalnızca Osmaıı- lı Hükümetlerinin talebiyle gir­ miş değildir. Tam aksine, İmpa­ ratorluk sınırları dahilindeki belli başlı bütün ticari ve sınai müesseseler, yabancı sermayeye dayanıyordu ve yabancı sermaye ye aitti. Osmanlı bankacılık sis­ temi tamamen yabancı ellerdey­ di ve yabancı baı kaiar, özel ban kacılık muameleleriyle birlikle devletin resmi İşlerini de yüriitü

yordu. Demiryolları, sulama ka nalları ,liman ve köprü inşaatla rı, maden istihsali ve belediye­ lerce sağlanan gaz, elektrik, v.s. gibi hizmetler, tamamiyle yaban cı sermaye ile finanse edilmişti. Osmanlı Devletinin ekonomik kalkınması, büyük sermaye teda rik ve makineleşmeden istifade edcbilenlerin ellerine terkedil­ mişti. Son derece âciz bir hükü­ metin varlığı muvacehesinde, memleketin politik kaderinin de aynı çilere düşmemesi hemen hemen imkânsızdı. Bu gerçek, o günün gözlemcileri tarafından da farkedilmlştl. Meselâ, Duyu­ nu Umumiye İdaresindeki İngi- üz temsilcisi, 1907 yılında, hükü­ metinden, Osmanlı topraklarına yapılan İngiliz yatırımlarının art tırılmasının teşvikini talep eder­ ken demiştir ki:

Osmanlı Devletinin mili) kredi si, Duyunu Umumiye İdaresi sa­ yesinde. hâlâ iyidir; bununla he» raber. Osmanlı Hâzinesinin borç lanıııa takati sür'atle tükenmek­ tedir,.. Bugünden belli olan şu­ dur ki, zamanı geldiğinde Avru­ pa devletleri, Osmanlı toprakla­ rında yatırımı olan tebalarının kontrol ettikleri demiryolları v.s.'yi himaye edeceklerdir. Bu

sebeple de —isteyerek veya İste­ meyerek— Osmanlı İdaresinin yarattığı mali keşmekeşi bir dü­ zene sokacak tedbirleri almağa kendilerini mecbur hissedecekler dir. İngiliz şirketleri, bu faaliyet lerln ve teşebbüslerin kârında hiçbir hisseye sahip olmadıkla­ rı gibi, ilerde, üzerinde politik emellerini bina edebilecekleri e- konomlk esaslar kurmakla meş­ gul .Alıııan ve Fransızlara kıya- seıı, hiçbir himaye talebinde bu- lunamıyacaklardır (4).

Harekete geçen Türk milliyet­ çiliği, devlet idaresinin yabancı ellere geçmesine , .ani olmak i- çin çok mücadele ettiyse de, derdin esasmı teşkil eden husus larda, yani, devlet idaresinde ıs­ lahın gerektirdiği çabalarda —olpıası lazım gelen nöbette— ifadesini bulamamıştır.

(1 ) Duyunu Umumiye İdaresindeki İngiliz temsilcisi Adam B lock ta. rafından hazırlanmış özel hlr »a p ora nazaran, 1914 yılında 33 mil yon T.L.'Uk toplam devlet gelir- lerlnin 11.3 m ilyon T.L.'aı, âmme borçlarının gerektirdiği masraf­ lar» aarfedilmektcydi.

(2) La Politique Budgetaire en Euro pe'ta yayınlanmış «La Reform e Financier« en Turque» konulu ko mtşmasından alınmıştır. (P a ru 1210). a. 77.

(3) The Report o f the Counoil o f Foreign Bondirolders, 1814, de- m iryollari, diğer garantiler ve ca ri tahviller hariç tutulmak kaydıy la bu rakamı 149,5 m ilyon T.L, olarak beyan etmektedir. Sulh Konferanaı için İnglli» Maliyeci, ainea hasırlanan bir bildiriye gö­ re İse 159 milyon T.L 'dır. (4 ) Brlttah Documents, Cilt. V, No.

147.

Y A R I N :

BÜYÜK DEVLETLERİN

ROLÜ: ALMANYA

(3)

U L U S

Şayia: 5

kW V V \\\\V \\W V \\V V \\V V Ä \W \V \»\\V V \\V V V W \W V W V

If

^\vm\\\\\\\v V, 3 3 0

Yazan :

HERBERT FEtS

Çeviren:

Y. NEDİM YALÇIN

evietlerin ral

3 OsmanlI İmparatorluğunun çö­ zülmesi yakın görüldüğü, böyle bir durumun ortaya çıkması İm­ linde stratejik ve ekonomik men faatleri haleldar ve verilen her borç veya mukabilinde sağlanan imtiyazlar, yeni hadiselere mün­ cer olabileceği için, borç veren devletler, sermayedarlarının faa­ liyetlerini tanzim lüzumunu duy. muşlardır.

Almanya’nın OsmanlI İmpara­ torluğu ile ilgili politikası istik­ rarlıydı; Alman menfaatleri mu­ ayyen sahalara teksif edilmişti. 1882 yılma kadarki devrede Os- nıaııl, topraklarında hemen h e. men hiçbir Alman yatırımına rastlanmaz. Halbuki Alman hü­ kümeti Osmauh hükümeti ile son derece kuvvetli ve güvenilir münasebetler kurmak çabasında idi. Gayesi, Osmanlı Devleti ile siyasî ittifak kurabilmek ve Os­ manlI İmparatorluğu kaynakları

tun

istismarında Alman ticari ve sınai teşebbüslerine bir öncelik sağlayabilmekti, Bu gayretlerin esasım, Bağdat demiryolu siste­ mi teşkil eder. Almaııyadaki muh teris ve mütecaviz çevreler in­ dinde bu, bir imparatorluk kura bilmek ihtirasları için bir dönüm noktası, ilerde Alman hakimiyeti altma düşecek sabalara doğru bir sızma teşebbüsüydü. Alman­ ya kuvvetli müttefik istiyordu ve onu finanse etmeye hazırdı.

1888 yi], başından itibaren Ber­ lin sermaye piyasası bütün im • kânlarıyla OsmanlI Devlet Tah­ villeri satışına açıldı ve kudret­ li Alman bankaları, pek çok ah. valde tereddütle karşıladıkları riskleri kabule zorlandılar. Aynı yit Alman Bankası, büyük bir İn giliz * Fransız müessesesi olan Osmanlı (İmparatorluk) Banka­ sının reddettiği bir krediyi — Al man hükümetinin — tazyik) üze rine sağlamayı kabul etti. Bu su retle OsmanlI Padişahının dostlu

Bu yazı serisi Herbert Feis’in «Europe: The World’s Banker 1870 - 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzeı Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, İktisadî gücü ye­ rinde ülkelerin, iktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kuJ.ancUklan, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize -şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise. Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu - alacaklı münasebeilerimızın tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair bazı şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihî belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

Y. N. Y.

ğu ve dolayısıyla da Anadolu de­ miryolları imtiyazı sağlanmış ol­ du (1). 1910da, yine Alman Ban. kası, Fransızların reddettiği bir krediyi — İngiliz ve Fransıziara doğru meyletmekte olan Osmaıs- lı hükümet ricalini hoşnut ede­ bilmek içlıı — tembı etmek zo­ runda kaldı. Bütün bu devre boyunca Almau bankalarının, yalnız başlarına karşılayabilmek­

te güçlük çektikleri projelerin fl. nansmam için tngili2 ve Fransız sermayedarları ile işbirliği y a p ­ maya teşvik edildikleri mtişaha- de edilmektedir. Alman bankala­ rı ile Alman hükümeti arasında fikir ve tatbikat sahasında ade­ ta bir nevi işbirliği vardı ve ha­ zan bankalar bazan da Alman hükümeti inisyatifi ele almaktay­ dı. Gittikçe artan dahilî ihtiyaç­

ların baskısına ve Alman serma­ yedarlarının Osmanlı Devlet Tah villeriui, Fransız sermaye piyasa iarında elden çıkarma temayülle riııe rağmen, Osmanlı Devlet borçlarında Almanların hissesi 1880de 0<>5 iken 1914 de %20 ye çıkmıştır (2).

