• Sonuç bulunamadı

Başlık: YENİ BİR HUMAYUN-NAME NÜSHASIYazar(lar):TÜMER, GünayCilt: 19 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000501 Yayın Tarihi: 1971 PDF

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Başlık: YENİ BİR HUMAYUN-NAME NÜSHASIYazar(lar):TÜMER, GünayCilt: 19 Sayı: 1 DOI: 10.1501/Ilhfak_0000000501 Yayın Tarihi: 1971 PDF"

Copied!
4
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

YENİ

BİR HUMAYUN-NAME

NÜSHASı

AStS'L\~: GÜNAY TÜMER

Humayün-name, Kclile ve Dimne'ııiıı eski Osmanlı Türkçesine çevrisidir. Eserin, çevriyi yapan <AII Çelehi (Ö. 950/1543)'ye pek yakın (989/1581 tari.

hinde Zeynu'd-dln hattıyla) güzd hir ta'lik kırması nüshasını Kastamonu'dal görüp gözden geçirdik. Nüshanııı özelliklerine geçmeden öııee Kelile ve Dimne ile Humayün-nüme hakkırıda özlü hilgi verelim.

Edehi şaheserler, ya çevrilerek, ya da lwniırısenip sahip çıkılarak bütün dünya kültür alemini dolaşırlar. Bu şaheserlerden hiri de Kelile ve Dimne'dir. Aslı Sanskritçe olan hıı eserin yazarı Beydeha 2 olarak hilinnıekteyse de

Broc-kelmann, ilk eserin en eski şeklinin Hertel tarafından bulunan "Tantriifchyiiyi. ka" olduğuna işaret ederek asıl eserin Vişnu mezhebinden adı meçhul bir brah-man tarafından muhtemelen M. 300 de yazıldığım zikrctmektedir3• Eser, bir

giriş ve her biri "tantra" adını taşıyan heş kitabtan iharı~ttir. Eserin ikinci bir şekli" Pıınçatantra" adını taşır. Hindistan 'da bir halk kitabı olmuş ve sayısız değişik şekilleri meydana gelmiştir.

Katib Çelebi'nin "ahUikı ıslah ve nefisleri terbiye eden bir kitap" olarak va-sıfJandırdığı Kelile ve Dimne, hükümdarlara mahsus ahlaki bir Hint masal mecınuasınııı hükümdarlar aynası anlamına gelen adı olup iki baş kahramanın, yani iki çakalın Sanskritçı~ adından, Karataka ve Damanaka'dan (daha eski Süryani çevrisinde isimlerin şekli Kalilag ve Daınnag'dır) teşkil edilmiştir. Ki-tabın gayesi, mükemmel hir Sansk •.İlı:e ilı~ yazılmış hayvan masallarıyla hü-kürndarlara hikınpt öğretmektir'.

i Kastamonu'daki İsmailhey Camii İmanu Mehmet Aslan'ın özel kitablığında. 2 Batı'da Bidbay, Arapça'da Bidba ve Bidhalı, eserin Pehlevi çevrisinden hazırlanan Sür-yanı metninde de Bidbog ve Bidvog olarak geçer. Katip Çelehi, Heydeha diye zikrediyor (Bak. Katip Çelebi, Keşfu'z-Zıınıın, İst. 1941 l\1aarif Mat. 11/1507). Ümer Hıza Doğrul, Melımed Küş-teri adlı Lir Türk yazarlıiııı ".)eeeretlt'/-Beşer" adlı kitabında Baku'dan Hindistan'a giden Ketkıı isimli hİr Türk'iin Kclile ve Dimnc'yi yazdığını söylediğini naklediyorsa da bu konuda fazla bir bilgi bulunmadığını da ilave ediyor (Bak. Beycleha, Kclile ve Dİmne, Hint Klasikleri. i. Çev. Ü. Rıza Doğru!, iı.Baskı, Ank. ı960, s. VI).

~ Broekelınaun, İslam Ansiklopcclisi "Kdile ve Dimne" maddesi, VI. 552. ,ıBak. İslam Ans. VI. 552.

(2)

254 GÜ~AY TÜMER

Eser, Sanskritçe'den Pehlevi (eski Farsça) diline, oradan da Arapça'ya çev-rilmiş, İsıam ve Hristiyan edebiyatlarında büyük rağbet görmüştür.

Eser, ilkin M. VI. a sırda Kisra Anüşervan'ın Hindistan'a gönderdiği özel doktonı Burzoe (Burzuye-Burzeveyh) tarafından Pehle'\i diline çevrilip bazı Hint kaynaklı ilaveleric genişletildi.

