• Sonuç bulunamadı

Dupuytren Hastalığı ve Deri Kısalığının Uzatılmasında V-Y İlerletilmesi Tekniği

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Dupuytren Hastalığı ve Deri Kısalığının Uzatılmasında V-Y İlerletilmesi Tekniği"

Copied!
6
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

DUPÜYTREN HASTALIĞI VE DER! KISALIĞININ UZATILMASINDA V-Y İLERLETİLMESİ TEKNİĞİ (*)

Dr. Yalçın KAYA(**), Dr. Sabri AGARTÜRK(***), Dr. Bülent AFAT(****J

Ö Z E T

Dupuytren hastalığı palmar aponevrozun fibröz dejenerasyonu He karekterizedir. A v- rupa ırklarında sık, ülkemizde nadir görülm ektedir. Hastalığın Çukurova Bölgesinde gö- rülme sıklığı da azdır. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif cerrahi polikliniğine son 4 yıl içinde müracaat eden veya diğer polikliniklerden gönderilen 10.474 olgudan 16 sında Dupuytren hastalığı teşhis ed ilm iştir. Hastaların dördünde sadece nodül mev- cut olup kontraktür yoktu. Diğer 12 olguda m uh te lif devrelerde kontraktürler bulundu- ğundan am eliyat endikasyonu konuldu, Longitudinal yönde triangüler fle p le r ile am eliyat edildiler. Flepler V-Y ilerle tilm esi ile dikildi. V-Y ilerle tilm esi ile dikilen fleplerde daha iyi bir parmak düzgünlüğü elde edildi.

G İ R İ Ş

Dupuytren kontraktürü veya hastalığı olarak adlandırılan patolojik du- rum palmar aponevrozun fibröz dejenerasyonu ile karekterize bir hastalık- tır. Hueston(l)Ta göre hastalıktan ilk bahseden Felix Plater olmakla birlikte hastalığa ismini Dupuytren vermiştir. Goyrand ise hastalığın sadece palmer fa s i aya özgü olmayıp, palmo - dijital fasiyada geliştiğini göstermiştir. Pal-

mar fasiyadan başka, nadiren plantar fasiya, aşil tendonu üzeri ve penis lezyonları da hastalığa iştirak ederler(l, 2,3).

Hastalığa Avrupa ülkelerinde daha sık rastlanır, Akdeniz ırklarında ise görülmesi nadirdir(3). Siyah derili ırklarda yok denecek kadar azdır. Haese- ker(4) tarafından 1981 de siyah ırktan ve ayni zamanda orak hücre anemisi bulunan bir olguda Dupuytren kontraktürü neşredilmiştir. Ülkemizde de

(*) Sekizinci TPCD Ulusal Kongresinde teb liğ edildi [19-21 Mayıs, 1982).

(* * ) Ç.Ü. Tıp Fak. Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Anabilirin Dalı. A raştırm a G örevlisi.

[* * * ) Ç.Ü. Tıp Fak. Plastik ve R ekonstrüktif Cerrahi A nabilim Dalı, Doçenti.

( * * * * ) Ç.Ü. Tıp Fak. Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi A nabilim Dalı. A raştırm a Görevlisi.

(2)

Dupuytren kontraktürüne az rastlanılmaktadir. Bu konu ile ilgili olarak 1966 da Konuralp ve ark.(5) ile 1968 de Borçbakan’ın(6) yazıları ilgi çekicidir.

Etyopatojenezi kesin olarak bilinmemekle birlikte konjenital, travmatik, infİamrhatuvar, neoplazik, konstitüsyonel ve otoimmün faktörlerin hastalık- ta etkili olduğu üzerinde duruimaktadır(l). Son çalışmalar miyofibroblast-

ların rol oynaması üzerinde yoğunlaşmıştır(l, 2).

Kontraktürierin mekanizması şüpheli olmakla bilikte/ primer iezyonun palmar fasiyanm kendisinde olduğu ileri süren "intrensek teori” ve primer İezyonun palmar fasiyanm üzerinde olduğunu ileri süren “ ekstrensek teori"

ile açıklanmak İstenir(l).