Osmanlı topraklarındaki sınai teşebbüslere yapılmış Alman ya­ tınım 1880’Ierde 40 milyon mark

iken, 1914 yılma doğru 000 mil­ yon marka yükselmiştir. Bu yatı rımların sıklet merkezini, 1914 yılına kadar ancak 2.000 km’sd bi tirilebihniş olan Bağdat dem ir­ yolları teşkil eder. Alman diplo­ matlarının sayısız teşebbüs ve müzakerelerinin bir neticesi olan bu yatırımın gelişimi, Alman hal İsı tarafından, Alman İmparator­ luğunun bir tezahür şekli olarak dikkatle takip edilmiştir. (1 ) K . H elfferich, Georg V on Rie­

mens, XIX, s. 37.

C. A. Solıafer tarafından Deutach- Turklsch» Freundschaft (B erlin, 1914), s. 12'de belirtildiğin» göre -ikram iyen devlet tahvilleri ha­ riç-, K . H elfferich’ln tahminleri şöyledlr :

Fransa Almanya İogilter»

(2) 1881 sonu 38.9 4.7 28.9 1898 sonu 44.9 12.1 10.0 1912 sonu 58.5 19.3

Y A R IN :

BÜYÜK DEVLETLERİN

ROLÜ: FRANSA (1 )

1 v\\\V\V.\\\\V\\\\\\\\\\V\\\\\\\\ \\WS\\\V\\\\\

(4)

: ü L U S :

: Sayfa: 5

*VXXXXXXXXX\X\XXXXXVVXXXXXXXXXX>XV>.\XX^XXXXVvX-CsNVXXXXXXXXX>XV'XVC»XXSXXXVVXX'0,»»SX>»

>\\\\\\\\\\\\\v V,'ü

©iftaassM teaaaïsisîi®#®

tph

Yazan :

HERBERT FEİS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

W \\\\\\v\\\\\\\\\\\\\\\\v\\\\\\\\x\\\\\\\\\m \\\\\\\\v\\\\\\\\\x\\^^

etlerin

— 4 —

Fransız hükümeti, OsmanlI İm pı.ratorluğu ile ilgili bir muayt yen politika tesbitini güç, hatta imkânsız bulmuştur. Çünkü z u . hur eden her durumda yatırım sahiplerinin farklı menfaatları ve OsmanlI İmparatorluğundaki po­ litik maksatları ile birlikte, Rus müttefiklerinin arzularını, tutu­ munu ve Balkanlardaki maksat­ larını da nazarı itibara almak zorunda kalmıştır. Fransızlarca Osmaıılı topraklarına yapılmış yatırım vc satın alınmış Osman­ lI devlet tahvilleri miktarı, diğer milletlerden çok daha faza ol - muştur (1). 1854 ie 1914 yılları arasında OsmanlI hükümetlerin­ ce yapılmış 26 tahvil ihracından 16’sında, Fransız sermayedarlar en büyük alıç, olarak tezahür et inektedir. Osmaıılı toprakların - dik i ' demiryollarına yapılmış Fransız yatırımı 500 milyon fran­ gı aşar; 1913 -14 yıllarında sağ­ lanan yeni Ve çok şümullü imti­ yazlarla 2300 km’iik munzam de­ miryolu inşa imkânı temin edil­ miştir; 62 şubesiyle birlikte Os. manii İmparatorluğunun hâzinesi ve malî ajanı görevlerini de ifa eden Osmanlı Bankasının idare­ si ve kontrolü Fransız sermaye­ darların elindeydi. Bu banka, Pa ris’te satılan Osmaıılı tahvilleri­ nin büyük bir kısmını satın al ■ nııştır (2). Osmanlı tütün iııhi. sarının kontrolü de bir Avus­ turya ■ Alman grubu ile birlik­ te Osmanlı Bankasına aitti. Çe­ şitli iştiraklerle, Osmanlı toprak, lavındaki belli başlı bütün Fran­ sız demiryollarında ve Bağdat Demiryolu İdaresinde de söz sa bibiydi. İstanbul yc Beyrut'taki Fransız liman şirketlerinde, is - taııbul'a su ve elektrik sağlayan ve şehrin dahilî nakliyat işlerini deruhte eden şirketlerde iştiraki vardı. Bütün bunlardan başka çe­ şitli Fransız şirketleri tmpara torluğun hemen hemen her ta - rafın» yayılmış muhtelif tesisle­

Bu yazı serisi Herbert Feis’in «Europe: The World’s Banker 1870 - 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı v e , A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, İktisadî gücü ye­ rinde ülkelerin, iktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşidi şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz, olarak nasıl kul-nndıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize »şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise. Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu - alacaklı münasebetlerimizin tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair baz. şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihi belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

Y. N. Y.

re sahiptiler; (yollar, limanlar, iskeleler, tramvaylar, sulama te­ sisleri, elektrik jeneratörleri gi­ bi.) Osmaıılı Alman dos *-:ğu- na rağmen İmparatorluktaki İk­ tisadî değişmenin müsebbibi, Fransız yatırım müesseseler ol­ muştur (3).

Osmanlı İmparatorluğu üzerin­ de nüfuj, tesisi için, Fransa bil­ hassa Almanya ile mücadele et- mek zorunda kalmıştır. Hükü - metlerinin yekdiğeriyle şiddetli rekabetine rağmen, Osmanlı tah­ villerinin satın alınmasında, bir çok defalar Fransız ve Alman bankalarının işbirliği yaptıkları müşahade edilir. Hatta Düyunu Umumiye idaresindeki İngiliz temsilcisi Adam Block’a göre, bu iki devlet arasında daimî bir işbirliği anlayışı mevcutta. Hü • kümetine yolladığı bir metno- rı-.ııdumda iddia ediyordu ki: «... 1894'teıı beri malî işlerinin taksimi hususunda Fransa ile Al. manya arasında bir anlaşma mev cuttur... Anlaşmanın tarihi ne o- lursa olsun, ¡.şikâr olan, bu iki ülke arasında bir anlaşmanın varlığıdır (4). Anlaşmanın başlı­ ca ortakları da Alman Bankası ile Osman'ı Bankası olmaktadır.

Genel olarak Fransı7 Hüküme­ ti Osmanlı topraklarına Fransız şirketlerince yatırım yapılmasını

arzulaınıştır. Fakat Osmaıılı dev­ let tahvillerinin Fransız serm a. ye piyasasına sürülmesine mü- sar.de etmeden önce, daima, şart lar ileri sürmüş ve çeşitli avan­ tajlar temini yoluna gitmiştir. Meselâ: Avrupa'daki Osmanlı e- yaletlcrinde demiryolu inşası i- çin ihracına karar verilen ta h . villerin, Fransız piyasasına arzı­ na müsaade etmediği halde, 1894 1897 arasında Girit adasında sar- fedilmek üzere istenen bir kre­ dinin temininde, Osmanlı devle­ ti üe Banque de Paris et Pays Bas orasında aracılık yapmıştır (Büyük devletlerce hazırlanmış ve hiçbir zaman tatbik edilm e. miş olan Girit idari teşkilâtının reformu ile ilgilidir.) 1993'te, mevcut bonoların şartlarının ıs­ lahı için talep edilmiş borç da, Osmaıılı hükümeti, Fransız d e ­ miryolu şirketinin taleplerini, şirket idarecilerini tatmin e d e ­ cek şekilde karşılayıp, İstanbul iskelelerinin idaresini tamamen Fransızlara terketmeyi ve askeri malzeme siparişlerini Fransız fabrikalarına vermeyi kabul edin ceye kadir geciktirilmiştir (5). Keza 1985 yılında Osms nlı Dev­ letine verilen borç da. bu borç, la satın alınması düşünülen si • ¡âbların mubayaasında Fransız şirketlerinin münasip bir pay

a-lacaklan hususunda Fransız hü­ kümeti ikna edilinceye kadar bekletilmiştir. Osmanlı hâzinesi­ nin tamamen boşaldığı 1907’de Fransız hükümeti, yalnızca, Zon. guldak kömür madenlerinin ta • mamen Fransız sermayedarların eline geçmesini mümkün kılacak bir plana rıza göstermesi şartı ile, Osmanlı hükümetine yardı­ mı kabuj etmiştir (6).

