TÜRK EDEBİYATI BİLİM DALI
DOKTORA TEZİ
KULOĞLU ŞEYH HACI İLYAS
BÂĞ-I BEHİŞT
(İnceleme-Tenkitli Metin)
BÜNYAMİN TAŞ
TEZ DANIŞMANI
PROF. DR. ALİ İHSAN ÖBEK
Referans No 10006852 Yazar Adı / Soyadı BÜNYAMİN TAŞ
Uyruğu / T.C.Kimlik No TÜRKİYE / 19586466544
Telefon 5317939748
E-Posta darurrifa@hotmail.com
Tezin Dili Türkçe
Tezin Özgün Adı Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas "Bâğ-ı Behişt" (İnceleme-Tenkitli Metin) Tezin Tercümesi Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas "Bâğ-ı Behişt" (Study-Critical Edition) Konu Türk Dili ve Edebiyatı = Turkish Language and Literature
Üniversite Trakya Üniversitesi
Enstitü / Hastane Sosyal Bilimler Enstitüsü
Bölüm Türk Edebiyatı Bölümü
Anabilim Dalı Türk Dili ve Edebiyatı Anabilim Dalı Bilim Dalı Türk Edebiyatı Bilim Dalı
Tez Türü Doktora
Yılı 2014
Sayfa 1125
Tez Danışmanları PROF. DR. ALİ İHSAN ÖBEK 14216943358 Dizin Terimleri
Önerilen Dizin Terimleri Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas, Bâğ-ı Behişt, klasik Türk edebiyatı, Kur’an, manzum tefsir
Kısıtlama 36 ay süre ile kısıtlı
Tezimin,Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi Veri Tabanında arşivlenmesine izin veriyorum. Ancak internet üzerinden tam metin açık erişime sunulmasının 16.10.2017 tarihine kadar ertelenmesini talep ediyorum. Bu tarihten sonra tezimin, bilimsel araştırma hizmetine sunulması amacı ile Yükseköğretim Kurulu Ulusal Tez Merkezi tarafından internet üzerinden tam metin erişime açılmasına izin veriyorum.
NOT: Erteleme süresi formun imzalandığı tarihten itibaren en fazla 3 (üç) yıldır.
16.10.2014
Tezin Adı: Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas "Bâğ-ı Behişt" (İnceleme-Tenkitli Metin) Hazırlayan: Bünyamin TAŞ
ÖZET
XVII. yüzyıl klasik Türk edebiyatı şairi olan Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas [ö. 1068/1657-58], şuara tezkirelerinde anılmamıştır. Kuloğlu, yazmış olduğu eserlerden
Silsile-nâme, Etvâr-ı Seb’a, Dîvan-ı Hümâyûn, Dîvân-ı Mesâbîh ve Bâğ-ı Behişt’in
kütüphanelerde birçok elyazma nüshası bulunduğu hâlde bugüne kadar araştırmacıların da dikkat alanına girememiştir. Yapılan bu çalışma sonucunda Kuloğlu’nun hayatı, şahsiyeti ve edebî kişiliği üzerine ilk defa tafsilatlı bir akademik araştırma meydana getirilmiş olup manzum bir Kur’an tefsiri olan Bâğ-ı Behişt adlı eserinin tenkitli metni ile bu metnin ayrıntılı incelemesi ortaya konmuştur.
Çalışmanın ilk bölümünde Kuloğlu’nun hayatı, edebî kişiliği, tasavvufî kişiliği ve eserleri hakkında bilgi verilmiştir. İkinci bölümünde Bâğ-ı Behişt’in şekil ve muhteva özellikleri ele alınmıştır. Üçüncü bölümde ise Bâğ-ı Behişt’in muhtelif kütüphanelerde bulunan nüshalarının karşılaştırılması sonucunda ortaya çıkan tenkitli metnine yer verilmiştir.
Ortaya çıkan tenkitli metne göre Bâğ-ı Behişt toplamda 8049 beyti muhtevi olan 402 kasideden müteşekkildir. Revi harflerine göre alfabetik olarak tertip edilen bu 402 kasidenin 399’u Kur’an’dan bir veya birkaç ayetin tefsiri bağlamında nazmedilmiştir. Eserde herhangi bir ayetin tefsiri olmak üzere yazılmamış olan diğer üç şiirin biri Farsça yazılmış bir na’t, birisi Hz. Muhammed’in bir hadisi bağlamında yazılmış bir kaside ve birisi de eserin son şiiri, yani hatime manzumesidir. Bâğ-ı
Behişt’te tefsir edilmek üzere kasidelerin başlığına yazılan ayetlerin toplam sayısı ise
656’dır. Eserde tefsir edilmek üzere seçilen ayetlerin sabit bir konusu olmamakla birlikte muhteva itibarıyla peygamberler tarihi, dua (münâcât), Hz. Muhammed ve ahiret (özellikle cennet) konularını işlemeye müsait olan ayetler çoğunluktadır.
Anahtar Kelimeler: Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas, Bâğ-ı Behişt, klasik Türk edebiyatı, Kur’an, manzum tefsir.
Name of Thesis: Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas "Bâğ-ı Behişt" (Study-Critical Edition) Prepared by: Bünyamin TAŞ
ABSTRACT
17th century classical Turkish literature poet, Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas [d. 1068 / 1657-58], has not been referred in tazkiras. Kuloğlu wrote Silsile-nâme, Etvâr-ı
Seb’a, Dîvan-ı Hümâyûn, Dîvân-ı Mesâbîh and Bâğ-ı Behişt. Even though there exist
many copies of the manuscripts, it has failed to attract attention of the researchers so far. As a result of this study, an elaborated academic research was formed for the first time on Kuloğlu's life, personality and individuality, and the critical text of a poetical Qur’an exegesis named Bâğ-ı Behişt and the elaborated analysis of this text were composed.
In the first part of the study, information was given on Kuloğlu's life, literary personality, sufistic individuality and his Works. In the second part, the form and content properties of Bâğ-ı Behişt were discussed. In the third part, the critical edition of Bâğ-ı Behişt whose manuscript copies in various libraries were compared and contrasted was analyzed.
In accordance with the critical edition which was formed, Bâğ-ı Behişt is composed of 8047 couplets and 402 qasidas. According to the end ryhmes, the 399 out of these 402 qasidas which were alphabetically arranged were written within the context of one or a few exegesis of the verses.
One of the other three poems which were not written as an exegesis of the verses in the work is a na’t written in Persian; one is a qasida in the context of hadith of the prophet Muhammed; one is the last poem of the work, that is, an epilogue poem. The total number of verses written for the titles of qasidas to be interpreted in
Bâğ-ı Behişt is 656. As well as there is no stable subject of the verses chosen to be
interpreted, the subjects of these verses to be interpreted about the prophets history, pray (appeal), the Prophet Mohammed and afterlife (especially heaven) outnumber in the work.
Keywords: Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas, Bâğ-ı Behişt, Classical Turkish Literature, Qur’an, poetical exegesis.
ÖNSÖZ
İslam medeniyetinin tesiri altında gelişen klasik Türk edebiyatı, kaynakları
bakımından da bu medeniyete sıkı sıkıya bağlıdır. İslam medeniyetinin temel kaynağı ise hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Kur’an-ı Kerim, hem fertlerin kendi düşünce dünyasının ve özel hayatının tanziminde, hem de toplumsal hayatın
şekillenmesinde tayin edici bir role sahiptir. Dolayısıyla tarihte İslam medeniyetinin
güçlü bir şubesi olmuş Osmanlı toplumunun edebiyatında da Kur’an-ı Kerim’in önemli bir yeri vardır. Kur’an-ı Kerim, klasik Türk edebiyatı mahsullerinin dil, üslûp, tür, konu, remiz ve mazmun bakımından en temel kaynağıdır. Profan diye nitelenebilecek şiirlerden doğrudan dinî meseleler bağlamında yazılmış eserlere kadar hemen hemen bütün klasik Türk edebiyatı mahsullerinde Kur’an-ı Kerim’in tesirini görmek mümkündür. Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas [ö. 1068/1657-58] tarafından telif edilen Bâğ-ı Behişt, doğrudan doğruya Kur’an-ı Kerim merkezli manzum bir metin olması bakımından söz konusu tesirin en üst noktasını temsil eden bir numunedir.
Bâğ-ı Behişt, klasik Türk edebiyatında sınırlı sayıda bulunan manzum tefsirlerin en
sistemli ve en hacimlilerinden birisi olması bakımından da önemli bir eserdir.
Doktora tezi olarak hazırlanan bu çalışmada, tespit edilen dört nüshadan hareketle Bâğ-ı Behişt’in tenkitli metninin oluşturulması ve bu metnin tafsilatlı incelemesinin yapılması amaçlanmıştır. Çalışmanın giriş bölümünde Kur’an-ı Kerim’in klasik Türk edebiyatına kaynaklık etmesi meselesi ile ilk Türkçe mealler, tefsirler ve manzum tefsirler konusu ele alınmıştır.
Çalışmanın birinci bölümünde Kuloğlu Şeyh Hacı İlyas’ın hayatı, edebî kişiliği, tasavvufî kişiliği ve eserleri hakkında ulaşılan bilgilere yer verilmiştir. Bâğ-ı
Behişt’in nüshaları da yine bu bölümde tanıtılmıştır. Ayrıca Bâğ-ı Behişt’teki şiirlerin
bir kısmının Şerîfî tarafından intihal edilmesi mevzusu da yine bu bölümde değerlendirilmiştir.
İkinci bölümde Bâğ-ı Behişt’in şekil ve muhteva özellikleri incelenmiştir.
Dolayısıyla bu bölüm, “şekil” ve “muhteva” olmak üzere iki ana başlıktan oluşmaktadır. Şekil özelliklerinin değerlendirildiği başlıkta Bâğ-ı Behişt’in nazım
şekli, vezin, kafiye, redif, dil ve üslûp özellikleri incelenmiştir. Diğer başlıkta ise
Bâğ-ı Behişt’teki şiirlerin muhtevası ve bu muhteva ile ilgili değerlendirmeler
“Kur’an-ı Kerim”, “tasavvuf”, “ibadet ve ahlak” gibi muayyen başlıklar altında tasnif edilerek gösterilmeye çalışılmıştır.
