îT-Çoıi/g^,
B O Ğ A Z İ Ç İ ’ N İ N
M A S A L I . . .
Yazan: İstanbullu
ÎvıftJoiuAiAâ/tı
Göksu Deresinden Hisar’a bir bakış...
Yıldırım Beyazıd, Niğbolu seferinden dönüşte, İstan bul’u fethetmek üzere hazır lıklara başlarken, ilk iş ola rak Bizans’ın Karadeniz ile muvaselesini önlemeyi uy gun bulmuştu. Ve bu iş için de Boğaziçi’nin en dar nok tasında bir hisar inşa ettir meye karar verdi.
O zamanlar Boğaziçi’nin Anadolu yakasında ve Gök su’nun denize karıştığı nok tada BizanslIlara ait eski bir Zeüs mabedi bulunuyordu. Büyük bir kısmı yıkılmış bulunan bu putperest mabe dinin mevkii Yıldırım Beya zıt hanın bilhassa dikkatini çekti. Burası Boğaziçinin en dar yerinde sipsivri bir bu run teşkil eden bir arazinin üzerinde idi.
Yıldırım Beyazıd hisarı bu mabedin harabeleri üzerine kurdurdu. 1305 yılında baş layan inşaat bir yıl sürdü ve 1306 yılında tamamlandı. Deniz seviyesinden 2-3 met re yükseklikteki bir kayaya oturtulan hisar 20 metre kut runda bir sur ile çevrilmiş ti. Surun kalınlığı 1,5 metre, yüksekliği ise 20 metreye ya kındı. Surların arasında ba zıları yarım daire şeklinde, bazıları da köşeli olmak üze re 6 tane yarım kule bulunu yordu. Surun ortasında da dört köşeli ve 25 metre irti- faında bir büyük kule yükse
liyordu. Üstünde kurşun kap lı ve ehram biçiminde bir ça tısı bulunan kuleden surlara birinci kattan bir asma köp rü ile geçiliyordu. Gayrimun- tazam bir beşgen şeklindeki bu surlar «seğirdim yeri» tâ bir edilen devriye yolları ile birbirine bağlıydı. Dört katlı kulenin en üst katındaki ta raşa kısmı da mazgallarla tahkim edilmişti.
Bu hisar, yalnız Boğaziçi’nin kontrolünde önemli bir rol oynamakla kalmamıştı. An kara muharebesinden sonra Yıldırım Beyazıd’ın oğlu Sü leyman Çelebi burada sak lanmış; 1444 yılında da Var na önlerine gelen Macar or dusunu karşılamak üzere Ru meli’ye geçen Osmanlı ordu su burada üslenmiş ve hisar, bu harekâtta önemli bir rol ifâ etmişti.
önceleri Güzelce Hisar, Y e ni Hisar, Yenice Hisar, Akça Hisar gibi türlü isimlerle anılan bu hisar, Fatih Sultan Mehmed’in Rumeli Hisarı yaptırmasından sonra ebedî ismi olan «Anadolu Hisarı» adıyla anılmaya başladı. Fatih Sultan Mehmed, Rume li Hisarı’m inşa ettirirken burayı da esaslı bir restoras yona tâbi tutturmuş ve içini toplarla tahkim etmişti. Böy lelikle Anadolu Hisarı eski sinden çok daha güçlü ve
önemli bir stratejik değere sahip olmuştu.
E V L İY A Ç E LE B I’N IN GÖZÜ İL E
A N AD O LU H ISAR I
Ünlü gezgin ve yazar Evliya Çelebi, 17’nci yüzyılın
Ana-doluhisarı’nı şöyle hikâye et mektedir:
«Anadoluhisarı, leb-i derya
da, Göksu’nun denize karış tığı mahalde bir kaya üzerin de olup Yıldırım Beyazıd bi nasıdır ki sonra Fatih Sul tan Mehmed Han tamir
et-Denizden Anadolu Hisarının genel bir görünüşü...
tirmiştir. Şeddaî bir bina olup âli ve metin bir kaledir, amma küçüktür. Çevresi 100 adımdır. Garba nâzır bir ka pısı vardır. İçinde Dizdarha- nesi (M uhafız y e r i), ne fer at (e r a t ) evleri, 200 kadar tı marlı sipahi neferi vardır.