(1) Comm ission pour la Deten Sı des Porteurs de Valeurs et de Fonds Ottomans (Paris, 1914) tarafın, dan hazırlanmış detaylı b ir a- raştırm aya göre, 1914 yılında, Osmanlı dahili ve harici borçla­ rından Fransızlara olan miktar 2.4 m ilyar frank, Almanlar’a o . lan m iktar 0.9 milyar frank. In. gilizler'e olan miktar da 0.8 m il yar franktır. Yine aynı araştırma ya göre aynı yıl sonu itibariyle Osmanlı İmparatorluğundaki Fransız yatırım ları yekûnu 903 m ilyon frank. Alman yatırımları yekûnu 553 m ilyon frank ve İn­ giliz yatırım ları yekunu da 230 m ilyon franktır, (B u rakamlar Fransız yatırımlarını gerçek m ik tarın üstünde. Alman yatırım la­ rını ise gerçek miktarın altında aksettiriyor olabilir.)

(2) Bu Bankaya, 1856 yılında İngil­ tere Krallığı tarafından b ir imtl yaz verilm iş olm asına; İngiliz Bankacıların Banka İdare M ecli. si azası olarak görevlendirilme­ sine ve 1913 yılında Banka Ge­ nel Müdürlüğüne b ir İngilizin

getirilmesine rağmen, İngilizlnr onu Fransız Hariciye Bakanlığı- nın kontrolünde telakki etmişler d ir. Aynı şekilde Fransız Hükü­ m eti de -Bağdat dem iryolu ik­ razları dolayısiyle. Alman banka larıyla olan ilişkisi sebebiyle ou Banka politikasını kontrolde güç lükle karşılam ıştır. Rus H ü k ü . m eti 1913 yılında Osmanlı B an. kası ile Rus - Asya Bankası (tiıe Banque Russo-Asiatique) arasın­ daki ilişkileri geliştirmek suretıy le Alman bankalarıyla olan ou münasebetleri zayıflatmak iste. dİ. Orta Doğuda bankaların te­ sisi daima b ir diplom atik faali­ yetin konusu olmuştur. Osmen- lı Bankasının politikaları ve fa » liyetlerl hakkında A. BlUiotti'nm T La Banque im périale Ottomane

t (Paris. 1908). ve G. Poulgi-Bev'- In Annales des E coles Libres da Sciences Politiques (Paris, 1910) adlı eserlerine bakınız. (3 ) The Comm ission pour la Defen

se des Porteurs de Valeurs et de Fonds Ottomans, S . 102-102 de belirtildiğine göre, «Osmanlı ka­ nunları dolayısıyla gerçek ma­ hiyetleri ve idarecileri gizlenmiş sayısı* şirketler vasıtası ile Fran sız sermayesi. Osmanlı amma hizmetlerini kontrol altında tut-, 1 m uştur. Bu şirketler, im parator

luğun bütün ekonom ik hayatını . faaliyet sabaları içerisine al­

m aktaydılar. «Y ol inşaatıyla il­ gili teşebbüsler, bilhassa büyük - önem i haizdi. The Société Gene, raie d ’Entrepfises dans l’Empire Ottoman, İmparatorluğun her tarafına yayılm ış 12 şubeye sa­ hipti. I. Büyük harp başladığı za man bu şirketin 10,000 işçisi faa liyet halindeydi.

(4) British Documents. Cilt: V , No 147.

(3) Fransa, Rapport de la Commi# sion de Budget, Ministère des Affaires Etrangères, Exercice,

1906. s. 110. (6 ) British Documents, V, s. 43-47.

YARIN :

BÜYÜK DEVLETLERİN

RÖLÜ : FRANSA (2)

iW VW W vW W W WW VW W WS W W A W

(5)

Sayfa : 5

U L U S

I

\\\\\\\\\\\\\v v

1

©ssaassi

w

D M

Yazan :

HERBERT FEİS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

— 5 —

Fransız Hükümeti, 1910 yı­ lında da, OsmanlI İdaresini neticede Almanya’dan borç teminine yönelten şartlar em­ poze etmeğe kalktı. Ha’bukı yeni iş başına geçmiş olan Genç Türkler idaresi, Alman­ ya’yı, tahttan uzaklaştırdıkla­ rı padişahın muhafazakâr poil tikasmın destekleyicisi saydık­ ları için, dü ıtst ve bir an» yasa çerçevesinde faaliyet gösterecek bir hükümet kur­ mak çaba arında, Fransız ve İngiliz sempatisine güvenmek­ teydi. 1909 da, yeni Türk ida­ resi karşı! Omda, Duyunu U- n.unıiye İdaresinin kontrolüne hiçbir gelir kaynağı terkim kabul etmediği halde, İngiliz ve Fransız bankalarının, Al­ manlarla işbirliği yaparak, Os­ manlIların yeni bir istikraz ta­ lebini karşıladıkları görülür. Bu tutum, İngiliz ve Fransız hükümetlerinin alışılagelmiş ve hoşnutsuzluk ifade eden reak­ siyonlarının maziye karıştığı intibaını veriyordu. Bununla beraber, 1910 yılında Cavit, Bey (Osmanlı Maliye Baka­ nı), yeni bir borçlanma için bu iki devlet nezdinde teşeb­ büslerde bulunduğu zaman, bu uükümetlerce çok kısa bir sü re önce gösterilmiş ilgi ve sempatinin yerini, (Makedon­ ya ve Ermenistan olaylarından sonra) bir şüphe ve antipatı- nın aldığını müşahade etti. Bunun üzerindedir kj — Genç Türkler rejiminin. Devletin, bu müesseseye olan tabi du­ rumuna son verme arzusuna rağmen — Osmanlı Bankası il* müzakerelere giriişldi. Bir an­ laşmaya varmak mümkün oı madı. Bu netice, büyük ölçü­ de Fransız hükümetinin mü­ dahaleleri sonucudur. Çünkü Fransız Hükümeti, Osmanlı Bankası İstanbul Şubesi kana­ lı ile Osmanlı Devleti için bir

devletlerin rolü :

Fransa

( 2 )

Bu yazı serisi Herbert Feis’in «Europe; The World’s Banker 1870 - 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı kar zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, İktisadî gücü ye­ rinde ülkelerin, iktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize -şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise, Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu ■ alacaklı münasebetlerimizin tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair bazı şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihi belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

r . n. r .

bütçe ve kontrol bürosu kur­ mak istiyordu. Haddizatında, bir Fransız olan M. Laurent, Mali Reform Komisyonu ikinci başkanı olarak bu görevi bir süredenberf deruhte etmektey­ di. (İlk Osmanlı bütçesi bu komisyon tarafından hazırlan­ mıştır. (1)

Credit Mobilier’nin başında bulunduğu bir grup, daha an­

laşma taraflısı göründü va İstanbul eyaleti gümrük re­ simlerinin taahhüdü mukabi­ linde, külliyetli miktarda bir kredi sağlamayı kabul etti. (Bu kredi Osmanlı Bankası tarafından reddedilmişti.) Os­ manlI Devlet Tahvillerinin ser­ maye piyasalarına arzetmesine müsaade etmesi için başvuru­ lan hükümeti, bu müsaade

için pek çok şart ileri sürdü. Bu arada İstanbul’daki Rus Büyükelçisi de, hükümetince, fırsattan istifade edilmesini tavsiye ediyor ve diyordu ki :

«İstanbul’daki para darlığın­ dan istifade ederek Osmanlı Hükümetinden, gelecekte as­ ken sahada güçlenmesini ön­ leyecek taahhütler koparmalı­

yız. Kafkaslarda ve Kuzey İranda Osmanlılarca İnşa edüen demiryolları ve bu ül­ kece satın alman harp gemi­ si, askeri noktai nazardan özel bir önemi haizdir.»