İnceleme bölümünün peşi sıra bu çalışmada ulaşılan bulguların
değerlendirildiği sonuç kısmına ve çalışmada faydalanılan eserlerin künyesini gösteren kaynakça bölümüne yer verilmiştir. Üçüncü ve son bölümde Bâğ-ı Behişt’in tenkitli metni bulunmaktadır. Çalışmanın sonunda ise tenkitli metnin dizinine yer verilmiştir.
Çalışmayı hazırlarken yanlış yapmamaya ve çalışmayla ilgili bütün sorunları aşmaya azami gayret gösterilmiştir. Buna rağmen dikkatsizlik veya bilgi eksikliğinden kaynaklanan hataların olacağı muhakkaktır. Bu hataların telafi edilmesi ise en büyük temennimizdir.
Bu çalışmanın her safhasında ve her satırında bugüne kadar ilimlerinden istifade ettiğim hocalarımın eseri vardır. Bu itibarla başta danışman hocam Prof. Dr. Ali İhsan ÖBEK’e; lisansüstü eğitimimin her safhasında dostane ilgisiyle daima şevk veren Prof. Dr. Orhan Kemâl TAVUKÇU’ya; doktora eğitimimin ders döneminde bilgilerinden ve hasbî rehberliklerinden istifade ettiğim Atatürk Üniversitesinin değerli hocaları Prof. Dr. Metin AKKUŞ, Prof. Dr. Selami ECE ve Prof. Dr. İsa ÇELİK’e; doktora eğitimim esnasında vuku bulan birtakım idarî müşkilatı aşmam için yardımcı olan Doç. Dr. Bülent BAYRAM, Yrd. Doç. Dr. Oğuzhan DURMUŞ ve Yrd. Doç. Dr. Cumhur ÜN’e; şahsî kütüphanesinde bulunan Bâğ-ı Behişt nüshasını hiçbir külfet çıkarmadan bizimle paylaşan Dr. Rasim DENİZ’e ve bugüne kadar ilimlerinden istifade ettiğim bütün hocalarıma teşekkürlerimi arz ederim.
İÇİNDEKİLER
ÖZET ... I
ABSTRACT ... II
ÖNSÖZ... III
TABLOLAR ... XV
KISALTMALAR ... XVI
ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ ... XVII
GİRİŞ ... 1
1. Kur’an’ın Türkçeye İlk Tercüme ve Tefsirleri... 4
1.1. İlk Tercümeler ... 4
1.1.1. Türk İslam Eserleri Müzesi Nüshası ... 5
1.1.2. Özbekistan Nüshası ... 5
1.1.3. İngiltere Nüshası ... 6
1.1.4. Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu Ali Paşa Nüshası ... 6
1.1.5. Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Nüshası ... 7
1.2. İlk Tefsirler... 7
1.2.1. Anonim Tefsir ... 8
1.2.2. Fatiha Suresi Tefsiri ... 8
1.2.3. İhlas Suresi Tefsiri ... 9
1.2.4. Yasin Suresi Tefsiri ... 9
1.2.5. Mülk Suresi Tefsiri ... 10
1.2.6. Amme Cüzü Tefsiri ... 11
1.2.7. Vesîletü’l-Mülûk li-Ehli’s-Sülûk (Ayetü’l-Kürsi Tefsiri) ... 12
1.2.8. Cevâhirü’l-Esdâf ... 13
1.2.10. Tercüme-i Tefsîr-i Hâzin ... 14
2. Klasik Türk Edebiyatında Manzum Tefsir ... 15
2.1. Manzum Tefsirler ... 16 2.1.1. Letâyifnâme... 16 2.1.2. Livâyî Tefsiri ... 17 2.1.3. Tuhfetü’l-İslâm ... 19 2.1.4. Câmi‘u’n-Nesâyîh ... 19 2.1.5. Câmi‘u’l-Envâr ... 20 2.1.6. Bâğ-ı Behişt ... 20 2.1.7. Riyâzu’l-Gufrân ... 20 2.1.8. Tenvîrü’l-Ebsâr ... 21
2.2. Manzum-Mensur Karışık Tefsirler ... 21
2.2.1. Nazmü’l-Mübîn fi’l-Âyâti’l-Erba’în ... 21
I. BÖLÜM ... 23
KULOĞLU ŞEYH HACI İLYAS ... 23
1. Hayatı ... 23 2. Edebî Kişiliği ... 32 3. Tasavvufî Kişiliği ... 39 4. Eserleri ... 43 4.1. Mevlid-i Nebî ... 43 4.2. Etvâr-ı Seb’a... 43 4.3. Silsile-nâme ... 44 4.4. Dîvân-ı Mesâbîh ... 44 4.5. Dîvân-ı Hümayûn ... 45 4.6. Bâğ-ı Behişt ... 49 4.6.1. Nüshalar ... 50
4.6.1.1. Manisa Nüshası ... 51
4.6.1.2. Rasim Deniz Nüshası ... 53
4.6.1.3. Ankara Milli Kütüphane Nüshası... 54
4.6.1.4. Şerîfî Nüshası ... 56
4.6.2. Bâğ-ı Behişt’in Şerîfî Tarafından İntihal Edilmesi Meselesi ... 57
II. BÖLÜM ... 67
BÂĞ-I BEHİŞT’İN ŞEKİL VE MUHTEVA İNCELEMESİ ... 67
1. ŞEKİL ... 67 1.1. Nazım Şekli ... 69 1.2. Vezin ... 77 1.3. Kafiye ... 85 1.4. Redif ... 93 1.5. Dil ve Üslûp ... 97
1.5.1. Bâğ-ı Behişt’te Bulunan Atasözü, Vecize ve Deyim Niteliğindeki Söz Öğeleri ... 105
2. MUHTEVA ... 115
2.1. Kur’an-ı Kerim ... 115
2.1.1. Sebeb-i Nüzul Hikâyeleri ... 127
2.1.1.1. Âl-i İmrân Suresi (3) ... 128 2.1.1.2. Mâide Suresi (5) ... 129 2.1.1.3. En’âm Suresi (6) ... 130 2.1.1.4. A’râf Suresi (7) ... 130 2.1.1.5. Enfal Suresi (8) ... 131 2.1.1.6. Yûnus Suresi (10)... 133 2.1.1.7. Hûd Suresi (11) ... 133 2.1.1.8. Ra’d Suresi (13) ... 134 2.1.1.9. İsrâ Suresi (17) ... 135 2.1.1.10. Kehf Suresi (18) ... 136 2.1.1.11. Taha Suresi (20) ... 138
2.1.1.12. Nur Suresi (24) ... 138 2.1.1.13. Furkan Suresi (25) ... 139 2.1.1.14. Kasas Suresi (28) ... 140 2.1.1.15. Ahzab Suresi (33)... 141 2.1.1.16. Yasin Suresi (36) ... 141 2.1.1.17. Mü’min Suresi (40) ... 142 2.1.1.18. Fussilet Suresi (41) ... 143 2.1.1.19. Fetih Suresi (48) ... 144 2.1.1.20. Cuma Suresi (62) ... 145 2.1.1.21. Kalem Suresi (68) ... 146 2.1.1.22. Müddessir Suresi (74) ... 146 2.1.1.23. İnsan Suresi (76) ... 147 2.1.1.24. Mürselât Suresi (77) ... 147 2.1.1.25. Abese Suresi (80) ... 148 2.1.1.26. Mutaffifin Suresi (83) ... 148 2.1.1.27. Ğâşiye Suresi (88) ... 148 2.1.1.28. Beled Suresi (90) ... 149 2.1.1.29. Leyl Suresi (92) ... 149 2.1.1.30. Duhâ Suresi (93) ... 150 2.1.1.31. İnşirah Suresi (95) ... 150 2.1.1.32. Asr Suresi (103) ... 151 2.1.1.33. Hümeze Suresi (104) ... 151 2.1.1.34. Kevser Suresi (108) ... 152 2.1.1.35. Nasr Suresi (110) ... 152 2.1.1.36. Felak Suresi (113) ... 153 2.2. Tasavvuf ... 154 2.2.1. Aşk ... 159 2.2.2. Nefs ... 161 2.2.3. Şeyh ... 163 2.2.4. Vahdet ... 163 2.2.5. Vuslat (Dîdâr/Cemâl) ... 164 2.2.6. Zikir ... 165
2.3. İbadet ve Ahlak ... 168 2.3.1. Ahde Vefa ... 170 2.3.2. Ana-Baba Hakkı ... 171 2.3.3. Cihad ... 171 2.3.4. Cimrilik ... 173 2.3.5. Hac ... 174 2.3.6. İhsan ... 175 2.3.7. İsraf ... 175 2.3.8. Karz-ı Hasen... 176 2.3.9. Namaz ... 177 2.3.10. Oruç ... 179 2.3.11. Öfkeyi Yenmek ... 179 2.3.12. Rüşvet ... 180 2.3.13. Sabır ... 180 2.3.14. Şehâdet ... 181 2.3.15. Şirk ... 182 2.3.16. Takva ... 182 2.3.17. Tevekkül ... 183 2.3.18. Zekât ... 184 2.4. Ahiret ... 185 2.4.1.Kabir (Berzah) ... 186 2.4.2.Kıyamet ... 188 2.4.3.Haşr ... 190
2.4.4.Mahşer (Arasât) ve Hesap ... 191
2.4.5.A’râf ... 205
2.4.7.Cehennem ... 228
2.5. Peygamberler... 240
2.5.1. Hz. Âdem ... 240
2.5.1.1. Yaratılış ... 241
2.5.1.2. Yerin ve Göğün Kabul Etmediği Emaneti Hz. Âdem’in Kabul Etmesi .. 243
2.5.1.3. Cennetten Çıkarılma ... 244
2.5.1.4. Hz. Âdem’in Hz. Musa’ya Cevabı ... 246
2.5.2. Hz. Davud ... 246
2.5.2.1. Hz. Davud’un Uriya’yı Cepheye Göndermesi ve Karısıyla Evlenmesi .. 248
2.5.3. Hz. Eyyüb ... 250
2.5.3.1. Hz. Eyyüb’un Hastalıktan Kurtulması ... 251
2.5.4. Hz. Harun ... 251
2.5.5. Hz. Hud ... 252
2.5.5.1. Hz. Hud’un Ad Kavmini Daveti ve Kavminin Cevabı ... 252
2.5.6. Hz. İbrahim ... 253
2.5.6.1. Hz. İbrahim’e Nübüvvetin Verilmesi ... 254