Cebeh a n e s i ( cephanelik) ,
leb-i deryada karşıdaki R u - melihisarına ve Akmtıburnu’ na nazır topları vardır. Kale önünde Fatih Sultan M eh- med Han tarafından inşa et tirilen bir de camii vardır ( x ) Hisar kasabası 1080 hanedir. Am ma azîm sarayları ve ya lıları vardır. Defterdar Halı- cızâde sarayı, Mustafa Paşa sarayı, Hâce Çelebi Sarayı, Kaftancı A li Çelebi Sarayı, Em ir Paşa sarayı başlıca sa
ray larındandır. Yalılarının
en güzeli Bahaî Efendi’nin (Ş a ir ve Şeyhülislâm) çini lerle müzeyyen kasrı âlisidir. Kale camiinden maada bir hac mescidi, 7 adet sübyan mektebi ve 1 küçük hamamı ile 20 adet dükkânları vardır. Ahalisi hep ehli zevk ve ga rip dost adamlardır...»
AM CAZAD E H Ü SEYİN P A Ş A ’N IN Y A L IS I
Yakın bir tarihe kadar bu mütevazı köyün, adını taşı dığı hisardan sonra en ünlü binası Amcazade Hüseyin Paşa’nm yalısı idi. Kanlıca yolu üzerinde bulunan bu ya lı bir zenginlik ve ihtişam âbidesi, aynı zamanda bu kı yıların en güzel bir ziyneti idi.
1700 yıllarında yapıldığı tahmin edilen ve nice yıllar Anadoluhisar’ının kıyılarım süsleyen bu muhteşem yalı dan günümüze havuzlu bir salondan başka bir şey kal mamıştır ne çare ki. Kazık lar üzerinde denize doğru çı kan bu salonun ortasındaki havuzun üzeri bir kubbe ile örtülü bulunmaktadır. Du varlarındaki nakışlar ve al tın yaldızlı panolarla süslü kubbe ve etrafındaki oyma cılık sanatının en güzel ör nekleri kendi çapında birer şaheser vasfını taşır.
BUGÜNKÜ
A N A D O LU H lSA R I
Anadoluhisarı bugün Bo ğaziçi’nin Anadolu yakasın daki en âsude bir köşeyi teş kil eder. Buranın insanları da köylerinin bu havasına lâyık sakin ve efendi insan lardır. K öy özellikle yaz ay larında Göksu deresi ile Kü- çüksu mesiresine gelenlerle canlanır ve hareket dolu bir havaya bürünür. Kış ayla rında ise sessiz, tenha ve ade ta ıssız bir hal alır. Halkı nın hemen hepsi buranın yer lileridir. Yazlığa gelenlerin sayısı yok denecek kadar az dır.
Anadoluhisarı’nm 1830 yılındaki hali...
Burada kurulması düşünülen büyük çaptaki Beden Terbi yesi kamp ve çalışma tesisle riyle ileride Anadoluhisarı’na büyük bir hareketin de gele ceği muhakkaktır.
Anadoluhisarı halkının bü yük kısmım balıkçılık ve mo torculukla iştigâl edenler teşkil eder. Hisar köyünün sırt dayadığı Göksu deresi bilhassa kış aylarında balık çı motorları ile dolup taşar adeta.
Kıyılarım eski ahşap yalıla rın kapladığı Anadoluhisa- rı’nda yeni binalar daha zi yade sırtlara doğru çıkmak tadır. Son yıllarda yapılan apartmanlarla köyün Kanlıca tarafı bambaşka bir veçheye bürünmektedir.
( x ) Evliya Çelebi’nin sa tırları arasında bahsettiği cami iskele meydanı açı lırken kaldırılmış ve Kan lıca yolu üzerine nakledi lerek orada yeniden kurul muştur.
V e aynı yerden bugünkü görünüşü...
Köyden Hisar’a bir bakış...
5
Kişisel Arşivlerde İstanbul Belleği Taha Toros Arşivi