• Sonuç bulunamadı

A Case Report of Factitious Disorder with Osteomyelitis Symptomatology and Chronic Pain

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "A Case Report of Factitious Disorder with Osteomyelitis Symptomatology and Chronic Pain"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Kronik Aðrý Yakýnmasý Olan ve Osteomiyelit

Belirtileriyle Kendini Gösteren Bir Yapay

Bozukluk Olgusu

Selda Þahin

1

, Burhanettin Kaya

2

1Uz.Dr., 2Prof.Dr., Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara

SUMMARY

A Case Report of Factitious Disorder with Osteomyelitis Symptomatology and Chronic Pain

Factitious Disorder (FD) is characterized by physical or psychological symptoms that are intentionally produced or feigned in order to assume the sick role. External incentives for the behaviour are absent. The patients with this syndrome may visit several hospitals feigning acute, usually spectacular illnesses. They may undergo multiple dangerous operations for diagnostic and thera-peutic reasons. Because FD's secretive nature thwarts tra-ditional epidemiological research, the incidence and prevalence of FD with predominantly physical symptoms are unknown and case series are an invaluable data source for it. In the presenting case presence of the fol-lowing factors raised the possibility that the patient has factitious disorder with physical symptoms according to DSM IV-TR criteria: no change or fluctuation of the course of the "illness" despite treatment, to be disposed to get medical help, prone to explain the symptoms, long medical record with multiple admissions at various hospitals, willing to undergo painful or risky tests and operations. The goal of the physician is early recognition of the psychiatric condition. A high index of suspicion is needed for correct diagnosis and care. Early detection and treatment of the cases is essential to prevent the risk of harm. However, when FD is missed or untreated, it can become a chronic syndrome that is expensive and potentially dangerous. In literature, no clearly effective treatments are present and it is emphasized that the prognosis is bad.

Key Words: Factitious disorder, pain, edema,

osteomyelitis.

ÖZET

Yapay Bozukluk (YB) fizik ya da psikolojik belirti ya da bulgularýn amaçlý olarak ortaya çýkarýlmasý, bu davranýþýn altýnda yatan motivasyonun hasta rolünün benimsen-mesi ve böyle davranmayý gerektiren dýþ etken olmamasý olarak tanýmlanmaktadýr. YB sahip olan hasta birçok has-taneye akut ve genellikle kurgusal hastalýklarý taklit ederek baþvurur. Taný ve tedavi amaçlý birçok tehlikeli iþlem uygulanýr. YB'un gizli doðasý geleneksel epidemi-yolojik çalýþmalarý engellediðinden, bozukluðun sýklýðý ve yaygýnlýðý bilinmemektedir. Bu nedenle vaka serileri çok deðerlidir. Bu yazýda týbbi açýklama getirilemeyen ve olaðan tedavilere yanýt vermeyen aðrý yakýnmalarý ile kendini gösteren, osteomiyelit þüphesiyle birçok týbbi ve cerrahi giriþime maruz kalan bir olgu var olan kaynaklar çerçevesinde tartýþýlmýþtýr. Olgumuzun týbbi yardým almaya istekli olmasý, hastalýk belirtilerini sürekli biçimde anlatma eðilimi, birçok istemli týbbi ve cerrahi giriþim öyküsünün bulunmasý, bu konudaki isteklerinin devam etmesi DSM-IV-TR ölçütlerine göre 'fiziksel belirtilerle giden YB' tanýsýný düþündürmüþtür. Hekimin hedefi bu psikiyatrik durumu erken tanýmak olmalýdýr. Doðru taný ve uygun bakým için YB'dan þüphelenilmesi önemlidir. Olgularda erken dönemde taný koyup tedaviye baþlama zarar görme riskini azaltmaktadýr. Ancak YB'un gözden kaçmasý ya da geç taný konmasý pahalý ve tehlikeli kronik bir hastalýða dönüþmesine neden olur. Kaynaklarda yapay bozukluðun tedavisi ile ilgili kesin bir yaklaþým olmadýðý, klinik gidiþinin kötü olduðu belirtilmektedir.

Anahtar Sözcükler: Yapay bozukluk, aðrý, ödem,

ostemiyelit.