2.5.6.2. Hz. İbrahim’in Putları Kırması ... 255
2.5.6.3. Hz. İbrahim’in Babasına Nasihati ... 256
2.5.6.4. Hz. İbrahim’in Ateşe Atılması ... 256
2.5.6.5. Hz. İsmail’in Kurban Edilmesi ... 257
2.5.6.6. Hz. İbrahim’in İnsanları Kâbe’ye Hacca Davet Etmesi ... 260
2.5.6.7. Hz. İbrahim’in Babasının Hayvan Suretinde Haşredilmesi ... 260
2.5.7. Hz. İdris ... 261
2.5.7.1. Hz. İdris’in Azrail’le Arkadaş Olması ve Cennete Yükselmesi ... 261
2.5.8. Hz. İlyas ... 262
2.5.9. Hz. İsa ... 262
2.7.8.1. Hz. Meryem’in Hz. İsa’ya Hamile Kalması ... 264
2.5.9.2. Hz. İsa’nın Hz. Muhammed’i Müjdelemesi ... 265
2.5.9.3. Hz. İsa’nın Havarilere Gökten Sofra İndirmesi ... 265
2.5.9.5. Hz. İsa Sanılarak Bir Başkasının Öldürülmesi Hz. İsa’nın Ref’i ... 267
2.5.9.6. Üzerindeki İğne Dolayısıyla Hz. İsa’nın Göğe Kabul Edilmemesi ... 268
2.5.10. Hz. İsmail ... 268
2.5.11. Hz. Lokman ... 269
2.5.12. Hz. Lut ... 270
2.5.12.1. Lut Kavminin Helâki ... 271
2.5.13. Hz. Muhammed ... 271
2.5.13.1. Hz. Peygamber’in Mahşer Günü Ümmetine Şefaat Etmesi ... 275
2.5.13.2. İlk Vahiy ... 288
2.5.13.3. Hz. Peygamber’in Miraca Çıkması ... 289
2.5.14. Hz. Musa ... 290
2.5.14.1. Hz. Musa’ya Risâletin Tevdii ve Firavun’a Gönderilmesi ... 291
2.5.14.2. Hz. Musa ve Harun’un Firavun’un Sarayına Girip Tebliğ Yapmaları .. 292
2.5.14.3. Hz. Musa’nın Firavun’a Mucize Göstermesi ... 293
2.5.14.4. Hz. Musa’nın Firavun’un Adamını Öldürmesi ... 295
2.5.14.5. Hz. Musa’nın Allah’ı Görmek İstemesi ... 296
2.5.14.6. Hz. Musa’nın Denizi Yarması ... 297
2.5.14.7. Hz. Musa ve İmam Gazzâlî’nin Tartışması ... 298
2.5.15. Hz. Nuh ... 299
2.5.15.1. Tufan ... 300
2.5.16. Hz. Salih ... 301
2.5.16.1. Hz. Salih ve Deve Mucizesi ... 302
2.5.17. Hz. Süleyman ... 304
2.5.17.1. Asası Çürüyüp Yere Düşene Kadar Vefat Ettiğinin Anlaşılmaması ... 305
2.5.17.2. Belkıs’ın Tahtının Bir Anda Hz. Süleyman’ın Sarayına Nakledilmesi. 305 2.5.18. Hz. Yakub ... 306
2.5.19. Hz. Yunus ... 307
2.5.19.1. Hz. Yunus’un Kavmini Terk Etmesi Balık Tarafından Yutulması ... 307
2.5.20. Hz. Yusuf ... 308
2.6. Dört Halife ... 310
2.6.1. Hz. Ebubekir ... 310
2.6.1.1. Hz. Ebubekir’in Bilal’i Satın Alması Üzerine Çıkan Dedikodular ... 311
2.6.1.2. Kureyşlilerin Hz. Ebubekir’i Malını İnfak Etmesinden Dolayı Kınaması ... 311
2.6.2. Hz. Ömer ... 312
2.6.2.1. Hz. Ömer’in Kaybolan Koyunu Araması... 313
2.6.2.2. Hz. Ömer’in Şam’a Giderken Deveye Kölesiyle Nöbetleşe Binmesi ... 313
2.6.2.3. Hz. Ömer’in Güneşi Karartması ... 313
2.6.2.4. Hz. Ömer’in Nil’e Yazdığı Mektup ... 313
2.6.2.5. Hz. Ömer’in Yüzüne Tüküren Suçluya Had Vurmayı Terk Etmesi ... 314
2.6.2.6. Nasr Suresi İnince Hz. Ömer’in Ağlaması ... 314
2.6.3. Hz. Osman ... 314
2.6.3.1. Hz. Osman’ın Cennetle Müjdelenmesi ... 315
2.6.3.2. Hz. Osman’ı Görünce Hz. Peygamber’in Ayağını Toplaması ... 315
2.6.3.3. Cennette Hz. Osman’ın Nurunun Görülmesi ... 315
2.6.3.4. Hz. Osman’ın Rüyası ... 315
2.6.4. Hz. Ali ... 316
2.6.4.1. Hz. Ali’nin Elindeki Son Yiyeceği Muhtaçlara Vermesi ... 317
2.7. Dinî ve Menkıbevî Şahıslar ... 318
2.7.1. Abdullah bin Mübarek ... 318
2.7.1.1. Verdiği Sözü Bozacak Olması Üzerine İbn Mübarek’in Uyarılması ... 318
2.7.2. Bâyezîd-i Bistâmî ... 319 2.7.3. Cüneyd-i Bağdâdî... 319 2.7.4. Ebu’l-feth ... 320 2.7.5. Hâbil ve Kâbil ... 321 2.7.6. Hallâc-ı Mansûr ... 322 2.7.7. İbrahim b. Edhem ... 323 2.7.8. İmam Gazzâlî ... 323 2.7.9. Süfyân-ı Sevrî ... 324
2.8.Tarihî-Efsanevî Şahıslar ... 325 2.8.1. Asaf ... 325 2.8.2. Ayaz ... 326 2.8.3. Belkıs ... 326 2.8.4. Cem ... 328 2.8.5. Dârâ ... 329 2.8.6. Ebrehe ... 330 2.8.6.1. Fil Olayı ... 331 2.8.7. Ebu Cehil ... 332 2.8.8. Efrasiyab ... 332 2.8.9. Firavun ... 333 2.8.10. Hâmân ... 334 2.8.11. Hızır ... 334 2.8.12. Hüsrev ... 336 2.8.13. İskender ... 337 2.8.14. Keykubad ... 339 2.8.15. Mahmud-ı Gaznevî ... 339 2.8.16. Murad IV ... 340 2.8.17. Nemrud ... 342 2.8.18. Nuşirevan ... 343 2.8.19. Rüstem ... 344 2.8.20. Şeddad ... 344
2.8.20.1. Şeddad ve İrem Bahçesi ... 345
2.8.21. Velid bin Muğire ... 346
2.8.22. Zülkarneyn ... 347
2.9.1. Ferhâd ile Şîrîn ... 347
2.9.2. Leylâ ile Mecnûn... 348
2.9.3. Vâmık u Azrâ ... 349 2.9.4. Yûsuf u Zelîhâ ... 349 2.10. Melekler ... 350 2.10.1. Dört Büyük Melek ... 350 2.10.1.1. Azrail ... 350 2.10.1.2. Cebrail ... 351 2.10.1.3. İsrafil ... 354 2.10.1.4. Mikail ... 355 2.10.2. Diğer Melekler ... 355 2.10.2.1. Kirâmen Kâtibîn ... 355 2.11. Şeytan ... 356
2.11.1. Şeytan’ın Allah’a Asi Olup Hz. Âdem’e Secde Etmemesi ... 360
SONUÇ ... 362
KAYNAKÇA ... 366
III. BÖLÜM ... 381
METİN ... 381
TABLOLAR
Tablo 1 : Şiirlerin revî harflerine göre dağılımı ve genele oranları, s. 68-69. Tablo 2 : Bâğ-ı Behişt’te kullanılan aruz kalıpların sayısı ve genele oranları, s.
77-78.
Tablo 3 : Bâğ-ı Behişt’te kullanılan kafiye sesleri, s. 86-89. Tablo 4 : Şiirlerde bulunan kafiye türleri, s. 89-90.
Tablo 5 : Bâğ-ı Behişt’te yer alan redifler, s. 93-97.
Tablo 6 : Bâğ-ı Behişt’te tamamı tefsir edilen sureler, s. 121.
Tablo 7 : Bâğ-ı Behişt’te tefsiri yapılan ayetler ve bulundukları sureler, s. 121-126.
KISALTMALAR
A : Bâğ-ı Behişt’in Ankara Milli Kütüphane nüshası a.g.e. : Adı geçen eser
a.g.m. : Adı geçen makale a.g.t. : Adı geçen tez bk. : Bakınız C. : Cilt Çev. : Çeviren
DİA : Diyanet İslam Ansiklopedisi Haz. : Hazırlayan
İSAM : İslam Araştırmaları Merkezi
M : Bâğ-ı Behişt’in Manisa İl Halk Kütüphanesi
no : Numara
ö. : Ölümü
R : Bâğ-ı Behişt’in Rasim Deniz özel kütüphanesi nüshası S. : Sayı
s. : Sayfa ss. : Sayfa sayısı
Ş : Bâğ-ı Behişt’in Şerîfî tarafından kopyalanan nüshası TDK : Türk Dil Kurumu
TDV : Türkiye Diyanet Vakfı v. : Varak
ÇEVİRİ YAZI İŞARETLERİ
ﺀ™
ا
a / â / eب
b p tث
&ج
cچ
çح
√خ
« dذ
≠ر
rز
z sش
şص
§ ∂ / ≥ط
†ظ
@ع
¡غ
πف
fق
…ك
k / g / ñل
lم
mن
nو
v / o / ô / ö / u / û / üه
h / a / eى
y / ı / î / i / ėGİRİŞ
İslam tesiri altında gelişen klasik Türk edebiyatı, kaynakları bakımından da
tabiî olarak İslam medeniyetine sıkı sıkıya bağlıdır. Bu medeniyetin temel kaynağı ise hiç şüphesiz Kur’an-ı Kerim’dir. Bu itibarla İslam toplumunda Kur’an-ı Kerim, hem tek tek fertlerin düşünce dünyasında hem de bütün bir cemiyetin işleyişinde tayin edici role sahiptir. Bu durum, bilhassa iktidarların ve toplumun varoluşsal konumlarını İslam’la açıkladığı dönemler için geçerlidir. İktidarların meşruiyetinin ilahî olanla irtibatları mesabesince olduğu Ortaçağ ve Yeniçağ dünyasında durum tam da böyledir.