(1 ) Le Marche Financier ,1909-10 s. 542. Osmanlı Maliye Bakanlığı da­ ha önceden, Osmanlı m ali sistemi­ nin «orga n iza syon u ile görevli ve b lı Fransız, b ir İngiliz ve b ir İtalyandan müteşekkil b ir kom isyon kurmuştu. Bu K om isyon tavsiyelerini 1910 y ılı başlarında bildirdi ve bunlara İsti­ naden, Osmanlı Hükümeti çeşitli ma 11 kanunları Parlamentoya getirdi. Daha fazla bilgi İçin M . Laurent’ tn La Politique Budgetaire en Europe (Paris, 1910)'d a yayınlanmış konfe­ ransına bakını*.

YARIN t

FRANSA’NIN

İ

l e r i s ü r d ü ğ ü

(6)

U L U S

Sâyfa : 5

mmmm

ı

t o

> \\\\'\\N \\\\\Y '/

i

1

HERBERT FEÎS

Yazan :

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

Fransa’nın ileri sürdüğü şartlar

— 6 —

Bu hedefler Fransız hükümeti tarafından açıkça ortaya atılmış ve tahakkuklarına çalışılmış d e . ğildir. Fakat ileri sürülen şart­ lardan şüphelenen Osmanlı hükü mcti, aynı gayelerin dolaylı yol­ lardan gerçekleştirilmeye çalışıl­ dığının farkına varmış olabilir. Fransız hükümeti, ilk olarak as­ keri siparişlerin Fransız firmala ııııa verilmesini talep etti. (Os­ manlIlar, kısa bir süre önce Al­ manya’dan iki harp gemisi satın almış ve gemilerin bedeli borç­ lanmalarla karşılanmıştı.) İkinci olarak, Osmanlı topraklarında ya şayan Fransız tabiiyetindeki Tu­ nus ve Cezayirlilere Osmanlı hü. kümetince yapılan muamelelerin sebep olduğu münakaşanın, Fraıı sız hükümetini tatmin edecek bir sonuca bağlanmasj talep e- dildi. Üçüncü olarak da. Osman­

lI hükümetinden, idari ve mali sistemini yeniden organize etme­ si istendi (1). Müzakereler süre­ since belirmiş çeşitli saikieriıı muğlaklığı sebebiyle, talep edi. len malî ıeorganizasyonun mahi­ yet ve şümulünün tayini zordur. M. Laurent’in Osmanlı Maliye Ba kanlığı Muhasebe Dairesinin ba­ şında bulunduğu kısa süre zar­ fında formüle ettiği plana göre, Osmanlı Bankasının, Osmanlı Devlet Hâzinesi haline getirilme­ si ve hazırlanacak bütçe ile a- hengin temini için de, yine aynı bankaya, Osmanlı Devlet harca­ malarını vize yetkisi verilmesi teklif edilmekteydi. Bunlara ilâ­ veten Fransız hükümeti, Fransız memurların, Osmanlı Maliye Ba­ kanlığına müşavir olarak tayinini ve muhasebe ve koııtroı dairele­ rinin idaresini deruhte etmeleri, ni istiyordu (2).

Bu tedbirlerden bazıları Os­ m a n l I hükümetinin hayrına ola bilirdi. Ayrıca bu ve benzeri ted­ birler ( 3 ) alacaklıları da tatmine yarayacaktı. Fakat Osmanlı hü kümeti teklifi reddetti (3). Çün.

Bu yazı serisi Herbert Feis’in «Europe: The World’s Banker 1870 - 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı ka­ zanmış btr tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, iktisadi gücü ye­ rinde ülkelerin, ıküsaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize -şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise. Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle oian borçlu alacaklı münasebetlerimizin tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair b a » şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihi belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

y . n. y . kü tekliflerin gerisindeki gerçek

saikin, Rusya’ya karşı yapmak - t» olduğu askerî hazırlıkları do­ laylı yollardan tahdit olmasından şüpheleniyordu (4). Osmanlı hü­ kümetini bu teklifleri redde Al­ man ve İngiliz hükümetleri de teşvik etmiş olabilirler. Osmanlı ve Alman hükümetleri müzakere, ler boyunca temas halindeydiler. İstanbul’daki Alman Büyükelçi • sinin Berlin’e gönderdiği raporla­ ra nazaran, müzakerelere katlıan Osmanlj Maliye Bakanı, Fransız tekliflerini, Düyun-u Umumiye i- (İaresindeki İngiliz temsilcisi A. dam Bloock ile Ernest Cassei’in tavsiyeleri üzerine reddetmiş • tir (5).

Bütün bunlardan sonra Cavit Bey Osmanlı Milli Bankası Di­ rektörü Cassel’e kredi için baş­ vurdu. (Bu banka, bir dereceye kadar Osmanlı Bankası ile rakip durumdaydı.) Cassel, Alman Ban kasının da işbirliği ile bu borcu

temine istekliydi. Fakat resmî bir Fransız talebi üzerine, İngi­ liz hükümeti, Cassel’e baskıda bulundu ve dolayısıyla da Casseı bu krediyi açmağa yanaşma. dı (6). İngiliz hükümetinin bu te­ şebbüsünde, o günlerdeki Osman­ lI idaresine karşı İngiltere’de be­ liren reaksiyon ve OsmanlIlardan' Bağdat demiryolu planı hakkın • da tatminkâr bir garanti elde e- dinceye kadar krediyi geciktirme arzusu da m oynamış olabi­ lir (7).

Osmanlı hükümetinin borç t e ­ mini için başvurabileceği tek yer olarak Berlin kalmıştı; bu s e ­ beple, Almanlarla müzakerelere girişildi. Alman hükümeti bu krediyi sağlayabilmek gayesiyle Alman bankalarını tazyike başla­ dı. Alman devlet başkam, başba. kanına verdiği emirde diyordu ki: «OsmanlIların devamlı olarak İngiliz • Fransız hakimiyetine düşmelerini önlemek için, Avus­

yesinde değişiklik yapmak ve as kerî masrafların, tahdit etmek konularında gösterdiği gayretler dolayısıyla güç duruma düştü; geçmişteki faaliyetleri ile Rusya ile olan ittifakı, ona şüphe duyul masın» sebep oldu. Osmanlı hü­ kümeti, hiçbir şart ileri sürme, yen borç vereni, tercih etti ve ileri sürülen reform planlarını, çöküşünü çabuklaştırmak için ileri sürülmüş birer tuzak kabul ederek şüpheyle karşıladı.

turya’nın da yardımıyla, bu dev­ lete hiçbir şart koşmaksızın ma­ li yardımda bulunmaya mecbu­ ruz. Bu konu hakkında von Cwin- ııer ile konuş (8).» Alman ban- kalan başlangıçta yalnızca 6 ay­ lık bir avans vermek istediler; fakat Alman Başbakanının tazyik leri neticeyi tayin etti. Fransız hükümeti bu gelişme üzerine, Düyun-u Umumiye.deki Fransız temsilcisi kanalıyla son bir teşeb büste bulunarak bir uzlaşma ze. mini sağlamaya çalıştıysa da hiç bir şey elde edemedi (9).