(2)

GÝRÝÞ

Yapay Bozukluk (YB) fizik ya da psikolojik belirti ya da bulgularýn amaçlý olarak ortaya çýkarýlmasý, bu davranýþýn altýnda yatan itkinin (motivasyon) hasta rolünün benimsenmesi ve böyle davranmayý gerektiren dýþ etken olmamasý olarak tanýmlan-maktadýr (Folks ve ark. 2000). Yapay bozukluðu olan hastalar bilinçli olarak hastalýðý doðurmakta ya da oynamakta, taklit etmekle birlikte, altta yatan itkinin farkýnda deðildirler. Bu davranýþýn temel amacýnýn hasta rolüne girerek týbbi bakým görmek olduðu belirtilmektedir (Rothchild 1994).

DSM-IV TR Yapay Bozukluk Taný Ölçütleri de fizik ya da psikolojik belirti ya da bulgularýn amaçlý olarak ortaya çýkarýlmasý ya da bu tür belirti ya da bulgular varmýþ gibi davranýlmasý, bu davranýþýn altýnda yatan itkinin hasta rolünü benimseme, bunun yanýnda böyle davranmayý gerektiren dýþ etken (temaruzda olduðu gibi ekonomik kazanç saðlama, yasal sorumluluktan kaçma ya da daha iyi koþullarda yaþama arzusu gibi) olmamasýna vurgu yapmaktadýr (APA 1994). Özellikle fiziksel belirtil-erle giden yapay bozukluklarýnýn sýklýk ve yaygýn-lýklarý bilinmemektedir. Çünkü doðasý gereði geleneksel epidemiyolojik çalýþmalar olanaklý olmamaktadýr. Bu nedenle olgu serileri yapay bozukluðu anlamak için çok deðerli bilgi kay-naklarýdýr. Sutherland ve Rodinin 1288 psikiyatri konsültasyonunu deðerlendirdikleri araþtýrmada yapay bozukluðun sýklýðý %0.8 olarak bulunmuþtur (Krahn ve ark. 2003). Bu yazýda üç yýldýr süren ve yapýlan tüm incelemelere karþýn herhangi bir organik bir neden saptanamayan kol aðrýsý ve kolda ödem nedeniyle týbbi ve cerrahi giriþimlere maruz kalan bir olgu tartýþýlacaktýr.

OLGU

32 yaþýnda, ilkokul mezunu ve iþsiz erkek hasta; üç yýldýr süren sað kolda ödem ve aðrý nedeniyle Gazi Üniversitesi Hastanesi'ne baþvurmuþ. Ortopedi ve algoloji bölümlerince yapýlan incelemelerde her-hangi organik bir neden bulunmamasý ve tedaviden yanýt alýnamamasý üzerine psikiyatri bölümüne yönlendirilen hasta tanýsal deðerlendirme amacýyla yatýrýldý.

Hastanýn þikayeti 2006 yýlýnda baþlamýþ. Sað

kolun-da birden bire oluþan kanamalý bir lezyon sonrasýn-da kolunsonrasýn-da ödem ve aðrý oluþmuþ. Dýþ merkezde dermatoloji, ortopedi, anestezi ve fizik tedavi ve rehabilitasyon (FTR) bölümleri tarafýndan takip edilmiþ ve çeþitli tedaviler uygulanmýþ. Hastanýn aðrý ve ödem þikayetlerinin sürmesi üzerine Gazi Üniversitesi Algoloji Polikliniði'ne baþvurmuþ. Osteomiyelit ön tanýsýyla hasta ortopedi bölümüne yönlendirilmiþ. Hastanýn aðrýlarýnýn olmasý nedeniyle algoloji, enfeksiyon hastalýklarý ve FTR bölümlerince takibi sürdürülmüþ. 1 yýl arayla biyop-si amacýyla yapýlan operasyonlar sonucu hastanýn kültürlerinde üreme olmamasý ve osteomiyelit lehine patoloji bulunmamasý ve uygulanan tedavilere raðmen þikayetlerinin sürmesi üzerine hasta kliniðimize yönlendirilmiþ.