Padişahı, Allah’ın yeryüzündeki gölgesi ve halifesi olarak tanımlayan Osmanlı Türk toplumunda ister kanun, ister bilim, ister sanat olsun; yazılı olan her
şeyin temel ve birinci kaynağı Kur’an-ı Kerim olarak kabul edilmiştir. Dolayısıyla bu
dönemin mahsulü olan klasik Türk edebiyatının temel kaynağı da Kur’an-ı Kerim’dir. Nitekim konu hakkında fikir beyan eden herkesin ortak kanaati de bu yöndedir. Agâh Sırrı Levend, o dönemin toplum teşkilatlanmasında ve bilinç
şemasında dinin başat rolünü vurgulamak üzere dönemin edebiyatını ümmet çağı
edebiyatı olarak adlandırıp temel kaynağının Kur’an olduğunu söylemiştir: “Ümmet çağı edebiyatı, İslam dininin ortaya koyduğu hükümlere dayanır. Eski metinlerde hemen hiçbir sayfa yoktur ki, içinde Kur’an’dan bir ayet, Peygamber hadisinden bir cümle bulunmasın ve düşünceler bunlara bağlanmış olmasın. Tefsir, kelam, fıkıh gibi
İslamî bilimler kültürün dayanağıdır.”1 Meydana getirdiği eserler ister dinî olsun, ister lâdinî olsun “Kur’an ve hadis, eski şairlerin bol bol istifade ettikleri bir
hazinedir; bir ilham kaynağıdır.”2
Orhan Şaik Gökyay, klasik Türk edebiyatını anlamak için anlamı bilinmeyen kelimeleri sözlüklerde aramak yerine, öncelikle bu edebiyatın kaynağını teşkil eden ayrıntıların bilinmesi gerektiğini vurgularken en önde Kur’an ayetlerini zikreder: “Divan edebiyatı söz konusu olunca, bir şiirin anlamını sözlüklerde
aramaya kalkmadan önce, bizden sahip olmamız istenen bilgiler vardır; bunlar,
1 Agâh Sırrı Levend, Türk Edebiyatı Tarihi, Türk Tarih Kurumu Yayınları, Ankara 2008, s. 24. 2 Agâh Sırrı Levend, Divan Edebiyatı, Enderun Kitabevi, İstanbul 1980, s. 101.
ayetler, hadisler, deyimler, cinaslar, efsaneler, kıssalardır; mitolojidir; halkın inançlarıdır, âdetleridir.”3
Mine Mengi, klasik Türk edebiyatının temelinde dinî inançların olduğunu söyleyerek bunların kaynağı olarak da evvela Kur’an-ı Kerim’i anmıştır: “Eski
edebiyatımızın temelinde, kaynağını Kur’an ve hadislerden alan dinî inançlarla
tasavvufun bulunduğunu unutmayalım.”4
Mustafa Uzun, Kur’an’ın Türk edebiyatıyla irtibatını ele aldığı makalesinde klasik Türk edebiyatının Kur’an’ın etkisi altında geliştiğini söyleyip bu hükmü destekleyen hayli tafsilat sunmuştur: “Genellikle üç döneme ayrılarak incelenen Türk
edebiyatının sekiz-dokuz asırlık en uzun, en verimli devresi İslam dini ve medeniyetiyle ona hâkim vasıflarını kazandıran Kur’an’ın etkisi altında gelişmiştir.”5
Ahmet Mermer, birtakım şekil ve türlerine kadar hemen her anlamda klasik Türk edebiyatının temel kaynağının Kur’an olduğunu ifade edip bu edebiyatın diğer önemli kaynakları olarak sıraladığı hadis, peygamberler tarihi ve tasavvufun da Kur’an kaynaklı olduğuna dikkat çekmiştir. Klasik Türk edebiyatının estetik yapısı sayılan belâgat ve edebî sanatların temelinin de Kur’an olduğunu söyleyip dinî olmayan konularda dahi Kur’an’ın izlerinin bulunduğunu belirtmiştir: “Hayat,
gelenek ve görenekler, önemli günler, efsane ve masallar, savaşlar gibi dinî olmayan konularda bile Kur’an’ın izlerini görmek mümkündür.”6
Cihan Okuyucu, Kur’an’ın klasik Türk edebiyatına kaynaklık etmesi durumunu daha çok medrese mensubu şairlerin eserlerine hasrederek “Kur’an-ı
Kerim ve hadisler de genellikle medrese mensubu olan şairler için zengin bir ilham ve müracaat kaynağıdır. Ayet ve hadisler şiirde bazen lafzen, çok zaman da mealen yer alırlar. Bu ayet ve hadisler kimi zaman bir nükte ve mazmun malzemesi, kimi zaman da şairin iddiasına delil olarak kullanılır.” demiştir.7
3 Orhan Şaik Gökyay, Kim Etti Sana Bu Kârı Teklif, İletişim Yayınları, İstanbul 1997, s. 324. 4 Mine Mengi, Eski Türk Edebiyatı Tarihi, Akçağ Yayınları, Ankara, 1994, s. 17.
5
Mustafa Uzun, “Kur’an-Türk Edebiyatı”, DİA, C.: 26, ss. 414-417.
6 Ahmet Mermer, Eski Türk Edebiyatına Giriş, Akçağ Yayınları, Ankara 2009, s. 30. 7 Cihan Okuyucu, Divan Edebiyatı Estetiği, Kapı Yayınları, İstanbul 2010, s. 185.
Mehmet Şeker, İslamiyet sonrası Türk edebiyatının ilk şairleri olarak bilinen Yusuf Has Hacib, Edip Ahmet Yüknekî ve Hoca Ahmed Yesevî’nin eserlerinde Kur’an’a yapılan atıfları örnekleriyle gösterip bu eserlerde Kur’an’ın nasıl kaynaklık ettiğini bu konudaki literatürü tarayarak sarahatle ortaya koymuştur.8 Adı anılan yazarlara ait Kutadgu Bilig, Atabetü’l-Hakâyık ve Dîvân-ı Hikmet adlı eserleri, “Kur’an kültüründen yararlanarak, ayetlerden ilham alarak, onlardan atıflar yapan
ve Türk-İslam medeniyetine mührünü vuran eserler” diyerek tavsif etmiştir. Nitekim
mezkûr eserler, klasik Türk edebiyatının öncüsü ve habercisi olarak kabul edilmektedir.
Muhammet Kuzubaş, Kur’an’ın klasik Türk edebiyatına kaynaklık etmesi konusunu ele aldığı makalesinde İslamiyet sonrası Türk edebiyatının, bilinen ilk
şairlerinden itibaren Kur’an’dan beslendiğini vurgulamıştır. Fuzulî’nin şiirlerinden
hareketle klasik Türk edebiyatında Kur’an’dan üç şekilde istifade edildiği tespitinde bulunmuştur: 1. Ayetlerin aynen alındığı beyitler. 2. Ayetlerin meallerinin kullanıldığı beyitler. 3. Ayetlere telmihte bulunulan beyitler.9 Nilüfer Çelik, aynı
şairin şiirlerine dayanarak yukarıdaki üç tespite ek olarak “Kur’an’ın farklı
isimlerinin ve sure isimlerinin; sevgilinin kaşı ve yüzü için teşbih unsuru olarak kullanıldığı” tespitini yapmıştır.10 Bu çalışmanın odağındaki eser olan Bâğ-ı Behişt ve benzeri eserlere bakarak söz konusu maddelere ek olarak doğrudan doğruya Kur’an ayetlerinin açıklaması olmak için veya bütünüyle Kur’an ayetlerinin ilhamı altında yazılmış müstakil edebî eserleri de dâhil etmek gerekir. Hatta klasik Türk edebiyatında Kur’an’ın kaynaklık etme biçimini maddelendirirken bu tür eserleri ilk önce zikretmenin gerekliliğinden dahi söz edilebilir.
Yukarıda izah edilegeldiği üzere bu sahayla ilgili söz söyleyen hemen herkes klasik Türk edebiyatının en temel kaynağının Kur’an-ı Kerim olduğunda mutabıktır. Maamafih İslamî dönem Türk edebiyatı tarihinin bugüne kalabilen en
8 Mehmet Şeker, “İslam Tarihinde Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye İlk Çevirileri”, Kur’an Meâlleri
Sempozyumu-I, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 2007, ss. 10-21.
9 Muhammet Kuzubaş, “Divan Şiirine Kaynaklık Etmesi Bakımından Kur’an”, Diyanet İlmi Dergi, C.
39, S. 3, 2003, ss. 101-116.
10 Nilüfer Çelik, “Fuzulî’nin Türkçe Divanında Geçen Ayetler ve Yorumları”, Fırat Üniversitesi
eski mahsülü de bir Kur’an tercümesidir.11 Türk İslam medeniyetinin teşekkülünde bu ve buna benzer eserlerin önemli bir rolünün olduğu muhakkaktır. Bu çeviriler,
İslam’ın birinci kaynağından olmaları bakımından dinî bilginin toplumda hem yatay
düzlemde yayılması, hem de o toplumun edebî mahsüllerini her yönüyle
şekillendirmesi itibarıyla önemli bir rol oynamış olmalıdırlar. Bu itibarla konumuzla
alakalı görülen Kur’an’ın Türkçeye ilk tercüme ve tefsirlerini burada ele almakta fayda mülahaza edilmiştir.
