• Sonuç bulunamadı

Kentsel yenileme bağlamında endüstri alanlarının dönüşümü ve tarihi Seka Fabrikası örneği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Kentsel yenileme bağlamında endüstri alanlarının dönüşümü ve tarihi Seka Fabrikası örneği"

Copied!
117
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

KOCAELİ ÜNİVERSİTESİ * FEN BİLİMLERİ ENSTİTÜSÜ

KENTSEL YENİLEME BAĞLAMINDA ENDÜSTRİ

ALANLARININ DÖNÜŞÜMÜ VE TARİHİ SEKA FABRİKASI

ÖRNEĞİ

YÜKSEK LİSANS

Dilek GÜZEL

Anabilim Dalı: Mimarlık

Danışman: Yrd. Doç. Dr. T. Gül KÖKSAL

(2)
(3)

i ÖNSÖZ

Öncelikle, tez hazırlama sürecim boyunca ilgisini, yardım ve katkılarını benden esirgemeyen değerli tez danıĢmanım Yrd. Doç. Dr. T. Gül Köksal’a teĢekkürlerimi borç bilirim.

Ayrıca, temin ettiği kaynaklar ve değerli bilgileri için Fügen Avdan’a, bilimsel boyutta bana kaynak temininde yardımcı olan Kocaeli BüyükĢehir Belediyesi’ne, araĢtırmalarım boyunca bana her türlü desteği veren çalıĢma arkadaĢlarıma çok teĢekkür ederim.

Uzun ve zorlu geçen tez süresinde, tüm zorlukları benimle paylaĢarak bana destek olan, anlayıĢ gösteren, sonsuz sabrı ile her zaman yanımda olan hayat arkadaĢım Mehmet Ali Güzel’e ve anlayıĢları, maddi ve manevi destekleriyle her zaman arkamda olduklarını hissettiğim değerli aileme teĢekkür eder, çalıĢmamın bundan sonraki araĢtırmalara katkısının olmasını temenni ederim.

(4)

ii İÇİNDEKİLER ÖNSÖZ ... i ĠÇĠNDEKĠLER ... ii ġEKĠLLER DĠZĠNĠ ... iv TABLOLAR DĠZĠNĠ ... vi KISALTMALAR ... vii ÖZET... viii ABSTRACT ... ix 1. GĠRĠġ ... 1 1.1. ÇalıĢmanın Amacı ... 2

1.2. ÇalıĢmanın Kapsamı ve Yöntemi... 2

2. KENTSEL DÖNÜġÜM KAVRAMI ... 4

2.1. Kentsel DönüĢümün Hedef ve Yöntemleri ... 6

2.1.1. Kentsel koruma ... 7

2.1.2. Kentsel iyileĢtirme ... 9

2.1.3. SoylulaĢtırma ... 9

2.1.4. Kentsel yeniden canlandırma ... 10

2.1.5. Kentsel yenileme ... 10

2.2. Tarihsel Süreç Ġçinde Kentsel DönüĢümün Dünyadaki GeliĢimi ... 11

2.3. Türkiye’de Kentsel DönüĢümün Ele AlınıĢ Biçimi ... 13

2.4. Kentsel DönüĢümün Uygulama Alanları ... 15

2.4.1. Gecekondu alanları... 15

2.4.2. Tarihi kent merkezlerinde dönüĢüm... 16

2.4.3. Afet bölgelerinde dönüĢüm ... 17

2.4.4. Eski sanayi alanlarında dönüĢüm ... 17

2.5. Kentsel DönüĢümün Boyutları ... 18

2.5.1. Sosyal boyut ... 18

2.5.2. Ekonomik boyut ... 19

2.5.3. Planlama ve tasarım boyutu ... 20

2.5.4. Yönetsel-yasal boyut ... 21

3. DÖNÜġÜMÜN BĠR KÜLTÜR POLĠTĠKASI OLARAK ELE ALINMASI ... 22

4. ENDÜSTRĠ ALANLARININ DÖNÜġÜMÜ ... 27

4.1. Kentsel Yeniden Yapılanma ... 27

4.2. Dünyada Endüstri Alanlarına Yönelik DönüĢüm Projeleri ... 29

4.2.1. Almanya Ruhr Bölgesi, Emscher Park Projesi ... 30

4.2.2. Londra Dockland Liman Bölgesi ... 43

4.3. Türkiye’de Endüstri Alanlarına Yönelik DönüĢüm Projeleri ... 52

4.3.1. Silahtarağa Elektrik Santrali ... 52

4.3.2. HasanpaĢa Gazhanesi ... 58

5. KOCAELĠ SEKA FABRĠKA’SININ DÖNÜġÜM SÜRECĠ ... 63

5.1. Seka Fabrikası’nın Konumu ... 67

5.2. Seka Fabrikası’nın Tarihsel GeliĢim Süreci ... 67

(5)

iii

5.4. Fabrikanın Faaliyetleriyle Sosyal Çevrenin ĠliĢkisi ... 81

5.5. Seka Fabrika Alanında Yapılan Planlama ÇalıĢmaları ... 82

5.6. Seka Fabrikası Ġçin Yeniden Kullanım YaklaĢımının Değerlendirilmesi ... 88

6. SONUÇ VE DEĞERLENDĠRME ... 97

KAYNAKLAR ... 99

EKLER ... 105

(6)

iv ŞEKİLLER DİZİNİ

ġekil 3. 1: Ġzmit Halkevi, 1939 ... 24

ġekil 3. 2: Ġzmit Halkevi, 2008 ... 24

ġekil 4. 1: Ülke Ġçinde Ruhr Bölgesi ve Bölgenin kentleri ... 31

ġekil 4. 2: Emscher Park ile planlanan alanlar ... 33

ġekil 4. 3: Emscher Park ile planlanan park alanları ... 33

ġekil 4. 4: Emscher Park ile planlanan yeĢil alanlar ... 34

ġekil 4. 5: Emscher Park ile planlanan noktasal projeler... 34

ġekil 4. 6: Emscher Park “Endüstri Kültür Rotası” ... 35

ġekil 4. 7: Planlanan bisiklet parkurları ... 35

ġekil 4. 8: Emscher Park bisiklet yolları ... 35

ġekil 4. 9: Kuzey Duisburg Park Projesi ... 36

ġekil 4. 10: Sergi ve konser alanları... 37

ġekil 4. 11: Gece aydınlatması ... 37

ġekil 4. 12: Zollverein turistik tanıtım rehberi ... 39

ġekil 4. 13: Zollverein endüstri alanı ... 40

ġekil 4. 14: Zollverein endüstri alanı spor alanları ... 40

ġekil 4. 15: Londra’nın Ġngiltere içindeki konumu ... 43

ġekil 4. 16: Dockland Bölgesi’nin Londra içindeki konumu ... 44

ġekil 4. 17: Dockland Bölgesi’nin geliĢimi ... 44

ġekil 4. 18: Dockland ulaĢım Ģeması (1980) ... 46

ġekil 4. 19: Dockland ulaĢım Ģeması (2000) ... 46

ġekil 4. 20: St. Saviour Tersanesi depo binaları konumu ... 47

ġekil 4. 21: Konuta dönüĢtürülen depo binaları ... 47

ġekil 4. 22: Isle of Docks ve Canary Wharf’ın konumu ... 48

ġekil 4. 23: 1980’lerin ortasında Isle Dock ... 48

ġekil 4. 24: Canary Wharf ... 49

ġekil 4. 25: Silahtarağa Elektrik Santrali’nin konumu... 53

ġekil 4. 26: Silahtarağa Elektrik Santrali ... 53

ġekil 4. 27: Silahtarağa Elektrik Santrali ... 54

ġekil 4. 28: Butik otele dönüĢtürülmeden önce lojman binası ... 55

ġekil 4. 29: Silahtarağa Elektrik Santrali ... 55

ġekil 4. 30: HasanpaĢa Gazhanesi genel görünüm... 59

ġekil 4. 31: HasanpaĢa Gazhanesi, makine örneği ... 59

ġekil 4. 32: HasanpaĢa Gazhanesi silüet ... 60

ġekil 5. 1: Kocaeli’nin Türkiye içindeki konumu ... 63

ġekil 5. 2: Kocaeli ilçeleri ve diğer illere yakınlığı... 63

ġekil 5. 3: Seka Fabrikası’nın konumu ... 67

ġekil 5. 4: 1930-1950 yılları arasında inĢa edilen yapılar ... 70

ġekil 5. 5: 1950-1980 yılları arasında inĢa edilen yapılar ... 71

ġekil 5. 6: 1980 sonrasında inĢa edilen yapılar ... 72

(7)

v

ġekil 5. 8: Seka Fabrikası genel görünüm, 1970 ... 74

ġekil 5. 9: Seka Fabrika alanı, 1970 ... 75

ġekil 5. 10: Seka Fabrikası’nın kapatılmasına karĢı gösterilen direniĢ, 2005 ... 75

ġekil 5. 11: 1930 yılından sonra Kocaeli kent yapılanması ... 77

ġekil 5. 12: Lojman blokları, 1934-1940 ... 79

ġekil 5. 13: Lojman blokları, 1934-1940 ... 79

ġekil 5. 14: Lojman blokları, 1934-1940 ... 80

ġekil 5. 15: Lojman blokları, 1946-1950 ... 80

ġekil 5. 16: Lojman blokları ,1946-1950 ... 80

ġekil 5. 17: Lojman blokları, 1956-1960 ... 80

ġekil 5. 18: Seka koruma amaçlı imar planı ... 83

ġekil 5. 19: 1/25000 ölçekli Nazım Ġmar Planı ... 85

ġekil 5. 20: Seka Park Projesi 1.Etabında yapılan peyzaj elemanları ... 86

ġekil 5. 21: Seka Park Projesi 1. Etap ... 86

ġekil 5. 22: Seka Park Projesi 1. Etap ... 87

ġekil 5. 23: Yakıt siloları ... 87

ġekil 5. 24: 1 no’lu kağıt fabrikası ... 88

(8)

vi TABLOLAR DİZİNİ

Tablo 4. 1: Emscher Park Projesi’nin planlama ve tasarım ölçütlerine göre

değerlendirilmesi ... 42 Tablo 4. 2: Londra Dockland Liman Projesi’nin planlama ve tasarım ölçütlerine göre

değerlendirilmesi ... 50 Tablo 4. 3: Silahtarağa Elektrik Fabrikası’nın planlama ve tasarım ölçütlerine göre

değerlendirilmesi ... 57 Tablo 4. 4: HasanpaĢa Gazhane’sinin planlama ve tasarım ölçütlerine göre

değerlendirilmesi ... 61

Tablo 5. 1: Kocaeli’nde 1970 Yılına Kadar Kurulan Fabrikaların Sektör Grupları ve KuruluĢ Yılları ... 65

Tablo 5. 2: 1935-1968 Yılları Arasında Nüfusu DeğiĢimi ... 76 Tablo 5. 3: Seka Park 1. Etap Projesi’nin planlama ve tasarım ölçütlerine göre

değerlendirilmesi ... 93 Tablo 5. 4: DönüĢüm projelerinin planlama ve tasarım ölçütlerine göre karĢılaĢtırmalı değerlendirilmesi ... 94 Tablo 5. 5: Seka Park 2. Etap Projesi’nin planlama ve tasarım ölçütlerine göre

(9)

vii KISALTMALAR

SEKA : Türkiye Selüloz ve Kağıt Sanayi A. ġ. TOKĠ : Toplu Konut Ġdaresi

ABD : Amerika BirleĢik Devletleri

TICCIH : The International Committee for the Conservation of the Industrial Heritage-Uluslar arası Endüsti Mirasının Korunması Komitesi KĠT : Kamu Ġktisadi TeĢebbüsü

IBA : Internationale Bauausstellung-Uluslararası Yapı Fuarı

UNESCO : United Nations Educational Scientific and Cultural Organization-BirleĢmiĢ Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Örgütü.