Köyde yaþamýný sürdüren,düþük gelirli bir ailenin hayatta kalan ilk çocuðu olan hastamýz 15 yaþýn-dayken annesini böbrek rahatsýzlýðý nedeniyle kay-betmiþ. Babasý annesinin ölümünden üç ay sonra bir baþkasýyla evlenmiþ. Bu evlilik sonrasýnda babasýnýn hastamýzý kýz kardeþiyle birlikte evlatlýk-tan reddettiðini belirtiyor. Anne ve babasý sürekli tartýþýrlarmýþ. Babasýnýn annesine, hastamýza ve kýz kardeþine sürekli olarak þiddet uyguladýðýný ifade ediyor. Bu nedenle babasýnýn hep kötü bir insan olduðunu düþünürmüþ. Ýlkokul mezunu olan Bay R, ailesi izin vermediði için öðrenimine ilkokuldan sonra devam edemediðini, buna çok üzüldüðünü belirtiyor.

1996 yýlýnda askere gitmiþ, maaþ alabileceði için komando olmak istemiþ. Bu dönemde iklim deðiþikliðine baðlý baþ dönmesi, ateþ yükselmesi olmasý nedeniyle bir ay revirde kalmýþ. Bir kez de bulantý-kusmaya baðlý iki gün süreyle hastane yatýþý olmuþ. Normal sürede askerliðini tamamlayan hasta memleketine döndüðünde amcasýyla yaþadýðýný ve zamanýný daha çok tarlada çalýþarak geçirdiðini, fakat bulantý ve kusma þikayetleri nedeniyle çalýþmayý sürdüremediðini belirtiyor. Mide ülseri nedeniyle birçok batýn operasyonu geçirdiðini belirten hasta önerilen bir ameliyatýn riskli olduðu gerekçesiyle Ankara'daki bir devlet hastanesine sevk edilmiþ. Dahiliye ve genel cerrahi bölümlerinde çeþitli tetkikler yapýlmýþ. Tedaviler sýrasýnda bulantý-kusma þikayetleri gerilemiþ, ancak hastanýn kolunda ödem ve aðrý þikayetleri geliþmiþ.

(3)

Hastaya bu amaca yönelik tetkik ve tedaviler uygu-lanmýþ. Bu süre içinde valiliðe ait bir misafirhanede ve þefkat evlerinde kalmýþ. Bu evlerde kalabilmenin koþulu yatarak ya da ayaktan tedavi alma, þehir dýþýnda yaþama ve yeþil kart sahibi birey olmakmýþ. Ayrýca hastaya ortopedi bölümü tarafýndan verilmiþ %41'lik iþgücü kaybý raporu mevcutmuþ ve emekli sandýðý tarafýndan kendisine aylýk baðlanmýþ. Ek olarak þimdiki hastalýðý nedeniyle valilik, bir özel kuruluþ ve bazý þahýslardan da maddi yardým aldýðýný belirtti.

Hastanýn ilk ruhsal durum muayenesinde bilinç açýk, yönelim tamdý. Düþünce yapýsý ikincil ve içer-iðinde somatik uðraþlar mevcuttu. Algý bozukluðu saptanmadý. Duygu durumu ötimik ve duygu-lanýmýnda güzel aldýrmazlýk belirgindi. Hastaya Minesota Çok Yönlü Kiþilik Envanteri (MMPI), Beier Cümle Tamamlama (BCT), Roschach, Bender-Gestalt testi, Benton testi ve WAIS-R uygulandý. MMPI bulgularý birlikte deðer-lendirildiðinde, hastada pasif-baðýmlý kiþilik zemi-ninde depresyon ve anksiyetenin de yer aldýðý som-atizasyon bozukluðu olabileceði; BCT, Roschach bulgularýna göre, hastanýn immatür, katý bir yapýda olabileceði, kiþilerarasý iliþkilerde sorunlarýnýn ola-bileceði; Bender-Gestalt testi, Benton testi ve WAIS-R test bulgularý birlikte deðer-lendirildiðinde hastanýn tüm zeka bölüm puaný 63 olup, hafif mental retardasyonu olabileceði belirtil-di. Ancak hastanýn eðitim seviyesinin düþük olmasý ve dominant kolunu kullanamamasý yapýlan nörop-sikolojik testlerin sonuçlarýnýn olumsuz yönde etk-ilediði düþünülmüþtür.

