• Sonuç bulunamadı

Bilim insanlar

N/A
N/A
Protected

Academic year: 2021

Share "Bilim insanlar"

Copied!
3
0
0

Yükleniyor.... (view fulltext now)

Tam metin

(1)

Bilim insanları küresel ısınmanın çok hızlı atlamalarla gerçekleşen iklim karışıklıklarına yol açacağından korkuyor Pensilvanya’daki ofisinde küresel ısınmanın deniz seviyesini nasıl hızla yükselttiğini tartışırken Richard Alley’in gözleri parlıyor. Bilim insanı gelinen bilgi düzeyini özetliyor:

“ Bir buz kütlesinin yok olup sona ulaşmasının 10.000 yıl alacağını düşünüyorduk. Şimdi biliyoruz 10.000 yıl sürmüyor; 10 saniye sürüyor!”

Bu alıntı, bilim insanlarının iklimlerin hızlı ve şiddetli değişimi karşısında neden panik içinde olduklarını anlatıyor. Bilim insanları, daha önce yaygın olarak kabul edilen iklim tablolarının dünya iklim değişim kalıplarını temsil etmediklerine inanıyorlar. Yapılan grafiklerde daha önce inanılan fikir, iklim değişiminin kenarlarda ısınmayı gösteren yumuşak çizgiler, deniz seviyesinin yükselmesi gibi bir sürecin sonucu olduğuydu.

“Son Nesil” adlı kitabımın araştırması için onlarca bilim insanı ile yaptığım görüşmelerde iklim değişikliğinin geçmişte de aşamalı olarak gerçekleşmediği gibi gelecekte de bu şekilde gerçekleşmeyeceğini söylediler. Dünya gezegeni, aşamalı olarak değişmemektedir. Büyük sıçramalar yapar, dünyanın mekanizması büyük doruklarla işler. Deniz seviyesinin yükselmesine ilişkin araştırmaların sonucu, bu konudaki algıların son beş yıl içinde nasıl değiştiğinin gösterir. Geleneksel bakış açısı, ki bunu hala BM Hükümetlerarası İklim Değişikliği Konferansı’na ilişkin raporlarda bulabilirsiniz, deniz seviyesinin yükselmeye başlamasını, ısınmanın aşamalı şekilde

gerçekleşmesinin sonucu olarak Grönland ve Antarktika’daki buzullarının önce yüzeylerinin daha sonra 2-3 km kalınlığındakileri alanlarının eritmesi ile direkt ilişkilendir. "Buz tabakasının kalınlığı nedeniyle, ısı etkisini yavaş gösterebilecek ve içine nüfus etmesi zaman alacaktır. Böylelikle bizim, yüksek zeminlere çekilebilmemiz için yüzlerce hatta binlerce yılımız var." dendi.

Son araştırmalar ise bunlara karşın, söz konusu fikrin tamamıyla yanlış olduğunu gösterdi. Buzul bilimciler çatlakları/yarıkları hesaba katmayı unuttular. Gerçekte olan şey ise şu; buzullar yüzeylerden eriyerek göller oluşturuyorlar ve bu gölcüklerdeki sular çatlaklara sızıyor. 10 saniye içinde su, buzulun dibinde olacak ve bu su kayanın ve buzun arasında kayganlaştırıcı işlevi görecektir. Bu şekilde tüm bir buzul okyanusa doğru yıkılarak yüzmeye başlayacaktır.

Alley, “Bu akıntılar, buzulların parçalanmasına ilişkin anlayışımızı tamamen değiştirmektedir” demektedir. “ Beş yıl önce bu konuda bile bilgi sahibi değildik.”

Bu yaz, Grönland buz yüzeyinde birkaç kilometre alana yayılan göller oluştu ve bunlar diplere doğru sızdı. Bilim insanları, göllerin kaç saat içinde oluştuklarını, geniş buz yüzeylerinin geniş buz kütlelerinin nasıl fiziksel olarak yükseldiklerini, suyun üzerinde hareket ederek nasıl okyanusa kaydıklarını ölçmüş ve gözlemlemişlerdir. Bu ölçümler, Grönland’ daki buzulların neden daha fazla aktığını ve Atlantik okyanusunda neden daha fazla buzdağının ayrıldığını açıklamaktadır. Bu ise, deniz seviyesindeki ortalama yükselmenin 1990’lardan günümüzde neden 2mm’den 3mm’ye çıktığını açıklar.