LDDC : The London Docklands Coorporation TEK : Türkiye Elektrik Kurumu

ĠETT : Ġstanbul Elektrik Tramvay ve Tünel ĠĢletmeleri GSYĠH : Gayri Safi Yurtiçi Hasıla

(10)

viii

KENTSEL YENİLEME BAĞLAMINDA ENDÜSTRİ ALANLARININ DÖNÜŞÜMÜ VE

TARİHİ SEKA FABRİKASI ÖRNEĞİ Dilek GÜZEL

Anahtar Kelimeler: Kentsel dönüĢüm, kentsel yenileme, endüstriyel alanların dönüĢümü, endüstriyel miras, tarihi Seka Fabrikası.

Özet: Yirminci yüzyılın ikinci yarısında ortaya çıkan küresel kriz ve bunun sonucu değiĢen dünya dengeleri, sanayi kentlerinde sektörün hizmet sektörüne kaymasına sebep olmuĢtur. Kent içinde kalmıĢ üretim mekanlarının boĢaltılmasıyla oluĢan atıl alanlar taĢıdığı endüstriyel miras ile değer kazanmıĢ ve kent aktörlerinin ilgisini çekmiĢtir. Dünyada iĢlevini yitirmiĢ endüstriyel alanların kentsel yeniden yapılandırılması ile ilgili çalıĢmalar 20. yüzyılın son çeyreğinde hız kazanmıĢtır. Bu alanların dönüĢümünde kentler arası rekabette kentin tanıtımı ve sosyal çevreye katkısı hedeflenmektedir.

Yurtiçi ve yurt dıĢında günümüze kadar endüstri alanlarında yapılan kentsel dönüĢüm uygulamaları değerlendirildiğinde, bu uygulamaların sadece fiziksel müdahaleleri içerdiği görülmektedir. Bu uygulamalarda kentin sosyal, ekonomik ve kültürel yapısının irdelenmesi ve bu tür uygulamaları Ģekillendiren kültürel politikaların oluĢturulması sürecinde kent aktörlerinin aktif olarak katılımlarının sağlanması gerektiği açıkça görülmektedir.

Kocaeli’de bulunan Seka Fabrika’sı da Cumhuriyet döneminde kentin modernleĢme adımlarının izlerini taĢımakta ve sahip olduğu bu endüstriyel miras değeri ile kente yapacağı katkı nedeniyle önemli bir potansiyele sahip görünmektedir.

ĠĢlevi sona eren Seka Fabrika alanında uygulanacak kentsel dönüĢüm projesi, alanın Kocaeli kıyı Ģeridiyle ve taĢıdığı tarihi endüstriyel yapılarla değerlendirilmesi, kültürel bir bağlamda iliĢkilendirilmesi ve baĢarılı kültürel politikaları içermesi halinde bölgeyi kentin önemli odak noktalarından biri haline getirebilecektir.

(11)

ix

TRANFORMATION OF INDUSTRIAL AREAS IN THE CONTEXT OF URBAN RENEWAL AND CASE STUDY OF HISTORICAL SEKA

FACTORY Dilek GÜZEL

Keywords: Urban transformation, Urban renovation, transformation of industrial areas, industrial heritage, historical Seka Factory

Abstract: The global crisis occured in the second half of twentieth century has changed world’s whole balance, as a result of that in industrial cities industrial sector replaced by service sector. The manufacturing areas with their industrial heritage enclosed in city which had to be emptied has attracted interest by urban actors. Reconstruction of industrial areas in the world have gained momentumin the last quarter of twentieth century These areas are also targetted to promoting competitior cities and contrubuting social enviroment.

Up to date in Turkey and abroad if application of urban renovation evaluated it does not include only physical interventions. In these applications the city’s social, cultural and economic structure has to be analyzed and at the time of creating cultural policy of the city urban actors have to participate actively to these process. Seka factory which is located in Kocaeli has the traces of modernisation steps of Turkish Republican period. With its industrial industrial heritage value, it has an important potential cause because of contributing the city.

Urban renovation Project of Seka factory with its ended functionality by evaluating its historical industrial structures and coastal region and applying succesful cultural policy will make that area Kocaeli’s important focal point.

(12)

1 1. GĠRĠġ

Kentler canlı varlıklar gibi, doğan, büyüyen, yapıları sürekli olarak değiĢen toplumsal birimlerdir. Kent olgusunun, üzerinde cereyan eden toplumsal pratiklerle birlikte durağan olmadığı, zaman içerisinde sürekli olarak devinerek dönüĢtüğü, yani eski formunu terk ederek mevcudiyetini yeni formunda sürdürmeye çalıĢtığını belirten Göksu (2005), bunun son derece normal olarak kabul edilmesi gereken bir kentsel süreç olduğunu da vurgulamaktadır.

Sosyal, ekonomik, fiziksel ve teknolojik dinamiklere bağlı olarak yaĢanan bu değiĢimlerin kentsel mekânda oluĢturduğu olumsuz etkiler zaman içinde kent parçalarının yenilenme ihtiyacını doğurmuĢtur. KeleĢ‟e göre, bu yenilenme kendiliğinden olabildiği gibi, planlı bir biçimde de olabilmektedir (2004). Kendiliğinden yenilenmenin kentsel mekâna olumsuz etkileri ve kentsel ekonomiye getirdiği yük fazla olmakla beraber ülkemizde gecekondu alanlarında yaĢanan dönüĢüm buna en iyi örnektir. Tersine, kentlerin yenilenmesinde benimsenecek planlı bir yaklaĢım, kentlerin sağlıklı geliĢimini sağlayan ve ekonomik yükü azaltan bir yöntemdir (KeleĢ, 2004).

Kentsel yenileme ihtiyacını ortaya çıkaran nedenler her ülkeye özgü kentleĢme özellikleri ve sorunları ile yakından iliĢkilidir. Türkiye‟de aĢırı nüfus yığılmaları sonucu oluĢan çarpık yerleĢmeler, afet tehlike ve riskleri, yanlıĢ yerleĢme kararları, kentsel yoksunluk gibi sorunlara karĢı çözüm arayıĢları kentsel yenileme kavramını ortaya çıkarmıĢtır.

Kentlerin çeĢitli nedenlerle yaĢadığı bu dönüĢümü ifade eden kentsel yenileme kavramı teorik açıdan, son zamanlarda akademik çevrelerce oldukça tartıĢılan bir konu haline gelmiĢtir. 1999 Marmara Depremi‟nden sonra yerel yönetimlerin daha güvenli yaĢam alanları yaratma adına yaptığı uygulamalara “kentsel dönüĢüm” adını vermesi ile bu anlam kargaĢası daha da karmaĢık hale gelmiĢ, kentsel yenileme ve

(13)

2

kentsel dönüĢümün içeriklerinin aynı olduğu ya da her ikisinin de farklı kavramlar olduğu konusunda iki farklı görüĢ ortaya çıkmıĢtır. “DönüĢüm” kentsel yenileme uygulamalarının kentsel mekânda ortaya çıkan bir sonucu olarak algılanmalıdır.

1.1. ÇalıĢmanın Amacı

Bu çalıĢma, günümüzde farklı anlamlar yüklenen kentsel yenileme olgusuna yaklaĢımların irdelenmesini, kentsel yenilemenin hedeflerinin ve yöntemlerinin saptanmasını, sürdürülen kültür politikalarının kentsel yenileme uygulamalarına etkilerinin belirlenmesi ve bir kentsel yenileme alanı olarak endüstri alanlarının yeniden kullanım sürecinin kentsel mekâna etkileri ve kültür politikaları bağlamında, yurt dıĢı ve yurt içi örneklerinin incelenerek değerlendirilmesini amaçlamaktadır. Endüstri arkeolojisi olarak nitelendirilen bu alanların sürdürülebilirliğinin doğru plan kararları ve yöntemlerle yeniden iĢlevlendirilmesi neticesinde sağlanabildiği gözlemlenmiĢtir.

Bu doğrultuda yurt dıĢı ve yurt içi örneklerinden yola çıkılarak bu örneklerin planlama ölçütleri, ekonomik, sosyal ve çevresel politikaları, aktörlerin rolleri ve dönüĢüm uygulamalarının kentsel mekâna etkileri kapsamında elde edilen sonuçlar üzerinden Kocaeli Tarihi Seka Fabrika Alanı için uygulanan kıyı bölümü ve kalan alanda proje süreci yaklaĢımının incelenmesi hedeflenmektedir.

1.2. ÇalıĢmanın Kapsamı ve Yöntemi

Endüstri alanlarının dönüĢümüne yönelik uygulamaların kapsamı ve öneminin anlaĢılabilmesi için, öncelikle genel anlamda kentsel dönüĢüm ve kentsel yenileme kavramlarına değinilmesinin doğru olacağı düĢünülerek, ikinci bölümde kentsel dönüĢümün tanımı, yöntemleri, uygulama alanları ve yurt dıĢında / yurt içinde kentsel dönüĢümün tarihsel süreçte ele alınıĢ biçimi incelenmiĢtir. Üçüncü bölümde kentsel dönüĢüm uygulamalarının kültür kavramı ile olan iliĢkisi nedeniyle kültür politikalarının neler olması gerektiği irdelenmiĢtir. ÇalıĢmanın ana teması kentsel yenileme bağlamında endüstri alanlarının dönüĢümü olduğu için kentsel dönüĢüm olgusuna kavramsal yaklaĢım kısaca ele alınmıĢtır.