Hastanýn yapýlan ilk fizik muayenesinde yaþamsal bulgularý normaldi. Batýn muayenesi sýrasýnda çoklu batýn operasyonuna baðlý oluþan ikincil ýzgara karýn görüntüsü dikkat çekiyordu. Sað kolu askýda olan hastanýn dirsek ve omuz hareketlerinin kýsýtlý olduðu gözlendi. Rutin kan tetkiklerinde, EKG ve akciðer grafisinde herhangi bir patoloji saptanmadý. Psikiyatriye baþvurduðunda omepra-zol, morfin sülfat, lüzumu halinde paraseta-mol,ampisilin-sulbaktam, tramadol ve tenoksikam kullanmakta olan hasta taný ve tedavi amacýyla servisimize yatýrýldý. Bu dönemde yapýlan sað kol MR incelemesi ve yapýlan konsültasyonlar sonu-cunda bu durumu açýklayan herhangi bir patoloji bulunmadýðý belirtildi. Ortopedi konsültasyonu

sonucunda ise hastamýzýn herhangi kol askýsý kul-lanmasýnýn gerekmediði ifade edildi Ancak has-tamýz ýsrarla kol askýsýný kullanmasý gerektiðini ve bunu kullanmak istediðini belirtiyordu. Enfeksiyon hastalýklarý, Algoloji ve Fiziksel Týp ve Rehabilitasyon bölümlerine danýþýlan hastanýn ilgili birimler tarafýndan antibiyotik tedavisinin sonlandýrýlmasý ve analjeziklerinin aþamalý olarak kesilmesi önerildi. Hastaya uygulanan kol egzersiz-leri ve farady uygulamasý sýrasýnda istemli direncinin olduðu gözlendi. Yakýnmalarýnda deðiþiklik olmayan hastanýn izinli olduðu dönemde aðrý nedeniyle baþvurduðu bir özel saðlýk kurumun-da lokal anestezi uygulandýðý öðrenildi. Yeterli tedavi iþbirliði yapmamasý nedeniyle poliklinik kon-trolü önerilerek taburcu edildi.

Hasta taburculuðundan bir yýl sonra ziyaret amacýyla polikliniðe geldi. Dýþ merkezde kordoto-mi uygulandýðý ve sonrasýnda kolundaki aðrýnýn ve ödemin düzeldiðini belirtti. Yapýlan fizik muayen-esinde herhangi bir bozukluk saptanmadý. Sýrtta C5-C7 seviyesinde ameliyata baðlý skar mevcuttu. Hastanýn bu dönemde doktoru tarafýndan bulunan bir iþte çalýþtýðý ve ekonomik sorun yaþamadýðý öðrenildi. Üç ay sonra yeniden polikliniðe baþvuran ve maaþ ödenmediði için zor durumda olduðu belirten hastanýn yakýnmalarýnýn yinelediði öðrenil-di Bu tarihten yaklaþýk iki ay sonra kontrol görüþmesine gelen hastanýn bir baþka hastanede epilepsi nedeniyle takip edildiði öðrenildi. Hastamýz uygulanan tedaviye raðmen ilacýn iste-nilen kan düzeyine ulaþamamasýndan yakýnmaktay-dý. Nöroloji polikliniðine yönlendirildi ve hekime yapay bozukluk nedeniyle psikiyatri tarafýndan takip edildiði bilgisi iletildi. Polikliniðimize yaptýðý son ziyaretinde ise sað bacaðýnda da ödem olduðu gözlendi. Düzenli olarak psikoterapiye gelmesi önerilen hastamýz kendisine yapýlan tetkikler nedeniyle bu tedavileri gelemeyeceðini belirtti.

TARTIÞMA

Üst ekstremite yapay bozukluklarý çeþitli biçim-lerde olabileceði ve birçok sýnýflandýrma sisteminin mevcut olduðu belirtilmektedir (Al-qattan 2001). Bu olguda kolda oluþan lezyon, ve buna ikincil olarak ortaya çýkan yakýnmalar ile taný, inceleme, yatarak ve ayaktan tedavi süreci ve poliklinik

(4)

takip-lerinde geliþen ek yakýnmalar özetlenmiþtir. Hastanýn öyküsünde týbbi açýklamalarla uyuþ-mayan, olaðan tedavi yaklaþýmlarýna ve kullanýlan ilaçlara yanýt vermeyen belirtiler olmasý, yeni ve beklenmedik yakýnmalarýn ortaya çýkmasý, hastanýn ayrýntýlý incelemeler yaptýrma, muayene edilme ya da yakýnmalarýný anlatmaya hevesli olmasý, sürekli bir týbbi yardým alma talebi içinde bulunmasý, baþka bilgi kaynaklarýnda bilgi toplanmasýna direnç göstermesi, bunun yanýnda birçok cerrahi giriþim öyküsünün olmasý DSM-IV kriterlerine göre 'fizik-sel belirtilerle giden Yapay Bozukluk (YB) tanýsýný düþündürmüþtür.