Yine ayuı asır içinde eski Süryan'ea ya da çevrilen eser, M. VIII. asrın başlarında önce Mazdeki iken İslaıııiyete geçen Finızabad'lı büyük nesir üsta-dı' Ahdullah b. Mukaffa' tarafından Arapça'ya çevrilmiştir. Bu ölmez hikmet kitabı, diğer dillere bu çevri kanalıyla geçmiştir. Birkaç defa Farsça'dan Arap. ça'ya, ya da Arapça'dan Farsça'ya çevrilen eserin" Türkçe'ye intikali şu doğ-rultuda olmuştur:

Burzoe çevri"iııin kaybolması üzerine Arapça'dan ilkin M. XII. asırda Nizamuddin Ebu'I-Me'ali Nasrullah b. Muhammed b. 'Abdilhamid ve daha sonra Nasnıllah'ın çevrLiui daha sadeleştirmek gayesiyle M. XV. asırda lIu-seyn b. 'Ali cl-Va<ızel-Kaşifi tarafından Farsça'ya çevrilen esere Kaşifi

"En-var-ı Sııheyli"1 ismini vermiştir.

Envar-ı SuheylI, iki defa doğu Tüıkçesine, daha sonra Anadolu Türkçesine çevrildi. Kul Mes'ud, Aydınoğlu Umur Bey için M. 1360 da Envar-ı Suheyli'yi Türkçe'ye çevirıli, adı bilinmeyen bir yazar da nazma sokup I. Murad'a hediye etti. Envar-ı Suheyli'nin mütereimlerinin en meşhuru 'Ali Çelebi (Ö. 950/ 1543)'dir. Katip Çelebi, Mevla 'Ali b. Salih er-Rümi diye künyeleyip 'Ahdu'l. Vasi' 'Alisi diye ıakablandırıyor'. Brockelmanıı, 'AlI Vaı,i', yahut <AlıÇelebı diye bahsediyor'.

'Ali Çelebi, Envar-ı Suheyli'yi secili hir nesir ile Türkçe'ye çevirip "Hum ii-yün-name" adını vererek Kanuni Süleyman'a hediye etmiştir. Eser, Bulak'ta ve İstanbul'da hirçok defalar basılıp çeşitli Avrupa (!illerine çevrilmiştir.LO

5 Louis Cheikho, en eski nüshaları gözden geçirerek harekcli olarak yayınlad.ğı Arapça "Ka/ila Va Dimna" mukaddemesinde İbnu'I-!Ilukaffii'nın, zındıkhk ithaııu üzerine, Mansur'-un emriyle 36 yaşlannda katledildiğini, Mecusi olduğunu söylüyor (Bak. Louis Cheikho. Kitahu Kalila Ya Dimna Beyrut 1950, Katolik Mat. s.v)

6 Fazla bil~i için bak. İslam Ans. YI/552-554 ve Keşfu'z.Zunun, II. 1508.

7 Küşifi, Huscyn Baykara'nınvcziri 'Ali ŞirKcvfifnin sarayvaizİdİr. Buismi, IIuseyn'in veziri Ahmed Suheyli'nin ismine izafeıle veriyor.

8 Keşfu'z-Zunıın, II. 1509. 9 İslam Am. YI. 555.

(3)

YENİ BİR HUMAYUN-NAME NÜSHASI

255

Humayün-name, tumturaklılık bakımından Envar-ı Suheyli'yi geçmiştir. Bu bakımdan onu sadeleştirenler veya özetleyenler olmuştur. Bunların en meş. hurları, Hiliili isimli bir şairin manzum çevrisi, Şeyhulislam Yahya Efendi'nin Humayün-name'yi üçte bire indiren özeti, Mısır Kadısı Osman zade Siiib'in

"Zübdetu'l-Eshiir" isimli özeti, Şerif İbrahim Mahir Efendi'nin

Hümayün-niime'-yi sadeleştiren eseri, Adana'lı Ramazan zade' Abdulnafi' Efendi'nin

"Niifi'u'l-Asiir" isimli manzum çevrisi ve nihayet Ahmet Mithat Efendi'nin "Huliisa-i Humiiyün-niime" sidir.

Eserin tarihçesini bu şekilde kısaca anlattıktan sonra, şimdi yeni bulunan bu nüshanın özellikleri üzerinde duralım:

Yukarıda da değindiğimiz gibi nüsha, hem eskiliği, hem de hattı ve tezyi-ııatı itibariyle dikkati çekiyor.

Kapak ve sahife boyutları 14X22,5 cm, salıifelerin yazılı kısmının boyut-Jan 8X17 em ve cilt kalınlığı 4,8 cm. dir.

Cildi sonradan yapılmış. Abdulhanıid devrinde olmalı. Zira ön kapakta yaldızlı Abdulhamid tuğrası, arka kapakta yine yaldlZlı hilal var. Mor renkli kapaklara yine aynı rengin koyusuadan me~in cilt yapılmıştır. Bu meşin cildin sırt kısmında enine olarak "Humiiyün-name" yazılı. Yazının üstü ve altı yal-dızla tezyinatlıdır.