(14)

3

Dördüncü bölümde; endüstri alanlarının dönüĢümüne neden olan sebepler, bu alanların kentsel yapılanma süreçleri incelenmiĢ, yurt dıĢı ve yurt içi örneklerinin analiz edilmesiyle buralarda uygulanan planlama ilkeleri ortaya koyulmuĢtur.

BeĢinci bölümde; Kocaeli için dönemin sosyo-kültürel ve ekonomik yapısının izlerini taĢıyan Tarihi Seka Fabrika Alanı‟nın önemi, dönüĢümünün zorunluluğu/ gerekliliği ele alınmıĢ ve fabrika alanının rekreasyon alanı olarak düzenlenmesini içeren Seka Park Projesi‟nin incelenmesi ile elde edilen planlama ve tasarım ilkeleri doğrultusunda analizi yapılmıĢ, kentsel mekâna etkileri irdelenmiĢ ve üst ölçekli kararlar doğrultusunda senaryolar üretilmiĢtir.

Sonuç ve değerlendirmeden oluĢan son bölümde yerel yönetimlerin sahip oldukları kültür politikalarının yenileme projelerindeki önemi tartıĢılmıĢ ve endüstri alanlarının yenilenme süreci ve kentsel mekâna etkileri ile ilgili genel değerlendirmelere yer verilmiĢtir. Tezin sonuç bölümünün, bu çalıĢma için son söz iken, yeni bir çalıĢma için ilk söz niteliğinde bir sentez olması hedeflenmektedir.

(15)

4 2. KENTSEL DÖNÜġÜM KAVRAMI

Kentsel dönüĢüm ve kentsel yenileme kavramlarına ait tanımlamaların öncelikle ayrı ayrı ele alınması ardından bu iki kavram arasındaki iliĢkiye olan farklı yaklaĢımların belirtilmesinin konunun daha iyi anlaĢılabilmesi açısından doğru olacağı düĢünülmektedir.

Tekeli‟ye göre dönüĢüm sözcüğü “Kentin parçalarının nitelik değiĢtirmesi” ya da “kentin evrimsel bir oluĢum geçirmesi”ne bir atıf olarak kullanılmaktadır (2003). Bu ifadede kastedilen daha çok bir yapısal değiĢimdir. Kent sürekli bir dönüĢüm mekânıdır. Kent değiĢik nedenlerle sürekli bir değiĢme / dönüĢme baskısı altındadır (Tekeli, 2003).

Thomas ise (2003), kentsel dönüĢümü, “kentsel sorunların çözümlenmesini sağlayan ve değiĢime uğrayan bir bölgenin ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel sorunlarına kalıcı bir çözüm sağlamayı amaçlayan geniĢ kapsamlı bir vizyon ve eylem” olarak tanımlamaktadır.

Kentsel yenileme olgusu ele alınacak olursa; Özden (2008), kentsel yenileme kavramının özünde değiĢim, dönüĢüm, canlanma, hayat bulma gibi kavramlarla ifade edilen bir dinamizm saklı olduğu ifade etmekte ve kentsel yenilemeyi en genel anlamıyla “zaman süreci içerisinde eskiyen, köhneyen, yıpranan ya da potansiyel arsa değeri üst yapı değerinin üzerinde seyrederek değerlendirilmeyi bekleyen Ģehir dokusunun, altyapısının sosyal ve ekonomik programlar ile oluĢturulduğu bir stratejik yaklaĢım içinde, günün sosyo-ekonomik ve fiziksel Ģartlarına uygun olarak değiĢtirilmesi, geliĢtirilmesi, yeniden canlandırılması ve bazen de yeniden oluĢturulması eylemi” olarak tanımlamaktadır. Erbey‟e (2004) göre ise, “kentsel yenileme, değiĢim içinde olan bir alanın problemlerinin çözümüne yönelik olarak ekonomik, fiziksel, sosyal ve çevresel koĢulların geliĢmesini amaçlayan bütüncül ve bütünleĢtirici vizyon ve operasyonlar bütünüdür”. KeleĢ (1998), kentsel yenilemeyi,

(16)

5

“gerek yerleĢme düzeni, gerekse mevcut yapıların durumu bakımından yaĢam ve sağlık koĢullarının iyileĢtirilmesi olanağı bulunmayan alanlardaki yapıların tümünün veya bir bölümünün ortadan kaldırılarak yeniden imar edilmesi” Ģeklinde tanımlamaktadır.

Son zamanlarda yerel yönetimlerin sorunlu kent parçalarında yaptığı iyileĢtirme uygulamalarını politik ve medyatik bir söylemle “kentsel dönüĢüm projeleri” olarak isimlendirdiği ve bu uygulamaları eskimiĢ tarihi merkezlerde, çöküntü alanlarında ve özellikle ıslah planları ile dönüĢümü sağlanamamıĢ gecekondu alanlarında tek çözüm olarak öne sürdüğü gözlemlenmektedir. Oysa ki, kentler çok eskiden beri sosyal, ekonomik ve fiziksel faktörlere bağlı olarak zaman içinde dönüĢmektedir ve bu dönüĢüm çok uzun bir zaman aralığında gerçekleĢmekteyken, Türkiye‟deki günümüz uygulamalarının çok hızlı bir süreçte ve zorlama eylemlerle yapıldığı görülmektedir. Bu yüzden sadece mekânsal değiĢimi öngören, sosyo-ekonomik etmenlerin göz ardı edildiği bu uygulamaları kentsel dönüĢüm olarak nitelendirmek mümkün değildir.

Günümüzde kentsel dönüĢüm kavramının yerel yönetimlerin gündeminde sık sık yer almaya baĢlamasının ardından planlamanın var oluĢundan bu yana farklı biçimlerde uygulanan kentsel yenileme müdahaleleri ile dönüĢüm olgusunun içerikleri sorgulanmaya baĢlamıĢ, ikisinin de aynı içerikte olduğu veya değiĢik anlamlar taĢıdığı yönünde farklı görüĢler ortaya çıkmıĢtır. Bu bağlamda, kentsel dönüĢüm ve kentsel yenileme kavramları arasında var olan iliĢkiyi tanımlayan görüĢler Ģöyledir;

Kılıç (2006), dönüĢüm ve kentsel yenileme kavramlarının aynı içerikte görünmekle birlikte aslında birbirinden farklı iki kavram olduğunu ve dönüĢümün sadece var olan bir kentsel mekânın fiziksel, sosyal ve ekonomik anlamda iyileĢtirilmesinden ibaret olmadığı ifade etmektedir. Yapıcı ise, kentsel dönüĢüm kavramının ilk kez 2000 yılı Nisan ayında Rio de Janerio‟da “1. Uluslararası Kentsel DönüĢüm ve Sürdürülebilirlik” adı altında kentsel literatüre girdiğini ve günümüzde bir planlama aracı olarak kentsel yenileme, iyileĢtirme, sağlıklaĢtırma, yeniden canlandırma kavramlarının yerine ve/veya tümünü içerir Ģekilde kullanıldığını belirtmektedir (2005). KeleĢ ise, kentsel dönüĢümü bir kentin tümünün veya belli kesimlerinin değiĢmesi, baĢka bir biçime girmesi Ģeklinde tanımlamakta, kent plancıları arasında

(17)

6

bu kavramın, kentlere yeni yerleĢim alanlarının eklenmesinden farklı olarak, kentin geçmiĢten beri var olan kesimlerinin iç yapısında ve baĢka yerleĢim birimleriyle olan iliĢkilerinde meydana gelen değiĢimleri anlatmak için kullanıldığını ifade etmektedir (2004). Ayrıca, KeleĢ (2004), tam olarak örtüĢmemekle birlikte, günümüzde moda bir kavram haline gelen kentsel dönüĢüm karĢılığında daha önce kullanılmıĢ ve halen kullanılmakta olan; kentsel yenileme, yeniden canlandırma, yeniden yaratma, yeniden doğuĢ, yeniden geliĢtirme veya imar, yeniden yapılandırma, koruma, soylulaĢtırma gibi kavramlar bulunduğunu, kentlerin eskimiĢ veya eskimeye yüz tutmuĢ kesimlerinin ekonomiye ve topluma kazandırılmasında, iĢlevleri, konuları, amaçları ve yöntemleri birbirinden az veya çok farklılıklar gösteren bu kavramların hepsinden yararlanılabileceğini belirtmektedir. Göksu ise, konuya farklı bir açıdan yaklaĢmakta, son zamanların mekânsal-politik ifadesi olarak ortaya çıkan kentsel dönüĢüm kavramının, zaten bütünüyle politik bir eylem olan, ama meĢruiyetini teknik-bilimsel kentsel yenileme programlarından alan ve planlamanın tam merkezinde yer alan bir müdahalenin yeniden adlandırılarak, adeta yeni bir yaklaĢım gibi sunulduğunu ifade etmektedir (2005).

Sonuç olarak, kavramsal açıdan yapılan araĢtırmalar ve günümüz uygulamaları doğrultusunda, kentsel dönüĢüm argümanının içeriğinde, koruma, iyileĢtirme, canlandırma ve yenileme gibi farklı müdahale türleri barındırdığını ve salt bir fiziksel mekânın yıkılıp yeniden yapılmasıyla eĢ değer olmadığını, dolayısıyla sık sık ülkemizde uygulana gelen kentsel yenileme olgusu ile aynı olmadığını belirtmek yerinde olacaktır.

2.1. Kentsel DönüĢümün Hedef ve Yöntemleri

Temelinde eskiyen, yıpranan ve çöküntü haline gelen kent parçalarının yeniden ele alınarak değerlendirilmesini ifade eden kentsel dönüĢüm olgusu beĢ temel hedefe ulaĢmak üzere ortaya çıkmıĢtır. Bunlar; kentin fiziksel koĢulları ile toplumsal problemleri arasında doğrudan bir iliĢki kurulması, kent dokusunu oluĢturan birçok öğenin fiziksel olarak sürekli değiĢim ihtiyacına cevap vermesi, kentsel refah ve yaĢam kalitesini arttırıcı baĢarılı bir ekonomik kalkınma yaklaĢımı ortaya koyulması, kentsel alanların en etkin biçimde kullanımına ve gereksiz kentsel yayılmadan

(18)

7

kaçınmaya yönelik stratejilerin ortaya koyulması, toplumsal koĢullar ve politik güçlerin ürünü olarak kentsel politikanın Ģekillendirilme ihtiyacını karĢılamaktır (Roberts, 2000).