El ve parmaklarda deformite olmaksızın sadece palmar nodüllerde ame- liyat tavsiye edilmez. Deformitelerin mevcut olduğu hastalarda palmar fasi- yatomi, bölgese! fasiyektomi, genişletilmiş fasiyektomi ile deri eksizyonu ve greft ameliyatlarından biri seçilerek uygu la n ı r( 1, 2). Deri eksizyonu ve greft tekniği Hueston(7)ra göre radikal bir girişimdir ve nükse karşı profilaksi ola-

rak uygulanır.

GEREÇ ve YÖNTEM

Çukurova Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Polikliniğine ocak 1979 - aralık 1982 tarihlerini kapsayan 4 yıllık süre için- de başvuran 10.474 hastadan 16 sında Dupuytren hastalığı saptandı. Bu hastalardan dördünde sadece nodül mevcut olup kontraktür yoktu. Diğer 12 hastada (10 erkek, 2 kadın) nodüllere ilaveten muhtelif devrelerde parmak kontraktürleri mevcuttu. Kontraktürierin değerlendirilmesi Tubiana ve ark.(8) tarafından tarif edilen devrelendirme şemasına göre yapıldı (Tablo I).

Hastaların meslekleri ile hastalığın süresi ve ek hastalık bulguları Tablo H'de verilmiştir.

Lezyonlar bütün olgularda bilateral olarak saptandı. Dominant elde da- ha ilerlemiş lezyonlar şeklinde bulundu (Şekil 1). Bir erkek olgumuzda ayak tabanındaki nodüllere (Şekil 2) ilaveten peniste de lezyon vardı. Ayrıca iki kadın olgumuzdan birinde ayak tabanı nodülleri mevcuttur.

Oniki olgudan beşinde diğer ellerinde sadece nodül bulundu, kontrak- tür saptanmadı.

Ameliyatlar genel anestezi ile ve pnömatik turnike altında yapıldı. Avuç içinden parmaklara doğru uzanan 90 derece açılı zig-zag insizyonlar kulla- nıldı. Hastalığa iştirak eden palmar ve palmodijitaI fasiya nodüllerle birlikte eksize edildi (Şekil 3, 4, 5). Deri flepleri V-Y ilerletilmesi ile dikildi.

(3)

Şekil 1 : Bilateral Dupuyiren hastalığı.

Dominant sol elde 2, 3 ve 4. parmaklarda kontraktür ve palm odîjital fasiya lezyonîa- rı. Sağ elde nodul var kontraktür yok.

Şekil 2 : Her iki avuç içi ve ayak taba- nında nodüller.

Şekil 3 : Sağ el 4. parmakta İli. devre Şekil 4 : Longitudînal yönde 90 derece Dupuytren kontraktürü. açslı zig-zag fle p le rle palm odîjital fasiyamn

eksizyonu.

Şekil 5 : Triangüler fleplerinln V-Y ile rle til- mesi ile dikilm esi.

(4)

Her iki elde kontraktür bulunan 7 hastadan 3 ü, 3, 4 ve 5 aylık süreler sonunda diğer ellerinin ameliyatı için başvurdular. Ayak tabanında nodül bulunan hastalar için bir girişim uygulanmadı.

TABLO I : Dupuytren hastalığı tanısı konulan olguların yaş ve cinsleri ile, lejyonların lokalizasyonları ve ameliyat edildikleri zaman kontraktürlerin devreleri

Yaşı Cinsi Lezyon ve Devresi Dominant el

1. A,S. 55 E Sağ el 4. parmak III. Devre Sol el 4. parmak 1. Devre

Sağ

2. M.K. 46 E Sağ el 4. parmak ili. Devre Sağ el 5. parmak II. Devre Sol el 4. parmak nodül

Sağ

3. M.K. 46 E Sağ el 4. parmak III. Devre 3 ve 5. parmak 11. Devre Sol el 3, 4, 5 parmak 11. Devre

Sağ

4. H.K. 50 E Sol el 2, 3, 4 parmak III. Devre Sağ elde palmar nodül

Sol

5. A.D. 65 E Sol el 4. parmak lll. Devre Sol el 3. parmak 11. Devre Sağ elde palmar nodül

Sol

6. A.K. 47 E Sol el 4. parmak II. Devre Sağ el 4. parmak 11 Devre

Sol

7. o.ç. 56 E Sağ el 4. parmak III. Devre Sağ el 5. parmak II. Devre Sol el 4. parmak 1. Devre