Kitabın tümü 441 sahife olup, her sahifede 19 satır var. Her sahifede yazılı kısım yaldızla renklendirilmiş hir çerçeve içinde. Bu çerçevenin dışında ince mavi çerçeveler de var. Kağıdı özlü,sarı renkli bir kağıt. Yazı, güzel bir ta'lik kırOlasıdır. Hattı düzgündür. Kırmızı ve siyah mürekkep kullanılmıştır. Beyit, mısra, şiir ve ayetler kırmızı mürekkeple, diğerleri siyahla yazılmış. Sahifeler-de ek,;iklik, yıpranma, yırtllma, ,ilik yok; çok sıhhatlı bir nüsha.

İlk sabifenin iin yüzündeki zahriye çok ilginç. En dıştaki 4,5 cm ve en içteki 3,3 cm çapında olmak üzere, en dışta geniş sarı, sonra beyaz benekli dar mavi, sonra dar sarı, sonra da biraz geniş kırmızı bir daire içinde sarı parlak ze-min ü:r.crinde beya:r. !ıatla

0'y'lJ2l ~ l:)

LI)I..l~~\;

(4)

256 GÜNAY TÜMER

"Kiıiibu I-lunıayıin-name li' Abdi'l- Vasi' Çelebı Rahimehullah" yazılı. Sarı ze-min üzeri renk renk çiçeğiımi motiflerle tezyin edilmiş. Zahriye tezyinatı ve hattı çok güz alıcı ve ustalıklı. XVI. asırda yazılmış bir kitap için böyle bir zahriye onun saraydan çıkmış olmasını akla getiriyor.

Zahriyenin bulunduğu yaprağııı arka yiizii ilk sahife. Bu ilk sahifede başta 49 em.2 lik bir tezyinatlı kare var. Bu kare de iki dik dörtgenden meydana

gelmiş. Alttaki dikdörtgenin ortasında yaldız tezhibli zemin üzerinde beyaz hat.

la (~~ ..••

~t~)

yazılı. Eser,

diye başlıyor ye

diye bitiyor.

En sonda müstensihin şu açıklaması yer alıyor:

.:l~,JI~\

~

i

".>W\ i!..lll\

0)~

iliJ':t1 o.h. ~

i~

':tl

üt;\

if

J~j

.;).ıl J2A>.

(.J...,

J.~

it~\.,

.J.

l5"':t

i

ı.-Al>J

0 •

..u\

0)

i\~I\ ~~\.,

4.IT, ~

A...J~

il.:

lI

öJ.~

J

J.,':tl

tJ

tt....

Müstcnsih hattat. Zeynu'd-diıı, bu niishayı Şam'da 989/1581 HebiuIevve. li'nin 7. günü bitirip Mehmed Sdiın adına dua ediyor.

Referanslar

Benzer Belgeler

Diese (engere) Deutung des gesetzlichen Begriffs «Schvvangere» kann sich darauf stützen, dass die Umstellung der weiblichen Funk- tionsablâufe bei einer Schwangerschaft nach

Eğer, Fransız karı-koca İngiltere'de yaşarlar ve Fransız hukukunun «communaute des biens» (mal ortaklığı) re­ jimine, bütün hüküm ve sonuçları bakımından tâbi

Fakat hiç şüphe yok ki iyi bir hukukçu olarak yetişmek, hukuk fakültesini bitirmekden çok daha zordur, iyi bir hukukçu olarak Türk milletine hizmet etmek emeliyle Fakültemiz­

1 — Mümeyyiz olmadığı halde mahkeme kararı ile her nasıl­ sa ve kazaî rüşdün diğer şartları da mevcut olarak mezun kılınmış olan şahıs, bilâhare yani karardan

Cour unifiant la jurisprudence peut se resumer comıme süit: «II faut mettre en accord les deux dispositions contradictoires des art. 65 et 68, et pour y arriver il est necessaire

Prof. Avni ZARAKOLU Bilindiği gibi, Türkiye Temmuz 1959 da Avrupa Müşterek Pa­ zarına katılmak üzere gerekli müracaatta bulunmuş, bu müracaat Altılar tarafından

6 ENGİZİSYON MUHAKEME USULÜNÜN TEDVİN DEVRİ avukatının (savcının) (3) veya şahsî tarafın haklarını suçlunun ik­ rar ve ittirafma istinad ettirmek istediklerini

Her ihtilaflı meselenin bir hükümle halledilmesi lâzım gel­ diğinden, bu gibi halerde, ihtilaflı meseleyi, tatbiki aklı selim hudutları da­ hilinde olan her suale cevap