Ayrıca, bölgesel ölçekli kalkınma politikalarından, en küçük ölçekli mekânsal düzenlemelere kadar bütün planlama anlayıĢının hedeflerinden biri olan sürdürülebilirlik ilkesi yine planlamanın araçlarından biri olan kentsel dönüĢüm müdahalelerinin de hedefleri arasında yer almaktadır. KeleĢ‟e (1998) göre, sürdürülebilirlik, çevre değerlerinin ve doğal kaynakların savurganlığa yol açmayacak biçimde akılcı yöntemlerle, bugünkü ve gelecek kuĢakların hak ve yararları da göz önünde bulundurularak kullanılması ilkesinden özveride bulunmaksızın ekonomik geliĢmenin sağlanmasını amaçlayan çevreci bir dünya görüĢüdür.

Bu doğrultuda sürdürülebilirliğin hedeflerinden olan, kentsel mekân özelliklerinin, kentsel mekânı oluĢturan öğelerin (doku ve yapıların) ve kentsel mekânda yaĢayan insanların var olan gelenekleri ve kültürlerinin daha geliĢmiĢ bir ortamda devam ettirilmesi, kentsel mekânla birlikte var olan ekolojik düzenin sürdürülmesi ve ekonomik olanakların iyileĢtirilerek devam ettirilmesi, aynı zamanda kentsel dönüĢümün de hedeflerini oluĢturmaktadır.

Kentsel dönüĢüm kavramının daha iyi anlaĢılabilmesi için ne tür yaklaĢımlarla mekâna yansıtıldığının bilinmesi gereklidir. Kentsel dönüĢüm yöntemleri ulaĢılmak istenen amaca, uygulamanın gerçekleĢtirileceği alanın büyüklüğüne ve farklı gereksinimlere göre çeĢitlilik arz etmektedir. Buna göre kentsel dönüĢümün eylem biçimlerini kentsel koruma, kentsel iyileĢtirme, soylulaĢtırma, kentsel yeniden canlandırma ve kentsel yenileme olarak sınıflamak mümkündür.

2.1.1. Kentsel koruma

Koruma kavramı, “kentlerin belli kesimlerinde yer alan tasarım değerleri yüksek yapılarla, anıtların ve doğal güzelliklerin -kentte bugün yaĢayanlar gibi- gelecek

(19)

8

kuĢakların da yararlanması için her türlü yıkıcı ve saldırgan eylemler karĢısında güvence altına alınması” anlamına gelmektedir (KeleĢ, 1998).

Korumanın en geniĢ bakıĢ açısıyla “mevcut olanı elde tutma, gelecek nesillere aktarılması için ona sahip çıkma” gibi bir anlamı vardır. Kentsel koruma ise, toplumun geçmiĢteki sosyal, ekonomik koĢullarını, kültür değerlerini yansıtan fiziksel yapının veya kentsel mekânın günümüzün değiĢen sosyo-ekonomik koĢulları altında yok olmasına engel olma ve çağdaĢ geliĢmelerle bütünleĢtirilerek yaĢamasını sağlama yöntemidir (Engin, 1997).

Bir baĢka deyiĢle kentsel koruma, kentsel dönüĢümün bünyesinde barındırdığı ve aralarında sıkı bir iliĢkinin var olduğu önemli bir dinamiktir. Kentsel dönüĢüm gereksinmesinin en belirgin bir Ģekilde hissedildiği alanların baĢında eski kent merkezleri gelmektedir. Zaman içinde bozulan, tahrip olan ve çöküntüye uğrayan eski kent merkezlerinin yenilenmesi, kentsel koruma ilkeleriyle paralel bir strateji doğrultusunda yürütülmek durumundadır (Özden, 2008).

Kentsel ölçekte, korunması gerekli çevreler için koruma eylemi, önceden kurulmuĢ olan ve koruma sürecinin her aĢamasında dikkate alınması gereken mevcut yapı stoğunun, kent bütünündeki geliĢme ve değiĢimlere sürekli olarak uyarlanması yönünde olmalıdır. Bu nedenle herhangi bir planlama sürecinin mevcut yapısal birikimi, hem kendi hayat döngüsü için, hem de plan kapsamında, gelecekte olası yeni koĢullar açısından önemsenmesi gerekmektedir (Lichfield, 1988).

Bu yaklaĢımla, farklı tarihi dönemlerin ve sosyal, kültürel, antropolojik, coğrafi ve ekonomik iliĢkilerin oluĢturduğu bir bütün olarak kentsel alanların korunması, yalnızca kültürel ve tarihi değerlerin değil, ekonomik ve sosyal niteliklerin de korunmasını gerektirir. Bu nedenle korunacak alanlar güncel kent dinamikleri ile birlikte ele alınmalıdır. “BütünleĢik koruma” olarak tanımlanan bu yaklaĢımla, koruma gereklilikleri ile kent planlama hedeflerinin, mevcut dokunun önemi ve değerini dikkate alarak, genel planlama süreci içerisindeki diğer faktörlerle birlikte uzlaĢtırılması hedeflenmektedir (Yücel, 2005).

(20)

9

Birçok farklı disiplinin dahil edilebileceği bir çalıĢma alanı olan kentsel koruma sürecinin, en sağlıklı sonuçlara, disiplinler, dolayısıyla da uzmanlar arası bir etkileĢimle ulaĢabileceği yadsınamaz bir gerçektir (Ġncedayı, 2003).

2.1.2. Kentsel iyileĢtirme

Rehabilitasyon zamanla yıpranmıĢ, çeĢitli eklemeler ve değiĢikliklerle yoğunlukları artmıĢ ancak özgün niteliğini henüz kaybetmemiĢ yapı ve bina gruplarının yeniden bir düzenleme ile sağlıklı hale getirilmesi eylemidir. Rehabilitasyonla binaların çağdaĢ teknik imkânlara kavuĢturulması tamir ve bakım ile yenilemelerinin sağlanabileceği gibi, çevre Ģartlarının da iyileĢtirilmesi amaçlanmaktadır (ÖztaĢ, 2005).

Bu yöntem, kentsel bir alanın fiziksel ve sosyal açıdan yıpranması ve dolayısıyla köhneleĢmesi ile oluĢan kentsel çöküntü alanları için bir tedavi yöntemidir. Kentsel alanların tamamında uygulanması oldukça zor bir müdahale olmasının yanında, alt ölçeklerde baĢarılı sonuçlar doğurabilir.

2.1.3. SoylulaĢtırma

Kent planlama alanına yakın zamanda giren ve nasıl TürkçeleĢtirileceği konusunda hâlâ tartıĢmalara konu olan “gentrification” kavramı birçok akademisyen tarafından seçkinleĢtirme, mutenalaĢtırma gibi farklı söylemler ile ifade edilse de, literatürde en çok soylulaĢtırma ifadesi kullanılmaktadır. Her ne kadar Türkçe karĢılığı çeĢitlilik gösterse de, kavramsal içeriğinin herkes tarafından aynı doğrultuda algılandığı gözden kaçmamaktadır. Son zamanlarda yerel yönetimlerin kentsel yenileme uygulamalarında temel politika haline dönüĢmüĢtür. SoylulaĢtırma için yapılan tanımlamalara bakmak gerekirse; Ġslam ve Ciravoğlu‟na göre (2006), soylulaĢtırma dar gelirlilerin yaĢadığı, kent içerisindeki köhneleĢmekte olan konut alanlarına, daha üst sınıfların yerleĢmeye baĢlaması sürecidir. DeğiĢimin gerçekleĢtiği mahallelerde, bir taraftan eski ve bakımsız kalmıĢ konutların yenilenmesiyle gözle görülür fiziksel iyileĢmeler yaĢanırken, diğer taraftan eski sakinlerin, yerlerini biraz da gönülsüz olarak sonradan gelenlere bıraktığı görülmektedir.

(21)

10

SoylulaĢtırmanın Türkiye‟deki kentsel çalıĢmalar literatürüne yeni giren bir kavram olduğunu ifade eden ġen‟e göre (2007), genel anlamı itibariyle eski kent merkezleri ile tarihi kent içindeki alanların mekânsal ve sınıfsal değiĢimini ifade etmektedir. Bu alanlardaki eskimiĢ ve köhnemiĢ mekânların yenilenmesi veya bazı durumlarda yıkılıp yeniden yapılmasını içeren bir süreçtir. Yenileme süreci beraberinde mülkiyet değerlerini de arttırarak, piyasadaki el değiĢtirmeyi de dayatmaktadır. Bu el değiĢimi aynı zamanda mülkiyetleri kullanan eski sosyal sınıfların yerine yeni bir sınıfın gelmesini de olanaklı kılmaktadır.

2.1.4. Kentsel yeniden canlandırma

Özden (2008), sözlük anlamından da anlaĢılabileceği, yeniden canlanma / yeniden canlandırmayı, ekonomik, sosyal ya da fiziksel açılardan bir çöküntü dönemi yaĢayan ya da bu çöküntü dönemi sonucunda terkedilmiĢ, baĢı boĢ bırakılmıĢ kent parçalarının, özellikle de kent merkezlerinin, çöküntünün kaynağı olan faktörlerin ortadan kaldırılması ya da değiĢtirilmesiyle tekrar hayata döndürülmesi anlamına geldiğini ifade etmektedir.

Uygulanan kentsel canlandırma projelerinde özellikle sanayinin kent dıĢına çıkması ile boĢalan alanlarda kent ekonomisini canlandıracak fonksiyonların verilmesi en sık kullanılan yöntemdir.

2.1.5. Kentsel yenileme

Kentsel yenilemenin amacını kent için önem arz eden, ancak çeĢitli nedenlerle çöküntüye uğramıĢ, köhnemiĢ, eskimiĢ, bozulmuĢ ya da bu süreçlerin henüz yaĢanmakta olduğu kent parçalarının yeniden hayata döndürülmesi olduğunu ifade eden Özden (2008), kentsel yenilemenin mevcut dokunun doluluk ve boĢluk oranlarının değerlendirilerek yenilenmesi, mevcut ve yeni yapılacak yapılara iliĢkin kararların alınması, korunacak yapılara iliĢkin koruma kriterlerinin saptanması, ulaĢım ağının gözden geçirilmesi, alanın yeniden iĢlevlendirilmesi, sosyal profile iliĢkin politikaların belirlenmesi gibi son derece önemli ve kapsamlı hedefleri olan bir uygulama olduğunu belirtmektedir.