Sağ

8. M.G. 60 E Sağ el 4. parmak Mİ. Devre Sol elde palmar nodül

Sağ

9. Y.K. 56 K Sol el 4. parmak İli. Devre Sol el 5. parmak İL Devre Sol elde palmar nodül

Sol

10. T.U. 56 E Sağ el 4. parmak lll. Devre Sağ el 5. parmak II. Devre Sol el 4. parmak lll. Devre

Sağ

11. H.M. 50 E Sağ el 4 ve 5. parmak lll. Devre So el 4. parmak II). Devre Sağ ayak tabanı nodül Peniste lezyon

Sağ

12. K.A. 50 K Sağ el 4. parmak Eli. Devre Sol el 4. ve 5. parmak lll. Devre Sağ ayak tabanında nodül

Sağ

(5)

TABLO II : Dupuytren tanısı konulan olguların meslekleri, hastalığın süresi ve ek hastalık bulguları

Mesleği Hastalığın Süresi Ek hastalık

1. A.S. Banka memuru 10 yıl

2. M.K. Öğretmen 10 yıl

3. M.K. Vinç operatörü 7 yıl

4. H.K. Ç iftçi 8 yıl Diyabetik

5. A.D. Ç iftçi 6 yıl ' —

6. A.K. Şoför 2 yıl Diyabetik

7. O.Ç. Ç iftçi 10 yıl

8. M.G. Ç iftçi 6 yıl

9. Y.K. Terzi 5 yıl

10. T.U. Muhasebe memuru 5 yıl

11. H.M. Şoför 2 yıl

12. K.A. Ev kadını 3 yıl Tbc geçirm iş

TARTIŞMA

Dupuytren hastalığı ülkemizde az görülmektedir. Ç.Ü. Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi polikliğine son 4 yıl içinde müracaat eden 10.474 hasta arasında % 0 1,5 oranında hastalığa rastlanılması, Çukurova Bölgesinde de rastlanma sıklığının az olduğuna bir örnektir.

Ameliyat edilen hastalardan ikisinin diyabetik ve birinin tüberküloz ge- çirmiş olduğu öğrenildi. Hastalarımızdaki parmak kontraktürlerinin sınıflan- dırma ve devrelendirmesi Tubiana ve ark.(8) tarafından tarif edilen şemaya göre yapıldı. Hastalığın süresi ile parmaklarda oluşan deformitelerin dere- cesi arasında bir ilişki saptanamadı.

Hastalar genel anestezi altında ve turnike ile ameliyat edildiler. Olgu- larımızda hemopoetik sistemi ilgilendiren bir anomali saptanmadığından ru- tin dışında bir işlem yapılmadı. Haeseker(4) "side celi" anemisi bulunan hastalarda turnike kullanılmasının tromboz açısından mahzurlu olabileceğini öne sürmektedir. Olgularımızda devre I, II, İM ve IV için bölgesel palmodijital fasiyanın total eksizyonu ile çalışılmış ve yeterli deri uzunluğunun sağlan- ması.için 90 derece açılı zig-zag insizyonlar V-Y ilerletilmesi ile kapatılmış-, tır. Fleplerde beslenme bozukluğu görülmemiştir. Baker ve Watson(9) da trîangüler fleplerle yapılan ameliyatlarda kontrakte fasiyanın daha iyi eksp- lore edildiğine ve V-Y ilerletilmesi ile dikmenin parmak açılması yönünden daha fazla olduğuna dikkati çekerler.

(6)

Olgularımızda dominant eldeki lezyonlarm daha ileri devrelerde olduğu saptanmış ve önce bu el ameliyat edilmiştir. Kont ra ktürl erin oluşmadığı ve sadece nodül içeren olgularda bu ele müdahalede bulunulmadı. Biri erkek ve diğeri kadın olan iki olguda saptanan plantar nodüller semptom vermedik- leri için cerrahi girişim alanı içinde değerlendirilmediler.