Bu kredinin Almanlar tarafın­ dan sağlanmış olması, Alman hü­ kümetinin, Osmanlı hükümeti in­ dindeki prestijin. çok arttırmış ve bu devletin, güvenilebilir ye­ gâne müttefik olarak temayüz et, meşine sebep olmuştur. Dolayısı ile de Almanlar, geçmişe kıyasen çok daha müessir bir şekilde nü­ fuzlarını tesis imkânını buldu • lar (10). Fransa, Osmanlı

mali-(1) a.g.e.; Malımııd Muhtar Paşa, La Turquie, L ’Allemagne et L ’Euro­ pe (Paris, 1Ş241), s. 102- 103. (2) a.g.e.; N o. 10032 ve La Marche

Financier, 1910-11, s. 516. (3) D.C. Blaisdell, European Finan­

cial Control in the Ottoman Em­ pire (New York, 1920), s. 216 ve devamı.

(4) Die Grosse Politik, Cilt X X V II, N o. 10045.

(5 ) a.g.e.. No. 10046.

(6) De Selbert, s. 302; R . Recouly, Reveu Politique et Parlementaire, Eklm, 1910, s. 158 ve devamı; Die Grosse Politik, Cilt X X V II, No. 10045 ve devamı.

(7) Ekim, 1910 da, The Econom ist dergisi dahi — Osmanlı m âliyesi­ nin reform u ve askeri masrafla­ rının tahdidi lcabeder gerekçe - siyle — hareketi tasvip etmiştir. (8) Die Grosse Politik, Cilt X X V II,

No. 10049, 10053, 10038, 10063 . 10067.

(9) a.g.e., N o. 10057, 10052. (10) K. Helffrich, Dle Deutsche Tür.

kenpolltlk (Berllh, 1921), s. 22-23.

YARIN :

OSMANLI MÂLİYESİ

AVRUPA YOLLARINDA

(7)

U L U S

r; Sayfa : 5

I

\\\\\\\\\\\\\v 5

I 1

©gsaaMifl ta?Jii&&t©®!L®@®

to

Yazan :

HERBERT FEİS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

OsmanlI Mâliyesi Avrupa yollumla

Bu yazı serisi Herbert Feis’in «Europe: The World’s Banker 1870 - 1914» adlı kita­

bından tercüme edilmiştir. Feis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir \ ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, iktisadi gücü ye­ rinde ülkelerin, ıktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize »şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde ise, Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle oıan borçlu - alacaklı münaseböUerimızm tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair baz; şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihi belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

Y. N. Y. ! Müteakip yıllarda yapılmış Os-

; manii borçlanmaları da geçmiş. ; tekilerc benzer bir seyir takip i etti. Balkan Harbi sırasında Fran i sız sermaye piyasasına arzedii - ! mek istenen Osmanlı tahvilleri, ; Fransız hükünmetinin muhalife- ! tiyle karşılaştı (1). Fakat Fran- j sız bankaları ve mühimmat (ab- ! rikalarmın teşebbüsleri, Fransa- ! nm resmi politikasının aksine i bir gelişime sebep olmuştur (2). / 1913 yılı sonbaharında

Osman-'> b Maliye Bakanı yeni bir borç

£ temini gayesiyle Avrupa'ya hare- J ket etti. Berlin’e muvassalatında i kendisine Berlin sermaye piya- { sasının, yeni bir Osmanlı tahvi- { linin satışına müsait olmadığı i bildirildi (3). Bunun üzerine i Fransız hükümetine müracaat et- { ti. Fransa, OsmanlI devletini kuv i vetlendirmek ve yeni bir savaşı i mümkün kılmak istemiyordu. ; Fakat bu kredinin sağlanması ve J Bağdat demiryolu planına vaki £ muhalefetine son vermesi halin-

'tf de, Osmanlı Devletinden, Fran ■

$ sız ticarî ve sınaî kuruluşları > için büyük siparişler ve imtiyaz- J 1ar koparabilmesi imkân dahili- £ ne girecekti. Bu sebeplerle Fran. £ sız hükümeti, pazarlığı kaba] et- $ ti. Fakat gayenin tahakkukunda £ önemli bir engel mevcuttu: Fran- £ sızlarca inşa edilecek demiryol- j Iarın geçeceği eyaletlerle ilgili o- J larak Huşlara veto hakkı tanı - J yan bir Fransız • Rus anlaşması. J Vaki Fransız teşebbüsü üzerine J Rusya, Osmanlı Devleti, eski im- J tivazları yenileriyle değiştiren £ bir anlaşmaya ı-azı olduğu tak - £ dilde veto hakkını kullanmaya- i cağını bildirdi (4).

£ Fransız hükümeti arzularını £ dikte ettirebilmek için, Osmanlı i devletinin gittikçe artan muzaya-

kasından istifade gayesiyle bek- i lemeye koyuldu. Fakat Kasım i 191?.’te, Perier Co. adlı bir Fran-

'/ sız bankasının, Osmanlı tahville-

^ rinin mubayaa ve piyasaya arz

fiyatları arasındaki büyük farkın cazibesine kapılarak Osmanlı devletince talep edilen krediyi kabul ettiğini öğrendi (5). R e s­ men piyasaya arz talep edilme­ diği için, Fransız hükümeti ön­ ceden haberdar edilmemişti. Per- rier’nin bu teşebbüsü, hem Fran sız planlarını, hem de Balkanlar­ da sulhii tehlikeye sokmuş olu­ yordu. Bu sebeple Paris’te Fran sız Maliye Bakanı Perrier’yi kı­ nadı ve kredinin ikinci kısmını iptale zorladı. Fakat Belçika bankaları kredinin noksan kalan kısmım tamamlayanla hazır ol- doklarını bildirdiler (6). Bu kre­ dinin zahiri sebebi, Osmanlı devlet memurlarının ve subayla­ rın o güne kadar ödenememiş o- lan maaşlarının tediyesi idi. Fa­ kat bir kısmı ile İngiltere’den bir drenot ve mühimmat satın alındı (7), Müzakerelere girişil - diyse de, iki defa — Rus reaksi­ yonundan korkularak — ara ver­ mek lüzumu duyuldu. Ocak 1914’de Rus hükümeti. Alman Mareşali Liman von Sanders’in Osmanlı ordusunu ı-eorganize et­ mekle vazifelendirilmesi dolayı- sıyla bu krediye müsaade edil­ memesini talep etti (8). Fakat Fransız hükümeti bu hususu bir mesele haline getirmeye yanaş - inadı. Şubat ayında Osmanlı ve Yunanistan devletleri arasında bir harp kaçınılmaz gibi gürü

-nüyordu ve Rusya, sağlanacak kredinin OsmanlIların tutumunu sertleştirmesinden korkuyordu. Fransız hükümeti, kredinin ö- denmesini Balkanlarda sulhün avdetine kadar bekleteceğini va- adle, bu paranın büyük bir kıs­ mının Osmanlılarca car] borçla­ rının ödenmesinde kullanılacağı­ nı ve Osmanlı Bankasının yapı­ lacak masrafları murakabe edebi lecek bir durumda olduğunu be­ lirtti (9). Esasen Frensiz hükü. meti mevcut şartlar muvacehe­ sinde çok sert şartlar ileri sür - mek istemiyordu. Çünkü ocak 1914’de, OsmanlIların, her halü­ kârda Moltke ve Goeben zırhlı - larını alacağını öğrenmişti (10).