1. Kur’an’ın Türkçeye İlk Tercüme ve Tefsirleri
1.1. İlk Tercümeler
Kur’an-ı Kerim’in ilk tam çevirisi X. asırda Farsçaya yapılmıştır.12 Samanoğulları emiri Mansur b. Nuh [350-365/961-976], Kur’an-ı Kerim’in Farsçaya tercüme edilmesi için bir heyet kurdurmuştur. Bu heyetin içinde, Türklerin yaşadığı bölgelerden olan üyeler de vardır.13 Zeki Velidi Togan, bu üyelerden ikisinin o devirde dili Türkçe olan İsbicab ve Mebus şehirlerine nisbetleri dolayısıyla Türk olabileciğini ileri sürmüştür. Buna dayanarak Kur’an’ın Türkçeye ilk tercümesinin de Farsçaya ilk tercümeyle aynı devirde (X. yüzyılda) yazılmış olabileceği sonucuna varmıştır.14 Abdülkadir İnan ise ilk Türkçe Kur’an çevirisinin, Karahanlıların Müslüman olmasından yüz yıl sonra, yani XI. asırda yapılmış olabileceğini ileri sürmüştür.15 Yalnız, bu tahminleri teyit edecek malzeme bugün hâlâ temin edilebilmiş değildir. Eldeki nüshalara göre Türkçeye ilk Kur’an çevirilerinin de tıpkı mezkûr Farsça çeviri gibi satır altı kelime çevirileri olduğu görülmektedir. Bu çevirilerin bugün mevcut olan nüshalarından Doğu Türkçesi ile X-XIII. asırlar arasında yazıldıkları tahmin edilen en eski beş tanesi şunlardır:16
11 M. Fuad Köprülü, Türk Edebiyatı Tarihi, Ötüken Yayınları, İstanbul 1981, s. 163. 12 Zülfikar Durmuş, Kur’an’ın Türkçe Tercümeleri, Rağbet Yayınları, İstanbul 2007, s. 91. 13
Abdülkadir İnan, “Eski Türkçe Üç Kuran Tercümesi”, Makaleler ve İncelemeler, C.: 2, Türk Tarih Kurumu Basımevi, Ankara 1991, s. 129.
14 Zeki Velidi Togan, “Londra ve Tahran’daki İslamî Yazmalardan Bazılarına Dair”, İslâm Tetkikleri
Enstitüsü Dergisi, C.: 3, Edebiyat Fakültesi Matbaası, İstanbul 1960, s. 135.
15 Abdülkadir İnan, a.g.m. 16
Kur’an’ın Türkçe tercüme tefsirleri üzerine yapılan çalışmaların bir bibliyografyası için bk. Gülden Sağol, “Kur’an’ın Türkçe Tercüme Tefsirleri Üzerine Yapılan Çalışmalar”, Türklük Araştırmaları
1.1.1. Türk İslam Eserleri Müzesi Nüshası
Kur’an-ı Kerim’in Türkçeye tercümeleri içinde mevcut en eski nüsha olarak kabul edilmektedir. İstanbul Türk İslam Eserleri Müzesinde 73 numarada kayıtlı olan nüsha 902 sayfadan ibarettir. Müstensihi Muhammed b. el-Hâc Devletşah
eş-Şirâzî’dir. Müstensihin künyesinde bulunan Şiraz’a nispet dolayısıyla eserin de Şiraz’da istinsah edilmiş olabileceği tahmin edilmiştir.17
Eser 734 (1333/1334) yılında istinsah edilmiştir. Tıpkı ilk Kur’an çevirisi olan Farsça tercüme gibi bu nüshada da satır altı tercüme tekniği uygulanmıştır. Eser üzerinde Abdullah Kök ve Suat Ünlü’nün doktora çalışmaları bulunmaktadır.18 Bütün Arapça kelimelerin Türkçeleriyle karşılanmaya çalışıldığı tercümenin dilinin XII-XIII. yüzyıllar müşterek Orta Asya Türk edebî dilinin özelliklerini yansıttığı tespit edilmiştir.19
1.1.2. Özbekistan Nüshası
Eksik bir tercüme olup 273 varaktan ibaret olan nüsha, Özbekistan İlimler Akademisi Ebu Reyhan el-Biruni Şarksinaslık Enstitüsünde 2008 numarada kayıtlıdır. Türkçe-Farsça tercümeleri içeren nüsha satır arası tekniğiyle hazırlanmıştır. A. A. Semenov, nüshadaki Farsça tercümelerin dilinin klasik Farsça döneminin özelliklerini yansıtmasından ve bazı Türkçe kelimelerden hareketle nüshanın XIII. asra ait olabileceğini söylemiştir. Nüsha üzerinde Emek Üşenmez doktora çalışması yapmış ve eseri giriş, inceleme, metin, sözlük, ekler dizini ve tıpkıbasım hâlinde yayımlamıştır.20
17 Mustafa Özkan, “Eski Anadolu Türkçesi Döneminde Ortaya Konan Kuran Tercümeleri Üzerine-I”,
Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C.: 39, İstanbul 2010, ss. 115-159.
18
Abdullah Kök, Karahanlı Türkçesi Satır Arası Kur’an Tercümesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Ankara 2004; Suat Ünlü, Karahanlı Türkçesi Satır
Arası Kur’an Tercümesi, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Hacettepe Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Ankara 2004.
19
Mustafa Özkan, a.g.m.
20 Emek Üşenmez, Türkçe İlk Kur’an Tercümelerinden Özbekistan Nüshası, Akademik Kitaplar,
1.1.3. İngiltere Nüshası
Manchester Rylands Kitaplığı Arapça Yazmalar bölümünde MSS. 25-38. numarada kayıtlıdır. Toplam 14 cilt içinde 1145 varaktan ibaret olan nüsha, eksik bir nüshadır. Satırarası kelime kelime yapılan tercüme Türkçenin yanında Farsça tercümeyi de içermektedir.
Mustafa Özkan, nüshanın dil özellikleri bakımından XII. asır sonları ile XIII. asır başları Karahanlı edebî dilinin özelliklerini yansıttığını söylese de Şinasi Tekin bu tercümenin X. asırda Farsçaya yapılan ilk Kur’an tercümesiyle birlikte yapıldığını ifade etmiştir.21 Şinasi Tekin’in bu konudaki en temel dayanağı İngiltere nüshasının, Kur’an’ın bir başka dile ilk çevirisi olarak bilinen Mansur b. Nuh’un yaptırdığı Farsça tercümeyi de içeriyor olmasıdır. Eser üzerine doktora çalışması yapan Aysu Ata, Şinasi Tekin’in bu görüşünü kabul edip bu nüshanın ilk Türkçe Kur’an çevirisi olabilme ihtimalini başka birçok veriyle de desteklemiştir.22
1.1.4. Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu Ali Paşa Nüshası
Eskiden Millet Kütüphanesi Hekimoğlu Ali Paşa kitaplığında 951 numarada bulunan nüsha, Süleymaniye Kütüphanesi Hekimoğlu Ali Paşa Camii kitaplığı numara 2’ye nakledilmiştir. Müstensihiyle ilgili bir kayıt bulunmayan nüshanın istinsah tarihi hicrî 764 yılının Rebiülahir ayının ortası (Ocak-Şubat 1363) olarak kaydedilmiştir. Toplamda 583 varağı muhtevi olan ve Harezm Türkçesiyle yazılan nüsha, diğer nüshalar gibi satır arası tercüme tekniğiyle yapılmıştır.23 Eser üzerinde Gülden Sağol tarafından bir doktora çalışması yapılmıştır.24
21 Mustafa Özkan, a.g.m.; Şinasi Tekin’den aktaran Aysu Ata, Türkçe İlk Kur’an Tercümesi, TDK,
Ankara 2004, s. XXV.
22
Aysu Ata, a.g.e., s. XXIII-XIX.
23 Aysu Ata, a.g.e., s. XI.
24 Gülden Sağol, An Inter-Linear Translation of The Qur’an into Khwarazm Turkish, Introduction,
Text, Glossary and Facsimile, I. Intoduction and Text, Harvard University 1993; II. Glossary, Harvard
Universty 1995; III. Facsimile of The MS Süleymaniye Library, Hekimoğlu Ali Paşa No.2, Section
One: 1b-300b, Harvard University 1996; III. Facsimile of The MS Süleymaniye Library, Hekimoğlu Ali Paşa No.2, Section Two: 301a-587b, Harvard University 1999.
1.1.5. Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Nüshası
Süleymaniye Kütüphanesi Yazma Bağışlar Bölümü numara 3966’da kayıtlı olan nüsha, 222 varaktan ibarettir. Baştan, ortadan ve sondan bazı yaprakları eksiktir. Müstensih ve istinsah tarihine ilişkin herhangi bir kayıt bulunmayan nüshada karışık dil özellikleri görülmektedir. Buradan hareketle XIII-XIV. asırlar arasında yazıldığı tahmin edilmektedir.25 Eser üzerinde Osman Toker, Ayşe Uyansoy Hillhouse, Cengiz Müfettişoğlu, Aslı Uygun ve Recep Yılmaz yüksek lisans tezi hazırlamışlardır.26
1.2. İlk Tefsirler
Tefsir eserleri, Kur’an’ın metin tercümelerinden (meal) farklı olarak sure ve ayetlerin muhtelif rivayetler ve dil bilimi kuralları çerçevesinde açıklamalarının yapıldığı eserlerdir. Bu tür eserlerin Türkçede ilk olarak ne zaman yazıldığı bilinmemekle birlikte Türklerin İslam dinine girdikleri ilk asırlardan itibaren Türkçe tefsir eserlerinin de yazılmış/tercüme edilmiş olabilecekleri yönünde tahminler yapılmaktadır. Bugün kütüphanelerde nüshaları mevcut olan eserlerden hareketle bilinen ilk Türkçe Kur’an tefsirlerinin; Fatiha suresi, İhlas suresi, Yasin suresi, Mülk suresi, Amme cüzü ve Âyetü’l-kürsî tefsirleri olduğu görülmektedir. Söz konusu tefsirlerin, Âyetü’l-kürsî tefsiri hariç, tamamının Mustafa b. Muhammed27 tarafından, 1362-1368 yılları arasında yazıldığı kabul edilmektedir.28 Bu tefsirlerin
25 Musta Özkan, a.g.m.
26 Osman Toker, Karışık Dilli Kur’an Tercümesi (Varak no: 109b-144a), İstanbul Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2000; Ayşe Uyansoy Hillhouse, Karışık Dilli Bir
Kur’an Çevirisi (Varak no: 1a-37a), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans
Tezi, İstanbul 2006; Cengiz Müfettişoğlu, Karışık Dilli Bir Kur’an Çevirisi (Varak no: 37b-72a), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006; Aslı Uygun,
Karışık Dilli Bir Kur’an Çevirisi (Varak no: 144b-183a), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006; Recep Yılmaz, Karışık Dilli Bir Kur’an Çevirisi (Varak
no: 183b-222a), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2007.