S U M M A R Y

Dupuytren's Disease and the V-Y Advancement Procedure For Relieving the Skin Shortage

Dupuytren's disease is characterized by fibrous degeneration of the palmar apoun- eurosis. This disease is rare İn our country but the încidence is higher in Europe. İt is also a rare sîtuation in Çukurova Area. Dupuytren’s disease has been diagnosed in 16 of 10.474 patients, some of them w ere examined in Çukurova U niversîty Medical School Departm ent of Plastîc and Reconstructive Surgery o u t-p a tie n t clinic and others were sent to our clinic by d iffe re n t hospitals. Four of 16 patients had nodules but no contrac- tures. Tvveive of 16 patients w ho had contractures in d iffe re n t stages, were operated on by using a series of longîtudinal triangular flaps w hich w ere sutured by the V-Y advancement procedure. Better fing er straîghtenning was obtained in flaps sutured by the V-Y advancement procedure.

K A Y N A K L A R

1. Hueston, J.T. : Dupuytren's contracture in Reconstructive Plastic Surgery, ed by J.M.

Converse, Vol. 6, p : 3403, Saunders Co., Philadelphia, 1977.

2. Hueston, J.T., Tubiana, R. : Dupuytren’s Disease, GEM Monograph 1, Churchill Living- stone, London, 1974.

3. Hueston, J.T. Dupuytren's contracture in Plastic Surgery ed. by W.C. Grabb and J.W.

Smith, p:S88, Little Brown and Company, Boston, 1973.

4. Haeseker, B .: Dupuytren's disease and the sicle-cell tra it in a female black patient.

Brit. J. Plast. Surg., 3 4 :4 3 8 , 1981.

5. Konuraip, H.Z., Aydınalp, N., A ltuğ, K . : Dupuytren kontraktürlerinin tedavisi hakkında.

Ankara Ü niversitesi Tıp Fakültesi Diş Hekim liği Yüksek Okulu Bülteni, C ilt 1, Sayı 4, Sayfa 250, 1966.

6. Borçbakan, C . : «Dupuytren» kontraktürü, Plastik ve Tamir Ş irurjîsi, Ankara Ü niversi- tesi Yayınlarından, Sayı 192, Sayfa 257, Ankara Ü niversitesi Basımevi, 1968.

7. Hueston, J.T. : The controi of recurrent Dupuytren's contracture by skin replacement.

Brit. J. Plast. Surg., 2 2 :1 5 2 , 1969.

8. Tubiana, R., Michon, J., Thomine, J .M .: Scheme fo r assessment of deform ities in Dupuytren’s disease. Surg., Cİin. North Am er,, 48 : 979, 1968.

9. Baker, G.C., VVatson, H .K .: Relieving the skin shortage in Dupuytren’s disease by advancing a series of triangular fiaps : How to design and use them . Brit. J. Plast.

Surg., 33 : 1, 1980.

Referanslar

Benzer Belgeler

Kısmi kalınlıkta deri grefti alındıktan sonra geride dermis kalacağı ve bu dermiste de deri ekleri olacağı için verici alan bu deri eklerindeki hücrelerden epitelize olur..

Tablo 43: Ameliyat öncesi ve sonrası önkol total aktif hareket değerleri 113 Tablo 44: Ameliyat öncesi ve sonrası aktif pronasyon ve supinasyon değerleri 113 Tablo 45:

Değişik dento-fasyai deformiteîer, maksillo-fasyal travmalar, temporomandibular eklem, çene kemikleri ve dişlerin hastalık ve problemleriyle başvuran hasta sayısı

Ulusal Plastik ve Rekonstrüktif Cerrahi Kongresinde sunulmuştur, (**') Hacettepe Üniversitesi Tıp Fakültesi Plastik ve Rekonstrüktif

Ulusal Türk El ve Üst Ekstremite Cerrahisi Kongresi, 2016. Yıldıran G, Koplay TG, Akdağ O, Karameşe M,

BEÜ Tıp Fakültesi Plastik, Rekonstrüktif ve Estetik Cerrahi Anabilim/Bilim Dalı Başkanları, Öğretim Üyeleri/Görevlileri, Tıpta Uzmanlık Öğrencileri, Personel İşleri

Lazer, ultrason, radyofrekans gibi enerji bazlı cihazlar sıklıkla ofislerde kullanılmaktadır. Uzun süreli uygulama gerekdrmeleri, kullanılan aspiratörlerin oda ortamına da

1) Gazi Üniversitesi Laboratuvar Hayvanları Yetiştirme ve Deneysel Araştırmalar Merkezi (GÜDAM) 18. Deney Hayvanları Uygulama ve Etik Kursu, 19 – 27 Ekim 2015, Ankara, Türkiye