E1H d ö rt y a ş ın d a ^ 0 » ı H r t rı'll»M l<«ali>fetaW h HÇyt â lim in b u h a lin e , ö m rü n d e h iç b e rb e r eli d ey m iy en b em b ey az sa k a lı ¿d
sebep o lu y o rd u .
B u n la r ne k a d a r çok olsa lisa nın esasını değiştirem ez. D aha g e çen a srın son sen elerin d e b u tezi m üdafaa eden Ş em settin Sam i, b ü tü n h ay atın ı b u işe, dil davasına vakfetm işti.
— «Bir dilin esasını o n u n g ra m er k aid eleri ve lü g a tle ri teşkil eder. H a lb u k i bizde b u n a d air y a
-eserlerd e T ü rk dilinin b u bü y i b o şlu ğ u n u dold u rm ay a çalıştı. E in san ö m rü n ü n m üsaade ettiği kadı d o ld u rd u da !. Ş em settin Sam i k tap larıy la y aşay an adam dır. L ûga lerin in dışında, dil davasının d şm da h içb ir şey o nu a lâ k a d a r e m em iştir. K endisiyle k o nuştuğı m uz F a h riy e Yen, k ay ın p ed e ri içi
Babam Ş e ms e t t i n
Nakleden : S U Z A N E S L E RBeş lisanı ana dili gibi konuşan âlim — Bütün
bir dil komisyonu yerini tutan adam — Sefil
lerin ilk tercümesi «Mağdurin Hikâyesi» — Mec-
muacı, mütercim, piyes yazarı, lûgatçı Şemsettin
Sami — Elli dört sene hiç berber eli deymiyen
sakal — Lûgatlar yazıldığı müddetçe kucaktan
inmiyen tekir ölünce — Kamus bittiği gün.
"O İR kelim ede tered d ü d e m i d ü ş-tü n ü z, asli m ân asın d an gayri hangi m ân ad a kullanılabileceğini m i anlam ak istiyorsunuz. B a şv u ra cağım ız ilk eser, m erh u m Ş em settin Sam i’n in k am û s’u d u r. Açınız, b a kınız yazılışından b u g ü n e k ad ar ü zerin d en y arım asırd an fazla za m an geçtiği halde henüz yazılm ış- çasm a tertem iz tü rk çesiy le derhal m ü şk ü lü n ü ze cevap v erecek tir. O- n u n lü g atlerin i b abalarım ız k u lla n dı, biz k ullanıyoruz. A ynı k o lay lıkla çocuklarım ız, to ru n larım ız k u llan acak lar.
Son senelerde dilim izin g eçir diği h ercü m erci d ü şü n ü n ce insanın bu, b ü tü n b ir öm rü n em eğini ta şı y an eserlere b ü sb ü tü n h a y ra n o l m am ası elden gelm iyor.
Siz istediğiniz k a d a r zorlayın, kelim e u y d u ru n . B u n ları b ir n e - sile öğretebilirsiniz am m a ikinci nesilde yine çaresizlik başgösterir. A nalar, b ab ala r çocukların d ilin den anlam az olur. B ir dil anarşisi içinde bocalar d u ru rsu n u z.
Ö bür ta ra fta has tü rk çe, k u lla n ılan kelim e, çoğunluğun k o n u ş tu ğ u daim a yaşar, dile su n ’î olarak so k u lan ların ayıklandığını görür, öm rü ebedidir âdeta. B ir zam anlar b u arapçadır, b u acem cedir dedik, ayıkladık, y erin e yenilerini diktik, tutm adı, yerleşm edi, konuşulam adı, u n u tu ld u gitti.
L isana giren arapça, acemce kelim eler h a k k ın d a Şem settin Sami, b u b ü y ü k dil üstadı b ak ın ne diyor ;
— O sm anlı dili arapça, acemce, tü rk ç e gibi üç lisanın k arışm asın d an m eydana geldi denir. B u ta m a m en y an lıştır. H er lisana başka dilden k elim eler k arışab ilir. F a k a t b u dem ek değildir ki, o dil bu
lisan lard an te re k k ü p etm iştir. H er lisana m uhtelif d iller tesir eder. T ü rk çey e de öyle olm uş. A rap ve F a rs dillerin d en k elim eler girm iştir.
zilmiş hem en h içb ir şey yoktur» derdi.
in sa n ta k a t ve tah am m ü lü n ü aşan b ir sab ırla m eydana getirdiği
B n. F ah riy e Yen b a n a k a y ın p e d e rin in K a m û s 'u n d a n b ir k e lim e n in k a rşılığ ın ı o k u d u . B izim a ra p sa ç ın a d ö n d ü rd ü ğ ü m ü z dil d a v a sın ı O, şe ç ç n asrın so n u n d a
öyle güzel h a lle tm iş ti k i !
Sami
bakınız n e diy o r :
— O nu yaşadığı âlem den ay: ra c a k h içb ir şey ta sa v v u r edileme miş. S a b ah tan akşam a k a d a r h k ıp ırd am ad an m asası başında o tı r u r durm aksızın, dinlenm eksizi yazarm ış. B ü tü n h ay atın d a b ir te defa h a re k e t ettiğ in i görm üşler.
A ltı cilt tu ta n k a m u s -ü l Âlâmı m bitirdiği g ün yazı m asasında k a lk a ra k ağır ağ ır bahçeye inm i O rada o tu ra n la rın h a y re tle açıia gözleri önünde b ir ağaca bağlanm trap eze asılara k üç defa gidip ge lerek sallanm ış. Ev h alk ı okadc şaşırm ış, Ş em settin S am i’n in b halini o k ad ar yadırgam ış ki, gün
lerce b aşk a şey konuşulm am ı
v a k ’a, evin âd eta b ir ta rih baş langıcı gibi m ühim addedilen hi k ây ele rin d en olm uş. F a k a t Ka m u s -ü l A lâm m b ir değil birka hikâyesi var.
D okuz sene geceli gündüzl çalışarak m eydana getirdiği b u ese ri y azark en Ş em settin Sam i o m eş h u r te k i r k ed isin i b ir g ü n bil ku cağ ın d an indirm em iştir. Öyle k hayvancağızın ö m rü tü k e n ip ölüne h erk esi b ir ü z ü n tü d ü r alm ış. Bir kaç g ü n kendisinde, ö nüne geçe m ediği b ir eksiklik hissi, b ir boş lu k hisseden âlim i, b u h uzursuz lu ğ u n d an k u rta rm a k için b ir baş ka te k ir kedi aranm ış b u lu n m u eskisinin y erin i alm ış...
K endisini resm inde görenle
ona fe ra h ferah 80 - 90 yaş vere bilirler. H alb u k i onu d aha gen sayılabilecek en verim li çağındı elli d ö rt yaşında k aybettik.
Böyle yaşlı görünm esinde
ru c u m esaisinin, m ütem ad