• Sonuç bulunamadı

Arzu Başaran gece yaşayanlar sınıfında

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Arzu Başaran gece yaşayanlar sınıfında"

Copied!
1
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

D

rt

Sayfa 16

Güneş, 13 M ayıs 1990 Paz

I

bir

gününde

hayat

Arzu Başaran

‘Gece yaşayanlar’ sınıfında

Resmi çok kıskanç Başaran’ın. Hele sinemaya hiç ta

hammülü yok. Sinemaya gittiği günlerde resim Arzu’ yu

terkediyor.

R

esimle yatıyorum, resimle kalkı­yorum. Günlerim ya resim yapa­ rak, ya resim düşünerek ya da yarım bir resmin önünde saatler­

ce durmakla geçer. Bu hayatımın genel bir özeti. Tek tek günlerime gelince... Aslında

ben gece yaşayanlar sınıfına girerim. Bu yüz­ den çok geç kalkarım. On ikide birde mese­ la. İyi bir kahvaltı ederim. Çünkü gece yaşayanlar sınıfına girenlerin hayatında be­ lirli saatlerde yenen yemekler yoktur. İyi bir kahvaltı ve iyi bir akşam yemeği vardır sa­ dece. Gece boyunca resim yaparken, res­ mimle aram a kahveden başka hiçbir şey giremez. Buna izin vermem. Zaten acıkmam ki, belki acıkıyorumdur ama ben hissetmi­ yorum. Sadece kahve... kahve... kahve...

San, eflatun ve gri geçen geceler

Resimlerimde en çok griyi, eflatun ve mor tonlarını bîr de yıllardır beni terketmeyen bir

sarıyı kullanıyorum. Gece­ lerimin en çok san, eflatun ve gri geçtiği söylenebilir bu yüzden.Resmim ekâbir- dir.öyle hemen başına g e­ çip çalışmam mümkün d e ­ ğil .Uzun bir hazırlık ister. Dört beş saatim, boyala­

rın, kâğıtların arasında ve devam edeceğim resmin, karşısında geçer. Bu uzun süren ha­ zırlıktan sonra çoğunlukla gece yarısı olur. Kimselerin beni aramayı düşünmediği saat­ lerde başlanm, çoğu zaman sabah ezam oku­ nurken ben yatağıma girmek üzere hazırla­ nırım.

Bir sûredir Alman Televizyonu olan ZDF ve TRT ortak yapımı İstanbul’da A şk adlı bir dizi filmin sanat yönetmenliğini yapıyo­ rum. Bu yüzden erken kalkmam gerekiyor. Çevremde erken kalkmaya alışmış ve işleri­

ne yetişme telaşı içindeki insanları görünce çok şaşırıyorum. Resmim çok kıskançtır de­ dim ya, sinemaya gitmeme katlanamaz. Oy­ sa sinemayı da çok severim ben. İyi bir film olduğu zaman dokuz on beş suareye sinema­ ya giderim. Resmim buna katlanamaz, bu yüzden sinemaya gittiğim günlerin gecelerin­ de resim yapmama imkân yoktur. Artık o saatler ya arkadaşlarımla birlikte, ya kitap okuyarak ya da müzik dinleyerek geçer.

Sıcak yaz gecelerinde bazen atölyemde ça­ lışırken bunalırım. Susamış olurum çoğu za­ m an. Bir de o kadar yalnız bir iştir ki yaptığım,biriyle iki kelime konuşmak için dayanılmaz bir istek duyarım. Saat gecenin kaçı olursa olsun, bir taksiye atladığım gi­ bi, barlardan birine giderim. Ama işin kö­ tüsü içkiyle aram hiç iyi değildir. Bu yüzden ya kahve ya da limon soda içerim. Ama son zamanlarda bundan da hiç tat almıyorum. Bir kere içki içmediğim için benden para al­ mıyorlar, ayrıca görmek istediğim kişileri göremediğim gibi, görmek istemediğim ne kadar insan varsa görüyorum. Bu yüzden ar­ tık bu alışkanlığımdan vazgeçtim diyebili­ rim.

Öğleden sonraları, bazı günler, görmedi­ ğim sergileri gezerim. Bir gün koyarım ken­ dime, mesela Cuma. O gün Nişantaşı’na

çıkarım ye başlarım sergileri gezmeye. Hep­ sini gezerim, görürüm...

tik fırça, ilk darbe

Resim yapmak ile ressam olmak arasın­ da çok fark var. Herkes resim yapabilir ama bu ressam olduğu anlamına gelm ez. Birçok kişinin hobisidir resim yapmak, ya da ilko­ kul sıralarından kalan bir alışkanlık. Yete­ nek, ressam olmak için yeterli şart değildir. Sanatçı nosyonu taşımak ve hayatını bu­ nun üzerine kurabilmek gereklidir. Ayrıca özellikle Türkiye’de sanatçı alabildiğine yü­ rekli, cesur olmalıdır da. Ayrıca bir sanatçı için resme başlayış çok önemli, ilk fırça, ilk darbe. Resimde geri dönüş yok. Ama benim için son darbe, son vuruş çok daha önemli. Çünkü hayat devam ediyor ve resmin bir yerde bitmesi lazım. Ne zaman, nasıl, han­ gi darbeyle biteceği çok önemli.

Ara sıra atölyeme ressam ya da müzisyen arkadaşlar gelirler. Bir spagetti yaparız me­ sela, oturur afiyetle yeriz sonra sohbet ede­ riz. Bu sohbetler çok neşeli, eğlenceli olur. Böyle günlerde de resim yapamam.

Resim benim varolma biçimim. Bu yüz­ den öyle bir yere gelmek istiyorum ki, res­ mimi satın almak isteyen kişiye, ‘Hayır ben bu resmi satmıyorum’ diyebileyim...

Ayfer Tunç

Akademide efiti» göre* A na Başaran son kişisel sergisini 1989 Aralık ayında Urart’ta açtı.

İstanbul Şehir Üniversitesi Kütüphanesi Ta h a Toros Arşivi

Referanslar

Benzer Belgeler

Çınaraltı mecmuasında Orhan Seyf: Orhun 1899 yılında Şahin Kolonya adında biri taralından gûya merhum Şemsetiiu Sami Beyin Arnavutça bir eserinden tercüme

Şekil 6: Ağaçtan düştükten 1 ay sonra devam eden şiddetli boyun ağrısı ile başvuran ve nörolojik defisiti olmayan 77 yaşındaki erkek hastada atipik hangman

• Paniklerseniz durun ve sakin birkaç nefes alın • Sakinleşmenize yardımcı olabilecek kişilerle iş.

Türünün ilk örneği olan araştırma fonu kapsamında iki tip araştırma destekleniyor: Orijinal araştırmada toplanan verinin yeniden analiz edildiği araştırma tekrarları

Örnek 1 ve 2’de tanıtılan eserle (Bk. 1-2) form ve üslup açısından benzerlik gösteren bir yüzük, Anadolu Medeniyetler Müzesi’nde bulunmaktadır (Bk. İki yüzükte

Bu tür sorunlarla karşılaşıldığında uyuyamayan hastayı yataktan bir süreliğine kaldırıp dolaşmasını biraz uykusu geldiğinde tekrar yatmasını, elektrotların

Kaliforniya Üniversitesi’nden gökbi- limci Paul Kalas, Dünya büyüklüğünde bir gezegenin yıldızının önünden geçerken parlaklığın azalmasının kabaca HAT-P-7

While the logistics management is a part of the supply chain management and comprises the operating activities for transport, storing, materials managing, delivery,