Yapay bozukluk bir dýþlama tanýsýdýr. Þüphe duyma yapay bozukluk tanýsý yolunda ilk ve en önemli basamaðý oluþturur (Sadock 2007). Taný için hangi kanýtlarýn yeterli olduðunu belirtmek oldukça güçtür. Ayýrýcý taný konarken bu hastalarda gerçek fizik ve/veya psikolojik hastalýklarýn olabileceði de akýlda tutulmalýdýr. Bazý olgularda, gerçek organik hastalýða eklenmiþ yapay davranýþ ile doðrudan yapay davranýþtan ileri gelen organik hastalýðý ayýrt etmek olanaksýzdýr. YB olan bireylerde ileri dönemlerde, özellikle týbbi bilgileri arttýkça, týbbi giriþim ve uygulamalara karþý istekli olmalarýndan da kaynaklanan gerçek fiziksel hastalýklar ve sakatlýklarýn ortaya çýktýðý belirtilmektedir. Simülasyon (temaruz) YB ayýrýcý tanýsýnda düþünülmesi gereken diðer bir psikiyatrik hastalýk-týr. Birlikte görülme oranýnýn % 3 olduðu belir-tilmiþtir. Simülasyonda açýk bir amaç daima vardýr ve simülatör istediði zaman (örneðin, beklenenden daha iyi bir kazanç saðlanmýþsa, kiþinin vücudu veya yaþamý tehlikeye girecekse, çevre davranýþýn amacýný anlamýþsa) hastalýðýný durdurabilir. Fizik belirtili YB, simulasyondan özellikle kendine zarar verici davranýþlar sergileme eðilimi ile ayrýlmak-tadýr (Noyan 2000). Krahn ve arkadaþlarý (2003) kaleme aldýklarý bir yazýda yapay bozukluk davranýþýný "uydurma hikaye", "simülasyon", "abart-ma", "alevlendirme (agreve etme)" ve, "kendisinin oluþturduðu hastalýk" olarak sýnýflanan beþ kate-goriye ayýrmýþtýr. Bu düzeylerin birbiriyle örtüþtüðü ve hastanýn hekime baþvurduðu tablonun zamanla deðiþtiði öne sürülmüþtür. Sunulan olguda has-tanýn þikayetleri nedeniyle maddi kazancý belir-gindir, ancak bunun hastalýk sürecinde oluþmasý maddi kazancýn birincil amaç olmasýndan çok

hastalýk sürecinde öðrenilen bir durum olduðunu düþündürmektedir. Ayrýca hastanýn kordotomi gibi mortal giriþimlere istekli olmasý YB lehinedir. El ödemi olan 22 hastanýn incelendiði bir çalýþma-da kadýn hastalarýn yakýnmalarýnýn ortalama baþla-ma yaþýnýn 16, erkek hastalarýn ise 32 olduðu belir-tilmiþtir. Genellikle baskýn elde ödemin geliþtiði, ödemin genellikle turnike, deri irritasyonu ve el sýrtýndaki þiþmelerden geliþtiði görülmüþtür. Genellilkle ödemlerin aðrýsýz ve halka þeklinde gözlemlenen renk deðiþikliðinin üst kýsmýnda (proksimalinde) oluþtuðu ve lenfografik bulgularýn genellikle normal ya da kýsmen geniþlemiþ (dilate) olduðu belirtilmiþtir. Her ne kadar 10 hasta tazmi-nat yardýmý alsa da ikincil kazanç amacýyla temaruzun birincil hedef olmadýðý tespit edilmiþtir. (Smith 1975) Sunulan olgunun þikayetleri ortalama üç yýldýr mevcuttur ve hastanýn þikayetleri baskýn olan elindedir. Kolundaki þiþlik proksimaldedir ancak yapýlan fiziksel incelemede elde kýsmi siyanoz dýþýnda bir bulgu bulunamamýþtýr. Maddi kazancý olsa da bunun birincil amacý olmadýðý düþünülmemektedir.