Kredi, ancak Osmaıılı hükümc ti Yunanistan’la adalar hakkın­ da bir anlaşmaya vardıktan son­ ra, Paris’te, Osmanl, tahvilleri • ııin piyasaya arzı suretiyle ger­ çekleştirildi. Bu kredinin sağlan­ ması ve Bağdat demiryoluna mu. halefetten vazgeçmesi mukabilin­ de Fransız hükümeti, Anadolu ve Suriye’de 23C0 millik bir demir­ yolu imtiyazı elde etmiştir. Ay­ rıca, üç Akdeniz ve iki Karade­ niz limanının işletilmesi hakkı Fransız şirketlerine devredildi; M. .lo'y adlı bir Fransız Osmanlı Maliy» Bakanlığı Genel Müfetti- şi tav ı edildi; Fransız müesse­ se, okul hastane ve kiliselerinin imtiyazları teyit ve temdit edil

-di (11).

Bu kredinin Alman bankaların­ ca evvelce verilmiş avansların v.s. ödenmesinden arta kalan kıs mi, askerî hazırlıklar için kulla­ nıldı. Yunanistan’la anlaşması. »a rağmen, Osmanlı hükümeti, kaybettiği adaları geri alabil*01511 için bir harbi dahj göze almak temayülündeydi (12). Fransa’ya, Creusot tarafından inşa edilmek üzere altı destroyer, 2 denizaltı, dağ toplan ve deniz uçaklan si­ pariş edildi (13). Bir ay kadar önce gene Paris’te piyasaya ar- zedilmiş Yunan devlet tahvilleri hasılatı da Yunan hükümeti tara fttidr.n huna benzer maksatlar i- çin kullanılmıştır (14). Bir Fran­ sız misyonu Yunan ordusu ve tahkimatını kuvvetlendirirken, bir Alman misyonu da ayn, şey. leri OsmanlIlar için yapıyordu. Bir İngiliz deniz misyonu Yu • nan donanmasını kuvvetlendir - mek için çalışırken, bir diğer İn giliz misyonu da Osmanlı donan­ masının geliştirilmesiyle meşgul­ dü (15). Bazı İngiliz firmaları Osmanlı tersanelerini ıslah ve yeni satın alınmış lıarp gemileri için yüzer havuzlar ve rıhtım - lar inşa etmekle görevlendirilmiş lerdi. Yunanistan 1 haziran 1913 tarihli gskerî anlaşması icabını yerine getirmesi için Sırbistan’a bsşvurduysa. da, Sırbistan, bu ta­ lebi tereddütle karşıladı. Kısaca

1. Büyük Harp başladığı zaman muharip kuvvetlerin durum ve tutumları bu merkezdeydi.

(1) Livre Noir, II, 562; France, Docu. ments Diplomatiques, 1912-14, Cilt III, No. 13 , 39, 130. (2 ) Paris Büyük E lçisi Isvolsky, Hü­

kümetine yolladığı memorandum­ da, bankalar ve tekel idaresini (tütün tekeli) kontrol yetkisinin lim itli oluşu dolayısıyla Fransız Hükümetince karşılaşılan güçlük­ leri izqh etmektedir. Livre N oir, II, 116, 11«, 127- 128, 137- 13«. (3 ) Cemal Paşa, Memoirs o l a Tur»

kish Statesman (N ew York, 1922), s. 55.

(4) Livre Noir, II. 143 - 143, 2:jl ; D o­ cuments Diplomatique Français, . 1871 -1914, 3. Baskı, Cilt I. No. 528. Rus Hükümetinin talebi, 1912 yılı boyunca Fransız bankalarının plânlarında bir mania olarak be­ lirm iştir.

(5 ) Le Marche Financier, 1913 - 14, s. 222.

(6) Livre N oir, II, 209- 214; R. Poin­ caré, Au Service de la France, IV , s. 10.

(7) E con om isé Ocak 3, 19J4. (8 ) Livre N oir, II, 230 - 235. (9) a.g.e., s. 242 - 243; Poincaré, a.g.

e., IV , 44.

(10) Foincare, a.g.e., IV , s. 24. (11) Rapport de la Commission du

Budget, Affaires Etrangères, 1914. (13) E. Driault ve M. L ’Heritier, a.g.

e., V , 156 - 157.

(13) Cemal Paşa, a.g.e., s. 96, 102. (14) Driault ve L ’Heritier, a.g.e., V .

153.157.

(15) E con om isé 3 Ocak 1914 ve 30 Ma- y is 1914 sayılarında Perier’den sağlanan kredilerle alınan drat- nottan «İstanbul’daki bahriye misyonumuzun ilk meyvaları» şek- ünde bahseünekto ve devamla, «Churchill’ in uzak görüşlülüğü sayesinde, Yunanistan için oir şans eser! olarak gelecek harpte T(irk Amirali Limpus, Amiral Mark K err'le savaşmak zorunda kalacaktır» demektedir.

YARIN :

İNGİLTERE

VE

OSMANLI

İMPARATORLUĞU

(8)

Sayfa: 5

:ü L ü S:

^\\\\\\\\\\\\\Nm\V\\i\\\\\\\\\\\V^\VNK«^V\\\\\»^VNim\\^^

J

mmsmm

m

v\\\\\\\\\\\v /

I

I_ _ _ _

!

^XXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXSXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXXX’-. M l â \ p j a a a

Yazan :

HERBERT FElS

Çeviren :

Y. NEDİM YALÇIN

illere ve OsmanlI

imparatorlu

Bu yazı serisi Herbert Peis’in «Europe: The World’s Banker 1870 • 1914» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir Feis, hem $üyük bir iktisatçı, hem de Pulitzer Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar. Dir ilim adamı ve A.BJ3. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, İktisadî gücü ye­ rinde ülkelerin, ıktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çeşitli şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kullandıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize -şık tutarı teıcüme ettiği­ miz bölümde ise, Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri İle olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle oıan borçlu - alacaklı münasebetlerimizin tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair bazı şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarihî belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

X. N. X. — 8 —

1875 yılında borçlarını ödemek te acze düşmesine kadar resmi İngiliz politikası, OsmanlI devlet tahvillerinin Londra piyasasında satışını teşvik etmek şeklinde tc zahür etmiştir. Kırım harbi sebe biyle yapılan Osmanlı borçlan - masını İngiliz hükümeti, Fransız hükümeti ile birlikte garanti e t ­ mişti. Birçok müşahidin Osmanlı devleti hakkında izhar ettiği şüp helere rağmen, İngiliz Hüküme - ti ,Osmaıılı Devleti hakkında, İn­ giliz sermayedarları, Osmanlı tah villerini satın almaya teşvik ede cek kadar iyimser davranmıştır. Fakat İngiliz Hükümetinin takip ettiği bu politikanın temel nede­ ninin, Rus ihtiraslarına karşı Os manii toprak bütünlüğünü muha­ faza olduğunu unutmamak lâzım dır. Bununla beraber 1876’da Os­ manlIların iflaslarını ilânların • dan ve İmparatorluğun çöküntü emarelerinin belirmesinden son. ra, İngiliz politikası çok daha çapraşık bir mahiyet arzeder.