27 Mustafa Özkan, Mustafa b. Muhammed hakkında şu bilgileri nakletmiştir: “Orhan Gazi devri
bilginlerinden olan Mustafa b. Muhammed, Eğirdir’de doğmuştur. Medine, Mısır, Şam ve Irak’ta bulunmuş, mükemmel bir tahsil görmüş ve iyi bir Arapça bilgisine sahip olarak ülkesine dönmüştür. Doğduğu yer olan Eğirdir’de medresede müderrislik, Ladik’de (Denizli) kadılkudatlık yapmıştır.”
(Mustafa Özkan, a.g.m.)
28 Muhammet Yelten, söz konusu eserlerin, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü Kitaplığında 3779 numarayla kayıtlı bulunan nüshalardaki takdim kayıtlarından hareketle İnançoğulları’ndan İshak Bey b. Murad Arslan’a takdim edildiğini tespit etmiştir. Ayrıca İshak Bey b. Murad Arslan’ın miladî 1362 tarihli sikkesinin bulunduğunu ve 1368’de onun yerine
kütüphanelerde ve şahıslarda birçok nüshası mevcuttur.29 Söz konusu kısmî tefsirlerden önce yazılmış olma ihtimali bulunan bir nüsha daha vardır. Bu nüsha, doğu Türkçesiyle yazılmış olan ve “Orta Asya Tefsiri” veya “Anonim Tefsir” adlarıyla bilinen eserdir. Konuyla ilgili çalışmalarda ilk Tükçe Kur’an tercümeleri arasında tasnif edilen bu eser, muhtelif açıklama ve rivayetlere yer verdiği için bizim çalışmamızda ilk tefsirler arasında tasnif edilecektir. Bu ilk örneklerden sonra kaleme alınan ilk Türkçe tam tefsirler ise Cevâhirü’l-Esdâf, Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys ve
Lübâbü’t-Te’vîl adlı eserlerdir. Söz konusu eserlerin her biri aşağıda müstakil olarak
ele alınmıştır:
1.2.1. Anonim Tefsir
Institut Naradov Azii kitaplığı Cod. 332’de kayıtlı bulunan nüsha, “Orta Asya Tefsiri” veya “Anonim Tefsir” adlarıyla bilinmektedir. 147 varaktan müteşekkil olan bu eksik nüshanın müstensihine ve istinsah tarihine ilişkin herhangi bir kayıt yoktur. “İlk Tercümeler” başlığı altında tanıtılan daha önceki nüshalardan farklı olarak bu nüshada satır arası kelime kelime tercümenin yanı sıra muhtelif tefsir kayıtları da bulunmaktadır. Dolayısıyla söz konusu nüshayı tefsir başlığı altında tasnif etmek daha uygun görülmüştür. Nüshanın dili, ait olduğu yer ve devirle ilgili birbirinden farklı birçok görüş ileri sürülmüştür. Janos Eckmann bu nüshanın XV. asırdan önce yazılmış olamayacağını, M. Fuad Köprülü ise hicrî IV. asır sonu veya V. asır başında (miladî XI. asırda) yazılıp Timur devrinde istinsah edilmiş olabileceğini söylemiştir.30 Eser Üzerinde Halil İbrahim Usta yüksek lisans tezi hazırlamıştır.31
1.2.2. Fatiha Suresi Tefsiri
Eserin kim tarafından, ne zaman ve nerede yazıldığına ilişkin bir bilgi bulunmamaktadır. Eserin İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Germiyanoğlu Süleyman Şah’ın bey olduğunu belirterek bu eserlerin 1362-1368 yılları arasında yazılmış olması gerektiği sonucuna varmıştır (Muhammet Yelten, “Anadolu Sahasında Yapılmış Sure Tefsirleri ve Bu Tefsirlerin Türk Dili Açısından Önemi”, İlmî Araştırmalar, S.: 9, İstanbul 2000, ss. 249-254).
29 Mustafa Özkan, a.g.m. 30
Aysu Ata, a.g.e., s. XI.
31 Halil İbrahim Usta, XIII. Yüzyıl Doğu Türkçesi ile Yazılmış Anonim Kur’an Tefsirinin Söz ve Şekil
Edebiyatı Bölümü Kitaplığında 3779 numara ile kayıtlı bulunan nüshasını yayına hazırlayan Özcan Tabaklar, aynı yazma içinde bulunan Mustafa b. Muhammed tarafından yazılmış Mülk suresi tefsiri ve Amme cüzü tefsirinin üslûp ve dil özellikleri bakımından bu eserle benzerliğinden yola çıkarak söz konusu Fatiha suresi tefsirinin de Mustafa b. Muhammed tarafından yazılmış olabileceğini söylemektedir.32 Sade ve akıcı bir üslûpla yazılan eserde Fatiha suresi tefsir edilirken başka tefsirlerden ve hadislerden yararlanılmıştır. Bu bakımdan eser daha çok rivayet tefsiri özelliği göstermektedir. Ayrıca tefsir yapılırken aralara muhtelif hikâyeler ve nükteli sözler de eklenmiştir. Mustafa Özkan, eserin İstanbul Üniversitesi Kütüphanesinde ve Ankara Adnan Ötüken İl Halk Kütüphanesinde birer nüshasının daha bulunduğunu kaydetmiştir.33
1.2.3. İhlas Suresi Tefsiri
İhlas suresinin geniş bir tefsiri olmak üzere Mustafa b. Muhammed
tarafından kaleme alınan eser, İnançoğulları’ndan Murad Arslan Bey’in isteği üzerine yazılmıştır. Eserin girişinde İhlas suresinin önemi ve sevabının çokluğu vurgulanmıştır. Tefsir yapılırken muhtelif ayetler, hadisler ve sair tefsir eserlerinden bolca istifade edilmiştir. Aralara muhtelif hikâyeler eklenmiştir. Bu bakımdan eser, bir rivayet tefsiri özelliği arz etmektedir. Kütüphanelerde birçok yazması bulunan eser üzerine Yusuf Akçay ve Ahsen Esatoğlu tarafından birer yüksek lisans çalışması yapılmıştır.34
1.2.4. Yasin Suresi Tefsiri
Mustafa b. Muhammed tarafından yazılan ve ilk Türkçe tefsir eserlerinden bir diğeri olan Yasin suresi tefsiri, önce kimliği hakkında elde fazla bilgi bulunmayan Hızır b. Gölbeyi’ne, daha sonra Murad Arslan Bey’e sunulmuştur. Eserin telif tarihi bilinmemektedir. Mustafa b. Muhammed’in diğer tefsir eserlerinde olduğu gibi bu
32
Özcan Tabaklar, “Anadolu Sahasında Yazılmış Bir Sûre Tefsiri”, İlmî Araştırmalar, S.: 16, İstanbul 2003, ss. 97-116.
33 Mustafa Özkan, a.g.m.
34 Mustafa Özkan, a.g.m.; Yusuf Akçay, Mustafa bin Muhammed’in İhlâs Suresi Tefsiri, Dumlupınar
Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü Yüksek Lisans Tezi, Kütahya 2005; Ahsen Esatoğlu, İhlas
Suresi Metni, Dil Özellikleri ve Sözlük, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensititüsü Yüksek Lisans
eserinde de tefsir yapılırken ayet, hadis ve muhtelif rivayetlerden bolca istifade edilmiştir. Bu itibarla eser rivayet tefsiri özelliği arz etmektedir. Eserin kütüphanelerde birçok nüshası mevcuttur. İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Kitaplığında 3779 numarayla kayıtlı bulunan nüsha üzerine Mehmet Yusuf tarafından bir bitirme tezi hazırlanmıştır.35 Daha sonra aynı nüsha üzerine Almazbek Jarkynbaev tarafından bir de yüksek lisans çalışması yapılmıştır.36 Eserin Konya İzzet Koyunoğlu Kütühanesinde bulunan nüshası üzerine Nadide Gürbüz, Milli Kütüphanede bulunan bir nüshası üzerine Mehmet Kara ve Milli Kütüphanede bulunan bir başka nüshası üzerine de Funda Sezgin yüksek lisans tezi hazırlamıştır.37
Mustafa b. Muhammed’in tefsirinden kısa bir zaman sonra yazılan diğer bir Yasin suresi tefsiri de İstanbul’un ilk kadısı olarak bilinen Hızır Bey Çelebi tarafından yazılan tefsirdir. Tefsirin Süleymaniye Kütüphanesinde bulunan bir nüshası Ayşe Hümeyra Aslantürk tarafından yayınlanmıştır.38 Bu eserin Millet Kütüphanesinde ve İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kitaplığında başka nüshaları da bulunmaktadır.39
1.2.5. Mülk Suresi Tefsiri
Türkçe ilk tefsirlerden birisi olan ve Mustafa b. Muhammed tarafından yazılan diğer bir eser de Mülk suresi tefsiridir. Telif tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte Orhan Bey’in oğulları Süleyman ve Murad ile Murad Arslan Bey’in oğlu
İshak Bey’e ayrı ayrı takdim edilmesinden hareketle XIV. asrın ilk yarısında telif
edildiği tahmin edilmektedir. Eserin muhtelif kütüphanelerde birçok nüshası bulunmaktadır. Söz konusu nüshalar arasında birçok fark bulunmaktadır. Mustafa
35 Mehmet Yusuf, Yâsin Tefsiri Metin ve İndeks, İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve
Edebiyatı Bölümü, Lisans Tezi, İstanbul 1968.
36 Almazbek Jarkynbaev, XIV. Yüzyılda Yazılmış Bir Sure Tefsiri Üzerine Dil İncelemesi, İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2005.
37
Mustafa Özkan, a.g.m.; Nadide Gürbüz, Mustafa İbn-i Muhammed Ankaravî, Yâsîn Suresi Tefsiri, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1986; Mehmet Kara, Yasin
Suresi Tefsiri (İnceleme-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1988; Funda Sezgin, 14. Yüzyıla Ait Bir Yasin Suresi Tefsiri Üzerinde
Sentaks Çalışması, Pamukkale Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Denizli
1997.