YB olan bireylerin hastalýk öykülerinde iki temel ortak özellik dikkati çekmektedir: Bunlar saðlýk sis-temine yakýnlýk ve zayýf ve uygun olmayan baþa çýkma yöntemleridir (Al-qattan 2001). Hastanýn öyküsünde babasýyla sýnýrlý iliþkilerinin olduðu, baba tarafýndan þiddet uygulandýðý, annesinin vefatý sonrasýnda babasýnýn hastayý evlatlýktan red-dettiði ve belirtilerinin bu dönemden sonra ortaya çýktýðý gözlemlenmektedir. Davranýþçý açýklamalar yapay bozukluðun sosyal öðrenme, pozitif ve negatif pekiþtirmenin sonucu olduðunu öne sürmektedir. Yapay bozukluk olgularýnýn çocukluk dönemlerinde kritik bir hastalýk yaþamýþ olabile-cekleri ya da ciddi bir hastalýðý olan bir yakýnlarý olabileceði ifade edilmektedir. Hastalýk rolü deney-imi ya da bu rolü üstlenmiþ bir modele sahip olma, dikkat, sempati, destek ve þefkate tanýk olan çocuða pozitif bir pekiþtirme deneyimi saðlamaktadýr. Ayrýca görev ve sorumluluklarýndan uzaklaþmanýn hastalýk rolü üzerinde negatif pekiþtireç olarak iþlev göreceði de vurgulanmaktadýr (Barsky ve ark.1992). Hastamýz annesinin böbrek rahatsýzlýðý-na baðlý yaþamýný yitirdiðini ifade etmiþtir. Bu dönemle ilgili bilgilerimiz sýnýrlý olsa da hastanýn annesinin hastalýðý süreci ve sonrasýnda

(5)

deneyim-lediði yaþantýlar hastamýzda pozitif ve negatif pekiþtirici bir iþlev görmüþ olabiliceðini düþünmek-teyiz.

Menniger, 1934 yýlýnda "çoklu ameliyat baðýmlýlýðý" kavramýný geliþtirmiþtir. Bu yapay davranýþýn kiþinin kendine ve sadistik ana babayý temsil eden doktora yönelik olan öfkeden kaynaklandýðýný varsaymýþtýr. Spiro ise 1968'de yoksunluk, travma, zayýf özsaygý ve üst benlik eksikliklerinin temel etiyolojik etken olduðunu öne sürmüþtür. Psikodinamik kuram yapay bozukluðu intrapsiþik bir savunmanýn ürünü olarak ele almaktadýr. Bu savunma cinsel, saldýrgan veya oral nitelikteki dürtülerin çýkýþý ya da egonun suçluluk ve düþük özgüvene karþý koruma uðraþýsý olarak ifade edilen iki yoldan biriyle harekete geçer:. Ýlkinde deneyim-lerin baþkalarýna yönelik öfke ve düþmanlýk geliþtirmesine neden olmasý durumunda bedensel belirti üretmenin yardým ve ilgi saðlamak amacýyla kullanýldýðý öne sürülmektedir. Bu seçenekte birey yardýmý yetersiz olarak yansýtarak öfkesini boþalta-bilmekte ve intra psiþik çatýþmalarýný azaltabilmek-tedir (Barsky ve Klerman 1983). Ýkinci seçenekte ise bir kiþinin hasta olduðuna inanýldýðýnda sorum-luluklarýndan muaf tutulduðu, ardýndan sempati, ilgi ve destek kazandýðý ifade edilmektedir. Üretilen hastalýk yaþanan baþarýsýzlýklar için bir mazeret niteliði kazanmakta, egoyu suçluluk ve düþük öz saygýya karþý korumaktadýr. Bozukluðun etiyolojisi bu kuramla açýklanmaya çalýþýlmýþsa da, YB hakkýndaki bilgilerimiz, yalnýzca hastalarýn öznel yaþantýlarýndan elde edilen verilerden oluþ-tuðundan kuramsal ve kurgusal kalmaktadýr. Eisendrath, Rand ve Feldman temaruzda ikincil kazançlarýn (maddi kazanç ya da zor durumlardan kurtulma) ikincil zararlardan (gelir kaybý, prestij ve fiziksel yeterlilik) fazla olduðunu belirtmektedir. Ancak yapay bozuklukta ikincil zararlarýn ikincil kazançlardan -eðer varsa- daha fazla olduðunu; bir-incil kazancýn ise ikbir-incil zarardan daha fazla görüldüðünü ifade etmektedir. Yapay bozukluðu olan bir bireyi dýþarýdan gözleyenler için birincil kazanç her zaman belirgin deðildir. Her ne kadar belirti üretme seçeneði kasýtlý olsa da yapay bozuk-luðu olgusunun motivasyonu bilinç dýþýdýr. Tam tersi, temaruzda bireyin psikolojisinden öte var olan durumda anlaþýlýr olan belirgin teþvik ve