(22)

11

2.2. Tarihsel Süreç Ġçinde Kentsel DönüĢümün Dünyadaki GeliĢimi

Avrupa‟nın kentsel dönüĢümün ortaya çıkıĢı ve geliĢiminde önemli katkıları olduğu bilinmektedir. Özellikle II. Dünya SavaĢı sonrası dönemde yakılıp yıkılmıĢ kentlerin yenilenmesi, tahrip olmuĢ zengin kültür mirasının onarılması, ekonomik çöküntüye uğramıĢ alanların yeni fonksiyonlarla canlandırılması zorunluluğu kentsel dönüĢüm kavramının önemini ortaya koymuĢ ve böylece konu ile ilgili çevrelerde etraflıca tartıĢılmaya baĢlanmıĢtır (Özden, 2008).

19. yüzyıl boyunca Sanayi Devrimi‟nin tetiklediği hızlı kentleĢme süreci Batı Avrupa kentlerinde önemli boyutlara eriĢen konut sorununa yol açmıĢtır. OluĢan sağlıksız yaĢam çevreleri, kentleri sıklıkla kasıp kavuran salgın hastalıklar yüzyılın son çeyreğinde kamu sağlığı kavramının ortaya çıkmasına neden olmuĢ, konut standartlarının yükseltilmesi, salgın hastalıkların kaynağı olarak görülen çöküntü alanı haline gelmiĢ konut alanlarının yıkılarak temizlenmesi (slum clearance) baĢta Ġngiltere olmak üzere geliĢmiĢ Batı ülkelerinde giderek önemli bir kentsel politika olarak benimsenmiĢtir (Görgülü ve diğ., 2006).

Gürler (2003), bu sorunlara çözüm olarak sunulan uygulamaların devlet eliyle gerçekleĢtiğini ifade ederek konuyu ikiye ayırmaktadır. Birincisi, Ġngiltere‟de kentsel politikalar üreten Konut Kanunu‟dur (1851). Bu kanun sosyal konut programları ve sıhhileĢtirme projeleri Ģeklinde kentsel dönüĢüm stratejilerine sahiptir. Ġkincisi, Fransa‟da geliĢim müdahaleleri gerçekleĢtiren Haussman operasyonlarıdır (1851-1873). Bu operasyonlar da büyük çapta kamulaĢtırma, yıkarak geniĢ alanlar açma ve yeniden yapma Ģeklindeki kentsel dönüĢüm stratejisine sahiptir.

Ġkinci Dünya SavaĢı‟nın ardından, Avrupa kentlerinin büyük bir kısmı harabe haline gelmiĢtir. Yüzyıllardır ayakta duran tarihi anıtlar moloz yığınlarına dönüĢmüĢ, konutların, okulların, hastanelerin, ulaĢım tesislerinin hasar görmesi kent merkezlerinin sürekliliğini tehdit etmeye baĢlamıĢtır. Bu dönemde kentlerin yeniden yapılanması, mimarların, kent plancılarının, bölgesel ve yerel siyasetçilerin karĢılaĢtıkları en zorlu görev olmuĢtur. SavaĢ öncesi hızlı sanayileĢme sonucu

(23)

12

düzensiz geliĢen pek çok tarihi kent zaten yenilenmeye muhtaç durumdadır (Özden, 2008).

1950‟li ve 1960‟lı yıllarda kent merkezindeki “slum” adı verilen, fiziksel ve sosyal açıdan köhnemiĢ alanların tamamen yıkılarak yenilenmesi yönünde bir eğilim sergilenmiĢtir. Ancak bu alanların tamamen temizlenmesini öngören bu uygulamaların sosyal ve ekonomik ihtiyaçlara cevap vermediği, ayrıca bir alanın yıkılıp yeniden yapılmasının ekonomik, özellikle sosyal maliyetinin, alanın iyileĢtirilmesine göre çok daha ağır yükler getirdiği görülmüĢtür. Bu nedenle özellikle kent merkezleri gibi toprak değerleri yüksek, büyük çıkar çatıĢmalarının bulunduğu alanlarda rehabilitasyon uygulamaları tercih edilmiĢtir (ÖztaĢ, 2005).

1960‟ların sonuna gelindiğinde köhneme alanlarının temizlenmesi amaçlı politikalara karĢıt görüĢlerin yöre sakinleri ve kamu tarafından benimsenmesi, 1970‟lerde kentsel yenileme politikaları ve uygulamalarında kademeli bir değiĢim baĢ göstermiĢ, kentsel alanların yenilenmesi ve korunmasının yöre sakinleriyle birlikte sağlanması tutumuna sahip çıkılmıĢtır (Özden, 2008).

1980‟lerde küreselleĢmenin getirmiĢ olduğu dinamikler sonucu, kentsel dönüĢüm eylemi köhnemiĢ kent dokularının tamamen yıkılıp yeniden inĢa edilmesine odaklanan bir yaklaĢım olmaktan çıkmıĢ; bu yaklaĢım yerini, kent merkezinde ya da merkezin yakın çevresindeki kıymetli topraklarda yer alan iĢlevini yitirmiĢ eski fabrika alanları, liman bölgeleri, antrepo ve depo alanları gibi alanların yeniden iĢlevlendirilerek kent ekonomisine kazandırılmasını hedefleyen ve Ġngiliz kaynaklı akademik ve mesleki yazında kentsel yeniden canlandırma (urban regeneration) olarak anıla gelen yaklaĢıma bırakmıĢtır (Görgülü ve diğ., 2006).

Kent merkezlerindeki yenileme 1990‟larda da devam ederken yeni müdahale biçimleri de ortaya çıkmıĢtır. 1980‟lerde sanayinin kent dıĢına çıkması ile boĢalan ve “prestij mekânları” haline gelen sanayi alanları kent ekonomisine katkı sağlanması hedeflenerek ve yeni iĢlevler kazandırılarak dönüĢürken, merkezdeki çöküntü alanları da hem bireysel giriĢimlerle, hem de yerel yönetimler eliyle yenilenmeye baĢlamıĢtır.

(24)

13

2.3. Türkiye’de Kentsel DönüĢümün Ele AlınıĢ Biçimi

Ülkemizdeki kentsel dönüĢümün sürecinin anlaĢılabilmesi için sosyo- ekonomik ve siyasi yapının etkisiyle oluĢan kentleĢme sürecinin, bunun yanı sıra yenileme ve dönüĢüme iliĢkin yasal sürecin öyküsünün bilinmesi gerekmektedir.

Bilindiği gibi, 1950–1980 yılları arasında ekonomik büyüme ve sanayileĢme politikası bir sanayi kenti oluĢumunu ortaya çıkartırken, kırdan kente göçü ve hızlı bir kentleĢmeyi de beraberinde getirmiĢtir. Bu durum, kent çevresindeki kırsal veya boĢ alanların kentsel alana dönüĢümü ile sonuçlanmıĢtır. Kentlerdeki altyapı yetersizliği nedeniyle kırdan göçen nüfus kendi konut ihtiyacını kent çeperinde hazine veya özel araziler üzerine gecekondu inĢa ederek karĢılamıĢtır. Bu dönemde, büyüme politikasının etkili ve etkin uygulanması merkezi bir planlama anlayıĢını da beraberinde getirmiĢtir. Buna paralel olarak yerel yönetimler kentleĢme sorunlarına duyarlılık göstermeye ve çözüm arayıĢında kısıtlı düzeyde rol almaya baĢlamıĢtır (Ataöv ve Osmay, 2007).

1950‟li yıllardan itibaren kentlerin biçimlenmesinde belirleyici rol oynayan gecekondu ve kaçak yapılaĢma sürecine karĢı, kamu farklı dönemlerde farklı yaklaĢımlar sergilemiĢtir.

1960‟lı yılların sonuna değin kaçak yapılaĢmayı yıkma yönündeki eğilim, 1966 yılında çıkarılan 755 sayılı Gecekondu Yasası ile yön değiĢtirmiĢtir. O zamana kadar inĢa edilen gecekondu alanlarını yasallaĢtıran bu yasa ile gecekondu önleme bölgeleri oluĢturulmasına rağmen, iyileĢtirilmesi mümkün olan gecekonduların iyileĢtirilmesi yoluna gidilmiĢ ve bu alanlara her türlü kamu hizmeti götürülmüĢtür.

1970‟li yıllar göçün ve kaçak yapılaĢmanın en üst düzeye ulaĢtığı dönem olmuĢtur. Gecekondu alanlarının yenilenmesine yönelik ilk kapsamlı uygulamalar ise, 1980‟lerin baĢında yapılmıĢtır. Liberal politikaların uygulandığı Özal döneminde çıkarılan 2981 sayılı “Ġmar Ve Gecekondu Mevzuatına Aykırı Yapılara Uygulanacak Bazı ĠĢlemler ve 6785 Sayılı Ġmar Kanununun Bir Maddesinin DeğiĢtirilmesi

(25)

14

Hakkında Kanun” baĢlıklı son af kanunu gecekondu alanları için ıslah imar planı yapma imkânı sağlamıĢtır.

Islah imar planlarının, yasal olmayan konut alanlarının temel teknik ve sosyal altyapı ihtiyaçlarının karĢılanarak ıslah edilmelerine yönelik bir planlama aracı olduğu söylenebilir. Ancak bu görece zararsız “ıslah” söyleminin ardında bu alanların düzenli, yani yasal konut alanlarına dönüĢtürülmesi amacının olduğu açıktır (Sönmez, 2003).

Kentlerin çeperlerinde yer alan gecekondu alanlarında ıslah imar planları yolu ile dönüĢüm yaĢanırken, kent merkezine yakın olan gecekondu alanlarında da özel projeler yolu ile dönüĢüm sürecinin baĢlaması aynı döneme denk gelmektedir. Bazı gecekondu alanlarının ıslah imar planları yerine özel projeler yöntemi ile dönüĢüm sürecine dâhil olmaları soylulaĢtırma kavramı çerçevesinde açıklanabilir. (Sönmez, 2006).

Bu projelere ilk örnek Ankara Dikmen Vadisi‟ndeki gecekondu alanı için hazırlanan Dikmen Vadisi Projesi verilebilir. Mevcut planlarda yeĢil alan olarak korunması amaçlanan bölgede bulunan gecekondu alanlarında kamulaĢtırma maliyetlerinin yüksek olması gibi sebeplerle plan kararı uygulanamamıĢ ve 1989 yılında yapılan yerel seçimlerden sonra da Ankara BüyükĢehir Belediyesi ile Çankaya Belediyesi tarafından kurulan Metropol Ġmar A. ġ. vadinin dönüĢümü için Dikmen Vadisi Konut ve Çevre GeliĢtirme Projesi‟ni hazırlamıĢtır. Ankara'nın önemli bir kentsel geliĢme omurgası olan vadinin, kentsel ölçekte bir rekreasyon alanı ile birlikte ticaret ve kültür yatırımları içeren bir çekim merkezi haline gelmesini ve bunu gerçekleĢtirirken de özellikle vadide yaĢayan hak sahibi gecekondu sahiplerinin de katılımcı bir yöntemle proje içinde yer almaları, kurumsal yapının ise, arsa sahiplerinden belediye, Ģahıslar ve giriĢimcinin, kamu ve özel sektör iĢbirliği ile bir araya geldikleri bir Ģirket örgütlenmesi biçiminde olması öngörülmüĢtür. Ancak, projenin uygulanması aĢamasında alanda yaĢayan halkla yapılan uzlaĢma yöntemleri, uygulama sonrası yaĢanan sıkıntılar ve proje alanına gelmesi öngörülen yeni nüfusun gelir düzeyi gibi kriterler incelendiğinde aslında kendi hedeflerine ulaĢamayan sağlıklı bir kentsel yenileme örneği olmadığı düĢünülmektedir.