Bu tarihten sonra İngiliz Hü­ kümeti —geçmiş tecrübeleri do- layısiyle— Osmanlı borçlanma te şebbüslerinc karşı hiçbir taahhüt te bulunmaz bir tavır takınma - ya başlamıştır. İngiliz sermaye­ darlar, herhangi bir kredi verme den önce daima hükümetleriyle istişare adetindeydiler. Fakat İn giliz Hükümeti bu hususta —mümkün olduğu kadar— her • hangi bir mes’uliyet kabulünden kaçınmıştır. Meselâ, 1908’de Genç Türkler Hükümeti Ervvard Gray’- e, İngiliz bankaları nezdinde leh lerinde teşebbüslerde bulunması­ nı talep ettikleri zaman, Gray, yalnızca bu müracaatı Itothsc ■ hild ve Baring’c intikal ettirmek le iktifa etmiştir. Bu bankacılar, yeni bir seri Osmanlı tahvilinin tatminkâr bir şekilde piyasaya arzına' imkân olmadığını karar verdikleri zaman da, bu karan

değiştirmek hususunda resmî hiç bir İngiliz teşebbüsüne rastlan • maz. (1) Bununla beraber birçok ahvalde İngiliz hükümeti tavas. sutta bulunmuş veya tavsiyeler­ de bulunmayı kabul etmiştir. Mo selâ, evvelce de bahsedildiği üze re, İngiliz Dışişleri Bakanlığı, 1910’da Ernest Cassel’i Osmanlı Devletine bir kredi sağlama te - şebbüsünden vazgeçmeye ikna et mişti. Keza 1912’dc Osmanlı MH II Bankasınca yapılan teşebbüse —Balkan anlaşmazlığının hallin • den ünce yapılacak herhangi bir avansa muarız olduğu gerekçesiy lc— karşı çıkmıştır. (2) Fakat belirli istisnalar dışında, banker ler ve diğer sermayedarların ser bestçe karara varmalarına mü • saade etmiştir. Bunların, Osman­

lI Hükümetinin finansmanıma kat kıları tali ölçülerde kalmıştır. Tercihleri, daha ziyade diğer ba zı hususlarla ilgiliydi. Askeri ç-a baları uğruna mütemadiyen bor ca giren bir hükümet, onlar için cazip bir yatırım sahası teşkil e t memiştir. İngiliz Hükümeti de on lara, takdirleri dışında bir tutu ma zorlamamıştır. Kısaca, A l­ man ve Fransız Hükümetlerince bu hususlarda deruhte edilmiş mes’uliyet, İngiliz Hükümetine cazip gelmemiştir.

Fakat yabancı sermaye grupla rile İngiliz sermaye gruplarının rekabetleri neticesi. Alman ser­ mayedarlarının Osmanlı toprak­ larında faaliyete geçmesinden sonra, İngiliz Hükümetinin, daha istikrarlı bir politika takip etme

ye başladığı ve inisyatifi ele aldı ğı görülür. Bu tarihlerden son­ raki İngiliz çabalarının hep aynı minval üzere devam etmiştir.' Bu husus, 1908’dc, Sör Edward Gray ce de teyit edilmektedir:

«Görev başına geldiğinde, Os­ manlI topraklarındaki ticari te­ şebbüslerin dışında tutulduğumu­ zu ve Osmanlı pazarlarında bir yer kapabilmek hususunda ne ka dar ümitsiz bir durumda oldu - ğumuzu gördüğüm zaman, büyük bir ızdırap duydum. Fransızlarla işbirliğini teşvik sebebim bu- dür. Çünkü İngiliz teşebbüsleri, kendi hallerine hırakılsalar, hiç bir ümit yok gibiydi. Ne kadar gelişi güzel bir sermaye grubu­ nun Osmanlı ticari bayatını elin de tuttuğunu faı-kettiğimden

be-ri büyük bir sükûtu hayal içinde yim. (3).

Sör Grey’in bu beyanatı, belki de, Sör Ernest Cassel’in, Osman lı ülkesindeki İngiliz teşebbüsle riııe hizmet etnıe^ üzere Osman lı Milli Bankasını kurmaya teş­ vik edilmesini de izah etmekte­ dir, 1910’dan, Osmanlı İmpara­ torluğunun çöküşünün gün meşe leşi sayıldığı 1914 yılma kadar İn giliz Hükümeti, İngiliz menfaat larının ihmaline karşı şiddetle vaziyet almıştır. I. Dünya Har biııe takaddüm eden günlerde ya pılan bir seri anlaşmalarla, İngi liz teşebbüsleri için münasip bir faaliyet sahası ve arzulanan pek çok fırsatı temin edebilmeyi ba­ şarmıştır. Osmanlı Devletinin fi nansmaıunı tamamen özel men- faatlarin inisyatifine terketmeğl arzu etmesine rağmen, İngiliz Hükümeti de —Alman ve Fransız hükümetler gibi— bütün ağırlı­ ğıyla, çeşitli müzakerelere mü­ dahale etmek ihtiyacını duymuş tur.

(1 ) British Docum ents, CİP, V, No. 202.

(2 ) D ie Grosse Politik, Cilt X X X IV , N o. 24645.

(3) British Docum ents, Cilt V , N o. 208.

YARIN :

OSMANLI DÜYUN-u

(9)

i

I Ü L Ü S :

:S a y f» ; 5

î

v\\\\\\\\\\\v i

I

^ \\\\\\V \\V \\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\\V \\\V \\\\\\\\\\\\\\^ ^ ^ ^

‘ ®mmM âMP&s&ai1

to

r

Yazan:

HERBERT FEİS

Çeviren:

Y. NEDİM YALÇIN

i --- I

Elimli kolunun nasıl bağlandı?

Bu yazı serisi Herbert Fels’in «Europe: The World’s Banker 1870 1014» adlı kita­ bından tercüme edilmiştir Peis, hem büyük bir iktisatçı, hem de Pulitzeı Armağanı ka­ zanmış bir tarihçidir. Bir yazar, bir ilim adamı ve A.B.D. Hükümetinin sözü dinlenen bir müşaviri olarak çok başarılı bir meslek hayatı vardır. Bu eserde, iktisadi gücü ye­ rinde ülkelerin, ıktisaden geri kalmış ülkelere sağladıkları çe şid i şekillerdeki yardımları, dış politika maksatlarının tahakkukunda en büyük koz olarak nasıl kın-nndıkları, çok mükemmel bir şekilde hikâye edilmektedir. Yakın tarihimize .şık tutan tercüme ettiği­ miz bölümde İse, Birinci Büyük Harbe takaddüm eden günlerde çeşitli Avrupa ülkeleri ile olan ittifaklarımızı, bu ülkelerle olan borçlu alacaklı münaseboılerimızıtı tayin ettiği ve rasyonel esaslara dayanmayan bir borçlanma siyasetinin, sair baz. şartlar da tahakkuk ettiği ahvalde, borçlu devletin çöküşünü kolaylaştırdığı ve hızlandırdığı vakıaları, tarih] belgelere istinaden yetkili bir ağızdan nakledilmektedir.

k. N. k.

— a —

Tali görevlere, Osmanlı tabii, yetindeki kimseler getirilecekti ve bunların tayini Komisyonca yapılacaktı. Bütün Komisyon top iantılarına bir Osmanlı temsilci­ si katılacak; fakat bu zatın yet­ kisi istişarî olmaktan öteye gide meyecekti. Resmî Osmanlı kont­ rolörleri, teşkilâtın bütün kayıt­ larını ve evraklarını kontrol e. debilecek, fakat teşkilâtın yöne­ timine hiçbir müdahalede bulun mayacaklardı. Teşkilâtın bütçesi, yine teşkilâtça hazırlanacaktı ve kanunlara ve kararnameye uy­ gun olduğu sürece bu bütçenin Osmanlı hükümetince tasdiki mecburi idi.