Bu gelişmelerin sonuçları daha da büyüyecek, etkileri daha da fazla görülecektir. George Bush’a bağlı hava

modelleme bölümünün üst düzey bir üyesi olan NASA’dan Jim Hansen; deniz seviyesindeki yükselmenin, Grönland’in destabilize olması nedeniyle, son birkaç yıl içinde 10 kat daha hızla gerçekleşeceğini öngörüyor. Hansen, “ bir buzul yapmak çok uzun sürer, ama onu yok etmek inanılmaz hızlı olabiliyor” demektedir.Peki bu bir provokasyon yada felaket haberciliği olarak mı kabul edilmelidir? Hayır.

Bunlar dünya tarihinde daha önce yaşandı. Son buzul çağının bitişindeki birkaç yüzyıl boyunca deniz seviyesi, 400 yılda 20 metre artmıştır. Bu artış şu andaki artış hızından 20 kat daha hızlıdır. Söz konusu değişimler ani ve şiddetli değişimler olmuştur. Dünya’nın eksenindeki ufak kaymaların bir nedeni de bu ani değişimler olmuştur. Isı

dengesindeki oynamalar, şu anda bizim seralarda yaptığımız işlemden daha farklı değildir. Şiddetli değişme

(2)

Şiddetli değişmeye ilişkin daha başka kanıtlar da vardır, bunların çoğu buzulların merkezinden alınmış örneklerden, göl diplerindeki tortulardan, ağaç halkalarından ve iklimin diğer doğal arşivlerinden kaynaklanır. Son buzul çağının stabil/dengeli bir soğuk dönem olmadığını, iklim değişiklikleri olmakla birlikte neredeyse-kalıcı bir iklim

değişikliğinin söz konusu olduğunu biliyoruz. Sona doğru, 11.000 yıl önce, kuzey kutbundaki bazı yerlerde ortalama sıcaklığın on yıl içinde 16 C derece ve daha yükselmiştir. Alley, bunun bir tek yıl içinde gerçekleştiğine inansa da şunu da belirtiyor; buz çekirdeklerinden alınan örnekler bu fikri destekleyecek boyutta değildir.

Bütün bunlar bize çok şaşırtıcı geliyor. Zira son buzul çağından beri yani 10.000 ve daha fazla yıldır, göreli olarak konuşursak, iklim durağan/stabil oldu. Isının yükseldiği dönemler ve mini-buz çağlarımız oldu ancak bunlar diğerleri ile karşılaştırıldığında oldukça küçüktüler.

Bugün yaşadığımız endüstriyel dünyanın oluşmasında temelinde yumuşak tabiatlı dünyanın mı; bizim mağaraları terk edip kırsalı icat etmemizin mi olduğu tartışılabilir. Karmaşık toplumumuzda bitki yetiştirebilme ve binalar yapabilme bilgisi; yağmurların geleceğini bilmek ve şehirlerin olası dev dalgalara karşı dayanıklı olabilmesi üzerinde yükseliyor. Bu kesinlik kaybedildiğinde, geçen yıl Katrina Hortumu’nun New Orleanes’ı vurması gibi, en sofistike toplum bile dizlerinin üstüne çöküyor.

Ancak biliminsanlarının arasında büyüyen bir korku var; insan yapımı iklim değişikliğine şükürler olsun zira zirve noktalarının sürekli olarak çakıştığı iklimsel tribülansların olduğu bir dünyaya dönmek üzereyiz. Bilim insanlarının gezegenlerin ekosistemleri üzerine araştırmaları, bu hızlı değişikliklerin geçmişte de olduğunu ve gelecekte de olacağını gösteriyor.

Bu hızlı değişimlerin geçmişteki tetikleyicilerinden biri karbonun atmosferle okyanuslar veya yağmur ormanları gibi doğal rezervuarlar arasında hızla hareket etmesidir. Yüz milyon ton karbondioksit atmosfere giriş yaparak/ bir şalteri harekete geçirebilecek güçtedir.