(26)

15

Dikmen Vadisi örneğinde olduğu gibi, güncel planlama literatürüne yerleĢen kentsel dönüĢüm uygulamalarında özellikle kaçak geliĢmiĢ ve ıslah planları ile yasallaĢtırılmıĢ gecekondu bölgeleri öncelikle gündeme gelmektedirler. Mevcut arazi kullanımında kent merkezlerinin yakın çeperinde kalmaları nedeniyle ve genelde de kentsel arsa değerlerinin menkul getirilerinin çok üstüne çıkmıĢ olmasına bağlı olarak bu alanlar kentsel dönüĢüme konu edilmekte, süreç gayrimenkul eksenli bakıĢ açısıyla ele alınmakta ve rant temelli olarak düzenlenmektedir. Bu kentsel uygulamalarının aktörlerini ise, kuruluĢ amacını dar gelirlilerin konut sorununu çözmek olarak tanımlayan TOKĠ ve yerel yönetimler oluĢturmaktadır.

Ancak, Sökmen‟in de belirttiği gibi, “Batı‟da değiĢen dünyanın yeni koĢullarında baĢarılı olabilecek bir anlayıĢı ve onun yaklaĢımlarını içeren geniĢ kapsamlı sürdürülebilir planlamanın özellikle giriĢimci ve kaynak yaratıcı etkin bir aracı olarak kullanılan kentsel dönüĢüm projelerinin Türkiye‟de bu tür bir vizyondan yoksun tasarım ağırlıklı tüketim konuları olarak ele alındığı görülmektedir” (Sökmen, 2003).

2.4. Kentsel DönüĢümün Uygulama Alanları

Ülkemizde özellikle son zamanlarda gecekondu ve kaçak yapılaĢmıĢ alanların yaĢam standartlarının iyileĢtirilmesi amacıyla bir planlama aracı olarak kullanılan kentsel dönüĢüm uygulamalarının, uygulama alanları eski kent merkezleri, fonksiyonunu yitiren sanayi alanları, afet riski taĢıyan yerleĢim bölgeleri, tarihi konut alanları vb. köhneleĢen, sağlıksızlaĢan, iĢlevini yitiren ve çeĢitli sorunların yaĢandığı kent parçaları olarak çeĢitlendirilebilir.

2.4.1. Gecekondu alanları

Gecekondu alanları kent içerisinde etkin bir Ģekilde kullanılmadığı düĢünülen, yasal süreçler kazanmıĢ olmalarına rağmen meĢruiyet kazanamayan alanlardır. Dolayısıyla gerek barındırdıkları mekânsal sorunlar gerekse sosyoekonomik yapıları düĢünüldüğünde gecekondu bölgeleri, dönüĢtürülmesi gereken alanlar olarak ilk akla gelen bölgeler olmaktadır (Sekmen, 2007).

(27)

16

Genellikle yerel yöneyimler ve TOKĠ ortaklığı ile yürütülen, amacı sağlıklı ve güvenli yaĢam mekânları yaratmak olan dönüĢüm projelerinde çoğu zaman çok katlı yapılar, büyük konut blokları ve bunlara eĢlik eden donatılardan oluĢan çevreler yaratırken, zaman zaman da dönüĢüme konu olan bölgenin kent içerisindeki stratejik konumuna bağlı olarak farklı yatırımları da içerisinde barındıran prestijli alanlar yaratabilmektedir.

Ancak, Sekmen (2007), bu tür açılımlara sahip olan projelerin birbirleriyle olan temel benzerlikleri yanında, yarattıkları yaĢam çevrelerinin maliyetlerinin yüksek oluĢu ve bölgenin sakinleri tarafından karĢılanamayıĢına bağlı olarak yaĢanan yerinden edilme süreci, zaman zaman da bilinçli olarak yapılan tasfiyeler de bulunduğunu ve söz konusu projeler sonucunda yaratılan yaĢam çevreleriyle bölgede yaĢayan kesimin yaĢam beklentileri arasında ciddi uyumsuzluklar ortaya çıkabildiğini, bu durumun kendi yaĢam biçimlerini devam ettirmek isteyen gecekonduluları baĢka alanlara ittiğini, dolayısıyla sorunların çözülemediğini belirtmektedir.

2.4.2. Tarihi kent merkezlerinde dönüĢüm

Kent merkezleri kentlerin yönetsel, iĢlevsel ve kültürel rolleri olan, toplumsal, mekânsal ve tarihsel öneme sahip dinamik bir parçasıdır. Kent merkezleri çeĢitli etkenlere bağlı olarak sürekli bir değiĢim içerisindedir. Günümüzde kent merkezlerinde trafik tıkanıklığı ve çevre kirliliği gibi sebepler kent merkezlerinin ekonomik, sosyal ve fiziksel bakımdan giderek konforunu kaybetmelerine neden olmuĢtur (ÖztaĢ, 2005).

20. yüzyıl ortalarında küreselleĢme ile birlikte geliĢen teknoloji ve ulaĢım sistemleri sayesinde nüfus banliyölere taĢınmıĢ ve boĢalan kent merkezleri ise, düĢük nitelikli çevre kalitesi, eğitim vd. hizmetlerin yetersizliği, yüksek düzeyde suç ve Ģiddet imajı olan çöküntü bölgeleri haline dönüĢmüĢtür.

Kent eskime bölgelerinde 1950-1960‟lı yıllarda yaygın Ģekilde uygulanan yeniden geliĢtirme ve büyük ölçekli temizleme gibi müdahale biçimlerinin yerini özellikle

(28)

17

tarihsel niteliği olan alanlarda, bu alanları tekrar Ģehrin yaĢayan canlı bir parçası haline getirme amaçlı yeniden canlandırma uygulamaları almıĢtır. Bu uygulama yaklaĢımıyla eskime bölgesi tekrar yaĢamak, çalıĢmak, vakit geçirmek ve yatırım için çekici bir nitelik kazanmaktadır (Oruç ve Giritlioğlu, 2006).

2.4.3. Afet bölgelerinde dönüĢüm

Kentsel yenilemeye gerek duyulan temel bölgelerden biri de deprem, sel, yangın ve kasırga gibi doğal afetlerden ötürü zarar gören alanlardır. Afetten zarar gören alanların genellikle yasadıĢı yollarla geliĢmiĢ, yapılaĢmıĢ sağlıksız konut alanları olduğu gerçeği, bu alanların, önceden olduğu Ģekliyle değil, bir dönüĢüme tabi tutulmak suretiyle yeniden oluĢumlarını gerekli kılmaktadır (Özden, 2008).

Türkiye‟de afetin ardından meydana gelen yıkımı ortadan kaldırmak veya afet olmadan önce olası zararları azaltmak amacıyla da kentsel dönüĢüm uygulamaları yapılabilmektedir. Ancak, afet sorunu yalnızca yer seçimi ve sağlıklı yapı yapma boyutlarına indirgenemeyecek kadar çok boyutlu ve kapsamlı bir konudur. Afet riski yüksek alanlarda yürütülecek çalıĢmaların da, bazı yenilik ve gereklilikler üzerine biçimlendirilmesi gerekmektedir. Kente yönelik bütüncül bir risk analizi-mikro bölgeleme ve tüm bunların üzerinden, hazırlanması gereken "Sakınım Planları" ve "Stratejik Planlar" ile afet riski bulunan alanların planlanması uygundur (ÖztaĢ, 2005).

2.4.4. Eski sanayi alanlarında dönüĢüm

Hızla geliĢen, değiĢen, yoğunluğu giderek artan ve kültür mirası açısından son derece zengin olan kentlerin, sahip oldukları mevcut potansiyelleri değerlendirmek, bu sayede eskimeye baĢlayan kentsel alanları kentlerimize kazandırmak, onlara yeni fonksiyonlar yükleyerek canlanmalarını ve geliĢmelerini sağlamak, sosyo- kültürel ve ekonomik açılardan büyük kazanç oluĢturmaktadır (Çakılcıoğlu, Cebeci, 2003).

Bu tür kentsel mekânlardan biri de atıl kalan endüstri alanlarıdır. Çünkü, bilgi ve iletiĢim teknolojilerinin son çeyrek asırda gösterdiği ilerlemeler ile teknolojiyle

(29)

18

rekabet edemez hale gelen eski sanayi alanlarının verimli iĢletilememeleri üretimin azalmasına ya da tamamen durmasına sebep olmuĢtur ve bu alanların mevcut altyapı olanakları, mülkiyet yapısı, alan büyüklükleri, kent merkezlerinde kalmalarından dolayı eriĢilebilirliğinin kolay olması, arsa değerlerinin yüksek olması gibi nedenler, büyük ölçekli kentsel uygulamaların bu alanları seçmesinde en önemli faktörlerdir.

2.5. Kentsel DönüĢümün Boyutları

UygulanmıĢ yurt içi ve yurt dıĢı örneklerinin kentsel ölçekte olumsuz etkilerinin görülmesinin ardından kentsel dönüĢümün yalnızca bir fiziksel planlama çalıĢması gibi ele alınamayacağı artık bilinen bir gerçektir. Çünkü kentsel dönüĢüm çok aktörlü bir süreçtir ve bu sürecin fiziksel / tasarım, sosyal, ekonomik ve yasal / yönetsel açılardan paydaĢların beklentilerini karĢılayacak dengeli bir yapıda olması gerekmektedir.

Ülkemizde geçmiĢten günümüze uygulanan farklı dönüĢüm müdahaleleri genelde salt fiziksel mekânın dönüĢümüne indirgenmiĢ; dönüĢümün toplumsal, ekonomik ve yasal boyutları göz ardı edilmiĢtir. Fiziksel dönüĢümün kar güdüsü ile ön planda tutulduğu projeler, toplumsal eĢitsizliğin görüldüğü ve doğal, tarihi ve kültürel çevrenin verimsiz kullanıldığı kentsel mekânlar yaratmıĢ, ayrıca ekonomik Ģartların iyileĢtirilmesine yönelik bir baĢarı sağlayamamıĢtır.