Yabancı tahvil sahiplerinin hak iarını korumak için buldukları formül buydıu (1). Düyun-u Umu­ miye idaresi, tuz inhisarım, dam ga, alkollü içkiler, bahkçılık ve ipek resimlerini doğrudan doğru ya yönetmiştir. Tütün inhisarı, yıllık asgarî bir hasıla ve kârın taksimi mukabilinde, Fransız ve Avusturya - Alman sermayesince sahip olunan bir şirkete devredil inişti (2). Bütün bu hususlar, şa­ şılacak kadar az bir ihtilâfla yü rütülebilmiştir. Osmanlı hüküme ti ile komisyon arasında çıkan ve bir hakemeye tevdii gereken yegâ ne ihtilâf, 1903 yıbnda, Komisyo­ nun alacaklılara ilâve bir faiz te. diyesine teşebbüsü üzerine çık­ mıştır. 1881’den 1903 yılına ka- darkî devrede, Teşkilâtın kontro­ lüne devredilmiş gelirler, taahhüt edilmiş asgarî faiz nisbetnıj (%1) ancak karşılayabilmişti. Yine ay­ nı devre için net yıllık hasıla, hemen hemen sabit kalmıştır. (Ortalama 2,1 milyon TL) (3). Ko misyon raporlarında, müteaddit defalar, Osmanlı hükümetinin — neticeden bir istifadesi olma­ dığı için — gelirler hasılatım art­ tırma yolundaki muhtelif teşeb­ büsleri isteksizce desteklediği belirtilmektedir (4). Bu süre zar fuıda yalnızca tuz istihsal sana­

yiinde bir gelişim sağlanabildi ve tu* ihracı önemli bir faaliyet sahası olarak belirdi. Keza aynı yıllarda, ipek istihsali de teşvik edildi, istihsali arttırma teknik, (eri öğretilmeğe başlandı ve ipek istihsal sahası genişletilmeye ça­ lışıldı. Yabancılara tanınmış is tisnalar, yerli balkın şifahi akit alışkanlığı ve Osmanlı makamla­ rının işbirliğine yanaşmaması se­ bebiyle damga resmi tahsilatı, umulandan az olmuştur. Alkollü içkilerden alınan vergiler ise, bunların dahilde istihlâklerinden ziyade, ithalatını teşvik etmiştir

1930 yılına kadar Muharrem Kararnamesi şümulüne giren borçlardan ancak yüzde 22’sj ö- denebiİmişti. Fakat beliren yeni şartlar, tahvillerin değiştirilmesi ni ve mevcut anlaşmanın değişti, rilmesini gerekli kıldı.

Tahvil sahipleri, ellerine geçen düşük hasıla sebebiyle sabırsızla­ nıyorlardı. Fakat, Osmanlı Hükü meti’nin, Bağdat demiryolu tah­

villeri ödemelerini arttırma hu­ susundaki taahhüdünü yerine ge­ tirmesi, bunun için de gümrük resimlerini arttırması icap e d i­ yordu. 1881 Kararnamesi ise, böyle bir artıştan sağlanabilecek ilâve hasılatın da tahvil sahiple­ rine tahsisini gerekli kılmaktay­ dı. O günlerde Fransız Maliye Ba kanlığına, tahvillerin değişim plânlarının hazırlanmasına katıl­ mış bir maliyeci olan Rouvier ge tirilmişti. Yapılan çeşitti teşeb- büsler sonunda yeni bir anlaş­ ma metni üzerinde müzakerelere başlanması kabul edildi. Varılan anlaşmaya göre, cari Osntanh borçlan, çok daha düşük miktar da bir ana para, fakat daha yük sek bir faiz nisbeti taşıyan yeni bir borç haline çevrildi. Yine ay m anlaşmaya göre, tahsil edilmiş gelirlerde, taahhüt edilmiş yıllık asgari miktarlar dışında gerçek­ leştirilebilecek artışların 3/4’ü Os manii Devletine tahsil edilecek ve ancak 1/4’i borçların amorti» manında kullanılabilecekti.

1903 sonrası devrede, İmpara­ torluk dahilinde cereyan eden çe şitli hadiselere rağmen Duyun-u Umumiye İdaresince tahsil edi • len gelir miktan sür’atle artma­ ya başladı. (1883—1913 arası sü rede Osmanb Devlet gelirleri iki

katma çıkmıştır.) Gümrük resmi artışları ve Duyun-u Umumiye’ - nin kontrolüne sonradan devredil miş gelirler de dah|I edilmek kaydıyla, 1913-14 yıllannda bu teşkilâtça toplanmış gayri safi ge lir yekûnu 5,4 milyon T.L. idi. (1903—1904 yılları için bu m ik ­ tar 3 milyon T.L.’dır. (5) Şartla­ rın anormalliğine rağmen gelir ■ Icrdeki bu artış, milletlerarası borç idaresinin gayretleri netice­ sinde meydana gelmiştir. Du - yun-u Umumiye Teşkilâtı —tahsil ettiği gelirlerde bir artış temin e* debilmek için— ticaret, sanayi ve ziı-aati geliştirmeye çalıştı; yö­ nettiği vergilerle ilgili kanunları bir sisteme bağladı ve vergi ka­ çakçılığı ile mücadele etti; tek­ nik yardım sağlamak suretiyle i pek istihsalinin arttırılması için çaba sarfetti.

(1) Duyun-u Umumiye İdaresince neşredilmiş genel ve özel raporların tam bir listesi İçin Blalsdell’in a.g.e., s. 109'a; Teşkilâtın organizasyonu, kanuni statüsü, v.s. için G. Young’a, a.g.e., Cilt V, Bölüm I .X X X V e bakınız. (2) The Councll o f the Regle to the General Meetlng o f Sharaholders, 1884 -

1913, da yıllık faaliyet raporları ve bil&nçolar verilmektedir. Sermaye ten. ziline sebep olan birkaç yıllık açıktan sonra Regle kârlı b ir teşebbüs ol­ muştur. 1913 - 14’de hissedarlar, yatırılmış sermayelerinin % 13 - 14’ü nis- betlnde temettü almışlardır.

(9) 5 yıllık devreler için gelirlerden elde edilen yıllık hasıla m ik tan aşağıda gösterilmiştir: (1.000 TL. olarak):

Yıllar Hasıla yıllar Hasıla 1882—87 2.339 1897— 1902 2.538 1887—92 2.328 1902— 1907 3.064

1892—97 2.503 1907—1912 4.527 (Yani gümrük zamları dahil)

(4 ) Laurent tarafından a.g.e.'de belirtildiğine göre. 1903 yılında yapılan deği­ şimden (conversion) sonra bile durum, tatminkâr olmaktan uzakfır, (5 ) Sir Adam Clock, Speclal Report on the Ottoman Public Debt, 1914.

Y A R IN :

DÜYUN-U UMUMİYE

İDARESİNİN İÇYÜZÜ

Referanslar

Benzer Belgeler

• Tanrı (Krişna) bu eserde, Sankhya Yoga (bilgi yolu), Karma Yoga (eylem yolu), Dhyana Yoga (Meditasyon yolu), Jnana Yoga (Hakikat ile Hakikat olmayanı ayırma Yolu),

TÜİK’in anket sonucuna göre 15 yaş ve üstündeki kişiler günde ortalama 8 saat 32 dakikayı uykuya ayırırken spor faaliyetlerine sadece 7 dakika ayırıyor!. Aynı

Roman, Veda romanının kahramanı Ahmet Reşat’ın sürgünden dönüşü ile bu romanın devamı hüviyetine bürünür.-romanın üçüncü bölümünden itibaren-

Aşağıdaki denklemin çözümünü elde ediniz... ifadesi

• DSB; Eyalet Spor Birliği ve Sporun Yönetim Organlarının 1950’de kendi görüşleriyle kurduğu bugün ona bağlı; 55 spor yönetimi organı, 12 özel görevli federasyon,

[r]

Her ne kadar daha ge- niş bir alana yayılmış olsa da elde edi- lecek çözünürlüğün VLT’nin elde etti- ği çözünürlükten daha küçük olmasının nedeni,

Alt inceleme alanları olarak; ulusal ve yerel düzeyde danışma organlarının etki gücü, göçmenlerin se- çimlere ilişkin hakları, siyasal özgürlükler kapsamında