koþullar söz konusudur. Tartýþýlan olgu, ikincil kazanç ve ikincil zarar açýsýndan deðer-lendirildiðinde, fiziksel iþlevselliðinin azalmasý, gelir kaybý gibi sonuçlar göz önüne alýndýðýnda ikin-cil kazançtan çok ikinikin-cil zararýnýn ön planda olduðu düþünülmüþtür (Bosch 2003)

Tedavide, baþlangýçta olgulara sert yüzleþtirme tekniði uygulanmýþtýr ancak bu yaklaþým nadiren kiþinin davranýþýný deðiþtirmesini saðladýðý belir-tilmektedir. (Lipsitt 1996). Buna dayanýlarak sýk-lýkla bu yaklaþým yargýlayýcý olmayan bir yüzleþtirme yaklaþýmýna dönüþtürülmüþtür (Kellner ve Eth 1983; van Moffaert 1991). Silver (1996), bu hastalara konversiyon olgularýna benzer biçimde yaklaþýlmasýný önermiþtir. Solyom ve Solyom (1990) tarafýndan yayýnlanan bir olgu sunumunda yapay olduðu belirlenen iki paraplejik hastaya faradik masajýn, sirkülasyonu arttýracaðý ve sinirleri uyaracaðý söylenmiþ, uzun süreli izlem-lerinde olgularýn iyilik hallerinin sürdürdüðü gözlenmiþtir. Tüm bu açýklamalara karþýn yapay bozukluðun tedavisi ile ilgili kesin bir yaklaþým yok-tur ve sýklýkla bu olgularýn klinik gidiþlerinin kötü olduðu kabul edilmektedir (Stephen 2000). Hastamýzýn yaklaþýk 10 yýllýk öyküsü olan kronik bir olgu olmasý, yatýþ döneminde ikincil kazançlarýnýn ön planda olduðu bir durumda bulunmasý terapötik iþbirliðinin kurulmasýnda en büyük engeli oluþtur-muþtur.

Bu olgu yapay bozukluðun erken taný ve tedavisinin, hem gereksiz testlerin yapýlmasý ve tetkiklerden hastanýn zarar görme riskini engelle-mek açýsýndan ne denli önemli olduðunu göster-mekte; hem de erken evrede taný konmuþ YB olgu-larýnýn psikiyatrik tedaviden daha çok yarar-lanacaðý düþüncesini desteklemektedir. Diðer yan-dan taný koyma eþiðini de belirlemek günümüzde henüz yanýtý verilememiþ bir sorudur. Bir yandan YB tanýsýnýn hýzlý konulmasý atipik seyreden bazý hastalýklarýn atlanmasýna neden olabilirken, diðer yandan YB tanýsýný koyma sürecinde çekinceli davranarak geç kalýnmasý da bu bireylerin gereksiz týbbi inceleme ve giriþimlere maruz kalarak zarar görme riskini arttýracaktýr. Olgu örnekleri klinik araþtýrmalara kapalý olan hastalýðý daha iyi anla-mamýza yardýmcý olmakla birlikte bu yeterli deðildir. Diðer týp disiplinlerine yönelik

(6)

konsültasy-on-liyezon çalýþmalarý ile birlikte bu olgularýn daha erken dönemde tanýnmalarý ve psikiyatrik tedaviye ulaþmalarýnýn saðlanmasý gerektiði düþünülmekte-dir.

Yazýþma adresi: Dr. Selda Þahin, Gazi Üniversitesi Týp Fakültesi Psikiyatri Anabilim Dalý, Ankara, sahin_selda@hotmail.com

KAYNAKLAR Al-qattan M. M.. Factitious Disorders Of the Upper Limb,

Journal of Hand Surgery (British and European Volume, 2001) 26B: 5: 414±421

Amerikan Psikiyatri Birliði: Psikiyatride Hastalýklarýn Tanýmlanmasý ve Sýnýflandýrýlmasý Elkitabý, Yeniden Gözden Geçirilmiþ Dördüncü Baský (DSM IV-TR), Washington DC, 2000'den çeviren Köroðlu E, Hekimler Yayýn Birliði, Ankara, 2001.