2.5.1. Sosyal boyut

Kentsel dönüĢüm denildiğinde her ne kadar fiziksel bir mekânın gözle görülür değiĢimini çağrıĢtırsa da bu uygulamaların uzun vadede toplumsal sonuçlar ortaya çıkardığı artık yadsınamaz bir gerçektir. Çünkü kentsel mekân insanla bir bütündür ve onunla birlikte Ģekillenir ya da mekânın farklılaĢması insanı doğrudan etkiler. Bu yüzdendir ki, kentsel dönüĢüm problemi sadece mekânda yapısal değiĢiklikleri ele almamalı, içeriğinde mevcut sosyal yapıyı ve değiĢimleri barındırmalıdır.

Sadece fiziksel mekânın dönüĢümünü içeren uygulamalarda ciddi toplumsal sonuçlar ortaya çıktığı fikrini ABD üzerinde değerlendiren Roberts (2000), bu konuda

(30)

19

1960‟ların ortalarında, çöküntü alanlarının temizlenmesi, yıkılıp yeniden inĢa edilmesine odaklanan kentsel yenileme politikalarının kentsel sorunları çözemediği, aksine bu sorunları kentin baĢka bölgelerine taĢıdığı ve yansıma biçimlerini değiĢtirdiği belirtmiĢtir.

DönüĢüm uygulamalarını yönlendirilen bir diğer etken de, uygulamayı yöneten ve uygulamalardan etkilenen aktörlerin etkileĢim halinde olmasıdır. Ġncedayı‟nın da belirttiği gibi “gerek kentlilerin kendi içlerinde oluĢturacakları, gerekse yönetim birimleriyle sağlanacak iletiĢim ortamları ve iliĢkiler önem taĢır” (2004). ĠletiĢimin en dolaysız biçimi olan katılım olgusu bugün tasarım çevrelerinde gerek kuramsal, gerek uygulama alanlarında farklı boyutlarıyla tartıĢılmaktadır. Kentsel sorunların çözümüne yönelik olarak geliĢtirilen kararların oluĢum süreçlerinde; yerel halk, yerel inisiyatifler ve sivil toplum kuruluĢlarının aktif olarak katılımını ve uygulama süreçlerinde karar merci ile kullanıcının iĢbirliği içinde olması amaçlanmalıdır. Bu kapsamda STK‟ların rolü oldukça büyüktür. Çünkü STK‟lar arabulucu rolleri ile yönlendirici olmakta ve yerel halk ile otoriteler arasında iletiĢimi sağlamaktadır. Bilgilendirme toplantıları, tanıtımlar, workshoplar, halkla yapılan anketler katılımın aktif olarak gerçekleĢtiği etkinliklerdir.

2.5.2. Ekonomik boyut

Ekonomik boyut, üretimin temel faktörleri olan iĢgücü, toprak ve sermaye ile iliĢkilendirilmektedir. Bu kapsamda bölgedeki kiĢilerin becerileri, kapasiteleri ve beklentilerini, onların daha kapsamlı sosyal ve ekonomik olanaklara ve ileri refah seviyesine kavuĢmalarını ve bunlardan faydalanmalarını sağlayacak Ģekilde güçlendirmek, daha fazla yerel iĢ olanakları ve daha yüksek gelir yaratmak amacıyla iĢ performansını yükseltmek ve yatırımcı kiĢi ve firmaları çekmek ve korumak için alanın genel cazibesini arttırmak önem kazanmaktadır. Bu üç unsurun göreli önemi yerel koĢullara ve bölgedeki sorunlara göre değiĢiklik gösterse de, bölgenin uzun süreli ve kapsamlı geliĢimini korumak için bunlar arasında denge ve uygun zamanlama sağlamak uygulamadaki en büyük zorluklardan biridir (Gittell, 1992).

(31)

20

Özden‟in de ifade ettiği gibi, kentsel yenileme çoğunlukla, baĢlangıçta büyük maliyetler gerektiren bir iĢtir. Ancak baĢarılı bir kentsel yenileme uygulamasının sonunda elde edilen rant, bu maliyeti rahatlıkla geri kazanabilmektedir. Bu nedenle, bir alanın “yenileme alanı” olarak ilanından önce, fayda maliyet analizleri yapmak, maliyetin kesin hesabını çıkartmak ve elde edilecek rantın da projeksiyonunu açıkça ortaya koymak bir zorunluluktur (2008).

Türkiye‟de genelde kentsel dönüĢüm projelerinde ana aktör yerel yönetimlerdir ve yerel yönetimlerin karĢılaĢtığı en büyük sorun finans problemidir. Çünkü kentsel dönüĢüm en baĢta ekonomik bir olaydır. Planların gerçekleĢtirilmesi, gerek tüm onarım, bakım, yıkım, yapım, sağlıklaĢtırma, restorasyon, gerekse bu iĢlemlerde katılımı beklenen halk kitlelerinin ekonomik gücünün ve refahının arttırılması, parasal kaynak sağlanmasına bağlıdır (Ergun, 2004).

Yerel yönetimler, uzun vadede elde edilen finans kaynağını, doğrudan projeye yatırmak yerine, özel giriĢimin yatırım yapmasına imkân verecek ortamı oluĢturma eğilimindedirler. Ancak bu özel sektör-kamu iĢ birliği ile yapılan projeler genellikle kentsel yeniden yapılanmanın çekici bulacağı, yüksek rant değeri taĢıyan merkezi alanlarda tercih edilmektedir. Çünkü, özel sektör kâr elde edebileceği alanlara yönelmekte ve yapılan kentsel düzenlemelerle birlikte bölgenin rant değerlerini daha da arttırmaktadır. Böylelikle orada yaĢayan mevcut nüfusun barınması sürdürülememekte, bu alanlar orta ve üst gelir grupları tarafından tercih edilmektedir. Bu da sağlıklı bir sosyal dönüĢümü olanaksız kılmaktadır.

2.5.3. Planlama ve tasarım boyutu

Kentsel yenilemeye tasarım açısından yaklaĢımın, ekonomik boyut kadar önemli olduğunu savunan Özden, kentlerin yenilenmesinde, planlamanın ve tasarımın bütüncüllüğü, sürdürülebilirliği, yaĢam kalitesinin arttırıcı tedbirler getirmesi ve özgünlüğü gibi ilkelerin önemini de vurgulamaktadır (2008).

Çünkü kentsel yenilemede stratejiler ve kararların somuta indirgenmesi Ģekli olan planlama ve tasarım boyutu, fiziksel çevre kalitesinin arttırılması, ulaĢım ağlarının

(32)

21

düzenlenmesi, açık alan sürdürebilirliğinin sağlanması, alt yapı olanaklarının iyileĢtirilmesi, doğal, tarihi, arkeolojik ve kentsel potansiyellerin saptanması ve değerlendirilmesi gibi bileĢenleri içermektedir.

2.5.4. Yönetsel-yasal boyut

Kentsel yenilemede sorunun en fazla kaynaklandığı alanlardan biri de yasal durumdur. Çünkü kentsel yenileme projeleri yerel yönetim, özel sektör, sivil toplum kuruluĢları ve yerel halk gibi aktörlerin çıkar ve iliĢkilerini içerdiğinden anlaĢmazlıklar doğurabilir. Bu yüzden uygulama aĢamasında doğabilecek sorunlara karĢı kentsel yenilemeye iliĢkin yasaların düzenlenmesi gerekmektedir.

Yenileme uygulamasını tam anlamıyla hayata geçirebilmek için, bu yasaların her birinin birbiriyle örtüĢür ya da birbirini tamamlar durumda olması gerekmektedir. Özellikle mülkiyet hakkından kaynaklanan sorunlar, kentsel yenileme uygulamalarının hayata geçmesinde dar boğazlar teĢkil ederler. Bunu aĢabilmek üzere, kentsel yenileme uygulamaları için düzenleyici ve darboğazları giderici maddeler içerecek biçimde birbirlerini tamamlayıp bütünlemeleri gerekmektedir (Özden, 2008).

(33)

22

3. DÖNÜġÜMÜN BĠR KÜLTÜR POLĠTĠKASI OLARAK ELE ALINMASI Kültür politikaları kavramının tartıĢılabilmesi için öncelikle kültür kelimesinin anlamının vurgulanması gerekmektedir. Tekeli‟ye göre (2009), “kültür” bireylerin toplum içinde yaĢarak oluĢturduğu bir Ģeydir. Ġnsanlar dilleri aracılığıyla, doğa ve toplum içinde yaĢarken geliĢtirdikleri bilgileri, inançları, değerleri, ideolojileri ve tutumları birbirine nakletmekte, dolayısıyla zaman içinde biriktirerek geliĢtirmektedirler. ĠĢte bu yolla oluĢan bir kültür, etkili olduğu alanlarda, yaĢayanların iĢ yapma biçimini ve yaĢam kalıplarını belirlemektedir (Tekeli, 2009). Bu nedenle, üretimden tüketime, eğitimden eğlenceye, dinden spora kadar yaĢamın tüm bölümlerini içine alan kültür kavramının çerçevesine bakıldığında, bunu temel alarak oluĢan kültür politikalarının da çok geniĢ bir yelpazesi olacaktır.

1970‟lerde Avrupa, Amerika ve Avustralya‟da kültür politikalarının vurgusu, bireylerin ve toplulukların geliĢimi, kültürel katılımcılık ve kamusal sosyal hayatın yeniden canlandırılması üzerine iken, 1980‟lerde sanayisizleĢme sürecinden geçen bu kentlerde üretilen kentsel kültür politikaları çoğu zaman toplumsal katılım ve güçlendirmeyi arttırmak için değil, kentsel yeniden canlandırma ve kent stratejilerinde kullanılmaya baĢlamıĢtır. Bu politikalar sadece ekonomik amaçlara hizmet etmek, yani turistleri, Ģirketleri, yatırımcıları ve kent nüfusunu çekecek rekabet kabiliyetini arttırmak bu sayede Ģehirlere yeni bir imaj kazandırmak amacı ile üretilmiĢtir (Lavanga, 2009). Günümüzde ise, olması gereken, bu iki yaklaĢımın entegre edilmesidir. Çünkü kısa vadede sadece ekonomik kazanç sağlamaya yönelik ve kültürel değerleri hesaba katmayan kültürel politikalar gerçek anlamda kentsel geliĢimine olanak tanımayacaktır.