Bu ise, MET Ofisinin, amazon ormanlarının yüzyıl ortalarında tamamen ölebileceğine ilişkin uyarısının nedenidir. Yağmur ormanları ağaçlarda ve toprakta biriken karbondioksiti havaya bırakacaktır, bu sebeple bu durum endişe vericidir. Bu nedenle Exeter üniversitesinde iklim sistemleri profesörü Peter Cox’un uyarısını ciddiye almalıyız: yüzlerce yıldır karbondioksit biriktiren dünyanın toprakları, bu karbondioksiti salıverecekleri bir zirve yapmak üzere olabilir.

Diğer tehditler, sınırda yatar: Biliyoruz ki trilyonca tonlarla metan- öldürücü bir sera gazı- kutuplarda sürekli olarak donmuş bulunan toprak tabakası (permafrost) ve okyanusun zeminin çökeltileri arasında sıkışmış bulunmaktadır. Bu metanın ısı arttıkça açığa çıkacağına ilişkin korkular da mevcuttur. Bu olayın 55 milyon yıl önce gerçekleştiği düşünülmektedir; atmosferin aşamalı ısınması okyanusun diplerine ulaşmış ve bu ısınma milyonlarca canlı türünün yok olmasına neden olmuştur.

Bütün bunlar, bir bakıma şu anlama geliyor; iklim konusunda şüpheciler haklıdır. Bunlar geleceğin, iklim

modellemecilerinin söylediğinden çok daha az kesin olduğunu söylüyorlar. Bir haklılık noktaları var. Sandığımızdan çok daha az şey biliyoruz. Ancak şüpheciler geleceğe ilişkin modellerin tehdidi abarttığına karar vermekle yanlış yapıyorlar. Abartmaktan çok uzaktadırlar. Son beş yılda vd. ortaya çıkan kanıtlar, tehlikeli iklim değişikliğini tetikleyecek birçok bilinmeyen noktanın varlığını ortaya koyuyor.

Buna münasebetsizlik diyebilir miyiz? Hansen, felaketi önlemek ve değişikliği terinse çevirmek için 10 yılımız olduğunu söylüyor Gaya teorisinin yazarı James Lovelock, dünyayı kendi kendisini düzenleyen bir canlı bünye olarak görerek dönülecek noktayı çoktan geçmiş olduğumuzu söylüyor. Ben buna katılmıyorum. Sadece bir şey yüzünden katılmıyorum, hiçbir zaman tek bir dönüş noktası yoktur. Bir kısmını geçmiş olabiliriz, ama hepsini değil. Su dizlerimize çıkmış olabilir ama ben hala tepelere tırmanmaya hazır değilim. Ben bir iyimserim ve umutluyum. - Fred Pearce, “Son Nesil- Doğa İklim Değişikliğinden Nasıl İntikam Alacak?” , Eden Projesi Kitaplığı, adlı kitabın yazarı.

(3)

Referanslar

Benzer Belgeler

Bilim insanlar ının yeryüzündeki tüm canlı türlerini listeleme çalışmalarının altıncı yılında türlerin sayısı 1 milyonu geçti.. Araştırmacıların

PLOS bilim dergisinde yayınlanan araştırma sonuçlarına göre, tarihteki en büyük nükleer felakete sahne olan bölgede yaşayan kuşların iç organlarının radyasyondan çok

Bilim adamlar ı, sera etkisi yaratan gazların salımında büyük bir değişim olmadığı takdirde, 2100 yılında küresel s ıcaklığın, sanayileşme öncesine oranla

Amerikalı bilim adamları, endüstriyel sera gazının artmasından ötürü dünyanın tahmin edilenden daha hızlı ısınacağı ve bunun önemli ölçüde gelişmekte olan

5 bin yıl öncesinin 100 veya 200 kuşak öncesi anlamına geldiğini belirten Harpending evrim sürecinin hızlanmasındaki ilk nedenin dünyanın kalabalıklaşması olduğunu

Arjantinli bilim insanları, sütlerinde insan insülini bulunan klonlanmış ve genetik olarak değiştirilmiş buzağı yeti ştirdiler.. Şirket yetkilisi Marcelo Criscuolo,

Proceedings of the National Academic of Sciences dergisinde dün yayımlanan araştırmanın sonuçlarına göre, ılıman iklimin penguenlerin ana besin kaynakları olan karides

Fakat son elli y ılda, yaşamak için gerekli olan belli minimum düzeyin üzerinde tüketen insan sayısı fark edilir derecede artt ı.. İnsanları elektriği daha az, enerjiyi daha