Barsky AJ, Klerman GL: Overview: hypochondriasis, bodily complaints, and somatic styles. Am J Psychiatry 140:273-283, 1983

Barsky AJ, Wyshak G, Klerman GL: Psychiatric comorbidity in DSM-III-R hypochondriasis. Arch Gen Psychiatry 49:101-108, 1992

Bosch A.F,.A Patient with the Diagnosisof a ''Factitious Disorder'': A Phenomenological Investigation, Magister Artium in Clinical Psychology, Departmant of Psychology Faculty of Humanities, University of Pretoria 2003

Folks DG, Feldman MD, Ford CV: Somatoform disorders, fac-titious disorders,and malingering, in Psychiatric Care of the Medical Patient, 2nd Edition. Edited by Stoudemire A, Fogel BS, Greenberg DB. New York, Oxford University Press, 2000, pp 458-475

Kellner CH, Eth S: Code blue-factitious cyanosis. J Nerv Ment Dis 170:371-372, 1982

Krahn L, Li H, O'Connor M.K., Patients Who Strive to Be Ill: Factitious Disorder With Physical Symptoms, Am J Psychiatry 2003; 160:1163-1168

Lipsitt DR: Introduction, in The Spectrum of Factitious Disorders. Edited by Feldman MD, Eisendrath SJ. Washington, DC, American Psychiatric Press, 1996, 19-28

Noyan A.M. :Yapay Bozukluklar. Anadolu Psikiyatri Dergisi, 2000; 1(3):162-173

Rothchild E. Fictitious twins, factitious illness. Psychiatry 1994; 57: 326-332

Sadock BJ, Sadock VA (Editors):Kaplan & Sadock's Comprehensive Textbook of Psychiatry Volume:II; Eighth Edition, Lippincott Williams & Wilkins, Çeviri editörü: Hamdullah Aydýn . Syf: 1829-1843,Güneþ Kitabevi. Ýstanbul, 2007

Silver F: Management of conversion disorder. Am J Phys Med Rehabil 75:134-140, 1996

Smith R.J: Factitious Lymphedema of the Hand, The Journal Of Bone And Joýnt Surgery vol. 57-A, No. I. Pp 89-94, January, 1975

Solyom C, Solyom L: A treatment program for functional para-plegia/ Munchausen syndrome. J Behav Ther Exp Psychiatry 21:225-230,1990

Stephen W. Bretz, MD, John R. Richards, MD : Munchausen Syndrome Presentýng Acutely In The Emergency Department. The Journal of Emergency Medicine, Vol. 18, No. 4, pp. 417-420, 2000

Van Moffaert MM: Integration of medical and psychiatric man-agement in self-mutilation. Gen Hosp Psychiatry 13:59-67, 1991

Referanslar

Benzer Belgeler

Sheraton Oteli Horizon Sa- lonu’nda, bugün saat 11.00’de başlayacak olan müzayedede, yalni 2 Câ değerli kitaplar değil, eski tahviller, gravürler, dergi

Bazı me- taller, kendilerini üreten yıldızlar belli bir olgunluk noktasına gelme- den oluşmadıkları için, gözlenen yıl- dızlardaki bu metallerin oranı, göka- danın

[r]

This study suggests that prenatal exposure t o morphine might disturb the development of learning and memory function in the developing rats, and one possible mechanism is through

3.1 To identify the concept and monitoring of mental illness 3.2 To identify the knowledge level of mental health 3.3 To identify schizophrenia mental disease factors.. 3.4

Buna ra¤men, ABD ve Bat› ülke- lerinde yetersiz D vitamini alan, yetersiz süre güneflte ka- lan, sadece anne sütü ile beslenmifl, siyah ›rktan kiflilerde raflitizm

Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi T›p Fakültesi Aile Hekimli¤i Anabilim Dal›’ndan Özge Uçman, Kurtu- lufl Öngel ve Haluk Mergen’in ‘Alteration of Risky Beha-

Di¤er nadir tremor türleri (distonik tremor, ortostatik tremor, Holmes tremoru) bu derleme kapsa- m›na al›nmam›flt›r?. Vücudun normalde gözle görülmeyen bir