38 Ayşe Hümeyra Aslantürk, Hızır Bey Çelebi ve Yasin-i Şerif Tefsiri, Fakülte Kitabevi, İstanbul 2007. 39 Mustafa Özkan, a.g.m.
Özkan, nüshalar arasındaki bu farklılıkları eserin birden fazla kişiye takdim edilmesine yorarak her bir nüshanın ayrı bir eser olarak değerlendirilmesi gerektiğini söylemiştir.40
Mustafa b. Muhammed’in diğer tefsir eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de tefsir yapılırken ayet, hadis ve muhtelif rivayetlerden bir hayli istifade edilmiştir. Dolayısıyla bu eser de rivayet tefsiri özelliği arz etmektedir. Ayrıca eserde muhtelif hikâye, vecize ve rivayetler aktarılırken yer yer Farsça beyitlere de yer verilmiştir. Eserin kütüphanelerde birçok nüshası mevcuttur. Eser üzerine Kayahan Erimer tarafından bir doktora tezi hazırlanmıştır.41 Ayrıca farklı nüshalardan hareketle eser üzerinde Ali Özcan, Feryal Korkmaz, Ulaş Yıldız, Gamze Sönmez ve Hasan Şimşek tarafından yüksek lisans çalışmaları hazırlanmıştır.42
1.2.6. Amme Cüzü Tefsiri
Türkçe ilk tefsirlerden birisi olan ve Mustafa b. Muhammed tarafından yazılan diğer bir eser de Amme cüzü tefsiridir. Telif tarihi tam olarak bilinmemekle birlikte Orhan Bey’in oğlu Süleyman Paşa’ya [ö. 1357] sunulmasından hareketle XIV. asrın ortalarında yazıldığı söylenebilir. Mustafa b. Muhammed’in diğer tefsir eserlerinde olduğu gibi bu eserinde de ayetlerin tefsirine geçmeden önce surenin fazileti, nüzul sebebi ve sayısal bilgilere yer verilmiştir. Yine diğer eserlerde olduğu gibi bu eserde de tefsir yapılırken ayet, hadis ve muhtelif rivayetlerden istifade edilmiştir. Bu itibarla eser, rivayet tefsiri özelliği arz etmektedir.43 Eserin bugün mevcut olan iki nüshasından biri olan İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Seminer Kitaplığında 3779 numarayla kayıtlı olan nüshası,
40
Mustafa Özkan, a.g.m.
41 Kayahan Erimer, Tebareke Tefsiri: Metin-İncelem-Dizin, Ankara Üniversitesi Dil ve
Tarih-Coğrafya Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Doktora Tezi, 1976.
42
Ali Özcan, Tebâreke Tefsiri (Metin-Gramer Notları-Sözlük), Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Ankara 1987; Feryal Korkmaz, Mülk Sûresi Tefsiri,
Giriş-Gramer-Metin-Dizin, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2000; Ulaş
Yıldız, Muhammet Oğlu Mustafa’nın XIV. Yüzyılda Yazdığı Çağdaş Tefsirin Dil Yorumu, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2004; Gamze Sönmez, XIV.
Yüzyılda Yazılmış Mülk Sûresi Çevirisi Üzerine Dil İncelemesi (varak no: 31b-61a), İstanbul
Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2006; Hasan Şimşek, Tefsîru
Sûreti’l-Mülk (İnceleme-Metin-Dizin), Cumhuriyet Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, Sivas 2006.
Özcan Tabaklar ile Ulya Nisar tarafından yüksek lisans çalışması olarak hazırlanmıştır.44 Yapı Kredi Sermet Çifter Araştırma Kütüphanesinde 873 numarayla kayıtlı olan diğer nüsha ise Hatice Tören tarafından yayınlanmıştır.45
Mustafa b. Muhammed’in Amme cüzü tefsirinin yazıldığı dönemlerde yazılmış olduğu tahmin edilen bir başka Amme cüzü tefsiri de Üveys b. Hoca Osman b. Emir İlyas b. Evliya tarafından yazılan eserdir. Eserin 1643 yılında istinsah edilen bir nüshası İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Genel Kitaplığı nadir eserler bölümünde 2495-188 numarayla kayıtlıdır. Toplamda 352 varaktan oluşan eser, aynı zamanda Yasin suresi tefsirini de içermektedir.46 Ahmet Doğu, eserin Konya Mevlana Müzesi Kütüphanesinde 2270 numarayla kayıtlı olan ve hem başı hem de sonu eksik olan bir nüshası üzerine yüksek lisans çalışması hazırlamıştır.47
1.2.7. Vesîletü’l-Mülûk li-Ehli’s-Sülûk (Ayetü’l-Kürsi Tefsiri)
Türkçe ilk tefsirlerden birisi de Ahmed-i Dâ’î tarafından yazılan
Vesîletü’l-Mülûk li-Ehli’s-Sülûk adlı Ayetü’l-kürsi tefsiridir. Eserin tek nüshası Konya İzzet
Koyunoğlu Kütüphanesinde 11847 numarayla kayıtlıdır. Nüshanın zahriye sayfasındaki bir kayıttan hareketle hicrî 816 (m. 1413) yılında yazıldığı anlaşılmaktadır. Eser, eldeki 172 varaklık nüshadan da anlaşılacağı üzere hayli geniş bir tefsirdir. Tefsir yapılırken ayet, hadis ve muhtelif rivayetlerden bolca istifade edilmiştir. Aralara Türkçe, Arapça ve Farsça beyitler de eklenmiştir. Ayrıca eserin içinde bir de Esma-i Hüsnâ şerhi vardır.48 Mevcut nüshanın bir kısmı üzerine Orhan Pekçetin ve Serap Gacsi tarafından birer yüksek lisans tezi hazırlanmıştır.49
44 Özcan Tabaklar, Mustafa bin Muhammed, Amme Cüz’ü Tefsiri (vr. 111b-121a ile 143a-154b),
İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1987; Ulya Nisar,
Mustafa bin Muhammed, Amme Cüz’ü Tefsiri (vr. 121b-143a), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler
Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 1987.
45 Hatice Tören, Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Amme Cüzü Tefsiri I, Metin
İnceleme-Tıpkıbasım, Çantay Kitabevi, İstanbul 2007; Eski Anadolu Türkçesi Dönemine Ait Amme Cüzü Tefsiri II, Dizin, Çantay Kitabevi, İstanbul 2007.
46
Mustafa Özkan, a.g.m.
47 Ahmet Doğu, Amme Tefsiri, İnceleme-Metin-Sözlük-Tıpkıbasım, Selçuk Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, Konya 1989.
48 Orhan Pekçetin, Ahmed-i Dâ’î’nin Vesîletü’l-Mülûk Adlı Eseri (1b-58b), İstanbul Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2010, s. 24-26.
49 Orhan Pekçetin, a.g.t.; Serap Gacsi, Ahmed-i Dâ’î’nin Vesîletü’l-Mülûk Adlı Eseri (60a-115b),
1.2.8. Cevâhirü’l-Esdâf
İsfendiyar bin Bayezid’in isteği üzerine oğlu İbrahim Beg Çelebi’nin eğitimi
için hazırlanan ve XV. asrın ilk yarısında (1405?) yazıldığı tahmin edilen
Cevâhirü’l-Esdâf bugün bilinen ilk Türkçe tefsirlerin en önemlilerinden birisidir.50 Zira bu esere kadar yukarıda ele alınan eserlerin tamamı bir veya birkaç surelik kısmî tefsirdi. Oysa Cevâhirü’l-Esdâf tam olmamakla birlikte birçok sureyi muhtevi olan bir tefsirdir. Eser, satır altı tercüme ve geniş açıklamalı tefsir arası bir yöntemle hazırlanmıştır.51 Kütüphanelerde birçok nüshası bulunan bu eser üzerine Sevinc Ahundova tarafından bir doktora çalışması yapılmıştır.52
1.2.9. Enfesü’l-Cevâhir (Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-Leys)
Kütüphanelerde birçok nüshası bulunan ve Türkçe ilk tam tefsir olan dört ciltlik Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-Leys’in kim tarafından yazıldığı konusu bir hayli karışıklığa sebep olmuştur. Bu konuda en çok tekrarlanan bilgi ise Ebu’l-Leys es-Semerkandî [ö. 983] tefsirinin Türkçeye Ahmed-i Dâ’î [ö. 1421?], Ebu’l-Fazl Musa bin Hacı Hüseyn el-İznîkî [ö. 1429] ve İbn Arabşah [ö. 1450] tarafından ayrı ayrı tercüme edildiği şeklindedir. Önemli nüshaları tetkik etmek suretiyle konuyu etraflı bir
şekilde araştıran Abdülbaki Çetin, Ahmed-i Dâ’i’ye izafe edilen Ebu’l-Leys-i
Semerkandî Tefsîri Terecemesi künyeli eserlerin İznikî’ye ait Enfesü’l-Cevâhir adlı
Ebü’l-Leys tefsiri tercümesi olduğu sonucuna ulaşmıştır. Dolayısıyla bu tespite göre Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i Tefsîr-i Ebu’l-Leys adlı bir tercüme eseri yoktur. İbn Arabşah ise İznikî’nin Enfesü’l-Cevâhir’ini muhtasaren düzenlemiştir. Bu itibarla kütüphanelerde İbn-i Arabşah adına kayıtlı olan Enfesü’l-Cevâhir adlı nüshalar da aslında İznikî’nin tercümesidir. İbn Arabşah, İznikî’nin tercümesini özetleyerek yeniden düzenlemiştir. İznikî’ye atfedilen nüshalar kütüphanelerde farklı isimlerle
50 Eser üzerine bir çalışma yapan Ananiasz Zajacckowski, İsfendiyar Bey’in hicrî 843 (m. 1440), oğlu
İbrahim Beg Çelebi’nin ise hicrî 847 (m. 1443) tarihinde vefat ettiğini belirterek bu tefsirin en yakın ihtimalle 1405 yılında yazılmış olabileceğini ifade etmiştir (aktaran Muhammed Hamidullah, Macit Yaşaroğlu, Kur’an Tarihi, Kur’an-ı Kerim’in Türkçe Tercüme ve Tefsirleri Bibliyografyası, Diyanet İşleri Başkanlığı Yayınları, Ankara 1991, s. 127.).