YurtdıĢında yıllardır gündemde ve uluslararası etkinliklerin temel konusu olan kültür politikaları çalıĢmaları, Türkiye'de önceleri sanat ve kültür çevrelerinde ele alınırken, sonraları akademik alanda ve resmi kurumlarda üzerinde durulan belirgin bir çalıĢma alanı haline gelmiĢ durumdadır.

(34)

23

Türkiye‟de günümüz kültür politikalarının üzerinde geniĢ çevrelerce tartıĢmalar yapılması ve bu politikaların revize edilmesine yönelik yapılan çalıĢmalar geçmiĢten günümüze kadar varolan kültür politikalarının ve bunların kentsel yaĢama etkilerinin irdelenmesi sonucu tespit edilen eksikliklerin tekrarlanmaması amacını taĢımaktadır. Her ne kadar üretim süreci ve üretim amacı farklı olsa da 1920‟lerden beri Türkiye‟de var olan bir kültür politikasından söz etmek mümkündür.

1920–1950 tarihleri arasında Osmanlı‟nın yerini alan Türkiye Cumhuriyeti, bir yandan devraldığı kültürel mirasa sahip çıkmaya çalıĢırken, bir yandan da imtiyazsız, sınıfsız ve kaynaĢmıĢ bir kitle yaratma hedefine bağlı olarak tanımladığı kurumları oluĢturmaya baĢlamıĢtır. Bu yönde atılan üç önemli adım, ulusal eğitimin tek elde toplanması ve Osmanlı eğitiminde varolan çoklu yapının ortadan kaldırılması amacını güden Tevhid-i Tedrisat Kanunu‟nun çıkarılması (1924), Türk Tarih Kurumu (1931) ve Türk Dil Kurumu‟nun (1932) kurulmasıdır (Ada, 2009).

Cumhuriyet‟in ilk 30 yılında kültüre yön veren bu üç kuruma çok daha popülist bir iĢlevi olan iki kurumu eklemenin doğru olacağını savunan Ada (2009), 1932‟de kurulan Halkevleri ve 1940‟da açılan Köy Enstitüleri ulusal kültürün geniĢ halk kitleleri arasında yaygınlaĢtırılması amacını güden bir yaklaĢımın ürünü olduğunu belirtmektedir (Ada, 2009). Gerçekten de Cumhuriyet rejiminin kültür politikasının uygulanmasına yönelik olarak kurulan Halkevleri, etkinliklerini iki misyon üzerine temellendirir. Bunlar, sosyal reformları benimsetmek ve çağdaĢlaĢmayı sağlayacak kültürel ve sanatsal etkinlikleri yürütmektir (Öndin, 2003). Çünkü Halkevlerinde, okuma yazma, el sanatları vb. çeĢitli kursların açılması, müzik, tiyatro, spor gibi alanlardaki çalıĢmalara yer verilmektedir. Bu etkinlikler, Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin 30‟lu yıllardaki kültürel ortamını ve yeni rejimin idealinin ne olduğunu anlamak açısından önemlidir.

O dönemde kent mimarisinin biçimleniĢinde de kültür politikalarının etkisini görmek mümkündür. Örneğin, açılan halkevlerinin ortak özelliği kent meydanlarında devleti temsil eden diğer kamu yapıları ile birlikte konumlanmasıdır. Kente ve meydana hâkimiyet bu yapıların en önemli özelliğidir. Hatta vilayet binasından sonra önem arz

(35)

24

eden ikinci yapıdır. Mimari olarak ta simgesel bir yönü bulunan halkevi binalarında kule yapısı toplanma mekânına iĢaret etmektedir (YeĢilkaya, 2005).

ġekil 3. 1: Ġzmit Halkevi, 1939 (www.arkitera.com, Haziran 2010)

ġekil 3. 2: Ġzmit Halkevi, 2008 (www.panoramio.com/photo, Haziran 2010)

Bilinçli bir kitlenin kültürel açıdan örgütlenmesini sağlayan halkevleri 1950‟lerde ülkenin çok partili döneme geçiĢi ile birlikle değiĢen devlet yönetimi tarafından kapatılmıĢtır. Bu da gösteriyor ki, kültür politikaları da diğer politikalar gibi bir grup tarafından istenen ve bir otorite tarafından hayata geçirilen, her yönetim değiĢtiğinde sil baĢtan üretilen hedefler bütünüdür. Bu politikaların sürekliliğinin olmaması ve hep tek bir otorite tarafından belirleniyor olması en önemli sıkıntıların baĢında

(36)

25

gelmektedir. Ülkemizde kentlerdeki kültür politikaları alanına Ģekil veren ve kent kültürünü yönlendiren asıl aktörler merkezi ve yerel yönetimler gibi kamu kurumları olsa da üniversiteler, mesleki kuruluĢlar ve sendikalar etkinliklerde söz sahibi olmak için ve karar alma süreçleri üzerinde az ya da çok etkide bulunmak üzere mücadele etmektedirler. Dolayısıyla, yönetimlerin kültür politikalarına yaklaĢımları önem kazanmakta, bu yaklaĢım diğer aktörler ile birlikte çalıĢma ve üretme baĢarısını etkilemektedir.

1970‟lerden beri süregelen küreselleĢme olgusu ile geliĢmiĢ ülkelerdeki kültür politikalarında en önemli değiĢim kültürün ekonomik hedefler kapsamında bir araç olarak kullanılmasıdır. Bu süreç ülkemizde de aynı etkileri göstermektedir. Kentlerdeki yönetim birimleri kültürü kentin ve ülkenin tanıtımı ve kentlerin markalaĢması için kullanırken, özel sektörün kısa zamanda sonuç alıcı potansiyelini değerlendirmek, özel sektörün enerjisi ve yatırım gücü üzerinden istenilen tanıtımı yapmayı hedeflemektedir (Aksoy, 2009).

Kentsel kültür politikalarının belirgin olarak uygulanabileceği alanlardan biri yaĢayanların uzun bir zaman diliminde yaĢam tarzlarını etkileyen bilgilerinin, inançlarının ve ideolojilerinin biriktirildiği mekânlar olan Cumhuriyet Dönemi sanayi alanlarıdır. Çünkü erken Cumhuriyet döneminde kentleĢme ve geleneksel yapının yenilenmesini içeren modernleĢme süreci o dönemde devlet tarafından uygulanan sanayileĢme hareketi ile iç içe geçmiĢ durumdadır. Devlet eliyle kurulan her fabrika, kentsel ölçekte donatı alanlarına sahiptir ve içerisinde lojman, okul, market, spor ve kültür tesisleri gibi sosyal donatıları bulunan bu sanayi yerleĢkeleri, Anadolu kentlerindeki modernleĢme sürecini doğrudan etkilemiĢtir. Lojmanlar, üretildikleri dönemde mevcut dokuya karĢı ortaya koydukları farklılık ile geleneksel olanı etkilemiĢ, değiĢimi ortaya çıkararak mekânsal modernleĢme sürecini baĢlatmıĢ ve yönlendirmiĢtir. Eğitim, kültür ve spor etkinlikleri, kolektif bir sosyal ortamın yaratılmasında araç olarak kullanılmıĢtır.

Madran (2007), dönemin mekânsal ve toplumsal yapısının değiĢimini yönlendiren Cumhuriyet dönemi kentsel ve mimari mekânların önemini anlatırken, bu yapıların, toplumun sosyal, ekonomik ve kültürel yaĢamını mekâna yansıtması nedeniyle

(37)

26

taĢıdığı belge değeri, kentsel belleğin bir parçası olarak kimlik değeri, yapıldığı dönemin tasarım ve mimari anlayıĢını yansıtması açısından mimari değeri, kendisine çağdaĢ toplumda bir yer bulabilmesinden kaynaklanan süreklilik değeri, özgünlük değeri, teknolojik değeri, simge değeri taĢıdığını ifade etmektedir.

Kentsel anlamda büyük önem taĢıyan bu alanların içinde barındırdığı kültürel potansiyel fark edilmiĢ, yerel ve merkezi yönetimlerin yatırımları bu alanlara doğru kaymaya baĢlamıĢtır. Bu yüzden, Cumhuriyet dönemi endüstri mirasının değerlendirilmesi sürecinde, içerdikleri önemli kültürel mirası gelecek nesillere aktarılması için oluĢturulan koruma politikalarının yanı sıra, bu alanların kentsel yaĢama tekrar dahil edilmesi, halkın kültürel yaĢama katılabilmesi için elveriĢli koĢulların yaratılması, toplumda her kiĢinin yaratıcılığını ortaya koyması ve geliĢtirmesine yönelik kültür politikalarının da üretilmesi gerekmektedir.

O dönemde kollektif bir yaĢam tarzı sunan kentlilerin geçmiĢ kültürlerinin nasıl yaĢatılacağı konusunda alınan kararlara dahil olması, bu kültürün yaĢatılması, diğer sivil toplu kuruluĢlarının bu doğrultuda etkinlikler düzenlemesi, proje alanın tanıtımının yapılarak çekiciliğinin artırılması gibi konularda paylaĢımlarının olması, yerel yönetimin diğer aktörlerin iletiĢimini sağlaması ve kültürün yönetimini iyi organize edilmesi önem kazanmaktadır.

Referanslar

Benzer Belgeler

Bu kurala göre soru işareti yerine hangisi gelebi- lir?. Yukarıdaki görseller belli bir kura- la

Araştırma problemlerine yönelik araştırmanın ilk hipotezi, sıkı-gevşek örgüt kültürünün, kişi-örgüt uyumunu pozitif ve anlamlı olarak etkilediği; ikinci

In conclusion, it may be reported that students’ science- technology-environment relations and scientific process skills improved with differentiated instruction implemented

giyim-kuşam kültürü giderek kaybolmaktadır. Dünyadaki bütün toplumlar gibi Malatya halkının da küresel modadan bir şekilde etkilenmesi bu değişimin temel

Görüntü üzerinden köprü nesnesinin çıkarımı, nesne yönelimli görüntü sınıflandırmayı baĢarabilen çok az sayıdaki yazılımlardan en baĢarılı olan

Eski Türkçe döneminden beri işlek bir şekilde kullanılan “dep” kalıbı Kırım Tatarcasında da işlek olarak cümle veya isimlerden sonra kullanılmaktadır. “Dep”

The aim of our study was to standardize the polymerase chain reaction PCR method by using simulated samples in order to detect Candida species in blood samples of candidemia

Ancak aileden çok zengin, sabırlı, idealist tiplerin yapabileceği bir şey artık tıp fakülteleri için.... Bizim klinikten bir arkadaş, bizim özendirmemizle bu işe başladı,