Î T
Sahi fe 10 A K Ş A M
Son yedi padişah (!kin«i Mahmut, AbdUlmecİt, Abdülâziz, Murat, AbdOihamit, Reşat, Vahidcddİn) devirUrlude
Yazan
: SÜLEYMAN KANI — Tercüme, iktibas hakkı mahfuzdur —
TefrikaNO.
99Â li paşanın vefatı ve
Abdülazizin
bundan memnuniyeti!
Ali paşa hastalığı esnasında bir gün davranıp saraya gider.
Âlı paşanın denizden saraya gelmekte olduğunu Abdülâziz görür.
Başmabeynci:
— Sadrıâzam rahatsızdır. Mer divenlerden çıkamaz; yorulur. Ben aşağı inerim!
Der. Âli paşaya vezir edasında padişaha intizar ettirilir. Abdülâ ziz de buraya gelerek vezirini tal tifi ihtiyar eyler.
 li paşa bu saray ziyaretinden sonra daha iki ay yaşadı. Bu ara da bir gün konağına saraydan bir yaver gelir.
Bu yaver bey hastanın yanında bulunan oğlu A li Fuat beyi tanı- mıyarak paşanın müdavi tabibi İbrahim paşaya:
— Efendimiz iyi olacak mı, öle cek mi? Şimdi bildirsinler!) diye irade buyurdular.
A li Fuat beyin önünde bu sua lin cevabını açıkça vermek bittabi müşkül idi. İbrahim paşa:
— Hastalık ciddîdir; ciğerler kamilen afetzede olmuştur; ku- vayı umumiye hubut etmiştir. Ma- amafih iki, üç güne kadar kami len halâs olması memuldür!
Yolunda cevap verir. Yaver anlamaz; kılıcı ile oynıyarak genev
— İyi olacak mı? Ölecek mi? Onu söyleyin!
Deyince A li Fuat beyin sabrı tükenir:
— İşitmiyor musun? (Ciğerler bitti. Vücut umuman kuvvetten düştü!) diyor! Ümit münkati ol duğunu söylüyor. Daha ne ısrar ediyorsun! Git, işittiğin gibi 3Öyle! Diye yaveri tekdir ile iade eyler. Âli paşa beşinci defaki sadare tinde 21 cemaziyülahır 1288 ge cesi elli yedi yaşında vefat etti.
Sultan A ziz mabeyn kâtibi olup müsahabeti seniyr i! ? de müker- rem bulunan damacı Ziya beye:
— Sadrıâzam bu gece irtihal etmiş! Sen işittin mi?
Diye sorar. Ziya bey de: — Evet efendimiz! Hayatın dan ümit olmadığını doktor Mü- lih iki ay evvel kulunuza ima et mişti.
Cevabmı verince Sultan A ziz: — Bunu bana o vakit söylemeli idin. Geçende bize geldi. Ta aşağı kata, yanma indim!
Sözlerile padişah tevazuunun hikmetini, manasını izhar eyler!
Abdülâziz eski veziri hakkında gayri lâyık hissiyat izharında da ha ileriye de gitmiştir.
Mahmut Nedim paşanın nak line göre Âli paşanın vefatından sonra kendisi sadrıâaza olup hu- zurua girince Sultan Abdülâziz:
— Oh! Şu heriften kurtuldum. On bir sene bana göz açtırma- mıştı!
Demişti.
Mabyen kâtiplerinden Süley man bey - Bükreş sefiri - kalem refiki Tevfik beye - Abdülhamit zamanında sadaret müsteşarı Tev fik Das,a«
— Sultan A ziz (Â li paşa öldü de padişah olduğumu anlamağa başladım!) diyor imiş. Halbuki haberi yok! Asıl şimdi çukurun başına gelmiştir!
Diyerek Sultan Azizin  li pa şayı istibdadına büyük bir mani gördüğünü ifşa eylemiştir. (1 )
 li paşanın vefatından sonra ailesi Beyazıttaki konağında - bi lâhare maliye nezareti olan bina dır - oturuyorlardı.
Sultan Abdülâziz Mahmut Ne dim paşa sadaretinde (22 cema ziyülahır 1277 - 25 cem^ziyülev- vel 1289) bir ramazan akşamı Be yazıt camiinde iftara gelmişti. Geceleyin karşıda Âli paşanın ko nağında ışık gördü.
*— Bunlar hâlâ burada mı? Diyerek konağın o gece tahliye ettirilmesini irade eyledi.
Gece vakti adamlar tedarik olundu. Eşya sokağa dökülerek konak boşatıldı!
A ile efradı tanıdıklarından bi risinin hanesine naklettiler. Eşya bu hanede bir ahıra dolduruldu.
Sultan Abdülâziz  li paşaya bir resmini ihda etmişti. Bu resim de eşya ile beraber bu ahıra ko nulmuştu.