51 Mustafa Özkan, a.g.m. 52
Sevinc Ahundova, Eski Anadolu Türkçesi Alanında Yapılmış Olan Kur'ân Tercümesi
Cevâhirü'l-Asdâf Üzerine Dil İncelemesi, İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Ensitiüsü, Doktora Tezi, İstanbul
kayıt edilmekle birlikte müellif nüshasında eserin adının Enfesü’l-Cevâhir olduğu kaydedilmiştir.53
Eserin müellifi konusundaki karışıklık, eser üzerine yapılan tezlere de yansımıştır. Kütüphane kayıtlarından hareketle eserin Ahmed-i Dâ’î’ye ait olduğu düşünülerek, yapılan çalışmalarda müellifin kimliği bu şekilde tespit edilmiştir.54 Abdülbaki Çetin’in mezkur tespitine göre birçok akademik çalışmada Ahmed-i Dâ’î’ye nispetle yayına hazırlanan nüshalar aslında İznikî’ye ait Enfesü’l-Cevâhir’in metnidir.
1.2.10. Tercüme-i Tefsîr-i Hâzin
Türkçe ilk tefsir eserlerinden birisi de Tercüme-i Tefsîr-i Hâzin adlı eserdir.
Tercüme-i Tefsîr-i Hâzin, Hâzin-i Bağdâdî’nin Lübâbü’t-Te’vîl fî-Meâni’t-Tenzîl adlı
eserinin Ebu’l-Fazl Musa bin Hacı Hüseyn el-İznîkî [ö. 1429] tarafından Türkçeye tercümesidir. Bazı kaynaklarda İznikî’nin, Lübâbü’t-Te’vîl fî-Meâni’t-Tenzîl’i Türkçeye Enfesü’l-Cevâhir adıyla çevirdiği kaydedilmiş olsa da Abdülbaki Çetin,
Enfesü’l-Cevâhir’in yine İznikî’ye ait başka bir tercüme olduğunu sarahatle ortaya
koymuştur. Buna göre Enfesü’l-Cevâhir, Ebu’l-Leys es-Semerkandî [ö. 983] tefsirinin
53 Abdülbaki Çetin, “Ebu’l-Leys Semerkandî Tefsiri’nin Türkçe Tercümesi Üzerine”, Selçuk
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Dergisi, Konya, Haziran 2007, ss. 53-101.
54 Şehabettin Gedik, Ahmed-i Dâ'î, Tercüme-i tefsîr-i Ebü'l-leys-i Semerkandî (142/82b-142/132a)
(Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2008; Evren Gökkaya, Ahmed-i Dâ'î, Tercüme-i tefsîr-i Ebü'l-leys-i Semerkandî
(142/132a-142/188a) (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2008; Yusuf Aktaş, Ahmed-i Dâ'î, Tercüme-i tefsîr-i
Ebü'l-leys-i Semerkandî (141/233a-243a) (142/1a-35a) (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2008; Elif Topaloğlu,
Ahmed-i Dâî, Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys es-Semerkandî, Nisâ suresi (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
2003; Birgül Yılmaz, Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys-i Semerkandî, Âl-i ‘İmrân suresi
(Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek
Lisans Tezi, İstanbul 2002; Aslı Budak, Ahmed-i Dâ'î, Tercüme-i tefsîr-i Ebü'l-leys-i Semerkandî
(45b-91a) (Giriş-Metin-Dizin),Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002; Ayşe Nur Alakese, Ahmed-i Dâ’î’nin Ebü’l-Leys Tefsiri Tercümesi, (197b-231b
Yaprakları Arası) Maide Suresi, (Dil İncelemesi, Metin, Dizin), Mimar Sinan Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002; Hatice Koç, Ahmed-i Dâ’î’nin Tercüme-i
Tefsîr-i Ebü’l-Leys-i Semerkandî Adlı Eseri (En‘âm suresi), (Giris-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara
Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2002; Sema Gonca,
Ahmed-i Dâ’î: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys-i Semerkandî, A‘râf suresi, (Giriş-Metin-Dizin-Tıpkıbasım), Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
2002; Yasemin Özdemir, Ahmed-i Dâî: Tercüme-i Tefsîr-i Ebü’l-Leys-i Semerkandî, [Yasin Suresi],
(Giriş-Metin-Sözlük), Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yüksek Lisans Tezi, İstanbul
tercümesidir ve dolayısıyla Tercüme-i Tefsîr-i Hâzin de yine aynı kişi tarafından çevirilmiş ayrı bir eserdir. Eserin bir cildinin müellif nüshası Bursa Yazma ve Eski Basma Eserler Kütüphanesinde Ulucami 435 numarada kayıtlıdır.55
Yukarıda tanıtımı yapılan nüshalar ve eserler, bilindiği kadarıyla Türk diline yapılan ilk Kur’an tercüme ve tefsirleri olmaları bakımından önemlidir. Zira takip eden yüzyıllarda onlarca tercüme veya tefsir yapılmıştır ve bu eserlere, yukarıda tanıtımı yapılan nüshalar ve eserlerden birçok özelliğin intikal etmiş olması muhtemeldir. Bu itibarla söz konusu nüshaları Bâğ-ı Behişt’in uzak kaynakları olarak anabiliriz.
Türk diline Kur’an-ı Kerim’in birçok tercüme ve tefsiri yapılmıştır. Söz konusu tercüme ve tefsirler birtakım ilmî kaide ve dikkatler gözetilerek yazılmıştır. Bu tercüme ve tefsir faaliyetleri, şiire dönüşerek intikal ettiği edebiyatta ise bambaşka bir hâle bürünmüştür. Klasik Türk edebiyatında Kur’an’ın manzum birer tercümesi veya tefsiri olmak üzere yazılan eserler, klasik tefsir kitaplarından oldukça farklıdırlar. Bu farklara değinmeden önce klasik Türk edebiyatında manzum tefsir olarak telif edilen eserlere değinmek gerekir.
2. Klasik Türk Edebiyatında Manzum Tefsir
Yukarıda etraflıca değinildiği üzere klasik Türk edebiyatının ilk ve temel kaynağı Kur’an-ı Kerim’dir. Bu itibarla ilk dönem eserlerinden itibaren Kur’an’ın tesirini hemen her telifatta müşahade etmek mümkündür. Örneğin tefsir kitabı olmak kasdıyla kaleme alınmadıkları hâlde Âşık Paşa’nın [1272-1332] Garibnâme’sinde ve Yazıcızade Mehmed’in [?-1451] Muhammediye’sinde birçok şiirin serlevhasında ayetlerin kaydedildiği görülmektedir. Serlevhalarında ayetlerin kaydedildiği şiirler, muhtevaları itibarıyla da ilgili ayetlerle muvafıktır. Dolayısıyla bu iki eserdeki birçok
şiir de bir nevi tefsir özelliği arz etmektedir. Yine de müellifleri tarafından tefsir
olarak adlandırılmadıkları için mezkûr manzumeleri tefsir olarak nitelemekten imtina edilmiştir. Eğer bu türden eserler manzum tefsir niteliğindeki eserler arasında sayılacak olsaydı bu başlık altında değerlendirilecek olan eserlerin listesini hazırlamak ancak ayrı bir tezin konusu olabilirdi. Burada dikkat çekilmek istenen
durum, manzum tefsir yazmak kasdıyla yazılan Bâğ-ı Behişt gibi eserlerle,
Garibname vb. eserlerde bulunan söz konusu manzumelerin şekil ve muhteva
yönünden benzer olmaları durumudur. Yani Kur’an ayetlerinin açıklaması mahiyetinde yazılan manzumeler, klasik Türk edebiyatı sahasında kaleme alınmış eserlerin birçoğunda rastlanabilecek türlerdir. Bu itibarla söz konusu şiirleri müstakil olarak tefsir veya tefsirname türünün içine dâhil etmek yanlış olmayacaktır.
Klasik Türk edebiyatı şairlerinin Kur’an-ı Kerim’deki bütün sure ve ayetleri muhtevi olan bir manzum tefsir yazdıklarına dair bugün için elde herhangi bir veri yoktur. Eldeki mevcut manzum tefsirlerin hepsi kısmî tefsirdir. Bazısı ise manzum-mensur karışık metinlerdir. Klasik Türk edebiyatında manzum tefsir yazmak niyetiyle kaleme alınan dokuz eser tespit edilebilmiştir. Bunlardan bir tanesi manzum-mensur karışık bir metindir. Söz konusu eserler aşağıda “Manzum Tefsirler” ve “Manzum-Mensur Karışık Tefsirler” başlıkları altında tanıtılmıştır:
2.1. Manzum Tefsirler
2.1.1. Letâyifnâme
Klasik Türk edebiyatında, bugün bilindiği kadarıyla manzum tefsir niteliğinde kaleme alınan ilk eser, XV. asır Anadolu şairlerinden Hatiboğlu’nun
Letâyifnâme’sidir. 817 (1414) yılında tamamlanan eser, Yıldırım Bayezid devri
âlimlerinden İbn Berkî diye tanınan Kâdılkudât Muslihuddin Muhammed’in Arapça olan mensur Mülk suresi tefsirinin Türkçe nazma çekilmiş hâlidir. Aruzun fâ’ilâtün
fâ’ilâtün fâ’ilün kalıbıyla ve mesnevi nazım şekliyle yazılmış olan eser 3910 beyitten
ibarettir. Eserin bilinen tek nüshası Süleymaniye Kütüphanesi Hacı Mahmud Efendi bölümünde 3326 numarada kayıtlıdır. 124 varaklık söz konusu nüsha, Cezayirli Yusuf b. Muhammed Ali tarafından 1245’te (1829) istinsah edilmiştir.56
Klasik dönemin geleneksel eser tertip usulü gözetilerek hazırlanan eserde Arapça hamdeleyi müteakiben ilk şiirler tevhid, münâcât, na’t ve dört halife medhiyyesi olacak şekilde tertip edilmiştir. Daha sonra gelen tercüme-i kitâb,
56
Mustafa Erkan, “Hatiboğlu”, DİA, C.: 16, ss. 461-462; Mustafa Özkan, “Hatipoğlu Mehmed Hayatı ve Eserlerine Dair”, Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Dergisi, C. 27, İstanbul 1997, ss. 220-236.