Sultan Azize:
(Padişah resmini ahıra astı la r!)
Diye jurnal edenler bile çıktı! Âli paşanın iktidarile temey- yüz eden oğlu A li Fuat bey genç yaşında tekaüde sevkolundu. Âli paş.a ailesinin bu binadan çıkarıl ması istenilince kendilerine bir yer tedarik edebilecek kadar müh let verilemez mi idi? Bu hareket pek yersiz ve gaddarane bir mu amele oldu.
Devlet adamı
Âli ve Fuat paşalar Sultan A zi zin hariç ve dahile nazar için elinde tuttuğu, vefatlarına kadar kırılmamasma itina ettiği bir dürbüne benzer.
Âli paşa bir gün kendisini ziya ret eden bir ecnebiye:
— Biz yürümeliyiz; çok geride kaldığımız için süratle yürümeli yiz. Ancak çabuk yürüyeceğiz di ye istim kazanlarımızı berhava etmemeliyiz!
Demişti.
Bu söz Âli paşanın kendi ade sesinden terakki «cii-nlarmı nasıl takip etmek istediğini gösteriyor.
Fransa sefiri Tuvneî Âli paşa hakkında şu hükmü yürütüyor:
(Â li paşa imali nüfuz iktidarın dan, başkalarına itimat telkini için elzem olan nefse itimat has sasından mahrum idi.
Kendisi tab’an zayıf ise de ec nebi nüfuzunun tesirine Fuat pa şadan daha az tabi olurdu.
Sözünde asla hülfetmemek iti yadında idi.)
İstanbulda Avrupa dürlfünun- larma talebe şevki medresenişin efendilerin tarizlerini celbedece- ğinden buna cüret edilemez, yalnız sefaretlere kâtip sıfatile Babıâli- den adetleri mahdut efendiler
Ö) Hudi.saU tarihiye.
gönderilmekle iktifa edilirdi. Bu efendiler Avrupadan avdet lerinde sefaretlerden yazılmış no taları fransızca lügat kitaplarına müracaat ederek tercümeye ça balarlardı; bu da kolay olmazdı.
Âli paşa bizzat nota kaleme al makta mahirdi. Fuat paşa da ya zarsa da o kuvveti haiz değildi. .Yalnız Fuat paşa fransızca mera mını selâsetle ifadede Âli paşa dan daha muktedir tanınmıştır.
İkisi de Babtâlinin şerefini mu hafazaya gayret ettiler; sefirlerle hoş geçindiler.
Fakat ikballeri dolgun iken memleketin imarında, ahalinin ikdarmda dirayetlerinden memul derecede himmetleri müşahede edilmedi.
Halbuki tanzimatı hayriye be- rekâtile vükelâda artık can kor kusu kalmamıştı. Bu yolda him meti deriğ etmelerine sebep ne idi? Bu olsa, olsa riyaset ve ikbal mevkiini işgal ve muhafaza endi şesinden ileri gelmiştir.
Mesnetten düşmek helecanı sözlerini imsak yolunda kendile rine hulûs ve müdahene dersi öğ retti; kendilerini padişah huzu runda ihtiyatkârane dil kullan mağa mecbur gördüler.
Bilhassa  li paşanın padişah nezdinde kıymeti ziyade idi; maruzatı saraydan işkâl ve red- dolunmazdı. İyice tefekkür ve te zekkür ederek memlekette terak kiyi müstelzem olacak ıslahata dair muntazam ve etraflı bir program tertip, bunu ciddiyetle takip ve tatbik ile uğraş&bilirlerdi. Yapmadılar; yapamadılar.
Seneler de esaslı bir iş görüle- meden beyhude geçiverdi!
Âli paşanın hariçte itibarı Füat paşadan ziyade idi.
Fransızca olarak kaleme aldığı notalar Avrupa diplomatları na zarında hayreti celbederdi.
Üçüncü Napoleon bir defa: — Â li paşa gibi bir hariciye nazırı bulsa idim!
Demişti.
Prusya - Fransa muharebesin de Bismarkın ağır tekliflerini ka bul ederken M. Tiyere bazı dost ları:
— Başka diplomatlardan bu hususta fikir aldınız mı?
Diye sormuşlar da:
— Âli paşanın reyini de aldım! Cevabını vermiş.
Diplomaside hocası Reşit pa şaya bile faik addolunan  li pa şanın vefatında notaları yazdığı yazı takımını müzeye koydurmak niyetiie prens Bismark Almanya imparatoru koca Vilheîm namına terekeden üç yüz altın mukabi linde satın aldırmıştır.
(Arkası var)
Bir mühendisin vefatı
Seyrisefain havuzlar idaresi makine mühendisi Tevfik bey ev velki akşam Kadıköy halk fırkası şubesine kaydedilirken sıcağın te- sirile üzerine gelen fenalıktan mü- teessiren vefat etmiştir.
Taha Toros Arşivi